Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/174 E. 2023/64 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/174 Esas – 2023/64
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/174 Esas
KARAR NO : 2023/64

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 16/05/2022
KARAR TARİHİ : 10/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 16/05/2022 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin …’de 66 yıldır modern perakende sektörünün öncülüğünü yapmakta olduğu, birleşmeler sonucunda …’a intikal eden işletme adı, “… …” ibaresi, … tarafından, 25.10.1993 tarih ve …. nolu … kararı ile “Şirketimizin açacağı mağaza, market vs. işyerlerine, işletme ünvanı olarak “… …” adının konulmasına, İşletmemizin tanıtıcı işareti olarak bu karara eklenmiş bulunan form içindeki “… …” kelimelerinin kullanılmasına” yönünde verilen karar ile 09.11.1993 tarihinde ticaret siciline tescil ettirilmiş bulunduğu, 1993 yılı içerisinde müvekkili şirketin bu işletme adıyla marketler açmaya başlamış olduğu, yurt içinde toplam 2634 mağazası bulunmakta olduğu, bu mağazalardan 878 tanesinin … tanesinin … tanesinin … tanesinin … tanesinin … ve … formatı altında faaliyet göstermekte olduğu, tüketicinin “… …” markasını butik mağaza zincirleri olarak tanımakta ve tercih etmekte olduğu, …’de toplam 81 adet … … mağazası ve 40 adet macrokiosk mağazası bulunduğu, hedef olarak gurme ve çok çeşitli ürün satmakta olan “… …” mağazalarının konsept mağazacılık anlayışıyla sektöründe bir ilk olduğu, müvekkili şirketin “… …” markasına ilişkin …’na yapılmış olan tanınmışlık başvurusunun Kurum tarafından kabul edilmiş olduğu; “… …” markasının … nezdinde de “…” olduğunun 09.12.2021 tarihi itibariyle kabul edilmiş olduğu, müvekkiline ait “…” ve ‘’…’’ ibareli markaların sektörünün en “prestijli” markalarından biri olan “…” markası adı altında piyasaya sürülmekte olduğu, … markasının … sicilinde … sayı ile, “… …” markasının ise … nezdinde 17/03/2022 tarih …. sayılı karar ile … olarak koruma kapsamına alınmış olduğu, dolayısıyla … ve … … markalarının tanınmışlığı nedeniyle de tüketici nezdinde esas unsuru “…” ve “…” ibareli markaların bilinir kılınmış olduğu, itiraza konu “… …” ibareli marka başvurusunun tescili halinde, tüketiciler nezdinde bu markanın müvekkili firmanın “…/…” ibareli olan seri markaların devamı olduğu veya bir firmayla iş birliği yapıldığı yönünde intiba oluşacağının açık olduğu, itiraza konu markanın tescili durumunda, söz konusu marka başvurusunun sahibinin bu tanınmışlıktan haksız olarak yararlanacağı, müvekkili firmaya ait markaların ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğuracağı, bu markaların itibarına zarar vereceği, itiraz konusu “… …’’ ibareli marka başvurusunun, müvekkiline ait esas unsuru “…” ve “…” ibareleri olan markalar ile görsel anlamda ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, bu nedenle markaya ayırt edicilik katmadığı, bu nedenle, müvekkiline ait markaların esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinden oluşmakta olan “… …” ibareli markada “…” ibaresinin benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınması gerektiği, müvekkiline ait markalarda yer alan ikincil unsurların tanımlayıcı nitelikte olduğu, esas unsurun “…/…” ibaresi olduğu, dolayısıyla, itiraz konusu ibare ile karşılaşan ortalama dikkat ve algılama düzeyine sahip tüketicilerin zihinlerinde, müvekkili firmaya ait “…” ve “…” ibareleri olan markaların bırakmakta olduğu izin canlanmasının ve müvekkili şirket seri markalarından biri olarak algılanmasının kaçınılmaz olduğu, itiraz konusu “… …’’ ibareli marka başvurusu içerisinde müvekkiline ait markaların esas unsurunu teşkil eden “…” ibaresinin birebir aynısını barındırmakta olduğu, işitsel anlamda da yoğun derecede benzerlik yaratılmış olduğu, tescili talep edilen “… …’’ ibareli marka ile müvekkili firmaya ait esas unsuru “…” ve “…” ibareleri olan markaların görsel ve işitsel açılardan benzer olduğu, somut olayda, SMK m.6/1 ile getirilmiş olan “Tescil için başvurusu yapılan markanın, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer olması” koşulunun gerçekleşmiş olduğu, “…”, “…”, “…” ve “…” markalarının müvekkili firmanın herkes tarafından bilinen markaları olduğu, “… …’’ ibareli markanın iltibas yaratacak ve müvekkili firmanın tanınmışlığından yararlanacak ve haksız rekabet oluşturacak olmasının … tarafından reddedilmesinin kabul edilebilir olmadığı, “… …” ibareli bir markanın müvekkili şirketin seri markalarından biri olarak ortalama tüketici nezdinde algılanması ve karıştırılmasının kaçınılmaz olduğu, itiraz konusu marka başvurusunun tescilinin talep edildiği 35. sınıfta müvekkiline ait itiraza mesnet markaların da hali hazırda tescilli olarak koruma altında olduğu, bu nedenlerle, taraf markaları arasında var olan görsel ve işitsel benzerliğe ek olarak sınıfsal benzerliğin de mevcut olduğu, itiraza konu “… …” ibareli marka başvurusunun tescili halinde, tüketiciler nezdinde bu markanın müvekkili firmanın kullanmakta olduğu esas unsuru “…” ve “…” ibaresi olan seri markaların devamı olduğu yönünde intiba oluşacağı ve müvekkili tarafından yeni bir marka yaratıldığının düşünülebileceği, zira ortalama dikkat ve algılama yeteneğine sahip bir tüketicinin markayı bütün olarak algıladığı, bu hususun da markalar arasında iltibas ihtimalinin var olduğunu açıkça göstermekte olduğu, bu nedenlerle, itiraza konu marka başvurusunun SMK 6. Madde anlamında reddinin gerekmekte olduğu, dava konusu markanın müvekkili şirkete ait …. ibareli alan adı ile benzer olduğu, bu hususun Kurum tarafından hatalı değerlendirilmiş olduğu, “…” ve “…” ibaresinin müvekkili şirkete ait alan adının da esas unsuru olduğu, müvekkili şirkete ait tanınmış markanın benzerinin tescil başvurusuna konu edilmesinin kötü niyetli olarak kabul edilmesi ve başvurunun reddedilmesi gerektiği hususlarını beyan etmekte, markalarına ilişkin yargı kararlarını emsal göstermekte ve …, …’nun 18.03.2022 tarih ve … sayılı red kararının iptalini ve … sayılı marka başvurusunun reddini, tescil işlemlerinin durdurulmasını, markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmektedir.
CEVAP:
Davalı … vekili 03/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru konusu marka ile davacının … esas unsurlu markalarının genel izlenim itibariyle ve bütünüyle bıraktığı algı itibariyle benzer olmadığı, başvuru markasında “…” ibarelerinin bir bütün şeklinde tanzim edilmiş olduğu, ortalama tüketici nezdinde “…” ibaresinin “daha çok hijyen” olarak algılanacağı, ayrıca başvuru markasında tek unsurun “…” ibareleri olmadığı, markanın başında belirgin bir … unsurunun bulunmakta olduğu ve ayrıca “…” ibarelerinin de bulunmakta olduğu, başvuru markasının bir bütün olarak davacı markalarından farklılaşmış olduğu, “Büyük, geniş, uzun, fazla” gibi anlamları haiz olan “…” sözcüğünün her iki markada da ortak olmakla birlikte, söz konusu ibarenin, çeşitli sektörlerde sıklıkla kullanılagelen ve ayırt edici gücü düşük bir ibare olduğu, dolayısıyla; pek çok sektörde herkesin kullanabileceği türden, zayıf bir ibare olan, fantezi-orijinal olmayan “…” ibaresinin ortaklığından hareketle, markaların benzer olduğundan söz etmenin imkansız olduğu, somut olayda ibarelerin bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin, tümüne hakim olan görüş ve ayırt ediciliği vurgulayan imajın; ibarelerin ayırıcı bir çok unsurunu içeren bütününe odaklanmakta olduğu, davalı başvurusunun konusu olan işaret, davacıya ait tescilli markalara -“toplu olarak bıraktığı umumi intiba” itibariyle- ilk bakışta kolayca tefrik edilemeyecek şekilde benzediğinden ve bu suretle iltibasa sebebiyet vereceğinden söz edilebilmesinin olanaksız olduğu, başvuru markası ile davacı markalarının işaret anlamında benzer olmadıkları tespit edilmiş olduğundan, kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin incelenmesine dahi ihtiyaç duyulmadığı, çünkü SMK 6/1 maddesinde düzenlenmiş olan iltibas tehlikesinin ilk koşulu olan marka benzerliği şartının gerçekleşmemiş olduğu, davacı vekilinin … markalarının tanınmışlığını ileri sürmekte olduğu, ancak taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı için tanınmışlık koşulunun da oluşmamış olduğu, dava konusu marka başvurusu kötü niyet açısından irdelendiğinde, markanın yasada öngörülen amacına ve kendisinden beklenen iktisadi işlevlerine aykırı amaçlarla yapılmış bir tescil başvurusu olduğu yönünde yeterli kanaate ulaşılmamış olduğu, davacının sunmuş olduğu delillerin, davalının marka ticareti yapmak, yedekleme veya şantaj yahut davacıyı engelleme, pazara girişini güçleştirmek veya davacıya zarar verme kastıyla hareket ettiğini kabule yeterli bulunmamış olduğu, davacının, davalının başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olduğunu ispat edememiş olduğu, hususlarını beyan etmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
Davalı … vekili 24/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından … nezdinde düzenlenen ilk itirazda yalnızca …. sayılı markalara dayanılmış olduğu, müvekkilinin kullanım ispatı talebine yeterli cevap verilmediğinden, davacının sadece 2016 18267 sayılı “…” ve … sayılı “…” markaları kapsamında itirazının değerlendirilmiş olduğu ve … itirazın reddedilmiş olduğu, davacının söz konusu karara … nezdinde itiraz etmiş olduğu, … nihai kararında –markaların bir kısmının kullanıldığının ispatı hususuna değinilmeden “başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların ihtiva ettikleri anlam, genel görünüm ve muhtemel tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki ve izlenim itibariyle karıştırılacak derecede benzer olmadığı ve markalar arasında görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere karıştırılma olasılığı bulunmadığı kanaatine ulaşıldığından itirazın benzerlik ve tanınmışlık da dahil olmak üzere tüm gerekçeleri bakımından reddi” davacının itirazının reddine karar vermiş olduğu, mahkeme nezdinde davacı tarafından, … sayılı … Kararının iptali amacı ile 5000 sayılı kanunun 15/C maddesi gereği açılmış olan işbu davanın incelemesinde, müvekkili markası hakkında … nezdinde düzenlenen itirazlar, cevaplar ve kararlar ile sınırlı olarak inceleme yapılması gerektiği, yani … iptali incelemesi kapsamında, davacının işbu davaya esas dilekçesinde belirtmiş olduğu ancak … nezdinde düzenlediği itirazlarda ileri sürülmemiş markaları SMK 6/1 kapsamında değerlendirme dışı bırakılması gerektiği ve ayrıca SMK 6/6 kapsamında ileri sürdüğü iddialarının da … karar iptali incelemesi dışı bırakılması gerektiği, 6769 sayılı SMK’nın 25/7 madde hükmü gereği, dava tarihinden itibaren beş yıldır tescilli olan davacıya ait gerekçe markaların ilgili “mal veya hizmetler bakımından …’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunmasını” –kullanımının ispatlanmasını- talep etmekte oldukları, davacının davasına gerekçe olarak ileri sürdüğü; .. sayılı “ …” ibareli marka, … sayılı “….” ibareli marka, … sayılı “ …” ibareli marka, … sayılı “ …” ibareli marka … sayılı “…” ibareli marka … sayılı “ …” ibareli marka … sayılı “ …” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka … sayılı “…” ibareli marka … sayılı “…” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka … sayılı “… ” ibareli marka … sayılı “…” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka … sayılı “…” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka,… sayılı “… …” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka, …. sayılı “….” ibareli marka, … sayılı “… ” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka, … sayılı “… ” ibareli marka, … sayılı “… ” ibareli marka,… ” ibareli marka, … sayılı “… ” ibareli marka, … sayılı “… ” ibareli marka, … sayılı “… ” ibareli marka, … sayılı “… …” ibareli marka, … sayılı “ … …” ibareli marka, … sayılı “… ” ibareli marka, … sayılı “ …” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka, … sayılı “… ” ibareli marka, … sayılı “… … …” ibareli marka, … sayılı “… …” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka, … sayılı “…” ibareli marka, … sayılı “ …” ibareli marka … sayılı “…” ibareli marka … sayılı “…+…” ibareli marka, … sayılı “… +…” ibareli marka, … sayılı “… +…” ibareli marka, …. sayılı “… …+…” ibareli marka … sayılı “ … …” ibareli marka, … sayılı “… … …” ibareli marka … sayılı “… … …” ibareli marka dava tarihi itibari ile 5 yıldır tescilli olan markalarının SMK 25/7 kapsamında kullanımının ispatlanmasını, dava kapsamında ilgili mal veya hizmetlerde kullanımı ispatlanamayan davacı markalarının ise işbu hükümsüzlük davasında değerlendirme dışı bırakılmasını talep ettikleri, taraf markalarının SMK 6/1 kapsamındaki benzerlik değerlendirmesinde ele alınacak ilk hususun, markalarda ortak olan “…/…” kelimesinin ayırt ediciliğinin düşük olması nedeni ile taraf markaların ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olamayacağı gerçeği olduğu, müvekkiline ait marka başvurusuna düzenlenen itirazda, karıştırılma ihtimalinden söz edebilmek için gerekli olan ilk koşulun yani markaların aynılığı veya benzerliği şartının sağlanamadığı, müvekkili markasının, siyah fonda birleşik yazılmış “…” esas unsuru, bunun solunda yer alan ikili yaprak figürü ve en altta yer alan tanımlayıcı nitelikteki “…” ve “…” ifadelerin bir araya gelmesinden oluşturulmuş olduğu, müvekkili markasının bu haliyle, bütüncül olarak ele alınması gereken ve figüratif karakterde oluşturulmuş özgün bir marka durumunda olduğu, davacı markaları ise … unsurları barındıran “… …” markasından ve “…” ibaresine “…” ibarelerinin eklenmesi ile oluşturulmuş, müvekkili markasından farklı … unsurları da içeren markalar durumunda oldukları, taraf markalarının görsel yapıları itibariyle karşılaştırıldığında; ayırt edicilik gücü zayıf olan ve herkes tarafından kullanılabilen “…” ibaresine “hijyen” kelimesinin getirilerek kaynaştırıldığı “…” esas unsurlu özgün görsel kimliğe sahip müvekkili markası ile yine ayırt edicilik gücü oldukça zayıf “…/…” ibarelerinin ardına çeşitli ibareler getirilerek oluşturulmuş davacıya ait markaların, bu özellikler itibari ile tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyecekleri, taraf markaları … + esas unsur(lar) + yan unsurları ile beraber değerlendirildiğinde birbirlerinden oldukça farklı karakteristik özelliklere sahip markalar konumunda olduğu, görsel ve kavramsal açıdan birbirlerinden oldukça farklı olan taraf markaları arasında tam anlamıyla bir işitsel benzerlikten söz etmenin de mümkün olamayacağı, her ne kadar taraf markaların telaffuzlarında ilk hecelemeler itibariyle ortak “…” sesi kulağa gelse de; bu ortak ses (kelime), …’ de “büyük, geniş” anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliğinin oldukça düşük olduğu, koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, bu ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağı, bu nedenle ilgili kelimenin bütün sektörlerde herkes tarafından kullanılabilir olan ve ayırt edicilik gücü zayıf bir unsur olduğu, müvekkili markasının öncül / esas unsuru olan “…” yazılı unsuru, bir bütün olarak algılanması gereken kaynaşmış bir ibare konumunda olduğu, bu ibare parçalanarak ele alındığında ilk beş harfini oluşturan “…/…” ibaresinin, günlük dilde çokça kullanılagelen ve İngilizceden dilimize geçmiş bir kelime olup “büyük, uzun” gibi anlamlara geldiği, anlamı ve her alanda çokça kullanılması itibariyle “…” ibaresinin oldukça düşük bir ayırt edicilik gücüne sahip olduğu hususlarını beyan etmekte, bir kısım yargı kararlarını emsal göstermekte, kullanmama def’i ileri sürmekte ve davanın reddini talep etmektedir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…+… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şahsın gerek marka işlem dosyasında gerekse dava aşamasında ileri sürdüğü kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait alan adı ile dava konusu marka arasında iltibas tehlikesi olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şahsa ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, özel veya teknik hususların tespiti bakımından bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın “…+… …” ibareli, 35.sınıfta yer alan bir kısım hizmetlerin tescili amacıyla 09.11.2020 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 28.12.2020 tarih ve 363 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 24.02.2021 tarihinde … sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın m.6/1, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, davalı şahsın 19.04.2021 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, karşı görüş dilekçesinde … sayılı markalara ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacı şirketin 05.07.2021 tarihli marka kullanım ispat formu ibraz ettiği, yayına yapılan itirazın …’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 17.12.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şahsın 24.01.2022 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren …. ‘nun … sayılı … kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 21.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 01.04.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı şahsın gerek idari süreçte … nezdinde, gerekse hükümsüzlük davası kapsamında kullanmama def’i ileri sürdüğü davacı markaları ile davacının marka işlem dosyası ile dava dosyasına sunmuş olduğu deliller incelenerek kullanmama def’i ileri sürülen markaların … kararının iptali talebi kapsamında SMK m.19/2 maddesi bakımından başvuru tarihi (09.11.2020) itibarıyla beş yıldır tescilli olup olmadığının tespiti, hükümsüzlük davası kapsamında SMK m.25/7 maddesi bakımından dava tarihi (16.05.2022) itibarıyla beş yıldır tescilli olup olmadığının tespiti ile davacının beş yıldır tescilli olan markaları için ilgili mal ve hizmetler bakımından …’de ciddi olarak kullanımının kanıtlanıp kanıtlanmadığının tespiti gerekmektedir.
… ve … sayılı markaların dava konusu marka tescil başvuru tarihi itibariyle en az beş yıldır tescilli olmadıkları anlaşıldığından; bu markalar … kararının iptali istemi bakımından kullanmama def’ine tabi değillerdir.
… nezdinde 6769 Sayılı SMK’nın 19. maddesi kapsamındaki kullanım ispatı talebine istinaden itiraz sahibi (işb u dosyadaki davacı) tarafından sunulan kullanım kanıtları incelenmiş, sunulan dokümanların büyük çoğunluğunun “… ” markalarının yer aldığı katalog kapak ve sayfalarından oluştuğu, birkaç adet dokümanın “… ” markalarını da içerdiği anlaşılmıştır. Ancak yapılan incelemede söz konusu dokümanlardan sadece “macrostyle” markalı katalog kapaklarının üzerinde ay ve yıldan oluşan tarih bilgisinin yer aldığı, diğer markaları içeren dokümanların üzerinde tarih bulunmadığı, dokümanların genel olarak kullanımın niteliği, yeri, kapsamı gibi hususlarda yeterli ve açık bilgi içermediği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından sunulan belgelerin birçoğunda tarihin bulunmaması direkt olarak kullanımı ispat için yeterli olmadığı anlamı taşımamakla birlikte, davacı tarafından bütüncül değerlendirme yapılmasını sağlayacak başkaca destekleyici delilin de sunulmadığı, sunulan delillerin 35. Sınıfta yer alan hizmetler bakımından SMK’nın 19/2. madde hükmü kapsamında “itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından …’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil” niteliğinde olmadığı tespit edilmiştir.
Sonuç olarak, davacı tarafından sunulan delillerin kulanım ispatına konu markaların …’deki ciddi kullanımının ispatı bakımından yeterli olmadığı, … … tarafından kullanıma ilişkin yapılan tespitin yerinde olduğu, … tarafından bu konuda bir değerlendirme yapılmamış olduğu, davacı şirketin SMK’nın 6/1 kapsamında itirazının sadece kullanma def’ine tabi olmayan … ve … sayılı markalar bakımından dinlenebileceği kanaatine varılmıştır.
Markanın hükümsüzlüğü istemi kapsamında davalı şahıs vekilinin kullanmama def’i ileri sürdüğü davacı markalarından bilirkişi raporunda Tablo-5’te kırmızı renkte işaretlenmiş olan markaların tescil tarihi itibarıyla 6769 sayılı SMK’nın 25/7 maddesi kapsamında kullanmama def’ine tabi olmadığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla davacı şirketin … sayılı markalar bakımından kullanımı kanıtlama zorunluluğu olmadığı anlaşılmıştır.
Tablo.5’te yer alan ve kırmızı renkte işaretlenmemiş olan markalar SMK 25/7 madde hükmüne tabi olup, marka işlem dosyasına ve işbu dava dosyasına sunulan delillerin bu markaların kullanımını kanıtlayıp kanıtlamadığının tespiti gerekmektedir.
Davacı şirkete ait aşağıda sunulan dokümanlar incelendiğinde “…” ibareli markanın …’de ciddi kullanımı olduğunun kanıtlandığı kabul edilmekle birlikte, dokümanlar üzerinde son beş yıldaki kullanımı gösterir tarih olmasa dahi Kurum’un 17.03.2022 tarihli tanınmışlık kararı ile birlikte dikkate alındığında tanınmışlık incelemesine ait kriterleri karşıladığına şüphe olmadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte davaya gerekçe tek başına “…” ibaresini içeren … ve … sayılı davacı markaları kullanmama def’ine tabi değildir.
– “… …” markasının … olarak kabulüne ilişkin … ’nun 17.03.2022 tarih, … sayılı kararı,
– Davacı şirkete ait … mağazalarının şubesini, adını ve mağaza formatını gösterir liste,
– “…” isimli marketlerin mağaza görüntüleri ve bu marketlerdeki aktivitelerle ilgili haberler,
– Davacının ‘…’ isimli mağazasında bulunan reyonlara (meyve-sebze, et ürünleri, unlu mamuller, zücaciye, şarküteri ürünleri, alkollü-alkolsüz içecek) ilişkin görüntüler,
– “…” markasına ilişkin çeşitli sosyal medya haberleri ve görüntüleri, paylaşımlar,
– “…” etkinlik videoları,
– Reklam verilen çeşitli alanlara (havaalanı, caddede billboard) ilişkin fotoğraflar,
– 2012-2018 yılları arasında davacı şirket ile ilgili olarak basında çıkan haberlere ilişkin liste (listede …, … ibareli markalar bulunmaktadır.),
– 2015-2017 yılları arasında davacı şirket adına düzenlenen “…” ibareli markalarına ilişkin katalog, el ilanı basımı, sosyal medya reklamları, reklam filmi, çeviri vb. için yapılan harcamalarına ilişkin liste ve faturalar,
– Davacı şirketin “…” markasının tanıtımına ilişkin videolar,
– 1999-2006 yılları arasında davacı şirketin çeşitli illerde “… …” mağazalarının ve “…” mağazacılık okullarının açılış videoları, tv ve radyo tanıtımları, haber programlarında yer alan haberleri.
Diğer taraftan “…” markalarına ait reklamlar, ilanlar, “…” ibareli markalara ait sosya medyada hashtagle yapılan paylaşımlar ve ilanlar bulunsa da üzerinde tarih bilgisi yer almayan bu kullanımları destekleyen son beş yılda …’de ciddi kullanımı kanıtlar başka delil tespit edilememiştir. “…” ibareli markaların 2012-2018 yılları arasında davacı şirket ile ilgili olarak basında çıkan haberlere ilişkin listede yer aldığı, 2015-2017 yılları arasında davacı şirket adına düzenlenen “…” ibareli markalarına ilişkin katalog, el ilanı basımı, sosyal medya reklamları, reklam filmi, çeviri vb. için yapılan harcamalarına ilişkin liste ve faturalar sunulmuş olmakla birlikte dosya kapsamında 2017 yılı sonrasına ait benzer bir kanıta rastlanmadığından davacı tarafından sunulan delillerin hükümsüzlük davası bakımından kullanmama def’ine tabi markaların …’deki ciddi kullanımının ispatı bakımından yeterli olmadığı düşünülmektedir. Dolayısıyla, davacı şirketin SMK’nın 6/1 kapsamındaki hükümsüzlük talebinin sadece kullanmama def’ine tabi olmayan … sayılı markalar bakımından dinlenebileceği kanaatine varılmıştır.
Bununla birlikte; …sayılı markalar dava konusu marka başvuru tarihinden sonraki tarihli olduklarından, öncelik ilkesi gereğince, bu markalar aşağıda yapılacak SMK m.6/1 hükmü incelemesinde değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Davacı şirketin hükümsüzlük talebine gerekçe olan ve kullanmama def’ine tabi olmayan markalardan … sayılı “…” ibareli markanın davaya konu marka ile 35. Sınıfta aynı/aynı tür/benzer mal/hizmetleri içerdiği tespit edilmiş olmasına rağmen markalar ortak herhangi bir kelime veya … unsuru içermediğinden, bu marka ile dava konusu marka arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı peşinen söylenebilecektir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; … kararının iptali istemi bakımından yapılan incelemede davaya konu marka başvurusu kapsamında 35. Sınıfta tüm alt gruplarda yer alan hizmetlerin davacı şirkete ait … sayılı marka tescili kapsamındaki 35. sınıftaki hizmetler ile aynı/aynı tür olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte davaya konu marka başvurusunun 35. Sınıfta 05. alt grupta yer alan bir kısım malların perakendecilik hizmetleri, davacının … ve … sayılı markalarının tescil kapsamında yer alan ve bilirkişi raporunda yer verilen Tablo 7’de italik ve altı çizili olarak gösterilen mallar ile ilişkili mal ve hizmetlerdir. Şöyle ki; bu malların ve hizmetlerin niteliği, amacı ve yöntemi aynı olmamasına rağmen, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olduklarından, hizmetlerin sunulduğu yer genellikle malların satışa sunulduğu yerle aynı olduğundan ve hedeflenen halk kesimi aynı olduğundan benzerlik söz konusudur.
Bilirkişi raporunda yer verilen Tablo 7 ve 8’de detaylı olarak görüldüğü üzere, davaya konu markanın hükümsüzlük talebi bakımından yapılan incelemede davaya konu marka kapsamında;
35. Sınıfta tüm alt gruplarda yer alan hizmetlerin davacı şirkete ait … sayılı marka tescili kapsamındaki 35. sınıftaki hizmetler ile aynı/aynı tür olduğu,
35. Sınıf 05. alt grupta yer alan hizmetlerin davacı şirkete ait … sayılı marka tescili kapsamındaki 35. sınıftaki hizmetler ile aynı/aynı tür olduğu,
35. Sınıfta ilk dört alt grupta yer alan hizmetler ile 05. alt grupta yer alan bir kısım malların perakendeciliği hizmetlerinin davacı şirkete ait … sayılı marka tescili kapsamındaki 35. sınıftaki hizmetler ile aynı/aynı tür olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte davaya konu marka başvurusunun 35. Sınıfta 05. alt grupta yer alan bir kısım malların perakendecilik hizmetleri davacının Tablo 7’de ve Tablo.8’de italik ve altı çizili olarak gösterilen malları ile ilişkili mal ve hizmetlerdir.
Dava konusu marka incelendiğinde; siyah renkte zemin üzerinde beyaz renkte harflerle yazılmış “…” ibaresinin sol kısmında iki adet üst üste yeşil renkte yaprak figüründen ve alt kısmında daha küçük puntolarlar yeşil dikdörtgen zemin üzerine yazılmış “…” ibaresinden ve beyaz renkte zemin üzerine yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. Söz konusu marka, kelime ve … kombinasyonundan oluşan karma bir marka olmakla birlikte markadaki “…” kelime unsuru “büyük, geniş, mikro karşıtı” anlamlarına gelen “…” ibaresi ve “sağlık bilgisi; sağlık koruma, hıfzıssıhha; sağlığa zarar verecek ortamlardan korunmak için yapılacak uygulamalar ve alınan temizlik önlemlerinin tümü.” anlamlarına gelen “hijyen” ibaresinin birleşiminden oluşmaktadır. “…” ve “…” ibarelerinin ayırt ediciliği bulunmadığından markada tali unsur niteliğinde yer almaktadır.
Davacı şirkete ait davaya gerekçe markalardan kullanmama def’ine tabi olmayan ve incelemeye alınan markalar ise çeşitli ibareler ve figürler ile birlikte tescil edilmiş “…” ibareli markalardan ve “…” ibareli markalardan oluşmaktadır. Davacı şirketin ayrıca Kurum nezdinde … sayı ile tescilli “…” tanınmış markası bulunmaktadır. Davacı markalarında yer alan “…” ve bu ibarenin … karşılığı olan “…” ibaresinin “büyük, geniş, mikro karşıtı” anlamlarına gelmesi, günlük hayatta ve ticaret hayatında yaygın kullanımı olan, bu nedenle de herkesin kullanımına konu olabilecek bir ibare olması, Kurum nezdinde birçok farklı sahip tarafından tek başına veya ek ibareler ile birlikte çok sayıda başvuruya konu edilmekte olan, tüketicinin sıklıkla karşılaştığı türden bir ibare olması nedeniyle ayırt ediciliğinin zayıf olduğu düşünülmektedir.
“…/…” ibaresi …’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği oldukça düşük olup, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamları dar değerlendirilmelidir. Diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerekmektedir.(…) Nitekim bu husus, … sayılı ilamında da kabul edilmiştir. Yine … sayılı kararında da “…/…” ibareli davacı markalarının yüksek ayırt ediciliğinin bulunmadığı benimsenmiştir.
…. sayılı bir kararında da; “…” kelimesinin ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu belirtildikten sonra,”… …” markası ile “… …” markası arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı belirtilmiştir.
…. sayılı kararına konu bir uyuşmazlıkta da; “…/…” ibarelerinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu, davacıya ait bu ibareleri içerir markalar ile “…” markası arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markalar arasında davaya konu hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesi nezdinde markalar arasında iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığı, davacı markalarında yer alan “…/…” ibarelerinin tek başlarına ayırt edicilikleri düşük zayıf ibareler oldukları, … sayılı kararında belirtildiği üzere; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği, somut olayda dava konusu markanın esas unsurunun bir bütün halinde “…” şeklinde olduğu, bir bütün halinde bu ibarenin davacıya ait markalardan iltibas tehlikesini bertaraf edecek derecede farklılaştığı, zira ortalama tüketici kesiminin markaların ayırt edici unsurlarını bölüp, parçalamadan bir bütün halinde algılayacağı, bir bütün halinde “…” işaretinin davacıya ait markalarla görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik ihtiva etmediği, bu hale göre davacıya ait önceki tarihli markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan gerek dikkatli ve bilinçli tüketici kesiminin, gerekse makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…+… …” markasını gördüğünde, ya da işittiğinde, davaya konu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacı markalarından farklı bir marka olarak algılayacağı, marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece … niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. … hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın … niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın … niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, … sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece … sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı şirkete ait “…” / “…” ibareli markaların tanınmış olduğu iddiasına ilişkin davacı yanın sunmuş olduğu deliller incelenmiştir. Davacı şirket tarafından sunulan dokümanlardan “…” ibareli markanın davaya konu markanın başvuru tarihi itibariyle özellikle “süpermarket” sektöründe tanınmışlığı bulunduğu kanaatine varılmıştır. Söz konusu “…” ibareli marka ayrıca … tarafından … sayı ile … olarak korunmaktadır. Ancak “…” ibaresi olmaksızın tek başına “…” ibaresinin veya bu ibarenin … karşılığı olan “…” ibaresinin davacı şirket ile sıkı sıkıya bağlı, toplumun büyük bir kesimi tarafından herhangi bir mal veya hizmet üzerinde farklı kelime veya … unsurları ile birlikte görüldüğünde refleks halinde ilişkilendirebilecek düzeyde bir tanınmışlığı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait markalar bir bütün halinde birbirine benzemediğinden SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, … kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; “…” alan adının ilk kez 21.12.2000 tarihinde tahsis edilmiş olduğu ve davacı şirket adına tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan araştırmada … ibareli markanın kullanımına ilişkin ilk arşiv kaydının 12.08.2009 tarihinde alındığı tespit edilmiştir. Söz konusu alan adının bağlı olduğu ve 2009 yılından bu yana aktif olarak kullanıldığı tespit edilen internet sitesi incelenmiş, alan adının “Meyve & Sebze, Et & Tavuk & Balık, Süt Ürünleri & Kahvaltılık, Temel Gıda, Atıştırmalık, Sağlıklı Yaşam Ürünleri, İçecek, Unlu Mamül & Tatlı, Meze, Ev Yapımı Gıdalar (Sandviç, Tatlı, Turşu vb.), Temizlik, Kozmetik, Bebek Ürünleri, Ev & Yaşam & Evcil Hayvan (Aydınlatma Malzemeleri, Banyo & Çamaşır Ürünleri, Dekorasyon, Ev Tekstili, Evcil Hayvan, Giyim & Aksesuar, Kamp & Piknik, Kırtasiye, Kişisel İlgi & Eğlence, Kitap & Dergi & Gazete, Kullan – At Ürünler, Mutfak Eşya & Gereçleri, Sofra Ürünleri, Pil), Çiçek & Bahçe, Elektronik (Elektrikli Ev Aletleri, Telefon & Aksesuarlar)” ürünlerinin online satış hizmetleri kapsamında kullanıldığı tespit edilmiştir.
Davacı şirketin … internet sitesi kapsamında kullanılan hizmetler ve satışı yapılan ürünler incelendiğinde davaya konu marka başvurusu kapsamında 35. Sınıfta yer alan bir kısım malların perakendecilik hizmetleri bakımından … markasının kullanılmakta olduğu görülmekte ise de yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere dava konusu markanın davacı şirkete ait … ibareli marka da dahil olmak üzere davaya gerekçe markalar ile karıştırılma ihtimaline sebebiyet verecek bir benzerliğinin bulunmadığı kanaatine varıldığından davacı yanın alan adı ile dava konusu marka arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 37,10 TL vekalet harcı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 175,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.873,50 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …’nun yapmış olduğu 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı … vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/02/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza