Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/312 E. 2023/258 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/312 Esas – 2023/258
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/312 Esas
KARAR NO : 2023/258

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 24/08/2022
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 24/08/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça tescili istenen “…” ibaresinin müvekkilinin “…” esas unsurlu seri markalarıyla iltibasa neden olacak derecede benzer olduğunu, dava konusu marka başvurusu incelendiğinde, markanın “…” ve “… …” ibaresinden oluştuğu tespit edilmiş olup, “…” ibaresi başvuru sahibi şirketin aynı zamanda ticaret unvanının ayırt edici unsuru olduğunu, dolayısıyla dava konusu markada yer alan “…” ibaresinin, çatı marka olduğunu, bir diğer deyişle, dava konusu markada, davalının amacının “…” ibaresinden ziyade, “…” ibaresini tescil ettirmek olduğunu, somut olayda müvekkili firmaya ait “…” esas unsurlu ibareler ile davaya konu marka hem görsel ve işitsel, hem de kavramsal unsurlar dâhilinde benzerlik gösterdiğini, dava konusu “…” ibareli marka başvurusu, müvekkil firmaya ait “…” ibareli markalar ile görsel olarak ve bütünsel anlamda ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, hem müvekkiline ait markaların esas unsuru hem de davaya konu markanın esas unsurunun, tek harften (…) oluştuğunu, davalıya ait markayı gören tüketicilerin aklına, doğrudan önceden bildiği, tanıdığı ve güvendiği müvekkilinin markalarının geleceğini, dava konusu marka başvurusu 30 ve 35. Sınıfta yer alan mal ve hizmetler bakımından tescil edilmek istendiğini, müvekkiline ait “…” ibareli seri markaların neredeyse tamamının 35. Sınıfta tescilli olduğunu, bu sınıfın hali hazırda müvekkilinin tanınmış olduğu elektronik eşyaların satışını yaptığı hizmet sınıfı olduğunu, davalının marka başvurusu kapsamı incelendiğinde, 35. Sınıf kapsamında özellikle elektronik eşyaların satışının amaçlandığını, dolayısıyla müvekkilinin tanınmış olduğu sektörde “…” ibaresinin tescil edilmek istenmesinin kabul edilemez olduğunu, ayrıca müvekkiline ait markalardan …. sayılı “…” ve “… …” ibareli markaların 30. Sınıf bakımından tescilli olduğunu, müvekkili markaları tanınmış markalar olup, dava konusu markanın 6769 sayılı SMK madde 6/5 uyarınca da hükümsüzlüğünün gerektiğini, müvekkili firmaya ait “…” ibareli seri markaların, tanınmışlığa ilişkin tüm kriterlere sahip olduğunu, müvekkili firma uzun yıllar sonunda “…” ibaresini ihtiva eden markaları ile kendi mal ve hizmetini, diğer rakip mal ve hizmetlerden farklılaştırmış ve son derece yaygınlaştırmış olduğunu, bugün piyasada önemli bir pazar payına sahip olduğunu, müvekkili firma “…” ibareli markalarının tanıtımı için uğraş vermiş, ciddi tutarlarda reklam ve tanıtım bütçesi ayırmış olduğunu, bugün genel hedef kitledeki orta düzeydeki müşterilerce müvekkili firmaya ait olan “…” esas unsurlu markaların; tüketiciye her türlü rekabet kaygısı dışında yüksek bir kalite sunan marka olarak bilinmekte, tanınmakta ve kabul edildiğini, dolayısıyla dava konusu marka başvurusu kabul edildiği takdirde “…” ibareli markalar tüketici nezdinde müvekkili firmaya ait markalarla iltibas oluşturacağından ve tüketiciler “…” ibareli ürünleri müvekkili firmaya ait olduğunu düşünerek tercih edeceğinden, karşı tarafça müvekkili firmanın tanınmışlığından haksız olarak yararlanılacak, müvekkiline ait “…” ibareli markaların ayırt edici gücü istismar edilecek ve markanın itibarının zarar göreceğini, dava konusu marka başvurusunun, kötü niyetin göstergesi olduğunu ifade ederek, … …’nın … sayılı kararının iptaline, dava konusu … sayılı “… … …” ibareli markanın dava devam ederken tescil edilmesi halinde hükümsüz sayılmasına ve Markalar Sicilinden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 02/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; İlgili tüketicilerin başvuruya konu “…” ibareli marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceğini ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadıklarını, dava konusu “…” ibareli marka başvurusunu bir bütün olarak ele almak gerektiğini, söz konusu ibareden sadece bir kısmını alarak iltibas ihtimalini ileri sürmenin hukuken kabul edilemez olduğunu, 6769 s. SMK’nın 6/5 maddesinde sayılan koşulların ortaya çıkacağına ilişkin olarak, itirazda, muterizin tanınmışlığını ileri sürdüğü markasına verilecek zararın ya da markasının ününden sağlanacak yararın nelerden oluşacağını ve nasıl ortaya çıkacağını gösterir ve olayların olağan akışı içinde belirtilen durumların gerçekten olası olduğu yönünde bir sonuca varmak için yeterli kanaat oluşturacak deliller, argüman ve savlar sunulmadığından, Kurul’da da bu yönde bir kanaat oluşmadığından, başvurunun 6769 s. SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca reddini gerektirecek haklı ve geçerli bir sebep bulunmadığı görüşüne varılmış ve bu yöndeki itirazın kabul edilmemiş olduğunu, başvurunun kötü niyetli olarak gerçekleştirildiği yönünde davacı yanca itiraz aşamasında yeterli delil sunulmadığından ve kötü niyet iddiasının da kötü niyetin varlığı için tek başına yeterli bir sebep olamayacağından, bu iddiaya da itibar etmenin mümkün olmadığını ifade ederek, … kararı iptali isteminin reddine, başvuru markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ilişkin talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…+… … …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, marka işlem dosyasında ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresinin 30 / 35. sınıfta bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 09.09.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.11.2020 tarih ve 360 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 08.01.2021 tarihinde …. sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 27.01.2021 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, dilekçesinde … sayılı markalara ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacının 20.04.2021 tarihli kullanım ispatı sunduğu, …’nca davacının itirazının reddine karar verildiği, ancak; dava dışı 3.kişinin itirazının kısmen kabulüne karar verilerek başvuru markasından bir kısım emtiaların çıkarıldığı, bu karara karşı davacı şirket tarafından 01.12.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 23.12.2021 tarihinde itiraza karşı görüş ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …. sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 29.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 18.10.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alan mal ve hizmetlerden bilirkişi raporunda kırmızı ve mavi renk ile gösterilenler ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet gösterilen markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ve mavi renk ile gösterilen mal ve hizmetlerin aynı ya da benzer olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu marka; beyaz zemin üzerine, siyah renkte, kalın, stilize edilmiş “…” harfi ile dairesel bir dilim içinde “… …” ibaresinin yer aldığı karma bir markadır.
Davacının markalarının bir kısmı münhasıran sadece “…” harfinin yer aldığı, bir kısmının ise “…” harfi ile birlikte “…” ibaresi ve/veya “…” gibi ibarelerinin yer aldığı herhangi bir … unsurunun yer almadığı markalardır.
Her ne kadar dava konusu markada “…” harfi diğer unsurlara kıyasla daha büyük punto ile yer alsa da, tüketicinin “…” harfini zihninde “…” ibaresinin ilk harfi olarak konumlandıracağı, marka işaretinde ayırt edici niteliği daha yüksek olan “…” ibaresini markasal unsur olarak algılayacağı dolayısıyla dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmektedir. Davacı markalarının esas unsurlarının “…” harfi veya “…” ibareleri olduğu, zira davacı markalarının bir kısmında yer alan “…” ibaresinin çatı marka olarak yer aldığı değerlendirilmektedir.
Somut olayda, dava konusu marka ile davacı markalarında ortak olarak yer alan “…” harfinin tek bir harf olarak ayırt edici niteliği zayıf bir ibare olduğu değerlendirilmektedir. Davacı markaları ile dava konusu marka, marka işaretleri bakımından karşılaştırıldığında, davalının “….” ibareli biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle davacı markalarından farklı olduğu, marka işaretleri arasında mizanpaj, kaligrafi, renklendirme, biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle görsel, işitsel ve kavramsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, her ne kadar tek başına tescili mümkün olmayan harflerin renk ve … unsurları ile birlikte marka olarak tescili mümkün olsa da harf markalarının ayırt edicilik düzeyleri düşük olacağından, aynı harfi değişik renk ve … unsurları ile marka olarak tescilinin mümkün olduğu, bu tür markalar arasındaki karıştırılma tehlikesinin, yapılacak küçük bir değişiklik ile ortadan kaldırılabileceği, ayrıca dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu marka ile davacının markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel, görsel ve anlamsal olarak belirli düzeyde bir benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, her ne kadar dava konusu markanın kapsamında yer alan mallar/hizmetlerin bir kısmı ile itiraza/hükümsüzlüğe gerekçe markaların kapsamlarındaki emtialar aynı/aynı tür/benzer/ilişkili olsa da, dava konusu marka ile gerekçe markalar arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak iltibas oluşturacak düzeyde benzerlik bulunmaması nedeniyle dava konusu marka ile gerekçe markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin söz konusu olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka ile davacıya ait gerekçe markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığından; marka işlem dosyasında bir kısım itiraza mesnet markalar hakkında ileri sürülen kullanmama def’inin incelenmesine gerek görülmemiştir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Dava konusu marka ile davacıya ait tanınmışlığı iddia edilen markalar arasında işaret benzerliği bulunmadığından, başkaca bir inceleme yapılmasına gerek kalmaksızın tanınmışlık iddiasından kaynaklı nispi tescil engelinin somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 37,10 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 438,00 TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 4.181,92 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/05/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza