Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/282 E. 2023/158 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/282 Esas – 2023/158
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/282 Esas
KARAR NO : 2023/158

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 01/08/2022
KARAR TARİHİ : 31/03/2023
YAZIM TARİHİ : 04/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 01/08/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının … ibareli markalarının 03 / 04 / 29 / 30 / 32 / 35. sınıflarda tescilli olduğunu, davalının … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun davacı markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olması ve aynı sınıflarda tescil edilmek istenmesi sebebiyle başvuruya itiraz edildiğini, itirazın kısmen reddi üzerine yapılan itirazın ise …’da reddedildiğini, dava konusu markaların iltibas yaratacak kadar benzer olduğunu, davalı markasının davacı seri markalarının devamı gibi algılanacağını, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkili markasının tanınmış olduğunu, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu belirterek; … sayılı … kararının iptaline, … sayılı markanın tescil edilmek istendiği tüm mal ve hizmetler için tescilinin reddine başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 25/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … kararı ve ilgili mevzuat hükümlerine değinerek kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu markalar arasında mevcut düşük düzeyde benzerliğin mal/hizmetler arasında var olan yüksek dereceli benzerlik ile telafi edilebileceğini, bu sebeple de başvuru kapsamından 03 ve 05. sınıfta yer alan bir kısım malların çıkarıldığını, kalan malların ise davacı markaları kapsamında yer almadığını, birbirleri yerine ikame edilecek mal ve hizmetlerden olmadıklarını, davacı markası kapsamında bulunan mal ve hizmetler ile de benzer olmadıklarını, iltibas tehlikesi bulunmadığını, davacının eskiye dayalı kullanım iddiasını ispat edemediğini, davacının … aşamasında tanınmışlığı ispat edemediğini, ayrıca davalı markasının, davacı markasının çıkarlarına zarar vermesi ve itibarından haksız yararlanmasının da düşünülemeyeceğini, kötü niyetin de ispat edilemediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … San. Tic. Ltd., davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şirkete ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibareli, 03. ve 05.sınıfta yer alan emtiaların tescili amacıyla 08.10.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.01.2021 tarih ve 365 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 25.03.2021 tarihinde …, …, …, … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/3, m.6/5, m6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca kısmen kabulüne karar verildiği, 3 ve 5.sınıfta yer alan bir kısım emtiaların başvurudan çıkartıldığı, bu karara karşı davacı şirket tarafından 19.11.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 30.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içinde tescil edilmemiştir.
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden, markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
… kararının iptali istemi bakımından aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır.
… kararı sonrası başvuru kapsamında kalan ve iş bu davaya konu olan emtialar; “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” şeklindedir.
Davalı marka başvurusu kapsamında kalan 05. sınıf mallar ile davacının … sayılı markası kapsamındaki 03. sınıf mallar ve … sayılı markası kapsamındaki 04, 29, 30 ve 32. sınıf mallar farklıdır. Şöyle ki; 03. sınıf mallar günlük hayatta kolayca erişilen, marketlerde kendi reyonlarında satılan ürünler olup tüketicileri, toplumun tüm gelir gruplarını kapsayacak şekilde gençler ve yetişkinler oluşmaktadır. 05. sınıf ise esasen ilaç markalarına özgüdür. Ancak tüketiciler bakımından bu sınıfı ikiye gruplandırarak incelemek daha doğru görünmektedir. 05. sınıfta yer alan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar” malları sadece doktorlar tarafından reçete edilen ve eczanelerden temin edilebilen mallardır. İlaç markalarını, diğer markalardan ayıran ilk özellik, tüketici kitlesinin bilgilenmiş ve dikkat düzeyi yüksek doktor ve eczacılardan oluşması, ikincisi ise satış yerleridir. Dolayısıyla bu mallar bakımından bir benzerlik ve karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyecektir. Davalı başvurusunda 05. sınıfta yer alan “Bebek mamaları, Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları” ise günlük hayatta erişimi mümkün, marketlerde kendi reyonlarında satılan ürünler olup tüketicileri, toplumun tüm gelir gruplarını kapsayacak şekilde gençler ve yetişkinlerdir. Ancak bu mallar ile davacının 03. sınıf malları arasında bir ayniyet/benzerlik ilişkisi bulunmamaktadır. Zira bu mallar farklı ihtiyaçları karşılayan, farklı dağıtım kanalları olan, farklı reyonlarda satışa sunulan, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunmayan, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün olmayan mallardır. Söz konusu malların benzer alıcı çevrelerine hitap ettiği hallerde, örneğin hijyen sağlayıcı bir ürünle bir temizlik malzemesi tüketicisinin benzer tüketici grubundan olması halinde dahi bu mallar kendi reyonlarında tüketiciye sunulduğundan, tüketicilerin markalar arasında benzerlik ilişkisi kurması, önceki tarihli markanın yüksek tanınmışlık seviyesine bağlı olarak gerçekleşebilir-ki bu da her koşulda mümkün değildir- eldeki vakada bu şartın mevcut olmadığı aşağıda arz edilmiştir. Dolayısıyla 03 ve 05. sınıf mallar arasında ayniyet/benzerlik ilişkisi yoktur, bunlar farklı mallardır.
Davacının … sayılı markası ise 04, 29, 30 ve 32. sınıflarda tescillidir. Bu mallar, davalının 05. sınıf kapsamındaki mallarından farklıdır. Söz konusu malların karşıladıkları ihtiyaçlar, reyonları, tüketiciye sunuluş biçimleri tamamen farklıdır.
Son olarak davalının 05. sınıf mallarının tamamının, davacının … sayılı markasının tescilli olduğu 35.05. sınıf perakendecilik hizmetleri içinde yer aldığı görülmüştür. Bilindiği gibi “belirli malların perakendeciliğine yönelik hizmetler, söz konusu mallarla düşük derecede benzer niteliktedir”. Bu benzerliğin karıştırılma ihtimaline sebep olması marka işaretleri arasındaki ayniyet/ayırt edilemeyecek düzeyde benzerlik ve/veya önceki tarihli markanın markasal gücüdür.
Davacının dava konusu markalarının tamamı, siyah renkli “gülsha” kelimesi ve kız figüründen oluşan karma markalardır. Davalı markası düz, siyah, standart harflerle yazılmış “…” markasıdır.
Davacı markasının kelime ve şekil unsurlarının bütünleşmiş olması, davalı markasının başlangıç kısmının “freya” olması, “soldan sağa okuma prensibi” gereğince tüketicilerin ilgisinin işaretinin başlangıç kısmında toplanması unsurlarının bir bütün olarak dava konusu markalar/işaretler arasında ayniyet/ayırt edilemeyecek derece benzerlik yahut yüksek düzeyli benzerlik ilişkisi kurulmasına mâni olduğu değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak; davacının ,,, sayılı markalarının farklı mal/hizmetlerde tescilli olduğu, davacının … sayılı markası ile davalı başvuru kapsamındaki mal/hizmetler arasında düşük düzeyli benzerlik ilişkisi tespit edilmişse de dava konusu markalar/işaretler arasında da düşük düzeyli benzerlik ilişkisi olması sebebiyle somut olayda SMK m. 6/1 anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (…)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının, dava konusu “…” ibareli marka ile benzerlik teşkil edecek tescilsiz bir işareti, davaya konu marka tescil başvurusundan önce, davaya konu emtialar ile aynı ya da benzer emtialar üzerinde yoğun ve sıkı bir şekilde kullandığını gösterir yeterli nitelik ve nicelikte evrak ibraz etmediğinden SMK m.6/3 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; tanınmışlık iddiası bakımından davacı delilleri incelendiğinde; ürün, mağaza standı fotoğrafları ve dergi sayfalarının çıktılarının sunulduğu, bunların çoğunun tarihsiz veya dava konusu marka başvuru tarihinden öncesine ait olduğu, ihracat belgelerine ilişkin tarihlerin marka başvuru tarihinden çok öncesine ait olduğu, bunlar dışında tanınmışlığı tevsik eder delillerin dosyaya sunulmadığı anlaşılmakla dosyaya sunulan delillerin SMK m.6/5 kapsamında tanınmışlığı ispata yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (,,,)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; … kararının iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-… kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 236,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.154,32 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … ŞİRKETİ tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … ŞİRKETİ’ne verilmesine,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/03/2023
Katip ….
E-imza

Hakim …
E-imza