Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/143 E. 2023/296 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/143 Esas – 2023/296
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/143 Esas
KARAR NO : 2023/296

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 23/04/2022
KARAR TARİHİ : 07/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı-birleşen davacı vekili 23/04/2022 tarihli dava ve 22/06/2022 tarihli birleşen dava dilekçelerinde özetle; Müvekkili şirketin …. sayılı markaların sahibi olduğunu, birleşen davalı şirketin …. sayılı “…” ibareli marka başvurusuna müvekkili şirket tarafından yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, başvurunun kötü niyetli olduğunun davalı Kurum tarafından göz ardı edildiğini, birleşen davalı şirketin faaliyet alanının küçük ev aletlerinden ibaret olduğunu, faaliyet alanı ile bağdaştırılması mümkün olmayan sınıflarda başvuruda bulunulmasının kötü niyeti gösterdiğini, müvekkili markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, müvekkili markalarının karma markalar olduğunu, taraf markalarında yer alan ibarelerin ilk 3 harfi ve son harflerinin aynı olduğunu, ibarelerin ortasında yer alan “he – i” harflerinin farklı olmasının benzerlik değerlendirmesinde önem arz etmediğini, müvekkili markasının telaffuzunun “elfakir” şeklinde olduğunu, taraf markalarının okunuşları bakımından neredeyse ayniyet derecesinde benzer olduğunu, taraf markalarının aynı/aynı tür ve benzer mal/hizmetleri kapsadığını, müvekkiline ait “…” markasının tanınmış marka olduğunu, birleşen davalı şirketin başvuru konusu marka ile tütün, çiğneme tütünleri, sigaralar, purolar, çakmaklar vesaire piyasaya sürmesinin ortalama tüketicinin zihninde karışıklık yaratacağını, markaların bağlantılı olduğu zannı oluşacağını, başvuru sahibinin müvekkili markaları üzerinden haksız yarar elde edeceğini, müvekkili markalarının itibarına zarar vereceğini ve ayırt edici karakterini zedeleyeceğini, müvekkili şirketin “…” ibaresini kullanarak bilinir hale getirdiğini, 2000’li yılların başından itibaren çeşitli coğrafyalarda birçok tescile konu edilen ibarenin gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, dava konusu marka başvurusunun müvekkili şirketin ticaret unvanında yer alan esas unsuru ihtiva ettiğini, müvekkili markasında yer alan “…” ekinin … dilindeki mahiyeti gereği herkesin kullanımına açık bir ibare olduğunu, müvekkili şirketin tüzel kişiliği bulunduğunu ve karşılıklılık esası doğrultusunda teminat yatırmaktan muaf olduğunu, davanın süresinde açıldığını, davalı şirketin pasif husumet ehliyeti olmadığı iddiasının dayanaksız olduğunu, … ve … arasındaki bağlantı sebebiyle toplumun büyük bir kısmının …’ya başlangıç seviyesinde de olsa hakim olduğunu, davalının öncelik hakkına dair iddialarının dikkate alınamayacağını, müvekkiline ait …. şeklindeki alan adının davalı şirket marka başvurusunun reddini gerektirdiğini, müvekkili şirket adına …’de faaliyet göstermek için kurulan … … A.Ş.’nin …’ne kayıtlı olduğunu beyanla; … …’nın … sayılı kararının iptaline ve … sayılı başvurunun reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … 12/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın marka sahibine de yöneltilmesi gerektiğini, dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait markaların karıştırılacak derecede benzer olmadıklarını, başvuru markasının başlı başına “…” ibaresinden oluştuğunu, davacı markalarında ise “…” ibarelerinin esas unsur konumunda olduğunu, davacıya ait bazı markalarda şekil unsurları ile birlikte farklı … ibarelerin de yer aldığını, markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak farklı olduklarını, iltibas oluşmasından söz edilemeyeceğini, markalar benzer olmadığından tanınmışlık koşullarının oluşmadığını, davacının markalarının tanınmış olduğu hususunu ispat edemediğini, davacının kötü niyet iddialarının da ispat edilemediğini, davacının ticaret unvanının … olduğunu, dava konusu marka başvurusunun “…” ibaresi olduğunu, marka sahibinin … … Tic. A.Ş. olduğunu, anılan ibarelerin farklı olduğunu, davacının bu yöndeki itirazlarının kabul edilebilir olmadığını, … kararının usule ve yasaya uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davalı … … Ticaret Anonim Şirketi 18/07/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin “…” ibaresini içeren birçok seri markanın sahibi olduğunu, müvekkili şirket markalarının 1998 yılı başından beri …’de tescilli olduğunu, davacının tüzel kişiliği olup olmadığının tespiti gerektiğini, tüzel kişiliği bulunması halinde yabancılık teminatı depo etmesi gerektiğini, davanın müvekkiline karşı süresinde açılmadığını, davacının markanın reddine yönelik talebinin … tarafından karara bağlanması gerektiğini, bu talep yönünden müvekkili şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, müvekkili şirketin dava konusu markası ile davacı şirket markalarının arasında benzerlik bulunmadığını, davacının mesnet gösterdiği … no.lu markanın işlemden kaldırıldığını, davacı markalarının baskın unsurunun … olduğunu, … harfleri ile yazılan ibarenin tali nitelikte olduğunu, müvekkili markasının modern bir yazı stili ile … harfleriyle yazıldığını, kullanılan yazı türünün farklı olduğunu, davacı markalarından birinin sarı, kırmızı ve beyaz renkte olduğunu, diğerlerinin siyah-beyaz olduğunu, müvekkili markasının beyaz zemine mavi kalın harflerle yazıldığını, davacı markalarının taç şekli, kurdele şekli ve sair geometrik şekiller ile kullanıldığını, müvekkili markasının kelime markası olduğunu, davacı markasındaki kelime unsurunun “…-” ibaresi ile başladığını, ortalama tüketicinin bu ibarenin … anlamını bilmesinin beklenemeyeceğini, “…-” kelimesinin markaları görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklılaştırdığını, markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığını, müvekkili şirketin markasını 1933 yılından beri başta ev aletleri olmak üzere sair mal ve hizmet sınıfında kullandığını, müvekkilinin faal “…” ibareli markalarının 1961 yılına kadar dayandığını, 1998 yılında … nezdinde tescil edildiğini, 2013 yılında … tescil no.lu “…” ibareli markanın tanınmış marka olarak tescil edildiğini, davacının ilk tescilinin 2006 yılında olduğunu, müvekkilinin dava konusu marka yönünden öncelik hakkı bulunduğunu, davacının ticari unvanı …’de koruma altında olmadığından ticaret unvanına dayalı bir iddiada bulunamayacağını, davacının markalarının tanınmış olduğunu ispat edemediğini, davacının kötü niyet iddialarını ispata yönelik delil gösteremediğini, … … … Şirketi unvanlı şirketin huzurdaki davada taraf olmadığını, davacının bu yöndeki iddiasının dinlenmesinin mümkün olmadığını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava; 5000 sayılı … Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … Kararının İptali istemine ilişkindir.
… Karar sayılı kararı ile; adı geçen dava dosyasının mahkememiz iş bu esasa kayıtlı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Birleşen dava dosyası, iş bu esasa kayıtlı dava dosyası arasına alınmış, birleşen dava bakımından dilekçe teatisi tamamlanarak yargılama yürütülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davacı-birleşen davacının taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığı, taraf ehliyetinin bulunması halinde dava açarken teminat yatırma yükümlülüğü altında bulunup bulunmadığı, belirtilen usuli eksiklikler bulunmuyorsa davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, birleşen davalıya ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, marka işlem dosyasında ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, birleşen davalının önceki tarihli markalarından kaynaklı müktesep hakkının bulunup bulunmadığı, davacı-birleşen davacının gerçek hak sahipliğinin bulunup bulunmadığı, davacı-birleşen davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacı-birleşen davacıya ait ticaret unvanı ile dava konusu marka başvurusu arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, birleşen davalının kötü niyetli olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ edilmiş, sundukları deliller alınmış, marka tescil başvuru dosyası ile alakalı kayıtlar getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Birleşen davalının 14.07.2020 tarihinde “…” ibareli … sayılı 01 / 02 / 03 / 04 / 05 / 06 / 07 / 08 / 09 / 10 / 11 / 12 / 13 / 14 / 15 / 16 / 17 / 18 / 19 / 20 / 21 / 22 / 23 / 24 / 25 / 26 / 27 / 28 / 29 / 30 / 31 / 32 / 33 / 34 / 35 / 36 / 37 / 38 / 39 / 40 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45.sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla başvuruda bulunduğu, …’nca başvurunun SMK m.5/1-ç hükmü gereği kısmen reddedildiği, kalan mal ve hizmetler bakımından başvurunun 27.08.2020 tarih ve 355 sayılı …’nde yayımlandığı, davacı-birleşen davacının 27.10.2020 tarihinde SMK m.6/1, m.6/3, m.6/4, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri uyarınca … sayılı markaları mesnet göstererek yayına itiraz ettiği, birleşen davalının bu itiraza karşı 04.12.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, dilekçesinde… sayılı markaya ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacı-birleşen davacı tarafından 25.02.2021 tarihli kullanım ispat formu ibraz edildiği, yayına yapılan itiraz sonucu …’nca marka tescil başvurusunun SMK m.6/1 hükmü uyarınca bir kısım emtialar bakımından reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı-birleşen davacı tarafından 24.07.2021 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, itirazı değerlendiren …’nun … sayılı … kararı ile; itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı-birleşen davacı marka vekiline 24.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
“…-….” olarak davacı-birleşen davacının çok sayıda ülke marka ofisinde marka tescil belgesinin bulunduğu, dava dilekçesi ekinde yer alan Birleşik … Emirlikleri … … tarafından tanzim edilen onay tutanağına göre; … tarafından verilen 29/07/2019 tarih ve … nolu işlem ve…. tarafından 23.07.2019 tarih ve … nolu işlem altında onaylanan yazılı karar uyarınca “… International”in şirket vasfının bulunduğu anlaşıldığından birleşen davalı vekilinin taraf ehliyetine yönelik ileri sürdüğü usuli itirazın reddine karar verilmiştir.
… … ile … Hükümeti arasında imzalanan 28.11.1931 tarihli adli yardım sözleşmesinin … Adaları’nı da kapsadığı … ve …’nün 27.01.2023 tarih … sayılı yazısından anlaşıldığından birleşen davalı vekilinin ileri sürdüğü teminat itirazının reddine karar verilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, … izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. … değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Taraf markaları arasında karıştırılma ihtimaline yol açabilecek mahiyette bir benzerliğin bulunup bulunmadığı değerlendirmesine geçmeden önce, “kullanmama def’i” yönünden inceleme yapılmıştır.
Marka işlem dosyasında hakkında kullanmama def’i ileri sürülen, davacı-birleşen davacı yana ait… sayılı markanın kullanılıp kullanılmadığı incelenmiştir.
Somut olayda birleşen davalıya ait dava konusu markanın başvuru tarihi 14.07.2020’dir. Kullanım ispatı talep edilen markanın, dava konusu markanın başvuru tarihinde 5 yılı aşkın süredir tescilli olduğu, bu gerekçe ile birleşen davalının ilgili marka yönünden “kullanmama def’i” ileri sürebileceği tespit edilmiştir.
Davacı-birleşen davacı taraf, marka işlem dosyasına aşağıdaki delilleri sunmuştur:
• İnternet sitesi ekran görüntüsü (…-tarih bulunmuyor)
• Fuar stant fotoğrafı ve stant çizimi
• Market stant çizimleri
• Ürünlerin ambalaj çizimleri
• Sosyal medya hesaplarından alınan görüntüler (…)
• Davacının ürün çeşidini gösterir görsel
• Tanıtımlar (… ve …)
• Faturalar
• Davacının dünya çapında marka tescillerini gösterir liste
• … … … Şirketi ticaret sicil gazetesi
Sunulan belgelerde kullanılan dil … ve … olup, faturaların hiçbiri …’ye satışı gösterir faturalar değildir. Ayrıca sunulan belgelerde tarih bulunmamaktadır. Markasal kullanımın …’de olması gerekmekte olup, sunulan belgelerin gerek yer, gerekse zaman açısından markasal kullanımı ispatlamak için yeterli değildir. Bu nedenle, davacı-birleşen davacıya ait… sayılı marka, benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınmayacaktır.
Davacı-birleşen davacının itiraza mesnet gösterdiği … başvuru numaralı marka başvurusu/tescili geçersiz olduğundan incelemede dikkate alınmamıştır.
Dava konusu marka başvurusu 1-45 sınıf mal ve hizmetlerde tescil edilmek üzere başvuruya konu edilmiş olup, … tarafından yapılan incelemede, bir kısım mal ve hizmetlerin re’sen reddedilmesine karar verilmiştir. Dava konusu marka başvurusu, 01 / 02 / 03 / 04 / 05 / 06 / 07 / 08 / 09 / 10 / 11 / 12 / 13 / 14 / 15 / 17 / 19 / 20 / 21 / 22 / 23 / 24 / 26 / 27 / 29 / 31 / 32 / 33 / 34 / 35 / 36 / 37 / 38 / 39 / 40 / 41 / 42 / 43 / 44 / 45. Sınıf mal ve hizmetler bakımından yayınlanmıştır.
Davacı-birleşen davacıya ait markalar ise hali hazırda, 04 / 06 / 08 / 11 / 16 / 17 / 18 / 34 / 35. Sınıflarda yer alan bir kısım mal ve hizmetler bakımından tescillidir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; markalar arasında ayniyet taşıyan mal ve hizmetler, bilirkişi raporunda yer verilen tabloda koyu renk ve altı çizili olarak gösterilmiş olup, dava konusu marka kapsamında yer alan “4. sınıf: Katı yakıtlar: kömürler, odun. 06. Sınıf: Barınma, saklama, muhafaza etme, kaplama, sarma, çevreleme, depolama, yerleştirme amaçlı metalden malzemeler ve araçlar: metalden mamul yapılar, metalden inşaat iskeletleri ve dikmeleri, metal kutular, metal ambalajlar, alüminyum folyo, metalden çitler, korkuluklar, metalden tüpler, metal kaplar, madeni depolar, metal nakliye sandıkları, metal portatif merdivenler. Adi metallerden veya bunların alaşımlarından yapılmış sanat eserleri; 11. Sınıf: Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli ısıtma amaçlı cihazlar: kombiler, boylerler, kaloriferler petekleri, eşanjörler, sobalar, kuzineler; güneş enerjisi kollektörleri. 17. Sınıf: Kauçuk, gütaperka, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halinde yarı mamul sentetik malzemeler. Yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri: yalıtım amaçlı kullanılan boyalar, yalıtım için kumaşlar, yalıtım amaçlı bantlar, yalıtım için örtüler, derz dolguları, contalar, o-ringler (motor, silindir contaları ve musluklar için contalar hariç). Lastikten, plastikten veya kauçuktan mamul bükülebilir borular, hortumlar (taşıtlar için kullanılanlar dahil), boru kılıf ve rakorları; tekstilden hortumlar, madeni olmayan boru kılıfları ve rakorları, hortum rakorları, taşıtlar için radyatör hortumları (yangın hortumları hariç). 34. Sınıf: Tütün, çiğneme tütünleri, sigaralar, purolar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, tütün içenlere mahsus malzemeler: pipolar, puro ve sigara ağızlıkları, küllükler, tütün kutuları, sigara sarmak için aletleri, sigara kağıtları, nargileler, çakmaktaşları, çakmaklar, elektronik sigaralar ve bunlarla kullanılan kartuşlar. Kibritler. 35. Sınıf: Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil;ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç). Katı yakıtlar: kömürler, odun. Barınma, saklama, muhafaza etme, kaplama, sarma, çevreleme, depolama, yerleştirme amaçlı metalden malzemeler ve araçlar: metalden mamul yapılar, metalden inşaat iskeletleri ve dikmeleri, metal kutular, metal ambalajlar, alüminyum folyo, metalden çitler, korkuluklar, metalden tüpler, metal kaplar, madeni depolar, metal nakliye sandıkları, metal portatif merdivenler. Adi metallerden veya bunların alaşımlarından yapılmış sanat eserleri; Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli ısıtma amaçlı cihazlar: kombiler, boylerler, kaloriferler petekleri, eşanjörler, sobalar, kuzineler; güneş enerjisi kollektörleri. Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar. Kauçuk, gütaperka, lastik, amyant (asbest), mika veya bunlardan mamul toz, levha, çubuk ve folyo halind e ya rı m amul sen tetik malzemeler. Yalıtım, dolgu ve tıkama malzemeleri: yalıtım amaçlı kullanılan boyalar, yalıtım için kumaşlar, yalıtım amaçlı bantlar, yalıtım için örtüler, derz dolguları, contalar, o-ringler (motor, silindir contaları ve musluklar için contalar hariç). Lastikten, plastikten veya kauçuktan mamul bükülebilir borular, hortumlar (taşıtlar için kullanılanlar dahil), boru kılıf ve rakorları; tekstilden hortumlar, madeni olmayan boru kılıfları ve rakorları, hortum rakorları, taşıtlar için radyatör hortumları (yangın hortumları hariç). Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Tütün, çiğneme tütünleri, sigaralar, purolar. Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, tütün içenlere mahsus malzemeler: pipolar, puro ve sigara ağızlıkları, küllükler, tütün kutuları, sigara sarmak için aletleri, sigara kağıtları, nargileler, çakmaktaşları, çakmaklar, elektronik sigaralar ve bunlarla kullanılan kartuşlar. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından, taraf markaları arasında “emtiaların aynı ve/veya benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusu; mavi renk ile standart bir yazı karakteri ile yazılmış “…” kelimesinden oluşmaktadır. Marka kapsamında herhangi bir şekil unsuru bulunmamaktadır. “…” ibaresi yazıldığı gibi okunan bir kelime olup, … çevrimiçi sözlüğünde “Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtı. Olması gerekenden az. Hindistan’da yokluğa, eziyete kendini alıştırmış derviş. Zavallı, kimsesiz. Kişinin alçak gönüllülük göstermek için kendisine verdiği san.” olarak tanımlanmıştır. “…” ibaresi, herhangi bir mal veya hizmet için tanımlayıcı değildir. Dava konusu markanın tek unsuru olması nedeniyle, “…” ibaresi esas unsur konumundadır.
Davacı-birleşen davacıya ait markalar ise; … harfleri ile yazılmış “…” kelimesi ile … yazılmış kelimelerden oluşmaktadır. Ayrıca davacı-birleşen davacı markalarının bir kısmında “…” figürü bulunmaktadır. Davacı-birleşen davacı markaları, siyah beyaz renklerle oluşturulmuştur. Davacı-birleşen davacı markalarında yer alan … figürlerin anlamı tespit edilememiştir. Davacı-birleşen davacı markalarında yer alan “…” ibaresi, markanın esaslı unsuru konumundadır.
“…” ibaresinin herhangi bir anlamı tespit edilememiştir. Bununla birlikte, “…” ibaresi, …’da “serap, dağ, dağın çevresi ve çadır direği” mânasına geldiği gibi “kişinin bizzat kendisi, ailesi, taraftarları, dost ve arkadaşları” gibi anlamlara da gelir. Fakat, ülkemizde bulunan kimselerin, davacı-birleşen davacı markalarını “…” şeklinde marka olarak algılayacaktır. “…” ibaresi, “…” şeklinde okunması olasıdır. Zira kelimenin ortasında yer alan ve hecenin ilk harfini oluşturan “H” harfinin, duyulması ve telaffuz edilmesi zordur.
Dava konusu marka başvurusu ve davacı-birleşen davacı markaları görsel açıdan karşılaştırıldığında, davacı markaları beş harf iki heceden oluşan, mavi renk ile yazılmış, kapsamında herhangi bir şekil unsuru barındırmayan bir kelime markadır. Buna karşın davacı markalarında hem … hem … harfleri ile yazılmış kelimeler ve şekil unsuru bulunmaktadır. Ayrıca davacı markalarında yer alan ve … harfleri ile yazılmış “…” ibaresi, sekiz harf üç heceden oluşmaktadır. Taraf markalarında, sadece bazı harfler ortak olarak bulunmakta ise de, taraf markaları arasında görsel olarak benzerlik bulunmamaktadır. Davacı markalarının kompozisyonu göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu markadan farklı olduğu değerlendirilmiştir.
Davacı-birleşen davacı markaları ile dava konusu marka başvurusu işitsel açıdan karşılaştırıldığında, dava konusu marka başvurusu “…” şeklinde telaffuz edilmekte iken, davacı markaları “…” şeklinde telaffuz edilmektedir. Davacı taraf, “…” ibaresinin değerlendirme dışı bırakılması gerektiğini ifade etmişse de, ülkemizde …’nın yaygın bir dil olmaması nedeniyle, ortalama bir tüketici davacı markasını bir bütün olarak okuyacak ve kelimeyi “…” şeklinde telaffuz edecektir. Toplamda dört harf benzerliği bulunmakta ise de, taraf markalarının harf sayısı, hece sayısı, kelimenin başlangıç sesi birbirinden farklıdır. Bu nedenle, taraf markalarının işitsel olarak da benzer olmadığı değerlendirilmiştir.
Karşılaştırılan kelimelerden, davacı-birleşen davacı markasının anlamlı bir kelime olmaması nedeniyle, markalar arasında kavramsal benzerlik değerlendirmesi yapılamamıştır.
Taraf markaları … olarak karşılaştırıldığında; dava konusu markanın gerek esas unsur bakımından, gerekse bütünsel değerlendirmede davacı-birleşen davacı markalarından görsel olarak farklılık taşıdığı, davacı markalarının anlamlı bir kelime olmaması nedeniyle markalar arasında kavramsal benzerlikten de bahsedilemeyeceği, taraf markalarının hece sayısının, harf sayısının farklı olması, farklı sesler ile bitmesi hususları gözetildiğinde, markalar arasında işitsel benzerlikten de bahsedilemeyeceği, tüketicinin taraf markalarını aynı/aynı tür ya da benzer ürünler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, farklı marka ile karşı karşıya olduklarını anlayabilmelerinin mümkün olduğu, taraf markalarının birbiri ile ilişkilendirme ihtimalinin bulunmaması nedeniyle, somut olay bakımından markaların karıştırılması/ilişkilendirilmesi ihtimaline dayalı olan nispi tescil engeline ilişkin şartların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Birleşen davalının müktesep hak iddiasında bulunduğu gözetilerek; yargılamada eksiklik bulunmamasını teminen bu argüman aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
… . sayılı “…” kararında kazanılmış hak teşkil eden önceki markaların tespiti yönünden bazı kıstaslar getirmiştir.
…. Sayılı kararına göre; Bir işletme tarafından uzunca süredir kullanılan markanın asli unsuru muhafaza edilerek ve markanın bu işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle, önceki markanın kapsadığı ürünlerin veya bir ürün çeşidinin tüketiciye yenilenmiş bir marka imajı ile sunulması ve bu yolla marka sahibi işletmenin piyasaya arz ettiği ürünlerinin de işletmesel köken olarak öncekilerle bağlantılı olduğu mesajını veren yeni markalar yaratmak amacıyla önceki markada yer alan asıl unsurun yanına başkaca asli ve/veya tali unsurlar ekleyerek oluşturduğu markaların seri marka olarak kabulü olanaklıdır. Bu tür markalar niteliği itibariyle 556 sayılı KHK’nın 55. maddesinde tanımlanan ortak markalara benzemekle birlikte; seri markalar, ortak markalarda mevcut olan bir grupta yer alan işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerden ayırt edilmesi fonksiyonu, teknik yönetmelik gibi özelliklere sahip olması gerekmeyen ve esasen ortak asli unsuru taşımakla birlikte her biri diğerinden bağımsız nitelikteki ticaret ve hizmet markalarıdır.
Bu karar içeriğinden de anlaşılabileceği üzere müktesep hakkın kabulü üç koşula bağlanmıştır. Bunlar:
• müktesep hak iddia edilen marka ile davaya konu markadaki asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markaya karşı hükümsüzlük davası açılacak sürenin dolmuş olması ve bu markanın çekişmesiz şekilde kullanılması,
• markalar arasında işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunması,
• dava konusu markada, müktesep hak iddia edilen markaya nazaran kapsamın genişletilmemiş olması.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder.
Bu üç şartın gerçekleştiği durumlarda marka sahibi kazanılmış hak elde eder. Hemen belirtmek gerekir ki; yukarıdaki şartlar sağlansa bile, sonraki tarihli marka başvurusu, itiraza mesnet markaya yakınlaşma ve bu yolla haksız yararlanma tehlikesi oluşturmamalıdır. Burada irdelenmesi gereken husus; marka olarak seçilen işaretin önceki tarihli kök seri markaların yenilenmesi suretiyle mi oluşturulduğu, yoksa itiraza mesnet markalar ile yakınlaşarak onunla iltibas tehlikesi doğurma tehlikesi oluşturacak şekilde mi mizanpajının yapıldığıdır. Daha ilk bakışta başvurunun kök markanın değil de, itiraza mesnet markanın yeni düzenlenmiş bir versiyonu olduğu yönünde ortalama tüketici nezdinde izlenim doğuyorsa, önceki kök markalardan kaynaklı müktesep hak şartlarının doğduğundan söz edilemez. Bu itibarla seri marka olarak tescili talep edilen işaret, kök markadan esaslı farklılıklar göstermemeli ve seri marka seçilirken itiraza mesnet markaya yakınlaşacak font, renk, mizanpaj değişikliklerinden kaçınılmalıdır. (…)
Müktesep hak iddiası bakımından hemen belirtmek gerekir ki; önceki tarihli markanın çekişme konusu olmaktan çıkması hali tek başına müktesep hak şartlarının doğumunu sağlamaz. Önceki tarihli markanın başvuruya konu emtialar bakımından aynı zamanda fiili olarak kullanıldığının da ispatlanması gerekir. Zira, müktesep hak müessesesinin kabul edilmesinin amacı, önceki tarihli markanın uzunca süredir kullanımı nedeniyle ilgili tüketici kesiminde oluşan imajın, sonraki tarihli marka başvurusuna sirayet etmesini sağlamaktır. Bu nedenledir ki, fiilen kullanılmayan önceki tarihli markanın ilgili tüketici kesiminde bir imaj duygusu oluşturduğundan söz edilemez. Olmayan imajın yenilenen yeni bir marka başvurusuna aktarımı da dolayısıyla söz konusu olamaz. Müktesep hak şartları bakımından yukarıda ifade ettiğimiz görüşü destekler nitelikte, … sayılı kararında, önceki markanın fiilen kullanılmasını, müktesep hakkın doğumu bakımından gerekli görmüştür.

Somut olayda yapılan incelemede; Müktesep hak için aranan koşullardan biri, eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması olup, birleşen davalının, önceki tarihli markalarını kullandığını gösterir bir belge, dosya kapsamında bulunmamaktadır. Dolayısıyla kazanılmış hak için aranan şartların, somut olay bakımından gerçekleşmediği, birleşen davalı yanın önceki tarihli markalarına binaen müktesep hakkının bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (…) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; … Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde … )
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak … bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, … bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı-birleşen davacı tarafça gerekçe gösterilen markaların tanınmışlığın ispatına yönelik …’de gerçekleşen tanıtım faaliyetlerine ilişkin, itiraz aşamasında dosyaya herhangi bir belge, ilan, reklam harcaması, haber, dergi vb. tanıtım malzemesi sunulmadığı, tanınmışlığın değerlendirilebileceği yeterli belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/3 hükmüne göre; Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
Marka başvurusunun bu sebeple reddi için marka başvurusundan önce ve markaya konu işaretin aynısı veya benzerinin yoğun ve sıkı kullanımı sonucu işarete belirli bir düzeyde ayırt edicilik kazandırılması gerekir. (…)
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı-birleşen davacı tarafın dosyaya sunduğu belgeler, “Kullanım İspatı” incelemesi yaparken listelenmiştir. Bu belgeler, davacının markalarını …’de kullandığını göstermek için yeterli olmadığı gibi, gerçek hak sahipliğini ispatlamaya da yeterli değildir.
Sonuç olarak; davacının gerçek hak sahipliğinin değerlendirilebileceği yeterli belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu nedenle iddia edilen gerçek hak sahipliğinin ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, …kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. … Karar sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Birleşen davalıya ait markanın esaslı unsuru, tüketici nezdinde marka algısı yaratan kısmı “…” ibaresidir. Davacı-birleşen davacıya ait ticaret unvanının ayırt edicilik sağlaması gereken “ek” unsuru “…” ibaresidir.
“…” ve “…” ibareli markaların benzer olmadığı, yukarıda açıklanmış olup, ibarelerin benzer olmadığı yönündeki kanaatimiz, bu bölümde de aynen geçerlidir.
Ayrıca davacının tedavüllü ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler üzerinden inceleme yapılması da gerekmekte ise de, dosya kapsamında, davacının ticaret unvanını kullandığını gösterir herhangi bir belge mevcut değildir.
Bu anlamda, birleşen davalı markası ile davacı-birleşen davacı ticaret unvanı arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığı tespit edilmiş olup, dava konusu markanın davacı-birleşen davacıya ait ticaret unvanı sebebi ile reddi için gerekli koşulların oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde birleşen davalının kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; asıl ve birleşen davaların reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Asıl ve birleşen davaların REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından asıl ve birleşen davada peşin alınan 161,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 18,50 TL’nin davacı-birleşen davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı ve birleşen davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ve birleşen davalıya verilmesine,
4-Davacı-birleşen davacı tarafından yapılan 161,40 TL peşin harç, 161,40 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 50,42 TL dosya kapağı masrafı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 247,50 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.143,72 TL yargılama giderinin davacı-birleşen davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Birleşen davalının yapmış olduğu 37,10 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacı-birleşen davacıdan alınarak birleşen davalıya verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı- b. davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Birleşen Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/06/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza