Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/241 E. 2023/331 K. 23.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/241 Esas – 2023/331
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/241 Esas
KARAR NO : 2023/331

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 04/07/2022
KARAR TARİHİ : 23/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/07/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 04/07/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından 17.09.2020 tarihinde tescili talep edilen, … başvuru numaralı “… …” ibareli marka başvurusunun, davacının itiraza mesnet “….” ibareli markalar ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve karıştırılma ihtimalinin olduğunu, davacının … ve … sayılı markaların da sahibi olduğunu, davacının sanal ve fiziki mağazalarında oyuncak satılan bölümün bulunduğunu, 2005 yılından bu yana sektöründe tanınmış olan davacının markalarının tanınmış olduğunu ve davalı başvurusunun kötüniyete dayandığını beyanla; 10.05.2022 tarih ve … sayılı … kararının iptaline ve … başvuru numaralı “… …” ibareli marka başvurusunun tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 18/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalının “… …” ibareli marka tescil başvurusunun, “…” ve “…” kelimelerinden oluşan bileşke bir marka olduğu, kendine özgü ve ayırt edici bir algı oluşturduğu, markanın yazı stili ve bıraktığı görsel izlenim, bütünsel olarak değerlendirildiğinde davacının itiraza mesnet markalarından tamamen farklı bir marka olduğu, ihtilaf konusu markaların her biri bütün olarak incelendiğinde, davalı markasının birden çok her biri ayırt edici niteliğe sahip unsurlardan oluştuğu ve “…” ibaresinin baskın bir unsur durumunda olmadığı, dolayısıyla söz konusu markalar arasında tek ortak unsur olan “…” ibaresinin tek başına benzerlik değerlendirmesinde yeterli olmadığı, dava konusu marka tescil başvurusu ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasında karşılaştırma yapıldığında ihtiva ettikleri unsurların tamamı ve bütün olarak bıraktıkları izlenim itibariyle, görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığı, marka tescil başvurusu ile itiraz gerekçesi markaların farklı yazı stili ve şekil unsurları içerdiği, davacının itiraza mesnet markalarının tanınmışlığının da bu sonucu değiştirmeyeceği ve marka tescil başvurusunun reddini gerektirmeyeceği öne sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının SMK m.6/4 ve SMK m.6/5 hükmü uyarınca tanınmış olup olmadığı, SMK m.6/9 hükmü uyarınca davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şahsa ait markanın hükümsüz kılınmasının gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, özel veya teknik hususlara ilişkin bilirkişi kök ve ek raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 17.09.2020 tarihinde … sayılı “… …” ibareli 28.sınıfta bulunan emtialar bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 28.12.2020 tarih ve 363 sayılı …’nde yayımlandığı, davacının 01.03.2021 tarihinde …. sayılı markaları mesnet göstererek yayıma itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şahsın 14.04.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, …’nca ileri sürülen itirazların haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 29.11.2021 tarihinde yeniden itiraz edildiği, davalı şahsın 21.12.2021 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, itirazı inceleyen … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 11.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 25.07.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamına göre;
Davacının ilk kez huzurdaki davada dayandığı ve davaya konu başvurunun yapıldığı 17.09.2020’den sonraki tarihli 01.12.2020 tarihli …. sayılı “… … ” ve 03.11.2020 tarihli … sayılı “… ” ibareli başvurularının başvuru markası için SMK 6/1 hükmü uyarınca tescil engeli oluşturmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi kök raporunda tablolaştırıldığı üzere; taraf markaları farklı sınıflarda tescilli bulunmaktadır. Ancak, aynı sınıfta listelenen malların otomatikman aynı veya benzer olarak kabulü mümkün olmadığı gibi, farklı sınıflarda yer alan mal veya hizmetlerin de benzer olarak değerlendirilmesi mümkündür.
Başvuru markasının tesciline karar verilen “28/Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar. Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları” malları, davacı markalarının kapsamındaki 25. sınıfa konu iç ve dış giysiler, 18. sınıfa konu işlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler ve bunlardan mamül eşyalar veya bahsedilen bu malların 35. sınıfta toptan veya perakende satışı hizmetleri ile birbirini ikame etmeyen, birbiriyle rekabet etmeyen, birbirini tamamlamayan, birlikte kullanılmayan, aynı ihtiyacı gidermeyen, aralarında hammadde-mamül-yarı mamül ilişkisi bulunmayan, üreticisi, tedarikçisi, bu kişilerin vasıfları, üretim yer ve metotları, sunum metotları, dağıtım kanalları farklı olan, karakteristik özellikleri itibarıyla benzerlik taşımayan tamamen FARKLI MAL niteliği taşımaktadır. Aynı şekilde, başvuru markasının tesciline karar verilen “28/Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar. Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları” malları ile davacı markalarının kapsamındaki 35. sınıfa konu “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık hizmetleri (Muhasebecilik hizmetleri dahil). İthalat ihracat acente hizmetleri. Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri” birbirini ikame etmeyen, birbiriyle rekabet etmeyen, birbirini tamamlamayan, birlikte sunulmayan, aynı ihtiyacı gidermeyen, üreticisi, tedarikçisi, bu kişilerin vasıfları, üretim yer ve metotları, sunum metotları, dağıtım kanalları farklı olan, karakteristik özellikleri itibarıyla benzerlik taşımayan tamamen FARKLI MAL VE HİZMET niteliği taşımaktadır.
Bununla birlikte; …. sayılı müstekar içtihatları uyarınca; davacı vekiline önceki tarihli olup itiraza/hükümsüzlüğe mesnet gösterdiği … sayılı “…” ibareli markasını tescilli olduğu 35.sınıfta genel olarak düzenlenmiş mağazacılık hizmetleri kapsamında hangi malların satışına ilişkin olarak fiili şekilde ve marka fonksiyonlarını icra edecek biçimde kullandığına ilişkin varsa kullanım ispatına yarayacak belgeleri ibraz etmek üzere iki hafta kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde belirtilen markanın tescilli olduğu mağazacılık hizmetleri üzerinde kullanıldığının ispatlanmasına ilişkin belge/belgelerin ibraz edilmemesi halinde HMK m.94 hükmü uyarınca davacı şirketin önceki tarihli bu markasını 35.sınıfta yer alan mağazacılık hizmetlerinde kullanmadığının kabulü ile yargılamaya devam edileceği hususunu içeren ihtarat yapılmış olup,
Davacı vekili kendisine yapılan ihtarat üzerine 28/04/2023 havale tarihli kullanıma ilişkin delil ibrazında bulunmuştur.
Davacı yan tarafından kullanıma ilişkin delil dokümanı incelendiğinde; davacının … sayılı markasının 35.sınıfta, davaya konu 28.sınıf emtiaların satışı hizmeti üzerinde kullanıldığının ispatlanamadığı, bu nedenle itiraza/hükümsüzlüğe mesnet … sayılı markanın tescili kapsamında 35.sınıfta yer alan genel olarak düzenlenmiş mağazacılık hizmeti ile dava konusu marka kapsamında yer alan 28.sınıftaki emtiaların FARKLI oldukları kanaatine varılmıştır.

Dolayısıyla, … sayılı başvuru markası ile davacının itiraza/hükümsüzlüğe mesnet gösterdiği … sayılı markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğunun kabulü için AYNI veya BENZER mal veya hizmetleri kapsaması koşulunu öngören SMK 6/1 hükmünün uygulanma şartlarının, markalar arasında emtia benzerliği bulunmaması nedeniyle, herhalükarda oluşmadığı anlaşılmaktadır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (…) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; …. sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde …)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davalı Kurumun websitesindeki kayıtlardan davacının … kelimesinden ibaret markasının 2015 yılında yaptığı başvuru üzerine … sayı ile tanınmış marka statüsüne alındığı anlaşılmaktadır. “… …” ibareli başvuru markası ile “…” markası arasında her iki markada da D ve F harflerinin bulunması dışında hiçbir benzerlik bulunmadığı, dolayısıyla “taraf markalarının aynı veya benzer olması” olması kriterinin somut olayda karşılanmadığı kanaatine varılmıştır.
Dosya münderecatında; davacı tarafından itiraz ve dava aşamasında sunulmuş, “…” ibaresini ihtiva eden markalarından herhangi birini, herhangi bir tarihte, herhangi bir mal veya hizmet bakımından fiilen kullanıldığını ve fiili markasal kullanımla edinilen/korunulan tanınmışlık düzeyini gösteren ürün görseli, fatura vb. delile rastlanmamıştır. Dolayısıyla, davalının marka başvuru tarihi 17.09.2020 itibarıyla davacının “…” ibaresini içeren herhangi bir markasının ilgili sektördekiler tarafından “refleks halinde müdahaleye ihtiyaç duymadan hatırlanan tanınmış bir marka” olduğunu ispatlama kriterinin karşılanmadığı görülmektedir.
Aynı şekilde, başvuru markasının 28. sınıfa konu “oyunlar ve oyuncaklar” emtiası bakımından tescili ve kullanımı halinde; bu emtiaların hitap ettiği çoğunluğu ortalama dikkat ve özene sahip nihai tüketiciden oluşan ilgili alıcıların davalı markasını gördüğünde, davacının sadece 25. sınıf/giyim eşyaları ve bunların pazarlanması hizmetlerinde kullandığı anlaşılan … markasını veya fiiilen kullanıldığı dahi belgelenmeyen “…” ibareli herhangi br markasını hatırlayacağına, bağlantı kuracağına ve bu ilişkilendirmenin yaratacağı olumlu izlenim ve çağrışımla satın alma tercihlerine yön vereceğine, davacının itiraza mesnet markalarından davalı markasına imaj transferi doğması, davalının davacı markalarından haksız yararlanılması veya alıcı kitlesinin davaya konu markada beklediği kaliteyi bulamaması halinde oluşabilecek olumsuz düşünce ve algısını davacı marka ve işletmesine tahvil edilmesi, davacıya ait markaların çekim gücünün azalması, itibarına veya ayırt edici niteliğine zarar verilmesi durum ve sonuçlarının ortaya çıkabileceğine dair somut iddia ve delile rastlanmadığı, davacı yanın ibraz ettiği 23/03/2023 tarihli oyuncak kategorisi marka bilinirlik araştırması isimli evrakta; her ne kadar “…. Oyuncakları markası size hangi markayı/şirketi çağrıştırır?” sorusuna verilen yanıtların %39’unun “…” olduğu şeklindeki raporun tek başına iş bu davada hükme esas alınamayacağı, zira; ibraz edilen raporun güvenilirlik denetimine imkân sağlayacak destekleyici delillerin dosya kapsamında bulunmadığı, iki sayfadan ibaret ve “…” isimli kişi tarafından imza altına alınan ve resmi niteliği haiz olmayan, adi yazılı evrak niteliğinde bu belgede yer alan verilerin; markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, markanın ekonomik değeri, markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kıstaslar ile desteklenmesi gerektiği, yine 28.sınıftaki emtialar bağlamında dava konusu markanın tescil edilmesi halinde, davacıya ait markaların tanınmışlığından haksız şekilde istifade edilmesi, markaların itibarının lekelenmesi veya ayırt ediciliklerinin zedelenmesi risklerinden en az birinin mantıki argümanlarla ortaya konması gerektiği, somut olayda bu yöne ilişkin mantıki argüman zincirinin sağlanmadığı anlaşılmakla; davacı yanın itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaları ile dava konusu marka arasında tanınmışlık iddiasından kaynaklı nispi tescil engeli koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (….)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 34,50 TL vekalet harcı, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 509,50 TL posta-tebligat masrafı, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.450,82 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı …’ün yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/06/2023

Katip ….
E-imza

Hakim …
E-imza