Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/210 E. 2023/24 K. 13.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/210 Esas – 2023/24
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/210 Esas
KARAR NO : 2023/24

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 10/06/2022
KARAR TARİHİ : 13/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzülüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 10/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nın 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği
alanda birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağlayarak
bir kalite sembolü olduğunu, kurulduğu 1961 yılından bugüne kadar
özellikle; bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler ve sair ürünlerin imali, ithali,
ihracı ve ticareti alanında faaliyet göstermekte olduğunu, davalı kurumun, davalı yanın “…” ibareli marka
başvurusuna karşı gerçekleştirdikleri itirazlarını hukuka
aykırı biçimde reddetmiş olduğunu, Kurumca gerçekleştirildiği iddia edilen “…”
biçiminin yüksek mahkeme kararları, hukuk ve kanunla uyumlu
olmadığını, iş bu dava konusu marka ile müvekkili şirket markaları
arasında ayniyet derecesinde sınıfsal benzerlik bulunmakta olduğunu, ortalama gıda tüketicisinin “…” ibareli marka ile müvekkili şirketin “… …” ibareli markalarını benzer olarak
algılayacağını, davaya konu “…” markasının, müvekkili adına tescilli “…
…” ibareli markalar ile iltibas oluşturabilecek düzeyde
benzer olduğunu beyanla; davalı …’in 13.04.2022 tarih ve … sayılı … kararının
tüm mal ve/veya hizmetler yönünden iptaline,
davalı adına … nezdinde 23.11.2020 tarih ve … başvuru
numarası ile kayıtlı “…” ibareli marka başvurusunun tüm mal ve/veya
hizmetler yönünden iptaline, bahse konu markanın tescil edilmesi halinde
hükümsüz sayılmasına ve markalar sicilinden terkinine,
dava konusu … başvuru numaralı markanın huzurdaki dava sonuçlanıncaya
kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı
verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 21/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı … …’nin, davalı … tarafından … numaralı, “…” ibareli
marka tescil başvurusunun, adına tescilli … numaralı
marka tescil başvuruları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve karıştırılma
ihtimalinin olduğunu iddia etmekte olduğunu, bu iddianın haksız ve hukuka aykırı bir iddia olduğunu, somut olayda bütüncül değerlendirme yapılarak karıştırılma ihtimalinin mevcut olmadığının tespit edilmiş olduğunu, bu kapsam dahilinde davaya konu marka başvurusu ile redde mesnet
gösterilen markaların tüketici zihninde bir ilişkilendirmeye yol açmasının mümkün olmadığını beyan ederek; davanın süresi içinde açılıp açılmadığının
tespiti ile süre aşımı halinde usulden reddine, esasa ilişkin olarak davacı tarafın tüm talepleri
ile haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 01/08/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı … …’nin, müvekkili şirket … tarafından … numaralı, “…” ibareli marka tescil başvurusunun, adına tescilli …, …, … numaralı marka tescil başvuruları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve karıştırılma ihtimalinin olduğunu iddia etmekte olduğunu, bu iddianın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davaya konu edilen müvekkili şirketin marka başvurusu ile davacıya ait markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığının açık olduğunu, benzer olmayan markalar hakkında herhangi bir eskiye dayalı kullanımın söz konusu olamayacağının açık olmayacağını, eskiye dayalı kullanım iddiasının kabulü için, markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden hak elde edilmiş olması ve bu hakkın sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını vermesi, bu anlamda tescil başvurusu yapılan marka ile itiraz edenin iddialarına mesnet işaretin benzer olması gerektiğini, somut olayda her şeyden önce burada aranılan benzerliğin var olmadığı açık olduğundan davacının eskiye dayalı kullanım iddiasında bulunamayacağının açık olduğunu, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tescili talep edilen marka ibaresinin davacı tarafından itiraza mesnet gösterilen markalar ile karıştırılma ihtimalinin olmadığını, müvekkili davalının markasının ayırt edici nitelikte olduğunun açıkça görüleceğini beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet … ve … sayılı markalar arasında 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, tescili halinde davalı şirkete ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibareli, 30.sınıftaki emtiaların tescili amacıyla 23.11.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 01.03.2021 tarih ve 367 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 26.04.2021 tarihinde …, …, … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1 hükmü kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 17.06.2021 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, karşı görüş dilekçesinde … ve … sayılı markalar hakkında kullanmama def’i ileri sürdüğü, yayına yapılan itirazın …’nca reddedildiği, kararda … sayılı markanın kullanımının ispatlanmadığının belirtildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 24.11.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 22.12.2021 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 14.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 08.08.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; gerek … kararının iptali istemi bakımından, gerekse markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından, davacı yanın mesnet olarak … sayılı markaları ileri sürdüğü tespit edildiğinden, taraflarca getirilme ve taleple bağlılık ilkeleri uyarınca söz konusu markalar dava malzemesi yapılarak yargılama yürütülmüştür.
Marka işlem dosyasında her ne kadar … sayılı markanın kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürülmüşse de, söz konusu markanın 06/05/2016 tarihinde tescil edildiği, tescil tarihi ile dava konusu marka başvuru tarihi olan 23/11/2020 tarihi arasında en az 5 yıllık süre bulunmadığından söz konusu marka bakımından ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka kapsamında bulunan “30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” emtiaları, … sayılı marka kapsamında yer alan 30.sınıftaki emtialar ile AYNI’dır.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.” emtiaları, … sayılı marka kapsamında yer alan “Süt ve süt ürünleri, sütlü tatlılar.” emtiaları ile benzerdir. Zira bunlar benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, aralarında ham madde-mamül ilişkisi bulunur, birbirlerini tamamlayıcı işlev görürler.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, mısır cipsleri.” emtiaları, … sayılı marka kapsamında yer alan “Kuruyemişler, patates cipsleri.” emtiaları ile benzerdir. Zira bunlar benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame imkânı bulunur, benzer yerlerde satılırlar.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “Bal. Kahvaltılık hububat ürünleri. Pekmez.” emtiaları, … sayılı marka kapsamında yer alan “Fındık ve fıstık ezmeleri” emtiaları ile benzerdir. Zira bunlar benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame imkânı bulunur, benzer yerlerde satılırlar.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; “…” kelimesinden oluştuğu, bu kelimenin hemen altında yatay seyreden bir çizgi bulunduğu, kelimenin arkasında kalan zeminin gri renkten oluştuğu, markanın genel görünümü içinde esaslı unsurun “…” kelimesi olduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar incelendiğinde; “…+… …” ibaresinden oluştukları, “…” figürünün … ‘nın sembolü olduğu, markalarda yer alan “…” kelimesine atıfta bulunduğu, bu kelimenin aynı zamanda davacının ticaret unvanının ayırt edici eki olduğu, “…” ibaresinin stilize bir şekilde yazıldığı, markanın genel görünümü içinde “…+…” ibarelerinin “…” ibaresine göre arka planda kaldığı, bu nedenle davacı markalarının esaslı unsurunun “…” sözcüğü olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu markanın esaslı unsuru olan “…” ibaresi ile davacı markalarının esaslı unsuru olan “…” ibaresi arasında, davaya konu emtiaların hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı halk kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede benzerlik bulunmadığı, zira; ortalama tüketici kesiminin markaları parçalarına bölerek inceleme yapmadığı, markaların ayırt edici unsurlarını bir bütün halinde algıladığı, her ne kadar markalar arasında “…” harflerinden kaynaklı görsel ve işitsel anlamda benzerlik bulunsa da, dava konusu markada yer alan “…” harfleri ile birlikte markanın bir bütün halinde “…” olarak algılandığı, söz konusu markanın “…” şeklinde, davacı markalarının “…” şeklinde telaffuz edileceği, her ne kadar markaların esaslı unsurlarının aynı harflerden oluştuğu söylenebilirse de, dava konusu markada fonetik olarak vurgunun son hecede olduğu, bu nedenle fonetik olarak markaların birbirlerinden ayrıştıkları, gerek “…” kelimesinin -… familyasına bağlı bir bitki cinsi adı olsa da-, gerekse “…” kelimesinin davaya konu emtiaların hitap ettiği tüketici kesimi nezdinde bilinen bir anlamlarının olmadığı, markaların aynı veya benzer nesnelere çağrışım oluşturmadıkları, bu nedenle; her ne kadar karşılaştırılan markaların kapsamlarında yer alan emtiaların aynı veya benzer oldukları tespit edilse de, markaları oluşturan işaretlerin umumi intiba olarak birbirlerinden farklı oldukları, buna göre; daha önce davacıya ait markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu markayı gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacı markalarından farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, ifade edilenlerden mebni; dava konusu marka ile davacı markaları arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 256,00 TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 440,40 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … ‘ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza