Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/220 E. 2023/394 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/220 Esas
KARAR NO : 2023/394

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü),
DAVA TARİHİ : 17/06/2022
KARAR TARİHİ : 27/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/09/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 17/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dünya çapında yüzlerce, TÜRKPATENT nezdinde onlarca markanın sahibi olduğunu, bu markaların en çok bilinenlerinin T/01265 ve T/1260 sayı ile tanınmış marka olarak kaydedildiğini, müvekkili şirketin Türkiye’de yüksek bir tanınmışlığı haiz olan markalarından birinin “…” markası olduğunu, müvekkilinin “…” markalarını ilk kez 1987 yılında tanıttığını, yaklaşık 35 yıllık süreçte yoğun tanıtım faaliyetlerinin de etkisiyle söz konusu markanın uluslararası bir tanınmışlık elde ettiğini, markanın piyasaya sunulduğu günden bugüne “…” markalarının bir seri marka olarak kullanıldığını, bu çatı marka altında onlarca alt marka üretildiğini, müvekkili şirketin dünyanın birçok ülkesinde “…” ibareli marka başvurularına sahip olduğunu, müvekkilinin “…” markasının TÜRKPATENT nezdinde “…” olarak tescil edilmediğini, ancak yine aynı seri altında kullanılan “Air” unsurlu birçok markasının TÜRKPATENT nezdinde tescilli olduğunu, işbu davaya gerekçe markaların ……………………………………………….. sayılı markalar olduğunu, davalının 18, 25 ve 35. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler için kötü niyetle yapılan 2020/98017 sayılı marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, müvekkili şirketin ret kararına itirazının YİDK tarafından kısmen reddedildiğini, davalı Kurum kararının itirazın kısmen reddi bakımından hatalı olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasının Paris Konvansiyonu’na üye ülkeler ve EUIPO ve WIPO nezdinde tescilli olduğunu, markayı pek çok ülkede uzun yıllardır kullandığını, bu sebeple müvekkilinin anılan markalar üzerindeki hakkının, SMK’nın 3. maddesi kapsamında Türkiye’de de koruma altında olduğunu ve 6/3 maddesi kapsamında “gerçek hak sahipliği” ilkesi uyarınca öncelikle korunduğunu, müvekkili şirket tarafından “…” markasının 1987 yılından itibaren diğer sınıfların yanında 18, 25 ve 35. sınıf kapsamındaki mal ve hizmetler için dünya çapında çeşitli ülkelerde kullanıldığını, müvekkili şirketin “…” markalarının tescile dayalı kullanımının dava konusu marka başvurusundan yaklaşık 32 yıl öncesine dayandığını, müvekkilinin “…” markalarının uzun yıllardır ülkemizde de aktif bir şekilde kullanıldığını, bu hususun TÜRKPATENT tarafından da tespit edildiğini, müvekkilinin “…” markalı ayakkabılarının dünya çapında çok yüksek satış rakamlarına ulaştığını, markanın pek çok makale, dergi, forum ve habere konu olduğunu, ticaret hayatındaki kullanım sonucu “…” markalarının tek ve gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, dava konusu marka başvurusunun müvekkili şirket markalarının birebir olarak kopyalanması suretiyle oluşturulduğunu, “spor ayakkabıları” malları ile başvuru kapsamında kalan mal/hizmetler arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, müvekkilinin web sitesi ve dosyaya sunulan faturalar incelendiğinde “…” markalarının spor ayakkabılarının yanında davaya gerekçe “…” esas unsurlu markaları da dahil, t-shirt, sweatshirt, çanta, şapka, boyunluk, boyunluk vb. 18 ve 25. sınıflara giren mallar üzerinde kullanıldığını, “…” markasının birebir içeren dava konusu markayı gören tüketicilerin ürünlerin müvekkiline ait olduğu zannına kapılacaklarını, dava konusu markanın müvekkiline ait “…” ibareli markaları da birebir içerdiğini, başvuru kapsamında 35. sınıftaki perakendecilik hizmetlerinin müvekkiline ait dayanak markaların kapsamında yer alan 18 ve 25. sınıf mallar ile aynı/benzer ve aynı sınıfta yer alan malları kapsaması itibariyle bu mallar ile son derece benzer olduğunu, müvekkili şirket markasının tanınmış marka olduğunu, bu sebeple başvurunun farklı sınıflarda olsa dahi tümden reddi gerektiğini, dava konusu marka ile müvekkili markaları arasında karıştırılma ihtimali olduğunu, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olduğunu beyanla Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın 2022-M-3618 sayılı kararının itirazlarının kısmen reddi yönünden iptaline, davalıya ait 2020/98017 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 30/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka ile davacının itiraza mesnet markalarının birbirinden bağımsız markalar olduğunu, davalı markasının westlife+şekil unsurunu da ihtiva ettiğini, itiraza mesnet markalarla herhangi bir çağrışım yaratmaktan uzak olduğunu, taraf markaları arasında SMK 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, YİDK tarafından dava konusu “…+şekil” ibareli markanın itiraza mesnet davacı markaları ile görsel, işitsel ve kavramsal yönden karıştırmaya yol açabilecek düzeyde benzer olmadığı kanaatine varıldığını, eskiye dayalı kullanım gerekçeli itiraz bakımından sunulan delillerin incelenmesi neticesinde itiraz sahibi adına “airmax” ibaresinin özellikle spor ayakkabıları üzerinde kullanımının olduğu ve belli düzeyde bilinirliği haiz olduğunun tespit edildiğini, bu yönden itirazın kısmen kabul edildiğini, somut olayda 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesindeki şartların oluşmadığını, davacı şirketin kötü niyet iddiasını ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunulmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği 2022-M-3618 sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait 2020/98017 sayılı “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliği sıfatının bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şahıs markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş, dilekçe teati aşaması tamamlanmış, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, özel veya teknik hususlara ilişkin bilirkişi kök ve ek raporları aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “Şekil+…” ibaresini 18, 25 ve 35. sınıflarda bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 25.08.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/98017 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.01.2021 tarih ve 364 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 12.03.2021 tarihinde 2020/28514, 2018/104621, 2015/42334, 2014/58157, 2010/67873, 2007/66651, 2003/29000, 89/004020 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/3, m.6/4, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şahsın 20.04.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 23.08.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şahsın 06.09.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 2022-M-3618 sayılı YİDK kararı ile; davacı … C.V. tarafından yapılan yapılan itirazın kısmen kabulüne, başvurunun “SINIF KODU : 25 Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. , SINIF KODU : 35 Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” bakımından kısmen reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 18.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 06.07.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamına göre;
Davacıya ait 2010 67873 sayılı “…” ibareli marka yenilenmediğinden geçersiz durumda olup, değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi kök raporunda tablolaştırıldığı üzere;
Dava konusu marka başvurusu 18, 25 ve 35. Sınıflarda tescil edilmek üzere başvuruya konu edilmiştir. Davacıya ait markalar ise 18 ve 25. Sınıf emtialarda tescillidir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “18. Sınıf: Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. 25. Sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” emtiaları bakımından, taraf markaları arasında ayniyet oluşmuş olup, bu emtialar kök raporda yer verilen tabloda kırmızı renk ile işaretlenmiştir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiaları bakımından, taraf markaları arasında benzerlik oluşmuştur. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın pazarlanmasıdır. Dolayısıyla bahsi geçen emtialar ile bunların perakendeciliği hizmetleri arasında tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu olup, bu mal ve hizmetler tüketici nezdinde benzerdir. Benzerlik taşıyan emtialar kök raporda yer verilen tabloda altı çizili olarak işaretlenmiştir.
Sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan “18. Sınıf: Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. 25. Sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtiaları bakımından, taraf markaları arasında “emtiaların aynı ve/veya benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu, üst satırda “…” ibaresi ile alt satırda yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. “…” ibaresinin sol kısmında, dikkat çekici nitelikte olmayan çizimlerden oluşan bir şekil unsuru da yer almaktadır. Markanın tamamı, siyah renk ile yazılmış, marka kapsamında herhangi bir renk unsuruna yer verilmemiştir. “…” ibaresi, bir bütün olarak anlamı olan bir kelime olmamakla birlikte, kelimelerin anlamından yola çıkılarak “batı dünyası” şeklinde çevirilebilir. “airmax” ibaresi de yine kelimelerin anlamından hareketle “maksimum hava” olarak ifade edilebilir. Zira İngilizce’de “air” ibaresi “hava”, “max” ibaresi ise “maksimum/en fazla” olarak tanımlanmaktadır. Dava konusu marka başvurusu, bir bütün olarak “vest-layf-e-ir-meks” şeklinde okunmaktadır. Dava konusu marka başvurusu, bir bütün olarak, esas unsur niteliği taşımaktadır.
Davacıya ait markalar ise, “…………………” ibarelerinden oluşmakta olup, “… …” markası haricinde, tamamı kelime markasıdır. Beyaz zemin üzerine siyah renkle ve standart bir yazı karakteri ile yazılmış markalardır. Davacı markalarının ortak yanı, hepsinin “…” ibaresini içermesidir. Yukarıda ifade edildiği üzere, “air” ibaresi, İngilizce bir kelime olup, “hava” anlamına gelmektedir. “air” ibaresi, anlamı olan bir kelime olup, orijinal bir ibare niteliği taşımamaktadır. Dolayısıyla, orijinal bir ibare gibi ayırt edici niteliği yüksek olarak nitelenemez. Kaldı ki, davacının markaları, salt “air” ibaresinden oluşmamakta, kapsamında farklı kelime unsurları yer almaktadır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; davacıya ait markalar bir bütün olarak “………………………………….n aralarında benzerlik bulunmadığı, taraf markalarının görsel ve işitsel olarak değerlendirilmesinde benzer olmadığı, dava konusu markaya bütün olarak bakıldığında davacının dayanak markalarından uzaklaştığı, davalı markasının bir bütün olarak “…” olarak algılandığı, davalıya ait markada “…” kelimesinin ön plana çıkarılmadığı ve bir bütünün içinde kaybolduğu, ortak olarak belirlenen “…” kelimesinin davacı markalarında da esas unsur olmaması, ön planda olan bir ibare olmaması, taraf markalardaki farklılıkların bütünsel algıları birbirinden uzaklaştırması nedeniyle ortalama dikkat/özen/bilgi/bilinç düzeyindeki tüketicinin bile taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olması, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunmaması nedeniyle, somut olay bakımından markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacının tescilli markaları “……………………….” ibareli olup, SMK madde 6/5’te daha önceki tarihte tescil edilmiş ya da başvurusu yapılmış bir markanın varlığı ön koşul olarak düzenlenmiştir. Davacının, tanınmış olduğunu iddia ettiği “…” ibareli marka ise, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli bir marka değildir. Dolayısıyla, “…” ibareli marka, 6769 sayılı SMK madde 6/5 kapsamında değerlendirmeye alınamayacağı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (Y11HD; 08.10.2019 tarih, 2018/4855 E 2019/6316 K)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı taraf, marka işlem dosyasına ve daha sonra dava dosyasına aşağıdaki belgeleri sunmuştur:
• İtiraz eden firma tarafından hazırlanmış “…” markalı ayakkabıların tarihçesi,
• Google internet sitesinden alınan “…” markasının tarihçesini gösterir görseller,
• Uluslararası tescil belgeleri,
• “…” markalı ürünlerin konu edildiği uluslararası makale görselleri,
• Türkiye’de “…” markalı ürünlerin konu edildiği makale görselleri,
• Faturalar,
• Davacı şirket yetkilisi ……………. tarafından Çin’de görülen bir davaya sunulan yeminli beyan sureti,
• Satış rakamlarına dair tablo,
• Haber görselleri,
• Reklam ve tanıtım materyalleri.
Yukarıdaki belgeler incelendiğinde, “…” markasının, “SPOR AYAKKABI” emtiası üzerinde, dava konusu markanın başvuru tarihinden çok önceye dayanan bir süreçte kullanıldığı, davacının tescilsiz kullanım yolu ile bu marka üzerinde spor ayakkabı emtiası bakımından gerçek hak sahipliğinin bulunduğu değerlendirilmiştir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “18. Sınıf: İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Koşum takımları, 25. Sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Koşum takımları, Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”, davacının gerçek hak sahipliğini ispatladığı “spor ayakkabısı” emtiası ile benzer/ilişkili olduğundan, iş bu mal ve hizmetler bakımından, somut olayda SMK m.6/3 hükmü koşulunun gerçekleştiği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı taraf, marka işlem dosyasına ve daha sonra dava dosyasına aşağıdaki belgeleri sunmuştur:
• İtiraz eden firma tarafından hazırlanmış “…” markalı ayakkabıların tarihçesi,
• Google internet sitesinden alınan “…” markasının tarihçesini gösterir görseller,
• Uluslararası tescil belgeleri,
• “…” markalı ürünlerin konu edildiği uluslararası makale görselleri,
• Türkiye’de “…” markalı ürünlerin konu edildiği makale görselleri,
• Faturalar,
• Davacı şirket yetkilisi … tarafından Çin’de görülen bir davaya sunulan yeminli beyan sureti,
• Satış rakamlarına dair tablo,
• Haber görselleri,
• Reklam ve tanıtım materyalleri.
Davacı tarafça sunulan belgeler incelendiğinde; “…” markasının, dava konusu edilen markanın başvuru tarihinden önce, gerek Türkiye’de gerekse yurt dışında, çok sayıda habere ve makaleye konu edildiği, markanın uzun bir süreye dayanan bir geçmişi olduğu, yüksek miktarlarda satışa konu edildiği, çok sayıda reklam ve tanıtıma konu edildiği, çeşitli ülkelerde “…” ibaresini içeren tescilli markaların bulunduğu tespit edilmiştir. “…” markasının, sektöründe yoğun tanıtım faaliyetleri ile istikrarlı bir şekilde uzun yıllardır kullanıldığı ve tanıtıldığı, davacı firma ile özdeş hale geldiği, markanın bu sektör dışında da iyi bilindiği ve tanınmışlığa ulaştığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla sunulan bilgi ve belgelerden “…” ibaresinin “SPOR AYAKKABI” emtiası bakımından tanınmış marka olduğu kanaatine varılmış olup, mahkememizce oluşturulan ve içinde sektörden kimselerin de yer aldığı bilirkişi heyetinin bilgi ve tecrübesi de bu yöndedir.
“…” ibaresi ile dava konusu marka başvurusu, ortak olarak “…” ibaresini içermektedir. Davacının tanınmış hale getirdiği markanın “…” ibaresi olduğu gözetildiğinde, bu markanın, dava konusu marka ile arasındaki tek fark, “WESTLIFE” ibaresidir. “WESTLIFE” ibaresi ile “…” ibaresi, ayrı satırlarda, farklı puntolar ile yazılmış olup, markaların yazımında farklı yazı karakteri kullanılmıştır. Dolayısıyla, dava konusu marka başvurusunda yer alan her kelime, ayrı ayrı esas unsur vasfı taşımaktadır. Bu ibarelerden birinin, davacıya ait tanınmış marka olması nedeniyle, “…” ve “…………. …” markaları arasında benzerlik bulunduğu değerlendirilmiştir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “18. Sınıf: İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Koşum takımları, 25. Sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Koşum takımları, Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)”, davacının tanınmış olduğu “spor ayakkabısı” emtiası ile benzer/ilişkilidir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “18. Sınıf: Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar, 25. Sınıf: fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.” insanların aksesuar olarak kullandıkları emtialardan olup, kıyafetleri ile birlikte kullanılan, benzer mağazalarda satılan, tüketicilerin birlikte alma ihtimali bulunan eşyalardandır. Dolayısıyla, bu emtialar bakımından tüketiciler, bu emtiaları bir ayakkabı markası olan davacı markası ile ilişkilendirerek, davacı markasının akıllarında kalan izlenimini davalının markasına aktarabilir, aynı kaynaktan satışa sunulduğu izlenimi ile davalı markasına yönelebilirler. Bu nedenle bu emtialar bakımından, davalı başvuru sahibinin haksız bir kazanç sağlaması, sunulan ürünlerin kalitesiz olması halinde ise davacı markasının bu durumdan etkilenerek itibarının zarar görmesi söz konusu olabilir.
Fakat dava konusu marka kapsamında yer alan “18. Sınıf: Deri veya kösele kutular ve sandıklar, Kırbaçlar, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. 35. Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için deri veya kösele kutular ve sandıklar, Kırbaçlar, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri, davacı markasının tanınmış olduğu sektör ile hiçbir ilişkisi/ilgisi bulunmayan mal ve hizmetlerdir. Bu mal ve hizmetler üzerinde, davacı markasını gören bir tüketicinin, davacı markasını anımsaması, kaynağın aynı olduğu izlenimine kapılması söz konusu olmayacaktır. Zira davacı markası, tanınmış olmakla birlikte, tanınmışlığının çok geniş bir sektörde olmadığı, sadece bir çeşit ürün üzerinde olduğu, ayrıca davacı markasının orijinal bir ibare de olmadığı gözetildiğinde, bu mal ve hizmetler üzerinde kullanılması halinde, davalının bu durumdan haksız yararlanmasının söz konusu olmayacağı değerlendirilmiştir. Çünkü tüketiciler, davacı markasını anımsayarak bir satın alma eyleminde bulunmayacaktır. Davacı markasının orijinal bir ibare olmamasının yanı sıra, dava konusu marka kapsamında yer alan farklı kelime unsurunun varlığı da, dava konusu markanın davacının tanınmış markasından uzaklaşmasına yol açan bir diğer unsur olarak yorumlanmıştır.
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alan “18. Sınıf: İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Koşum takımları. 25. Sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Koşum takımları. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından SMK m.6/4 hükmü koşulunun somut olayda gerçekleştiği tespit edilmiştir.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, davacı yanın gerçek hak sahipliği ve tanınmışlık iddialarının tek başına davalı şahsın iş bu davaya konu marka tescil başvurusunda bulunurken kötü niyetli olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, davalı şahsın; engelleme, spekülasyon, tuzak, şantaj vb gibi ticari dürüstlük kuralları ile bağdaşmayan bir amaçla hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “18. Sınıf: İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Koşum takımları. 25. Sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Koşum takımları. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından 2022-M-3618 sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu 2020/98017 sayılı markanın “18. Sınıf: İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Koşum takımları. 25. Sınıf: Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. 35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Koşum takımları. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü uyarınca hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 189,15 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kısmen reddolunması ve davalı TÜRKPATENT’in kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 25.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 80,70 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 762,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.354,70 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 1.677,35 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan 1.677,35 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı …’nun yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/09/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza