Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/139 E. 2022/251 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/139 Esas
KARAR NO : 2022/251

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 20/04/2022
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
YAZIM TARİHİ : 12/11/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 20/04/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …. Elektronik Hizmetler ve Tic. A.Ş’nin sektörün en eski aktörlerinden biri olarak 1998
yılında online alışveriş pazarına artı değer katmak ve internet kullanıcılarının her sektördeki ihtiyaçlarını en
geniş ürün yelpazesi ve en iyi hizmet kalitesiyle karşılamak için yola çıkmış olduğunu ve bugün Türkiye’de 48 milyon
ziyaretçinin gerçekleştirdiği 200 milyon ziyaret ve 32 milyon kayıtlı üye sayısı ile online alışveriş sektöründe
lider konuma ulaşmış olduğunu, müvekkilinin sahibi bulunduğu www…com alışveriş sitesi üzerinden
e-ticaret faaliyetleri gerçekleştirmekte olduğunu ve bu kapsamda tüketicilere satıcı sıfatıyla doğrudan kendisi ürün ve
hizmet satışı yaptığı gibi aynı zamanda aracı hizmet sağlayıcı sıfatı ile üçüncü kişi tacirlere de ürünlerini
tüketicilere ulaştırmak için gerekli alt yapı ve platformu sağlamakta olduğunu, sektörün nabzını tutan, sektörü yönlendiren bir şirket olup, yaptığı reklam ve satış
kampanyalarının büyük yankı uyandırmakta olduğunu ve bu durumun markalarının tüketici nezdinde meşhur ve maruf
hale geldiğini ispatlamakta olduğunu, davalı kurumun, müvekkiline ait …Şekil ibareli marka başvurusunun SMK m.5/1-b hükmü uyarınca davalı tarafından reddedildiğini, davalı kurum kararının hatalı olduğunu, müvekkiline ait marka başvurusunun genel görünüm itibariyle ayırt ediciliği bulunan bir işaret olduğunu, söz konusu markanın müvekkili tarafından kullanıldığını, ayırt edicilik kazandırıldığını, zira; söz konusu markanın 1998 yılından beri hemen tüm markalarında kullanılan ve artık şirket ile özdeşleşen “turuncu” renk ve yine müvekkilinin seri markalarında kullanılan, tüketici nezdinde ayırt edici hale gelmiş olan “şekil” unsurunu içerdiğini belirterek; davalı kurumun tesis ettiği 22/02/2022 tarih …. sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili 27/04/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka başvurusunun; kapsadığı mal ve hizmetler ile işletme arasındaki ilişkiyi
gösteren bir unsur taşımadığını, ilgili tüketicinin bu işareti marka olarak algılamayacağını, söz
konusu marka “…” ibaresi ile birlikte farklı
renklerden oluşan bir çizgiden oluşturulmuş olduğunu, sloganın Türkçe “Ticaretin dijitalleşmesine
öncülük eder” anlamına gelmekte olduğunu, slogan markalarının tescil edilebilmesi için sloganın birden
çok anlama gelmesi, sözcük oyunu niteliğinde, şaşırtıcı, hayal gücü ile üretilmiş unsurlar
barındırması gerektiğini, davacı markası bu bağlamda sayılan özelliklere haiz olmamakla
birlikte markanın herhangi bir ayırt ediciliği de bulunmadığını, bu doğrultuda Kurum
kararının yerinde olduğunu beyanla; Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararın iptali isteminin reddine,
davacının aleyhlerine olan sâir taleplerinin reddine,
karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait “….+Şekil” ibareli marka başvurusunun 6769 sayılı SMK m.5/1-b hükmü uyarınca somut ayırt edici niteliğinin olup olmadığı, SMK m.5/2 hükmü uyarınca kullanım yolu ile ayırt edicilik kazanıp kazanmadığı, davacı tarafın seri marka iddiasının mutlak tescil engelini bertaraf etme kabiliyetinin bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 02.06.2021 tarihinde “….+Şekil” ibareli 2021/081426 sayılı başvuru ile 09 ve 42.sınıfta yer alan bir kısım mal ve hizmetler için tescil talebinde bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından marka tescil başvurusunun SMK m.5/1-b hükmü gereği reddedilmesine karar verildiği, bu karara karşı davacının 29.11.2021 tarihli karara itiraz dilekçesi ibraz ettiği, 22.02.2022 tarihinde Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun yapmış olduğu incelemede, … sayılı kararı ile itirazın ve başvurunun reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 23.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Kanun m.4 hükmüne göre; Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
Markanın; ayırt etme, mal veya hizmetin işletmesel kökenini gösterme, mal veya hizmetin niteliklerini garanti etme, reklam, tekelleştirme ve koruma işlevleri bulunduğu kabul edilir. (Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.356) Ayırt etme işlevi, marka kavramına dahil olan, piyasada bir mal ya da hizmeti diğerlerinden farklılaştırmaya hizmet eden, mal ya da hizmete adeta kişilik kazandıran, o mal ya da hizmete bir ad veren temel unsuru ifade eder. Köken işlevi, malın ya da hizmetin hangi işletmeye ait olduğunun marka ile gösterildiği anlamına gelip, bu işlevin bugün anlamını yitirdiği, globalleşen ekonomi ve piyasada bulunan aktörlerin ve ürünlerin çeşitliliği ile dinamizmi karşısında alıcılardan pek azının piyasadaki mal ya da hizmetlerin hangi işletmeye ait olduğunu markadan anladıkları söylenebilir. Garanti işlevi, bir marka altında pazarlanan mal ya hizmetin kalitesi ile ilgili olup, bu işlev sayesinde alıcı, piyasada bulunan ve deneyimlediği mal ya da hizmetleri nitelik olarak değerlendirme imkanına sahip olmakta, buna bağlı olarak bazı mal ya da hizmetlerin imajında değer artışı, bazılarında ise değer azalışı meydana gelebilmektedir. Reklam işlevi, markanın, ait olduğu mal ya da hizmetin ayırt ediciliğini sağlayan işaret olduğuna göre, bu işaretin mal ya da emek sarfedilerek geniş halk kitlesine ulaştırılmasını, böylece ilgili markaya konu mal ya da hizmetin pazar payının arttırılmasını ifade eder. Bununla bağlantılı olarak ilgili mal ya da hizmetin piyasada gördüğü rağbetin hakim duruma gelmesi söz konusu olabilecek, bu da markanın tekelleştirme işlevine hizmet edecektir.
Markanın en önemli fonksiyonu ayırt edici bir işaret olmasıdır. Markaya bu fonksiyonu kazandıran, soyut ayırt ediciliğidir. Soyut ayırt edicilik; bir işaretin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Bir işaret soyut ayırt edici niteliğe sahip değilse, ayırt edicilik fonksiyonuna da sahip olmayacaktır. Marka, ayırt edicilik fonksiyonunun gereği olarak, mal ve hizmetleri ferdileştirmekte ve bunları tüketiciler için piyasada teşhis edilebilir hale getirmektedir. Bu yolla tüketiciler, almak istedikleri mal ve hizmetleri başka teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edebilmektedirler. Ayrıca, mal ve hizmetlerin piyasada teşhis edilebilir hale getirilmesi ile, farklı teşebbüslerin mal ve hizmetleri için piyasa şeffaflığı sağlanmaktadır. Piyasa şeffaflığının yerine getirilebilmesi, markanın iletişim fonksiyonu ile kolaylaşır. Markanın iletişim fonksiyonu, piyasada mal ve hizmet arz edenlerle talep edenlerin aralarında iletişim kurmalarını sağlamaktadır. Bu yolla marka, teşebbüslerin mal ve hizmetlerini kolayca pazarlamalarına, tüketicilerin malın imajı hakkında bilgilendirilmelerine hizmet etmektedir. Markanın çok fonksiyonluluğu, marka hukukuna ilişkin düzenlemelerin uygulama alanının tayininde ve problemlerin çözümünde büyük önem arz etmekte ve dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle, bir işaretin soyut ayırt ediciliğe sahip olup olmadığının belirlenmesinde markanın belirtilen bu fonksiyonlarının göz önünde bulundurulması gerekir. (Beşir Fatih Doğan; Türk, Alman ve AB Hukuku’na Göre Marka Olamayacak İşaretlerin Kullanım Sonucu Ayırt Edici Nitelik Kazanarak Tescil Edilebilirliği Sorunu; FMR; Y.6; C.6; S.2006/3)
Soyut ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının tespiti ile tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının bir ilgisi yoktur; bu ayırt edicilik türünde marka olacak işaretin bütünlük arz etmesi, kolayca algılanabilir ve sınırlarının tespit edilebilir olması, ayırt edicilik fonksiyonunu haiz olması aranır.
6769 sayılı Kanun m.5/1-b bendinde belirtilen “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” somut ayırt edici güçten yoksun işaretlerdir. Bu işaretler, hiçbir ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak algılanmayacak işaretler olarak madde gerekçesinde açıklanmıştır.
Somut ayırt edicilik, marka olarak tescili talep edilen işaretin, tescile konu mal veya hizmetleri diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Soyut ayırt edici gücü haiz bir işaretin somut ayırt edici güce sahip olup olmadığının tespitinde, işaretin tescil başvurusuna konu olan mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olup olmadığının dikkate alınması gerekmektedir. İşaretin, somut ayırt edici güce sahip olup olmadığı, piyasada oluşan kanaate göre tespit edilmektedir. Bu kanaatin oluşmasında değişik faktörler etkili olmaktadır. İşaretin orijinalliği, tanınmışlığı, piyasada genel olarak kullanılırlığı, kullanımın süresi ve yoğunluğu gibi kıstaslar, bu ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Eğer bir işaret, piyasada oluşan kanaate göre tescili talep edilen mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahipse, kullanım sonucu ayırt edici güç kazanmasına gerek kalmaksızın marka olarak tescil edilebilecektir. O an için işaretin ayırt ediciliğinin bulunmadığı kabul ediliyorsa, işaret ancak kullanım neticesi bu gücü kazanabilir veya zaman içerisinde piyasadaki kanaatin değişmesi neticesi bu güç kazanılabilir.
6769 sayılı SMK m.5/2 hükmüne göre; Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez.
Hükme göre ayırt edici olmayan bir markanın kullanım yoluyla ayırt edici hale gelebilmesi için kullanım, tanıtım ve reklam harcamaları o kadar yoğun olmalıdır ki, artık o marka veya işaret söz konusu olduğunda bir ürünün veya hizmetin adı ya da ticarette herkesin kullandığı, malların karakteristik özelliklerini, cins veya çeşidini gösteren işaretler değil, bir firmanın mal veya hizmeti olduğu algılaması ortaya çıksın. Bu halde marka sözcük anlamından uzaklaşarak ondan bağımsızlaşmakta, ikinci bir anlam kazanmaktadır. (Uğur Çolak; Türk Marka Hukuku; Eylül 2018; 4. Baskı; sh.165-166)
Tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası ve tüm dosya kapsamına göre;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki dava da salt YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 22.02.2022 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan mal ve hizmetler; “9.SINIF:Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar. 42.SINIF:Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi. Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri (reklam amaçlı tasarım ve peyzaj tasarımı hariç). Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri.” şeklindedir.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; kelime, renk ve şekil unsurlarından oluştuğu, turuncu renk ile “….” ibaresine yer verildiği, bu ibarenin altında; lacivert, turkuaz, kırmızı, turuncu, lacivert ve yeşil renklerden oluşan şerit şeklinde ince bir çizgiye yer verildiği, markanın genel görünümü itibariyle hemen ve ilk bakışta göze çarpan unsurun yukarıda yer verilen kelime unsuru olduğu, farklı renklerden oluşan şerit şeklindeki çizgi şeklinin markanın genel görünümü içinde tali planda kaldığı tespit edilmiştir. Markada yer alan kelime unsuru İngilizce dilinde yazılmış olup, İngilizce, ülkemizde okul öncesi dönemden başlayarak yüksek okul düzeyine kadar eğitimi verilen ve bu nedenle ülkemizde en çok aşina olunan yabancı dildir. Dava konusu marka başvurusunun Türkçe anlamı; “Ticaretin dijitalleşmesine öncülük ederiz.” şeklinde olup, söz konusu anlamı, davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği tüketici kesiminin bu anlamı ile algılayabileceği kanaatine varılmıştır.
Ticari hayatın dijitalleşmesi, ticari işlerde teknolojik gelişmelerin ve dönüşümlerin yaşanması, günden güne gelişen teknolojik atılımlar sayesinde, mal ve hizmet piyasalarında kaçınılmaz bir gerçektir. Bu bağlamda, davaya konu mal ve hizmetler bakımından da düşünüldüğünde, “Ticaretin dijitalleşmesine öncülük ederiz.” şeklindeki kavramsal algıyı hemen ve ilk bakışta oluşturan “….” ibaresinin, ticari hayatta herkes tarafından kullanılabilen, marka olarak kimsenin tekeline verilemeyecek, bu nedenle somut ayırt edici niteliği haiz olmayan bir ibare olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle dava konusu marka başvurusunun genel görünümü itibariyle, davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesimi nezdinde hemen ve ilk bakışta marka algısı oluşturmayacağı, zira söz konusu marka başvurusunun “ayırt edicilik fonksiyonu”ndan yoksun olduğu, davaya konu mal ve hizmetlerin dijitalleşmesi, dijitalleşme ile teknolojinin getirdiği imkânlar sayesinde tüketiciye kolaylık sağlayacak özellikler barındırdığı şeklinde tasviri bir anlamının bulunduğu, bu nedenle söz konusu marka başvurusunun SMK m.5/1-b hükmü uyarınca mutlak tescil engeli barındıran bir işaret olduğu kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusunun SMK m.5/2 hükmü uyarınca kullanım yolu ile ayırt edicilik kazandığı iddiasının da yerinde olmadığı, zira; marka işlem dosyası ile sınırlı olarak yapılan incelemede, gerek “…” ibaresinin, gerekse bu ibarenin altında tali konumda bulunan ve yukarıda tasviri yapılan şerit şeklindeki çizgi unsurunun davaya konu mal ve hizmetler üzerinde, dava konusu marka başvuru tarihinden önce, yoğun ve sıkı bir şekilde kullanıldığı hususunun ispatlanamadığı, markanın genel görünümü içinde şekil unsurunun tali konumda bulunması nedeniyle esasen kelime unsurunun yoğun ve sıkı kullanımının bulunduğu hususunun ispatlanmasının şart olduğu, ancak marka işlem dosyasında bu hususu ispatlayacak yeterli nitelik ve nicelikte delil bulunmadığı, bu nedenle, dava konusu marka başvurusunun kullanım yolu ile ayırt edici kılındığı iddiasının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Davacının önceki tarihli seri markaları bulunduğu iddiasının, dava konusu marka başvurusu bakımından müktesep hak oluşturacağı iddiası yerinde bulunmamıştır. Zira; müktesep hak müessesesi, yargı içtihatlarıyla gelişen bir kurum olup, ancak SMK m.5/1-ç ve m.6/1 hükümlerine istisna oluşturan bir hukuki müessesedir. Seri markaların varlığı halinde her bir markanın tek başına bağımsızlığını koruduğu hususu dikkate alındığında, dava konusu marka başvurusunda olduğu gibi, her bir marka başvurusunda, diğer seri markalardan bağımsız olarak, bu markanın mutlak tescil engeline tabi bir işaret olup olmadığı değerlendirilir. Bu nedenle, somut olayda, davacının salt önceki tarihli seri markaları bulunduğu iddiası, dava konusu marka başvurusunun SMK m.5/1-b hükmü uyarınca reddi işlemini bertaraf edemez.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; dava konusu YİDK kararının iptalini gerektirir bir husus bulunmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 23,00 TL vekalet harcı, 39,00 TL posta-tebligat masrafı olmak üzere toplam 223,40 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/10/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza