Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/233 E. 2023/236 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/233 Esas – 2023/236
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/233 Esas
KARAR NO : 2023/236

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 27/06/2022
KARAR TARİHİ : 12/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 27/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı kurulduğu 1961’den bugüne özellikle; bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiği; Davacının “…” ibareli markaların asli ve esas unsurunun “…”, davaya konu markanın ise “…” olduğu; … ibaresinin hastalıktan kurtulma, iyileşme anlamlarına ve … ibaresi ile birlikte kullanıldığında “iyileşmiş hayat, hastalıktan kurtulmuş yaşam” anlamlarını haiz olduğu; … ibaresine eklendiğinde yeni bir anlam ihtiva etmediği; davalı yanın … ve … ibareli birçok markası olduğu ve asıl korumak istediği ibarelerin … ve … ibareleri olmadığı; “…” ibaresi de “çay” anlamına gelmekte olup, kapsanan ürünler için tanımlayıcı nitelik taşıması sebebiyle markaya bir ayırt edicilik katmadığı; geriye sadece … ibaresi kalmakta olup davacı markalarının esas unsuru … ibaresini birebir ihtiva ettiği; markaların asli ve esas unsuru olan “…” ibaresi ortak olup davalının markasının davacı markası ile iltibas yaratacak düzeyde görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik oluşturduğu; “…” markasının, tanınmış “…” markaları ile görünüm, okunuş ve genel izlenim olarak ortalama tüketiciyi yanıltacak derecede benzer olduğu; ortalama tüketiciler nezdinde doğrudan davacının “…” markalarının akla geleceği, ilişkilendirilip, karıştırılacağı ve davacıya ait “…” esas unsurlu seri markaları da düşünüldüğünde, başvuru markasının davacı markasının yeni versiyonu /uzantısı/ serisi zannedileceği; kesinleşen yargı kararlarında “….” markalarının davacı markalarıyla iltibas yarattığına hükmedildiği; taraf markalarının mal ve hizmet sınıfları yönünden de benzer olduğu; dava konusu “…” ibareli marka 5. sınıfın 2. alt grubunda bulunan “tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanımına uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı birkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler” emtiaları üzerinde tescil edilmek istenirken, davacıya ait “…” ibareli markalar da 05, 29, 30 ve 32. sınıfta yer alan mallar için tescilli olduğu; her iki markanın kullanıldığı söz konusu ürünlerin gıda sektörüne ait ve günlük kullanıma yönelik hemen her marketten kolaylıkla elde edilebilen ve çabuk tüketilebilen ürünler olması; bu ürünlerin alımında tüketicilerin göstereceği dikkat derecesi ile harcayacağı zamanın normalden daha az olduğu gibi faktörler de; söz konusu markaların karıştırılmasını ve iltibas riskini arttırdığı; …’nun … sayılı, 23.03.2016 sayılı kararında “Nice Sınıflandırması’nın 10. yayımından beri tıbbi amaçlı olsun ya da olmasın tüm besin takviyeleri 5. sınıfa dahil kabul edildiği; daha öncesinde ise tıbbi amaçlı olmayan besin takviyeleri muhteviyatına göre 29. veya 30. sınıfta sınıflandırıldığı gerekçesiyl başvuru markasında bulunan 5. sınıf ürünler ile itiraz sahibinin 30. sınıfta yer alan ürünlerinin benzer olduğuna hükmedildiği; davacı markalarının pek çoğunun doğrudan 05. Sınıf emtialarını kapsadığı nazara alındığında benzerliğin yüksek derecede olduğu; davacı tarafından “…” esas unsurlu markalara çok büyük yatırımlar yapıldığı, “…” ibaresini içeren seri markaları tanınmış ve ayırt edici nitelik kazandığı; … markasının tanınmış olduğunun … kararları ile de sabit olduğu; … tarafından 18.08.2020 tarihli kararı ile “…” markasının … numara ile tanınmış marka olduğuna karar verildiği; davalı markasının tescili halinde, bu tescilin müvekkilinin çok tanınmış markasının ününden haksız kazanç sağlama, markanın ününe ve ayırt edici karakterine zarar verme vb. risklere neden olacağı; aynı sektördeki aynı emtia için tescil edilmiş olan davalı markasını gören ortalama tüketicilerin, davalı markasını davacı markası ile karıştırması ya da müvekkilin “…” markasının yeni bir alt marka/seri marka zannetmesinin kuvvetle muhtemel olduğu; taraf ürünlerinin aynı reyonlarda satılması markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek, markanın kimliğini ve tanınmışlığını zayıflatacağı; böylece tanınmış marka, tüketicilerin refleks olarak belirli bir işletme veya mal ile bağlantı kurmalarına olanak tanıyan özelliğini yitirecek ve markanın teklik özelliği zarar göreceği; yıllar süren Ar-Ge, reklam, tanıtım faaliyetleri ve oldukça yüksek bir bütçe kullanılarak yaratılan marka imajı ile “…” markasının tanınmışlık ve ayırt edicilik karakterini de ihlal edileceği; davalı şahsın, marka olarak seçebileceği ve kullanabileceği milyonlarca seçenek varken, tamamen kötü niyetli bir şekilde davacıya ait “…” markalarına çeşitli kelimeler ekleyerek aynı sınıfta bulunan aynı emtialar yönünden yeniden tescil ettirmeye çalışmış ve bu sayede davacı markalarının tüketiciler nezdinde yarattığı güven ve haklı ünden faydalanma kastı ile hareket ettiği, davacıya ait “…” markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan işaretleri/ibareleri kendi adına tescil ettirmesinin tesadüf eseri olamayacağı”, ayrıca davacıya ait tasarımlar ile dava konusu marka arasında da iltibas tehlikesi bulunduğunu beyanla; 28.04.2022 tarih ve … sayılı … kararının 5. sınıfın 2. alt grubunda bulunan “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanımına uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler” emtiaları yönünden iptaline, bahse konu markanın tescil edilmesi halinde belirtilen emtialar bakımından hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine, kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 05/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Diğer davalı … adına “…” ibaresinin 05. sınıfta yer alan mallarda kullanılmak üzere 08/01/2021 tarih ve … kod numaralı tescil başvurusu ile davacı şirkete ait “…” ait ibareli markalarda ortak olan ibarenin “…” ibaresi olduğu; … sayılı “…” ibareli başvuru markası ”….” ürünlerini kapsadığı, bu ürün grubunda ”formtea” ibaresi yaygın olarak kullanımda olduğu; … sayılı başvuru markasının asıl unsuru ”…” ibaresi iken, davacı şirkete ait itiraz gerekçesi markalarda ise asıl unsurun ”…” ibaresi olduğu; markalarda ortak ibare olan “…” ibaresi başvuru markası açısından markasal algıya yol açmamakta olup başvuru markasında ”…” ibaresinin markasal algıya yol açtığı; ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile davacıya ait markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen farklı markalar olarak algılayabileceği; başvuru markasının, davacıya ait markaların seri markası olarak algılanması ihtimalinin olmadığı; SMK 6/4 ve 6/5 hükümleri kapsamında bir markanın reddedilebilmesi için itiraza mesnet markalar ile karıştırılma / iltibas ihtimalinin bulunması gerektiğinden anılan hüküm kapsamında ret koşullarının oluşmadığı; … numaralı ilamına göre “Tanınmışlık özelliği sabit bir olgu olmadığından, Dairenin yerleşik kabullerine göre, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürülmesi halinde, o markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlığını sürdürüp sürdürmediğinin münferiden ispatlanması gerektiği”; davacı tarafça …’ya sunulan itiraz dilekçesinde tanınmış markaya dayalı beyanlarını tevsik edici delil sunulmadığı; sonraki başvurunun tescili nedeni ile haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarının zarar görmesi veya tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi risklerinin varlığını ispatlayacak bir delilin de sunulmadığı; başvurunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının da somut delillerle ispatlanmadığı gibi, sadece markalar arasındaki benzerlik ve iltibas iddiasına dayandırıldığından ve markalar arasındaki benzerlik, diğer başkaca koşulların varlığı aranmaksızın, tek başına, kötü niyet iddiasının kabulü için bir kanıt teşkil etmediği öne sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı … vekili 03/10/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Ortalama tüketici nezdinde bütün halde bıraktığı izlenim bakımından davaya konu markaların farklılaşmakta olup ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadıklarını ve SMK 6/1. maddesi kapsamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını; davaya konu markalar arasında karıştırılma/iltibas ihtimali bulunmadığından SMK m. 6/4. ve 6/5 hükümleri kapsamında ret koşullarının oluşmadığı; davalının marka başvurusunun kötü niyetli olduğunun somut delillerle ispatlanamadığı öne sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.

UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının Kısmen İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler.” emtiaları bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında yukarıda yer verilen emtialar bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/5 hükmü uyarınca davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, SMK m.6/6 hükmü uyarınca davacıya ait tasarımlar ile dava konusu marka arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, SMK m.6/9 hükmü uyarınca davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde dava konusu markanın yukarıda yer verilen emtialar bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “…” ibaresinin 05.sınıfta bulunan emtiaların tescili amacıyla 08.01.2021 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.05.2021 tarih ve 373 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 06.07.2021 tarihinde …. sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/4 ve m.6/5 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, başvuru sahibinin bu itiraza karşı 16.08.2021 tarihinde karşı görüş dilekçesi sunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 31.12.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şahsın 31.01.2022 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …. sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 29.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 01.05.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı yanın ilk kez dava dilekçesinde hükümsüzlük talebine dayanak gösterdiği ve davalı Kurumun websitesi kayıtlarına göre davaya konu başvurunun yapıldığı 08.01.2021’den daha sonra yapılan 06.05.2021 tarih ve … sayılı ile 30. sınıfta yer alan mallar ve/veya hizmetler için tescilli “ … …” ve 23.03.2021 tarih ve … sayı ile 30. sınıfta yer alan mallar ve/veya hizmetler için tescilli “…” ibareli markaları davaya konu başvuru markası bakımından zaten tescil engeli teşkil etmediği için iltibas incelemesinden dikkate alınmamıştır.
Davacının iddialarının aksine, 21.06.2018 başvuru tarihli … sayılı 29 ve 30 sınıf malları kapsayan … ibareli başvurusuna ilişkin olarak davalı kurumun websitesinde “27.02.2019/…’da …” kaydının bulunduğu, dosya münderecatında bu karara karşı dava açıldığına ilişkin bilgi olmadığı, dava ve davaya konu marka başvuru tarihi itibarıyla zaten reddedilmiş bu başvurunun huzurdaki davaya konu başvuru markası için tescil engeli teşkil etmediği görülmektedir.
Davacının iddialarının aksine, davalı Kurumun websitesinden davacının ilk kez dava dilekçesinde hükümsüzlük talebi bakımından dayanak gösterdiği, 21.11.2000 başvuru tarihli … sayılı, 23.11.2009 başvuru tarihli … sayılı markalarının da hem davaya konu başvurunun yapıldığı hem de hükümsüzlük davasının açıldığı 20.01.2022 itibarıyla 10 yıllık koruma süresi dolduğu halde yenilenmemiş olduğu ve tescil engeli teşkil etmediği anlaşılmaktadır.
Yine, davalı kurumun websitesinde, davacının hükümsüzlük talebine dayanak gösterdiği 07.12.2007 başvuru tarihli, … sayılı, 05 / 29 / 30 / 32. sınıfları içeren “…+” ibareli markasına ilişkin 18.04.2013-MAHKEME KARARI İLE İPTAL kaydı bulunmaktadır; ki birebir aynı marka için tekrar yapılan sonraki başvurunun itiraza mesnet gösterildiği görülmektedir
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; Davacının kısmi karar iptal ve hükümsüzlük talebine konu 05. sınıf “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler” malları, davacının itiraza/hükümsüzlüğe mesnet … sayılı markalarının kapsamında olan birebir AYNI MAL niteliğindedir.
Davalı markasının tesciline karar verilen 05. sınıf mallar “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler” malları ile davacının … sayılı markasının kapsadığı “29. sınıf / Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri” ve “30. sınıf /Makarnalar, mantılar, erişteler. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, pastalar, krakerler, gofretler, kekler, tartlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Pekmez” olarak belirlenen yiyecek malları (ve 30 ve 32. Sınıflara konu içecekler) davacının diğer itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalarının yiyecek malları ile aynı ihtiyacı gidermeyen, birbirini ikame etmeyen, birbiriyle rekabet etmeyen, aralarında hammadde-mamül-yarı mamül ilişkisi bulunmayan, üreticisi, tedarikçisi ve karakteristik özelliklerinin büyük kısmı itibarıyla çoğu kez farklı olan mallardır.
Diğer yandan, Türk Gıda Kodeksi Takviye Edici Gıdalar Tebliği (Tebliğ No: …) md. 4.1.d uyarınca “Takviye edici gıda: Normal beslenmeyi takviye etmek amacıyla, vitamin, mineral, protein, karbonhidrat, lif, yağ asidi, amino asit gibi besin öğelerinin veya bunların dışında besleyici veya fizyolojik etkileri bulunan bitki, bitkisel ve hayvansal kaynaklı maddeler, biyoaktif maddeler ve benzeri maddelerin konsantre veya ekstraktlarının tek başına veya karışımlarının kapsül, tablet, pastil, tek kullanımlık toz paket, sıvı ampul, damlalıklı şişe ve diğer benzeri sıvı veya toz formlarda hazırlanarak günlük alım dozu belirlenmiş ürünler”dir. (…).
Türk Gıda Kodeksi Bebek Formülleri ve Devam Formülleri Tebliği (Tebliğ No: …) md. 4.(1).(b) uyarınca ise “Bebek formülü: Bebeklerin yaşamlarının ilk ayları boyunca kullanılması amaçlanan ve uygun tamamlayıcı beslenme başlayıncaya kadar tek başına bebeklerin ihtiyaçlarını karşılayan gıdaları ifade etmektedir” (…)
Dolayısıyla, davalı markasının tesciline karar verilen 05. sınıf mallar “insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; bebek mamaları”, davacının … sayılı markasının 29, 30 ve 32. sınıfta kapsadığı yiyecek ve içecek mallarıyla salt birlikte kullanılabilen ve bazıları bebek mamaları gibi aynı satış noktalarında/marketlerde satılabilen mallar olması sebebiyle son derece düşük düzeyde benzer mal niteliği taşıdığı kanaatine ulaşılmıştır.
SMK m.6/1 çerçevesinde; … başvuru numaralı “…” ibareli başvuru markası ile davacının itiraza/hükümsüzlüğe mesnet “…” ibareli markalarının bütünsel genel izlenim yönünden salt müşterek … ibaresi sebebiyle görsel ve işitsel olarak oldukça düşük düzeyde benzerlik taşırken, içerdiği diğer farklı unsurlar ve tertip tarzıyla ve kavramsal olarak davacı markalarından uzaklaştığı; sağlık ile ilgili olduğu için hitap ettiği dikkat düzeyi göreceli daha yüksek her cins, eğitim, sosyal ve ekonomik düzeyden gelen nihai tüketicilerden oluşan potansiyel alıcılar nezdinde, başvuru markasının tesciline karar verilen iş bu davaya konu 05/2. alt sınıf mallar bakımından davacının itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalarıyla ilişkilendirilebilecek veya karıştırılabilecek düzeyde benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce oluşturulan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere;
Davaya konu 05-2. sınıfta yer alan malların, davacının hükümsüzlük talebine mesnet …. sayılı markalarının kapsadığı 38 ve 41. sınıflara konu hizmetlerle karakteristik özellikleri itibarıyla hiçbir ilgi, bağlantı ve benzerlik içermeyen ve iltibas yaratması olasılığı olmayan tamamen FARKLI mal ve hizmet niteliği taşıdığı gibi, davacı markalarının kapsadığı 05. sınıfın farklı alt gruplarındaki mallar ile aynı ihtiyacı gidermeyen, birbirini ikame etmeyen, birbiriyle rekabet etmeyen, aralarında hammadde-mamül-yarı mamül ilişkisi bulunmayan, üreticisi, tedarikçisi, bu kişilerin vasıfları, üretim yer ve metotları, dağıtım kanalları ve dolayısıyla karakteristik özellikleri itibarıyla benzerlik taşımayan tamamen FARKLI MAL niteliği taşımaktadır.
Başvuru markasının 05/2. alt sınıfta kapsadığı mallar ile davacının davaya mesnet gösterdiği hükümsüzlüğe mesnet markalardan bilirkişi raporunda yer verilen 29 ve 30. sınıf malların son derece düşük düzeyde benzerlik taşıdığı ve taraf markalarının tertip tarzı ile içerdikleri farklı kelime ve şekil unsurlarıyla birbirinden uzaklaştıkları ve bıraktıkları bütünsel genel izlenim itibarıyla ilişkilendirilebilecek veya karıştırılabilecek düzeyde benzerlik taşımadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Başvuru markası, davacının hükümsüzlük talebine mesnet bilirkişi raporunda yer verilen “….” ibarelerinden oluşan markaları ile AYNI VEYA DÜŞÜK DÜZEYDE BENZER MALLAR ihtiva etmekle birlikte, markalarının müşterek … ibaresi sebebiyle görsel ve işitsel olarak oldukça düşük düzeyde benzerlik taşırken; kavramsal olarak davacı markalarından uzaklaştığı; bütünsel genel izlenim itibarıyla, hitap ettiği çoğu nihai tüketicilerden oluşan alıcı kitlesi nezdinde, başvuru markasının davaya konu 05/2. alt sınıf mallar bakımından davacının söz konusu markalarıyla ilişkilendirilmesi ve karıştırılması ihtimalinin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Sonuç olarak; dava konusu marka ile davacıya ait gerek itiraza mesnet gerekse hükümsüzlüğe mesnet markaların umumi intiba olarak, davaya konu emtiaların hitap ettiği ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede benzer olmadıkları, bu nedenle SMK m.6/1 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleşmediği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/6 gereğince “Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait bir ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması” itiraz ve hükümsüzlük sebebidir.
SMK m.6/6 hükmünde geçen “Sınai Mülkiyet Hakkı”; tasarım hakkını da kapsar.
Başvuru markası ile davacının tasarımlarının müşterek … ibaresi sebebiyle görsel ve işitsel olarak oldukça düşük düzeyde benzerlik taşırken; kavramsal olarak başvuru markasının davacının tasarımlarından uzaklaştığı görülmektedir.
Davacının tasarımları, “kraker” emtiasına ilişkin ambalaj görsellerinden oluşmakta olup, ancak 30. sınıf emtia bakımından kulanıldığı/kullanılabileceği varsayılabilir. Yukarıda da belirtildiği üzere, başvuru markasının kapsadığı 05-2. sınıf “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler” ile 30. sınıf “kraker” emtiası, son derece düşük düzeyde benzerlik taşıyan mal niteliğindedir. Birbirinden oldukça farklı çok sayıda muhtelif kelime ve şekil unsurları ihtiva ettiklerinden, hitap ettiği çoğu nihai tüketicilerden oluşan alıcı kitlesi nezdinde, 05/2. alt sınıf mallar bakımından tescil edilen başvuru markasının davacının tasarımlarıyla iltibas yaratmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (….) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından;…. sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde ….)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; dava konusu marka ile davacıya ait markalar arasında işaret benzerliği bulunmadığından, davacının özellikle “Bisküvi, çubuk kraker, hazır kek, kızarmış kepekli ekmek dilimleri, mısır ve pirinç patlağı” emtiası bakımından üretimini yapıp pazarladığı … markalı iş bu emtialar bakımından söz konusu markanın tanınmışlık düzeyini koruduğu tespit edilmişse de, markalar arasında işaret benzerliği bulunmadığından SMK m.6/4 ve m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Aksinin kabulü durumunda dahi; davalının 05. sınıfta tescil edilen “…” markasının “Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler” malları bakımından tescili ve kullanılması halinde, potansiyel müşterilerin, refleks halinde, fiilen sadece “bisküvi, hazır kek, kraker, kızarmış kepekli ekmek dilimleri, mısır ve pirinç patlağı” emtiası üzerinde kullanılan … markasını hatırlayarak davacıyla bağlantı kuracağının, bu bağlantının yaratacağı çekimle satın alma tercihlerinin etkilenerek davalının mallarına yöneleceğinin ve böylece davacı markasının temsil ettiği imaj ve güvenin davalı markasına transferi suretiyle haksız menfaat sağlanmasının veya alıcıların davalının sağladığı hizmetlerde beklediği kaliteyi bulamaması halinde olumsuz düşünce ve algısını davacıya mal ederek davacı markasının itibar veya ayırt edici niteliğine zarar verilmesinin somut olgu veya delillerle ortaya konulamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların ve tasarımların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 74,20 TL vekalet harcı, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 288,50 TL posta-tebligat ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı olmak üzere toplam 3.269,52 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/05/2023

Katip ….
E-imza

Hakim …
E-imza