Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/18 E. 2022/263 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/18 Esas – 2022/263
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/18 Esas
KARAR NO : 2022/263
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 17/01/2022
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/11/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 17/01/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … Şirketler Grubunun bir üyesi olduğunu, şirketler grubunun 1954 yılında kurulduğunu, müvekkili şirketin TÜRKPATENT nezdinde 100’ü aşkın markanın sahibi olduğunu, müvekkili şirkete ait “…” markalarının tanınmış marka statüsüne ulaştığını, müvekkili şirketin “…” ibaresini asli unsur olarak içeren seri markaları bulunduğunu, davalı şirketin 35, 39, 43 ve 44. sınıf hizmetler için “… HOTEL&SPA …” ibareli marka başvurusuna karşı müvekkili şirket tarafından yapılan itirazların reddedildiğini, dava konusu marka başvurusunda iptali istenen 39. Sınıf: “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri.” 43. Sınıf: “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri” ve 44. Sınıf: “Güzellik bakım hizmetleri” hizmetlerinden 43 ve 44. Sınıf hizmetlerin müvekkili şirket markalarında aynen bulunduğunu, ayrıca bu hizmetlerin müvekkili şirketin “…” markası altında hizmet verdiği asıl faaliyet alanı olduğunu, 39. Sınıftaki hizmetlerin ise otel hizmetlerinin içine geçmiş, ondan ayrı düşünülemeyen, bir arada verilen konsepte uygun yakın ilişkili hizmetler olduğunu, dava konusu marka başvurusunda yer alan “…” ibaresinin adres belirtme amaçlı kullanıldığını, markasal değeri bulunmadığını, “HOTEL&SPA” kelimelerinin marka altında verilen hizmeti belirtmek için kullanıldığını, marka olarak algılanmayacaklarını, dava konusu markadaki tek marka unsurunun “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresi ile başlayan davalı şirket markasının müvekkili şirkete ait markaların serisi, devamı, müvekkilinin …’daki yeni bir işletmesi olarak algılanacağını, davalı şirket markasında bulunan şekil unsurunun marka bütününe kattığı ayırt edici bir fark bulunmadığını, davalı şirketin marka tescilinin müvekkili şirkete ait tanınmış marka hakkına zarar vereceğini beyanla Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının 39. Sınıf: “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri.” 43. Sınıf: “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri” ve 44. Sınıf: “Güzellik bakım hizmetleri” yönünden kısmen iptaline, davalıya ait … sayılı markanın anılan hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 02/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin marka başvurusunda siyah zemin üzerine altın renginde figüratif olarak yerleştirilmiş “h-s” harflerinin birleşiminden oluşan şekil ve bu şeklin altında büyük harflerle “…” ibaresi ile hemen altında “HOTEL&SPA” ve “…” ibarelerine yer verildiğini, davacının itiraza mesnet markalarında “…” ibaresi ile birlikte farklı unsurların yer aldığını, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olmadığını, markalar benzer olmadığından itiraza mesnet markanın tanınmışlığı iddiasının yerinde olmadığını, davacının tanınmış markaya dayalı beyanlarını tevsik edici delil sunulmadığını, YİDK kararının kanun hükümlerine uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … İnşaat Emlak Turizm ve Yatırım Tic. A.Ş. vekili 13/02/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin tescil başvurusunda bulunduğunu marka isim ve işaretinin ayırt edicilik özelliğini haiz olduğunu, davacı şirketin dayanak markaları ile müvekkili şirket markasının okunuşlarının farklı olduğunu, taraf markalarının şekil yönünden karşılaştırılmasında davacı markalarında kullanılan şekil ile müvekkili markasında yer alan şeklin hiçbir bağının bulunmadığını, müvekkili şirket markasının işaret, yazılış, okunuş, renk ve kullanılan şekil dolayısıyla davacı şirket markalarından farklı olduğunu, markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, taraf markalarının kapsamındaki emtianın aynı veya benzer olmadığını, davacının tanınmış marka tescilinin hangi emtiada tanınmış marka olarak tescil edildiğinin belirlenmediğini, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının “39.SINIF: Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. 44.SINIF: Güzellik bakımı hizmetleri.” bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “Şekil+… HOTEL&SPA …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, marka işlem dosyasında davalı şirketçe ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı şirkete ait markanın yukarıda belirtilen hizmetler bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “Şekil+… HOTEL&SPA …” ibaresinin 35 / 39 / 43 / 44. sınıflarda bulunan hizmetlerin tescili amacıyla 01.06.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 29.06.2020 tarih ve 351 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 24.08.2020 tarihinde 2008/61915, 2008/67354, 2012/109747, 2013/75824, 2015/05303, 2015/07931, 2015/12941, 2015/49743, 2016/24902, 2016/44538, 2017/104337, 2017/117947, 2017/117951, 2017/117959, 2017/117969, 2017/117972, 2017/117975, 2017/117983, 2017/117989, 2017/31936, 2017/36514, 2017/37092, 2018/42291, 2018/42306, 2018/69223, 2018/81015, 2018/84818, 2020/44368, 95/015668, 95/015669, 95/015670, 95/015671, 95/015672, 97/001185, 97/001186, 97/010563, 97/010564, 98/011725, 98/011726, 98/018520, 98/018521, 99/005732, 99/009647, 99/009791, 99/014726, 2000/15173, 2001/04213, 2001/18666, 2001/23348, 2001/23875, 2003/24478, 2003/25128, 2003/25129, 2006/20504, 2006/31423, 2006/64758, 2006/64760, 2006/64762, 2007/02561, 2007/41713, 2007/46601, 2008/22043, 2008/57824 sayılı markalarına dayanarak 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, 6/4, 6/5 ve 6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı yanın 08.10.2020 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, dilekçesinde 2006/64762, 2007/41713, 169951, 169949, 97/001186, 2006/31423, 2001/18666, 186376, 2007/02561, 168236, 199474, 99/014726, 2001/23875, 168648, 202930, 201305, 190178, 199842, 204015, 2003/25128, 2003/25129, 2006/64760, 2008/57824, 2012/109747, 2013/75824, 169950, 183262, 99/009791, 2000/15173, 2001/23348, 2003/24478, 2006/64758, 99/009647, 2008/22043, 2001/04213, 2007/46601, 2006/20504 sayılı markaların kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler bakımından kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacının 01.02.2021 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 12.07.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 28.07.2021 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; davacı tarafından yapılan itirazın reddine karar verildiği, bu kararın davacı marka vekiline 19.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 03.01.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacıya ait 2001/23875, 2001/23348, 98/018520, 98/018521, 99/005732, 95/015672, 2008/61915, 2008/67354, 2015/05303, 2016/24902 sayılı markalar, müddet durumda olduğundan aşağıda yapılan incelemede dikkate alınmamıştır.
İlk olarak belirtilmedir ki; davalı şirket marka işlem dosyasında itiraza mesnet bir kısım markaların kullanılmadığına ilişkin def’i ileri sürmüş, ancak dava aşamasında böyle bir def’i ileri sürmemiştir. Dava aşamasında kullanmama def’i ileri sürülmediğinden davacı yana ait markaların tescilleri kapsamlarında yer alan mal ve hizmetler bakımından kullanılıp kullanılmadıklarına bakılmaksızın markanın hükümsüzlüğü iddiası değerlendirilmiştir. YİDK kararının iptali istemi bakımından ise marka işlem dosyasında ileri sürülen kullanmama def’i tahtında aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır:
Davalı başvuru sahibinin marka işlem dosyasında kullanmama def’i talebinde bulunduğu markalar; 2006/64762, 2007/41713, 169951, 169949, 97/001186, 2006/31423, 2001/18666, 186376, 2007/02561, 168236, 199474, 99/014726, 2001/23875, 168648, 202930, 201305, 190178, 199842, 204015, 2003/25128, 2003/25129, 2006/64760, 2008/57824, 2012/109747, 2013/75824, 169950, 183262, 99/009791, 2000/15173, 2001/23348, 2003/24478, 2006/64758, 99/009647, 2008/22043, 2001/04213, 2007/46601, 2006/20504 sayılı markalar olup, kapsamlarında yer alan tüm mal ve hizmetlerin kullanımının ispatlanması talep edilmiştir. Markalar Dairesi Başkanlığı kararında, markalar benzer bulunmadığından, davalının kullanmama def’inin incelenmediği ifade edilmiştir. Davacı taraf, kullanımı ispatlamak amacıyla dosyaya aşağıdaki belgeleri sunmuştur:
Davacının, kullanımı ispatlamak amacıyla sunduğu belgelerin bir kısmında, davacıya ait markalar yer almamakla birlikte, bir kısmında “…, … City Club, … Beach Club” markaları yer almaktadır. Sunulan haberlerin tamamında, davacı şirketin haberleri yapılmış ve bu tanıtımlarda, genel olarak konaklama hizmetleri ve otel içerisinde düzenlenen etkinliklere ilişkin haberler yer almaktadır.
Sonuç olarak, YİDK karar iptali davası bakımından, davacı yanın “…, … City Club, … Beach Club” ibareli markaları, “Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” hizmeti bakımından kullandığı değerlendirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alıp dava konusu edilen “39.SINIF: Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. 44.SINIF: Güzellik bakımı hizmetleri.”, yine davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu ve altı çizgili olarak gösterilen hizmetler ile aynı/aynı türdür.
Dava konusu marka başvurusu; siyah kare bir arka plan üzerinde, sarı renk ile yazılmış “… HOTEL&SPA …” ibareleri ile bu kelimelerin üst tarafında “S” harfinin farklı bir şekilde yazılmış şeklinden oluşmaktadır. Dava konusu markanın, esaslı unsurunu “…” ibaresi oluşturmaktadır. “…” ibaresi, hem daha büyük bir punto ile yazılmış olup, marka kapsamında yer alan diğer ibareler, tanımlayıcı nitelikte ibarelerdir. “BORDUM” ibaresi, bir ilçenin adı olup, “HOTEL&SPA” ibaresi ise işletmenin sektörünü ifade eden kelimelerdir. “…” ibaresi, anlamı olan bir kelime olmamakla birlikte, İngilizce’de “tepe” anlamına gelen “…” kelimesi ile “taş” anlamına gelen “STONE” kelimesinin bir arada yazılması ile oluşturulmuş bir ibaredir. “hils-ton” ya da markayı oluşturan kelimelerin okunuşundan yola çıkılarak “…..” şeklinde telaffuz edilmesi muhtemeldir.
Davacıya ait markalar ise, “…”, “…”, “…”, “…” gibi esas unsurlar ile “iyi hisset, pilates club, creative minds, city club, coffee bar, coffee corner, now” gibi tanımlayıcı nitelik taşıyan tali unsurlardan oluşmaktadır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu markanın esas unsuru “…” ibaresinden oluşurken, davacı markalarının sadece “…” ibaresinden ya da “…” ibaresini içeren “…”, “…”, “…” kelimelerinden oluşan esas unsurlara sahip olduğu, davacının “…” kelimesi kapsamında seri markalar oluşturduğu, taraf markaları arasında ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmamakla birlikte, “…” ibaresini ortak olarak içermeleri karşısında taraflara ait markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu, davacıya ait “…” ibareli markalar bakımından değerlendirildiğinde ise, taraf markalarının ilk 5 harfinin aynı olduğu, markalarda yer alan ikinci kelimelerin benzer şekilde “S” harfi ile başladığı, davacıya ait markanın esas unsuru 9 harften oluşurken, davacının “…” markalarının 8 harften oluştuğu, markaların benzer şekilde uzun kelime markaları olduğu, farklılığın sonda yer aldığı, Türkçe’nin soldan sağa okunan bir dil olması sebebiyle tüketicilerin dikkatinin markanın başına yoğunlaşacağı, kelimenin başında oluşturulan benzerliğin tüketiciler nezdinde iltibasa yol açma ihtimalinin yüksek olması, başvuruda yer alan gerek “STONE” ibaresinin, işitsel, görsel, kavramsal ve ortalama tüketicide bırakacağı genel algı itibariyle başvuruyu gerekçe gösterilen davacı markalarından ayırt etmeye yetmediği, ortalama tüketicinin genel izleniminde yer edecek olan ibarenin başvuru ve gerekçe olarak gösterilen davacı markalarında “…” ibaresi olarak ortaya çıktığı, tarafların emtia sınıflarının ayniyet taşıdığı, davacıya ait markaların esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin, davanın konusunu oluşturan hizmetler bakımından herhangi bir anlam ifade etmediği, bu nedenle ayırt ediciliğinin ve tüketici nezdinde akılda kalıcılığının yüksek olduğu, davalı başvurusunun davacının tescilli seri markaları arasına sızmış bulunduğu, bu hâlin öteden beri kullanılan davacı markalarının tüketiciler nazarında tesis ettiği imajın transferi sonucunu doğuracağı, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olmaması, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunması nedeniyle, karşılaştırılan markalar arasında ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı şirket, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yaptığı itiraz aşamasında ve dava dosyasında yer alan beyanlarında “…” markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tanınmış marka olduğunu beyan etmiş olup, bu kapsamda yapılan araştırmada, “…” ibaresi için T/01008 sayı ile 27.05.2005 tarihinde tanınmış marka tescili için başvuru yaptığı, bu başvurunun kabul edildiği tespit edilmiştir.
Davacı taraf, yayına itiraz dilekçesi ile birlikte olmasa da marka kullanımını ispatlamak amacıyla çok sayıda haber görselini dosyaya sunmuştur. Davacının dava dosyasına sunduğu belgeler ise aşağıdaki gibidir:
• Davacıya ait marka tescillerine ilişkin Türk Patent ve Marka Kurumu online sicil görüntüleri,
• Davacıya ait markaların uluslararası tescil belgeleri,
• Emsal Kararlar,
• Uluslararası basında, sosyal medya hesaplarında yer alan haberler,
• Sertifikalar,
• Ödüller.
Somut uyuşmazlık bakımından incelendiğinde; davacının tanınmış marka tescili, dosyaya sunduğu belgeler ve mahkememizce oluşturulan içinde sektörden kimsenin de bulunduğu bilirkişi heyetinin bilgi ve tecrübeleri doğrultusunda, davacı yana ait markanın “Geçici konaklama hizmetleri” bakımından tanınmış marka olduğu, davacının tanınmış olduğu sektör ile dava konusu marka kapsamında 43. sınıfta yer alan “Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri” ilişkili/benzer hizmetler olduğu, davacının tanınmış olduğu sektör ile yakından ilişkili bu hizmetler için, dava konusu markanın kullanılması halinde, ilişkilendirme ve imaj transferi yoluyla davacının tanınmış markasının ayırt edicilik karakterine ve itibarına zarar verilmesi ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanması ihtimallerinden en az birinin somut olayda mevcut olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; “39.SINIF: Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. 44.SINIF: Güzellik bakımı hizmetleri.” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın “39.SINIF: Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri. 44.SINIF: Güzellik bakımı hizmetleri.” mal ve hizmetleri bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 2.000,00 TL bilirkişi raporu, 269,00 TL posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 2.453,40 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … İnşaat Emlak Turizm ve Yatırım Tic. A.Ş. tarafından yapılan 34,50 TL vekalet harç masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket vekilinin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/10/2022