Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/240 E. 2023/34 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/240 Esas – 2023/34
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.

5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/240 Esas
KARAR NO : 2023/34

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : 1- …

VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 01/07/2022
KARAR TARİHİ : 20/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 01/07/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın ismini büyütmek için yıllardır verdiği çaba, ismin tanınmışlığı, ülkemizin farklı şehirlerinde otuzu aşkın şubesi olması hesabıyla davalı kurumun tesis ettiği kararın müvekkiline zarar verecek nitelikte olduğunu, müvekkiline ait marka ile davalı şahsa ait markanın tüketiciler tarafından karıştırılma ihtimallerinin çok yüksek olduğunu, ”…” markası ile müvekkili firmanın ”…” markası arasında iltibas tehlikesi bulunmakta olduğunu, bir markanın tescil edildiği gruplardan başkasına tescil edilebilir olabileceğini, ancak tanınmış markaların buna dahil olmadığını, markalar arasında ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunmakta olduğunu, ”…” markasının, müvekkili firmanın ‘…’ markasının seri markalarından olduğu yanılgısına düşüleceğini, davalı şahsın, müvekkili firma üzerinden haksız yarar sağlayarak müvekkili firmayı zarara uğratacağını beyanla; … sayılı … kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı … vekili 07/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Markaların benzer olmadıklarını ve aralarında iltibas
ihtimalinin bulunmadığını, davacı taraf markasının tanınmış olduğunu ve davalı markasının tescil edilemeyeceğinin iddia etmekte olduğunu, bu iddianın isabetli olmadığını, farklı markaların farklı veya
aynı sınıfta yer alan emtialarda tesciline engel bulunmamakta olduğunu, bir markanın tanınmış marka
olduğu varsayılması ve hatta bu durumun tescilli olmasının dahi marka başvurusunun farklı
sınıflarda tesciline engel olması için tek başına yeterli olmadığını, gerçekten, tanınmış markanın
farklı mal ve hizmetlerde de tescile engel olabilmesi için tescil durumunda, davalı markasının,
davacı markalarının …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar
sağlayabileceği, davacı markanın itibarına zarar verebileceği ya da ayırt edici karakterini
zedeleyebileceği ihtimallerinden birinin de bulunması gerektiğini, bu hallerden en az biri mevcutsa
sonraki markanın tescil başvurusunun reddedileceğini, bu durumun ispatının da iddia eden davacı tarafa
ait olduğunu, oysa bu durumların somut olayda gerçekleşeceğine ilişkin davacı tarafça bilgi ve belge
sunulmamış olduğunu, tanınmışlığı iddia edilen dava konusu markanın, kendisi ile karıştırılma ihtimali
olmayan, aynı veya benzer görülmeyen marka ile söz konusu durumları doğuracak bir ilişki
içinde olduğu iddiasının yerinde olmayacağını, markalarla karşılaşan ortalama bilgi ve dikkat
düzeyine sahip tüketicilerin başvuru ile davacı markalarını ilişkilendirmeyeceğinin açık olduğunu, dosyaya
da aksi yönde delil sunulmamış olduğunu; davacının iddialarının bir varsayımdan öteye geçememiş olduğunu beyan ederek; …’nın … sayılı kararının iptali isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, … sayılı … Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait … sayılı markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı yanın marka işlem dosyasında itiraz sebebi yapmadığı SMK m.6/5 hükmü koşulunun oluştuğu iddiasını eldeki dava bakımından ileri sürüp süremeyeceği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih … sayılı … ‘de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile … İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 21.01.2021 tarihinde “…” ibareli … sayılı başvuru ile ….sınıflarda yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla başvuruda bulunduğu,… Başkanlığı’nca başvurunun 17.05.2021 tarih ve .. sayılı .. Bülteni’nde yayımlandığı, davacının 06.07.2021 tarihinde SMK m.6/1 hükmü uyarınca … sayılı markaları mesnet göstererek yayına itiraz ettiği, davalı şahsın 11.10.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yayına yapılan itiraz sonucu … Başkanlığı’nca itirazın haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından 06.11.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı … kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 21.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
…. Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (…) … kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (…) Eldeki dava da salt … kararının iptali istemini barındırdığından … karar tarihi olan 20.05.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır. Dolayısıyla; davacı yanın marka işlem dosyasında itiraz sebebi yapmadığı SMK m.6/5 hükmüne dayalı itirazları, iş bu davada … kararının iptali istemi sebebi olarak ileri süremeyeceği kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan … .sınıftaki hizmetler, itiraza mesnet markaların kapsamlarında yer alan … sınıftaki hizmetlerle aynı veya aynı türdür. Bununla birlikte; başvuru markasında yer alan …. sınıftaki emtialar, itiraza mesnet markaların kapsamlarında yer alan … .sınıftaki emtiaların …. .sınıf son alt grubu altında pazarlanmasına ilişkin hizmetler ile benzerdir. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın satışı/pazarlanmasıdır. Bu nedenle … .sınıftaki emtialar ile bu emtiaların pazarlanmasına ilişkin ….sınıftaki hizmetleri arasında birbirini tamamlayıcı ilişki bulunmaktadır.
Dava konusu marka başvurusu; “…” ibaresinden oluşmaktadır.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar; “… …”, “… …”, “… …”, “…”, “…” ibarelerinden oluşmaktadır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu marka başvurusunun ayırt edici unsurunun bir bütün halinde “…” ibaresinden oluştuğu, itiraza mesnet markaların ayırt edici unsurunun “…” ibaresinden olduğu, “…, …, …, …” gibi sözcüklerin tali unsur konumunda bulundukları, markalarda müşterek olan sözcüğün “…” kelimesi olduğu, bu sözcüğün; “Ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi, ayça, yeni ay.” anlamına geldiği, aynı zamanda toplumumuzda kadın ismi olarak kullanılagelen bir isim olduğu, nitekim başvuru markasında da bu sözcüğün isim olarak kullanıldığı, başvuru markasının bir bütün olarak isim ve soyisimden oluştuğu, …’nın 24.06.2010 tarihli “…” kararında; …’nin bir bölümünde, genel bir kural olarak, soyadlarının ön adlardan daha ayırt edici bir karaktere sahip olması mümkün olsa da, duruma özgü faktörler ve özellikle de söz konusu soyadın alışılmadık veya tam tersine çok yaygın olmasının, bu ayırt edici karakter üzerinde etkili olduğunun belirtildiği (…), somut olayda yapılan incelemede; markalar arasında müşterek olarak bulunan ve aynı zamanda bir kadın ismi olarak da kullanılan “…” sözcüğüne toplumun isim olarak aşina olup olmadığının uyuşmazlığın çözümü bakımından önem arz ettiği, söz konusu ismin kadın adı olarak toplumun aşina olduğu bir sözcük olduğu (…), buna göre; daha önce itiraza mesnet markaları gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra başvuru markasını davaya konu mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, bu markayı hemen ve ilk bakışta isim ve soyisim olarak algılayacağı, “…” sözcüğüne isim olarak aşina olduğu, bu nedenle “…” ibaresini tekil bir kişi adı ve soyadı olarak algılayacağında tereddüt bulunmadığı, bu nedenle söz konusu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ‘e verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 210,00 TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 394,40 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı …’in yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/01/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza