Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/316 E. 2023/257 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/316 Esas
KARAR NO : 2023/257

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 26/08/2022
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/06/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 26/08/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin “…” markası ile sektörün öncü firmalarından olduğunu, “…” ibaresinin dava konusu marka başvurusundan önce müvekkili şirket adına tescil edildiğini, ayrıca … alan adının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, müvekkili şirketin “…” markalarının tüketici nezdinde ayırt ediciliği yüksek bir konuma ulaştığını, müvekkili şirketin … sayı ile tescilli çoklu tasarımların sahibi olduğunu, bu tasarımdan doğan haklara tecavüz edildiği iddiası ile … E. sayılı dosyası ile açılan davada karşı taraflardan birinin bu davanın davalısı olan şahıs olduğunu, dava konusu marka başvurusu ile aynı ibarelerden oluşan başka bir marka ile ilgili olarak da idari süreç yürütüldüğünü ve bu markanın hükümsüzlüğü için açılan davanın … E. sayılı dosyası ile devam ettiğini, bu durumun marka yedekleme niyetini gösterdiğini, davalı şahıs tarafından kötü niyetle açılan “tasarım hükümsüzlük” davasında yenilik kriteri bakımından kendi eski kullanımları nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verildiğinden davanın reddedildiğini, dava konusu “…’DAN … …” ibareli marka başvurusunun müvekkili şirketin tüm ürünlerinde yer alan ana markası olan “…” markasının tanınmışlığından ve gücünden yararlanmak amacıyla yapıldığını, davalı şahsın ısrarla “…” ibareli marka başvuruları yaptığını, dava konusu marka başvurusunda müvekkili şirket markasının asıl unsurunun birebir yer aldığını, markalar arasında işitsel ve kavramsal olarak ayniyet derecesinde benzerlik bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkili şirket markaları ile aynı mal ve hizmetleri kapsadığını, markaların aynı alıcı çevresine hitap ettiklerini, markalar arasında iltibas ve karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davalı şahsın marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu, aynı zamanda haksız rekabete de sebep olduğunu, davalı tarafından dava konusu … sayılı marka başvurusu dışında; …. sayılı marka başvurularının yapıldığını, bu başvuruların “…” çatı markası altında olduğunu ve tüm bu başvurularda yer alan ibarelerin marka benzerlik mukayesesi altına alınması gerektiğini, dava konusu markanın esas unsurunun “…’DAN” ibaresi olduğunu, davalı şahsın başvurularının tamamının haksız ve kötü niyetli şekilde müvekkili şirket markaları ve tasarımları üzerinden benzerlik yaratarak haksız kazanç sağlamak amaçlı olduğunu, davalı şahsın müvekkili şirketin eski ortağı olduğunu, taraflar arasında yürüyen davalar bulunduğunu, davalı … ile … GIDA sahiplerinin akraba olduğunu, aynı sektörde bulunan tacirlerin başkasının markasını kendi adına tescil ettirmesinin kötü niyet karinesi teşkil ettiğini, dava konusu markanın müvekkili şirkete ait seri marka gibi algılanabileceğini ve müvekkili markalarına zarar vereceğini, müvekkili şirket markalarının tanınmış marka statüsünde olduğunu, alan adı ve ticaret unvanının da benzer olduğunun belirtilmesine rağmen dava konusu … kararında mülkiyet hakkı olarak sadece tasarım başvurusunun ele alınmasının yanlış olduğunu, müvekkili şirketin … nezdinde … sayı ile tescilli çoklu tasarımlarının neredeyse birebir taklit edilerek aynı renk, şekil ve ambalaj üzerindeki görselleri dahi değiştirmeden kullanan davalının eylemlerinin bilinçli olduğunu, davalı şahıs, müvekkili şirketten ayrılırken imzalanan sözleşmede “…” ibaresinin davalı tarafından kullanılmayacağına dair taahhüt verildiğini, taahhütnameye rağmen “…” ibareli marka başvuruları yapmasının kötü niyeti ispatladığını beyanla; … …’nın … sayılı kararının iptaline ve … sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 06/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı markasının “…’dan … …” şeklinde isim-soyisim, sözcük, sayı ve şekil kombinasyonundan oluşan özgün bir marka olduğunu, davacının mesnet markalarının ise “…” esas unsurlu sözcük markalarından oluştuğunu, davalı markasında kırmızı bir font kullanılarak oluşturulan şekil üzerine “…’dan”, daha büyük puntolarla yazılan “…” ibaresi ve “…” sayı unsuru kullanılarak farklı bir bütünlük sağlandığını, dava konusu markada “…” ibaresinin ön plana çıkarılmadığını, markada kullanılan tüm unsurların esas unsur olarak ele alınması gerektiğini, taraf markalarının birbirinin serisi olarak algılanmayacağını, karıştırılma ihtimali de dahil iltibas oluşmayacağını, markaların görsel, işitsel, kavramsal ve genel görünümleri itibarıyla farklı olduğunu, davacının SMK 6/5 ve 6/6 kapsamında sunduğu bilgi ve belgelerin yetersiz olduğunu, davacının kötü niyet iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 07/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın uzunca bir süredir müvekkili ve ailesine karşı hukuki imkan ve araçları kullanarak karalama kampanyası başlattığını ve hukuk baskısı ile müvekkilinin huzur ve sükûnet haklarını haleldar ettiğini, davacının … D. İş sayılı dosyasında tescilli tasarımlarının müvekkilinin ailesine ait şirket tarafından kullanıldığının tespitini ve bu konuda ihtiyati tedbir kararı talep ettiğini, dosyada alınan raporda davacıya ait … no.lu çoklu tasarımlar için karıştırılma ihtimalinin mevcut olmaması dolayısıyla tasarım tecavüzü teşkil etmeyeceği kanaati bildirildiğini, mahkemece, müvekkilinin ailesi tarafından kullanılan tasarımların farklılıklar içerdiğinden bu yönüyle tedbir talebinin reddedildiğini, sadece tahin ambalajı bakımından ise ihtiyati tedbir kararına hükmedildiğini, kararın istinaf edilmesi neticesinde tahin ambalajı ürününe ilişkin verilen ihtiyati tedbir kararının da kaldırıldığını, davacının değişik iş dosyasından sonra … E. sayılı dosyası ile tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet davası ikame ettiğini ve bu dosyada ek tedbir taleplerinde bulunduğunu, anılan dosyada düzenlenen bilirkişi raporunda müvekkili kullanımlarının tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığı kanaatine varıldığını, müvekkili tarafından davacının açtığı davada karşı dava açılmak suretiyle davacı tasarımının hükümsüzlüğünün talep edildiğini, karşı davada davacıya ait … no.lu tasarımların hükümsüzlüğüne karar verildiğini, davacı tarafın açtığı … E. sayılı dosyasında …. sayılı … kararının iptali ve müvekkiline ait …. numaralı tasarımların iptalinin talep edildiğini, bu dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda tarafların tasarımlarının farklı olduğu, müvekkili tasarımının yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olduğu, mutlak olarak yeni olduğu kanaatinin bildirildiğini, müvekkili …’ın … bölgesinde tanınmış ve gıda sektörünün duayeni olarak bilinen saygın bir iş adamı olduğunu, müvekkilinin uzun yıllar boyunca davacı şirketin yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğünü, sonrasında şirketteki hisselerini mevcut ortaklara devrederek ayrıldığını, müvekkilinin “… …” ibareli seri markaları oluşturduğunu, ancak bizzat herhangi bir üretim faaliyetine girişmediğini, davacı şirkette yapılan hisse devir sözleşmesinde müvekkilinin ve ailesinin aynı sektörde her türlü imalat, ticaret ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmasına iyi niyet kuralları çerçevesinde açıkça rıza ve onay verildiğini, müvekkilinin haksız rekabet yaratan bir eylemde bulunmadığını, hisse devir sözleşmesinde müvekkilini dava konusu marka tescilinden imtina ettirecek herhangi bir yasak veya kısıtlama bulunmadığını, müvekkili markası ile davacı markaları arasında benzerlik bulunmadığını, müvekkili markasında “…” ibaresinin dikkat çekici ibare olmadığını, tüketici nezdinde markanın şekil unsurunda da büyük puntolarla yazılmış olan “… …” şeklinde algılanacağını, markanın şekil unsurunda küçük ve dikkat çekici olmayacak şekilde eklenmiş olan “…’DAN” ibaresi bulunduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır emek verdiği ve oldukça tanınır olduğu sektörde “… …” markası ile satışa sunulacak ürünlerin kendi emeği de katılarak oluşturulduğuna işaret etmek amacıyla bu ibarenin eklendiğini, dava konusu markanın müvekkiline ait “… …” esas unsurlu seri markaların bir devamı niteliğinde olduğunu, dava konusu markanın davacıya ait markalar ile ayniyet veya benzerlik ihtiva etmediğini, ortak olarak yer alan “…” ibaresinin müvekkilinin soy ismi olduğunu ve dürüstlük kuralları çerçevesinde marka başvurusunda soy ismini öne çıkaracak şekilde kullanmadığının dikkate alınmasını talep ettiklerini, markaların bütünsel olarak değerlendirilmesi gerektiğini, taraf markaları arasında 35. Sınıfta yer alan hizmetler bakımından bir örtüşme bulunmadığını, 29 ve 30. Sınıflar bakımından ise markalar benzer olmadığından sınıfsal benzerlik değerlendirilmesi yapılmasına dahi gerek bulunmadığını, davacının ticaret unvanında yer alan “…” ibaresini içeren 348 adet şirket unvanı bulunduğunu, “…” ibaresinin kimsenin tekeline verilemeyeceğini, davacının … alan adının sahibi olmasının herhangi bir müktesep hak teşkil etmediğini, davacının kötü niyet iddialarının asılsız olduğunu, davacının markalarının tanınmış markalar olmadığını, … kararının hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…’dan … …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede benzerlik bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait tasarımlar ile dava konusu marka arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacıya ait ticaret unvanı ve alan adı ile davalıya ait marka arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri ve çoklu tasarım tescil belgesi celp edilmiş, … Esas,… Esas ve … Soruşturma sayılı dosyaları UYAP üzerinden temin edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “…’dan … …” ibaresinin 29 / 30 / 35. sınıfta bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 18.08.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.11.2020 tarih ve 360 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 12.01.2021 tarihinde … sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şahsın 16.03.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, … sayılı marka bakımından kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacının 26.04.2021 tarihli kullanım ispat formu sunduğu, yayına yapılan itirazın … ‘nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 28.02.2022 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren … ‘nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 12.08.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 14.08.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı şirketin hükümsüzlük davası bakımından mesnet gösterdiği … sayılı marka tescili geçersiz olduğundan incelemede dikkate alınmamıştır.
Bilirkişi raporunda yer alan tabloda aynı/aynı tür mal ve hizmetler kırmızı renk ile, benzer/ilişkili mal ve hizmetler ise altı çizili olarak işaretlenmiştir. Buna göre;
Dava konusu marka kapsamında yer alan 29, 30. Sınıf emtiaların tamamı ile 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler, süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri, davacıya ait markalar kapsamında aynen yer almakta olup, bu mal ve hizmetler bakımından taraf markaları arasında ayniyet oluşmuştur.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tarım, hayvancılık, ziraat sektörlerinde ve tahıl/meyve/sebze/gıda işlenmesinde kullanılan makineler ve robotik mekanizmalar, içecek yapım ve işleme makineleri. Ambalajlama makineleri, doldurma-tapalama ve kapatma makineleri, etiketleme makineleri, tasnifleme makineleri ve yukarıda sayılan makinelerle aynı işleve sahip robotlar ve robotik mekanizmalar (elektrikli plastik kapama/mühürleme cihazları [paketleme] dahil). mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmeti ise davacıya ait …. sayılı markalar kapsamında yer alan 07. Sınıf emtialar ile ilişkilidir. … kararlarında belirtildiği gibi farklı sınıflarda yer almalarına rağmen yöneldiği müşteri kitlesi nezdinde karıştırılmaya yol açacak nitelikteki, diğer bir anlatımla birbirinden ayrılmayacak derecede iç içe geçmiş olan, ticaret ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmetlerin benzer olduğunun kabulü gerekir. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın pazarlanmasıdır. Dolayısıyla bahsi geçen emtialar ile bunların perakendeciliği hizmetleri arasında tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu olup, bu mal ve hizmetler tüketici nezdinde benzerdir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “35. Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Makine, cihaz ve taşıt onarımı, inşaat, ziraat, bahçecilik ve ormancılıkla ilgili elle çalışan (elektrikli olmayan ve motorsuz) aletler. Oyunlar ve oyuncaklar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” ise, davacıya ait markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile aynı/aynı tür olmadığı gibi ilişkilendirilebilir de değildir. Zira bu mal ve hizmetler, farklı ihtiyaçlara yönelik, birbiri ile rekabet ilişkisi içinde olmayan, aynı yerlerde satılmayan, tüketicilerin birlikte satın aldığı mal ve hizmetlerden olmayan, ürün-hammadde ilişkisi taşımayan, farklı tüketici kitlesine hitap eden mal ve hizmetlerdir.
Sonuç olarak; yukarıda sayılan bir kısım mal ve hizmetler bakımından, taraf markaları aynı/aynı tür/benzer mal ve hizmetleri içermektedir.
Dava konusu marka başvurusu; “…’dan … …” ibaresinden oluşan, kelimelerin tamamını kapsayan kırmızı renkli dikdörtgen bir arka planın bulunduğu karma nitelikte bir markadır. “…’dan” ve “…” ibareleri, “…” ibaresine nazaran oldukça küçük punto ile yazılmış olup, markada “…” ibaresi ön plana çıkarılmıştır. “…”, dava konusu marka sahibinin adı-soyadıdır. “…” ibaresinin, dava konusu edilen mal ve hizmetler ile hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır.
Davacı yana ait markalar ise; genel olarak “…” ibaresinden oluşan kelime markalarıdır. Bir kısım davacı markalarında “gıda marketim, gıda sanayii ve ticaret a.ş., market.com, tahin helva marketim” gibi tali nitelikte unsurlar bulunduğu tespit edilmiştir. “…” ibaresi, davacı markalarının esas unsuru niteliğindedir. “…” ibaresi anlamı olan bir kelime olmamakla birlikte, anlamlı kelimeler olan “…” ve “…” kelimesinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuştur.
Dava konusu markada “…” ibaresi, esas unsur konumundadır. Zira hem anlam itibarıyla hem de kelimenin yazıldığı punto itibarıyla, marka algısı yaratan unsurdur. Davanın konusunun oluşturan mal ve hizmetler ile hiçbir bağlantısı bulunmadığından, “…” ibaresi ayırt edici nitelik taşımaktadır. Buna göre; taraf markaları esas unsur bakımından benzer değildir.
Davacıya ait markaların esas unsuru olan “…” ibaresi, dava konusu marka kapsamında da yer almakla birlikte, dava konusu markada yer alan “…” ibaresi tali unsur niteliğindedir. Tali unsur olmasının bir sebebi markada kapladığı alan, bir diğer sebebi ise ad-soyad olarak yer almasıdır. Zira, davalı başvurusu sahibinin adı soyadı “…”dır.
Somut uyuşmazlığa bakıldığında dava konusu marka kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin, genel olarak gıda sektörüne ilişkin emtialar olduğu, bununla birlikte marka kapsamında bir kısım makine çeşidinin de yer aldığı, dava konusu marka kapsamındaki makinelerin genel olarak yetişkinlere ve belirli bir sektöre hitap eden emtialar olduğu, buna karşın dava konusu marka kapsamında yer alan “gıda” sektörüne ilişkin mal ve hizmetlerin ise, hemen her yaştan ve kesimden tüketiciye hitap eden ürünler olup, nadiren özel bir tüketici kesimine hitap eden, nispeten kısa zaman aralığında tercih yapılarak satın alınan, sık tüketilen gündelik ürünler olup, yüksek fiyatlı olarak nitelendirilemeyecek ürünler olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla dava konusu edilen ürünlerin hitap ettiği tüketici ve alıcı kitlesinin, ortalamadan yükseğe değişen bilinç ve dikkat seviyesine sahip olduğu mütalaa edilmektedir.
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin, davacıya ait markalarda yer alan mal ve hizmetler ile aynı/aynı tür/benzer olduğu, buna karşın dava konusu markanın gerek esas unsur bazında gerekse bir bütün olarak davacı markalarından farklılaştığı, dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresi iken, davacı markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, dava konusu markada yer alan “…” ibaresi çok küçük punto ile yazılması nedeniyle tali unsur konumunda olduğu, esasen dava konusu markada yer alan “…” ibaresi bir isim-soyisim olarak yer aldığı, bu nedenle davacı markaları ile benzerlik taşımadığı, taraf markalarının tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunmadığı, somut uyuşmazlık bakımından tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür/benzer emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olması, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunmaması nedeniyle somut olay bakımından markaların ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka ile davacıya ait markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı tespit edildiğinden, marka işlem dosyasında … sayılı marka hakkında ileri sürülen kullanmama def’inin incelenmesine gerek görülmemiştir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı taraf, itiraz ve dava aşamasında aşağıdaki belgeleri dosyaya sunmuştur:
• … GIDA SAN. VE TİC. A.Ş. ve … UN SANAYİ VE TİC. A.Ş. arasında imzalanan 20.03.2020 tarihli hisse devir sözleşmesi
• Tasarım tescil belgesi
• Tasarım karşılaştırması yapılan teknik uzman mütalaası
• 49 adet fatura (2013-2020 tarih aralığına ilişkin tahin, bal, reçel, pekmez, tahin konulu)
• …. alan adı tahsis belgesi
Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde; davacı tarafça gerekçe gösterilen markalarının tanınmışlığın ispatına yönelik …’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin, itiraz ve dava aşamasında dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, sunulan belgelerin markanın mutad kullanımına ilişkin belgeler olduğu, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı, ayrıca; dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait markalar arasında işaret benzerliği bulunmadığı, izah edilen gerekçelerle; SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. … sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı tarafın ticaret unvanı … GIDA SAN. TİC. A.Ş., 31.07.2007 tarihinde tahsis edilen alan adı ise ….. şeklindedir. Davacı tarafın …. sayılı çoklu tasarımları ise 17.04.2012 tarihinde tescil edilen ambalaj desenlerine ilişkindir.
Davacı tarafın ticaret unvanının ve alan adının ayırt edici unsuru “…” ibaresidir. Ayrıca … sayılı çoklu tasarıma konu edilen görsellerde kullanılan ve markasal etki doğuran sözcük de “…” ibaresidir. Esasen “…” ibaresi, davacı tarafa ait markaların da esas unsuru konumundadır. Yukarıda ifade edildiği üzere, “…” ibaresi ile dava konusu marka başvurusu, görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer değildir. Dolayısıyla, mahkememiz, aynı esas unsuru içeren ticaret unvanı, alan adı ve çoklu tasarımın da, dava konusu marka başvurusu ile benzer olmadığı kanaatindedir.
Sonuç olarak; dava konusu markanın davacıya ait ticaret unvanı/alan adı/çoklu tasarım sebebi ile reddi için gerekli koşulların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka ile davacıya ait çoklu tasarımlar arasında iltibas tehlikesi doğuracak derecede benzerlik bulunmadığından, davacıya ait çoklu tasarımların hükümsüzlüğüne yönelik olarak açılan davanın neticesi, iş bu dava bakımından bekletici mesele yapılmamıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Dava konusu markanın başvuru tarihi olan 18.08.2020 tarihinden önceye ilişkin olarak, dosya kapsamında aşağıdaki bilgiler yer almaktadır:
• … GIDA SAN. VE TİC. A.Ş. ve … UN SANAYİ VE TİC. A.Ş. arasında imzalanan 20.03.2020 tarihli hisse devir sözleşmesi.
• … D. İş dosyası: Tespit talep eden taraf … GIDA SAN. VE TİC. A.Ş., aleyhine tespit talep edilenler ise … OTOMASYON VE BİL. TEK. ELEK. ELEK. MAK. TAR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. ile …’dır. Mahkemenin 06.01.2021 tarihli kararı ile ihtiyati tedbir kararının kısmen kabulüne karar verilmiştir. …. sayılı kararı ile …. D. İş sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dava konusu markanın başvuru tarihinden sonra olmakla birlikte dosya kapsamında yer alan diğer belgeler aşağıdaki gibidir;
• …. E. sayılı dosyası: Davacı taraf … GIDA SAN. VE TİC. A.Ş. olup, davalılar ise … OTOMASYON VE BİL. TEK. ELEK. ELEK. MAK. TAR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. ile …’dır. Mahkemenin … sayılı kararı ile, asıl davada davacı adına tescilli … nolu tasarımların davalı taraflarca ihlal edildiği iddiası ile açılan davanın reddine, karşı davada ise … sayılı tasarımların hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
• …. E. sayılı dosyası: Davacı taraf …, davalılar ise … ve … GIDA SAN. VE TİC. A.Ş.’dir. Davanın konusu, … sayılı tasarıma yapılan itirazın kabulüne dair … sayılı kararın iptalidir. Mahkemenin …. sayılı kararı ile, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yukarıda yer verilen tespitler ile birlikte davaya konu marka başvurusu bakımından yapılan incelemede; her şeyden önce davalı şahsın iş bu davaya konu ettiği marka ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, çoklu tasarım, ticaret unvanı ve alan adı arasında iltibas tehlikesi doğuracak derecede bir benzerlik bulunmadığı, işaret benzerliği bulunmaması nedeniyle, davalı şahsın iş bu davaya konu marka başvurusunda bulunurken spekülasyon, engelleme, tuzak, yedekleme vb gibi ticari dürüstlük kuralları ile bağdaşmayan bir kasıtla hareket ettiğinin söylenemeyeceği, davalı şahıs ile davacı arasında önceye dayalı organik ilişki mevcutken, 20/03/2020 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davalı şahsın, davacı şirket üzerinde bulunan hisselerini dava dışı … … ve …’a sattığı, bunun karşılığında; davalı şahsın, … … ve …’dan dava dışı … Un San. Ve Tic. A.Ş’de bulunan hisselerini devraldığı, sözleşmenin 18.maddesinde tarafların kendilerinin, eş ve/veya çocuklarının daha önce kurucu ortak veya ortak oldukları ya da yönetim kurulunda yer aldıkları veya yetkili müdür olarak bulundukları şirketlerin ticari faaliyet konularına giren işlerde, gerek imalat, gerek ticaret, gerekse pazarlama faaliyetlerinde bulunmaları hususunda tarafların birbirlerine iyi niyet kuralları çerçevesinde açık rıza ve onay verdiklerinin kayıt altına alındığı, somut olayda; her ne kadar davalı şahıs ve davacı arasında iş bu davaya konu marka tescil başvuru tarihinden önceki döneme ilişkin olarak yargısal uyuşmazlık bulunsa ve davalı şahsın, davacı şirketteki hissesini devretmesiyle şirkete ait marka hakları üzerinde herhangi bir etki alanı kalmasa da, iş bu davaya konu marka başvurusunun, davacıya ait yukarıda belirtilen sınai haklarla iltibas tehlikesi oluşturmayacak derecede farklı bir işaretten oluştuğu, davalı şahsın başkaca marka başvurularında da bulunmuş olmasının otomatik olarak iş bu davaya konu marka başvurusunu kötü niyetli hale getirmeyeceği, her somut marka başvurusunun kendi şartları içerisinde kötü niyet bakımından irdelenmesi gerektiği, buna göre; davaya konu marka başvurusunda, markanın esas unsuru “…” ibaresinden oluşmadığından, bu markanın, davacıya ait sınai haklardan farklılaştığı, bunun haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir başkaca somut olgu da bulunmadığından kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 37,10 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 611,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 4.354,92 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 37,10 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/05/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza