Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/205 E. 2023/16 K. 06.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/205 Esas
KARAR NO : 2023/16

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 06/06/2022
KARAR TARİHİ : 06/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 06/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın mütevelli heyeti başkanı ve kurucularından olduğu …. tarafından “….” olarak
temelleri atılmış olup, 09.09.2009 tarih ve 24480 sayılı kuruluş kararının 17.09.2009 tarih ve 27352 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla …. sistemine
katılmış olduğunu, 10.10.2010 tarihinde de … başlamış bir ….
kurumu olduğunu, … 31.05.2012 tarih ve 28309 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Ek Madde 146’daki … üzerinden
kamu tüzel kişiliğini kazanmış olduğunu …’ne
devrolmuş olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalar yönünden tescil ve koruma bakımından
öncelik hakkına sahip olduğunu, müvekkilinin, … VE … esas unsurlu markalarına yaptığı yatırım, harcadığı emek ve
sermaye ile markalarına ayırt edicilik kazandırmış olduğunu, nitekim müvekkilinin … nezdinde
25.06.2021 tarih ve … nolu … ibareli marka müracaatında bulunmuş olduğunu, redde mesnet gösterilen marka ile müvekkili markasının SMK md. 5/1-ç anlamında hiçbir
benzerlik taşımadığını, incelemede dava dışı marka sahibi adına tescilli olan markanın tescil edildiği mal ve hizmetlerde
6769 sayılı SMK’nın 9. maddesi anlamında kullanılmamakta olduğunu, dolayısıyla SMK’nın aradığı
anlamda ciddi surette kullanılmayan marka gerekçe gösterilerek müvekkili başvurusunun
kısmen reddedilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, yaptıkları araştırmaya göre, dava dışı
…’in … ibareli markalar üzerinde hiçbir markasal faaliyeti bulunmadığını, yine dava dışı marka sahibinin … sicili incelendiğinde tek tescil ettirdiği
markasının bu marka olduğunu, bu markanın da ciddi surette kullanımının olmadığının görüleceğini, dolayısıyla iş bu markaya dayanarak müvekkili markasının reddedilmesinin usul ve
yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin faaliyet alanının ağırlıklı …. alanlarında
olduğundan müvekkilinin hitap ettiği tüketici çevresinin dikkat düzeyi yüksek olup bilinçli
tüketiciler olduğunu belirterek; …. 05.04.2022 tarih ve … sayılı
kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 13/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf, davaya konu ibarenin 6769 sayılı Kanunun 5/1-ç hükmüne göre reddedilemeyeceğini iddia
etmekte olduğunu, davacı tarafın iş bu iddiası yerinde olmayıp reddi gerekmekte olduğunu, … ibaresinin, markanın esas unsuru olduğunun görüleceğini, redde mesnet markanın asli ve ayırt edici unsuru olan “…” ibaresinin, davacı marka
başvurusu içerisinde aynen ve esas unsur olarak yer aldığının da görülmekte olduğunu, davacı tarafın “… airlines” ibaresini fiilen kullandığını, gerçek hak sahibi olduğunu, söz
konusu ibare üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu, ayrıca tescilli markalarının olduğunu, bu
ibareyi kullanım yoluyla ayırt edici hale getirdiğini ve bu nedenle de marka başvurusunun
reddedilemeyeceğini iddia etmekte olduğunu, bu iddianın isabetli olmamış olduğunu, bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa tescilinin, SMK 5/1-b-c-d bentlerine göre
reddedilemeyeceği hükmünü içermekte olduğunu, somut olayda başvuru SMK’nın 5/1-ç maddesi
kapsamında hukuka uygun olarak reddedilmiş olup 5/2 hükmünün uygulanma imkanı da
bulunmamakta olduğunu, dava konusu marka başvurusu, kamu düzenine ilişkin olan SMK 5/1-ç hükmü
kapsamında, Kurum tarafından re’sen reddedilmiş olduğunu, söz konusu hüküm incelendiğinde,
hükmün şartlarının ortada olduğunu ve bu hükme karşı eskiye dayalı kullanım, tanınmışlık
veya gerçek hak sahipliğine dayalı bir istisnaya yer verilmediğinin görüleceğini, diğer bir
ifadeyle, redde mesnet marka tescilli ve halen koruma altındayken, hükmün emredici
düzenlemesinin, tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiasıyla
aşılarak, başvurunun tesciline karar verilmesnin hukuken mümkün olmadığını, redde mesnet markanın tescilli ve halen koruma altında olmaları karşısında, davacının
tanınmışlık, önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddialarının sonuca etkisinin olmadığının görüleceğini, zira bilindiği üzere SMK 5/1-ç maddesi kamu düzenine ilişkin olup, bu maddeye
ilişkin tek istisna muvafakat verilmesi gerektiğini, aksi halde yorum yoluyla veya nispi ret nedenlerindeki
itiraz hükümleriyle SMK 5/1-ç hükmünün aşılmasının mümkün olmadığını, öte yandan SMK 6/3 ve 6/5
marka sahibine, mevcut bir markayı göz ardı ederek tescil yapma imkânı değil, bir marka
başvurusuna itiraz etme veya tescilli bir markayı hükümsüz kıldırma hakkı vermekte olduğunu, somut olayda bu maddelerin uygulanma imkânı olmadığını, davacının bu iddialarının, şartları varsa,
yapılacak yeni başvurulara itiraz etme ve hükümsüzlük davası açma hakkı vermekte olup, SMK 5/1-
ç maddesi kapsamında inceleme konusu yapılamayacağını, diğer bir ifadeyle, bunlar mevcut tescilleri
kendiliğinden geçersiz kılacak ya da yok sayma imkânı verecek durumlar olmadığını, bu durumda,
öncelikle redde mesnet markanın, şartları varsa, hükümsüz kıldırmak, bu karar kesinleştikten ve
sicile işlendikten sonra marka başvurusunda bulunmak gerektiğini, mevcut durum ve somut olay göz
önüne alındığında, yukarıdaki açıklamalar kapsamında SMK 5/1-ç hükmünün uygulanma şartlarının gerçekleştiğinin ortada olduğunu, verilmiş olan kurum kararının tüm yönleriyle hukuka uygun olduğunu
beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait “…” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet alınan … sayılı “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunup bulunmadığı, davacının önceki tarihli markalarından kaynaklı olarak müktesep hakkının bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının “…” ibaresinin 16, 35, 39, ve 41.sınıfta yer alan mal ve hizmetler için 25.06.2021 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusundan yapılan ilk incelemeler sonrasında SMK m.5/1-ç hükmü gereği “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava
taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili
bilet sağlama, kurye hizmetleri.” nin çıkartılmasına karar verildiği, redde mesnet olarak …
sayılı markanın gösterildiği, söz konusu ret kararına karşı davacı yanın 20.12.2021 tarihinde karara itiraz ettiği, yapılan itirazı değerlendiren … ‘nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 06.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler marka olarak tescil edilmezler. (6769 sayılı SMK m.5/1-ç)
Mutlak red nedenleri, marka olarak seçilmiş bulunan işaretin niteliğinden kaynaklı, yetkili mercilerce re’sen incelenmesi gereken tescil engelleridir. Söz konusu engellerin dayanağı kamu menfaati ve kamu düzenidir. Bu kategori içerisine giren işaretlerin, başka bir kişiye ait oldukları veya üzerlerinde üçüncü kişilerin hakları bulunduğu için değil, aksine herkesin kullanımına açık tutulmaları gerektiğinden üzerlerinde hiç kimsenin hak iddia edemeyeceği mülahazasıyla marka olarak tescilleri reddedilmektedir. Bunun tek istisnasını, daha önce, aynı türdeki mal ya da hizmetler için tescil olunmuş veya tescili için müracaat edilmiş bulunan bir markanın aynısı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzeyen marka başvuruları oluşturmaktadır. Bu olasılık, üçüncü bir kişinin marka hakkı temeline dayanmakla birlikte mutlak red nedenleri arasında sayılmıştır. (…) Marka hukukunda öncelik ilkesi hakimdir. Bu ilkeye göre, marka olarak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir işaret, aynı mal ya da hizmetler için başkası tarafından tescil ettirilemez. Bu ilkenin görünümlerinden birini 6769 sayılı SMK m.5/1-ç bendinde düzenlenen mutlak red nedeni oluşturur.
SMK’nin 5.maddesi mutlak red nedenlerini düzenlemiş olup, bu maddede sayılan hususlar gerek …, gerekse mahkemelerce resen gözetilmesi gerekir. SMK’nin 6.maddesi ise, nisbi red sebeplerini düzenlemiş olup, bu maddede düzenlenen hususlar resen gözetilemez, ancak ilgili kişiler tarafından ileri sürülebilir.
SMK’nin 5/1-ç bendinde belirtilen “aynı” olma; karşılaştırılan işaretlerin özdeş, birbirinden farksız, birebir aynı, taklit v.b. olmalarını ifade eder. Bunun yanında, işaretlerin örneğin farklı renk veya büyüklükte olması, yazı karakteri ya da tipinin farklılaştırılması gibi değişiklikler de “aynı” olma durumunu etkilemez. “Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” ise, karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların markanın kapsadığı mal ve hizmetin orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenim itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanmasıdır. Bu durumda, karşılaştırılan işaretlerin “aynı” ya da “ayırtedilemeyecek kadar benzer” olması halinde, markayı oluşturan işaretler arasında iltibasın varlığı ayrıca bir inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğu peşinen kabul edileceğinden; anılan Kanunun 5/1-ç bendinde ayrıca iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarının da araştırılması gibi bir koşul yer almamıştır. Bu bakımdan, yukarıda da ifade edildiği gibi bir ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik mevcut ise … tarafından re’sen başvurunun 6769 sayılı SMK 5/1-ç bendi uyarınca reddine karar verilebilecektir. Ancak, marka tescilinde nispi ret nedeninin düzenlendiği 6769 sayılı SMK 6/1 fıkrasına göre başvurunun reddedilebilmesi için, başvurunun bültende ilanı üzerine yasal sürede ilgililerin itirazı halinde Kurumca işaretler arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil halk tarafından karıştırılma ihtimaline neden olacak derecede benzerlik bulunup bulunmadığı hususu incelenecektir. Bir başka deyişle, anılan madde hükmüne göre yapılacak benzerlik incelenmesinde asıl olan karıştırılma ihtimalidir. Bu nedenle, 6769 sayılı SMK m.18. maddesi uyarınca Kurum tarafından 6. madde yönünden inceleme yapılırken, başvuru konusu işaretin üzerinde kullanılacağı mal veya hizmetlerin ortalama tüketicileri nezdinde sicilde daha önce tescilli bir marka veya marka başvurusu ile karıştırılma ihtimaline yol açılıp açılmayacağının da değerlendirilmesini gerektiren derecede, yani Kurumca takdir yetkisinin kullanılacağı bir benzerlik mevcut ise, bu takdirde işaretler arasında güçlü ve açık bir iltibasın varlığı peşinen kabul edilmiş sayılamayacağından “ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” bulunduğundan bahisle re’sen, başvurunun reddine karar verilemez. Çünkü, böyle bir durumda işaretlerin 6769 sayılı SMK m.6/1 fıkrası anlamında bir “benzer”liği söz konusu olacağından, artık bu husus nispi ret nedeni olarak ve ancak başvuruya itiraz halinde Kurumca değerlendirilebilecektir. Zira, nispi red sebepleri kamu menfaati ile ilgili olmadığından, mahkeme veya … tarafından re’sen dikkate alınması mümkün değildir. Bunların mutlaka 6769 sayılı SMK’nin düzenlediği prosedür çerçevesinde ilgili kişiler tarafından itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. SMK’nin 6/1 fıkrası kapsamında karıştırılma tehlikesine yol açıp açmadığının değerlendirilebilmesi ise ancak ilgililer tarafından anılan Kanun çerçevesinde itirazda bulunulmasına bağlıdır. Böyle bir değerlendirme yapılırken her tescil başvurusunun somut koşullarının gözetilmesi gerekliliği de göz ardı edilmemelidir. (Mülga KHK dönemine ilişkin değerlendirme; …)
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde, markaların kapsadıkları mal veya hizmet gruplarına göre belirlenecek olan ortalama tüketiciler esas alınacak ve yapılacak karşılaştırma sırasında markalardaki ayırt edici özellik taşımayan tali ve jenerik unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Ortalama tüketicinin dikkat ve algı düzeyi, mal veya hizmetin niteliğine, türüne ve fiyatına göre değişebilmektedir. Markaların ortalama tüketici tarafından ne şekilde algılandıkları, ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde yapılacak global değerlendirme bakımından belirleyici role sahiptir. Ortalama tüketici; “İyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan, makul derecede dikkatli, makul derecede tecrübeli ve makul derecede ihtiyatlı kimse”dir. Bu farazi kişi, markayı bir bütün olarak algılar, değişik markalar arasında karşılaştırma imkanını nadiren bulabilir. Daha çok, markaları, hafızasında tutabildiği kadar görüntüsüne göre değerlendirme yapar, detayların analizine girmez. (…)
Belirtilen açıklamalar ışığında tarafların iddia ve savunmaları, celp edilen marka işlem dosyası, redde mesnet marka tescil belgesi ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; …’nun yerleşmiş uygulamasına göre (…) … kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (…) Eldeki talep de … kararının iptali istemini barındırdığından … karar tarihi olan 05.04.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak … kararının iptali istemi değerlendirilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu edilen “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri.”, redde mesnet … sayılı marka kapsamında aynen bulunmaktadır.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; renk, … ve kelime unsurlarından oluştuğu, dikdörtgen bir zemin üzerinde açıktan koyuya değişecek şekilde kırmızı renk tonlarını barındıran daire şekline yer verildiği, bu dairenin sağ üst kısmının kapanmadığı, içe doğru boşluk oluşturacak şekilde kesikli olduğu, bu daire içinde “…” kelimesi yer verildiği, “…” kelimesinin yanında, dairenin dışında kalacak şekilde “airlines” ibaresine yer verildiği, söz konusu ibarenin “havayolları” anlamına gelen ve ilgili tüketici kesimi nezdinde anlamı bilinen İngilizce bir söz grubu olduğu, söz konusu ibarenin anlamı itibariyle davaya konu hizmetler bakımından ayırt ediciliğinin bulunmadığı, bu nedenle dava konusu marka başvurusunun umumi intiba olarak ayırt ediciliğini sağlayan unsurun “…+…” ibaresi olduğu tespit edilmiştir.
Redde mesnet marka incelendiğinde; renk, … ve kelime unsurlarından oluştuğu, siyah kare zemin üzerine gri renk ile stilize bir şekilde yazılı “…” ibaresinden oluştuğu, “i” harfinin üzerinde bulunan “nokta”nın turuncu renk ile yazıldığı tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet marka bir bütün halinde karşılaştırıldığında; “…” ibaresinin müşterek bulunmasından kaynaklı yüksek düzeyde benzerlik bulunsa da, karşılaştırılan markalar tıpa tıp aynı değildir. Her iki marka da kelime ve … unsurlarından oluşmakta iken, her ne kadar kelime unsurları aynı olsa da, … unsurları birbirlerinden oldukça farklıdır. Gerek dava konusu marka başvurusunda, gerekse redde mesnet markada yer alan ve yukarıda tasvir edilen “…” unsurları, bu markaların genel görünümüne asgari düzeyde somut ayırt edicilik katmaktadır. Kelime ibaresinden kaynaklı benzerliğin ilgili tüketiciler nezdinde bağlantı kurma ihtimali dahil karıştırılma tehlikesine yol açabileceği düşünülse bile, bu husus SMK m.6/1 hükmü bağlamında ancak nispi tescil engeli oluşturabilecektir. Bu durumda, davalı …’in SMK m.6/1 hükmü kapsamı içerisine girecek şekilde benzerlik değerlendirmesi yapması, gerek SMK m.5/1-ç bendinde belirtilen düzenlemeye, gerekse SMK m.5/1-ç bendinin uygulanmasını gösterir yerleşik yargı içtihatlarına aykırılık teşkil etmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki; SMK m.5/1-ç bendinde belirtilen mutlak tescil engeline ilişkin düzenleme, SMK’nin genel gerekçesinde … mevzuatıyla uyumunun arttırılmasını amaçladığını belirten açıklama karşısında, …’nin …. sayılı topluluk marka direktifi ile … sayılı topluluk marka tüzüğünde mutlak tescil engeli olarak değil, nispi tescil engeli olarak düzenlenmiştir. SMK’nin … mevzuatıyla uyumunun arttırılmasına ilişkin Kanun Koyucunun amacı doğrultusunda SMK m.5/1-ç bendinin dar yorumlanması, Kanun Koyucunun amacına uygundur. Esasında markaların benzerliği problemi, içerisinde subjektif unsurları barındırdığından SMK m.5/1-ç bendi kapsamında yapılacak değerlendirmede ilk bakışta ve hemen aynılık veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olgularının mevcudiyetinin aranması elzemdir. Somut olayda, yukarıda yer verilen maddi tespitler karşısında, ilk bakışta ve hemen markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunmadıkları, markalar arasında bulunan ve yukarıda açıklanan farklılıkların, marka başvurusunun yayıma çıkartılmasını zaruri kıldığı, davalı …’ce SMK m.5/1-ç bendi dayanak gösterilerek yapılan değerlendirmenin belirtilen gerekçelerle hatalı olduğu kabul edilmiştir.
Nitekim eldeki uyuşmazlığa emsal olabilecek nitelikteki bir uyuşmazlıkta; … sayılı kararı ile; … markası ile … (Şekilli yazım karakterinde) markası arasında, SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca iltibas bulunmadığı yönünde karar verilerek, SMK m.5/1-ç hükmü, yukarıda ifade edildiği üzere, dar yorumlanarak mesele çözümlenmiştir.
Her ne kadar yargılamanın sonucunu etkileyecek nitelikte bulunmasa da, davacı tarafın ileri sürdüğü müktesep hak iddiası da aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
… . sayılı “…” kararında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
… 19.09.2008 tarihli ve …. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.

Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:

• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,

• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,

• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.

Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Belirtilen açıklamalara göre somut olayda yapılan incelemede; davacının marka işlem dosyasında gösterdiği önceki tarihli markaları incelendiğinde, söz konusu markaların hiçbirinin, yukarıda belirtilen şartların tamamını kümülatif olarak karşılamadıkları, bu nedenle davacı yanın önceki tarihli markalarından kaynaklı olarak müktesep hakkının iş bu dava konusu marka başvurusu bakımından mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı … kararının İPTALİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 62,00 TL posta-tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 234,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/01/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza