Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/175 E. 2023/76 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/175 Esas – 2023/76
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/175 Esas
KARAR NO : 2023/76

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 17/05/2022
KARAR TARİHİ : 17/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 17/05/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1989 yılında … ’da kurulduğunu, kağıttan mamul her türlü ambalajların ve oyuncakların imalat ve pazarlaması ile iştigal ettiğini, müvekkili şirketin “…” ve “…” markaları ile de uzun yıllardır oyun kağıdı imal edip piyasaya arz ettiğini, davalı şirketin … sayılı “…” ibareli marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazın … …’nın … sayılı kararı ile reddedildiğini, …kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin … sayılı “…” markasının 28. Sınıf “Salonda oynanan oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil)” mallarında tescilli olduğunu, ayrıca müvekkili şirkete ait “…” ibareli markalar bulunduğunu, markaların fiilen kullanıldığını, dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, sonra gelen “…” ibaresinin herkesin kullanımına açık ve ayırt ediciliği olmayan bir kelime olduğunu, “…” ibarelerinin ayırt edici vasfının bulunmadığını, müvekkili şirkete ait “…” markasının da asıl unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu markanın müvekkili şirket adına tescilli “…” markası ile birebir aynı, “…” ibareli markalar ile de ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, müvekkili şirket markalarında yer alan sinek, kupa, maça ve karo figürlerinin markaya ayırt edicilik katmadığını, “…” ibaresinin oyun kağıtlarında kartın boyutunu ifade ettiğini ve ayırt edici bir unsur olmadığını, aynı şekilde markalarda yer alan “…” gibi ibarelerin de oyun kağıdının cins ve niteliklerini ifade ettiğini, müvekkilinin mesnet markalarının esas unsurlarının “…” ve “…” ibareleri olduğunu, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davalı Kurum tarafından müvekkili şirkete ait …. sayılı “…” markasına ilişkin olarak sunulan delillerin kullanımı ispatlamaya yeterli olmadığı yönünde karar verildiğini, kararın bu yönden de hatalı olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasını fiilen kullandığını, markalar kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin aynı, ilgili ve ilişkili olduğunu, dava konusu markanın kullanılması halinde davalının müvekkili şirket markalarından haksız yarar elde edeceğini, markanın ayırt ediciliğinin zayıflayacağını, dava konusu markanın müvekkili şirkete ait seri markalar içine sızarak yeni bir versiyonu veya işletmeler arasında idari-ekonomik bir işbirliği bulunduğu imajı vereceğini, taraf markalarının alıcılarının orta seviyedeki alıcılar olduğunu, uzman kişiler olmadığını, davalı şirketin müvekkili şirket markaları arasına sızmak ve bu markaların gücünden haksız fayda sağlamak amacında olduğunu, 2018 yılında davalı şirketin 28. sınıfa dahil mallarda … sayılı “… ” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, anılan marka başvurusunun müvekkili şirketin “…” markası ile benzerliği sebebiyle reddedildiğini, davalı şirketin ret kararına karşı …. E. sayılı dosyası ile ikame ettiği …kararının iptali davasının reddedildiğini, ilgili dosyanın halen istinaf incelemesinde olduğunu, dava konusu marka başvurusu ile müvekkili şirket markasının benzer olduğunu ve karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davalı şirketin “… …” ibareli marka başvurusunun reddi üzerine açtığı davada alınan bilirkişi raporunun tebliğinden sonra dava konusu marka başvurusunu yaptığını, yine davalı şirketin “… ” marka başvurusunun tesciline izin verilmediğine dair kararın ardından birebir aynı şekilde tertip edilmiş olan …. sanumaralı marka başvurusunu yaptığını, davalının işbu dava konusu marka başvurusu ile aynı gün …. sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, “…” markası üzerinde 28. sınıfa dahil mallar bakımından müvekkili şirketin gerçek hak sahibi olduğu davalı şirketçe bilinmesine rağmen ısrarla peşpeşe başvurular yapılmasının kötü niyeti ortaya koyduğunu, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla; … …’nın … sayılı kararının iptaline ve … sayılı markanın 28. sınıf mallar ve 35. sınıf içinde 28. sınıfa dahil malların bir araya getirilmek suretiyle satış hizmetleri bakımından kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 26/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde görsel, işitsel, kavramsal düzeyde ilişkilendirilme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, davalı markasını okuyan veya gören ortalama dikkate sahip ve işaretleri yan yana karşılaştırma imkanı olmayan kişinin zihnindeki intibaın davacıya ait markaların bıraktığı intiba ile aynı olmadığını, markaların aynı firmanın markası gibi algılanabilecek nitelikte olmadığını, itiraz gerekçesi markalardan … sayılı markanın başvuru ile “…” ortak unsurunun bulunması nedeniyle markalar arasında kısmi benzerlik bulunduğunu, ancak söz konusu markanın kullanım ispatına konu edildiğini, davacı şirket tarafından sunulan bilgi ve belgelerden kullanımın ispatlanamadığının tespit edildiğini, bu nedenle söz konusu markanın SMK m.6/1 değerlendirmesinde dikkate alınmadığını, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde bir kanaat oluşmadığını, davacının kötü niyet gerekçeli itirazının haklı bulunmadığını, …kararının usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … İşl. Tic. A.Ş. vekili 10/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete ait marka ile davacı şirketin mesnet gösterdiği “…” ve “…” ibareli markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal farklılıklar bulunduğunu, “…” kelimesinin hemen hemen her antik … kentinde bulunan, kentin siyasi, dini, ticari her türlü faaliyetin icra edildiği, halka açık geniş meydanların adı olduğunu, söz konusu meydanların kalıntılarıyla ülkemizin her yanında karşılaşmanın mümkün olduğunu, “…” ibaresinin çeşitli ticari faaliyet alanındaki muhtelif mal ve hizmetler için yaygın olarak kullanıldığını, ayırt edicilik kabiliyetinin fevkalade zayıf olduğunu, müvekkili şirket markası ile davacı markalarının logolarının da birbirinden tümüyle farklı olduğunu, müvekkili şirket adına tescilli ve içerisinde “…” sözcüğünün geçtiği birçok marka bulunduğunu, müvekkili şirket markasının ilgili olduğu hizmetin tüketicilerin günlük kullanımına yönelik olmadığını, özel eğlence isteklerini karşılamaya yönelik olduğunu, ortalama tüketicinin söz konusu ürünü satın alırken daha fazla dikkat ve özen göstereceğini, taraf markalarının kapsadıkları mal/hizmetlerin birbirlerini ikame etmesinin söz konusu olmadığını, davacı tarafın kötü niyet iddialarının hakikatle ilgisi bulunmadığını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan …Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı …kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “… … …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin marka işlem dosyasında ileri sürdüğü kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şirkete ait markanın 28.sınıf ve 35.sınıfta yer alan 28.sınıf malların mağazacılığı hizmetleri bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “… … …” ibareli, 28/35/41/43.sınıftaki bir kısım mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 25.08.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.10.2020 tarih ve 359 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 18.11.2020 tarihinde … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 22.01.2021 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, dilekçesinde … sayılı markalara ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürdüğü, yayına yapılan itirazın …’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 31.08.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin 15.09.2021 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …’nun … sayılı …kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 17.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 20.05.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak; davalı yanın … nezdinde yapılan işlemler sırasında sunduğu karşı görüş dilekçesinde … sayılı markalar yönünden “kullanmama def’i”nde bulunduğu ve iş bu markaların kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetlerin kullanımının ispatlanmasını talep ettiği tespit edilmiştir.
Somut olayda davalıya ait dava konusu … sayılı markanın başvuru tarihi 25.08.2020’dir. Kullanım ispatı talep edilen markaların, dava konusu markanın başvuru tarihinde 5 yılı aşkın süredir tescilli olduğu, bu gerekçe ile davalı şirketin ilgili markalar yönünden “kullanmama def’i” ileri sürebileceği tespit edilmiştir.
Davacı taraf, 15.04.2021 tarihli “Marka Kullanım İspatı Sunma” başlıklı dilekçesi ile aşağıdaki delilleri dosyaya sunmuştur:
• 8 adet Mart 2021 tarihli fatura : Fatura içeriklerinde … markalı oyun kağıdı yazmakla birlikte, faturalar, dava konusu markanın başvuru tarihinden sonraya ilişkindir.
• 12 adet 2016-2020 tarih aralığına ilişkin fatura : Faturalar, “…” markalı oyun kağıtlarına ilişkindir.
• … ibareli 4 sayfalık broşür.
Sunulan belgeler incelendiğinde, belgelerde “…” ibaresinin “…” emtiası bakımından kullanıldığı tespit edilmiştir. …’nın 06.08.2021 tarih ve … numaralı itiraz gerekçesi markaların “…” mallarında kullanımının ispatlandığı tespit edilmiştir. …karar iptali davası bakımından, “…” ibareli markalar, “28. Sınıf: …” emtiası bakımından değerlendirmeye alınacaktır.
Davacıya ait … sayılı marka geçersiz olduğundan değerlendirme dışı bırakılmıştır.
…Kararının İptali İstemi Bakımından Mal-Hizmet Benzerliği Değerlendirmesi
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davacının kullanımını ispatladığı “…” emtiası ile dava konusu marka kapsamında yer alan “28. Sınıf: Oyunlar ve oyuncaklar” emtiası, aynı tür emtialardır. Ayrıca dava konusu marka kapsamında yer alan “35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Oyunlar ve oyuncaklar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmeti, davacının kullanımını ispatladığı emtialar ile benzer/ilişkili mal ve hizmetlerdir.
Markanın Kısmen Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından Mal-Hizmet Benzerliği Değerlendirmesi
İlk olarak belirtilmesi gerekir ki; …kararının iptali isteminden farklı olarak, dava konusu marka başvurusu, 28, 35, 41 ve 43. sınıf hizmetler bakımından başvuruya konu edilmişse de, davacı taraf, … sayılı markanın 28. sınıf mallar ve 35. sınıf içinde 28. sınıfa dahil malların bir araya getirilmek suretiyle satış hizmetleri bakımından kısmen hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Taleple bağlılık ilkesi uyarınca markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından söz konusu mal ve hizmetler çerçevesinde değerlendirme yapılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka kapsamında yer alan 28. Sınıf emtialar ile davacı markalarında yer alan 28. Sınıf emtialar, aynı/aynı tür emtialar olup, bu emtialar, bilirkişi raporunda yer verilen tabloda kırmızı renk ile işaretlenmiştir.
Dava konusu marka kapsamında yer alan “35. Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzakla r. Sun i yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” emtialar ile davacıya ait markalar kapsamında yer alan “28. Sınıf: Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar. Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları.” emtiaları ise benzerdir. Zira bir malın üretilmesinin doğal sonucu, o malın pazarlanmasıdır. Dolayısıyla bahsi geçen emtialar ile bunların perakendeciliği hizmetleri arasında tamamlayıcılık ilişkisi söz konusu olup, bu mal ve hizmetler tüketici nezdinde benzerdir.
Dava konusu marka başvurusu, üst satırda “…” ibaresi ile alt satırda çok küçük punto ile yazılmış “… …” ibaresinden oluşmaktadır. “…” ibaresi kırmızı renk ile diğer ibareler ise siyah renk ile yazılmıştır. “…” ibaresi, “…” ve “…” kelimelerinden oluşturulmuş bir kelime olup, bir bütün olarak anlam ifade etmemektedir. Buna karşın, kelimelerin anlamından yola çıkılarak “halk meydanı arazisi” gibi bir çeviri yapılabilir. Zira “…” ibaresi, “Antik … kentlerinde, şehirle ilgili politik, dini, ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği, tüm kamu binalarının etrafında sıralandığı halka ait geniş açık alan olup, … dönemde şekillenip …’nda ortaya çıkan forumların öncülü” olarak tanımlanmaktadır. … sözlüğünde “… klasik devrinde, sitenin yönetim, politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan, halk meydanı.”, … sözlükte “meclis, açık alan, meydan” olarak ifade edilmektedir. “…” ibaresi ise, …’de “kara, arazi, arsa, toprak” anlamına gelen bir kelimedir. Dava konusu markada yer alan “…” ibaresi, tanımlayıcı nitelik taşımakta olup, marka vasfı bulunmamaktadır. “…” ibaresi, bir bütün olarak marka algısı yaratmakta ise de, alt satırda yer alan “…” ibaresinin varlığı, markanın “…” olarak algılanmasına yol açmaktadır.
Davacıya ait markalar incelendiğinde ise, genel olarak markaların “…” markasını ortak olarak içerdiği, bir adet markanın ise “…” ibareli markadan oluştuğu tespit edilmiştir. Fakat “…” ibareli marka, sadece hükümsüzlük davası bakımından gerekçe olarak ileri sürülmüştür.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu marka başvurusunun esaslı unsurunu oluşturan “…” ibaresi ile davacıya ait “…” esas unsurlu markaların ilgili tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede benzer olduğu, nitekim … sayılı kararı ile onanan ilk derece mahkemesi kararına göre de; “…” ve “…” kelimeleri arasında görsel ve işitsel olarak üst seviyede benzerlik bulunduğunun belirtildiği, bununla birlikte; markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından gerekçe gösterilen “…” ibareli marka ile dava konusu markanın görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer oldukları, dolayısıyla, gerek …kararının iptali istemi bakımından, gerekse hükümsüzlük istemi bakımından, yukarıda aynı veya benzer olduğu tespit edilen emtialar bakımından karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
… sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı tarafça gerekçe gösterilen markalarının tanınmışlığın ispatına yönelik …’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin, gerek itiraz aşamasında gerek dava aşamasında dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği herhangi bir belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı, mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyetinin bilgi ve tecrübeleri kapsamında da davacı markalarının tanınmış olarak değerlendirilemeyeceği belirtilmekle SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
… kararında; marka tescil başvuru sahibinin adil rekabete girme amacı taşımaksızın, dürüst ticari uygulamalarla aykırılık oluşturacak şekilde başkalarının menfaatlerini baltalama ya da belirli bir başkasını hedef almaksızın markanın köken göstermeye ilişkin temel fonksiyonundan ziyade başka amaçlar için marka tescilinin sağladığı tekelci yetkileri elde etme amacı taşımasının ilgili ve tutarlı göstergelerden bariz bir şekilde anlaşılması halinde, markanın kötü niyet gerekçesi ile hükümsüz kılınabileceğini belirtmiştir. Mahkeme, marka tescil başvurusu yapan kimsenin niyetinin sübjektif bir olgu olduğunu, ancak buna rağmen, bu olgunun yetkili idari makamlar veya yargı mercilerince nesnel bir şekilde belirlenmesi gerektiğini kabul etmektedir. Dolayısıyla, herhangi bir kötü niyet iddiası, somut olaydaki tüm ilgili nesnel olguların dikkate alınması suretiyle genel bir değerlendirme yapılmasını gerektirir.
… sayılı kararında; başvuru sahibinin, markanın aynısının veya benzerinin bir başkası tarafından kullanıldığını bilmesi veya bilmesi gerekmesi hali, kötü niyetin varlığı bakımından önemli bir kriter olarak görülmektedir. Karara konu olayda …; “…Davalının giysi üretiminde bulunan ve tekstil alanında faaliyet gösteren bir kişi olduğu, bu itibarlı müdebbir bir tacir gibi davranmasının gerektiği, kullanacağı işaretin her hangi bir kişiye ait olup, olmadığını araştırmasının gerektiği, ihtilaf konusu ibarenin her hangi bir anlamı olmayan harfler ve rakamlardan oluşması nedeniyle, davacı seçiminin tesadüften ibaret olamayacağı ve bu nedenle iyi niyetli sayılamayacağı, davalının fantezi bir ibare olan … ibaresini tescil ettirmesinin, faaliyet alanı nedeniyle varlığından haberdar olduğu davacı markasından faydalanma kastını gösterdiği, davacının bu işaret üzerinde öncelikli kullanım hakkına sahip olduğu, bu nedenle davalının kötü niyetli tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerektiği…” şeklinde değerlendirmede bulunarak, tescile konu markanın orijinal ve anlamsız bir kelime olup olmaması, başvuru yapan kimsenin ticari hayatta etkinliğinin bulunup bulunmaması, marka olarak seçilen işaret dolayısıyla faydalanma kastı bulunup bulunmadığı gibi hususları da kötü niyetli marka başvuruları bakımından değerlendirme kriteri olarak kabul etmiştir.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan değerlendirmede; davalı şirketin iş bu marka tescil başvurusunda bulunurken kötü niyetli olduğu kanaatine varılmıştır. Zira; davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli marka tescil başvurusu 28.sınıfta yer alan bir kısım emtialar bakımından 02.04.2019 tarihli …kararı ile reddedilmiş, …kararının iptali istemli açılan davada alınan 12/06/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda “…” markası arasında iltibas bulunduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Davacının, kendisi hakkındaki olumsuz bilirkişi raporundan sonra eldeki davaya konu benzer işaret ve aynı sınıfı içerecek şekilde eldeki markayı başvuru konusu yaptığı, bu durumun iyi niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla, davalı şirketin iş bu marka tescil başvurusunda bulunurken kötü niyetli olduğu kanaatine varılmıştır.
Kötü niyetli tescil hali, mal veya hizmetlerle ilgili olmayıp, markanın tamamı ile ilgili tescil eden kimsenin, tescil müracaatında bulunurken taşıdığı kast ile ilgili bir olgu olduğundan, kötü niyet iddiasına dayalı olarak açılan hükümsüzlük davalarında, kötü niyetin sabit olduğuna kanaat getirildiği takdirde, kötü niyetli markanın kısmen hükümsüzlüğüne değil, talep varsa markanın tamamı ile hükümsüzlüğüne karar verilmelidir. Aslen içte yatan saikten kaynaklanan kötü niyetin bölünmesi mümkün olmamalıdır. … sayılı kararı da aynı yöndedir.
Somut olayda da; davalı şirketin marka tescil başvurusunda bulunurken kötü niyetli olduğu sabit olduğundan, …kararının iptali isteminin tüm mal ve hizmetler bakımından, markanın hükümsüzlüğü isteminin taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınarak talep konumu mal ve hizmetler bakımından davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı …kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın “28.SINIF: Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar. Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler ve cihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar. Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü uyarınca hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen …’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 157,50 TL posta-tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 2.830,40 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan 23,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2023
Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza