Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/219 E. 2023/100 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/219 Esas
KARAR NO : 2023/100

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 16/06/2022
KARAR TARİHİ : 03/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 16/06/2022 tarihli dava, 14/07/2022 ve 05/09/2022 tarihli replik dilekçelerinde özetle; Müvekkili şirketin 1996 yılında kurulduğunu, tarım ve hayvansal ürün alanlarında faaliyet gösterdiğini, 1998 yılından itibaren bünyesine birçok marka kattığını ve uzun uğraş ve emek sonucu markasını tanınmış hale getirdiğini, müvekkili şirketin “…” markası ile birçok haberde ve tanıtım fuarlarında yer aldığını, reklam filmleri ile marka ve ürünlerini ülkemizde ve uluslararası platformda tanınır hale getirdiğini, müvekkili şirketin … başvuru numaralı marka başvurusunun …tarafından davalı şirket adına tescilli … sayılı “… …” markası mesnet gösterilerek re’sen reddedildiğini, … kararına karşı açılan iptal davasının müvekkili lehine sonuçlandığını ve kararın kesinleştiğini, kesinleşen karar sonrası müvekkilinin marka başvurusunun yayımlandığını, davalı şirket tarafından müvekkili şirket marka başvurusuna itiraz edildiğini, davalı şirket itirazının …tarafından kabul edildiğini ve müvekkili marka başvurusunun reddine karar verildiğini, müvekkilinin adına ayrıca 01. sınıfta tescilli … sayılı “…” ibareli markanın da bulunduğunu, müvekkili şirketin “…” markasının sektörde önde gelen markalar arasında yer aldığını, yumurta, yem ve gübre ürünlerinde sektörde oldukça bilindiğini, müvekkilinin “…” markası üzerinde önceye dayalı kullanım hakkının olduğunu, müvekkilinin “…” markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında meydana gelen uyuşmazlıklarda sunulan beyanlarda davalı şirketin “Yumurtalar, yumurta tozları, hayvan yemleri, tıbbi amaçlı olmayan katkıları, canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar” yönünden müvekkilinin hak sahibi olduğu yönünde kabul beyanı bulunduğunu, müvekkili şirketin marka başvurusundan önce kullanımlarının mevcut olduğunun davalı şirket tarafından bilindiğini, tarafların birbirinden haberdar bir şekilde ticari hayatlarını sürdürdüklerinin kabulü gerektiğini, davalı şirketin itiraza mesnet gösterilen markalarından sadece … sayılı marka kapsamında “Gübre ve topraklar” emtiasının yer aldığını, davalı şirketin sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, davalı şirket adına kayıtlı … sayılı markanın hükümsüzlüğü talebi ile … nezdinde dava açıldığını, davanın dilekçelerin teatisi safhasında olduğunu, davanın sonucunun huzurdaki dava yönünden de etkili olacağını, müvekkilinin 23.07.2015 tarihli … sayılı marka başvurusunun 27.08.2020 tarihinde yayımlandığını, başvuru tarihi üzerinden yaklaşık 5 yıl geçmiş olması ve bu süre zarfında davalının markasını kullanıma konu etmemesi ve müvekkili kullanımlarına da sessiz kalmış olması nedeniyle müvekkilinin hak arayışının yerinde olduğunu, taraf markalarının uzun süreli eş zamanlı kullanımlarının bulunduğu ve bu nedenle tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığının kabulü gerektiğini, davalı şirketin tanınmışlık iddiasının işbu dava yönünden bir etkisi olmadığını, davalı şirketin “gübreler ve topraklar” yönünden “…” markasında müvekkili şirketin haklarını kabul ettiğini, “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar.” ürünlerinin de bu ürünler ile benzer ve birbirini tamamlayan ürünler olduğunu, buna rağmen davalı şirketin diğer ürünleri kapsar şekilde itiraz etmesinin çelişkili olduğunu, davalı şirketin … sayılı markasının “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. gübreler ve topraklar.” ürünleri bakımından önceye dayalı bir kullanımı söz konusu olmadığını, davalı şirketin miras paylaşımına dair savunmalarının yerinde olmadığını beyanla; Türk Patent ve Marka Kurumu …’nın … sayılı kararının “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar.” emtiaları yönünden iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı …vekili 01/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının başvuru konusu markanın tanınmış olduğu, bu markanın gerçek hak sahibi olduğu ve diğer davalının kötü niyetli olduğu iddialarının mesnetsiz olduğunu, … kararının iptali davasının kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiğini, davacının marka işlem dosyasında ileri sürdüğü itirazları dışında dava aşamasında ileri sürülen iddialarının dikkate alınmaması gerektiğini, davacı şirketin “… …” ibareli başvurusu ile itiraza mesnet markaların kavramsal, görsel bakımdan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden birbirlerine benzer markalar olduğunu, her iki markanın da esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, başvuru konusu markada yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğunu, … tarafından redde konu mallarla/hizmetlerle aynı veya aynı tür ya da benzer malların/hizmetlerin markaların kapsamında yer aldığının tespit edildiğini, ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesi bulunduğunu, … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekili 18/07/2022 tarihli cevap ve 20/09/2022 tarihli düplik dilekçelerinde özetle; Müvekkili şirketin köklerinin 1920 yılına dayandığını, bugün sektöründe lider firmalar arasında yer aldığını, müvekkili şirketin 1974 yılından beri kullandığı ticaret unvanının çekirdek kısmını oluşturan tanınmış “…” markasının sahibi olduğunu, müvekkili şirketin 1974 yılından bu yana gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, ticaret hayatına başladığı günden beri “…” markasını kullandığını, müvekkilinin “… un” markasını ilk kez 1994 yılında 149139 sayı ile Kurum nezdinde tescil ettirdiğini, ayrıca müvekkili şirketin “…” esas unsurlu pek çok markanın sahibi olduğunu, başvuru sahibi davacı ile müvekkili şirket arasında başvuru sahibinin kötü niyetinden kaynaklanan büyük bir ihtilaf bulunduğunu, müvekkili şirketin kurucularından … …’in sağlığında aile içinde miras paylaşımı yapıldığını, bu paylaşımda davacı şirket yetkilisi … … ve dava dışı kardeşi … …’in hisselerinin tamamını devrederek müvekkili şirketten ayrıldıklarını, marka hakları da dahil olmak üzere şirkete ait tüm varlıkların müvekkili şirket bünyesinde kaldığını, şirketten ayrılan kardeşlere marka ve şirket üzerinde herhangi bir hak tanınmadığını, davacının … sayılı marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, müvekkili şirketten ayrılan kardeşlerin kendi firmalarını kurduklarını, bu firmaların müvekkili şirket haklarını ihlal eden ticari faaliyet ve marka tescil girişimlerinin hukuki yollarla engellendiğini, … …’in … firmalarının kurucusu ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, … … için müvekkili şirketten ayrıldıktan sonra kardeşler arasında aile içerisinde yapılan sözlü bir mutabakat ile yalnızca “canlı hayvan, tavuk, piliç, yem ve yumurta” ürünleri üzerinde “…” markasının kullanılmasına izin verildiğini, ancak bu sözleşmenin davacı şirket ile değil …firması ile gerçekleştirildiğini, dolayısıyla söz konusu ürünler üzerinde davacı şirketin herhangi bir hakkı bulunmadığını, … …’in zaman zaman mutabakata uymayarak ve eşya listesini genişleterek yaptığı başvurulara karşı müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini ve açılan davalar sonucu markalarının hükümsüz kılındığını, somut olayda da dava konusu marka başvurusunun müvekkiline ait “…” markasını aynen içerdiğini, markaların kapsamlarının da aynı ve benzer olduğunu, markalar arasında iltibas oluşmasının kaçınılmaz olduğunu, davacının SMK m.6/5 ve 6/3 kapsamındaki iddialarının iş bu davanın konusu olmadığını, davacının dava konusu ürünler bakımından kazanılmış hakkı olmadığını, müvekkili şirketin itiraz aşamasında “Gübreler ve topraklar” dışındaki tüm ürünler bakımından başvuruya konu markanın reddine karar verilmesini talep ettiğini, bu yönden … kararının iptal edilebileceğini, ancak bu halde dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden yargılama giderlerinden müvekkilinin sorumlu tutulmaması gerektiğini, dava konusu marka başvurusunda tek esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, ibarenin müvekkili şirket markaları ile birebir aynı olduğunu, taraf markaları kapsamında bulunan emtianın aynı veya benzer olması nedeniyle ilgili ürün ve hizmetlerin hitap ettiği orta seviyedeki tüketici nezdinde karışıklık meydana getireceğinin ortada olduğunu, somut olay bakımından sessiz kalma yoluyla hak kaybı ya da SMK m.6/9 hükümlerinin uygulanamayacağını beyanla; davanın “gübre ve toprak” ürün ve hizmetleri hariç reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının Kısmen İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar.” emtiaları bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…+… …” marka başvurusu ile davalı şirkete ait … sayılı “…+…” ibareli marka arasında yukarıda belirtilen emtialar bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, markalar arasında birlikte var olma koşulunun oluşup oluşmadığı, davacı yanın tanınmış marka, gerçek hak sahipliği ve davalı şirketin kötü niyetli olduğu iddialarının nispi tescil engelini bertaraf etme kabiliyetinin olup olmadığı, sessiz kalma yolu ile hak kaybı ve müktesep hak iddialarının yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden özel veya teknik hususlara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin “…+… …” ibaresi ile 01.sınıfta bulunan emtiaların tescili amacıyla 23.07.2015 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında …’nca 556 sayılı mülga KHK m.7/1-b hükmü gereği reddine karar verildiği, davacı yanın 24.12.2015 tarihinde karara itirazda bulunduğu, yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, akabinde başvuru sahibinin … kararının iptali istemli açtığı … sayılı dosyasında … kararının iptaline karar verildiği, bu doğrultuda, … numaralı marka başvurusunun 27.08.2020 tarih ve 355 sayılı …’nde yayımlandığı, davalı şirket tarafından 27.10.2020 tarihinde… sayılı markalar mesnet gösterilerek SMK m.6/1, m.6/3, m.6/4, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri uyarınca yayına itiraz edildiği, itiraz dilekçesi incelendiğinde; “Gübreler ve topraklar” emtialarının bu itirazın dışında bırakıldığı, başka bir deyişle; davalı şirketin “Gübreler ve topraklar” emtiaları bakımından başvuru markasına itiraz etmediği, davacı şirketin 23.12.2020 tarihinde itiraza karşı görüş dilekçesi sunduğu, itirazın …’nın 10.09.2021 tarih ve … sayılı kararı ile kabul edildiği ve marka başvurusunun tümden reddine karar verildiği, redde mesnet olarak SMK m.6/1 hükmü ve … sayılı markanın gösterildiği, tescil başvurusuna itiraz edilmeyen “Gübreler ve topraklar” emtiaları bakımından da başvurunun reddedildiği, davacının 09.11.2021 tarihinde bu karara itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şirketin 21.12.2021 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, “Gübreler ve topraklar” emtialarına ilişkin tescil başvurusuna itiraz etmediğini bu dilekçede tekrar bildirdiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 31.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de …tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre …tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
… ‘nin ve Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş uygulamasına göre (…) … kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (…) Eldeki davada da … karar tarihi olan 30.05.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır. Belirtilen nedenlerle; redde mesnet markanın hükümsüzlüğüne ilişkin olarak açıldığı belirtilen …. ‘nin dava dosyasının neticesi beklenmeksizin yargılama yürütülmüştür.
Hemen belirtilmesi gerekir ki; davalı şirket her ne kadar gerek yayıma itiraz dilekçesinde, gerekse … kararına davacının yapmış olduğu itiraz üzerine …’e ibraz ettiği karşı görüş dilekçesinde “Gübreler ve topraklar.” emtiaları bakımından marka tescil başvurusuna itiraz etmediğini kayda geçirmişse de, davalı …bu hususu dikkate almaksızın, söz konusu emtiaları da kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunun reddine karar vermiştir. Davalı …’in itiraza konu olmayan bu emtiaları da kapsayacak şekilde marka tescil başvurusunun reddine karar vermesi 6769 sayılı SMK m.18 hükmüne aykırı olduğundan ve bu sebeple “Gübreler ve topraklar.” emtiaları bakımından … sayılı … kararının iptaline karar verilmiştir. Söz konusu emtialar bakımından … kararının iptaline karar verilmesinde; davalı şirketin kusuru bulunmadığı, tam aksine, davalı şirketin bu emtialar bakımından itirazda bulunmadığını …’e bildirdiği dikkate alınarak; yargılama giderinden sadece davalı …sorumlu tutulmuştur.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar.” emtiaları bakımından yapılan incelemede ise; bu emtialar ile redde mesnet marka kapsamında yer alan “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar.” emtiaları aynıdır.
Dava konusu marka başvurusu; hem … hem kelime unsurlarının yer aldığı karma nitelikte bir markadır. Markanın kelime unsuru “… …” ibaresidir. “…” ibaresi üst satırda kırmızı renk ile, “…” ibaresi ise alt satırda siyah renk ile daha küçük punto ile yazılmıştır. “…” kelimesinin arkasında “buğday başağı” ve “yaprak” resmi ile bulutların yer aldığı bir gökyüzü arka planı bulunmaktadır. Dava konusu markanın esas unsuru, marka algısı yaratan kısmı “…” ibaresidir. “…” yazıldığı gibi okunan bir ibare olup, … sözlüğünde “erme işi” şeklinde tanımlanmıştır.
Davalının redde mesnet kabul edilen markası ise, turuncu bir yuvarlak içinde beyaz renk ile yazılmış “e” harfinden ibaret … unsuru ile “…” kelime unsurundan oluşmaktadır. Davalı markasının da esas unsuru “…” ibaresi olup, … unsuru “…” kelimesinin ilk harfine atıf yapar niteliktedir.
Taraf markaları, sadece renk ve şekiller konusunda farklılık taşımakta olup, kelime olarak aynı ibareden oluşmaktadır. Markaların kelime unsurunun ayniyet taşıdığı gözetildiğinde, markalar arasında yüksek seviyede görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunduğu değerlendirilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; başvuru markasından çıkartılan “Sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar.” emtialarının redde mesnet marka kapsamında aynen bulunduğu, gerek redde mesnet markanın, gerekse başvuru markasının esaslı unsurunun “…” sözcüğü olduğu, bu nedenle; söz konusu emtiaların hitap ettiği gerek makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı, gerekse dikkatli ve bilinçli tüketici kesimi nezdinde başvuru markası ile redde mesnet marka arasında ilişki bulunduğu yönünde oluşacak kafa karışıklığın kaçınılmaz olduğu, bu nedenle; söz konusu emtialar bakımından karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yan, dava konusu marka başvurusunun tescil başvurusundan önce de kullanıldığını, başvuru markası ile redde mesnet markanın piyasada birlikte var olduklarını iddia ettiğinden; somut olayda “birlikte var olma” dolayısı ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bertaraf edilip edilmediği hususu da incelenmiştir.
İlk kullanılmaya başlandıkları noktada karıştırılma tehlikesi yaratabilecek nitelikteki markaların, uzun yıllar piyasada kullanılması ve hukuki bir çatışmanın gündeme gelmemesi halinde, tüketicilerin de ilgili markaları ayırt edebildiği ve bu noktada karıştırılma tehlikesi yaratmayacağı kabul edilmektedir. (Bkz;….)
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ilk unsur; tarafların uzun bir dönem boyunca piyasada çatışma yaşamaksızın birlikte var olmasıdır. Tarafların hali hazırda karşı tarafın kullanımını bilmesi ya da bilmemesi, iş bu doktrin bağlamında önem arz etmez. Esas olan, çatışma yaşanmaksızın, uzun bir döneme yayılmış aktif bir kullanımın gerçekleştirilmiş olmasıdır. Piyasada uzun süre barış içinde var olunduktan sonra ortaya çıkan ihtilaflar, durumun barışçıl şekilde var olma olarak nitelendirilmesine engel olmaz.
Barışçıl şekilde birlikte var olmanın söz konusu olabilmesi için gereken ikincil unsur; gerçekleştirilen uzun süreli yoğun kullanım neticesinde, markaların piyasada ayırt edilebilmesidir. İlgili kullanımın belli bir yoğunluğa ulaşması ve markaların farklılığını ortaya koyması gerekir (….).
…. sayılı kararında da;”Dairemizin daha önceki bir çok kararına konu olan ve Öğretide “birlikte var olma” olarak tanımlanan ilke (…) uyarınca, itiraza gerekçe markanın tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler yönünden, anılan markaya kural olarak karıştırılmaya yol açacak ölçüde benzer olan bir işaretin uzun yıllar marka olarak kullanılması, kullanımın sürekli ve yoğun şekilde olması ve kuvvetli tanıtımla markanın ayırt edici kılınması, buna karşılık tescilli marka sahibinin marka başvuru tarihine kadar niza çıkarmaması halinde her iki markanın uzun yıllardır barış içinde birlikte var oldukları ve artık tescilsiz markanın başvuru tarihi itibariyle kullanım sonucu ayırt edici hale geldiğinin ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceğinin kabulü gerekir. Önceki markanın sahibince kullanılmaması halinde, markanın kullanım sonucu ayırt edici kılınmasının daha kolay olacağının da kabulü gerekir.” şeklinde değerlendirmede bulunularak, birlikte var olma ilkesinin uygulama alanı açıklanmıştır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda marka işlem dosyası ile sınırlı olarak yapılan incelemede; gerek davacı tarafın gerekse davalı tarafın markasal kullanımlarını gösterir bir belge dosya kapsamında bulunmamaktadır. Birlikte var olma ilkesinin somut olay bakımından mevcut olup olmadığının incelenebilmesi için, Yargıtay Kararlarında da ifade edildiği üzere, “uzun yıllar marka olarak kullanılması”, “kullanımın sürekli ve yoğun şekilde olması”, “kuvvetli tanıtımla markanın ayırt edici kılınması” gibi hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Somut olayda yapılan incelemede; marka işlem dosyasında, davaya konu marka başvurusunun, tescil başvuru tarihinden önce 01. sınıf emtialar bakımından uzun süreli kullanıldığına ilişkin delil ibraz edilmediğinden birlikte var olma koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı yan her ne kadar müktesep hak iddiasında bulunmuşsa da, davaya konu marka tescil başvuru tarihi itibariyle, bu başvuru kapsamında yer alıp dava konusu emtiaları kapsayan, başvuru markasından önceki tarihli olup potansiyel olarak hükümsüzlük tehdidi altında bulunmayan, çekişme konusu olmayan, başvuru markası ile aynı asli unsuru taşıyan, ayrıca tescilli olup tescilli olduğu emtialar bakımından fiilen kullanılan bir markası bulunduğunu ispat edemediğinden; müktesep hak iddiası yerinde bulunmamıştır.
Davacı vekili her ne kadar gerçek hak sahipliği, tanınmışlık ve davalı şirketin kötü niyetli olduğunu ileri sürse de, bu hususlar somut olayda davalı kurumun SMK m.6/1 hükmü uyarınca tespit ettiği nispi tescil engelini bertaraf edecek kabiliyette değildir. Davacı yanın bu iddiaları, redde mesnet markanın hükümsüzlüğü davasında veya redde mesnet marka başvurusunun tescili aşamasında itiraz veya hükümsüzlük sebebi olarak ileri sürülebilirse de, somut olaydaki gibi dava konusu marka başvurusu bakımından davalı …’in SMK m.6/1 hükmü uyarınca redde mesnet markayı baz alarak yaptığı değerlendirmede bu hususları değerlendirme yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Dava konusu uyuşmazlığın niteliği gereği; sessiz kalma yolu ile hak kaybı argümanının, davalı kurumun SMK m.6/1 hükmü uyarınca tespit ettiği nispi tescil engelini bertaraf edecek kabiliyette olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulü ile “Gübreler ve topraklar.” emtiaları bakımından … sayılı … kararının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “Gübreler ve topraklar.” emtiaları bakımından … sayılı … kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL harcın davalı …’ten alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
6-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 80,70 TL peşin karar ve ilam harcının davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 206,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.798,70 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 1.399,35 TL’sinin davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine, kalan 1.399,35 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılan 37,10 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … San. ve Tic. A.Ş. ye verilmesine,
9-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/03/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza