Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/181 E. 2023/119 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/181 Esas
KARAR NO : 2023/119

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 20/05/2022
KARAR TARİHİ : 08/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 20/05/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının başta süt ve süt ürünleri olmak üzere çeşitli gıda maddelerinin üretim ve satışıyla iştigal eden öncü kuruluşlardan biri olduğunu; davalı şirketin 11/03/2020 tarihli … sayılı başvuru ile “… …” ibareli markanın 29. sınıfa bağlı mal ve hizmetler için tescili talebinde bulunduğu; davacının “…” ibaresini içeren markalarının 05., 29., 30., 31., 32. ve 35. Sınıfa bağlı eşya ve hizmetler için uzun yıllardır tescille kullanılmasına rağmen …’nın 19/03/2021 tarih ve…. sayılı kararı ve …’nın 21/03/2022 tarih ve … sayılı kararı ile itirazının reddine karar verildiği; davalı başvurusuna konu “… …” ibaresi ile davacı adına tescilli muhtelif “…” ibareli markaların ayırt edilemeyecek derecede aynı ve birebir aynı ürünler için tescil edilmek istendiği için davalının tescil başvurusunun öncelikle SMK 5/1(ç) ve yine SMK 6/1 maddesi gereğince reddi gerektiği; zira, “… …” şeklindeki marka başvurusunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, marka başvurusunun başında yer alan “…” ibareli logonun, davalı şirketin ticaret unvanının anahtar kelimesi olup, bu ibarenin lider/çatı/şemsiye marka olarak kullanıldığı; “…” ibaresinin, dava konusu markada tali unsur olarak yer aldığı ve marka başvurusuna ayırt edici bir nitelik katmadığı; asıl koruma istenen ibarenin “…” olup, davacının “…” markaları ile benzer olduğu, tescil edilmek istendiği emtia sınıfının da birebir aynı olduğu; davalı kurum tarafından “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğu iddia edilse de, dava dilekçesinde belirtilen, lehe ve kesinleşmiş muhtelif yargı kararları ile de sabit olduğu üzere, “…” ibaresinin davacının kullanımı ile tanınmış hale gelmiş, tescil edildiği sınıflar yönünden cins, vasıf ve içerik hakkında bilgi vermediği; davacının “…” ibareli markalarına ilişkin açtığı marka tecavüzü, haksız rekabet ve … iptal ve hükümsüzlük davalarında verilen mahkeme ve … kararlarına göre davacı markasının esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu, bu markanın maruf ve meşhur ayırt edici unsur haline getirildiği, “…” ibaresinin tasviri nitelikte olmadığı, cins bildirmediği; dolayısıyla davalı kurum tarafından iddia edildiği şekilde sıfat olarak kullanılamayacağı; gerek görsel ve işitsel olarak davacı markaları ile karıştırılacağı ve gerekse alıcı kitlesi tarafından davacı ile bağlantılı olduğunun düşünüleceği, bu markanın bilerek kötüniyetle seçildiği; ilk defa 1998 yılında tüketicisi ile buluşan “… …” ibareli tanınmış marka resmi araştırma sonuçlarından da görüldüğü üzere tercih oranı yüksek bir ürün olduğu; 05.05.1998 yılından bu yana kullanıldığı; “… …” ve “…” esas unsurlu markasını uluslararası 05 / 29 / 30 / 31 / 32 /35 sınıflara bağlı emtia ve hizmetler için …’de tescil ettirildiği gibi, … … markasının …. ’da da koruma altına alındığı; …’in 26/11/2010 tarih ve … numaralı karar ile “… …” ibareli markanın sahibinin ilgili sektörde pazarına hakim firmalardan olduğu, geniş çaplı reklam, tanıtım faaliyetleri sayesinde markayı sektörel bazda yaygın olarak bilinir hale getirdiği belirtilerek, “… …” ibareli markanın 556 sayılı KHK’nın ilgili maddeleri gereğince herkes tarafından yaygın olarak bilinen tanınmış markalardan olduğunun belirtildiği; “…” ibareli markalar 05.05.1998’den bu yana uzun zamandır ve aralıksız bir şekilde kullanımla maruf ve meşhur hale getirilerek ayırt edici nitelik kazandığından davalı başvurusunun SMK’nın 6/3 ve 6/6 maddeleri gereği olarak da reddinin gerektiği; … Kararının SMK’nın 6/7 ve 6/8 hükümlerine de aykırı olduğu gerekçelerini öne sürülerek; 21/03/2022 tarih ve … sayılı … kararının iptali ile dava konusu … sayılı markanın tescil edilmiş olması durumunda hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 31/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalının 1991’den bu yana süt ve süt ürünleri imalatını gerçekleştiren kaliteli hammadde temini, hijyenik tesisleri ve insan sağlığını temel alan vizyonu ile sektöründe lider firmalardan biri olduğu; davacının tanınmış markasının ‘…’ değil, ‘… …’ ibareli olduğu; davacının … ibaresi esaslı unsur olmadığı; ‘…’ ibaresi üzerinde tekelleşmeye sebebiyet verebilecek, renk, vasıf, cins bildiren diğer sözcüklerin tek başına marka olarak tescil edilemeyeceği; başvuru konusu ‘… …’ markasının, davacıya ait ‘… …’ markasına benzer olmadığından davacının tanınmış marka statüsünü etkilemeyeceği; … ibaresi, bu anlamda herkesin kullanabileceği, tüketicilerin her sektörde maruz kaldıkları ayrım gücü zayıf bir ibare olduğundan, davacının ‘… …’ markası ile davalıya ait ‘… …’ markası arasında herhangi bir ilişkilendirme ihtimali bulunmadığı; ‘…’ ibaresi peynir sektöründe fazlaca kullanılmakta olup peynirin cinsini ya da rengini belli etmek için kullanabileceği; ‘…’ ibaresinin peynirin cinsini gösteren bir ibare olduğu; davalı markasının esas unsurunun ‘…’ ibaresi olduğu; markaların görsel ve bütüncül izleniminde tamamen farklı olduğu; davalının marka logosunda kullanılan yazı stili, markaların tertip tarzı, renk unsurları, şekillerin taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırdığı ” öne sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı … vekili 27/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu … sayılı markanın … ve mavi harflerle, alt alta yazılmış “… …” ibaresi ile “…” ibaresini çevreleyen mavi ve turuncu renkli bir … unsurundan oluştuğu; davacı markalarının ise, “… …”, “…”, “… …”, “… …” lafzi unsurları ile bir takım … unsurlarından oluştuğu; “…” ibaresinin, bu anlamda herkesin kullanabileceği türden, tüketicilerin her sektörde maruz kaldıkları, fantezi-orijinal olmayan, ayrım gücü zayıf, basit bir ibare olduğu, tüketici bu ibareye sürekli maruz kaldığından bu ibareyi her duyduğunda veya gördüğünde belirli bir firma ile ilişkilendirme yoluna gitmeyeceği; davacıya ait “…” ibaresini taşıyan itiraz konusu markaların, ayırt edici niteliği düşük bulunduğu; ayırım gücü zayıf markalarla ilgili olarak iltibas tehlikesinin önlenebilmesi için, tescili istenen yeni markada ufak bazı değişikliklerin yapılmış olmasının yeterli olduğu; başvuru kapsamındaki hizmetler açısından, “…” ibaresinin, tanımlayıcı olduğu ve markasal olarak bir orijinalitesinin bulunmadığı; davalı markasında bunun ötesinde belirgin farklar yer aldığından ayırt edicilik sağlandığı; davalı markasında “…” ibaresini, başlangıç kısmında yer alan “…” ibaresi ve … unsuru ile birlikte bambaşka bir kompozisyon ve içerikte kullanıldığı; tüketicilerin, davalı markasındaki “…” ibaresini hiçbir zaman münferit olarak seçip algılamayacağı, bir sıfat tamlaması olan ve bitişik şekilde yazılmış “… … + …” ibaresini bir bütün olarak algılayacağı; gerek görsel ve işitsel gerekse de anlamsal yönden başvuru konusu markanın algıda bıraktığı etki bakımından davacı markalarından farklılaştığı; başvuru konusu marka ile davacı markaları arasındaki farklılıklar ve ayırt ediciliği olmayan/düşük bileşenlerin örtüşmesi sebebi ile farklılıkların karıştırma hususunun belirlenmesinde daha etkili olacağı; başvuru markasının tescili veya bu ürünlerle ilgili olarak kullanımı halinde SMK 6/5’te sayılan koşulların gerçekten olası olduğu yönünde bir sonuca varmak için yeterli kanaat oluşturacak deliller, argüman ve savlar sunulmadığı ve SMK’nın 6/9 maddesi anlamında başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösterir kanıtların itiraz ekinde sunulmadığı öne sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “… …” ibareli marka başvurusunun SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca mutlak tescil engeli barındırıp barındırmadığı, bu marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait ticaret unvanı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, SMK m.6/7 ve m.6/8 hükümlerinin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tescili halinde davalı şirket markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 11.03.2020 tarihinde … sayılı “… …” ibareli 29.sınıfta bulunan bir kısım emtialar bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı … ‘nde yayımlandığı, davacının … sayılı markaları mesnet göstererek yayıma itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şirketin 09.09.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, …’nca ileri sürülen itirazların reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 29.04.2021 tarihinde yeniden itiraz edildiği, davalı şirketin bu itiraza karşı 28.05.2021 tarihli karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, itirazı inceleyen …’nun … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 22.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 14.05.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, ibraz ettikleri deliller, davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet marka tescil belgeleri, davalı şirkete ait marka işlem dosyası, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri, özel veya teknik hususlarda saptamalar içeren bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
I-Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı başvuru markasının tesciline karar verilen 29. sınıfa konu “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil)” malları ile davacının SMK m.5/1-ç uyarınca itiraza mesnet gösterdiği …. sayılı markalarının kapsamında olan emtialar birebir AYNI/AYNI TÜR MAL niteliği taşımaktadır.
Başvuru markasında, markanın başlangıcına ve ortasına yerleştirilen ilk kelime olan … ibaresinin ilk ve esas vurguyu yaptığı ve marka kompozisyonunda ayrı bağımsız ayırt edici role sahip olduğu, hatta markada dikkat çekici boyutlarla ve yine ayrı bağımsız ayırt edici role sahip olacak şekilde kullanılan … ibaresinin göreceli geri planda bırakıldığının ileri sürülebileceği ve başvuru markasında hem “…” hem de “…” kelimelerinin esas unsur olarak kullanıldığı,
Davacının itiraza mesnet … sayılı markanın “… …” ve …. sayılı markasının “…” ibaresinden oluştuğu, davacının … sayılı markasının oldukça öne çıkarılan “…” ve “…” kelimeleri ile baskın … unsuru ihtiva ettiği,
Bu çerçevede, SMK m.5/1-ç uyarınca taraf markalarının bütünsel izlenim yönünden görsel, fonetik ve kavramsal bakımdan mukayeselerinde; “… …” ibareli başvuru markası ile davacının itiraza mesnet …. sayılı “… …”, … sayılı “…” veya … sayılı “… …+…” markaları arasındaki farklılığın önemsenmeyecek ve dikkatli bir incelemeyi gerektirmeyecek derecede düşük olmadığı, markalar arasında andırma sınırlarını aşan, aşırı derecede yakınlıktan kaynaklanan, araştırma gerektirmeksizin yasa gereği (…) mutlak şekilde iktibasın mevcut olduğunun kabulünü gerektirecek derecede “ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunmadığı”, bu nedenle SMK m.5/1-ç hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
II-Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; başvuru markasının tesciline karar verilen 29. sınıfa konu “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil)” malları, davacının itiraza mesnet … sayılı “… …”, … sayılı “…. sayılı “… …’…” ibareli markalarının kapsamında olan emtialarla birebir AYNI MAL niteliği taşımaktadır.
Bununla birlikte; davacının … sayılı … markası, “30/Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler, Bal, arı sütü, propolis, Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler. Mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Tuz” ve “32/Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar, tonikler. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar” mallarını kapsamaktadır. Davaya konu marka başvurusunun tesciline karar verilen 29. sınıfa konu “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil)” malları, davacının … sayılı … markasının 30 ve 32. sınıflarda kapsadığı yiyecek ve içecek emtiası ile aynı sektöre/gıda sektörüne dahil, müştereken beslenme ihtiyacını gideren, birlikte kullanılabilen/tüketilebilen, aynı satış noktalarında, aynı dükkan ve mağazalarda satılabilen düşük düzeyde BENZER MAL niteliği taşımaktadır.
Ayrıca; davaya konu marka başvurusunun tesciline karar verilen 29. sınıfa konu “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil)” malları, davacının … sayılı ”…”, …. sayılı “… …”, …. sayılı “… …” ve …. sayılı “… …’…” ibareli markalarının kapsamındaki 35. Sınıfa konu “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). mallarının bir araya getirilmesi ve pazarlanması hizmetleri” ile aynı amaca, yani aynı gıda maddelerinin pazarlanması faaliyetlerine yönelik olan, birbirini tamamlayan, birlikte sunulabilen, dağıtım kanalları müşterek hale gelebilen ve markalar ya da işletmeler arasında idari ya da ekonomik bir bağ olduğu algısı yaratarak karıştırılmaya yol açabilecek BENZER MAL VE HİZMET niteliği taşımaktadır.
Sonuç olarak, başvuru markası ile davacının itiraza mesnet markalarından …. sayılı markalarının AYNI VEYA BENZER MAL VE HİZMETLERİ kapsadığı tespit edilmiştir.
Başvuru markasında, markanın başlangıcına ve ortasına yerleştirilen ilk kelime olan … ibaresinin ilk ve esas vurguyu yaptığı ve marka kompozisyonunda ayrı bağımsız ayırt edici role sahip olduğu, hatta markada dikkat çekici boyutlarla ve yine ayrı bağımsız ayırt edici role sahip olacak şekilde kullanılan … ibaresinin göreceli geri planda bırakıldığı ve başvuru markasında hem “…” hem de “…” kelimelerinin eş düzeyde esas unsur olarak kullanıldığı,
Davacının itiraza mesnet “… …’…. ” ibareli markası ile başvuru markasının; davacıya ait bu markası ile bütünsel mukayesesinde görsel, işitsel ve kavramsal olarak ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılabilecek düzeyde benzer olmadığı,
Davacının … ve … sayılı “… …” ibareli slogan markalarında “…” ibaresinin “…” kelimesini niteleyen bir sıfat olarak kullanılması ve asıl vurgunun … kelimesinde olması sebebiyle, bu markalarda … ibaresinin esas unsur niteliği taşıdığı, ancak, “… …” ibareli başvuru markasının davacıya ait bu markalar ile bütünsel mukayesesinde görsel, işitsel ve kavramsal olarak ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılabilecek düzeyde benzer olmadığı,
Davacının itiraza mesnet … sayılı “…” markasının ve … sayılı “…” markalarının asli, baskın ve ayırt edici unsurunun ”…” kelimesi olduğu, ancak, başvuru markasının davacıya ait bu markalar ile bütünsel mukayesesinde görsel, işitsel ve kavramsal olarak ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılabilecek düzeyde benzer olmadığı,
Davacının … sayılı “… …” ibareli markasında, aynı boyutta, aynı renk ve yazı karakteri ile yazılan “…” kelimesinin markayı eş düzeyde temsil eden asli, baskın ve ayırt edici unsurlardan biri olduğu ve esasen “kendine özgü bir tadı, çeşnisi olan” anlamına gelen bir sıfat olan … ibaresinin tali unsur olarak değerlendirilebileceği ve … kelimesinin markayı temsil eden ibare olduğu; ancak, başvuru markasının davacıya ait bu marka ile bütünsel mukayesesinde görsel, işitsel ve kavramsal olarak ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılabilecek düzeyde benzer olmadığı,
Davacının … sayılı “… …” …. sayılı “… …” ve … sayılı “… …” ibareli markalarının, davacının ticaret ünvanının kök sözcüğü ve çatı markası olan … kelimesine … kelimesinin eklenmesiyle oluşturulmuş bileşke/karma markalar olduğu ve “…” kelimesinin bu markaları eş düzeyde temsil eden asli, baskın ve ayırt edici unsurlardan biri olduğu, uyuşmazlığa konu mallar “29/Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil)” emtialarından oluşmakta olup, … ibaresinin bu mallar bakımından somut ayırt ediciliğinin bulunduğu ve gıda sektöründe kullanımı yaygın bir ibare olmadığı, … markasıyla piyasada mevcut olan ürünün de “…” emtiası olduğu (… markasının üzerinde kullanıldığı peynir ürünü; …’ne göre taze peynir grubunda olan, gıda güvenliği gereği paztörizasyon uygulaması yapılmış, sürülebilir nitelikte olan bir peynirdir. Bu ürünün etiketinde, …’nde “… peynir” için belirlenmiş tüm kriterleri karşılayamadığından tek başına “… peynir” tanımlaması yapılamamaktadır. Diğer taraftan, gıda mevzuatı; ürünün standart bir adı yoksa, ürünü tanımlayan bir adın etikette yer almasına izin vermektedir. Dolayısıyla, ürün sınıfı olarak “…” adı etiket bilgilerinde yer alırken, bu peynirin rengi … ve yapı olarak krem kıvamında olduğu için üreticisi ya da satıcısı tarafından “… krem peynir”, “sürülebilir … peynir” vb. adlarla tanıtım yapılmakta, buna bağlı olarak ilgili tüketici, bu ürünün klasik … peynir olmadığının farkında olmakla birlikte, farklı bir çeşit … peynir olarak algılamaktadır.), üstelik “… …” markasının ilki 1998 yılına dayanan tescili ve fiili markasal kullanımla kazanılmış ayırt ediciliği ve tanınmışlığı karşısında ayırt ediliği düşük zayıf marka olarak nitelendirilemeyeceği, diğer bir anlatımla, davalı kurumca … markasına halihazırda tanınmış marka statüsü verilmiş iken, “… …” markasına da ayrıca … sayı ile tanınmışlık statüsü verilmesinin ve davacı markasının tanınmışlığına ilişkin çok sayıdaki yargı kararlarının dikkate alınması gerektiği ve “…” ibaresinin davacının tanınmış “… …” markasının esas unsurlarından biri olduğu, diğer yandan, taraf markalarında müştereken esas unsurlardan biri olarak kullanılan “…” kelimesinin davacı yanca uydurulmuş, eşsiz ve benzersiz orjinal bir ibare olmamakla birlikte her halükarda asgari bir korumaya haiz olmasının gerektiği, keza, …. sayılı “…” kararında “bu markanın hükümsüz kılınmadığı sürece koruma altında olacağı ve “Akıllı” ibaresini içeren markaların benzer kabul edilmesi gerektiği belirtilerek, zayıf markalara da asgari bir koruma sağlanması gerektiğinin vurgulandığı, ayrıca; davalının halihazırda 04.11.2013 başvuru tarihli … sayılı “…” markasının sahibi olduğu dikkate alındığında, başvuru markasının davalının ticaret ünvanının kök sözcüğü ve çatı markası olan … kelimesine … kelimesinin eklenmesiyle oluşturulmuş bileşke/karma marka olduğu, bu nedenle gerek davacıya ait “… …” ibareli markalarda, gerekse davaya konu “… …” ibareli markada esas olarak korunmak istenen unsurun “…” ibaresi olduğu, bu ibarenin taraf markalarında müşterek olarak bulunduğu anlaşıldığından; söz konusu markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının … sayılı “…” markasının asli, baskın ve ayırt edici unsurunun ise münhasıran “…” kelimesi olduğu, davacının … sayılı bileşke/karma markaları “peynir kutusu paket dizaynından oluşan … unsuru” içermekle birlikte, “… ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalarda “ses görünümden daha yüksek sesle konuşur“ ilkesi gereği prensip olarak kelime unsurunun daha fazla önem arz ettiğinin kabul edileceği, bu markaların “… …” olarak okunup, işitilip, algılanacağı ve … unsurunun daha geri planda ve sönük kalan, yardımcı unsur olduğu, bu markalarda “…” ibaresine çatı marka olarak yer verilmekle birlikte, “…” kelimesinin, konumu ve boyutları itibarıyla marka ortasına, daha büyük boyutlarda ve geniş yer kaplayacak şekilde yerleştirilen, marka kompozisyonunda bağımsız rolü bulunan, asıl korunmak istenen, özel vurguyla ön plana çıkartılan, markayı temsil eden, hakim, asli, baskın ve ayırt edici kelime unsuru olduğu, dolayısıyla, “… …” esas unsurlu başvuru markası ile davacının “…” esas unsurlu … sayılı markalarının da bütün olarak bıraktıkları genel izlenim itibarıyla ortalama düzeyde benzerlik taşıdığı ve markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
III-Somut olayda davacının bilirkişi raporunda da yer verilen tanınmışlık delillerini itiraz aşamasında da davalı kuruma sunduğu; … ve davaya konu … Kararında ise herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın “tanınmışlık itirazına ilişkin SMK 6/4’te ve 6/5’te belirtilen koşulların oluşmadığı” belirtildiği görülmektedir. Davacının … markasına … sayı ile tanınmışlık statüsü zaten verilmişken, … ibaresi için yaptığı anlaşılan 21.05.2010 tarihli başvuru üzerine …’nın 26.22.2010 posta tarihli kararla … … markasına … sayı ile tanınmışlık statüsü verildiğini davacıya bildirdiği görülmektedir. Davacının itiraz ve dava aşamasında sunduğu … … markalarının tanıtımına ve peynir emtiası için fiili markasal kullanımına ilişkin broşür, afiş, gazete ilanı gibi reklamlara ait görseller, … … markalı malların satışına ilişkin mal satış faturaları, reklam ve promosyon harcamalarına ilişkin faturalar, markanın tanınmışlığı görüşünü açıklayan çok sayıda bilirkişi heyet raporu, muhtelif davalı kurum ve yargı kararları çerçevesinde dava konusu marka başvurusunun yapıldığı 11.03.2020 itibarıyla davacının … … markasının tanınmış marka olduğu/tanınmışlık düzeyini koruduğu kanaatine ulaşılmıştır. Buna göre; davaya konu markanın kapsadığı 29. sınıfa konu malların tamamının davacının … … markasının kapsadığı birebir aynı mal niteliği taşıdığı ve markaların benzer olması koşulunun da karşılandığı yönündedir. Dolayısıyla, davaya konu … … ibareli markanın … … markasının tescil ve fiili markasal kullanımına konu birebir aynı 29. sınıfa konu mallar bakımından tescili ve kullanımı halinde; ilgili alıcı kitlesinin bu markayı tanınmış … … markası ile ilişkilendirerek ekonomik davranışlarına ve satın alma tercihlerine yön vermesi, başvuru markasına imaj transferi riski doğması, tanınmış markadan haksız yararlanması veya ilgili alıcı kitlesinin başvuru markasında beklediği kaliteyi bulamaması halinde ise oluşabilecek olumsuz düşünce ve algının, bağlantılı olduğu düşünülen … … markasına ve davacı işletmesine tahmil edilmesi ve tanınmış markanın itibarına veya ayırt edici karakterine zarar verilmesi durum/hallerinin gerçekleşmesinin mümkün olabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
IV-…’nün müzekkere yanıtına göre, davacı’nın … ibareli ticaret ünvanı 21/03/1973 yılından bu yana tescillidir. “… …” ibareli başvuru markası zaten davacının ticaret ünvanının kök sözcüğü “…” veya benzeri bir ibareyi ihtiva etmediğinden, davacının ticaret ünvanı ile iltibas tehlikesi bulunmamaktadır.
V-Dosya münderecatında, davacının davaya konu … … ibaresini, davalının başvuru tarihinden önce ve hatta herhangi bir tarihte, başvuruya konu 29. sınıfta herhangi bir mal veya bu mallarla benzer herhangi bir mal veya hizmet bakımından, tescil ettirmeden piyasada ilk defa marka, ticaret ünvanı, işletme adı veya alan adı vb. ticarette ayırt edici işaret olarak olarak kullandığı ve ilk kullanan ve tanıtan sıfatıyla “Gerçek Hak Sahipliği” yönünde bir iddia veya delil bulunmamaktadır. Esasen, davacı tarafından “davacının … ibareli markaları 05.05.1998’den itibaren kullanım sonucunda maruf ve meşhur hale getirerek ayırt edici nitelik kazandığı için davalı başvurusunun SMK’nın 6/3 ve 6/6 uyarınca reddinin gerektiği” ileri sürülmektedir. Davacının “…” kelimesinden ibaret … sayılı sayılı markası, davaya konu süt ve peynir dahil süt ürünlerini kapsamadığı gibi, davacı tarafından bu markanın tescilli olduğu 30. sınıf mallarda (veya tescili kapsamında olmayan 29. sınıf mallarda tescilsiz) fiili kullanımına ilişkin delil de sunulmamıştır. Diğer yandan, davaya konu … … ibaresinin davacının ticarette fiilen markasal olarak kullandığını ispat ettiği … … ibaresi ile iltibasa yol açtığı anlaşıldığından; davacı tarafından itiraz ve dava aşamasında, tarih ihtiva eden fatura ve benzeri yazılı delillerle … … markasının davalı başvurusundan önce/en geç 2002 yılından bu yana “…/ …” yani süt ürünleri bakımından fiilen markasal olarak kullanıldığı ispatlanmıştır.
VI-Davacının itiraza mesnet markalarından 27.09.2005 başvuru tarihli davaya konu süt ve süt ürünlerini ihtiva eden … sayılı marka tescili, SMK m.23/2 uyarınca en geç koruma süresinin sona erdiği tarihten itibaren altı aylık süre içinde ek ücret ödenerek yani en geç 27.03.2016 tarihinde yenilenmemiş olduğundan, hükümden düşmüştür. Bu sebeple, bahse konu marka tescilinin dava konusu 11.03.2020 başvuru tarihli marka başvuru için tescil engeli teşkil etmemesi sebebiyle SMK 6/1 uyarınca iltibas incelememizde dikkate alınmamıştır. Dava konusu başvuru, davacının bu markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde, 27.03.2016-27.03.2018 yılları arasında yapılmış bir başvuru olmadığından, davacının bu markası bakımından SMK m.6/8 koşullarının bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
VII-SMK m.6/7 hükmüne göre “Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir”. Davacının itiraz veya dava aşamasında sunduğu dilekçelerde bu itirazın hangi ortak veya garanti markasına dayalı olarak ileri sürüldüğünün izahı dahi olmadığından, bilinmeyen bir ortak veya garanti markasına istinaden bu hükme dayalı … karar iptal veya hükümsüzlük koşullarının bulunduğundan bahsedilemeyeceği anlaşılmaktadır.
VIII-Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet bir kısım markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; SMK m.6/1, m.6/5 ve m.6/3 hükmü koşulları oluştuğundan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı … kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen …’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 310,50 TL posta-tebligat masrafı, 2.400,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 2.894,90 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan 23,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/03/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza