Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/332 E. 2023/178 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/332 Esas
KARAR NO : 2023/178

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 05/09/2022
KARAR TARİHİ : 07/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 05/09/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … .’nun 1924 yılında merhum … tarafından kurulmuş olduğunu ve o
tarihlerde “… …” olarak anılmış olduğunu, 1991 yılında şirket yapılandırılarak “…” olarak yeniden adlandırılmış olduğunu, akabinde hem
ticarette hem de sanayide önemli ölçüde genişleyen şirketin; bugün gıda ürünleri başta olmak üzere yem,
ahşap ve ahşap ürünler, çelik, çimento, granit ve mermer imalatı alanlarında faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkilinin … ibareli özgün markaların yaratıcısı ve gerçek hak sahibi olduğunu, davalı yanın müvekkili markasından haberdar olduğunu ve bilerek ve isteyerek marka hukuku
çevresinden dolaşmak suretiyle marka tescili ile avantaj elde etmeye çalıştığını, müvekkilinin marka
hakkını ihlal etme amacında olduğunun anlaşılmakta olduğunu, bu durumun SMK ve TMK’nın 2. maddesi
çerçevesinde davalı şirketin kötü niyetini gündeme getirmekte olduğunu, müvekkiline ait marka başvurusu ile davalı şirket markası arasında tüketici
nezdinde bıraktıkları intiba bakımından SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik
bulunmadığını, dava konusu markalar bütün olarak değerlendirildiğinde, müvekkili markasının
itiraz sahibine ait markadan net olarak ayrıldığını ve iltibasa mahal vermeyeceğinin açık olduğunu, tüm bu hususlar değerlendirildiğinde; “…” markasının davalı şirkete ait markalar ile SMK’nın
6/1. maddesi anlamında karıştırılma ihtimaline yol açmayacağının açık olduğunu ve müvekkilinin asıl hak sahibi
olduğu “…” markasının tescil isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla; … sayılı “…” marka başvurusunun tescili talep edilen ürünler
için tescil edilebilir nitelikte olması nedeni ile … ’nun 02.07.2022 tarih ve … sayılı, red kararının iptalini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı … vekili 20/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda davacının “…” ibareli markası ile diğer davalının itiraz konusu
markalarının ortalama düzeydeki tüketiciler nezdinde karıştırılabilecek derecede benzer olduğunu, ayrıca diğer davalının markaları kapsamında yer alan hizmetler ile davacının marka
başvurusu kapsamında yer alan hizmetlerin de aynı/aynı tür olduğunu, … dava konusu “…” asli/bağımsız ayırt edici unsuruna sahip başvuru
ile “…” bağımsız/asli ayırt edici unsuruna sahip … sayılı “…” ibareli
ret gerekçesi markanın görsel, işitsel ve bütün olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer
markalar olduğu görüşünde olduğunu, buna ilaveten, başvuru ile “…” bakımından kullanımı
ispatlanmış ret gerekçesi markanın 6. madde kapsamında verilen ret kararı gereğince reddedilen
“…, ….” bakımından aynı / benzer nitelikte malları kapsadıkları tespit edilmiş olduğunu, başvuru ile ret gerekçesi marka arasında, 6. madde kapsamında verilen ret kararı
gereğince reddedilen mallar bakımından karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceği kanaatine
varılmış olduğunu ve aynı tespit doğrultusunda …’nca verilen ret kararı yerinde
görülmüş olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 18/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … … Ltd. Şti. firmasının, yıllar önce … ilinde kurulan,
bölgesel ismi ile “…” ancak gerçek anlamda “… …” olarak bilinen siyah
… sektöründe ithalat, üretim ve “…” markası ile satış yapan köklü ve
güvenilir bir firma olduğunu, yurt içinde ağırlıklı olarak doğu ve güneydoğu illerinde ciddi pazar
payına sahip olan müvekkili firma ürünlerinin; bölgenin en büyük zincir marketleri ile birlikte
“…” gibi ulusal marketlerde satılmakta olup ciddi bir satış kapasitesine
sahip olduğunu, bölgesel anlamda isim bilinirliği çok yüksek olan müvekkili şirkete ait markanın,
Bölgesel/sektörel anlamda “tanınmış marka” olarak kabul edilmekte olduğunu, internetten yaptıkları harici araştırmalara göre; Suriye merkezli olan
davacı firmanın ülkemizde herhangi bir ticari veya sınai faaliyetini tespit edemediklerini, …
genelinde herhangi bir faaliyeti bulunmayan davacı firmanın, aktif olarak kullandığı bir
marka veya satışa sunduğu bir ürün de olmadığını, davacı firmanın, yaklaşık 17 yıl önce … tescil nolu “ …” ibareli markayı ülkemizde tescil ettirmiş olduğunu, ancak, bu markayı ülkemizde
hiçbir zaman kullanmamış olduğunu, müvekkiline ait ticari şirket unvanı “…” kelimesi ile başladığından, marka
tescilinde de, asıl unsur olan “…” markasının önüne “…” kelimesinin eklenmiş olduğunu, ancak, markanın baskın ve asli unsurunun “…” olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ve müvekkiline ait markanın ülkemizdeki
tanınırlığından faydalanmak istediğini, davalının kullanım tarzında olan onlarca başvurunun,
daha önce …, … ve mahkeme kararı ile reddedilmiş olduğunu, ret
kararlarında, başvurusu yapılan markaların müvekkiline ait marka ile iltibas yaratacak kadar
benzer olduğunun açıkça belirtilmiş olduğunu, reddedilen bu başvurular ile davalının marka başvurusunun birebir aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer içerikte olduğunu beyanla; öncelikle usule yönelik itirazlarının kabulüne, …’de tebligat
adresi bulunmayan davacının uygun bir teminat göstermesine karar verilmesine, aksi
halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
devamla yapılacak yargılama sonunda,
usul ve yasalara aykırı olup haksız şekilde açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davacının dava açarken teminat yatırma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı, davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…+…” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet … sayılı “…” ibareli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının; gerçek hak sahipliği, tanınmışlık ve davalı şirketin kötü niyetli olduğu iddialarının nispi tescil engelini bertaraf etme kabiliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 02.11.2020 tarihinde … sayılı “…+…” ibareli,
“…, ….” emtiaları için tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 29.03.2021 tarih ve 369 sayılı Resmi Marka Bülteninde yayımlandığı, davalı şirketin 05.04.2021 tarihinde … sayılı markayı mesnet göstererek 6769 sayılı SMK m.6/1, m.6/3 ve m.6/9 hükümleri kapsamında yayına itiraz dilekçesi sunduğu, davacının 12.08.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde … sayılı markaya ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürdüğü, davalı şirketin 27.08.2021 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, …’nca SMK m.6/1 hükmü uyarınca marka tescil başvurusunun reddine karar verildiği, davacı tarafından 08.02.2022 tarihinde karara itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 10.03.2022 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile; itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 04.07.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı şirket vekili her ne kadar davacının dava açarken teminat yatırması gerektiğini ileri sürmüşse de; davacı tüzel kişiliğin tabiiyetinde bulunduğu …’nin de …’nin taraf olduğu Sınai Mülkiyetin Korunmasına ilişkin … Sözleşmesi’ni imzalamış olduğu (Bkz; …), bu sözleşmenin 2. maddesinde sınai mülkiyetin korunmasıyla ilgili olarak birlik ülke vatandaşları arasında eşit işlem ilkesinin kabul edilmiş bulunduğu, bu durumda sınai mülkiyet hakkına dayalı olarak açılan iş bu davada yabancı tabiiyetinde olan davacının teminat yatırması gerekmediğinden davalı şirket vekilinin ileri sürdüğü teminata ilişkin dava şartı noksanlığı itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka ve tüm dosya kapsamına göre;
…. ‘nun yerleşmiş uygulamasına göre (…) … kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (…) Eldeki dava da salt … kararının iptali istemini barındırdığından … karar tarihi olan 02.07.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Marka işlem dosyasında redde mesnet alınan … sayılı markanın tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler bakımından kullanılmadığına ilişkin kullanmama def’i ileri sürüldüğünden 6769 sayılı SMK m.19/2 hükmü uyarınca ilk olarak söz konusu def’i incelenmiştir.
Dava konusu marka başvuru tarihi 02/11/2020’dir. Redde mesnet … sayılı marka ise 11/12/2007 tarihinde tescil edilmiştir. Bu nedenle söz konusu redde mesnet marka; 02/11/2015-02/11/2020 tarihleri arasında tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından kullanım külfeti altındadır.
Davalı şirketin 27/08/2021 tarihli kullanım ispat formu ve ekleri incelendiğinde; redde mesnet markanın 02/11/2015-02/11/2020 tarihleri arasında “…” emtiaları bakımından ciddi surette kullanıldığı, bu emtialar haricinde söz konusu markanın kullanılmadığı tespit edilmiştir. Davalı şirketin kullanım külfetini yerine getirdiği “…” emtiaları, … sayılı marka kapsamında yer alan “….” emtialarına karşılık gelmektedir.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “…, yarbe mata çayı.” emtiası, redde mesnet marka kapsamında yer alıp kullanımı ispatlanan “….” emtiaları ile aynı veya aynı türdür. Zira söz konusu emtialar aynı tür tüketici kesimine hitap ederler, aynı tür ihtiyacı karşılarlar, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame imkânı bulunur, aynı tür yerlerde satılırlar.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; kelime, renk ve … unsurlarından meydana geldiği, yan yana iki adet ince belli içi … dolu … bardağı ve … kaşığı figürü ile yine iki adet yeşil geçişli yaprak figürüne yer verildiği, arap alfabesi ile yazıldığı anlaşılan sözcük unsuru ile “…” ibaresine yer verildiği, markanın genel görünümü içinde esaslı unsurun “…” ibaresi olduğu, zira; markada bulunan arap alfabesi ile yazılmış sözcüğün kavramsal karşılığının davaya konu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici kesimince bilinmesinin beklenemeyeceği, … unsurunun davaya konu emtialar bakımından somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, “…” ibaresinin davaya konu emtiaların hitap ettiği söz konusu tüketici kesimi tarafından kavramsal bir karşılığının bulunmadığı, dolayısıyla davaya konu emtialar bakımından “…” ibaresinin somut ayırt edici niteliği haiz bir ibare olduğu, bu nedenle dava konusu marka başvurusunun esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu tespit edilmiştir.
Redde mesnet marka incelendiğinde; “…” ibaresinden oluşan kelime markası olduğu, “…” kelimesinin … bir sözcük olup “…” gibi anlamlarının bulunduğu, “…” sözcüğünün mesnet markanın kullanıldığı ispatlanan “…” emtialarının hitap ettiği söz ortalama tüketici kesimi tarafından kavramsal bir karşılığının bulunmadığı, bu nedenle mesnet markanın esaslı unsurunun “…” sözcüğü olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; mesnet markanın kullanıldığı ispatlanan “….” emtiaları ile başvuru markasından çıkartılan “…, yarbe mata çayı.” emtialarının aynı/aynı tür oldukları, markaları oluşturan esas unsurların görsel ve işitsel olarak benzer oldukları, kavramsal olarak farklılaşmadıkları, buna göre; daha önce redde mesnet “…” markasını “….” emtiaları üzerinde gören veya işiten makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları bir arada görüp karşılaştırma imkânından yoksun, markaların detaylarını analiz etmeyen, ayırt edici unsurlarının gözü ve kulağında kalan izi ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…+…” markasını davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı redde mesnet marka ile ilişkilendirebileceği, bu markayı redde mesnet markanın serisi niteliğinde zannederek tüketim tercihinde bulunabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu, davacı vekili her ne kadar müvekkilinin … sayılı markası bulunduğunu ileri sürse de, söz konusu markanın 21/03/2019 tarihinde tescil edildiği dikkate alındığında, davaya konu marka başvurusu bakımından (dava konusu marka başvuru tarihi itibariyle önceki tarihli marka potansiyel hükümsüzlük tehdidi altındadır.) müktesep hak oluşturma kabiliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili her ne kadar gerçek hak sahipliği, tanınmışlık ve davalı şirketin kötü niyetli olduğunu ileri sürse de, bu hususlar somut olayda davalı kurumun SMK m.6/1 hükmü uyarınca tespit ettiği nispi tescil engelini bertaraf edecek kabiliyette değildir. Davacı yanın bu iddiaları, redde mesnet markanın hükümsüzlüğü davasında veya redde mesnet marka başvurusunun tescili aşamasında itiraz veya hükümsüzlük sebebi olarak ileri sürülebilirse de, somut olaydaki gibi dava konusu marka başvurusu bakımından davalı …’in SMK m.6/1 hükmü uyarınca redde mesnet markayı baz alarak yaptığı değerlendirmede bu hususları değerlendirme yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 62,70 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 210,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 479,52 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … ‘ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/04/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza