Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/267 E. 2023/63 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/267 Esas
KARAR NO : 2023/63

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali )
DAVA TARİHİ : 25/07/2022
KARAR TARİHİ : 10/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili 25/07/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … sayılı ve “…” ibareli markanın 30 ve 43. sınıflarda tescili için …’e başvurmuş olduğunu, davalı …’in … sayılı “…” markasına dayanarak yaptığı yayına itiraz sonucunda …’nin 16.09.2021 tarihli kararı ile müvekkilinin marka başvurusu kısmen reddedilerek 43. sınıfta tescil talebinin kabul edilmemiş olduğunu, …’na yapılan itiraz olumsuz sonuçlanmış olduğunu ve “…” marka başvurusu hakkında verilen kısmi ret kararının kesinleşmiş olduğunu, davalı …’in … sayılı “…” markasının hükümsüz kılınması için …. Esas sayılı dosyada hükümsüzlük davası açılmış olduğunu, bu davada … sayılı “…” markası hükümsüz kılındığı takdirde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) madde 27/1 fıkrası gereğince hükümsüzlük kararı “marka başvuru tarihinden itibaren etkili olup, markaya bu Kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış” sayılacağından hükümsüz kılınan markanın … kararına dayanak teşkil etmesinin de mümkün olmayacağını, söz konusu marka hükümsüz kılındıktan sonra … sayılı … kararının iptaline karar verilmesini, mahkeme nezdindeki davada hüküm verilebilmesi …. Esas sayılı davaya bağlı olduğundan bu dosyanın “bekletici sorun” yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili 12/09/2022 tarihli replik dilekçesinde; Müvekkiline ait eski tarihli … sayılı “…” ve … sayılı “…” markalarının bulunduğunu, bu markaların esas unsurunun “…” ibaresi olup dava konusu marka başvurusunun esas unsurunun da “…” ibaresi olduğunu, dolayısıyla başvuru markası bakımından müvekkilinin müktesep hakkının bulunduğunu ileri sürdüğü tespit edilmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 15/08/2023 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı şahsa ait … başvuru numaralı “…” ibareli
başvuru markası ile diğer davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli itiraza
mesnet marka arasında kavramsal ve işitsel yönden güçlü bir benzerlik bulunmakta olduğunu, dava konusu markalar kapsadıkları mal ve hizmetler yönünden de incelendiğinde;
başvuru markasının redde konu olan hizmetlerinin, ret gerekçesi markanın tescil kapsamında
bulunan hizmetlerle aynı ya da benzer türden olduğunun da sabit olduğunu, davacı başvuru sahibi adına
daha önceden tescilli markalar başvuru markasından farklı olduğundan, dava konusu markalar
arasındaki karıştırılma ihtimalini engelleyecek nitelikte olmadığını, bu nedenle; marka başvurusu
sahibine müktesep hak doğurmadığını, bu durumlar birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekilinin iddialarının aksine, dava
konusu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nun 6/1.maddesi anlamında karıştırılma ihtimali
bulunmakta olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 07/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkili ile birebir olacak aynı şekilde bir marka için tescil başvurusunda
bulunmuş olduğunu, markalar incelendiğinde davacının, müvekkili adına tescilli markayı birebir
olacak şekilde tescil ettirmek istediğinin görüleceğini, söz konusu markanın asıl ve gerçek hak sahibinin müvekkili olduğu sabit olup, … tarafından verilen … kararının usul ve yasaya uygun
olduğunu, müvekkilinin markasını aktif olarak kullanmakta olup, müvekkilinin markasının tanınırlığının çok yüksek olduğunu, bekletici mesele hususu söz konusu olmayıp, davaların birbirinden farklı davalar olduğunu, davacı gerçek kişinin tescil talebinde bulunduğu markanın müvekkiline ait markalar ile
iltibas oluşturacak düzeyde olduğunu, tarafların hitap ettiği tüketiciler nezdinde iltibas oluşacağının sabit olduğunu, … ibaresinin müvekkili ile tanınmış hale geldiğini, bu nedenle, davacı
gerçek kişi adına yapılacak bir tescilin, müvekkilinin 6769 sayılı Kanundan doğan
haklarına aykırılık tescil edeceğini, “…” müvekkilinin aynı zamanda ticari unvanı olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacı ve dava dışı …’e ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davalı şahsa ait … sayılı marka arasında “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının önceki tarihli markalarından kaynaklı müktesep hakkının bulunup bulunmadığı, redde mesnet marka hakkında …. Esas sayılı dosyası ile açılan davanın iş bu davada bekletici mesele yapılmasının gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
6100 sayılı HMK m.59 hükmü uyarınca davacı tarafında dava dışı …’in zorunlu dava arkadaşı olduğu tespit edildiğinden, davacı vekiline, dava dışı …’in dahili davacı olarak yargılamaya katılımını sağlaması, bunun mümkün olmaması halinde açılan davaya muvafakatini sağlaması için 2 hafta kesin süre verilmiş olup, davacı vekili, kendisine verilen süre içinde dava dışı …’in dahili davacı olarak yargılamaya katılımını sağlamıştır.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, …. Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden temin edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacıların “…” ibareli, 30 ve 43.sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 06.03.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında …’nca SMK m.5/1-ç hükmü gereği kısmen reddine karar verildiği, kalan mal ve hizmetler bakımından 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı Bülten’de başvurunun ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı şahsın 27.01.2021 tarihinde … ve … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/3, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında yayına itirazda bulunduğu, davacıların 07.04.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın …’nca … sayılı gerekçe marka bakımından kısmen kabul edildiği, marka tescil başvurusundan SMK m.6/1 hükmü uyarınca “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nin çıkarıldığı, bu karara karşı davacılar tarafından 09.11.2021 tarihinde itirazda bulunulduğu, yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacılar marka vekiline 25.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; …’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (…) … kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceğinden, … sayılı dava dosyasının iş bu dava bakımından bekletici mesele yapılması isteminin reddine karar verilmiştir.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.”, redde mesnet … sayılı marka kapsamında aynen bulunmaktadır.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; stilize yazım şekli ile “…” ibaresinden oluşmaktadır.
Redde mesnet marka incelendiğinde; standart yazı tipi ile “…” ibaresinden oluşmaktadır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markaların kapsamlarında yer alan hizmetlerin aynı olduğu, “…” ve “…” ibareli markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak yüksek düzeyde benzer oldukları, buna göre; daha önce redde mesnet markayı gören, bu markalı hizmetten yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, markaları bir arada görüp karşılaştırma imkânından yoksun, markaların detaylarını analiz etmeyen, markaların ancak gözü ve kulağında kalan izi ile hareket eden ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu başvuru markasını redde mesnet marka kapsamındaki aynı hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, bu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, söz konusu markayı redde mesnet marka ile ilişkilendireceği, her iki markanın da aynı ticari kökenden geldiği hususunda yanılsamaya düşerek tüketim tercihinde bulunacağı, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşeceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacılar vekili müvekkillerinin önceki tarihli markalarından kaynaklı müktesep hakkı bulunduğunu ileri sürdüğünden bu husus aşağıdaki şekilde incelenmiştir:
…. sayılı “…” kararında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
…. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (…)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, … sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.

Somut olayda yapılan incelemede; davacılar vekilinin müktesep hak iddiasına mesnet gösterdiği önceki tarihli … sayılı “…” ve … sayılı “…” markaların sırasıyla; 10.04.2017 ve 06.04.2017 tarihinde tescil edildikleri, söz konusu tescil tarihleri ile dava konusu marka tescil başvuru tarihi arasında beş yıldan daha az süre bulunduğu, dolayısıyla söz konusu önceki tarihli markaların davaya konu marka tescil başvuru tarihi esnasında potansiyel hükümsüzlük tehdidi altında bulundukları anlaşıldığından; başkaca bir incelemeye gerek olmaksızın davacıların önceki tarihli markalarından kaynaklı olarak iş bu davaya konu marka başvurusu bakımından müktesep hak iddiasında bulunamayacakları kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin müteselsilen davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin müteselsilen davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 185,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 369,40 TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …’in yapmış olduğu 23,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin müteselsilen davacılardan alınarak davalı …’e verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacılar vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı … vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/02/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza