Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/324 E. 2023/245 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/324 Esas – 2023/245
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/324 Esas
KARAR NO : 2023/245

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 01/09/2022
KARAR TARİHİ : 15/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 01/092022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin …. devletinin sunduğu devlet destekleri konusunda hizmet sunduğunu, alanında 10 yıldır uzman ve profesyonel olan ekibi ile fark yaratan hızlı çözümler sunduğunu, “…’’ kelimesinin ‘’…’’ anlamına geldiğini, davacı şirketin marka işini şeffaf ve güvenilir bir şekilde titizlikle yapan, danışanlarının memnuniyetine önem veren bir marka olmasından dolayı markalarının ismi için değerli, güzel olan ve ‘’…’’ anlamına gelen ‘’…’’ kelimesini seçtiğini, mal ve hizmetlerin benzer olmasının tek başına iltibas ilişkisi doğurmayacağını, arama motorlarında yapılan inceleme sonucunda “… …” markası hakkında araştırma yapıldığında davalı şirkete ait markalara dair herhangi bir sonuçla karşılaşılmadığını, sadece ve direkt olarak “… …” markasına ait arama sonuçlarına ulaşıldığını, “… …” ve muteriz markaları arasında iltibas yaratacak şekilde bir benzerlik bulunmadığını öne sürerek; … …’nun 28.06.2022 tarih ve … sayılı … kararının iptaline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CEVAP:
Davalı … vekili 12/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru konusu “… …” ibareli marka ile itiraz gerekçesi markaların görsel, işitsel ve kavramsal yönden benzer olduklarını, ilgili tüketicinin satın alma işlemi sırasında markalar arasında detaylı bir karşılaştırma yapma imkanının her zaman mümkün olmadığı gözetildiğinde marka tescil başvurusunun reddi kararının hukuka uygun bir karar olduğunu, davaya konu marka başvurusu ile itiraza mesnet gösterilen markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve söz konusu markaların tescil kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı olduğunu, tüketici zihninde bir ilişkilendirme veya marka sahipleri arasında idari veya iktisadi anlamda bir bağlılığın bulunduğu yönünde bir izlenime yol açılmasının kaçınılmaz olduğunu, davacı tarafından yapılan “… …” ibareli marka tescil başvurusunun; markanın kendine özgü ve ayırt edici bir niteliğinin olmadığını, kullandığı kelime ve yazı stilinin itiraza mesnet markalar ile aynı veya benzer olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, markanın ayırt edicilik fonksiyonunun yerine getirilmediğini öne sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili 19/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin “…” ve “… …” gibi oluşturduğu markalarını tescil ettirdiğini ve ürünlerinin hem yurtiçinde hem de yurtdışında satışını yapmakta olduğunu, geniş bir tüketici kitlesi ve müşteri portföyü bulunduğunu, davalı markasının esas ve ayırt edici unsur olarak “…” ibarelerini içerdiğini, itiraz edilen markanın ise “… …” ibaresini içerdiğini, bu markalar incelendiğinde hem görsel hem de fonetik olarak benzer, hatta bire bir aynı olduklarını, davacı tarafa ait markanın davalı şirket markasının esaslı unsurunu aynen içerdiğini, davalı şirket markası ile okunuşları ve görüntüsü aynı kalmakla birlikte renk ayrımı bakımından ve okunuşu ile davalı şirkete ait yeni bir marka izlenimi verdiğini, markaların benzerliğinin yanında kapsadıkları sınıfların da aynı/ilişkili olması nedeniyle bu markaların orta seviyedeki tüketici nezdinde karıştırılması ve firmalar arasında ekonomik/idari/organik yönden bağlantılı olduğunun düşünülmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu, oluşturuluş tarzı davalı şirkete ait markalara benzer olan itiraza konu markanın ortalama düzeyde tüketici tarafından davalı şirkete ait seri markalara dâhilmiş gibi algılanarak iltibas yaratacağını, ”…” kelimesinin ülkemizde yaygın bir şekilde … anlamının bilinmediğini öne sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…+… …” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka başvuru dosyası ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin olarak bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının “…+… …” ibareli, 35.sınıfta yer alan bir kısım hizmetlerin tescili amacıyla 23.04.2021 tarihinde … sayılı marka tescil başvurusunda bulunduğu, yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 27.09.2021 tarih 381 sayılı …. ‘nde yayımlandığı, söz konusu yayıma karşı davalı şirketin 23.11.2021 tarihinde … sayılı markaları mesnet göstererek SMK m.6/1 hükmü uyarınca itiraz ettiği, davacının bu itiraza karşı 26.12.2021 tarihinde karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, …’nca itirazın kabul edilerek marka başvurunun reddine karar verildiği, bu karara karşı davacının 21.04.2022 tarihinde itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şirketin 28.04.2022 tarihinde itiraza karşı görüş dilekçesi sunduğu, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 01.07.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı tespit edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; … ‘ nun yerleşmiş uygulamasına göre (….) … kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (….) Eldeki talep de salt … kararının iptali istemini barındırdığından … karar tarihi olan 28.06.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında çıkartılan 35.sınıftaki hizmetler ile redde mesnet alınan …. sayılı markaların iş bu davaya konu … karar tarihi itibari ile kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu ve altı çizgili olarak vurgulanan hizmetlerin aynı veya aynı tür olduğu tespit edilmiştir.
Davacı markasının siyah zemin üzerine tamamı büyük ve … sarısı renk harflerle yazılmış “… …” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarelerin tamamının biri diğerine göre vurgulanmaksızın eşit şekilde ve yan yana yazıldığı, marka görselinde “…” ibaresinin “…” harfinin daha büyük punto ile yazılarak ön plana çıkarıldığı ve büyük punto ile yazılan “…” harfinin ortasından çatlak görselini andıran çizgi yer aldığı ve “…” harflerinin etrafını çevreleyen çok sayıda daire görselinin olduğu, stilize bir şekilde oluşturulmuş görselin yer aldığı görülmektedir. Markadaki “…” ibaresi uyuşmazlık konusu hizmetler bakımından ayırt edici niteliği olmayan, ticaret hayatında herkesin kullanımına açık hale gelmiş bir ibaredir ve markada tali/jenerik unsur olarak yer almaktadır. Buna göre, davaya konu markanın tescil edilmek istendiği hizmetler de göz önüne alındığında, dava konusu markanın esas unsurunun yalnızca “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmaktadır.
Davalı şirketin redde mesnet gösterilen markaları incelendiğinde ise; bu markalarından “… …” markalarının, beyaz zemin üzerinde tamamı büyük ve lacivert renkte harflerle yazılmış olduğu, bu ibarelerin tamamının biri diğerine göre vurgulanmaksızın eşit şekilde ve yan yana yazıldığı, bu ibarelerin üst kısmında ise oldukça büyük ve ön planda olacak şekilde dairesel şekille çevrelenmiş “…” harfi logosunun yer aldığı görülmektedir. Davalı yana ait diğer “… …” markasının da aynı şekilde oluşturulduğu, ancak markanın üst kısmında farklı olacak şekilde, dairesel … içerisinde noktalardan oluşan görsel yer aldığı görülmektedir.
Yine davalı yana ait “… …” markasının ise, beyaz zemin üzerinde tamamı büyük lacivert renkte harflerle yazıldığı, bu ibarelerden “…” ibaresinin daha büyük ve kalın puntoyla yazılarak markanın esas unsuru olarak korunacak şekilde vurgulandığı ve ön plana çıkarıldığı, iş bu ibarenin hemen alt kısmında “…” ibaresinin çok daha küçük puntoyla ve geri planda olacak şekilde yazıldığı, ayrıca markada “…” ibaresinin başlangıç kısmında ve aynı büyüklükte dünya … unsuru yer aldığı görülmektedir
İş bu markalarda yer alan “…” ve “…” ibarelerinin, marka kapsamında yer alan mal ve hizmet sınıfı bakımından ayırt edici niteliği olmayan, tali/jenerik ibareler olduğu, markalarda ön plana çıkartılan ibarelerin “…” kelimesi olduğu, gerek yazım gerek konumlandırma itibariyle vurgu ve ilk algının bu ibare üzerinde olacağı, dolayısıyla bu markaların da esas unsurlarının “…” ibaresi olduğu görülmektedir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve iş bu davaya konu olan hizmetler ile redde mesnet alınan…. sayılı markaların iş bu davaya konu … karar tarihi itibari ile kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu ve altı çizgili olarak vurgulanan hizmetlerin aynı veya aynı tür oldukları, gerek başvuru markasının, gerekse redde mesnet markaların esas unsurlarının “…” sözcüğü olduğu, bu sözcüğün davaya konu hizmetler bakımından somut ayırt ediciliğinin bulunduğu, davaya konu hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin daha önce redde mesnet markalar ile karşılaştığı düşünüldüğünde, daha sonra davaya konu marka başvurusu ile karşılaştıklarında, bu markayı redde mesnet markalar ile ilişkilendirecekleri, bu markayı, redde mesnet markaların serisi niteliğinde zannederek tüketim tercihinde bulunacakları, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşecekleri, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davaya konu … kararında; sonuç olarak, davaya konu marka başvurusunun reddedilmesine yönelik kararında hukuka aykırılık bulunmadığından açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 11,50 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 160,00 TL posta-tebligat masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.878,32 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … … tarafından yapılan 62,70 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … …’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/05/2023

Katip …
E-imza

Hakim ….
E-imza