Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/141 E. 2023/26 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/141 Esas
KARAR NO : 2023/26

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 21/04/2022
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/02/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
D A V A :
Davacı vekili 21/04/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin 1871 yılında işlenmemiş kahve çekirdeklerini kavurup, dibeklerde öğütüp, paketleyip hazır şekilde satışa sunmaya başlayarak müthiş bir inovasyona-bir ilke imza attığı, 1930 yılından beri yurtiçi ve yurtdışı fuarlarda …’yi temsil ettiği, …. kıtalarındaki 55 ülkeye ihraç ettiğini, 1871 yılından beri süregelen köklü faaliyetleri olduğu, davacı şirketin kuru kahve üretim- pazarlama- satış -ihracat ve ithalatına yönelik ülkemizde ilk adımı atarak öncülük yaptığı, markalaşma ve reklam faaliyetlerinde yine öncü şirketler arasında yer aldığı, bir asrı aşan emek ve çalışma neticesinde sadece yurtiçi değil aynı zamanda yurtdışında da tanınırlığı ve itibarı bulunan global nitelikte bir şirket olduğu, davalı yan adına tescil edilen “…” markasının davacı adına tescilli markalar arasında iltibas oluşturmakta, tüketiciler nezdinde karıştırılmaya neden olduğu, davacı şirket adına tescilli iltibasa mesnet markaların; “…” olduğu, kahve üretim -ihracat- reklam- pazarlama- kurumsal kimlik kazandırma ve diğer kurumsallaşma eylemlerinin ülkemizde ilk olarak davacı şirket tarafından gerçekleştirildiği, davalı markasının “…” olarak tescilinin 1886 tarihinden itibaren kahve üretimi yapıyor, tarihi kökleri bulunuyor izlenimi oluşturduğunu, ancak 1871 yılından itibaren ülkemizde kahve sektöründe faal olan, üretim ve pazarlamada bulunan tek oluşumun davacı şirkete ait olduğu, davalı yan markasının tüketici nezdinde iltibas oluşturmakla birlikte davacı markasının tanınırlığı ve ticari itibarından haksız surette faydalandığını, davalı yanın kötü niyetli olduğunu öne sürerek, … ‘nun 22.02.2022 tarih ve … sayılı … kararının iptaline, … sayılı dava konusu markanın hükümsüzlüğüne ve hükmün ilan edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı … vekili 28/04/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; …. sayılı “…” ibareli markaların “30.SINIF kapsamındaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler, 35.SINIF kapsamındaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.” malları/hizmetleri üzerinde kullanımlarının ispatlanamadığı kanaatine varıldığı, markaların bahsi geçen mallar/hizmetler yönünden SMK m.6/1 kapsamında yapılan incelemede değerlendirmeye alınmadığı, değerlendirmenin markaların kapsamında yer alan ve kullanım ispatı talebine konu edilmeyen mallar/hizmetler dikkate alınarak yapıldığı, yukarıda sayılan mal/hizmetler dışındaki başvuru ile benzer görülen … sayılı markaların kapsamında aynı/aynı tür malların/hizmetlerin bulunduğu belirlendiğinden davacının itirazı kısmen kabul edilerek … kararında sayılan mal/hizmetlerde başvurunun reddedilmiş olduğu, başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönündeki iddianın somut delillerle ispatlanmadığı, … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 30/04/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı yan ve ailesinin uzun yıllardır ticaretle iştigal etmekte olduğu, ailevi olarak ticari hayatları davalı yanın büyük dedesi tarafından 1886 yılından beri süregeldiği, yıllarca farklı iş kollarında, farklı unvan ve şirketler altında ticari faaliyetlerini yürütmekte olduğu ve takribi 10 yıldır ana sektör olarak kahveye dayalı bir ticaret yapmakta olduğu, davalı yan adına tescillenmiş olan markanın işitsel, fonetik ve görsel anlamda davacı yan markaları ile bir benzerliğin olmadığı, davalı yan markasının gri renk fon üzerine kahverengi yazı rengiyle ve alışılagelmişin dışında bir yazı fontuyla yazılmış olduğu, ancak davacı yanca davaya mesnet ve itiraza konu markaların ise beyaz fon üzerinde siyah ve düz bir yazı stiliyle yazılmış olduğu, markalar arasında herhangi bir benzerlik olmadığı, davacı yanın davaya mesnet markaların kullanımını gösterir herhangi bir bilgi ve belgeyi ne itiraz sürecinde Kuruma ne de huzurdaki davada Mahkemeye sunmadığı, davacı yanın dava konusu markanın hükümsüzlüğüne gerekçe gösterilen markalar bakımından kullanımı bulunmadığı, kullanım ispatının gerçekleştirilemediği öne, … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şahsın gerek marka işlem dosyasında gerekse dava aşamasında ileri sürdüğü kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, dava konusu markanın SMK m.5/1-f hükmü uyarınca halkı yanıltıcı işaret mahiyetinde olup olmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şahsa ait markanın hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, hükmün ilan edilmesi isteminin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi neyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 17.03.2020 tarihinde 30. ve 35. Sınıflarda yer alan bir kısım mal ve hizmetler bakımından “…” ibareli marka tescil başvurusunda bulunduğu, … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.05.2020 tarih 348 sayılı … ‘nde yayımlandığı, söz konusu yayıma karşı davacının 10.07.2020 tarihinde … sayılı markaları mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri uyarınca itiraz ettiği, davalı şahsın 11.08.2020 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, dilekçesinde …. sayılı markalar bakımından belirli mal ve hizmetlere ilişkin kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacının 18.01.2021 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, … ‘nca itirazların haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, bu karara karşı davacının 16.07.2021 tarihinde yeniden itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şahsın 07.08.2021 tarihli itiraza karşı görüş ibraz ettiği, itirazları değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı … kararı ile söz konusu itirazın kısmen kabulüne ve başvurunun “SINIF KODU : 30 Makarnalar, mantılar erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. SINIF KODU : 35 Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İnsan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, ilaç ihtiva eden kozmetikler. Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler;insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Diş hekimliği için ürünler (aletler/cihazlar hariç) : diş dolgu maddeleri, diş kalıbı alma maddeleri, protez ve yapay diş yapıştırma ve tamir maddeleri. Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. Zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenleri yok edici maddeler. İnsan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici ve kötü kokuları giderici maddeler. Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar, ilaçlı sabunlar, dezenfekte edici sabunlar, antibakteriyel el losyonları. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) ” mal ve hizmetleri bakımından kısmen reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 25.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı tespit edilmiştir. Dava konusu marka 04.02.2022 tarihinde “30.SINIF: Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)
” mal ve hizmetleri bakımından tescil edilmiştir.
6769 sayılı SMK m.5/1-f bendi hükmüne göre; Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler, marka olarak tescil edilemezler.
Hükme göre; başvurusu yapılan işaretin, re’sen reddi için objektif olarak halkı yanıltıcı nitelikte olması yeterlidir. Yanıltıcılık olgusu belirlenirken başvuranın aldatma kastı ayırca aranmaz. (…)
Marka olarak tescili istenen işaretin; mal veya hizmetin niteliği, kalitesi, coğrafi menşei itibariyle yanıltıcı olması mümkündür. Bir markanın, mal ya da hizmetin niteliği, kalitesi, coğrafi kaynağı gibi konularda yanıltıcı olup olmayacağı, tescil başvurusuyla birlikte verilen ve markanın kullanılacağı malları veya hizmetleri gösteren liste dikkate alınarak belirlenir. (…)
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; Dava konusu markanın emtia listesi incelendiğinde, ilgili başvurunun 30. ve 35. Sınıfta yer alan “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” emtialarını kapsadığı görülmektedir. Dava konusu “…” markasında yer alan “…” yardımcı unsur ile marka kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin özellikleriyle açık ve belirgin bir zıtlık olmaması ve ayrıca, 1886 sayısının da tüketicinin anılan markanın tek başına köklü bir geçmişe ait olduğunu düşünerek markayı tercih etmesine yol açacak bir ibare olmadığı, bu tür sayısal verilerin ticaret hayatında pek çok farklı amaçla kullanılır olduğu, tüketicinin tek başına bu nedenle bir yanılgı yaşamayacağı nedeniyle SMK m.5/1-f koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı yana ait … sayılı markalar hükümden düştüğü için değerlendirmede dikkate alınmamıştır.
Davacı tarafın işlem dosyasına dayanak gösterdiği … sayılı markalar bakımından, davalı taraf işlem ve dava dosyasında kullanım ispatı talebinde bulunduğu, işlem dosyasına sunulan deliller çerçevesinde … tarafından yapılan “kullanım ispatına ilişkin sunulan delillerin ” …” markalarına ilişkin olduğu tespit edilmiş, dolayısıyla … sayılı “…” ibareli markaların “30.SINIF kapsamındaki Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler, 35.SINIF kapsamındaki Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. malları/hizmetleri üzerinde kullanımlarının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır” şeklindeki incelemeye mahkememizce de iştirak edilmiş olup gerçekten de işlem dosyasına sunulan delillerin yalnızca “Kurukahveci Mehmet …” esas unsurlu veya bu ibarelerin yer aldığı davacı markaları açısından dikkate alınabileceği, bunun dışında davacının sair esas unsurlu markaları bakımından ciddi bir markasal kullanımın ortaya koyulamadığı değerlendirilmiştir.
Davacı yanın hükümsüzlük talebi açısından da dava dilekçesi ekinde sunduğu ilave deliller mevcut olmakla birlikte bu delillerin de tamamının yalnızca “…” markalarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu markanın kapsamında … kararın sonrasında yer alan 30. ve 35. Sınıftaki mal ve hizmetler ile davacı yanın 2018/95420 sayılı markası kapsamında herhangi bir benzerlik ilişkisi bulunmadığı tespit edilmiştir.
Kullanmama def’ine tabi olan … sayılı “…” ibareli markaların SMK m. 19/2 kapsamında ileri sürülen kullanım ispatı savunması karşısında dava konusu marka kapsamında kalan 30.SINIF kapsamındaki “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” ve 35.SINIF kapsamında aynı malların satışına yönelik hizmetlerde gerek işlem gerekse de hükümsüzlük talepli dava dosyasına sunulan hiçbir delil kapsamında kullanımlarının ortaya konulamadığı, dolayısıyla bu markalar bakımından ciddi ve devamlılık arz eden nitelikte bir kullanımı ortaya koyar hiçbir delil dosyada mevcut olmadığından anılan markaların SMK m. 6/1 kapsamında ileri sürülen itirazlar açısından dikkate ve değerlendirmeye alınması mümkün olmayacaktır.
Bununla birlikte davacı yanın kullanmama def’ine tabi olan …” markalarının 30.sınıfta “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” emtialarında ve 35. sınıfta “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri” mal ve hizmetleri açısından ciddi, devamlılık arz eden ve markasal etki doğurur şekilde kullanıldığı kanaate varılmış olup anılan mal ve hizmetler ile dava konusu marka kapsamında yer alan ve davaya konu edilen 30 ve 35. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin tamamı, davacının önceki tarihli ve tescilli bu markaları kapsamı ile aynı/aynı tür ya da benzer bulunmuştur.
Kullanmama def’ine tabi olmayan “…” markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile dava konusu marka kapsamında yer alan ve davaya konu edilen 30. ve 35. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerin tamamı, yine davacının önceki tarihli ve tescilli bu markaları kapsamı ile aynı/aynı tür ya da benzer bulunmuştur.
Neticesinde dava konusu marka kapsamında 30. ve 35. Sınıfta yer alan ve dava konusu edilen malların tamamı açısından taraf markalarının (kullanımı ispatlanamayan … sayılı markalar hariç) aynı ya da benzer kapsamlı oldukları, kullanım amaçları, hitap edilen kullanıcı grubu, faaliyet gösterecekleri ticari pazar, ilgili pazardaki satış yolları, birbirleriyle rekabet edebilirlikleri, birbirlerini tamamlayıcı nitelikleri gibi özellikleri bakımından benzer oldukları, markaların kapsamları itibariyle oluşan bu benzerlik neticesinde karıştırılma ihtimalinin var olup olmadığının tespiti için taraf markalarını oluşturan işaretlerin, nihai algılar itibariyle benzer olup olmadıklarının tespitinin yapılması gerekmektedir.
Davalı markasının ilk harfleri büyük devam harfleri küçük siyah harflerle yazılmış “…” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarelerinin tamamının biri diğerine göre vurgulanmaksızın eşit şekilde ve yan yana yazıldığı, başkaca ilave görsel unsur içermediği, markadaki hakim unsurun “…” tamlamasının kendisi olacağı, 1886 sayısının marka bütününe ciddi bir katkı sağlamadığı, özellikle gıda sektöründe ve restoran hizmetlerinde bu tür sayısal ibarelerin kullanımının yaygın olduğu görülmektedir.
Davacı markalarının ise bir kısmının beyaz zemin üzerine ya tamamı büyük harf ya da ilk harfleri büyük devam harfleri küçük siyah harflerle yazılmış “…” ibarelerinden oluştuğu, bazı markalarında ise “logo” yer aldığı görülmektedir.
Taraf markalarında ortak yer alan “…” ibaresi ise “1.Günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan. 2.Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse” anlamlarına gelmektedir.
“Kahve üreten veya satan kimse” anlamına gelen “…” sözcüğü, özellikle uyuşmazlık konusu olan kahve, kakao ürünlerine yönelik gıda/içecek hizmetleri alanında günlük yaşamda yaygın kullanılan, sık rastlanabilecek sıradan ve doğrudan mal/hizmet ile bağlantılı bir kelime olup, marka olarak görsel, işitsel ve kavramsal açıdan hafızada özel iz bırakacak, marka sahipleri ile ibareyi otomatik olarak ilişkilendirecek derecede çağrışım gücüne sahip, özgün, fantezi, ayırt ediciliği yüksek bir ibare olarak değerlendirilmemiştir. Bu niteliği itibariyle zayıf ayırt edici özelliği bulunduğundan bahsedilebilecek “…” sözcüğüne ön veya son ekler ya da farklı kelime ve şekil unsurları eklenerek, iktisadi anlamda farklı kaynakları işaret edecek nitelikte yeni ve birbirinden farklı markalar oluşturulması mümkündür. Ayrıca, “Günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan” anlamına gelen “…” ibaresinin ise özellikle gıda ürünleri kapsamında, satışı yapılan ürün ile kullanımı da oldukça yaygın bir durumdur ve “peynirci …, tatlıcı …, baharatçı …” şeklinde birçok kullanımda yine bu ibarenin yaygın kullanımının bulunduğundan bahsedilmesi mümkündür.
Yukarıda yer verilen tespitlere göre taraf markaları global olarak karşılaştırıldıklarında; umumi intiba olarak ortalama tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi doğuracak derecede benzer olmadıkları, markalar arasında müşterek olarak bulunan kelime unsurlarının davaya konu mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği son derece düşük, sektörde yaygın olarak kullanılagelen ibareler oldukları, markaların bir bütün olarak algılandıkları da dikkate alındığında; daha önce davacıya ait markaları gören, işiten, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markayı gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markalar ile ilişkilendirmeyeceği gibi marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, bu nedenle SMK m.6/1 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; … Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (…) Bir markanın … Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın …’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından;… sayılı kararında belirtildiği üzere, …’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce …’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde …)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yanca dava dilekçesi ekinde ve marka işlem dosyasında sunulan muhtelif tarihli faturalar, websitesi görselleri, online satış görselleri, birtakım haber görselleri sunulduğu, sunulan bu delillerin tanınmışlığı ispat bakımından yeterli deliller olarak değerlendirilemeyeceği, sunulan bu delillerin herhangi bir markanın olağan kullanımlarına yönelik olduğu, somut uyuşmazlıkta dava konusu markanın tescilinin, davacı markasının ayırt edicilik karakterine zarar vermesi, itibarına zarar vermesi, ayırt edici gücü ve etkileme alanının zayıflamasına, tanınmışlığından haksız yarar sağlanması sonuçlarına yol açacağını ispatlayacak dosyada başkaca delil bulunmadığı, kaldı ki; taraf marka işaretleri arasında bir benzerlik de bulunmadığından davacı yanın tanınmışlık iddiasından kaynaklı nispi tescil engeli istemi yerinde bulunmamıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 23,00 TL vekalet harcı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 132,00 TL posta-tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.816,40 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 11,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/01/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza