Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/264 E. 2023/87 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/264 Esas – 2023/87
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/264 Esas
KARAR NO : 2023/87

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararının Kısmen İptali – Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 22/07/2022
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararının Kısmen İptali – Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 22/07/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1961 yılından bu yana özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, “…” markasının … nezdinde tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, aynı zamanda “…” markasının …. nezdinde 23.02.2000 tarih ve … no. ile tescil edildiğini, davalının … başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusuna müvekkili şirketin “…” ibareli markaları dayanak gösterilerek itiraz edildiğini, itirazların haksız olarak reddedildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin “…” ibareli markalarını ilk defa 1979 yılında kullanmaya başladığını, müvekkili şirkete ait “…” ibareli pek çok seri marka bulunduğunu, müvekkili şirketin “… … …” ibareli markanın … nezdinde … numara ile tanınmış marka olarak sicile işlendiğini, müvekkili şirketin “…” markasını taşıyan ürünlerinin yedi kıtaya ihraç edildiğini, “…” ibaresinin hangi ticari işletmeyi çağrıştırdığına ilişkin yapılan kamuoyu araştırmasında tüketicilerin 3’te 2’sinin müvekkili şirketi işaret ettiğini, müvekkili şirketin “…” markaları için yapmış olduğu reklamların milyonlar tarafından izlendiğini, müvekkili şirkete ait “…” markasının tanınırlığını ortaya koyan bir çok yargı kararının da bulunduğunu, müvekkili şirket markası tanınmış olduğundan iltibas ihtimalinin arttığını, dava konusu markanın müvekkili şirket markaları ile aynı sınıflarda yer alan mal/hizmetleri kapsadığını, markaların yöneldiği tüketici kitlesinin aynı olduğunu, ilgili tüketicinin herhangi bir özel niteliği haiz olmadığını ve genellikle tercih hakkını saniyeler içerisinde kullandığını, dava konusu markanın 30’uncu sınıf mal ve/veya hizmetleri kapsar şekilde tescil edildiğini, müvekkili şirket markalarının da 30’uncu sınıfta tescilli olduğunu, markalar arasındaki sınıfsal benzerliğin ayniyet boyutunda olduğunu, ortalama gıda tüketicilerinin çok büyük bir kısmını çocuklar oluşturduğundan iltibas ihtimalinin arttığını, dava konusu “…” ibareli markanın asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, ibarenin hiçbir değişikliğe uğramadan dava konusu marka içerisinde yer almasının iltibas riskini arttırdığını, dava konusu markanın “…+…” şeklinde oluşturulmuş bileşke marka niteliğinde olduğunu, dava konusu markanın müvekkili şirkete ait markaların arasına sızabileceğini, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğunu, ortalama tüketicilerin dava konusu markanın müvekkilinin “…” markalı ürünlerinin bir türü olduğu veya davalı ile müvekkilinin idari/ekonomik bir bağ içerisinde olduğu yanılgısına düşeceklerini, davalı şirketin marka başvurusunda kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin “…” markalarının yüksek ayırt ediciliği haiz olduğunu, dava konusu markanın tescili halinde müvekkili şirketin tanınmış markalarının ayırt edici karakterinin zedeleneceğini ve davalının haksız yarar sağlayabileceğini, dava konusu markanın sonuna eklenen “…” ekinin markaya ayırt edicilik kazandırmadığını, dava konu marka başvurusunun tescil edilmek istendiği 35. sınıf hizmetleri ile müvekkilinin tescilli markaları kapsamında yer alan 05/2, 29, 30, 32 sınıf malları arasında özellikle birbirini tamamlama ve bir arada kullanılma ilişkisinden kaynaklanan bir benzerliğin mevcut olduğunu, davalı markasının müvekkiline ait tanınmış markadan haksız yarar sağlayacağını ve markanın ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu beyanla … …’nın … sayılı kararının 35. sınıfın ilgili alt sınıfında bulunan 05. sınıfın 2. alt grubunda bulunan “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler” emtialarına yönelik mal ve hizmetler ile 35. sınıfın ilgili alt sınıfında bulunan 29 ve 30. sınıflar ile 35. sınıfın ilgili alt sınıfında bulunan 32. sınıfa yönelik “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” sınıfına ilişkin mal ve/veya hizmetler yönünden iptaline, … sayılı marka başvurusunun sayılan sınıflar yönünden iptaline, markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 04/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka ile davacı markalarının birbirinden tamamen bağımsız markalar olduğunu, davalı markasından sadece “…” ibaresinin çekilerek davacı markalarıyla benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğu iddiasının hukuka aykırı olduğunu, taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, somut olayda 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde sayılan şartların oluşmadığını, … kararının usule ve yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili 12/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket başvurusuna konu “…” ibareli marka ile davacı şirketin itiraza mesnet “…” ibareli markası arasında iltibas tehlikesinden söz edilemeyeceğini, davacının “…” ibareli tanınmış markasının iş bu davanın konusu olmadığını, davacının redde mesnet markaları ile müvekkili şirketin markaları arasında ilişkilendirme ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, SMK’nın 6/5 maddesinde değinilen yasal koşulların dava konusu olayda bulunmadığını, davacının seri marka oluşturma amacıyla hareket ettiği ve “…” markalarının tüketici nezdinde davacı şirkete özgülendiği iddiasının dayanaktan yoksun olduğunu, ortalama tüketici nezdinde markaların benzer olarak algılanmasının mümkün olmadığını, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığını, markalar arasında sınıfsal benzerliğin ayniyet boyutunda olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının Kısmen İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kur utulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli marka ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şirkete ait markanın yukarıda belirtilen hizmetler bakımından hükümsüz kılınmasının gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibareli, 25. ve 35.sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 25.11.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.04.2021 tarih ve 371 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 22.06.2021 tarihinde … ve … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/4 ve m.6/5 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 18.08.2021 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 21.12.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 24.01.2022 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren … …’nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 01.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 18.09.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacının gerekçe olarak gösterdiği … sayılı marka, dava konusu markanın başvuru tarihinden sonra başvuruya konu edilmiş olduğundan, değerlendirme dışı bırakılmıştır. Ayrıca, davacının gerekçe olarak gösterdiği … sayılı markalar geçersiz durumda olduğundan, aşağıda yapılan incelemede dikkate alınmamıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alan hizmetler ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda kırmızı ile renklendirilen emtialar benzerdir. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın pazarlanmasıdır. Dolayısıyla davacı markalarında yer alan 05, 29, 30 ve 32. sınıf emtialar ile davalı markasında yer alan 05, 29, 30 ve 32. sınıf emtiaların perakendeciliği hizmetleri arasında tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu olup, bu mal ve hizmetler tüketici nezdinde benzerdir.
Davaya konu marka başvurusu herhangi bir … unsuru içermeyen, siyah renk ve standart bir yazı karakteri ile yazılmış kelime markası olup, “…” ibaresinden oluşmaktadır. Markayı oluşturan harflerin tamamı, aynı satırda ve aynı boyutta ve büyük harflerle yazılmıştır. “…” kelimesi, … bir kelime olup, “Aşırı öven kimse, lokomotif, öfleyen, püfleyen, öve öve bitiremeyen kimse” anlamlarını haizdir. “…” şeklinde telaffuz edilen “…” ibaresi, markanın tek unsuru olması nedeniyle esas unsur konumundadır.
Davacıya ait markaları incelediğimizde ise, davacı markalarının çoğunluğunun “…” ibaresi ile “…”, “…” ibarelerini içerdiği, markaların bir kısmının ürün ambalajını da içerir görsellerden oluştuğu görülmektedir. “…” ibaresini içeren markalarda, “…” ibaresi üst satırda, “…” ibaresi ise alt satırda konumlandırılmış ve “…” ibaresi, “…” ibaresine nazaran daha küçük punto ile yazılmıştır. Davacı markaları arasında, düz yazı ile yazılmış, herhangi bir … unsuru içermeyen “…” ve “…” markalarının da bulunduğu tespit edilmiştir. “…” ibaresi yazıldığı gibi okunan … bir kelime olup, … online sözlüğünde “Arkalıksız, alçak, yumuşak, ayakları gözükmeyen oturacak. Kaba, kabartılmış, yumuşak minder. Bezginlik, usanç anlatan bir söz.” olarak tanımlanmıştır.
Davacının hem ticaret unvanının hem de çok sayıda (yaklaşık 1000 adet) önceki tarihli markalarının “…” ibaresini barındırdığı gözetildiğinde, “…” ibaresinin çatı markası niteliği taşıdığı, davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin esas ve baskın unsur olduğu, tüketicilerce marka olarak algılanacak kısmın “…” ibaresi olduğu değerlendirilmektedir. Ayrıca “…” markası, davacı adına … sayı ile kayıtlı tanınmış marka olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; taraf markaları benzer/ilişkili emtialardan oluşmakla birlikte, markalar arasında görsel olarak düşük seviyede benzerlik bulunduğu, fakat markalar arasında işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığı, dava konusu markanın esas ve tek unsurunun “…” ibaresi olduğu, davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin çatı marka niteliğinde olduğu, davacı markalarının esas unsurunun “…”, “…” ibareleri olduğu, davacının sadece “…” ibareli markaları ile dava konusu marka arasında “…” ibaresinin ortaklığından kaynaklı düşük seviyede benzerlik olduğu, fakat sınıfsal olarak da yüksek seviyede bir benzerlik bulunmadığı gözetildiğinde, görsel olarak düşük seviyede benzerliğin karıştırılma ihtimaline yol açmayacağı, markaların anlamlarının farklı olduğu, markaların telaffuzlarının “P” harfi ile başlaması dışında işitsel bir benzerlik kurulamadığı, bu hususun markaları benzer kılmaya yetmeyeceği, davacının markası “…” şeklinde telaffuz edilmekte iken, dava konusu markanın “…” şeklinde telaffuz edileceği, bu haliyle taraf markaları arasında işitsel benzerlik bulunmadığı, markaların bütünsel değerlendirmesinde dava konusu markanın davacı markalarının imajından uzaklaştığı, markalar arasında anlamsal benzerlik bulunmadığı, tüketicinin taraf markalarını benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olduğu, emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesinin makul düzeyde bilgiye ve düşük seviyede dikkat ve özene sahip olmasının bu durumu değiştirmediği, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunmadığı, somut olayda markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (…) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; …’nin 13.02.2019 tarih … sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde …)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede;
… kararının iptali istemi bakımından; Davacı şirket, … nezdinde yaptığı itiraz aşamasında ve dava dosyasında yer alan beyanlarında, “… …” markasının tanınmış marka olarak sicile kayıt olduğunu ifade etmiş olup, bu kapsamda yapılan araştırmada, “… …” ibaresi için … sayı ile tanınmış marka tescili için başvuru yaptığı, bu başvurunun kabul edildiği tespit edilmiştir. Tanınmış markanın başvuru tarihi 2006 yılı olup, tanınmışlığın devam edip etmediğini gösterir bir delil, itiraz aşamasında dosyaya sunulmamıştır. Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde, davacı tarafça gerekçe gösterilen markalarının tanınmışlığın ispatına yönelik …’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin, itiraz aşamasında dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından; Davacının, dava aşamasında tanınmışlık iddiasını ispatlamaya yönelik aşağıdaki belgeleri sunduğu tespit edilmiştir:
• Reklam filmleri (3 video içinde çok sayıda farklı reklam filmi yer almaktadır.),
• “…” ibaresini içerir marka listesi,
• Davacı şirketin hak sahibi olduğu “… …” ve “…” markalarının …. nezdinde yapılmış olan marka başvuruları ve tescillerini gösterir belgeler,
• Davacıya ait “… …” markalarının yer aldığı ürün ambalaj örnekleri,
• Davacıya ait “… …’ markalarına ilişkin gıda üretim sertifikaları, bakanlık üretim izinleri,
• Davacıya ait “… …” ibareli markaların ürün reklamları,
• ‘… …’ markalı ürünlere ilişkin basında yer alan haberler, forum sitelerinde ürün hakkında yapılan yorumlar,
• Ürün satış faturaları,
• Reklam harcamalarına ilişkin faturalar,
• “… …” markalarını taşıyan ürünlerin çeşitli ülkelere satışını belgeleyen gümrük çıkış beyannameleri ve faturaları,
• … firması tarafından, 2004-2005 yılları için yapılan …’nın neticesinde davacı şirket adına tescilli “…” markalı ürünlerin sponton hatırlanma oranının %99 ile yüksek düzeyde bir bilinirliğe sahip olduğunu tespit eden rapor ve … Dan. Aş. tarafından 2007 yılı için yapılan bilinirlik araştırmasında ‘…’ markalı ürünlerin bilinirliğinin %92’ye kadar ulaştığını tespit eden rapor,
• Benzer markalara açılan davalar neticesinde verilen mahkeme kararları.
Somut olayda; davacının “… …” markasının sektöründe yoğun tanıtım faaliyetleri ile istikrarlı bir şekilde uzun yıllardır kullanıldığı ve tanıtıldığı, davacı firma ile özdeş hale geldiği ve belirli bir tanınmışlığa ulaştığı, bu tanınmışlığın … tarafından da kabul edilerek davacının markasının … no. ile “tanınmış marka” olarak tescil edildiği, bu tanınmışlığın davacının sunmuş olduğu emsal mahkeme kararlarında teyit edildiği sabittir.
Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde, davacı tarafça dava dosyasına sunulan bilgi ve belgeler kapsamında davacı yana ait “… …” ibareli markanın “bisküvi, çikolata, şekerleme, sakız, gofret ve kraker” emtiaları bakımından tanınmış marka olduğu yönünde kanaat oluşmakla birlikte, davacının tanınmış markası olan “… …” ibaresi ile dava konusu “…” ibareli marka başvurusunun birbiri ile ilişkilendirilemeyecek derecede farklı olduğu, bu nedenle, davalıya ait markanın, davacıya ait “… …” ibareli tanınmış markanın ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar vermesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinin somut olay bakımından mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 2.600,00 TL bilirkişi ücreti, 235,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 3.019,40 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Şirketi tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Şirketi’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/02/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza