Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/167 E. 2023/244 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/167 Esas – 2023/244
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/167 Esas
KARAR NO : 2023/244

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 11/05/2022
KARAR TARİHİ : 15/05/2023
YAZIM TARİHİ : 23/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı-birleşen davacı vekili 11/05/2022 tarihli dava ve 31/05/2022 tarihli birleşen dava dilekçelerinde özetle; Davacının devraldığı “…” ve “…” markalarını aktif olarak kullandığını, İstanbul’da birçok şubesi bulunan “…” restoranlarının sahibi olduğunu, “…” markasının da gıda sektöründeki çeşitli faaliyetleri ile tanınan bir marka olduğunu, davacının seri marka yaratmak niyetiyle … başvuru numaralı “… …” ibareli marka için yaptığı başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, ancak redde mesnet … sayılı “….”” markası ile davacı markasının karıştırılabilme ihtimali bulunmadığını, “…” ibaresinin davacı ile özdeşleştiğini, davacının bu markaların gerçek hak sahibi olduğunu, çok sayıda tescilli “…” markası olduğunu, bu markaların seri marka olduğunu belirterek davanın kabulü ile … sayılı …kararının iptaline karar verilmesini, marka başvurusunun tescilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 17/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markalarda asli unsur olan “…” ibaresi sebebiyle markaların ve tüketici zihnindeki umumi intibaın benzer olduğunu, bu sebeple markalar kapsamındaki ortak hizmetler yönünden başvurunun reddine karar verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davalı … 30/06/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; … markasını ilk kullanan tarafın davacı olmadığını, markayı…yılında tescil ettirdiğini, …’den beri var olan işlemesinde markayı kullandığını, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, dava konusu markaların ayniyet derecesinde benzerlik içerdiğini, dava konusu markaların tüketicilerce “devam markası” şeklinde algılanacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
…. Mahkemesi’nin 02/06/2022 tarih … sayılı kararı ile söz konusu dava dosyası, mahkememize ait yukarıda yazılı esas sayılı dava dosyası ile birleştirildiğinden, birleşen dava dosyası, dosyamız arasına alınarak yargılama birlikte yürütülmüştür.
Davalar, 5000 sayılı … ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan …Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı …kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “… …” ibareli marka başvurusu ile birleşen davalıya ait … sayılı “…+… ” ibareli marka arasında “41.SINIF: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (…iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” hizmetleri bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacının önceki tarihli tescilli markalarından kaynaklı olarak müktesep hakkının bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge … İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Dava dışı …’ün 16.03.2020 tarihinde “… …” ibareli …. sayılı, 35 / 41 / 43.sınıfta yer alan bir kısım hizmetlerin tescili amacıyla marka tescil başvurusunda bulunduğu, …’nca başvurunun 13.04.2020 tarih ve 346 sayılı …’nde yayımlandığı, birleşen davalının 18.06.2020 tarihinde SMK m.6/1 hükmü uyarınca … sayılı markayı mesnet göstererek yayına itiraz ettiği, dava dışı şahsın bu itiraza karşı 14.09.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, yayına yapılan itirazın …’nca kısmen kabulü ile başvuru kapsamından 41 ve 43. sınıf hizmetlerin çıkarılmasına karar verdiği, bu karara karşı dava dışı şahıs tarafından 02.08.2021 tarihli itirazda bulunulduğu, akabinde dava konusu marka başvurusunun dava dışı … tarafından iş bu davanın davacı-birleşen davacısına devredildiğinin anlaşıldığı, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı …kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı-birleşen davacı marka vekiline 14.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, …izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. …değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, redde mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; başvuru markasından çıkartılan ve iş bu davaya konu olan “41.SINIF: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (…iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43.SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” hizmetleri ile redde mesnet … sayılı marka kapsamında yer alan 41 ve 43.sınıftaki hizmetler aynıdır.
Davacı-birleşen davacının dava konusu markası; siyah, büyük, standart harflerle yazılmış “… …” ibaresinden müteşekkildir. Markada yer alan “…” ibaresi tanımlayıcı nitelikte olduğundan “…” sözcüğü markasal öge olarak seçilecektir.
Birleşen davalının karma nitelikli markası ise; daire içinde gelin damat figürü etrafında “…” ibaresi ile altında “… …” unsularını haizdir. İş bu markada da “salon, düğün balo salonu, wedding ballroom” ibaleri tanımlayıcı nitelikte olup “… ve …” ögeleri ön plana çıkmaktadır.
Taraf markaları …olarak karşılaştırıldığında; başvuru markasından çıkartılan ve iş bu davaya konu olan hizmetler ile redde mesnet marka kapsamında yer alan hizmetlerin aynı veya aynı tür oldukları, gerek başvuru markasının, gerekse redde mesnet markanın esaslı unsurunun “…” sözcüğü olduğu, redde mesnet markada yer alan “…” unsurunun “Söz görünümden yüksek sesle konuşur.” ilkesi uyarınca “…” sözcüğüne göre nispeten arka planda kaldığı, buna göre; daha önce redde mesnet markayı gören, işiten, bu markalı hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra başvuru markasını aynı hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, bu hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı redde mesnet marka ile ilişkilendirebileceği, her iki markanın da aynı ticari kökenden geldiği hususunda yanılsama yaşayabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökenleri işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde kafa karışıklığı yaşayabileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında, davaya konu hizmetler bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı-birleşen davacı yan müktesep hak iddiasında bulunduğundan bu husus aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
…’nin 19.09.2008 tarih ve …. sayılı “…” kararında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
…. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (…)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, … Dairesi’nin 06/01/2020 tarih … sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.

Somut olayda yapılan incelemede, davacı-birleşen davacının müktesep hak iddiasına mesnet gösterdiği markalar; … sayılı markalardır. Buna göre; davacı-birleşen davacının önceki tarihli markalarından … sayılı … … ve …. sayılı … markalarının tescil tarihleri üzerinden 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği, bu markaların, dava konusu marka tescil başvuru tarihinde halen hükümsüzlük tehdidi altında bulundukları görülmüştür.
Davacı-birleşen davacının önceki tarihli diğer markalar arasında bulunan … sayılı …, … sayılı … … ve … sayılı … … … markalarının faklı sınıflarda tescilli olduğu; … sayılı …ve … sayılı …. … markalarının ise dava konusu markanın asli unsurundan farklı olduğu değerlendirilmiştir.
Davacı-birleşen davacının … sayılı … ve … sayılı … … markaları bakımından yapılan incelemede ise; söz konusu markaların tescilleri kapsamında yer alan 43.sınıftaki hizmetler bakımından fiili olarak uzun süreli kullanım şartına ilişkin marka işlem dosyasında yeterli nitelik ve nicelikte evrak ibraz edilmediği tespit edilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı-birleşen davacı yanın önceki tarihli markalarının tamamının, iş bu davaya konu marka başvurusu bakımından müktesep hak iddiasına mesnet teşkil edemeyecekleri kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet alınan marka arasında davaya konu hizmetler bakımından ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu, davacı-birleşen davacı yanın müktesep hak iddiası ispatlanamadığından bu savının yerinde bulunmadığına kanaat getirilerek asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Asıl ve birleşen davaların REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından asıl ve birleşen davadan peşin alınan 161,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 18,50 TL’nin davacı-birleşen davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacı-birleşen davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
4-Davacı-birleşen davacı tarafından yapılan 161,40 TL peşin harç, 161,40 TL başvurma harcı, 34,50 TL vekalet harcı 2.300,00 TL bilirkişi ücreti, 50,42 TL dosya kapağı masrafı, 434,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.142,22 TL yargılama giderinin davacı-birleşen davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı-b.davacı vekili, davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, birleşen davalının yokluğunda, HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/05/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza