Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/172 E. 2022/206 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/172 Esas
KARAR NO : 2022/206

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 16/05/2022
KARAR TARİHİ : 07/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/08/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 16/05/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; …’ın; Delhi’de tıp ve şifalı bitkiler alanında uzman, dönemin ünlü hekimi … ve bir Unani Tıbbı uygulayıcısı olan …. tarafından….
yılında kurulan bir ilaç şirketi olduğunu, 1947 yılında … Pakistan ve … Hindistan olarak
ikiye bölünen şirket, 1948 yılında müvekkili, … …
… adı altında ilaç sektöründe faaliyetlerine başlamış olduğunu ve yine aynı yıl eğitim alanında
da hizmet vermek adına bir vakıf kurmuş olduğunu, … sözcüğünün Urdu dilinde “acı çeken
arkadaş” anlamına gelmekte olduğunu, müvekkilinin bilinen ilk logosu olan “…”ın, yüz
yıldan daha eski bir zamanda oluşturulmuş olduğunu, müvekkili hakkında ayrıntılı bilginin, müvekkiline
ait “https://www…com.pk/” uzantılı resmî internet sitesinde yer almakta olduğunu, müvekkiline ait 05. sınıfta yer alan mallarda korunmakta olan, dava konusu “…”
ibareli markanın, 3 Ağustos 1942 yılında … Hindistan’dan müvekkili … Pakistan’a
devrolmuş olduğunu ve o tarihten bu yana müvekkili adına kayıtlı olarak korunmakta olduğunu, 1973 yılında
Pakistan ile Bangladeş’in ayrılmasının ardından müvekkili … Pakistan’ın, …
Bangladeş’e 05. Sınıfta korunan “…” markasının kullanımına dair lisans vermiş olduğunu, bu
iki şirket dışında 05. sınıfta “…” markasının kullanım hakkına sahip olan başka bir şirket,
kurum ya da kuruluş bulunmadığını, somut olayda, müvekkiline ait marka başvurusu ile redde mesnet marka
karşılaştırıldığında aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması koşulunun sağlanamadığını, müvekkilinin, 100 yıldan uzun bir geçmişe sahip olan markasının şekil
unsurundaki yeşil renkli dolguyu kaldırıp bu yeşil rengi, markanın yazı unsuru ile farklı tonlarda
şekil unsuruna taşımış olduğunu, yine dolgunun kaldırılması ile oluşan çerçeve muhafaza edilerek
soldan başlayarak aşağı doğru uzanan ve üstten başlayarak sağa doğru uzanan formun korunmuş olduğunu, müvekkiline ait şekil ve yazı unsurları içeren başvurunun bu yönüyle özgün bir
karaktere sahip olduğunu ve alelade yazı karakteriyle ve büyük harflerle oluşturulmuş redde mesnet
markadan SMK m.5/1-ç kapsamında yapılacak incelemede esas alınan benzerlik ölçütlerine
göre farklılaşmakta olduğunu beyan ederek; YİDK’nin … sayılı kararının iptaline,
… sayılı marka başvurusunun tescil işlemlerinin devamına
karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 23/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda başvuru markası olan … markası ile redde mesnet
marka olan 2014/32687 başvuru numaralı … markası yan
yana incelendiğinde, taraf markalarının esas unsurunun … ibaresi olduğunu, ayrıca, başvuruya/ret kararına konu mallarla aynı veya aynı türdeki mal/hizmetlerin ret gerekçesi
markaların kapsamında bulunduğunun ortada olduğunu, bu nedenle hem her iki markanın esas unsurunun “…” olması hem de mal ve hizmetler
açısından ayniyet bulunduğu göz önüne alındığında, 6769 sayılı Kanunun 5-1-ç maddesi uyarınca,
mutlak tescil engeli bulunduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet …. sayılı “…” ibareli marka arasında SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca iltibas bulunup bulunmadığı, redde mesnet marka sahibinin kötü niyetli olduğu iddiasının mutlak tescil engelini bertaraf etme kabiliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, redde mesnet marka tescil belgesi celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 16.07.2021 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumuna yaptığı “Şekil+…” ibareli marka başvurusunun … no ile işleme alındığı, marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında Markalar Dairesi Başkanlığı’nca SMK m.5/1-ç hükmü bağlamında 2014/32687 sayılı marka gerekçe gösterilerek marka başvurusunun reddine karar verildiği, davacı başvuru sahibi tarafından bu karara 16.12.2021 tarihinde itiraz edildiği, itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 16.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler marka olarak tescil edilmezler. (6769 sayılı SMK m.5/1-ç)
Mutlak red nedenleri, marka olarak seçilmiş bulunan işaretin niteliğinden kaynaklı, yetkili mercilerce re’sen incelenmesi gereken tescil engelleridir. Söz konusu engellerin dayanağı kamu menfaati ve kamu düzenidir. Bu kategori içerisine giren işaretlerin, başka bir kişiye ait oldukları veya üzerlerinde üçüncü kişilerin hakları bulunduğu için değil, aksine herkesin kullanımına açık tutulmaları gerektiğinden üzerlerinde hiç kimsenin hak iddia edemeyeceği mülahazasıyla marka olarak tescilleri reddedilmektedir. Bunun tek istisnasını, daha önce, aynı türdeki mal ya da hizmetler için tescil olunmuş veya tescili için müracaat edilmiş bulunan bir markanın aynısı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzeyen marka başvuruları oluşturmaktadır. Bu olasılık, üçüncü bir kişinin marka hakkı temeline dayanmakla birlikte mutlak red nedenleri arasında sayılmıştır. (Ünal Tekinalp;Fikri Mülkiyet Hukuku; Dördüncü Bası; İstanbul 2005; sh.376) Marka hukukunda öncelik ilkesi hakimdir. Bu ilkeye göre, marka olarak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir işaret, aynı mal ya da hizmetler için başkası tarafından tescil ettirilemez. Bu ilkenin görünümlerinden birini 6769 sayılı SMK m.5/1-ç bendinde düzenlenen mutlak red nedeni oluşturur.
SMK’nin 5.maddesi mutlak red nedenlerini düzenlemiş olup, bu maddede sayılan hususlar gerek TÜRKPATENT, gerekse mahkemelerce resen gözetilmesi gerekir. SMK’nin 6.maddesi ise, nisbi red sebeplerini düzenlemiş olup, bu maddede düzenlenen hususlar resen gözetilemez, ancak ilgili kişiler tarafından ileri sürülebilir.
SMK’nin 5/1-ç bendinde belirtilen “aynı” olma; karşılaştırılan işaretlerin özdeş, birbirinden farksız, birebir aynı, taklit v.b. olmalarını ifade eder. Bunun yanında, işaretlerin örneğin farklı renk veya büyüklükte olması, yazı karakteri ya da tipinin farklılaştırılması gibi değişiklikler de “aynı” olma durumunu etkilemez. “Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” ise, karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların markanın kapsadığı mal ve hizmetin orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenim itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanmasıdır. Bu durumda, karşılaştırılan işaretlerin “aynı” ya da “ayırtedilemeyecek kadar benzer” olması halinde, markayı oluşturan işaretler arasında iltibasın varlığı ayrıca bir inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğu peşinen kabul edileceğinden; anılan Kanunun 5/1-ç bendinde ayrıca iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarının da araştırılması gibi bir koşul yer almamıştır. Bu bakımdan, yukarıda da ifade edildiği gibi bir ayniyet veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik mevcut ise TÜRKPATENT tarafından re’sen başvurunun 6769 sayılı SMK 5/1-ç bendi uyarınca reddine karar verilebilecektir. Ancak, marka tescilinde nispi ret nedeninin düzenlendiği 6769 sayılı SMK 6/1 fıkrasına göre başvurunun reddedilebilmesi için, başvurunun bültende ilanı üzerine yasal sürede ilgililerin itirazı halinde Kurumca işaretler arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil halk tarafından karıştırılma ihtimaline neden olacak derecede benzerlik bulunup bulunmadığı hususu incelenecektir. Bir başka deyişle, anılan madde hükmüne göre yapılacak benzerlik incelenmesinde asıl olan karıştırılma ihtimalidir. Bu nedenle, 6769 sayılı SMK m.18. maddesi uyarınca Kurum tarafından 6. madde yönünden inceleme yapılırken, başvuru konusu işaretin üzerinde kullanılacağı mal veya hizmetlerin ortalama tüketicileri nezdinde sicilde daha önce tescilli bir marka veya marka başvurusu ile karıştırılma ihtimaline yol açılıp açılmayacağının da değerlendirilmesini gerektiren derecede, yani Kurumca takdir yetkisinin kullanılacağı bir benzerlik mevcut ise, bu takdirde işaretler arasında güçlü ve açık bir iltibasın varlığı peşinen kabul edilmiş sayılamayacağından “ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” bulunduğundan bahisle re’sen, başvurunun reddine karar verilemez. Çünkü, böyle bir durumda işaretlerin 6769 sayılı SMK m.6/1 fıkrası anlamında bir “benzer”liği söz konusu olacağından, artık bu husus nispi ret nedeni olarak ve ancak başvuruya itiraz halinde Kurumca değerlendirilebilecektir. Zira, nispi red sebepleri kamu menfaati ile ilgili olmadığından, mahkeme veya TÜRKPATENT tarafından re’sen dikkate alınması mümkün değildir. Bunların mutlaka 6769 sayılı SMK’nin düzenlediği prosedür çerçevesinde ilgili kişiler tarafından itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. SMK’nin 6/1 fıkrası kapsamında karıştırılma tehlikesine yol açıp açmadığının değerlendirilebilmesi ise ancak ilgililer tarafından anılan Kanun çerçevesinde itirazda bulunulmasına bağlıdır. Böyle bir değerlendirme yapılırken her tescil başvurusunun somut koşullarının gözetilmesi gerekliliği de göz ardı edilmemelidir. (Mülga KHK dönemine ilişkin değerlendirme; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 05/10/2012 tarih 2012/11-154 E 2012/659 K)
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde, markaların kapsadıkları mal veya hizmet gruplarına göre belirlenecek olan ortalama tüketiciler esas alınacak ve yapılacak karşılaştırma sırasında markalardaki ayırt edici özellik taşımayan tali ve jenerik unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Ortalama tüketicinin dikkat ve algı düzeyi, mal veya hizmetin niteliğine, türüne ve fiyatına göre değişebilmektedir. Markaların ortalama tüketici tarafından ne şekilde algılandıkları, ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde yapılacak global değerlendirme bakımından belirleyici role sahiptir. Ortalama tüketici; “İyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan, makul derecede dikkatli, makul derecede tecrübeli ve makul derecede ihtiyatlı kimse”dir. Bu farazi kişi, markayı bir bütün olarak algılar, değişik markalar arasında karşılaştırma imkanını nadiren bulabilir. Daha çok, markaları, hafızasında tutabildiği kadar görüntüsüne göre değerlendirme yapar, detayların analizine girmez. (Uğur Çolak;Türk Marka Hukuku;4.Baskı;İstanbul; sh.134 vd)
Toplanan delillere, yukarıda yer verilen açıklamalara ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; Davacı vekili her ne kadar redde mesnet marka sahibinin kötü niyetli olduğunu ileri sürmüşse de, davalı TÜRKPATENT’in 6769 sayılı SMK m.5/1-ç hükmü kapsamında yapacağı değerlendirmede; redde mesnet marka sahibinin kötü niyetli olup olmadığını değerlendirme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu nedenle, redde mesnet marka sahibinin kötü niyetli olduğu iddiasından bahisle 6769 sayılı SMK m.5/1-ç hükmünde düzenlenen mutlak tescil engelinin aşılacağından söz edilemez.
Dava konusu … sayılı marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar; tıbbi amaçlı hijyen ürünleri; tıbbi amaçlı diyet maddeleri, bebek mamaları; tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri; diş dolgu malzemeleri, diş mumu; dezenfektanlar; zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler.” emtiaları ile redde mesnet 2014/32687 sayılı marka kapsamında yer alan “İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı olan ya da olmayan diyet maddeleri; bebek mamaları; Hijyen sağlayıcı ürünler (pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuk bezleri). Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç). Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar.” emtiaları aynı veya aynı türdür. Zira bu emtialar aynı tür tüketici kesimine hitap ederler, aynı tür ihtiyaçları karşılarlar, aynı tür yerlerde satılırlar, dağıtım kanalları ortaktır, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame imkânı bulunur.
Dava konusu … sayılı marka başvurusu incelendiğinde; kelime, renk ve şekil unsurlarından oluşan karma bir marka olduğu, koyu yeşil ve açık yeşil çizgilerle oluşturulan çerçeve şeklin içerisinde koyu yeşil renkler ile “…” ibaresine yer verildiği, bu ibarenin davaya konu emtialar için somut ayırt edici niteliği haiz olduğu, markayı oluşturan, hemen ve ilk bakışta çerçeve izlenimi veren açık ve yeşil koyu renkli çizgilerin markanın genel görünümü üzerinde somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, zira söz konusu çizgisel figürlerin özgün olmayıp hemen ve ilk bakışta ilgili tüketici kesimi nezdinde çerçeve izlenimi oluşturduğu, markaların bir çerçeve içerisinde konumlandırılması uygulamasının sektör fark etmeksizin ticari hayatta herkes tarafından sıklıkla uygulanan bir yöntem olduğu, bu nedenle, dava konusu marka başvurusunu gören ilgili tüketici kesiminin hemen ve ilk bakışta, başkaca bir araştırmaya gereksinim duymaksızın “…” ibaresine odaklanacağı, figüratif çizgisel unsurlara markasal etki izafe etmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Redde mesnet 2014/32687 sayılı marka incelendiğinde; salt kelime unsurundan oluşan “…” ibaresinden oluştuğu, markanın tek ve esaslı unsurunun bu kelime olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet marka global olarak karşılaştırıldığında; kapsamlarındaki emtiaların aynı veya aynı tür olduğu, her iki markanın kelime unsurunun birebir aynı olacak şekilde “…” ibaresinden oluştuğu, dava konusu marka başvurusunda yer alan kelime unsurunun “yeşil”, redde mesnet markanın ise “siyah” renk ile oluşturulmuş olmasının yukarıda açıklandığı üzere bu kelimelerin “aynı” olduğu olgusunu bertaraf etmeyeceği, dava konusu marka başvurusunda yer alan ve yukarıda tasvir edilen koyu ve açık renkli yeşil çizgisel figürlerden kaynaklı olarak, markaların “aynı” olmadıkları söylenebilirse de, bu çizgisel figürlerin ilgili tüketici kesimi nezdinde hemen ve ilk bakışta çerçeve olarak algılanması, bu nedenle bu figürlerin markasal ayırt edicilik etkilerinin bulunmaması nedeniyle dava konusu marka başvurusunun redde mesnet marka ile “ayırt edilemeyecek derecede benzer” olduğu, zira, ilgili tüketici kesiminin dava konusu marka başvurusunu gördüğünde, başkaca bir araştırmaya gereksinim duymayacak şekilde, hemen ve ilk bakışta, bu markayı redde mesnet markadan ayırt edemeyeceği anlaşıldığından karşılaştırılan markalar arasında SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca “ayırt edilemeyecek derecede benzerlik” bulunduğu, dolayısıyla davalı tarafından tesis edilen YİDK kararının iptalini gerektirir bir hukuka aykırılığın mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 45,50 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 229,90 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/07/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza