Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/247 E. 2023/204 K. 17.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/247 Esas
KARAR NO : 2023/204

BİRLEŞEN DAVA : Marka Hakkı İhlâlinden Kaynaklı Maddi ve Manevi Tazminat
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 23/03/2020
KARAR TARİHİ : 17/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkı İhlali / Marka Hakkı İhlâlinden Kaynaklı Maddi ve Manevi Tazminat davalarının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili 26/11/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nin … sayılı markaların sahibi olduğunu, müvekkili şirketin marka sahibinden 16/05/2018 sayılı şirket kararıyla lisans aldığını, müvekkillerinin emlak sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı tarafın müvekkil … markasını 36. Sınıftaki hizmetlerde … olarak kullandığını, bu kullanımların …. sayılı delil tespit dosyasında yapılan keşif çerçevesinde hazırlanan bilirkişi raporunda tespit edildiğini, bu kullanımın müvekkillerinin marka hakkını ihlal ettiğini ve marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunu, ifade ederek özetle; ihtiyati tedbire, marka hakkına tecavüzün tespitine, menine, durdurulmasına ve kaldırılmasına, şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın müvekkil şirkete ödenmesine, karar verilmesini talep etmektedir.
CEVAP:
Davalı 27/12/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbirin şartlarının oluşmadığını, kullanımlarının davacının markası ile iltibas yaratmadığının ortada olduğunu, davacı markasının ayırt ediciliği zayıf nitelikte kelime markası olduğunu, … ibaresinin iltibasa yol açmayacağını, … ibareli davacı markası olmadığını, davacı taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ifade ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
REPLİK:
Davacılar vekili 02/01/2020 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilin markasının tanınmış olduğunu, sektörde farklı firmalara kullandırıldığını, hatta davalının ortağı olduğu … İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. şirketine 09/04/2004 tarihinden itibaren kullandırıldığını ve şirketin 28/12/2017 tarihinde … edildiğini, böylece şirketin kullanım hakkının sona erdiğini, … sayılı markanın kullanım hakkının 09/04/2004 tarihinden itibaren davalı yanın ortağı olduğu firmaya süresiz olarak verildiğini ve 28/12/2017 tarihinde şirketin … edilmesiyle bu şirketin kullanım hakkının bittiğini, davalı yanın … markasını 28/12/2017 tarihinden itibaren haksız ve hukuka aykırı uygun olmayarak kötü niyetli olarak kullandığını, müvekkilinin 01/11/1999 tarihinde … unvanıyla emlakçılık faaliyetlerine başladığını, faaliyetlerine devam ettiğini, SMK 151/2-c bendi gereğince maddi tazminat talebinde bulunduklarını, bu itibarla; yıllık lisans bedeli olan 1.250,00 TL tutarın davalı yanın ortağı olduğu şirketin … tarihinden itibaren yasal faiz hesaplanarak maddi tazminat miktarı olarak taraflarına iadesine karar verilmesini, bu dava açılmadan önce …. sayılı tespit davası açtıklarını, harç giderlerinin 877,00 TL olduğunu, hesaplanacak maddi tazminata bu bedelin … eklenmesini talep ettiklerini ifade ederek; davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA (…):
Birleşen davacı vekili … Esas sayısına kaydedilen 23/03/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nin “… “ibaresini taşıyan .sayılı tescilli markaları bulunduğunu, müvekkilinin emlak sektöründe faaliyet gösteren girişimcilere markasını kullandırdığını, davalı tarafın ise söz konusu markalara dair dava tarihi itibariyle herhangi bir kullanım hakkına sahip olmamasına rağmen marka sahibine ait söz konusu markaları 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca hukuka aykırı şekilde kullanmaya devam ettiğini, davalının marka sahibinin markalarını halen kullandığının …. sayılı dosyası ile tespiti üzerine SMK 156/3. maddesi çerçevesinde hukuka aykırı eylemin gerçekleştiği yerin … olması ve Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156’ıncı maddesinin 3’üncü fıkrası gereği marka sahibinin ikamet adresi … olması sebebiyle, maddi tazminat talepleri ile mahkemeye başvurma zorunluluğu doğduğunu, daha önce … 31/10/2019 tarihinde … sayı ile arabuluculuk başvurusunun sonuçsuz kaldığını ifade ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat talep ve dava etmiştir.
Birleşen davacı vekili 11/11/2020 tarihli dilekçesinde özetle; Maddi tazminat bedelinin SMK m.151/2-c hükmü uyarınca hesaplanmasını talep etmiştir.
BİRLEŞEN CEVAP:
Birleşen davalı, birleşen dava dilekçesine karşı yasal süre içinde cevap dilekçesi sunmadığından birleşen dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını 6100 sayılı HMK m.128 hükmü uyarınca inkâr etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA ISLAH:
Birleşen davacı vekili 30/03/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile; Maddi tazminat istemlerini 1.683,05 TL artırarak 2.683,05 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte birleşen davalıdan tahsil edilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
İlk olarak mahkememizin … Esas sayısına kaydedilen dava dosyasında; davacı şirketin davalıya yönelttiği maddi ve manevi tazminat istemleri … Esas sayılı dava dosyasından tefrik edilerek mahkememizin … Esas sayısına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 12/02/2022 tarih … Esas 2020/29 Karar sayılı kararı ile; davacı yanın maddi ve manevi tazminat istemli davasının dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Bu nedenle … Esas sayılı dava; marka hakkı ihlali iddiasından kaynaklı diğer hukuki istemler bakımından yürütülmüştür.
Mahkememizin 03/07/2020 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili 15/09/2020 havale tarihli istinaf başvurusunda bulunmuş olup, başvuruyu inceleyen … ‘nin 10/06/2022 tarih … sayılı kararı ile “… Mahkemece davacıya ait … sayılı markaların üzerlerindeki lisans kayıtları ile birlikte celp edilip, davacıların bu iddialarının dosyada bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi suretiyle somut uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu gerekliliğe uyulmaması, 6100 sayılı HMK’nın 7251 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 353/1-a-6. maddesi uyarınca “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” halini oluşturur. Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına…” şeklinde gerekçeyle mahkeme hükmünün kaldırılmasına karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiş ve yukarıda yazılı esasa kaydedilmiştir.
Bu esnada; … ‘nin 12/09/2022 tarih … sayılı kararı ile söz konusu dava dosyası iş bu esasa kayıtlı dava dosyası ile birleştirilerek mahkememize gönderilmiştir.
I-Asıl Dava Bakımından Taraflar Arasındaki Uyuşmazlığın;
Davalının, davacı … … ait ve diğer davacı şirketin lisans alanı olduğu tescilli markalarına tecavüz eyleminin bulunup bulunmadığı, bu minvalde tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması, hükmün ilanı istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
II-… ‘nin mahkememiz dosyası ile birleştirilen 2020/106 Esas sayılı birleşen davada; Davacı tarafın … sayılı tescilli marka haklarının davalı tarafça ihlal edildiği iddiasına bağlı maddi ve manevi tazminat istemlerinin yerinde olup olmadığı, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ edilmiş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgeleri getirtilmiş, …. sayılı dosyası, … sayılı dosyası dosyamız arasına alınmış, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, teknik konularda bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’… yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü … gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri … sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların yazılı ve sözlü beyanları, celp edilen marka tescil belgeleri, delil tespiti dosyası, celp edilen lisans evrakı, ticari sicil kayıt bilgileri ile tüm dosya içeriği birlikte incelendiğinde; Davacı-birleşen davacı …’nin … numaralı 36.sınıftta bulunan “Gayrimenkul Komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri”ni kapsayan tescilli ve “…” ibaresini içeren markalarının bulunduğu, diğer davacı şirketin söz konusu markaların inhisari olmayan lisans alanı olduğu, davalı-birleşen davalının “…” adresinde gayrimenkul komisyonculuğu faaliyetinde bulunduğu, vergi levhası kayıtlarına göre en az 10 yıllık ticari faaliyetinin bu adreste bulunduğu, ayrıca davalı-birleşen davalı adına 22/02/2010 tarihinde alınan işyeri açma ve çalışma ruhsatı üzerinde “…” ibaresinin bulunduğu, buna göre 2010 yılında “…” ibaresinin davalı-birleşen davalı tarafından kullanımından bahsedilebileceği, davalı-birleşen davalı vekilinin ibraz ettiği ticari sicil kayıtlarına göre ise; davalı-birleşen davalının ortağı olduğu “… İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Ltd Şti” unvanlı ticari şirketin 1993 yılında gayrimenkul komisyonculuğu faaliyet alanında da bulunmak üzere kurulduğunun anlaşıldığı, davaya konu adreste bulunan işyerinin dış cephesinde, kartvizitte, dosya kapağında, dış kapı girişinde, işyeri dışında bulunan tanıtıcı ayaklı tabelada “…” ve “… …” ibarelerinin kullanıldığı, bu ibarelerin markasal olarak öne çıktığı, özellikle “…” ibarenin davacı-birleşen davacının tescilli “…” ibareli markaları ile görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik gösterdiği anlaşılmışsa da; davalı-birleşen davalının markasal kullanım süresi, tecavüz iddiası bakımından göz ardı edilemez.
Davalı-birleşen davalının “…” ibaresini markasal kullanım süresi bakımından sessiz kalma yolu ile hak kaybı ilkesinin açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
6769 sayılı SMK’nın mehazını oluşturan … sayılı … Marka Direktifi’nin 9.maddesi ile … sayılı …’nün 61.maddesi hükümlerine göre, kesintisiz beş yıl süre ile bir marka sahibinin kendi markasının başkası tarafından, bilgisi dahilinde kullanılmasına ses çıkarmaması halinde marka sahibinin artık hükümsüzlük davası açamayacağı ve söz konusu kullanmayı önleyemeyeceği öngörülmektedir. Anılan hüküm, salt hükümsüzlük istemi bakımından …’na alınmış olup (SMK m.25/6), tecavüz iddiası bakımından … düzenlemeleri ile paralel olarak ticari kullanım bakımından yasal bir süre öngörülmemiştir. Hemen belirtmek gerekir ki mülga 556 sayılı KHK döneminde hükümsüzlük istemi bakımından da sessiz kalma süresi öngörülmemişti(Tanınmış marka istisnası hariç olmak üzere). Ancak …’nda böyle bir düzenlemenin bulunmaması karşısında, sorun TMK m.2 hükmü varlığı karşısında çözümlenmekteydi. …. sayılı kararında bu husus; “Sessiz kalma yoluyla hak kaybı kaynağını “hakkın kötüye kullanılması yasağı”nı düzenleyen MK’nun 2.maddesinden almaktadır. Bu maddeye göre, “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” “Bir hakkın sırf başkasına zarar vermek için kullanılmasını kanun himaye etmez.” Dürüstlük kuralı, MK’nun “Başlangıç Hükümleri” arasında, hukukun her alanında kendini gösteren bir ilke olarak düzenlenmiştir. Sessiz kalma yoluyla hak kaybının doğması ve dava hakkının M.K.’nun 2.maddesine aykırılık oluşturup oluşturmadığı hususları her olayın kendi özelliğine göre değerlendirilmelidir.” şeklinde ifade edilmiştir. Sessiz kalma yolu ile hak kaybı müessesesi, öğretide … savunulan hukuki bir kurumdur. (…)
Sessiz kalma yolu ile hak kaybı müessesesi, marka hakkına tecavüz iddiası bakımından, söz konusu tecavüzden kaynaklı marka haklarının korunmasına dair hükümlere istisna oluşturan hukuki bir kurumdur. Sessiz kalma yolu ile hak kaybının söz konusu olabilmesinin birinci koşulu; marka sahibinin, markanın başkası tarafından tescil ettirildiğini veya kullanıldığını bilmesi ya da bilebilecek durumda olması gerekir. İkinci koşul; marka sahibinin, markasının kullanılmasına karşı harekete geçmemesi, dava açmaması, sessiz kalması gereklidir. Burada önemli olan husus, marka sahibinin ihlal eylemine karşı aktif bir önleme yoluna müracaat edip etmediğidir. Üçüncü koşul; marka sahibinin, markasının başka bir kimse tarafından tescil edilmesi veya kullanılması eylemine belirli bir süre sessiz kalması gereklidir. 556 sayılı KHK döneminde marka ihlal yargılaması bakımından kesin bir süre verilmesinin doğru olmadığı ve bu sürenin somut olayın özelliklerine göre 5 yıldan az veya fazla olabileceği uygulanagelmişse …, 6769 sayılı SMK’ya mehaz oluşturan … marka direktifi ve tüzüğü uygulamasında bu sürenin gerek hükümsüzlük gerekse tecavüz iddiaları bakımından 5 yıl olarak baz alındığı, SMK m.25/6 hükmünde hükümsüzlük davası yönünden … 5 yıllık sürenin benimsendiği dikkate alındığında tecavüz davası için … kıyasen sessiz kalma olgusunun en az 5 yıl olması gerektiği mahkememizce benimsenmiştir. Dördüncü koşul; markayı tescil ettiren veya kullanan kimsenin iyiniyetli olması gerekir. Buna göre, sadece iyiniyetli bir şekilde başkasına ait bir markayı tescil ettiren, kullanan, markanın başkası adına tescilli olduğunu, kullanıldığını, markanın gerçek sahibinin başkası oldğunu bilmeyen veya bilebilecek durumda olmayan kimse, sessiz kalma yolu ile hak kaybı imkanından yararlanabilir.
Yukarıda belirtilen dört koşul gerçekleştirdiği takdirde, marka hakkı sahibi, markasının korunması imkanından faydalanamaz. … sayılı kararında belirtildiği üzere, sessiz kalma yolu ile hak kaybı bir def’i olmayıp itiraz mahiyetindedir. Taraflar ileri sürmese bile, mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; Davalı-birleşen davalının “…” tabelalı işyerinde 02/12/2009 tarihinde emlakçılık faaliyetine başladığına ilişkin vergi kaydı bulunduğu, yine 22/02/2010 tarihli işyeri açma ve çalışma ruhsatında emlak bürosu olarak işyeri unvanının “…” olarak belirlendiği, gayrimenkul komisyonculuğu bir hizmet sektörü olduğuna göre davalı-birleşen davalının işyeri unvanı olarak “…” ibaresini seçmesi ve bu unvan altında iş ve işlemlerini yürütmesinin aynı zamanda markasal kullanım olarak nitelendirilebileceği, saptanan bu maddi olgular karşısında dava tarihi itibari ile davalı-birleşen davalının 5 yılı aşkın süredir …. ilinde “…” markası ile emlakçılık faaliyetinde bulunduğu, davacı-birleşen davacı … sahibi …’nin … ilinde 02/11/1999 tarihli işe başlamaya ilişkin vergi levhası kaydı ile davacı … lisans alanı …’nin 24/11/2000 tarihli … kaydına göre gayrimenkul acente faaliyeti bulunduğu,
…’ten celp edilen evraka göre; davacı-birleşen davacı … tarafından davalı-birleşen davalının kurucu ortağı olduğu … İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne … sayılı markanın bir yıl süre ile lisans verildiği, ayrıca; her yıl son bir ay içerisinde kullanılmamasına yönelik marka sahibi tarafından ihtar edilmemesi durumunda lisansın her yıl uzatılmış olacağının kararlaştırıldığı, dosya kapsamında marka sahibi … tarafından ihtar ileri sürülmediğinden … İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne verilen lisansın her yıl uzatıldığının kabul edilmesi gerektiği, buna göre; adı geçen şirketin 15/12/2017 tarih 2017/01 sayılı genel kurul kararı ile “…” edildiği döneme kadar söz konusu lisans sözleşmesinin ayakta kaldığı, şirketin … edilmesinin …’nde ilan edilmesiyle, yukarıda belirtilen lisans sözleşmesinin sona erdiği, bu tarihten itibaren söz konusu şirketin kurucu ortağı iş bu davanın davalı-birleşen davalısının markasal kullanımlarının iyi niyetli olarak kabul edilmesinin mümkün olamayacağı, zira; davalı-birleşen davalının, davacı-birleşen davacıya ait … sayılı tescilli markanın bulunduğunu bildiği, hatta ortağı olduğu şirketin bu markayı lisans yolu ile kullandığı, şirketin … edilmesiyle lisans sözleşmesinin sona erdiği, söz konusu sözleşmenin sona ermesinden sonra davalı-birleşen davalının, davacı-birleşen davacıya ait markalar ile iltibas oluşturacak markasal kullanımları devam ettirdiği, böylece davalı-birleşen davalının iyi niyetinden söz edilemeyeceğinden; somut olayda sessiz kalma yolu ile hak kaybı müessesesinin uygulama koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava tarihi itibariyle davacı-birleşen davacıya ait …, …. sayılı markaların üçünün … geçerliliğini sürdürdüğü, yargılama aşamasında, … sayılı markanın koruma süresinin 25/08/2020 tarihinde sona erdiği tespit edilmiştir. Ancak; dava tarihi itibariyle her üç markanın koruma süresi devam ettiği anlaşıldığından; davalı-birleşen davalının, davacılar-birleşen davacıya ait yukarıda belirtilen üç adet marka haklarına tecavüz oluşturan eylemlerde bulunduğunun tespitine, muhtemel tecavüz eylemlerinin önlenmesine, halihazırdaki tecavüz oluşturan eylemlerin durdurulmasına ve kaldırılmasına, karar kesinleştiğinde masrafı davalı-birleşen davalıdan alınmak kaydıyla hükmün gazetede ilan edilmesine karar verilmiştir.
Birleşen davada ileri sürülen maddi tazminat istemi SMK m.151/2-c hükmüne göre talep edilmiştir. Birleşen davacının maddi tazminat istemi; birleşen davalının kurucu ortağı olduğu şirketin … edilmesinin ilan edildiği tarih olan 28/12/2017 ile birleşen dava tarihi olan 23/03/2020 tarihleri arasındaki dönem nazara alınarak değerlendirilmiştir. Zira; önceki birleşen davalının markasal kullanımları, birleşen davalının kurucu ortağı olduğu şirketin, birleşen davacı ile yapmış olduğu lisans sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Buna göre bilirkişi heyeti marifetiyle yapılan incelemede; maddi tazminat hesabı yapılması için dosyada mevcut 22.09.2003 tarihli … İnşaat Taahhüt ve Ticaret Limited Şirketi ile imzalanmış aylık 100.000.000 TL (01.01.2005 yılında TL den altı sıfır atılması nedeniyle aylık tutar 100,00 TL yıllık 1.200,00 TL olarak dikkate alınmıştır) tutarlı lisans Sözleşmesi dikkate alınarak;
2017 yılı için 6,66 TL, 2018 yılı için 1.200,00 TL, 2019 yılı için 1.200,00 TL, 2020 yılı için 276,39 TL olmak üzere toplam 2.683,05 TL olarak tazminat hesabı yapılmıştır. Hesaplama yapılırken … sayılı kararında belirtilen kriterler ve birleşen davalının ticari kayıtları göz önüne alınmıştır.
Sonuç olarak; 2.683,05 TL maddi tazminatın birleşen dava tarihi olan 23/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte birleşen davalıdan alınarak birleşen davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Birleşen davacı yan marka hakkı ihlali nedeniyle manevi tazminat isteminde … bulunmuştur. Birleşen davalının, birleşen davacıya ait markalar ile iltibas tehlikesi oluşturan markasal kullanımlarda bulunma eyleminden kaynaklı olarak birleşen davacı markasının ticari piyasada edindiği imajı zedelediği, bu nedenle manevi tazminat talep etme koşulunun oluştuğu anlaşılmakla; ihlale konu markasal kullanımların süresi, yoğunluğu ve niteliği, ihlale konu hizmetin türü, tarafların kusur oranları, sıfatları, işgal ettikleri makam ve 4721 sayılı TMK m.4 hükmünde ifadesini bulan hak ve nesafet ilkesi, özellikle; birleşen davalının daha önce kurduğu şirkete birleşen davacı yanın lisans verdiği, bu nedenle birleşen davalı yanın birleşen davacıya ait markaların tescilli olduğunu bilmesine rağmen, lisans sözleşmesi sona erdikten sonra bile isteye bu markalar ile iltibas oluşturan markasal kullanımlarda bulunduğu hususunun varlığı ve manevi tazminatın caydırma fonksiyonu birlikte değerlendirildiğinde; 10.000,00 TL manevi tazminatın birleşen davalıdan alınarak birleşen davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; asıl ve birleşen davalar kabul edilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Asıl ve Birleşen Davaların KABULÜ ile;
Davalı-birleşen davalının, davacılar-birleşen davacıya ait marka haklarına tecavüz oluşturan eylemlerde bulunduğunun TESPİTİNE, muhtemel tecavüz eylemlerinin ÖNLENMESİNE, halihazırdaki tecavüz oluşturan eylemlerin DURDURULMASINA ve KALDIRILMASINA,
2.683,05 TL maddi tazminatın birleşen dava tarihi olan 23/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte birleşen davalıdan alınarak birleşen davacıya VERİLMESİNE,
10.000,00 TL manevi tazminatın birleşen davalıdan alınarak birleşen davacıya VERİLMESİNE,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalı-birleşen davalıdan alınmak kaydıyla hükmün gazetede İLAN EDİLMESİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 866,38 TL nispi karar ve ilam harcından peşin ve ıslah ile alınan 405,32 TL’nin mahsubu ile arta kalan 461,06 TL harcın davalı-birleşen davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacılar marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ve hükmün ilanı istemleri bakımından; kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Birleşen davacı maddi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 2.683,05 TL vekalet ücretinin birleşen davalıdan alınarak birleşen davacıya verilmesine,
5-Birleşen davacı manevi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 10.000,00 TL vekalet ücretinin birleşen davalıdan alınarak birleşen davacıya verilmesine,
6-Davacılar-birleşen davacı tarafından yapılan 98,80 TL başvurma harcı, 375,32 TL peşin harç, 30,00 TL ıslah harcı, 14,20 TL vekalet harcı, 307,00 TL posta-tebligat masrafı, 56,33 TL dosya kapağı masrafı, 32,50 TL BAM posta masrafı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 734,00 TL delil tespiti masrafı olmak üzere toplam 4.648,15 TL yargılama giderinin davalı-birleşen davalıdan alınarak davacılar-birleşen davacıya verilmesine,
7-Davalı-birleşen davalı tarafından yapılan 15,60 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davalı-birleşen davalı üzerinde bırakılmasına,
8-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin birleşen davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacılar-birleşen davacı vekilinin, Davalı-birleşen davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/04/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza