Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/31 E. 2022/278 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/31 Esas – 2022/278
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/31 Esas
KARAR NO : 2022/278

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 26/01/2022
KARAR TARİHİ : 02/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 26/01/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin … nolu marka başvurusuyla “…” ibaresini tebliğin 30. sınıfına dahil emtiaları bakımından tescil ettirmek için başvuru yaptığını, bu başvuruya karşı itirazlarının 30.11.2021 tarih ve … sayılı YİDK kararı neticesinde kesin olarak reddedildiğini, … sayılı markanın “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler: lokumlar, helvalar, irmik helvası, un helvası, tahin helvası, pekmezli yaz helvası, susamlı helva, kürek helvası, beton helva, pişmaniyeler, donmuş yoğurt (şekerleme), çikolata ürünleri, çikolata ve şekerle kaplanmış ürünler, yılbaşı ağacı süsü olarak şekerli ve çikolatalı ürünleri, atom cezerye, pamuk şeker, elma şekeri, cevizli sucuk (pekmezli-şekerli), kestane şekeri, şeker şuruplu kestane şekeri, çikolata kaplı kestane şekeri, leblebi şekeri, pasta süsü amaçlı küçük şekerlemeler ve küçük ince renkli şekerler.” emtiaları bakımından hükümsüzlüğünü talep ettiklerini, müvekkilinin tescilli 2021/14744 sayılı “…” markasının ve yine 2010/80826 sayılı “…….” ve 2012/14744 sayılı “…” esas unsurlu markalarının bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkili markaları ile bariz ve belirgin bir benzerlik içerisinde olduğunu, davalı şirketin, müvekkili itirazına karşı kullanım ispatı talep ettiğini, buna ilişkin delilleri işlem dosyasına ibraz ettiklerini, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından sunulan delillerin yeterli görülmediğini, markaların da benzer görülmediğini, müvekkilinin 2010/80826 sayılı “… …” ve 2012/14744 sayılı “…” esas unsurlu markalarını aralıksız ve fasılasız bir biçimde yıllardır kullandığını, buna ilişkin 2015-2021 yıllarına ait faturaları dosyaya sunduklarını, müvekkilinin baştan “şekerleme” ürünlerinde bu markayı kullandığını, davalı şirketin müvekkili markasının birebir aynısını içerir şekilde başvuruda bulunduğunu, bu durumun markaların karıştırılmaları sonucunu doğuracağını, ortalama düzeydeki tüketicinin “…” şeklindeki markasını müvekkili markalarının benzeri olarak algılayacağını, müvekkilinin “…” ibareli birden fazla seri markası olduğunu öne sürerek; TÜRKPATENT Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 30.11.2021 tarih ve … sayılı YİDK kararının “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler: lokumlar, helvalar, irmik helvası, un helvası, tahin helvası, pekmezli yaz helvası, susamlı helva, kürek helvası, beton helva, pişmaniyeler, donmuş yoğurt (şekerleme), çikolata ürünleri, çikolata ve şekerle kaplanmış ürünler, yılbaşı ağacı süsü olarak şekerli ve çikolatalı ürünleri, atom cezerye, pamuk şeker, elma şekeri, cevizli sucuk (pekmezli-şekerli), kestane şekeri, şeker şuruplu kestane şekeri, çikolata kaplı kestane şekeri, leblebi şekeri, pasta süsü amaçlı küçük şekerlemeler ve küçük ince renkli şekerler.” emtiaları bakımından iptali ile tescili halinde … sayılı marka başvurusunun aynı emtialar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 04/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı iddialarının haksız ve yersiz olmadığını, başvuru konusu markanın standart olmayan bir yazı stili ile “…” kelimesi ve bu kelimenin üstünde ve altında yer alan mavi iki çizgi ile şekillendirilerek farklılaştırılmış karma bir marka olduğunu, Kurum kararında dikkate alınan 2019/114194 sayılı markanın ise mavi bir fon üzerinde içi beyaz dışı kırmızı düz yazı ile oluşturulmuş “…” ibaresi ile bu kelime ibaresinin üzerinde şeker şekillerini andıran ibarelere yer verilerek davalı marka başvurusu ile hiçbir benzerliği bulunmayan çok farklı bir görsellik oluşturulduğunu, markaların bütünüyle bıraktıkları izlenimlerin birbirlerinden tamamen farklı olduğunu, “…” kelimesinin gerek kelime anlamı gerekse de herkes tarafından kullanılması mümkün olan bir sözcük olması nedeniyle ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, 2019/114194 sayılı markanın 41. Sınıfta yer alan hizmetleri kapsadığını, tescili talep edilen markanın ise 30. Sınıf emtiaları içerdiğini, bu haliyle markaların kapsamlarının ilişkilendirilebilir olmadığını, davacı mesnet markaları ile dava konusu markanın tüketici nezdinde yarattığı algıların farklı olacağını, bu nedenle aralarında karıştırılma ihtimali olmayacağını, 2010/80826 sayılı “… …” ve 2012/14744 sayılı “…” esas unsurlu markaların dava konusu markanın başvurusunun yapıldığı 15.10.2020 tarihi dikkate alınarak yapılan kullanım ispatı incelemesinde, işlem dosyasına sunulan delillerin yeterli görülmediğini, YİDK kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Grup Tarım ve Gıda Ürünleri Sanayi Ticaret Ltd. Şti. vekili 13/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markalarının okunuş, algılanış, görünüş itibariyle farklı olduğunu, müşteri kitlesinin bu farkı anlayabilecek olduğunu, “…” kelimesinin 30. Sınıfta çok sık ve yaygın kullanılan bir ibare olduğunu, bu ibarenin hiç kimsenin tekeline verilemeyeceğini, tüketicinin markaları bütün olarak algılayacağını, müvekkili markasının da bütün olarak yeterli ayırt edicilik sağladığını, hiçbir tüketicinin taraf markalarını karıştırmayacağını, “…” ibaresinin bu noktada gıda ürünlerini temsil ettiğini, markaların bambaşka bir görsellik içerisinde olduklarını, marka imajlarının birbirinden farklı olmalarının tüketiciler nezdinde davacı iddiaları gibi bir bağlantı kurulmasını mümkün kılmayacağını, davacı yanın sırf “…” ibaresi içeriyor diye tüm “…” ibaresi içeren markaları aynı olarak kabul edemeyeceğini, davacı yanın bir AVM içerisinde sadece pamuk şeker ve azami miktarda pişmaniye üretiminde “…” markasını kullandığını iddia ettiği görseller paylaştığını, davacı markasının Türkiye’de bilinmediğini, Google aramalarında dahi çıkmadığını, logosunun bile arama sonuçlarında olmadığını, müvekkilinin markasını “stick toz şeker” üretiminde kullandığını, kullanım ürünü itibariyle dahi farklılaştığını, davacı yanın 2019/114194 sayılı markasının 41. Sınıf hizmetleri kapsadığını, bu haliyle müvekkili markasından farklı olduğunu, davacının kullanım ispatına yönelik paylaştığı faturaların üzerinde sadece “şekerlemeler” yazdığını, fatura içeriklerinin de açık olmadığını, davacının paylaştığı görsellerin ise ne tarih bilgisi taşıdığını ne de görsel olarak sunulan pamuk şeker ve pişmaniye ürünlerinin üretim ya da son kullanma tarihlerinin bulunmadığını, bu nedenle davacı yanın 2010/80826 ve 2012/14744 sayılı markalarının kullanımının ispatlanamadığını, aynı şekilde iş bu dava açısından da ispatlayamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının “Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler:lokumlar, helvalar, irmik helvası, un helvası, tahin helvası, pekmezli yaz helvası, susamlı helva, kürek helvası, beton helva, pişmaniyeler, donmuş yoğurt(şekerleme), çikolata ürünleri, çikolata ve şekerle kaplanmış ürünler, yılbaşı ağacı süsü olarak şekerli ve çikolatalı ürünleri, atom cezerye, pamuk şeker, elma şekeri, cevizli sucuk (pekmezli-şekerli), kestane şekeri, şeker şuruplu kestane şekeri, çikolata kaplı kestane şekeri, leblebi şekeri, pasta süsü amaçlı küçük şekerlemeler ve küçük ince renkli şekerler.” emtiaları bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait 2010/80826 sayılı “… …” ve 2012/14744 sayılı “Şekil+…” ibareli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, gerek marka işlem dosyasında gerekse dava aşamasında ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın yukarıda belirtilen emtialar bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibareli, 30.sınıftaki emtiaların tescili amacıyla 15.10.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 14.12.2020 tarih ve 362 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 28.12.2020 tarihinde 2010/80826, 2012/14744, 2019/114194 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 ve m.6/3 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 15.04.2021 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, karşı görüş dilekçesinde 2012/14744, 2010/80826 sayılı markalara ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacının 26.04.2021 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, kullanmama def’i ileri sürülen itiraz markalarının kullanımının ispatlanamadığının belirtildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 09.10.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 24.11.2021 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın reddine karar verdiği, kullanmama def’i ileri sürülen itiraz markalarının kullanımının ispatlanamadığının belirtildiği, bu kararın davacı marka vekiline 01.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 20.12.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
SMK m.19/2 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
SMK m.25/7 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlar.
Davalı şirket gerek marka işlem dosyasında, gerekse dava aşamasında itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürdüğünden, yukarıda yer verilen kanun hükümleri uyarınca söz konusu def’i ön sorun olarak incelenmiştir.
Dava konusu marka başvuru tarihi 15.10.2020 olup, dava tarihi ise 26.01.2022’dir. Gerek dava tarihinde, gerekse davaya konu marka başvuru tarihinde 5 yılı aşkın süredir tescilli olan davacı markaları; 2012/14744 ve 2010/80826 sayılı markalardır.
Davacı yanca marka işlem dosyasına sunulan 26.04.2021 tarihli kullanım ispat formu içerisinde aşağıdaki delillere yer verilmiştir:
1-Isparta Belediye Başkanlığı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı isimli 28.12.2010 veriliş tarihli belge (işyeri unvanı olarak “…” gösterildiği, faaliyet konusunun “şeker şerbetinden şekerli maddeler üretimi” olduğu görülmüştür),
2-06.02.2012 veriliş tarihli Isparta Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü İşletme Kayıt belgesi isimli belge (işletme adı “…”, faaliyet konusu “şekerleme üretimi” olarak görülmüştür),
3-Bir adet boş ve tarih bilgisi taşımayan fatura ve perakende satış fişi örneği,
4-… Şekerleme&Orginazasyon markasını taşıyan 15.01.2021 üretim tarihi bilgisi içerir pişmaniye ürünü ambalajı ( dava konusu markadan sonraki tarihlidir),
5-Tarih bilgisi taşımayan “…” markalı stand görselleri,
6-Üzerinde “…” markasının yer aldığı ve fakat tarih bilgisi taşımayan “pişmaniye” ürün kutu görselleri,
7-Üzerinde “…” markasının yer aldığı ve fakat tarih bilgisi taşımayan “pamuk şeker” ürün ambalaj görselleri,
8-Üzerinde “…” markasının yer aldığı ve fakat tarih bilgisi taşımayan “şekerleme” ürün ambalaj görselleri,
9-… Organizasyon adına düzenlenmiş kaşe görselleri,
10-Tarihsiz nitelikte “… Şekerleme&Orginazasyon” kullanımı gösterir fotoğraflar.
Davacı yanca marka işlem dosyasına sunulan 09.10.2021 tarihli yayıma yeniden itiraz dilekçesinde aşağıdaki delillere yer verilmiştir:
1-05.11.2012, 15.11.2012, 06.08.2012, 25.08.2012, 27.06.2012, 22.09.2012, 29.12.2012, 17.12.2013, 26.11.2013, 26.10.2013, 31.08.2013, 28.01.2013, 08.04.2014, 22.04.2014, 14.05.2014, 13.05.2014, 22.05.2014, 18.12.2014, 20.06.2015, 08.10.2015, 25.11.2015, 05.12.2015, 08.02.2016 tarihli 3. kişilerce davacı yanın muhtelif mal alımlarına yönelik kesilmiş faturalar,
2-31.12.2012, 30.08.2012, 13.12.2013, 03.08.2015, 07.06.2016 ve tarihleri net olarak okunamayan 2 adet tarihli davacı tarafça şekerleme/gıda ürünlerine yönelik kesilmiş faturalar,
3-09.03.2015 ve tarihleri okunamayan ancak 2016 yılına ait olduğu görülebilir olan 3 adet davacı tarafça “organizasyon hizmet”leri kapsamında düzenlendiği değerlendirilebilir faturalar,
4- Katılım Bedeli konulu 30.11.2013, 31.12.2013 tarihli davacı yana düzenlenmiş faturalar,
5-01.09.2013 tarihli “stand kira bedeli” olarak davacı yana düzenlenmiş fatura.
Marka işlem dosyasına sunulan delillerin bir bölümünün tarihsiz nitelikteki görsellerden ibaret olduğu, bir bölümünün ise davacı yanın dayanak markalarının ciddi nitelikte, devamlılık arz eden kullanımlarını göstermeye elverişli olmadığı, büyük bir bölümünün ise kullanım ispatının ortaya konulması gereken tarih aralığı olan 15.10.2020 – 15.10.2015 tarihlerinden daha eski tarihli olarak dikkate dahi alınamayacak deliller oldukları, buna göre; marka işlem dosyasında davalı kurum tarafından davacıya ait 2012/14744 ve 2010/80826 sayılı markaların tescilleri kapsamlarında yer alan emtialar bakımından yukarıda yer verilen zaman aralığı içinde pazar payı oluşturacak şekilde ciddi surette kullanımının bulunmadığı yönündeki saptamasına mahkememizce de iştirak edilmiştir.
Ancak davacı yanın hükümsüzlük talebi açısından da dava dilekçesi ekinde sunduğu çok sayıda delil mevcut olup bu delillerin de dökümlemesi yapıldığında;
1-İşlem dosyasına sunulan bir kısım delilin aynı şekilde hükümsüzlük talebi açısından da ibraz edildiği,
2-Ayrıca 2015 – 2020 tarihleri aralığına ilişkin yüzlerce perakende satış fişi/fatura örneğinin dosyaya sunulduğu, sunulan bu belgelerin büyük bir çoğunluğunun “şekerleme” ürün çeşitlerine yönelik olduğu, bir kısım faturanın ise “organizasyon hizmeti” kapsamında değerlendirilebilecek nitelikteki hizmete yönelik olduğu görülmüştür. Özellikle sunulan faturalar, kullanım ispatı talebinin incelenmesi gereken tarih aralığı ile uyumlu görülmüştür.
Davacı yanın hükümsüzlük talepli dava dosyasına sunduğu bu delillerden davacı yanın “…” ibaresini “şekerleme” ürün grubunda (şekerleme, pamuk şeker, pişmaniye) yoğun ve markasal etki doğurur şekilde kullandığı değerlendirilmiştir. Bununla birlikte davacı yanın 2010/80826 sayılı markası “… …” şeklinde olup dosya kapsamına sunulan hiçbir delil, anılan görsele haiz markasal kullanımın süreklilik ve belli bir yoğunluk arz eden şekilde kullanımını ortaya koymamaktayken, 2012/14744 sayılı markanın ise “Logo+…” şeklinde olduğu, her ne kadar davacı yanca sunulan tarihli dokümanlar marka logo kullanım örneğini taşımamakta ise de davacının tarihsiz nitelikteki görsel unsurlar içerir delillerinde bu logonun kullanıldığı görüldüğünden ve markanın sadece “…” kelimesi unsurundan oluşması nedeniyle, sunulan delillerin anılan markanın ciddi ve yoğun kullanımını ortaya koymaya elverişli olarak değerlendirilmesini mümkün kılmıştır.
Sonuç olarak markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davacıya ait 2012/14744 sayılı markanın “şekerleme, pamuk şeker, pişmaniye” emtiaları bakımından kullanım külfetinin yerine getirildiği, bu marka kapsamındaki sair emtialar bakımından ve 2010/80826 sayılı marka bakımından kullanım külfetinin yerine getirilmediği tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu markanın kapsamında yer alan 30. sınıftaki gıda ürünleri ile davacı yanın 2019/114194 sayılı markası kapsamında 41. sınıfta yer alan hizmetler bakımından herhangi bir benzerlik ilişkisi bulunmamaktadır. Söz konusu marka açısından taraf markalarının hiçbir ticari rekabet ilişkisinde olmadıkları, benzer ihtiyaçları karşılamadıkları, birbirleri yerine ikame edilebilir mal ve hizmetler olmadıkları açıktır. Davacı yanın 2010/80826 sayılı markası açısından ise gerek marka işlem dosyası, gerekse de hükümsüzlük talepli dava dosyasına sunulan hiçbir delil, bahsi geçen markanın ciddi ve devamlılık arz eden nitelikte bir kullanımı ortaya koyar nitelikte değildir. Bu anlamda bahsi geçen markalardan 2019/114194 sayılı markanın dava konusu marka ile mal veya hizmet benzerliği taşımaması, 2010/80826 sayılı markanın ise SMK m.19/2 ve m.25/7 kapsamında ileri sürülen kullanmama def’i savunması karşısında kullanımının ortaya konulamamış olunması nedeniyle SMK m.6/1 kapsamında aşağıda yer verilen işaretlerin benzer olup olmadığı ve karıştırılma ihtimaline yönelik değerlendirmelerde dikkate alınması mümkün görülmemiştir.
Bununla birlikte davacı yanın 2012/14744 sayılı markasının ise her ne kadar marka işlem dosyasına SMK m. 19/2 kapsamında ileri sürülen def’i doğrultusunda kullanımının ispatlanamadığı değerlendirilmiş ise de hükümsüzlük talebi açısından dava dilekçesi ekinde sunulan özellikle 2015 – 2020 yılları aralığına ait fatura örneklerinden 30.sınıfta “şekerleme, pamuk şeker ve pişmaniye” emtialarında ciddi, devamlılık arz eden ve markasal etki doğurur şekilde kullanıldığı kanaate varılmış olup anılan emtialar ile dava konusu marka kapsamında yer alan ve davaya konu edilen gıda ürünlerinden “şekerlemeler, pişmaniyeler, donmuş yoğurt (şekerleme), çikolata ve şekerle kaplanmış ürünler, yılbaşı ağacı süsü olarak şekerli ve çikolatalı ürünleri, pamuk şeker, elma şekeri, , kestane şekeri, şeker şuruplu kestane şekeri, çikolata kaplı kestane şekeri, leblebi şekeri, pasta süsü amaçlı küçük şekerlemeler ve küçük ince renkli şekerler” emtialarının nitelik ve tür olarak aynı türdeki tatlı ürünleri olduklar, yine “çikolata ürünleri, lokumlar, helvalar, irmik helvası, un helvası, tahin helvası, pekmezli yaz helvası, susamlı helva, kürek helvası, beton helva, çikolata ürünleri, atom cezerye, cevizli sucuk (pekmezli-şekerli), “bisküviler, gofretler:” emtialarının ise davacı markası kapsamında kullanımı ispatlanan ürünler ile doğrudan aynı türden ürünler olmasalar da ortak satış kanalları vasıtasıyla tüketicilere ulaşan, tüketicilerin birbiri yerine tercih edebileceği nitelikte, benzer ihtiyaçları karşılar mahiyetteki tatlı ürünleri olmalarından ötürü güçlü düzeyde benzer olduğu, başvurudaki “krakerler” emtialarının ise davacı yanın kullanım ispatlanan emtiaları ile doğrudan benzer olmamakla birlikte işaretler arasındaki benzerlik düzeyine bağlı olarak yine benzer görülebilecek, ancak normal koşullarda farklı nitelikteki pastane ürünleri oldukları değerlendirilmiştir.
Dava konusu markanın genel hat itibariyle dairesel şekilde konumlandırılmış, mavi renkte, çift çizgiden oluşan bir logonun merkezinde siyah harflerle yazılmış “…” kelimesi ve bu kelimeye nazaran biraz daha küçük bir şekilde ve logonun sağ alt kısmında konumlandırılacak şekilde yazılmış “…” sözcüğünden oluştuğu, “…” sözcüğünün ülkemizde yaygın bilinen bir erkek adı olduğu, “…” kelimesinin ise “Şeker ve şekerleme yapan veya satan kimse, şeker satılan yer” anlamlarına gelen bir kelime olduğu değerlendirilmektedir.
Davacı yanın 2012/14744 sayılı markası ise mavi renkte bir fon üzerinde kırmızı/beyaz harflerle yazılmış “…” sözcüğü ve bu sözcüğün sol üst kısmında konumlandırılmış “şeker” görselleri ile tasarlanmış bir marka olduğu görülmektedir.
Her iki marka görsel anlamda karşılaştırıldıklarında; “…” kelimesini ortak olarak taşıyor olmaları haricinde hiçbir açıdan bir benzerlik taşımamaktadırlar. Dava konusu markada ayrıca “…” şeklinde ek bir sözcük oluşu, bunun bir kişi ismi olmasından ötürü dava konusu markanın da telaffuz esnasında bütün olarak, yani “…” olarak telaffuz edilme ihtimali yüksek olacaktır. Her iki markada “…” kelimesi ortak unsur olmakla birlikte anılan ibarenin yukarıda da belirtilen anlamından da görülebileceği üzere uyuşmazlık konusu “şekerleme” ve türleri olarak değerlendirilebilecek ürün grupları açısından sektörel bir kavram olarak değerlendirilebileceği, anılan kelimenin kökünü oluşturan “şekerci” sözcüğünün sonuna eklenen “-m” iyelik ekinin, kelimeye özgün bir anlam katmadığı, dolayısıyla “…” sözcüğünün, şeker, şekerleme ürünleri üretip satan herhangi bir işletmenin ilk anda aklına gelebilecek, ayırt edici niteliği yüksek olmayan, tüketici nezdindeki kavramsal karşılığında, tüketicinin özgün bir markasal vasıf yüklemeyeceği bir sözcük olduğu değerlendirilmiştir. Başka bir deyişle “şeker ve şekerleme yapan veya satan kimse, şeker satılan yer” anlamına gelen “…” sözcüğü, özellikle tatlı ürünlerine yönelik gıda/yiyecek hizmetleri alanında günlük yaşamda kullanılan, sık rastlanabilecek sıradan bir kelime olup, marka olarak görsel, işitsel ve kavramsal açıdan hafızada özel iz bırakacak, marka sahipleri ile ibareyi otomatik olarak ilişkilendirecek derecede çağrışım gücüne sahip, özgün, fantezi, ayırt ediciliği yüksek bir ibare olarak değerlendirilmemiştir. Zayıf marka özelliği nedeniyle “…” sözcüğüne ön veya son ekler ya da farklı kelime ve şekil unsurları eklenerek, iktisadi anlamda farklı kaynakları işaret edecek nitelikte markalar oluşturulması mümkündür.
Zayıf markaların koruma kapsamı oldukça dar olduğundan, bazen bir harf değişikliği yahut ufak bir şekil unsuru dahi benzerliği ortadan kaldırmaktadır. Somut olayda ise izah olunan tüm bu nedenlerle taraf markalarının özellikle görsel anlamda ciddi oranda farklılaştığı, dava konusu markadaki “…” ikincil kelimesinin, ayırt edici vasfı bulunan bir kişi ismi olduğu gibi dava konusu markanın da “…” şeklinde bir bütün olarak algılanmasına yol açtığı, bu haliyle karşılaştırılan markaların bütünsel algıları itibariyle arasında ilişkilendirilme ihtimali dâhil karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı, başka bir deyişle; daha önce davacıya ait “Logo+…” markasını gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markasını davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markadan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 11,50 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 105,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.277,90 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Grup Tarım ve Gıda Ürünleri Sanayi Ticaret Ltd. Şti. tarafından yapılan 34,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Grup Tarım ve Gıda Ürünleri Sanayi Ticaret Ltd. Şti.’ye verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/11/2022