Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/320 E. 2023/31 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/320 Esas – 2023/31
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/320 Esas
KARAR NO : 2023/31

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 29/08/2022
KARAR TARİHİ : 20/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 29/08/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sahip olduğu marka ile itiraz sahibi diğer davalı markaları arasında benzerlik bulunmadığını, red kararının haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davalı Kurum tarafından reddedilen müvekkili markasının, logosu ile bütün olarak değerlendirildiği takdirde, markanın ayırt edicilik niteliğini haiz olduğunun açıkça görüleceğini, bu nedenle müvekkili markasının işbu oluşum süreci göz önünde bulundurularak hükme varılmasını talep ettiklerini, davalı Kurum tarafından her ne kadar tüketiciler nezdinde markaların karıştırılma olasığından bahisle red kararı verilmişse de; müvekkili markası ile itiraz konusu alınan markaların hitap ettiği tüketici kitlesinin tamamen bilinçli tüketiciler olduğunu, müvekkili markasının tamamen kendine özgü unsurları ile ayırt edici niteliğe sahip yoğun ve ciddi surette kullanımlar ve yatırımlar ile gerek markasal gerekse de sektöründe bilinen bir marka haline gelmiş olduğunu, müvekkili markasını yaratırken davalı kurum tarafından redde mesnet olarak gösterilen markalar ile herhangi bir benzerlik yaratılmaya çalışılmamış olduğunu, her ibarenin kendine özgü bir ayırt edici niteliğe sahip olduğunu, bu sebeple davalı Kurum tarafından red gerekçesi yapılan diğer davalı markalarının biliniriliği göz önünde bulundurularak müvekkilinin iş bu markanın devamı niteliğinde olduğu algısının dayanaktan yoksun soyut bir sebepten ibaret olduğunu, sonuç olarak başvuruda yer alan harflerin bir kısmını alarak “…” ibaresinin benzerliğinden ötürü müvekkiline ait başvuruyu itiraza konu etmenin hukuka uygun olmadığını, “…” ibaresi geçen sayısız başvuru/tescilin bulunması bir yana, herkesin kullanımına açık olan itiraza mesnet gösterilen ‘’…’’ ibaresi hem müvekkili markasının kullanımında hem de itiraz sahibi markada ‘’…’’ tümcesinin kısaltmasını ifade etmekte olduğunu, söz konusu ‘’…’’ ibaresi birçok üniversite bünyesinde ilgili merkezin kısaltması olarak halihazırda yoğun olarak kullanılmakta olduğunu, bu hali ile genel bir tümcenin ayırt edici özelliğinin bulunması iddiası ve buna rağmen verilen red kararının ilgili kanunun 6/1 madde lafzı ile çelişmekte olduğunu beyanla;
…. ‘nun …. Sayılı … sayılı kararının iptaline, tescili reddedilen müvekkil markasının tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı … vekili 31/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından … sayılı … sayılı …
kararının kısmen iptaline karar verilmesinin talep edilmekte olduğunu, davacı marka başvurusu ile davalının redde mesnet markalarının aynı/aynı türden emtiaları içerdiklerinin
görülmekte olduğunu, açıklanacağı üzere markaların da iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğunu, çatı marka konumundaki ibarelerin iltibası ortadan kaldırmayacağına ilişkin olarak
verilen emsal kararların mevcut olduğunu, davacı taraf dilekçesinin netice ve talep bölümünde, dava konusu
markanın kendisi adına tesciline karar verilmesini talep etmekte olduğunu, bu talebin de ayrıca ve
açıkça reddi gerekli olduğunu beyan ederek; …’nın … sayılı … sayılı kararının
kısmen iptaline karar verilmesi isteminin reddine; … başvuru numaralı markasının
tesciline karar verilmesi isteminin reddine; davacının, aleyhlerine olan sâir taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 21/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … sayılı ve …. ibareli markada, “…” ibaresinin marka algısı yaratan asli ayırt edici unsur olduğunu, keza, dava konusu markada … ibaresi en üstte, koyu renkte ve kalın harflerle yerleştirilerek dikkat çekilmiş olduğunu, oysaki … ibaresi/markası müvekkili üniversite adına tescilli, eski ve bilinir bir marka olduğunu, sahip oldukları ayrım gücünün yüksek olduğunu, önceki tarihli markanın ayırt edici gücü arttıkça, karıştırılma olasılığının arttığının aşikar olduğunu, markaların benzerliği iltibas ihtimalini artırdığından, yakın ve uzak vadede marka imajlarının zedeleneceğinden, hizmet sağlanan kitle yönünden markaların karıştırılmasının ve müvekkili üniversitenin zarara uğrayacağı değerlendirildiğinden, dava konusu işlemin usule ve hukuka uygun olarak tesis edildiğinden, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davalı üniversiteye ait redde mesnet … sayılı markalar arasında “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 06/11/2020 tarihinde “…” ibareli … sayılı başvuru ile 16 ve 41.sınıflarda yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla başvuruda bulunduğu, …’nca başvurunun 14.12.2020 tarih ve 362 sayılı …’nde yayımlandığı, davalı üniversitenin 28.01.2021 tarihinde SMK m.6/1 hükmü uyarınca … sayılı markaları mesnet göstererek yayına itiraz ettiği, davacının 14.04.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde …. sayılı markalara ilişkin olarak tüm mal ve hizmetler bakımından kullanmama def’i ileri sürdüğü, yayına yapılan itiraz sonucu …’nca marka tescil başvurusunun “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.
” bakımından reddine karar verildiği, redde mesnet olarak …. sayılı markaların gösterildiği, bu karara karşı davacı tarafından 01.09.2021 tarihinde itirazda bulunulduğu, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı … kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 28.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet markalar ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete vb. gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.”, redde mesnet markaların kapsamında aynen yer almaktadır.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; “…” ibarelerinden oluşan karma bir marka olduğu tespit edilmiştir.
Redde mesnet markalar incelendiğinde; “…”, “… ” ibarelerinden oluştukları tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; davalı markalarının “…” ibaresi etrafında seri marka ailesi oluşturduğu, “…” kelimesinin tek başına herhangi bir anlam ifade etmediği, bu nedenle davaya konu hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliği haiz olduğu, davacıya ait başvuru markasında yer alan “…” ibaresinin davacının unvanı olup aynı zamanda davacının çatı markası olduğu, başvuru markasında yer alan “Şekil” unsurunun “…” ibaresine göre ön planda olmadığı, markanın genel görünümü içinde markasal fonksiyon icra eden esaslı unsurlardan en azından birinin vurgulu ve koyu renk ile nispeten büyük punto ile yazılan “…” ibaresi olduğu, “…” ibaresinin küçük punto ile mizanpajının yapıldığı dikkate alındığında; markanın genel görünümü itibariyle tali planda kaldığı, buna göre; daha önce davalıya ait redde mesnet “…” esas unsurlu markaları gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan davaya konu hizmetlerin hitap ettiği dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “….” ibareli marka başvurusunu davaya konu hizmetler üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, gerek markaların kapsamlarındaki hizmetlerin aynı olması, gerekse markaları oluşturan esas unsurların müşterek olarak “…” ibaresinden oluşması nedeniyle, markalar arasında ilişki kurabileceği, davacı ile davalı üniversite arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Nitekim, … sayılı kararına konu başka bir uyuşmazlıkta; “…” markaları ile “…” ibareli markasal kullanım arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğuna karar verilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı Üniversite 2547 sayılı … Kanununun 56. maddesi gereğince harçtan muaf olduğundan davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, davacının başlangıçta yatırdığı 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç ve 11,50 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 172,90 TL harcın talebi halinde davacı üniversiteye iade edilmesine,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 170,00 TL posta-tebligat masrafına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı üniversite vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/01/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza