Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/250 E. 2023/102 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/250 Esas – 2023/102
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/250 Esas
KARAR NO : 2023/102

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 08/07/2022
KARAR TARİHİ : 03/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 08/07/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından yapılan … başvuru numaralı “… … … … …” ibareli marka başvurusuna davalı … tarafından itiraz edildiğini, itiraz üzerine müvekkili marka başvurusu kapsamından çaylar ve buzlu çaylar kalemlerinin çıkartıldığını, kısmi ret kararına karşı müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazın …’nin … sayılı kararı ile reddedildiğini, karara karşı iş bu davanın açıldığını, “…” ibaresinin … emtiasında ayırt ediciliğinin olmadığını ve yaygın bir ibare olduğunu, “…” kelimesinin anlamından ötürü … sektöründe çokça kullanılan bir kelime olduğunu, ibarenin birçok çatı marka altında kullanıldığını, “…” ibaresinin doğrudan malın adı veya nihai ürünün kaynağı olduğunu, ibarenin kimsenin tekeline verilemeyeceğini, ilgili ibarenin daha evvel … tescil numaralı “… … …” ibareli marka ile müvekkili adına tescil edildiğini, dava konusu … başvuru numaralı markanın aynı ibareleri içerdiğini, dava konusu marka başvurusunda yer alan “…” ibaresinin … sayılı marka ile müvekkili adına tescilli olduğunu, markada yer alan “…” ibaresinin ise marka değeri taşımayan bir ibare olduğunu, dava konusu marka başvurusunun asli unsurları üzerinde müvekkilinin zaten hak sahibi olduğunu, “…” ibaresini içeren müvekkiline ait birçok marka bulunduğunu, davalı …’un salt “…” markasını kullanmadığını, çatı markası altında “… …” ibaresini kullandığını, markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer olmadığını, karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmadığını, taraf markalarının ortalama tüketiciler nezdinde bıraktığı izlenimin farklı olduğunu, markaların tamamen birbirinden farklı logolara sahip olduğunu beyanla; … …’nın … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı … vekili 09/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının başvuru markası ile davalının kısmen redde mesnet markalarının genel görünümlerinin oldukça benzer olduğunu, taraf markalarındaki esas unsurun “… – … …” ibareleri olduğunu, başvuru markasında yer alan “…” ibaresinin çatı marka konumunda olduğunu ve ayırt ediciliğinin oldukça zayıf olduğunu, “… ve …” ibarelerinin ise okunamayacak derecede küçük puntolarla yazılmış olduğunu, ortalama tüketicilerin başvuru markasında ilk bakışta “…” ibarelerini göreceğini, bu ibarelerin daha büyük ve ön planda yazıldığını, davalıya ait markalarda ise “…” ibaresinin çatı marka konumunda olduğunu ve markaların esas unsurunun “… …” ibareleri olduğunu, taraf markalarını aynı reyonlarda yan yana görecek olan ortalama tüketicilerin kolaylıkla yanılgıya düşebileceklerini, başvuru markasında kullanılan siyah çerçeve-yuvarlak içinde kullanılan … bardağı şeklinin oldukça benzerinin davalıya ait redde mesnet bazı markalarda da kullanıldığını, taraf markalarının ortalama tüketici nezdinde karıştırılacak derecede benzer olduklarını, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesinin önlenmesi açısından çekişme konusu malların başvuru markası kapsamından çıkartılması yönündeki müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava dilekçesinde farklı marka örneklerine yer verilerek emsal gösterildiğini, ancak her marka başvurusunun kendi koşulları içinde değerlendrilmesi gerektiğini beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili 12/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’un sermayesi devlete ait bir kamu iktisadi teşekkülü olduğunu, müvekkilinin “…” markasının tanınmış marka olarak kabul edildiğini, dava konusu … kararının isabetli ve doğru bir karar olduğunu, müvekkiline ait “… …” ve “… …” markalarının sektöründe bilinen ve tanınmış markalar olduklarını, söz konusu markaların 30. sınıfta “…” mallarında tescilli olduklarını, taraf markalarının esas unsurları bakımından birebir aynı olduklarını, markaların eşya listelerinin ortak, yakın ilişkili ve birbirini tamamlayan, benzer türden malları kapsamasının iltibas ihtimalini artırdığını, müvekkilinin mesnet markasının “…” ibaresini esas unsur olarak taşıdığını, dava konusu markanın “…” çatı markası altında esas unsur olarak “…” ibaresini birlikte taşıdığını, markanın başına eklenen “…” kelimelerinin slogan niteliğinde olduğunu, dava konusu markanın “…” ibaresinin öne çıkacağı şeklinde tasarlandığını, davacının başvuruda iyi niyet hükümlerine aykırı davrandığını, davacının müvekkilinin markalarına yaklaşmak ve müvekkili markalarından yarar sağlamak amacında olduğunu, markaların görsel, işitsel ve zihinde bıraktıkları etki itibariyle aynı olduklarını, tüketici algısında markaların aynı olduğu, aynı ve benzer türden malları kapsadıkları ve birbirini çağrıştırdığı ve aralarında bağlantı olduğu intibası yarattığının açık olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…+… …” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet …sayılı markalar arasında davaya konu “Çaylar, buzlu çaylar.” emtiaları bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı tarafından ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, davacının önceki tarihli markalarından kaynaklı olarak müktesep hakkının bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka başvuru dosyası ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, özel veya teknik hususlara ilişkin olarak bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 19.08.2020 tarihinde … sayılı “…+… …” ibareli, 30.sınıfta bulunan emtiaları içeren tescil başvurusunda bulunduğu, …’nca SMK m.5/1-(f) bentleri gereğince başvurunun kısmen reddine karar verildiği, kalan mallar için başvurunun 12.11.2020 tarih ve 360 sayılı … ‘nde yayınlandığı, söz konusu ilana karşı davalı …’un 11.01.2021 tarihinde … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/3, m.6/4, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davacı yanın 25.02.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde … sayılı markalara ilişkin kullanmama def’i ileri sürdüğü, davalı …’un 22.04.2021 tarihli dilekçesi ile kullanım ispat formu sunduğu, yapılan itirazın …’nca incelenmesi sonucunda marka tescil başvurusundan “Çaylar, buzlu Çaylar.” emtialarının çıkarılmasına karar verildiği, redde mesnet olarak; .. sayılı markaların ve SMK m.6/1 hükmünün gösterildiği, davacı yanın 22.10.2021 tarihli karara itiraz dilekçesi ibraz ettiği, davalı …’un 29.11.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 16.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet markalar, davacıya ait önceki tarihli marka tescil belgeleri, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak redde mesnet gösterilen … sayılı marka hakkında davacı yan tarafından ileri sürülen kullanmama def’i ön sorun olarak incelenmiştir. Zira; 6769 sayılı SMK m.19/2 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde …’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından …’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
Redde mesnet … sayılı markanın, dava konusu marka tescil başvuru tarihi itibariyle beş yılı aşkın süredir tescilli olduğundan, ileri sürülen kullanmama def’i tahtında, söz konusu markanın tescili kapsamında yer alan emtialar bakımından kullanım külfeti altında olduğu tespit edilmiştir.
Marka işlem dosyasında davalı … tarafından kullanım ispatına ilişkin ibraz edilen 22.04.2021 tarih … sayılı evrak ve ekleri incelendiğinde; davalı …’un, 19.08.2015 ile 19.08.2020 (Dava konusu marka tescil başvuru tarihi) arasında, redde mesnet … sayılı “… …” ibareli markasını tescili kapsamında yer alan “….” emtiaları üzerinde ciddi surette kullandığı tespit edilmiştir. Bu bağlamda, davalı …, redde mesnet … sayılı marka bakımından üzerine düşen kullanım külfetini yerine getirmiştir. Dolayısıyla aşağıda yapılacak ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi değerlendirmesinde, redde mesnet bu marka da değerlendirmeye dahil edilerek ön sorun çözümlenmiştir.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “Çaylar, buzlu çaylar.” emtiaları ile redde mesnet markaların kapsamlarında yer alan “…” emtiaları aynı veya aynı türdür. Zira bunlar aynı tüketici kesimine hitap ederler, aynı ihtiyaçları giderirler, dağıtım kanalları ortaktır, birlikte satılırlar, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame imkânı bulunur.
Dava konusu marka başvurusu; hem … hem kelime unsurlarının yer aldığı karma nitelikte bir markadır. Markanın kelime unsuru “… …” ibaresidir. Marka başvurusu, siyah renkli bir … paketi ambalajı görselinden oluşmakta olup, markadaki kelime unsurları ve … unsurları, ambalajın çeşitli bölgelerine dağıtılmıştır. “…” ibaresi, mavi renkli bir … içinde yer almakta olup, ambalajın en üstünde konumlandırılmıştır. “…” ibaresinin altında, daha küçük punto ile yazılmış “…” ibaresi yer almaktadır. Ambalajın ortasında olacak şekilde ise “… …” ibaresi yer almıştır. Fakat bu kelimeler, aynı satırda olmadığı gibi, aynı punto ile de yazılmamıştır. “…” ibaresi, çok büyük punto ile yazılarak, ön plana çıkarılmıştır. Tüm kelime unsurlarının altında, “içinde … olan … bardağı şekli” bulunmaktadır.
Davalı …’un beş adet markası, kısmi redde mesnet kabul edilmiştir. Davalının … sayılı redde mesnet markaları ambalaj şeklinde oluştulmuştur. Ambalaj şeklinden oluşan bu markaların kelime unsurları “… …” ibareleridir. Davalının .. sayılı iki adet markası ise birer kelime markasıdır. Davalının , … sayılı kelime markaları “… …” ve “… … …” ibarelerinden oluşmaktadır. Davalının … sayılı markası ise karma nitelikte bir marka olup, “… … … …” ibaresinden oluşmaktadır. “…” ibaresi, davalı Kurum’un aynı zamanda unvanının ayırt edici unsuru ve tanınmış markasıdır. Davalının markalarının esas unsurunun “…” sözcüğü olduğu tespit edilmiştir. Zira davalının markalarında yer alan “…” ibaresi, çatı marka niteliğindedir.
Davalının markaları incelendiğinde, “…” ibaresinin çatı markası niteliği taşıdığı, davalı markalarında yer alan “…” ibaresinin esas ve baskın unsur olduğu, davalı markalarında tüketicilerce marka olarak algılanacak kısmın “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır. “…” ibaresi, “çaylar” emtiası bakımından, ayırt edici niteliği düşük olarak değerlendirilebilirse de, davalı markalarının salt “… …” ibaresinden oluşan markası bulunduğundan, tescilli bir markanın, Kanunun çizdiği sınırlar çerçevesinde tüm korumalardan yararlanması gerekir.
Taraf markaları arasındaki uyuşmazlık, “…” ibaresinin ortaklığından kaynaklanmaktadır. Dava konusu markada, “…” kelimesi bir tamlama şeklinde “…” içerisinde kullanılmışsa da, bu tamlamanın “çayın …” şeklinde olmaması, “…” kelimesi ile “…” kelimesinin aynı punto ile yazılmaması, “…” kelimesinin “…” kelimesine nazaran ön plana çıkarıldığı gözetildiğinde, dava konusu markada “…” kelimesinin, marka algısı yarattığı, markanın esaslı unsurlarından olduğu değerlendirilmiştir. Taraf markaları kapsamındaki diğer … ve kelime unsurlarının ayırt edici niteliğinin düşük olduğu, bir kısım kelimelerin ise çatı marka niteliğinde olduğu gözetildiğinde, taraf markaları arasında “…” kelimesinin ortaklığından kaynaklı olarak görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik olduğu değerlendirilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; kapsamlarındaki emtiaların aynı veya aynı tür olduğu, markaların genel görünümleri içinde ayırt ediciliği sağlayan esaslı unsurun müşterek olarak “…” sözcüğü olduğu, bu sözcüğün davaya konu emtialar bakımından tanımlayıcı olmadığının … ve 19.01.2015 tarih, … sayılı kararlarda da ifade edildiği, buna göre; daha önce redde mesnet markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu marka başvurusunu davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, bu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu marka ile redde mesnet markalar arasında ilişki kurabileceği, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşerek tüketim tercihinde bulunabileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yan, önceki tarihli markalarından kaynaklı olarak müktesep hak iddiasında bulunduğundan, bu hususta aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır.
… sayılı “…” kararında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
…. . Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (…)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, … sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.

Somut olayda yapılan incelemede; mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere, davacının önceki tarihli markaları, iş bu davaya konu markanın başvuru tarihi itibarıyla en az 5 yıldır tescilli olup, önceki tarihli markalar, çekişme konusu olmaktan çıkmıştır. Fakat müktesep hak için aranan koşullardan biri, eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması olup, davacının, önceki tarihli markalarını kullandığını gösterir bir belge, marka işlem dosyası kapsamında bulunmamaktadır. Dolayısıyla kazanılmış hak için aranan şartların, somut olay bakımından gerçekleşmediği, davacı yanın önceki tarihli markalarına binaen müktesep hakkının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 2.600,00 TL bilirkişi ücreti, 119,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.903,40 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … … tarafından yapılan 23,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … …’a verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı … vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/03/2023

Katip …
E-imza

Hakim ….
E-imza