Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/319 E. 2023/254 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/319 Esas – 2023/254
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/319 Esas
KARAR NO : 2023/254

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 29/08/2022
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 29/08/2022 tarihli dava, 22/09/2022 ve 17/10/2022 tarihli replik dilekçelerinde özetle; Davalı şirketin … sayılı marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazlarının … …’nın … sayılı kararı ile reddedildiğini, … kararının hatalı ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı şirket ile müvekkili arasındaki süreç ve süregelen davalar, mahkeme ve … kararlarının göz ardı edilerek karar verildiğini, markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğunu, marka başvurusunun kötü niyetli olarak gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketin dünyaca ünlü akaryakıt/petrol ürünleri, kimyasallar, gaz ve elektrik üretimi ve yenilenebilir enerji sektöründe dünya devi olan … Grubu’nun tescilli markalarını ve lisanslama programını yönetmek amacıyla kurulmuş bir şirket olduğunu, …’in bugün itibarıyla 70’ten fazla ülkede 94.000’i aşkın çalışanı ile enerji pazarının önde gelen şirketi olduğunu, ülkemizde ticari faaliyetlerine 1923 yılında başladığını, … istasyonlarının sarı-kırmızı renkler ile özdeşleştiğini, logosu okunmasa dahi sarı kırmızı renklerde bir benzin istasyonunun … istasyonunu akla getirdiğini, sarı ve kırmızı renklerin … istasyonları ile özdeşleşen dünyaca maruf bir marka olduğunu ve kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazandığını, müvekkili şirketin … sayılı markaların sahibi olduğunu, müvekkili şirketin dış görünüm unsurlarını oluşturan 8 adet markası bulunduğunu, bunun haricinde sarı-kırmızı renklerdeki akaryakıt istasyonu görünümünün … nezdinde 04, 35 ve 37. sınıflardaki mal ve hizmetleri kapsayacak şekilde … numara ile tescilli olduğunu, aynı görünümün …’de tescil edilmesi amacıyla yapılan … numaralı başvurunun davalı Kurumun o dönemki uygulamaları sebebiyle marka niteliği bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, huzurdaki dava kapsamında … nezdinde tescilli markanın ve paralel olarak … numaralı başvurunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini, müvekkili şirketin davalı Kurum nezdindeki ilk tescilinin 1996 yılına dayandığını ve anılan markalar için müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirketten ve markalarından haberdar bir akaryakıt şirketi olduğunu, davalı şirketin ürün ve hizmetlerinde sarı-kırmızı renkleri kullanma konusunda ısrarcı olduğunu, davalı şirketin akaryakıt istasyonlarının müvekkili şirket ile özdeşleşmiş sarı-kırmızı renkli istasyonlarla ayırt edilemeyecek derecede benzer olması ve tüketiciler nezdinde karışıklık yaratması sebebiyle 2008 yılında …. E. sayılı dosyası ile marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi talepli dava açıldığını, anılan dava neticesinde davalı şirket kullanımının haksız rekabet olduğunun tespit edildiğini, tecavüze dayalı istemin reddedildiğini, müvekkilinin dava açması akabinde davalı şirket tarafından sarı-kırmızı renkleri ihtiva eden akaryakıt istasyonu görünümünü tescil ettirmek üzere 35 ve 37. sınıflarda … ve … numaralı marka başvuruları yapıldığını, marka başvurularının ayırt edilemeyecek derecede benzerliği sebebiyle müvekkilinin itirazı üzerine … tarafından reddedildiğini, davalı şirket tarafından açılan … karar iptali davalarının da reddedildiğini, davalı şirketin kullanımda ısrar ettiğini ve akaryakıt istasyonunun görselinde yer alan elemanları tescil ettirmeye başladığını, bu kapsamda davalı şirketin dava konusu marka başvurusu ile birebir aynı olan … sayılı 04, 35, 39. sınıfları kapsayan marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, müvekkili itirazının 39. sınıf yönünden kabul edildiğini, akabinde müvekkili tarafından hükümsüzlük istemli dava açıldığını, davanın kabul edildiğini ve hali hazırda … incelemesinde olduğunu, davalının … sayılı 04, 35, 39. sınıfları kapsayan marka başvurusuna müvekkili itirazının … tarafından kısmen kabul edildiğini, bu markaya karşı …. E. sayılı dosyasıyla müvekkilinin açtığı hükümsüzlük talepli davanın kabul edildiğini, davalı şirketin kararı temyiz ettiğini ve …. sayılı ilamı ile kararın onandığını, davalı şirketin … ve … sayılı 35 ve 37. sınıfları kapsayan marka başvurularına karşı müvekkili şirket itirazı üzerine başvuruların reddedildiğini, Kurum kararının iptali talebiyle davalı şirket tarafından açılan davaların reddedildiğini, kararların onandığını ve markaların müddet olduğunu, davalı şirketin …. sayılı 35 ve 37. sınıflar için yaptığı marka başvurusunun Kurum tarafından re’sen reddedildiğini ve markanın müddet olduğunu, davalı şirketin marka başvurularının reddedilmesine ve hükümsüz kılınmasına rağmen sarı-kırmızı renk kombinasyonunu kullanmaya devam ettiğini, dava konusu marka başvurusu ile birebir aynı olan … sayılı marka başvurusunun hükümsüzlüğüne dair verilen kararın davalı Kurum tarafından göz ardı edildiğini, aynı marka başvurusunun bu sefer 37. sınıfta tescilinin talep edildiğini, müvekkiline ait sarı-kırmızı renk kombinasyonuna ait markaların da 37. sınıfta tescilli olduğunu, davalı şirketin hükümsüz kılınmış, kullanımı mahkemece yasaklanmış ve henüz devam etmekle beraber müvekkili markaları ile iltibas yarattığı … tarafından kabul edilmiş markalar için tekrar başvuruda bulunmasının kötü niyetini açıkça ortaya koyduğunu, davalı şirketin müvekkili markalarının tanınmışlığından yararlanma gayesinde olduğunu, davalı şirketin eylemlerinin basiretli tacir hükümleri ve dürüstlük kaidelerine de aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu marka başvurusunun müvekkili şirket markaları ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu ve müvekkilinin önceki tarihli markalarının tescilli olduğu 37. sınıftaki hizmetler bakımından tescil edilmek istendiğini, dava konusu markanın müvekkiline ait seri markaların bir devamı olduğu izlenimi yarattığını, müvekkili markaları gibi sarı kırmızı renklerden oluştuğunu, dava konusu markada yer alan “… …” ibaresinin ayırt ediciliği sağlamada yeterli olmadığını, tüketiciler nezdinde bıraktığı izlenimin müvekkili markaları ile birebir aynı olduğunu, markaların kapsadığı mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap ettiğini, aynı ve benzer ihtiyaçları giderdiğini, birbiri yerine ikame ve rekabet etme ihtimalleri bulunduğunu, tamamlayıcı olduklarını, dava konusu markanın kapsadığı malların müvekkili markasının kapsadığı mallarla bağlantılı olduğunu, akaryakıt hizmetleri üzerinde sarı-kırmızı renkleri gören tüketicilerin doğrudan müvekkili şirketi hatırlayacağını, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali riskinin oluşacağını, müvekkili şirkete ait markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddeleri kapsamında tanınmış olduğunu, …’in sarı-kırmızı renkli şeritlerden oluşan … markasının …’de uzun yıllardan bu yana kullanıldığını ve geniş kitlelerce bilindiğini, “…” markasının … nezdinde özel …. no ile tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, müvekkili şirket markasının dünya çapında bilinen bir marka olduğunu, dava konusu markanın tescili halinde müvekkil markasının gücünden ve itibarından haksız yararlanacağını ve müvekkili markasının sulandırılmasına sebep olacağını beyanla; … …’nın … sayılı kararının iptaline ve … sayılı markanın tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 08/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında taraf markaları arasında iltibas yaratacak derecede benzerlik bulunmadığını, davalı şirket markasının “…” ibaresinden oluşturulmuş kelime, renk ve … unsurlarını içeren karma nitelikte bir marka olduğunu, davacı markalarının ise … ve renk unsurundan oluşturulduğunu, ilgili tüketici kesiminin markaları ilişkilendirmeyeceğini, taraf markalarının görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olmadıklarını, markalarda yer alan sarı ve kırmızı renklerin tanımlayıcı olduğunu, bu görselin bir firmanın tekeline bırakılmasının mümkün olmadığını, markada kullanılan renkler ile oluşturulan görselliğin yan unsur konumunda olduğunu, davacının Kurum tarafından dikkate alınmadığını ileri sürdüğü … E. sayılı dosyasında verilen kararın … karar tarihi itibarıyla kesinleşmediğini ve Kuruma tebliğ edilmediğini, SMK’nın 6/4 ve 6/5 hükümleri kapsamında tanınmış marka nedeniyle ret koşullarının oluşmadığını, dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler bakımından davacı markalarına benzemediğinden tanınmışlık iddiasının huzurdaki davaya etkili olmadığını, davacının kötü niyet iddiasının ispatına ilişkin somut bir delil bulunmadığını, müvekkili Kurum tarafından tesis edilen iş ve işlemlerin hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili 30/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraflara ait markalar arasında iltibas yaratacak bir benzerlik bulunmadığını, ilgili kişilerin benzin almaya karar verdiğinde uzaktan sarı-kırmızı renkleri görse bile yaklaştıkça müvekkili markasındaki “…” yazısını da göreceklerini, tercih yapacakları anda markalar arasındaki farklılığı anlayabileceklerini, kendileri için önemli ve pahalı olan bir ürünü alma gayretinde oldukları için ürünlerin potansiyel müşterilerinin hem alım süresinin uzun hem de dikkat/özenlerinin normalden fazla olduğunu, markalar arasında sarıkırmızı renkler nedeniyle bir irtibat kurulsa dahi “…” ve “…” kelimeleri arasındaki kavramsal farklılığın olası bir görsel benzerliği ortadan kaldıracağını, akaryakıt sektöründe tanınmış olanın davacı şirketin sarı-kırmızı renkleri, deniz kabuğu şeklini içeren “…” markası olduğunu, renklerin markanın tali unsuru olduğunu, davacı şirketin sarı-kırmızı renklerinin ayrıca tanınmış olduğunun gösterilemediğini, davacı şirketin emsal gösterdiği …. kararında renk kombinasyonunun değil renk kompozisyonunun farklı şekilde yapılması gerektiğine hükmedildiğini, müvekkili şirketin istasyonlarında renk kompozisyonunda farklılığın sağlandığını, davacı şirket markaları ile müvekkiline ait “…” kelime unsurundan oluşan markasının tamamen farklı bir algısı ve çağrışımı olduğunu, markalarda yer alan renklerin tanımlayıcı olduğunu, bir firmanın tekeline bırakılamayacağını, davacı şirketin kötü niyet iddiasına ilişkin somut delil sunulmadığını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…+… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şirkete ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, … Esas sayılı dosyaları, … Esas sayılı dosyası, … Esas sayılı dosyası, … Esas sayılı dosyaları UYAP ortamında temin edilmiş, … ve … sayılı marka başvuru dosyaları UYAP üzerinden getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…+… …” ibaresini 37. sınıfta bulunan hizmetlerin tescili amacıyla 10.12.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.04.2021 tarih ve 370 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 14.06.2021 tarihinde … sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/3, m.6/4, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca reddedildiği, ancak dava dışı 3.kişinin yanına karşı ileri sürdüğü itiraz kabul edilerek iş bu davaya konu marka başvurusunun reddedildiği, davacının itirazlarının reddine ilişkin olarak 31.01.2022 tarihinde yeniden itiraz dilekçesi sunduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren … ‘nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 29.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içinde tescil edilmemiştir.
İlk olarak belirtilmelidir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu, 37. Sınıfta tescil edilmek üzere başvuruya konu edilmiştir. Davacıya ait markalar ise 37. Sınıfta yer alan “Araç servis istasyonu hizmetleri.” bakımından tescillidir. Davacı markalarında yer alan hizmet ile dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri”, aynı/aynı tür hizmetlerdir. Bu hizmetler haricinde, taraf markalarında aynı/aynı tür/benzer hizmetler bulunmamaktadır.
Dava konusu marka başvurusu; “…” kelime unsuru ile kelime unsurunun sol tarafında yer alan “…” şekli ve kelime ve … unsurunun arka planında kalan sarı/kırmızı renklerden oluşmaktadır. Dava konusu markanın, marka algısı yaratan unsuru kelime unsurudur. Nitekim, tüketiciler, markayı kelime unsuru ile seslendirmektedir. Diğer yandan, dava konusu markanın kelime unsurunda yer alan “…” ibaresinin, ayırt edici niteliği olmayan, herkes tarafından kullanılması mümkün bir ibare olduğu gözetildiğinde, dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresidir. “…” kelimesi yazıldığı gibi okunmakta olup, “İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık. Yaşama, hayat” anlamlarına gelmektedir.
Davacı markaları, herhangi bir kelime unsuru içermemektedir. Davacıya ait markalardan üçü sadece kırmızı ve sarı renklerin değişik kompozisyonlarda tescil edilmesinden oluşmaktadır. Davacıya ait bir adet markada ise, akaryakıt fiyat panosu ve üstünde yine sarı-kırmızı renklerden oluşan deniz kabuğu şekli yer almaktadır. Davacıya ait fiyat panosundan ibaret marka ile dava konusu marka başvurusu, karşılaştırmaya gerek olmayacak derecede farklıdır.
Davacının kırmızı-sarı renklerden ibaret üç adet markası ile dava konusu markayı karşılaştırdığımızda ise, davacıya ait … sayılı ibareli markanın, dava konusu markada aynen kullanıldığı tespit edilmiştir. Renklerin birbirine olan konumu, birbirine oranı, dava konusu marka başvurusundaki ile aynıdır. Davacıya ait markanın salt renklerden oluştuğu, marka başvurusu kapsamında başka bir unsur kullanılmadığı, bu nedenle ayırt ediciliğinin düşük olduğu ifade edilebilirse de, davacının markası tescilli bir marka olup, asgari düzeyde marka korumasından yararlanması gerekmektedir.
Dava konusu marka başvurusunda “…” ibareli bir kelime unsuru yer almakta ise de, …’nun … kararında, markaların sözcük unsurunun farklı olmasına rağmen, markalarda yer alan ve tüketicinin gözünde ayırt edici unsur olarak değerlendirilen “yaşlı adam şekli”nden kaynaklanan görsel benzerlik nedeniyle karıştırma ihtimalinin varlığı kabul edilmiştir (…).
Taraf markaları arasındaki tek farklılık, dava konusu markada yer alan kelime unsurudur. Buna karşın, dava konusu marka başvurusu, davacıya ait … sayılı markaya konu görseli, aynen içermektedir. Markalar arasında, işitsel ve kavramsal benzerlikten söz edilmesi mümkün değil ise de, markalar arasında görsel benzerlik bulunduğu kanaatine varılmıştır. Zira “Araç servis istasyonu hizmetleri.” bakımından, akaryakıt istasyonlarında kullanılan renklerin, tüketiciler bakımından önemli olduğu … sayılı kararında vurgulanmıştır.
Sonuç olarak, davacıya ait … sayılı markanın, dava konusu markada aynen kullanılmış olması, markalar arasında sınıfsal ayniyet bulunması, görsel benzerliğin, somut uyuşmazlık bakımından yeterli olması, nitekim “Araç servis istasyonu hizmetleri.” bakımından renklerin ve dolayısıyla görsel benzerliğin karıştırılma ihtimali için önemli unsurlardan olduğu, sonuç olarak “Kara araçları servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu). Deniz araçlarının bakımı ve tamiri hizmetleri; Hava taşıtlarının bakım ve tamiri hizmetleri” bakımından, somut olayda markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluştuğu tespit edilmiştir.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (….) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; … sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde …)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı tarafça itiraz aşamasında dosyaya tanınmışlığı ispatlamaya yarar belge sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (….)
…. kararında; marka tescil başvuru sahibinin adil rekabete girme amacı taşımaksızın, dürüst ticari uygulamalarla aykırılık oluşturacak şekilde başkalarının menfaatlerini baltalama ya da belirli bir başkasını hedef almaksızın markanın köken göstermeye ilişkin temel fonksiyonundan ziyade başka amaçlar için marka tescilinin sağladığı tekelci yetkileri elde etme amacı taşımasının ilgili ve tutarlı göstergelerden bariz bir şekilde anlaşılması halinde, markanın kötü niyet gerekçesi ile hükümsüz kılınabileceğini belirtmiştir. Mahkeme, marka tescil başvurusu yapan kimsenin niyetinin sübjektif bir olgu olduğunu, ancak buna rağmen, bu olgunun yetkili idari makamlar veya yargı mercilerince nesnel bir şekilde belirlenmesi gerektiğini kabul etmektedir. Dolayısıyla, herhangi bir kötü niyet iddiası, somut olaydaki tüm ilgili nesnel olguların dikkate alınması suretiyle genel bir değerlendirme yapılmasını gerektirir.
…. sayılı kararında; başvuru sahibinin, markanın aynısının veya benzerinin bir başkası tarafından kullanıldığını bilmesi veya bilmesi gerekmesi hali, kötü niyetin varlığı bakımından önemli bir kriter olarak görülmektedir. Karara konu olayda …; “…Davalının giysi üretiminde bulunan ve tekstil alanında faaliyet gösteren bir kişi olduğu, bu itibarlı müdebbir bir tacir gibi davranmasının gerektiği, kullanacağı işaretin her hangi bir kişiye ait olup, olmadığını araştırmasının gerektiği, ihtilaf konusu ibarenin her hangi bir anlamı olmayan harfler ve rakamlardan oluşması nedeniyle, davacı seçiminin tesadüften ibaret olamayacağı ve bu nedenle iyi niyetli sayılamayacağı, davalının fantezi bir ibare olan … ibaresini tescil ettirmesinin, faaliyet alanı nedeniyle varlığından haberdar olduğu davacı markasından faydalanma kastını gösterdiği, davacının bu işaret üzerinde öncelikli kullanım hakkına sahip olduğu, bu nedenle davalının kötü niyetli tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiği…” şeklinde değerlendirmede bulunarak, tescile konu markanın orijinal ve anlamsız bir kelime olup olmaması, başvuru yapan kimsenin ticari hayatta etkinliğinin bulunup bulunmaması, marka olarak seçilen işaret dolayısıyla faydalanma kastı bulunup bulunmadığı gibi hususları da kötü niyetli marka başvuruları bakımından değerlendirme kriteri olarak kabul etmiştir.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan değerlendirmede;
Dava konusu markanın başvuru tarihi olan 11.12.2020 tarihinden önceye ilişkin olarak, dosya kapsamında aşağıdaki bilgiler yer almaktadır:
• …. sayılı karar: Davacı … … şirketinin, davalı … A.Ş. aleyhine açtığı davada, marka tecavüzü fiilinin tespiti, durdurulması, tecavüzün giderilmesi, davalının istasyonlarından web sayfasından, ürünlerin üzerinden, tabela ve her türlü ticaret evrakından müvekkiline ait renk markalarının kullanımına son verilmesi ve kaldırılması, haksız rekabet fiilinin tespiti ve men’i, haksız rekabetten doğan maddi durumun ortadan kaldırılmasını ve hükmün gazetede yayını talep edilmiştir. Yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karar, … sayılı ilam ile bozulmuştur. Karara karşı yapılan karar düzeltme talebi, …. ile reddedilmiştir.
•… sayılı karar: Davacı … A.Ş.nin, davalılar … ve … … aleyhine açtığı … kararının iptali davasında, davacıya ait … sayılı “…” ibareli markanın reddine dair kararın iptali talep edilmiştir. Yapılan yargılamada, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar, …. sayılı ilam ile onanmıştır. Karara karşı yapılan karar düzeltme talebinde bulunulmadığından, 24/12/2013 tarihinde kesinleşmiştir.
• …. sayılı karar: Davacı … A.Ş.nin, davalılar … ve … … aleyhine açtığı … kararının iptali davasında, davacıya ait … sayılı “…+…” ibareli markanın reddine dair kararın iptali talep edilmiştir. Yapılan yargılamada, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar, …. sayılı ilam ile onanmıştır. Karara karşı yapılan karar düzeltme talebi, …. ile reddedilmiştir.
• …. . sayılı karar: Davacı … … şirketinin, davalı … A.Ş. aleyhine açtığı davada, davalı adına tescilli … sayılı “…” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Bu karar, …. sayılı ilam ile onanmıştır. Karara karşı yapılan karar düzeltme talebi, …. ile reddedilmiştir.
• …. sayılı karar: Davacı … … şirketinin, davalı … A.Ş. aleyhine açtığı davada, davalı adına tescilli … sayı ile tescilli “…+ …” markasının hükümsüzlüğü talep edilmiştir. Yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar, … sayılı ilam ile bozulmuştur. Karara karşı yapılan karar düzeltme talebi, … . ile reddedilmiştir.
Yukarıda yer verilen vakıalara göre; davalı şirketin, davacıya ait önceki tarihli tescilli markalardan haberdar olduğu, iş bu davaya konu marka tescil başvurusundan önce de … nezdinde marka başvurularında bulunduğu, başvuruda bulunduğu markalara davacı tarafından yapılan itirazın kabul edilerek başvuruların reddine karar verildiği, bu ret kararlarının yargı mercilerine taşındığı, ancak davalı şirket aleyhine sonuçlandığı, buna göre; davalı şirketin, önceki tarihli olup davacı markaları ile iltibas tehlikesi oluşturan markaları reddedilmişken, ısrarla davacıya ait markalarla iltibas tehlikesi oluşturacak derecede iş bu davaya konu marka tescil başvurusunda bulunmuş olmasının ticari dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığı, davalı şirketin, davacıya ait sarı-kırmızı renk kombinasyonu ile oluşturulan renk markasından haksız yere istifade etmek amacıyla iş bu davaya konu marka tescil başvurusunda bulunduğu anlaşıldığından davalı şirketin kötü niyetli olduğu kanaatine varılmıştır.
Markanın kötüniyetli tescili, tescile konu mal ve hizmetler ile ilişkili, bölünebilir bir niteliği bulunmadığından, davalının kötü niyetli olması olgusu, davaya konu markanın tescil başvurusuna konu edildiği tüm emtiaları kapsar. (…) … ve 26.11.2012 tarih … sayılı kararları da aynı yöndedir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; somut olayda davaya konu bir kısım hizmetler bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu ve davalı şirketin SMK m.6/9 hükmü uyarınca kötü niyetli olarak davaya konu marka tescil başvurusunda bulunduğu anlaşıldığından ve bu sebeplerle; … sayılı … kararının iptaline karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı … kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 62,70 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 166,00 TL posta-tebligat masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.935,52 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … … tarafından sarf edilen 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davalı … … üzerinde bırakılmasına,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/05/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza