Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/244 E. 2023/294 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/244 Esas – 2023/294
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/244 Esas
KARAR NO : 2023/294

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 05/07/2022
KARAR TARİHİ : 02/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/07/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 05/07/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ….’ın (…) tütün sektöründe faaliyet gösterdiğini ve alanında lider bir firma olarak …, … ve … gibi tanınmış markaların üreticisi ve tescilli tek gerçek hak sahibi olduğunu, … bünyesinde yer alan 400 ofisinde istihdam ettiği 100’ü aşkın ulustan 40.000 çalışanı ile 27 sigara ve diğer tütün ürünleri, 5 farklı tütün bağlantılı fabrikası, 5 araştırma-geliştirme merkezi ve 36 ülkeden temin ettiği tütün yaprakları ile dünya çapında tanınan çok uluslu bir şirket olduğunu, müvekkilinin … ofislerinin ve fabrikalarının bulunduğunu, …’de “…” markasının 1989 senesinde tescil ettirildiğini ve … nezdinde müvekkili adına halihazırda “…” ibaresini barındıran 58 adet geçmiş tarihli ve güncel tescilli markasının bulunduğunu, müvekkili tarafından yapılan emeklerle bu ibareye tanınmışlık ve ayırt edicilik kazandırıldığını, … nezdinde … numarası ile tanınmış marka olarak tescil edildiğini ve …’de tanınmış marka statüsünde olduğunu, söz konusu markanın özel korunan marka niteliğini haiz olduğundan 6769 sayılı SMK’nın sağladığı geniş koruma kapsamından yararlandığını ve “…” markasının …’de … ile özdeşleştiğini, “…” ve türevi markaların aynı zamanda ülkesel tescillerin ötesinde … ve … gibi uluslararası kurumlar nezdinde de uzun yıllardır tescilli olduğunu, davalının, müvekkilinin dünya çapında ve … nezdinde tanınmış marka olarak tescilli olan “…” ibareli markayı kullanarak haksız yarar sağlamaya çalıştığını, müvekkili markasına ayırt edilemeyecek derecede benzer … numaralı marka başvurusunu … nezdinde gerçekleştirdiğini, davaya konu başvurunun “…”, “…” ibareleri ve jenerik bir … unsurundan oluştuğunu, ilk bakışta dahi ayırt edici olmayan jenerik bir … unsurunun mevcutken markada esas unsurun kelime unsuru olacağını, ”…” ibaresinin ise “…” ibarelerine kıyasla markada çok küçük bir yer kapladığını, markanın esas unsurunun “…” ibareleri olduğunu, “…” ibaresinin … başta olmak üzere … ve … gibi çoğu … kökenli dilde “…” anlamına geldiğini, dava konusu markanın “…” ürünlerinin yer aldığı 25 ve 35.sınıf kapsamında 25.sınıftaki emtiaların perakendeciliği bakımından tescilinin istendiği düşünüldüğünde “…/…” ibaresinin doğrudan olarak markanın kullanılacağı sektörü ifade ettiğini, tanımlayıcı olduğunu ve bu sebeple markada herhangi bir ayırt edici etkisi olmayacağını, … nezdinde 58 adet “…” esas unsurlu marka tescili olduğunu, aynı şekilde piyasada pek çok müvekkiline ait “…” esas unsurlu ürünün yer aldığını ve tüketicilerin neredeyse 40 yıldan beridir her gün marketlerde ve tüketicilerin ellerinde tanınmış “…” markasını görmeye alışkın oldukları da göz önüne alındığında davalı marka başvurusunun müvekkili tarafından, müvekkilinin izniyle ya da müvekkilinden alınan bir lisansla piyasaya sunulduğu algısı yaratacağını, müvekkilinin tanınmış “…” ibaresinin aynısının tesadüf olarak kullanıldığını düşünmenin hayatın olağan akışına aykırı olacağını, her ne kadar markaların sınıfsal olarak farklı olsa da dava konusu markanın, müvekkili markalarının sulandırılmasına sebebiyet vereceğini, davalı yanın kötü niyetli olduğunu ve başvurusunun tüm sınıflar bakımından reddedilmesi gerektiğini iddia ederek; davalının 15.02.2021 tarih ve … numaralı “… …” ibareli marka başvurusunun devrinin ve devrin sicile kaydedilmesinin dava sonuna dek önlenmesi için SMK madde 159 ve HMK 391 ve devamı maddeleri gözetilerek ihtiyati tedbir kararı verilmesine, 29.04.2022 tarihli ve … sayılı … kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 01/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalının dava konusu markası ile davacının itiraz konusu markalarının birbirinden bağımsız markalar olduğunu, davalı markasının gerek tertip tarzı gerekse markasındaki … unsuru dikkate alındığında davacı markalarıyla aralarında herhangi bir benzerlik olmadığını, bilgilenmiş kullanıcıların … markasının tütün sektöründe olduğunu bildiklerinin kabul göreceğini, davalı markasının ise mal ve hizmet sınıfının farklı olması dolayısıyla davalı markasının bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde davacı markaları ile SMK 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin olmadığını, bir markanın tanınmış olmasının o marka ile benzerlik içeren markaların tesciline her durum ve şart altında engel olunabileceği anlamına gelmeyeceğini, davacı yanın kötü niyet iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, … tarafından her markanın özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özelliklerinin, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurular açısıdan kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların iş bu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesinin haklı bulunmadığını ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 29/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın “…” markası ile tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösterdiğini ve işbu markanın ancak tütün ürünü kullanan tüketici kitlesi tarafından bilineceğini, müvekkili markasının, davacının “…” ibareli markasının sulanmasına sebep olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının, haksız bir yarar sağlama veya markanın itibarına zarar verme veya markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurma ihtimallerini ispatlayamadığını, müvekkilinin tekstil/… sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkiline ait markanın tütün sektöründe kullanılan davacı markasına ait tüketici kitlesinin davranışlarını/tercihlerini etkileyemeyeceğini, dava konusu markalar arasında bağlantı bulunmadığını, her iki markanın farklı tüketici kitlesine hitap ettiğini, davacı tarafından SMK m.6/1 kapsamında ileri sürmüş olduğu iddiaların yerinde olmadığını, dava konusu markaların benzer olmadığı gibi iltibasa da neden olmadığını, yazım şekilleri ve kompozisyonları ile her iki markanın birbirinden farklı olduğunu, “…” ibaresinin …’nun ünlü bir şehri olduğunu ve … nezdinde kayıtlı birçok başka gerçek kişi/tüzel kişi tarafından da marka olarak kullanılan bir ibare olduğunu, davacı yanın söz konusu markaların başvurularına itiraz etmediğini, davacı markasının ayırt ediciliği düşük ibarelerden oluştuğunu, davacının kötüniyet iddialarının bütünüyle mesnetsiz olduğunu ve müvekkilinin kötü niyetle hareket etmediğini, müvekkilinin belirli sınıflardan feragat etmiş olmasının kötü niyet göstergesi olarak değerlendirilemeyeceğini, davacı tarafa ait markanın tanınmış bir marka olmadığını ve buna dayalı olarak hak iddia edemeyeceğini, davacının tanınmışlık olgusunu ispatlayamadığı gibi bir an için söz konusu markanın tanınmış olduğu kabul edildiğinde dahi buna bağlı sulandırma ve haksız yararlanma iddialarının ispatlanamadığını, benzer şekilde müvekkiline ait markanın iltibas yaratacağı ve söz konusu markanın müvekkili tarafından kötü niyetle tescil edildiği iddialarının da yalnızca soyut ifadelere dayandırıldığını ve ispatlanamadığını ileri sürerek; davacı yanın tüm istemlerinin reddine ve 06.07.2022 tarihli ara karar ile kabul edilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…+… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının SMK m.6/5 hükmü uyarınca tanınmış olup olmadığı, SMK m.6/9 hükmü uyarınca davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 15.02.2021 tarihinde … sayılı “…+… …” ibareli, 25 ve 35.sınıfta bulunan mal ve hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 26.03.2021 tarih ve 369 sayılı …. yayımlandığı, davacı şirketin 31.05.2021 tarihinde …. sayılı markaları mesnet göstererek 6769 sayılı SMK m.6/1, m.6/4, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında yayına itiraz dilekçesi sunduğu, davalının 03.08.2021 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, …’nca itirazın reddine karar verildiği, davacı tarafından 20.12.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, itirazı değerlendiren … ‘nun … sayılı … kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 05.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davalı marka başvurusu 25 ve 35. sınıflardaki mal ve hizmetleri kapsamaktadır. İtiraza mesnet gösterilen davacı markalarının tamamı ise 34. sınıfta tescillidir. Yani, davalı marka başvurusunun kapsadığı mal ve hizmetler, davacı markaları kapsamında bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile, iş bu mal ve hizmetler bakımından taraf markalarının emtia listeleri aynı/aynı tür değildir. Ayrıca; taraf markalarının emtia listelerinin, benzer ve ilişkili mal/hizmetlerden de oluşmadığı değerlendirilmektedir. Zira davalı marka başvurusunun kapsadığı “25.sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35.sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (25. sınıf) Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri ile itiraza mesnet gösterilen davacı markalarının kapsadığı “34.sınıf: Ham veya işlenmiş tütün; sigara tütünü, pipo tütünü, sarmalık tütün, çiğneme tütünü, snus tütünü; sigaralar, elektronik sigaralar, purolar, kısa ve ince purolar; enfiye; 34. sınıfa dahil edilmiş tütün içenlere mahsus malzemeler; sigara kağıtları, hazır filtreli içi boş sigaralar ve kibritler.” malları emtiası arasında benzer ihtiyaçları giderme, dağıtım ve satış yerlerinin aynı olması, ikame imkanı bulunması, tamamlayıcılık içermesi gibi yönlerden herhangi bir örtüşme, ilişki ve benzerlik söz konusu değildir.
… sayılı davalı marka başvurusu; beyaz zemin üstüne siyah renkte büyük puntolarla yazılmış … ibaresi ile bu ibarenin sol üst köşesinde yer alan küçük boyuttaki “…” ibaresinden ve dama desenli … unsurundan oluşmaktadır. Marka bütünü içinde ayırt edici esaslı unsur … ibaresidir.
İtiraza mesnet gösterilen davacı markalarının gerek yazım biçimlerindeki vurgu, gerekse de ek ibarelerin tali unsur mahiyetinde oluşları sebebiyle davacı markalarının tümünün ayırt edici esaslı unsuru … ibaresidir.
Her ne kadar somut olayda taraf markaları arasında işaret düzeyinde benzerlik bulunmaktaysa da; markaların kapsadıkları mal ve hizmetler farklı ve ilişkisiz olduğundan; davlı marka başvurusu ile itiraza mesnet gösterilen davacı markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı değerlendirilmektedir. Zira SMK 6/1 maddesi kapsamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi oluşabilmesi için hem işaret, hem emtia benzerliği koşulunun bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (….) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; … sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde … )
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacının … nezdinde sunduğu itiraz dilekçesi ve ekleri incelenmekle; davacının … markasının tanınmışlığını ispata yönelik olarak dayandığı tek delilin … sayılı tanınmış marka tescili kaydı olduğu anlaşılmıştır. … sayılı tanınmış marka dosyasının içeriği bilirkişi heyeti marifetiyle incelemiş ve dava konusu marka başvurusunun yapıldığı tarih (15.02.2021) itibariyle davacının … ibareli markasının, “tütün mamulleri/sigara” sektöründe, tanınmışlık marka olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Davalı marka başvurusunun kapsadığı farklı addedilen “25.sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35.sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için (25. sınıf) Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri ile davacı markasının tanınmış olduğu “sigara” ürünleri çok farklı ve ilişkisiz mal/hizmetlerdir.
Davalının … … markasını “giyim ürünleri” ya da “reklamcılık, büro, iş idaresi, açık arttırma” gibi hizmetlerde kullanması durumunda, davacının tanınmış … sigara markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlaması, markanın itibarına zarar vermesi veya markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğması mümkün görünmemektedir. Zira, markanın itibarından haksız yararlanmadan bahsedilebilmesi için, her şeyden önce imaj transferinin gerçekleşmesi gerekir. Dava konusu olayda imaj transferi şartının gerçekleşmesi bu denli ilişkisiz mal ve hizmetler bakımından söz konusu değildir. Tüketiciler, “sigara” emtiası üzerinde bilip tanıdıkları … markasının benzeri olan … … ibaresini “giyim ürünleri” ya da “reklamcılık, büro, iş idaresi, açık arttırma hizmetleri” üzerinde gördüklerinde, taraf markalarını ilişkilendirmeyecekler ve tanınmış … markasından edindikleri izlenimi davalı markasına nakletmeyeceklerdir. Zira markalar arasında benzerlik olsa da, mal ve hizmet sektörlerinin farklılığı bu şekilde imaj transferine uygun değildir. Bu koşullarda, davalı markasının, davacının tanınmış markasından haksız yarar sağlaması mümkün görünmemektedir. Ayrıca, “sigara” emtiası üzerindeki tanınmışlığın, 25 ve 35. Sınıflardaki çekişme konusu mal ve hizmetler bakımından imaj zedelenmesine, itibar kaybına ve markanın ayırt ediciliğinin zayıflamasına yol açmayacağı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davacının … ibareli markası tanınmış marka olmakla birlikte, somut olayda SMK 6/4 ve 6/5 maddesinde sayılan koşullar gerçekleşmediğinden tanınmışlıktan kaynaklı tescil engeli bulunmamaktadır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 23,00 TL vekalet harcı, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL bilirkişi ücreti, 469,50 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.399,32 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 23,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … ‘ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekili, davalı şirket vekilinin yüzüne karşı HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/06/2023

Katip ….
E-imza

Hakim …
E-imza