Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/215 Esas
KARAR NO : 2023/5
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 14/06/2022
KARAR TARİHİ : 04/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 14/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Dava konusu … kararı ve … kararlarının kendi içinde çelişkili olduğunu, davalının “gerçek hak sahipliği” ve “alan adına dayalı” hak iddiasının … kararı ile kabul edilmemesine rağmen, … kararında, davalının gerçek hak sahipliği iddiası ve alan adına dayalı itiraz kabul edilmiş gibi bir gerekçe yazılmış olduğunu, öncelikle kararların kendi içinde çelişkili olması nedeniyle iptalinin gerektiğini, dava konusu marka başvurusu, müvekkili Birliğin unvanının kısaltması olup, bu kısaltmanın ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş olduğunu, yasal bir kısaltmanın marka başvurusuna konu edilmesinin, kötü niyet teşkil etmeyeceğini, müvekkilinin unvanının kısaltmasından oluşan bir ibareyi, marka olarak tescil ettirmesinin en doğal hakkı olduğunun kabulü gerekirken, yetersiz bir gerekçe ile müvekkili başvurusunun kötü niyetli kabul edilmesinin, hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili unvanının “…” ibaresinden oluşmakta olduğunu, bu unvanda yer alan “…” kelimelerinin ilk harflerinin sırasıyla “…” harfleri olduğunu, dava konusu marka başvurusunun ise, bu harflerin bir arada yazılması ile oluşturulmuş “…” ibaresi olduğunu, bu ibarenin, tamamen özgün bir logo ile başvuruya konu edilmiş olduğunu ve müvekkilinin açık unvanının da markada aynen yer almış olduğunu, işbu davaya konu marka başvurusunda yer alan … ibaresinin, müvekkili tarafından tesadüfen seçilmemiş olduğunu, bu ibarenin, müvekkili unvanının kısaltması olduğunu, aynı zamanda müvekkili birliğin, bu kısaltmayı, ticaret unvanının kısa adı olarak da sicile kaydettirmiş olduğunu, davalı Kurumun açıkça, tescilde önce gelen alır ilkesini yok saymış olduğunu ve müvekkilinin davalıdan haberdar olması gerektiği gibi bir varsayımla, müvekkilni kötü niyetli addettiğini, somut olayda kötü niyet bulunmadığını, somut olayda, davalı ile müvekkilinin herhangi bir ticari ilişkisinin söz konusu olmadığını, dolayısıyla, müvekkilinin, davalıdan haberdar olduğu veya olması gerektiği iddiasının, soyut bir iddiadan öteye gidemediğini, bu hususun …’nun verdiği karardan da açıkça anlaşılabilir durumda olduğunu, zira, davalının “gerçek hak sahipliği” iddiasının kabul edilmemiş olduğunu, gerçek hak sahipliği itirazı dahi kabul edilmez iken, müvekkilinin, davalıdan haberdar olmasının beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, böyle bir koşulda, neden müvekkili başvurusunun kötü niyetli kabul edildiğinin bizzat kendi içinde çelişki barındırmakta olduğunu beyanla; davalı … …’nun 14.04.2022 tarih ve … sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 27/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde, itiraza mesnet marka sahibinin SMK 6/3 maddesine göre itirazının
kabul edilmediği, …’nın inceleme konusunu genişlettiği, davacının kötü niyetli olmadığı iddia
edilmekte ise de bu iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğunu, somut olayda davacının marka başvurusu ile karıştırılabilecek derecede benzer
olan yıllardır aynı sektörde faaliyet gösteren diğer davalı markasını bilmediğini düşünmenin
hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, başkasının kullandığı markayı kendi adına tescil ettirmek
amacıyla yapılan başvurunun ise kötü niyetli olduğunun … Kararları ile
sabit olduğunu, ayrıca Kurum … kararı ile … kararı arasında çelişki
de bulunmadığını, zira her iki kararda da aynı gerekçeyle davacının itirazının ve
başvurusunun reddedilmiş olduğunu, davacı vekilinin iddialarına katılmanın hukuken mümkün
olmadığını, müvekkili … tarafından alınan dava
konusu kararın usule ve hukuka uygun olduğu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 02/08/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; … kararının hukuka uygun olduğunu, müvekkili firmanın … ibaresi üzerinde eskiye dayalı kullanımlarından kaynaklanan hak sahipliği
bulunduğunu, davacı tarafça başvuruya konu edilen markanın kötü niyetli olduğunu, davacı tarafça dava dilekçesinde yer verilen açıklamaların da davacının
kötü niyetini ispatlar nitelikte olduğunu, nitekim davacı, kendi marka başvurusundan sonra
müvekkilinin 2006 yılından beri kullanageldiği işareti marka başvurusuna konu ettiğini ifade
etmiş olduğunu, marka hukukunda ilk gelen alır ilkesi gereği kendisinin korunması gerektiğini ileri
sürmüş olduğunu, salt bu husus dahi, davacının marka başvurusu gerçekleştirmeden önce herkese
açık olan marka sicilinden bir araştırma yaptığını ve bu araştırma neticesinde müvekkili markasını tescil ettirmemesi sebebiyle, bu açıktan yararlanmaya çalışarak kötü niyetli bir
şekilde hareket ederek müvekkiline ait markayı gasp etmeye çalıştığını göstermekte olduğunu, marka hukukunda esas olanın kullanım olduğunu, müvekkilinin …
ibareli markasını çok uzun yıllardır kullanmakta olup, iş bu işaret üzerinde gerçek hak
sahibi olduğunu, bununla birlikte marka tescilinin zorunlu bir eylem olmadığını, bir stratejik hamle
konumunda olduğunu, bu aşamada, müvekkilinin hangi tarihte marka tescil başvurusu yaptığının değil, bu
markayı ne zamandır kullandığının önem arz edeceğini, bu çerçevede değerlendirildiğinde,
müvekkilinin … ibareli markayı kullanmasının davacı taraftan çok çok uzun zaman önceye
dayanmakta olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusunun 6769 sayılı SMK m.6/9 hükmü uyarınca kötü niyetli olup olmadığı hususuna ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 23.02.2021 tarihinde … sayılı “…. ” ibareli, 39.sınıfta bulunan hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 17.05.2021 tarih ve 372 sayılı … yayımlandığı, davalı derneğin 15.07.2021 tarihinde 6769 sayılı SMK m.6/3, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri kapsamında yayına itiraz dilekçesi sunduğu, davacı tarafından 07.09.2021 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz edildiği, …’nca SMK m.6/9 hükmü uyarınca marka tescil başvurusunun reddine karar verildiği, diğer itiraz sebeplerinin ise reddedildiği, davacı tarafından 06.12.2021 tarihinde karara itirazda bulunulduğu, davalı dernek tarafından 15.12.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirildiği, akabinde 28.12.2021 tarihli itiraza karşı görüşe ilişkin ek belge sunduğu, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile; itirazın ve başvurunun reddine karar verildiği, … kararının 14.04.2022 tarihli olduğu dikkate alındığında; iş bu davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
… kararında; marka tescil başvuru sahibinin adil rekabete girme amacı taşımaksızın, dürüst ticari uygulamalarla aykırılık oluşturacak şekilde başkalarının menfaatlerini baltalama ya da belirli bir başkasını hedef almaksızın markanın köken göstermeye ilişkin temel fonksiyonundan ziyade başka amaçlar için marka tescilinin sağladığı tekelci yetkileri elde etme amacı taşımasının ilgili ve tutarlı göstergelerden bariz bir şekilde anlaşılması halinde, markanın kötü niyet gerekçesi ile hükümsüz kılınabileceğini belirtmiştir. Mahkeme, marka tescil başvurusu yapan kimsenin niyetinin sübjektif bir olgu olduğunu, ancak buna rağmen, bu olgunun yetkili idari makamlar veya yargı mercilerince nesnel bir şekilde belirlenmesi gerektiğini kabul etmektedir. Dolayısıyla, herhangi bir kötü niyet iddiası, somut olaydaki tüm ilgili nesnel olguların dikkate alınması suretiyle genel bir değerlendirme yapılmasını gerektirir.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacının … sayılı “…” ibareli “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri.” bakımından 23.02.2021 tarihinde marka tescil başvurusunda bulunduğu, davalı derneğin SMK m.6/3 ve m.6/6 hükmüne dayalı itirazlarının …’nca reddedildiği, davalı derneğin bu red kararlarına karşı itirazda bulunmadığı, dolayısıyla, davalı derneğin SMK m.6/3 ve m.6/6 hükümleri uyarınca dava konusu marka başvurusunun tescili engelleyemeyeceği hususunun uyuşmazlık konusu dışında kaldığı, bu nedenle, davalı derneğin, dava konusu marka başvurusu üzerinde gerçek hak sahibi olduğundan bahisle davacının kötü niyetli olduğu argümanının ileri sürülemeyeceği, buna göre; … kararında belirtilen, başvuruya konu “…” ibaresinin davalı dernek tarafından 2006 yılından bu yana kullanıldığı, … ve kamu kuruluşları tarafından gerçekleştirilen etkinlik ve faaliyetler hakkında görüşlerine başvurulduğu, faaliyet alanında yurtdışı meslek birliklerine üye olduğu, çeşitli gazete ve dergilerde faaliyetlerine yönelik haberler yapıldığı ve davalı derneğin “…” alan adını 2017 yılında adına kaydettirdiği yönündeki olgulardan kaynaklı olarak davacının, davalı derneğin varlığından habersiz olarak davaya konu marka tescil başvurusunda bulunması eyleminin kötü niyetli olarak nitelendirilmesi argümanının yerinde olmadığı, davacı birliğin 03.11.2020 tarihinde ticaret siciline tescil edilerek kurulduğu, birlik unvanının “…” olup, kısa unvanın “…” olarak ticaret siciline tescil edildiği, birliğin amaç ve faaliyet konuları arasında; ortak kooperatiflerin ve kooperatif ortaklarının müşterek menfaatlerini korumak, ortaklarının taşıma hizmetlerini pazarlamak, bizzat taşımacılık yapmak ve yaptırmak, 4925 sayılı …kapsamında faaliyette bulunmak gibi hususların bulunduğu, davacının ticaret siciline tescil edilerek kurulduktan sonra, davaya konu marka tescil başvurusunda bulunduğu, tescil kapsamında yer alan bir kısım hizmetlerin davacının ticaret siciline kaydettiği amaç ve faaliyetleri ile uyumlu olduğu, davacının ticaret siciline de tescil ettirdiği kısa unvanı olan “…” ibaresinin esas unsur olduğu iş bu davaya konu marka tescil başvurusunda bulunması eyleminden kaynaklı olarak kötü niyetli addedilemeyeceği, her ne kadar başvuru markasının hangi etkiden ilhamla somutlaştırıldığının belirtilmesi zorunluluğu bulunmasa da, davacının kısa ticaret unvanı olarak bu ibareyi tescil ettirdiğini ileri sürmüş olup, başvuru tarihi itibariyle hiçbir marka tescili bulunmayan bu sözcük yönünden …’ce davacı argümanına itibar edilmeyerek buradan kötü niyet algısı çıkarılmasının doğru olmadığı (Aynı doğrultuda benzer bir karar için bkz; …), davacının engelleme, spekülasyon, tuzak vb gibi ticari dürüstlük kuralları ile bağdaşmayan bir saikle dava konusu marka tescil başvurusunda bulunduğu hususunun nesnel olgularla ortaya konamadığı, 4721 sayılı TMK m.3 hükmü uyarınca asıl olanın iyi niyet olduğu, kötü niyetin istisna olup ispatlanması gerektiği, somut olayda; davacı yanın kötü niyetli olduğu hususunun sübut bulmadığı anlaşılmakla; davanın kabulü ile … sayılı … kararının iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı … kararının İPTALİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 121,50 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 294,40 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 23,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı dernek vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/01/2023
Katip …
E-imza
Hakim …
E-imza