Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/23 E. 2022/222 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/23 Esas – 2022/222
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/23 Esas
KARAR NO : 2022/222

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 20/01/2022
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 20/01/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının 1961 yılından bu yana özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, davacıya ait ilk kez 1990 yılında tescil ettirilen … markasının tanınmış marka olduğunu, davacının 29 ve 30. sınıfta tescilli “…” esas unsurlu markalarına dayanarak davalıya ait … sayılı “… life …” ibareli marka başvurusuna karşı itirazlarının, davalı Kurum tarafından 29 ve 30. sınıf mallar yönünden kabul edilirken, 35. sınıfın 29. ve 30. alt sınıfları bakımından reddedildiğini, oysa, itiraza mesnet gösterilen markaların kapsadığı mallarla başvuru markasının kapsadığı hizmetlerin benzer olduğunu, … … markasının yurtdışında da pek çok ülkede tescilli olduğunu, davacının 1990 yılından bu yana 32 yıldır … … markalı ürünlerin iç piyasaya sunulduğunu ve yedi kıtaya ihracat yapıldığını, … ibareli markaları için sosyal medya platformlarında ve ulusal kanallar youtube.com vb mecralarda yaptığı reklam projelerinin milyonlar tarafından izlendiğini ve … markasının tanınmış marka statüsüne kavuştuğunu, HTP araştırma şirketi tarafından hazırlanan “… Marka Algısı ve Marka Bilinirliği Araştırması” isimli 22.07.2004 tarihli rapora göre; katılımcıların %81’lik kısmının … markasının … firmasına ait olduğunu bildiğini, … sayılı kararlarında “… …” markasının bisküvi emtiası ile özdeşleştiğini ve gıda sektöründe tanınmış marka olduğuna hükmedildiğini, başvuru markasının davacının tescilli markasından haksız yararlanacağını ve ayırtediciliğini zedeleyeceğini, davalı şahsın marka tescil başvurusunda kötü niyetli olduğunu öne sürerek; Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararının 35. sınıfın 29. Sınıfta yer alan bir kısım emtialar ve 30. sınıf mal grupları bakımından iptali ile tescili halinde … sayılı markanın aynı hizmetler bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 28/01/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu YİDK Kararı neticesinde davalının … başvuru numaralı “… life …” ibareli başvurusunun kapsamında kalan hizmetler ile davacının itiraza mesnet 2018/59250, 2018/92162, 2018/93389, 2019/04662 ve 2019/04664 sayılı “…” ibareli markalarının kapsamındaki mallar ile iltibas ihtimalinin bulunmadığını, farklı mal ve hizmetler olduklarını, benzer ihtiyaçları gidermediklerini, dağıtım kanalları ve satış yerlerinin aynı olmadığını, ikame imkanlarının bulunmadığını, birbirlerini tamamlayıcı niteliklerinin bulunmadığını, markalar veya işletmeler arasında bağlantı kurulamayacağını, “… life …” ibareli bir markanın davacıya ait … ibareli markayı akla getirmediğini, itibarından haksız yere faydalanması veya ayırtedici karakterini zedelemesinin mümkün olmadığını, kötü niyet iddiasına ilişkin somut delil de bulunmadığını öne sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İbrahim Halil SUVEREN, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuru bakliyat. Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Çaylar, buzlu çaylar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri bakımından davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “Şekil+… life …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şahsa ait markanın yukarıda belirtilen hizmetler bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “Şekil+… life …” ibareli, 03 / 05 / 29 / 30 / 35. sınıflarda bulunan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 08.07.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.10.2020 tarih ve 358 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 09.12.2020 tarihinde 2018/59250, 2018/92162, 2018/93389, 2019/04662 ve 2019/04664 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/4 ve m.6/5 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şahsın 25.01.2021 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 13.04.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şahsın 21.04.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile davacının 2018/92162 sayılı markası haricinde kalan sair itiraz markaları bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca itirazın kısmen kabulüne ve başvurunun 5, 29 ve 30.sınıfta bulunan ve kararda dökümü yapılan mallar bakımından kısmen reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 30.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati tescil edilmemiştir.
İlk olarak belirtilmelidir ki; dava konusu … sayılı marka başvurusu tescil edilmediğinden, söz konusu markanın kısmen hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, aşağıda YİDK kararının iptali istemi bakımından teknik değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki davada YİDK kararının iptali istemi bakımından; YİDK karar tarihi olan 29.12.2021 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır. Bununla birlikte; dava aşamasında ileri sürülen davalı şahsın kötü niyetli olduğu iddiası, marka işlem dosyasında itiraz sebebi yapılmadığından, YİDK kararının kısmen iptali isteminde bu husus incelenmemiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alıp dava konusu yapılan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuru bakliyat, Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Çaylar, buzlu çaylar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez mallarının biraraya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri, davacıya ait itiraza mesnet 2018/59250, 2018/92162, 2018/93389, 2019/04662 ve 2019/04664 sayılı markaların kapsamlarında yer alan 29 ve 30.sınıfta yer alıp bilirkişi raporunda renklendirilen emtialar ile benzerdir. Zira bir malı üretilmesinin doğal sonucu o malın satışı/pazarlanmasıdır. Başka bir deyişle bir ürünün satış hizmetine konu edilmesi için o ürünün imal edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle karşılaştırılan mal ve hizmetler arasında birbirini tamamlayıcı işlev bulunmaktadır.
Aynı şekilde, “Kuru yemişler ve mısır cipsleri” ile “Patates cipsleri” hemen tüm marketlerde atıştırmalık reyonlarında bir arada satıldığından, başvuru markasının 35. sınıfta tesciline karar verilen “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuru yemişler, mısır cipsleri mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” ile davacı markalarının 29. sınıf kapsamındaki “patetes cipsleri” malları da benzer mal ve hizmetlerdir.
Başvuru markasının tesciline karar verilen “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kuru bakliyat, Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin; Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Çaylar, buzlu çaylar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez mallarının biraraya getirilmesi hizmetleri” ile davacı markalarının 05. sınıfta kapsadığı “gıda (besin) takviyeleri; bebek mamaları”, 32. sınıfta kapsadığı içecek emtiası, 29 ve 30. sınıftaki diğer gıda malları ise, üreticisi ve tedarikçisi, bunların vasıfları, dağıtım kanalları, üretim ve sunum metotları ve satış yerleri tamamen farklılaşabilen oldukça düşük düzeyde benzer mal ve hizmetlerdir.
Davacının itiraza mesnet markaları incelendiğinde; “…+”, “… PLUS”, “… EXTRA”, “… …”, “… YE … …” ibarelerinden oluştukları, “…” ibaresinin davacının ticaret unvanının kılavuz unsuru olması nedeniyle markasal ayırt edicilik incelemesinde arka planda kalacağı, “… YE … …” markasının esaslı unsurunun bir bütün halinde markanın tümü olduğu, diğer itiraza mesnet markaların esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu, “+”, “PLUS”, “EXTRA” gibi sözcüklerin markaların tali unsurları oldukları tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; kelime, renk ve şekil unsurlarından oluşan bileşke bir marka olduğu, “Şekil+… life …” ibaresinden oluştuğu, markanın ortasında altın rengi ile çizimi yapılmış tabaklı fincan figürü ile bu fincanın içinde iki adet yaprak şeklinin bulunduğu, şekil unsurunun hemen altında yine altın rengi ile “… life …” ibaresine yer verildiği tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; Dava konusu marka başvurusunun ihtiva ettiği “LIFE …” ibaresinin “YAŞAM …/YAŞAM BİÇİMİ” anlamına geldiği ve “…’(İN) YAŞAM …/ …’(İN) YAŞAM BİÇİMİ” anlam ve algısını yaratması sebebiyle, davacının itiraza mesnet markalarından kavramsal olarak tamamen farklılaştığı, dava konusu marka başvurusunda yer alan “…” ibaresinin markanın genel görünümü içinde ayrı bağımsız ve ayırt edici role sahip olmadığı, bu ibarenin, markanın bütünü bakımından absorbe edilerek kavramsal bakımdan yeni bir anlama büründüğü ve davacının “…” ibareli markalarından uzaklaştığı, dava konusu markanın davacıya ait “… YE … …” ibareli markası ile de görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi doğuracak derecede bir benzerliğinin olmadığı, dava konusu marka kapsamında olan hizmetler ile itiraza mesnet markaların kapsamlarında yer alan emtialar arasında aynılık veya aynı tür nispetinde benzerlik bulunmadığı, mal-hizmet benzerliğinin ayniyetten/aynı türlükten uzaklaşması halinde markalar arasında iltibas tehlikesi olduğundan söz edilebilmesi için markaları oluşturan işaretler arasındaki benzerliğin yüksek olması gerektiği, ancak, somut olayda karşılaştırılan markalar arasında yüksek düzeyde bir işaret benzerliği bulunmadığı, bu hale göre; daha önce davacıya ait itiraza mesnet markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan ortalama tüketici kesiminin, daha sonra dava konusu marka başvurusunu, dava konusu hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı, davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında, davaya konu hizmetler bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı markaları ile dava konusu marka başvurusu arasında ortalama tüketici kesimi nezdinde ilişki veya bağlantı oluşturacak şekilde işaret benzerliği bulunmadığından, davacı yanın tanınmışlık iddialarından kaynaklı istemleri yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; YİDK kararının iptali isteminin reddine, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
4-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 34,50 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 309,00 TL posta – tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.504,90 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, Davalı İbrahim Halil SUVEREN’in yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/09/2022