Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/227 E. 2023/32 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/227 Esas – 2023/32
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/227 Esas
KARAR NO : 2023/32

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 22/06/2022
KARAR TARİHİ : 20/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 22/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Şirketi adına kayıtlı olan “…” ibareli markanın tescil başvurusunun 06.10.2020 tarihinde gerçekleştirilmiş olduğunu, “…” markasının kullanım alanının … üzerine olduğunu, davalı …’nin “…” adlı markasını kullandığı alanın ise saat ve aksesuarlar olduğunu, davacı müvekkili şirket adına tescili talep edilen “…” ibareli markanın evrensel bir dil olan … ile mesaj vermesinin vizyon ve misyon hedeflerine uyacağını düşünmeleri sebebiyle “…?” (…?) sloganı ile yola çıkılmış olduğunu ve “d” ibaresi “…” söz birliğini, “…” ibaresi ise “…” kelimesini temsil ederek “…” markasının oluşturulmuş olduğunu, davacı müvekkili şirketin “…” markasının güncel üretiminde özellikle giyim / iç giyim ürünleri olup, “saat ve aksesuarları” alanında bir üretimleri söz konusu olmadığını ve böylesi bir alanda markayı kullanmadıklarının da aşikar olduğunu, sektör olarak bakıldığında da, davaya konu işaretin ayırt edici nitelikte olup olmadığı araştırılırken işaretin ihtiva ettiği tüm unsurlar ile birlikte bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, bu gerekliliğin arkasında yatan nedenin, ortalama tüketicilerin gündelik hayatta karşılaştıkları markaları parçalara bölerek inceleme yapmasından ziyade markaları bir bütün olarak algılaması gerçeğine dayanmakta olduğunu, ortalama tüketicilerin gündelik hayatta karşılaştıkları markaların sektörel olarak değerlendirildiğinin bilinmekte olduğunu, bu nedenle giyim sektöründe kullanılan bir markanın saat sektöründe kullanılan farklı bir marka ile karıştırılacağının düşünülmesinin, marka tescilini önemli ölçüde kısıtlayacağını, davalılardan …’nin “…” markasının iş konusunun … kayıtlarına göre “Zamanı göstermek dışında fonksiyonları olan kronometre saatleri de içerdiği kabul edilen kol saatlerini ve saatleri gözlük takı bunların kılıfları ve bunlarla ilgili olan bütünleyici parçalarla birlikte ve tüm aksesuarların toptan ve perakende ticareti ithalatı ihracatı bu amaçla ilgili her türlü ticari işlemler….ve anonim şirket esas mukavelesinde yazılı olan diğer işler” olarak, saat ve gözlük toptan ticareti şeklinde geçmekte olduğunu, davacı müvekkili şirket olan … Şirketi’nin … kaydının ise “…” olarak geçmekte olduğunu, müvekkili şirket adına kayıtlı “…” ibareli marka başvurusunun tescil işlemlerinin tamamlanarak … sayılı red kararının iptaline ve markanın müvekkili şirket adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı … vekili 04/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin dava konusu başvuru markası ile diğer davalıya ait mesnet marka arasında başvuru
konusu mal ve hizmetler bakımından herhangi bir benzerlik olmadığı iddiasının yerinde olmadığını, taraf markalarının ilgili emtialar bakımından karıştırılmaya
sebebiyet verecek derecede benzer olup, bu doğrultuda verilmiş kurum kararının hukuka uygun olduğunu, tüm bu doğrultuda kabule konu olan mal ve hizmetler bakımından dava konusu markanın görsel,
işitsel, anlamsal ve biçimsel yönden tüketici gözünde asli-baskın unsurların bütünü itibariyle
bıraktığı etkinin davalı mesnet markaya benzemesi ve kabule konu mal ve hizmetler bakımından
tüketici nezdinde yer alan algının aynı olacak olması nedeniyle markalar arasında Sınai Mülkiyet
Kanununun 6/1 maddesi anlamında bir iltibas (karıştırılma) durumunun söz konusu olduğunu beyanla; … sayılı kararının iptaline
karar verilmesi isteminin reddine;
davacı tarafın aleyhlerine olan sair tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 02/09/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkiline ait marka ile davacı tarafa ait marka başvurusunun iltibas
derecesinde benzerlik ihtiva etmekte olduğunu, müvekkiline ait markanın “…” ibaresinden oluşmakta olduğunu, davacının davaya konu
markasının ise “…” esas ibareli olduğunu, müvekkili markasında yer alan “…” ibaresi ile … nezdinde tescilli
pek çok markası bulunmakta olduğunu, davacı yan iyi niyetle müvekkili ile benzer emtialardan feragat ettiğini iddia
etmekteyse de işbu feragat markaların benzer alanlardaki faaliyetleri sırasında seri marka
olarak algılanmalarının önüne geçemeyeceğini, müvekkilinin tanınmış ve halk nezdinde bilinen bir marka olması sebebiyle; bir seri
markası ya da bağlantılı emtialar üzerinde yeni bir ürün sunduğu yanılgısına düşülerek
haksız kazanç sağlanmaması adına ilgili tescil başvurusunun reddi kararının
verilmesinin hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet … sayılı “…” markası arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 06.10.2020 tarihinde “…” ibareli … sayılı, 25 ve 35.sınıflarda yer alan bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla başvuruda bulunduğu, …’nca başvurunun 28.12.2020 tarih ve 363 sayılı … ‘nde yayımlandığı, davalı şirketin 24.02.2021 tarihinde SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri uyarınca … sayılı markaları mesnet göstererek yayına itiraz ettiği, davacı yanın 18.04.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yayına yapılan itiraz sonucu…’nca SMK m.6/1 hükmü ve … sayılı marka mesnet gösterilerek marka tescil başvurusunun reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından 16.11.2021 tarihinde itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 10.12.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, itirazı değerlendiren … sayılı … kararı ile; itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 25.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka ve tüm dosya kapsamına göre;
… ‘ nun yerleşmiş uygulamasına göre (….) … kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (…) Eldeki talep de salt … kararının iptali istemini barındırdığından … karar tarihi olan 22.04.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan mal ve hizmetlerin tamamı, redde mesnet marka kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle aynı/aynı türdür. Zira; dava konusu marka başvurusundan çıkartılan mal ve hizmetler, redde mesnet marka kapsamında aynı veya aynı tür olarak bulunmaktadır.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; “…” şeklinde kelime markasından oluşmaktadır. Redde mesnet marka incelendiğinde de; “…” şeklinde kelime markasından oluşmaktadır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin aynı veya aynı tür oldukları, markaların genel görünüm itibariyle görsel ve işitsel olarak benzer oldukları, zira; dava konusu marka başvurusunun esas unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu, bu ibarenin başında bulunan “d” harfinin özellikle “kesme işareti” ile sözcük unsurundan ayrıldığı da düşünüldüğünde, tek başına markanın genel görünümü içinde esaslı unsuru “…” sözcüğünden uzaklaştırdığının söylenemeyeceği, davacı yan her ne kadar dava konusu marka başvurusunun “….” sloganından türetildiğini ileri sürse de, dava konusu marka başvurusunu gören veya işiten ilgili tüketici kesiminin zihin dünyasında bu sloganın canlanacağının söylenemeyeceği, zira; dava konusu marka başvurusunun umumi intiba olarak böyle bir slogana çağrışım oluşturma gücünden uzak olduğu, dolayısıyla dava konusu marka başvurusunu gören veya işiten ilgili tüketici kesiminin bu markayı fantezi bir sözcük olarak algılayacağı, “…” ve “…” ibareleri arasında gerek görsel olarak, gerekse işitsel olarak müşterek veya yakın harflerden kaynaklı yüksek düzeyli benzerlik bulunduğu, buna göre; daha önce redde mesnet “…” markasını gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markasını davaya konu aynı/aynı tür mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı redde mesnet marka ile ilişkilendirebileceği, bu marka ile redde mesnet markanın aynı ticari kökten geldiği yönünde yanılsamaya düşerek tüketim tercihinde bulunabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, tarafların fiili olarak farklı sektörlerde faaliyet gösterdikleri iddiasının iş bu dava bakımından dikkate alınamayacağı, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 379,50 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 563,90 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 23,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekili, davalı şirket vekilinin yüzüne karşı HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/01/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza