Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/202 E. 2023/176 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/202 Esas – 2023/176
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/202 Esas
KARAR NO : 2023/176

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 05/06/2022
KARAR TARİHİ : 07/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 05/06/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının ilaç üretimi işi ile iştigal etmekte olan ve yer aldığı sektörde haklı bir ticari itibara sahip bir firma olduğunu, “…” ibaresinin ilaç markası olarak tescili için davalı … nezdinde dosyaladığı … sayılı başvurunun tesciline diğer davalı firmanın SMK m.6/1 hükmüne dayalı olarak dosyaladığı itirazlarının … … tarafından kabul edilerek davacının markasının reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzemediğini, taraf markalarında kullanılan renklerin, yazım karakterinin ve kelimelerin okunuşlarının farklı olduğunu, anlamsal olarak da her iki markanın da etken madde isimden türetilmiş olması dışında taraf markaları arasında bir benzerliğin söz konusu olmadığını, dolayısıyla taraf markaları bütünsel açıdan değerlendirildiğinde, aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığının tespit edileceğini, ayrıca taraf markalarının ilaç sektöründe kullanılacak olması nedeniyle hitap ettikleri tüketici kesiminin bilinç, dikkat ve algı seviyelerinin yüksek olduğunu, nitekim davacıya ait marka ile ilaç ürünün piyasaya arzının ilgili … tarafından “…”ne göre … kapsamında incelenerek hukuka uygun bulunduğunu, zira ilaç markalarının etken maddeye veya hastalık ismine ayırt edici bir ek yapılarak tesciline yargı içtihatlarında cevaz verildiğini ve bu tür ilaç markaları arasındaki nispeten küçük farklılıkların dahi ayırt edicilik için yeterli görüldüğünü, zaten de üretimi, piyasaya arzı, ruhsatlanması, satışı hususları mevzuat kapsamında sıkı şartlara bağlanmış olan ilaç ürünün karıştırılmasının, eczacının reçete edilen ilaçtan başka bir ilaç vermesinin, karışıklığa sebep olmasının fiilen ve hukuken mümkün olmadığını, etken madde adından türetilen ilaç markalarının “zayıf marka” niteliğini haiz olduklarını, nitekim davalı firma tarafından, aynı hukuki sebeplere dayanılarak davacıya ait “…” markasının iptali için açılan ve … E. sayılı davada da mahkemece yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde markaların benzer olmadığı, markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek, … …’nın dava konusu edilen 04.04.2022 tarih ve … sayılı kararının iptaline ve … başvuru sayılı markanın başvuruya konu edilen tüm sınıflar bakımından tesciline ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 23/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markalarının birbirleriyle karıştırılma ihtimali doğuracak derecede benzer olduğunu, bu nedenle davacının markasının reddedildiği emtiaların hitap ettiği ortalama tüketiciler açısından markaların aynı şirkete ait olduğu izleniminin uyanma ihtimalinin yüksek olduğunu, dava konusu markaların ibarelerindeki farklılığın sadece davacı markasında bulunan “d” unsurundan kaynaklandığını, bu farklılığın karşılaştırılan markaların görsel ve işitsel olarak benzerliğini ortadan kaldırmaya yeterli olmadığını, ayrıca davacının markasının reddedildiği emtialar açısından davalı firmanın markasının tescilli olduğunu, dolayısıyla taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı … A. Ş. vekili 16/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediğini, bu hususun emsal … kararları ile de tespit edilmiş olduğunu, davacının dava dosyasına emsal nitelikte olduğunu ileri sürerek sunmuş olduğu … kararlarının huzurdaki davaya emsal olamayacağını, zira taraflara ait markalar arasında sadece birkaç harf farklılığının bulunduğunu, dava konusu edilen markada geçen “d” harfinin de D vitaminine atıfta bulunmak için başa konulmuş bir harf olduğunu, karşılaştırılan markaların ilaçlarda kullanılacak olmasının aralarında seri marka imajının doğmasına engel teşkil etmediğini, ilaçların hedef tüketicileri her ne kadar doktorlar, hastalar ve sağlık sorunu olan kullanıcılar gibi dikkat düzeyi yüksek kimseler olsa da taraf markalarının bu derecede benzer olmasının karıştırılmalarına engel olamayacağını, davacı markasının davalının tescilli markasının serisi şeklinde algılanacağını ve bu durumda da davalının markasal haklarının zarar göreceğini, bilinçli tüketicilerin de yoğun çalışma temposu ve çalışma şartları sebebiyle hata yapma ihtimallerinin bulunduğunu, nitekim bu hususun emsal … kararlarında da vurgulanmış olduğunu, davacının dava konusu edilen markanın etken madde ibaresini içerdiği ve zayıf marka olduğu yönündeki iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, davalının markasının kullanıldığı ilacın etken maddesinin “…” olduğunu, bu ibarenin çok uzun olması nedeniyle davalının bu ibareden orijinal bir kelime olan “…” markasını yaratmış olduğunu, zira bu ibareden bir çok orijinal marka yaratılabileceğini, dolayısıyla davacının “…” ibaresini kendisine marka olarak seçmesinin teknik bir zorunluluk olmadığını, davacının dava dosyasına sunmuş olduğu … Esas sayılı kararının henüz kesinleşmediğini ve davalı tarafından istinaf edilmiş olduğunu, dava konusu edilen markanın ilaç emtiaları dışında, tüketiciler tarafından günlük olarak tüketilen ve ucuz fiyata satılan başka emtiaları da kapsadığını, davacının davaya konu markanın davalının markası ile benzer nitelikte olduğunu bilmesine rağmen bu markayı tercih etmesinin davacının kötü niyetini gösterdiğini ileri sürerek, davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet … sayılı marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin “…” ibaresinin 05. Sınıfta yer alan emtiaların tescili amacıyla 14.09.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.11.2020 tarih ve 361 sayılı …’nde ilan edildiği, davalı şirketin 27.01.2021 tarihli yayına itiraz dilekçesi ibraz ettiği, itirazına mesnet olarak … sayılı markayı gösterdiği, …’nca SMK m.6/1 hükmü gereği marka başvurusunun reddine karar verildiği, redde mesnet olarak SMK m.6/1 hükmü uyarınca … sayılı markanın gösterildiği, bu karara karşı davacı şirketin 01.07.2021 tarihli itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şirketin itiraza karşı görüş ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 05.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacının markasının kapsamına alınmak istenilen 05. Sınıftaki emtialardan “ilaç ihtiva eden kozmetikler”, davalının markasının kapsamında yer almamaktadır. Aynı şekilde, “diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri” de davalının markasının tescili kapsamına “lafzen” girmemektedir. “ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları” için de aynı husus söylenebilecektir. Bunlar haricinde kalan emtiaların, davalının markasının kapsamına giren emtialar ile aynı/aynı tür emtialar olduğu, aralarındaki ifade farklılıklarının/açılımların bu tespiti değiştirmediği değerlendirilmektedir. Bu paragrafta ismen sayılan emtialar özelinde de, her ne kadar davalının markası bu emtialar yönünden tescilli değil ise de, tescilli olduğu emtialar ile bunların arasında, yukarıda yer verdiğimiz kriterler doğrultusunda emtia benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleşmiş olduğu düşünülmektedir.
“İlaç ihtiva eden kozmetikler” emtiaları ile “İnsan sağlığı için ilaçlar, vitaminler” emtiaları benzerdir. Şöyle ki; biri yüzey (cilt), diğeri ağız ya da cilt altına enjeksiyon ile kullanılıyor olsa da temelde tedavi veya tedaviye destek amaçlı kullanıma bağlı benzer ihtiyaçları giderirler, benzer alıcı çevresine hitap ederler, birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri vardır, dağıtım kanalları ve satış yerleri aynıdır ve bu emtialar üzerinde aynı/benzer markayı gören tüketicilerin markalar ve işletmeler arasında bağlantı kurması ihtimali doğar.
“Diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri.” emtiaları ile “Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç).” emtiaları aynı türdür. Zira; birbirlerinin açılımı niteliğindedirler.
“İlaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları.” emtiaları ile “Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar.” emtiaları benzerdir. Şöyle ki; benzer ihtiyaçları giderirler, benzer alıcı çevresine hitap ederler, birbirlerini tamamlayıcı ve birbirleri yerine ikame edilebilir nitelikleri vardır, dağıtım kanalları ve satış yerleri aynıdır, aralarında ham madde/mamül/yarı mamül ilişkisi bulunur ve bu emtialar üzerinde aynı/benzer markayı gören tüketicilerin markalar ve işletmeler arasında bağlantı kurması ihtimali doğar.
Sonuç olarak; somut uyuşmazlıkta, davacının markasının reddedildiği tüm emtialar yönünden ayniyet/benzerlik/türdeşlik şartının gerçekleşmiş olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; taraf markalarında esas unsur olarak kullanılan kelimelerin başlangıç kısımlarında, dizinleri de dahil olacak şekilde beş harfin aynı olmasının ve işaretlerde “…” ve “…” kelimelerinden başkaca markasal hüviyette baskın unsurlar kullanılmamış olmasının, markaları görsel, işitsel ve kavramsal açılardan birbirlerine yakınlaştırdığı değerlendirilmiştir. Harflerin yazım karakterindeki farklılıkların, renklerin, davacının markasında kullanılmış olan “D-“ harfinin ve dahi davalının markasında geçen, “…” ibaresinin Kiril alfabesinde yazılmış halinin, markalarda esas unsur olan kelimelerin yakın benzerliğinin yaratmış olduğu yakınlaşmayı ortadan kaldıracak, yani karşılaştırılan markaları görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaktan kurtaracak güçte ve nitelikte olmadığı değerlendirilmiştir. Bu yan unsur farklılıkları, markaları “birebir aynı” olmaktan çıkarmakta, ancak SMK’nın 6/1 hükmü kapsamında “ayırt edilemeyecek derecede benzer” olma durumundan kurtaramamaktadır. Ayrıca; somut olayda davacının markasının reddedildiği emtialar ile davalının markasının tescilli olduğu emtiaların aynı/benzer/türdeş oldukları tespit edilmiştir. Her ne söz konusu emtiaların bir kısmının hitap ettiği tüketicilerin bilgi/bilinç/dikkat/özen seviyesi, en azından bu emtiaları satın alırken düşük değil ise de, bu emtialarda “…” ve “…” ibarelerinin markasal hüviyette farklı firmalar tarafından kullanılması halinde alıcıların söz konusu emtiaların aynı şirketten veya ekonomik olarak bağlantılı şirketlerden geldiği düşüncesine kapılma tehlikesinin karıştırma ihtimalini yarattığı, tüketicilerin iki farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlamaları halinde bile, her iki markanın sahibi arasında idari/işletmesel bir bağlantı bulunduğunu, ortak bir çalışma kapsamında iş yapıldığını düşünebilecekleri, davacının markasının, davalının markasının tescili kapsamına giren emtialar açısından davalının hedef pazarındaki tüketici/müşteri kitlesi nezdinde karışıklık yaratabileceği değerlendirilmiştir. Her ne kadar somut uyuşmazlıkta karşılaştırılan markalar aynı etken maddenin/farmasötik takviyenin jenerik isminden türetilmiş kelimeler ise de, bu jenerik isimden türetilebilecek farklı yüze yakın türev kelime var iken, “cole” ile başlayıp “forol/fer” ile biten iki kelimenin markasal hüviyette farklı kişiler/kuruluşlar tarafından kullanılmasının, piyasada anılan içeriğe sahip ürünlerde oldukça farklı isimlendirmelerin yer aldığı fiili gerçeği ve uyuşmazlık konusu emtiaların reçete ile satılması zorunlu olmayan ürünlerden olduğu, hatta bunların günümüzde e-alışveriş platformları ve süpermarketler dahil pek çok mecrada her kesimden tüketiciye sunuluyor olduğu gerçekleri de gözetildiğinde, somut uyuşmazlıkta, taraf markaları arasında, davacının markasının reddedildiği tüm emtialar yönünden, SMK m.6/1 hükmü kapsamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 121,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.750,82 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … A. Ş.’nin yapmış olduğu 23,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … A. Ş.’ye verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/04/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza