Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/132 E. 2023/132 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/132 Esas – 2023/132
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/132 Esas
KARAR NO : 2023/132

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 14/04/2022
KARAR TARİHİ : 22/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 14/04/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin davaya dayanak alınan markalarının esas unsurunun … olduğunu, … ibaresinin davacı şirketin çatı markası olduğunu, bu nedenle davacı markaları ile dava konusu marka arasındaki benzerlik değerlendirmesinin “…” ibaresinin ayrı tutulmak suretiyle “…” ibaresi üzerinden yapılacağını, davaya konu “… …” ibareli marka başvurusunda yer alan “…” ibaresinin marka vasfı bulunmayan, tanımlayıcı bir ibare olduğunu, davacıya ait markalarda, “…” ibaresi üst satırda, “…” ibaresi alt satırda konumlandırıldığını ve davaya konu marka başvurusunun davacı markaları ile aynı şekilde oluşturulduğunu, bu derece bir benzerliğin tesadüf olarak kabul edilemeyeceğini ve davacı markalarının tanınmışlığından haksız olarak faydalanma amacı taşıdığını, dava konusu marka başvurusunun davacının “… …” ya da “…” markaları ile benzer olduğu gibi, “…” esas unsurundan oluşan markaları ile de benzer olduğunu, davacı şirkete ait “…” ibareli seri markaların tescil numaralarının …. olduğunu, davacının “…” ibaresini aktif olarak da kullanarak tescilden bu yana tüketici nezdinde “…” harfi ile bilinir hale geldiğini, davacı yana ait birçok markanın 37. Sınıfta tescilli olduğunu, diğer yandan, dava konusunu oluşturan 37. Sınıf hizmetlerin, davacıya ait markalar kapsamındaki emtialar ile yakından ilişkili hizmetler olduğunu, 37. sınıf içeriği incelendiğinde, genel olarak tamir, bakım gibi hizmetlerden oluştuğunu, davalı markasının kapsamında “Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri” bulunduğunu, davacıya ait markaların ise elektrikli ve elektronik cihazlar, haberleşme cihazları gibi ürünlerde tescilli olduğunu, bu ürünler arasında ilişki mevcut olduğunu, yine davacı markasında “saat” emtiası bulunmakta iken, dava konusu markada “saat tamir hizmetleri” bulunduğunu, taraf markalarının aynı/benzer mal ve hizmetleri ihtiva ettiğini ve karıştırılma ihtimali olduğunu, davacıya ait markaların tüketici nezdinde yüksek bilinirlik ve tanınmışlık ihtiva ettiğini, … ibaresi altında üretilen tüm ürünlerin bugün kaliteleri nedeniyle tercih edildiğini, bu nedenle davalı tarafça … ibareli markanın 37. sınıflarda kullanılacak olması halinde, davalı taraf lehine haksız kazanç sağlanacağını ve davacı firmaya da ciddi zararlar verebileceğini, başvuru sahibi tarafından başka bir ifade seçme olanağı sonsuzken, davacıya ait marka ile görsel, işitsel ve sınıfsal olarak aynı denecek kadar benzer “… … …” ibaresinin tercih edilmek istenmesinin iltibas ve haksız rekabet şeklinde ortaya çıkan kötü niyetin bir göstergesi olduğunu öne sürerek, … …’nun 18.02.2022 tarih ve … sayılı … kararının iptaline, tescili halinde …sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CEVAP:
Davalı … vekili 28/04/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; … kararı sonrası başvuru kapsamında kalan hizmetler açısından taraf markaları arasındaki benzerlik düzeyinin, ortalama tüketici nezdinde markaların karıştırılması ya da ilişkilendirmesi ihtimali yaratmayacağını, davacı şirketin bilinirliğinin elektronik ve beyaz eşya sektörü olduğu hususu da göz önüne alındığında ilgili tüketicilerin davalı markasını davacının seri markası olarak algılaması ve/veya aynı ticari işletmeye ait olduklarını ya da aralarında iktisadi/idari bir bağ bulunduğunu sanmasının söz konusu olmadığını, SMK 6/1. maddesi hükmü gereği aranan “çifte benzerlik” koşulunun oluşmadığını, davaya konu edilen marka başvurusu ile davacıya ait markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, sunulan delillerin SMK 6/5 ve 6/9 maddelerinin kabulü için yeterli olmadığını, … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 23/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkile ait markanın kalan sınıfı ile davacı markaları arasında SMK m. 6/1’de sayılan emtiaların aynı ya da benzer olması şartının sağlanmadığını, yine itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar ile dava konusu marka arasında görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dâhil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, davalıya ait markanın kelime ve marjinal şekil unsurundan oluşan özgün bir yapıya sahip olduğunu, tüketicilerin markayı bir bütün olarak algılayacağını, incelemenin tek ibare üzerinden yapılmasının isabetli olmayacağını, markalarda kullanılan esas unsurların farklı olduğunu, markaların sadece görsel olarak değil, işitsel ve anlamsal düzeyde de birbirinden ayırmış olduğunu, “… ” ibaresinin davacı tarafından yaratılmış orijinal ya da fantezi bir sözcük olmadığını, bir gezegen ismi olduğunu ve herkes tarafından bilindiğini, genel ve yaygın bir kullanımı bulunduğunu, … nezdinde yapılan basit bir araştırma ile “…” , “…” ve “…” ibaresi ile çeşitli mal ve hizmet sınıflarda tescilli yüzlerce farklı markanın farklı hak sahipleri adına tescilli olduğunu, bu ibarenin farklı esas unsurlarla birlikte kullanılmasının iltibasa neden olmayacağını, … ibaresinin başvuruda bir bütünün parçası olarak kullanıldığını, ilgili tüketici kitlesinin sadece “…” ibaresi üzerinden markayı algılayıp değerlendirmeyeceğini, “… …” olarak bir bütün şeklinde değerlendirme yapacağını, davalı markasında baskın şekil unsuru bulunduğunu, davalı ile davacı firmanın farklı sektörde faaliyet gösterdiğini, davalının uzun yıllardır böcek, haşere vb. … sektöründe hizmet veren tanınmış bir firma iken davacının özellikle beyaz eşya üretimi noktasında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davacının tescil sınıfı ile ilgili hiçbir kullanımı olmadığını, davalı yanca davacıya kullanım ispatı talebi de sunulmuş olduğunu ve davacı yanca kullanım yapıldığının ispat edilemediğini, davacı yanın, “…” ve “ …” ibareli davaya konu markalarının tanınmışlığını göstermeye yönelik delil sunmadığını, herhangi bir şekilde tanınmış marka tescili olmadığını, … alfabesinin kullanıldığı tüm dillerde bulunan “…” harfinin marka olarak zayıf bir marka olduğunu, davacı yanın başvuruya konu mal/hizmetler yönünden tanınmışlık iddiasını ispatlamaya yönelik yeterli delil sunmamış olması, “…” , “…” ibaresinin orijinal olmayan, yaratılmamış ve bilinen bir sözcük olması, farklı mal ve hizmet sınıflarında çok sayıda farklı hak sahibi adına zaten tescilli olması gibi hususlar bir bütün olarak gözetildiğinde SMK m.6/5 bakımından tescil engelinden de bahsedilmesinin mümkün olmadığını, … kararının usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan … kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı … kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şahsa ait …sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, dava aşamasında ileri sürülen kullanmama def’inin yerinde olup olmadığı, davacı markalarının SMK m.6/5 hükmü uyarınca tanınmış olup olmadığı, SMK m.6/9 hükmü uyarınca davalı şahsın kötü niyetli olup olmadığı, davalı şahsa ait markanın hükümsüz kılınmasının gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şahsın 28.09.2020 tarihinde …sayılı “…” ibareli 35 ve 37.sınıfta bulunan hizmetler bakımından tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 12.11.2020 tarih ve 360 sayılı …’nde yayımlandığı, davacının 08.01.2021 tarihinde … sayılı markaları mesnet göstererek yayıma itiraz dilekçesi sunduğu, davalı şahsın 25.02.2021 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, …’nca davacı ve dava dışı şirket tarafından ileri sürülen itirazların kısmen haklı bulunarak marka tescil başvurusundan bir kısım hizmetlerin çıkarılmasına karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 23.06.2021 tarihinde yeniden itiraz edildiği, itirazı inceleyen …’nun … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 21.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 18.05.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre … tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
I-… Kararının İptali İstemi Bakımından Mal-Hizmet Benzerliğine İlişkin Olarak Yapılan Değerlendirme:
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu markanın kapsamında yer alan 37. sınıftaki “Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri” ile davacının önceki tarihli ve tescilli markaları kapsamında yer alan 09. Sınıftaki “Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri” benzer/aynı tür/bağlantılı olduğu kanaatine varılmıştır. Şöyle ki; teknoloji ürünleri üreticilerinin, satış sonrasında bu ürünlerin tamir, montaj ve bakım hizmetlerini aynı marka altında bağımsız olarak vermesi yaygın bir durumdur. Nitekim, tüketiciler de bu tür ürünlerle ilgili yaşadığı sıkıntılarda ilk olarak markanın sağladığı yetkili servis hizmetine başvurmaktadır. Dolayısıyla, tüketicinin satın aldığı markalı ürünle aynı isim altında o ürüne yönelik servis hizmeti veren işletme arasında bağlantı kurma ihtimali teamülen mümkün olacaktır.
II-Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından Mal-Hizmet Benzerliğine İlişkin Olarak Yapılan Değerlendirme:
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu markanın kapsamında yer alan 37. sınıftaki hizmetlerin tamamı, davacının önceki tarihli ve tescilli, dava aşamasında ileri sürülen ve bilirkişi raporunda koyu renk ile gösterilen markaları kapsamı ile aynı/aynı tür ya da benzer bulunmuştur.
Davalı markasının mavi zemin üzerine tamamı büyük mavi renk harflerle yazılmış “… …” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarelerden “…” ibaresinin daha büyük ve kalın puntoyla yazılarak markanın esas unsuru olarak korunacak şekilde vurgulandığı ve ön plana çıkarıldığı, işbu ibarenin hemen alt kısmında “…” ibaresinin çok daha küçük puntoyla ve geri planda olacak şekilde yazıldığı, ayrıca bu ibarelerin üst kısmında ise oldukça büyük ve ön planda olacak şekilde stilize şekilde yazılmış “…” harfi logosunun yer aldığı görülmektedir. Markadaki “…” ibaresinin hem marka görselinde geri planda yer verilmiş olması, hem de ticaret hayatında herkesin kullanımına açık hale gelmiş bir ibare olması nedeniyle markada tali/jenerik unsur olarak yer almaktadır. Buna göre, dava konusu markanın esas unsurunun yalnızca “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmaktadır.
Davacı yana ait itiraza mesnet markalar …. sayılı ve “….” incelendiğinde ise, bu markalarından bir kısmının tek başına “…” ibaresinden oluştuğu, bir kısmının “…” ibaresi ile birlikte tali unsur sayılabilecek “…” ibareleri ile oluşturulduğu, bir kısmının ise “…’nin akıllısı …” sloganı ile ve bu ibarelerin üst kısmında stilize şekilde yazılmış “…” harfi logosunun yer aldığı görülmektedir. … nezdinde yer alan marka başvuruları incelendiğinde, davalı yanın … işlem numarası ile “…” markasını 1994 yılında ilk kez tescil ettirdiği, bu tescilden sonra muhtelif tarihlerde “…” ibaresini ek unsurlarla birlikte yeni marka başvurularına konu ettiği, dolayısıyla “…” ibaresinin çatı marka olarak nitelendirilebileceği anlaşılmaktadır. Davacının iş bu markaları kapsamındaki mal ve hizmetler açısından “…” ibaresinin markasal algı yaratan, ayırt edici bir ibare olması ve “…” ibaresinin çatı marka olması sebebiyle, markanın ön plana çıkan esas unsurunun “…” ibaresi olacağı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda belirtilen hususlardan anlaşıldığı üzere dava konusu marka ile davacının itirazına mesnet gösterilen markalarının hem esas unsurlarının “…/…” ibaresi olması, hem de davalı markasında benzer şekilde ön planda olacak şekilde stilize şekilde yazılmış “…” harfi logosunun yer alması sebebiyle, davalı markası, itiraza mesnet gösterilen davacı markalarının bir serisi, devamı ya da versiyonu olarak düşünülmesi kuvvetle muhtemeldir. Birbirine benzer olduğu düşünülen taraf markalarıyla karşı karşıya kalan tüketici kitlesinin söz konusu mal ve hizmetler yönünden ortalamanın üstü bir tüketici olduğu kabul edilse dahi bu durum söz konusu tüketici kitlesinin mutlak surette markalar arasındaki her ayrıntıyı fark edebilecekleri ve hiçbir koşulda markalar arasında iltibas yaşamayacakları anlamına da gelmemektedir. İlgili tüketici kitlesinin yüksek dikkat seviyesine sahip olmasının, karıştırılma tehlikesinin ortadan kalkması için yeterli olmadığı, markalar arasındaki yüksek olan harf dizilim benzerliği ve fonetik benzerlik nedeniyle bu kesimin dahi karıştırma tehlikesine maruz kalabileceği kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın dava dilekçesinde bahsi geçen ve hükümsüzlük talebine dayanak sair markaları incelendiğinde ise, bu markalarının bir kısmında münhasıran sadece “…” harfinin yer aldığı, bir kısmında ise “…” harfi ile birlikte “…” ibaresi ve/veya “…” gibi ibarelerinin yer aldığı, bir kısmında ise herhangi bir şekil unsurunun yer almadığı görülmektedir. Davacı markalarının esas unsurlarının “…” harfi olduğu, yukarıda da ifade edildiği üzere davacı markalarının bir kısmında yer alan “…” ibaresinin çatı marka olarak yer aldığı değerlendirilmektedir. Davaya konu “… …” marka ibaresinde her ne kadar marka açıklamasında “…” ibaresi yer almamakta ise de marka logosunda, stilize bir şekilde oluşturulmuş “…” harfinin yer aldığı görülmektedir. Dava konusu marka logosu ile davacı markalarında ortak olarak yer alan “…” harfinin tek bir harf olarak ayırt edici niteliği zayıf bir ibare olduğu değerlendirilmektedir. Zira, standart karakterlerle ifade edilen tek bir harf kural olarak SMK’nın 5. maddesi kapsamında ayırt edici nitelikte değildir. Bununla birlikte bu tür işaretler özgün bir tasarımla ifade edilmesi halinde ayırt edici nitelik kazanarak marka olarak tescil edilebilir. Özgün tasarımlarla ifade edilen tek bir harf; renk, tasarım ve stilize yazım şekli itibariyle yüksek derecede benzerlik ihtiva etmiyorsa işaretlerin benzer olmadıkları kabul edilir. Dava konusu marka ile davacı markalarının figüratif unsurlarının birbirinden oldukça farklı olduğu, dava konusu markanın ayırt edici nitelik kazanmasına yetecek kadar özgün bir figüratif tasarıma sahip olduğu ve markalar arasında görsel anlamda bir benzerlik bulunmadığı hususu dikkate alındığında taraf markalarının, aynı ya da benzer emtiaları kapsamalarına rağmen, markaların bir bütün olarak benzer olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı yanın yayıma itiraz sürecinde işlem dosyası kapsamında kullanım ispatı talebinde bulunmadığı, ancak dava aşamasında hükümsüzlük talebi açısından kullanmama def’i ileri sürdüğü görülmektedir.
6769 sayılı SMK’nın 25/7. maddesi uyarınca beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi 14.04.2022 esas alınacak olup, davalı yan marka başvurusu ile benzer/ilişkili mal ve hizmetleri kapsayan ve iltibas ihtimali bulunduğu kanaatine varılan … sayılı ve “….” ibareli markaların tamamının dava tarihi olan 14.04.2022 itibariyle en az beş yıldır tescilli oldukları ve bu markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetler bakımından kullanımlarını ispat yükümlülüğü altında yer aldığı görülmektedir.
Davacı vekilinin 06.09.2022 tarihli delil dilekçesi ekinde dosyaya 1 adet CD ibraz etmiş olduğu görülmektedir. Davacının ibraz ettiği CD içeriği incelenmiş ve içerik dökümüne aşağıda yer verilmiştir:
– 2014-2015 yıllarına ait “… …”/ “…” ibaresine yönelik farklı tv kanalları ve gazeteleri kapsar şekilde yayın bedeli-reklam harcamalarını gösterir faturalar (faturaların açıklama kısmında genel olarak … …, … ve … …. ibarelerinin yer aldığı görülmüştür),
– 2013-2014-2015 yıllarına ait, 3. Firmalar tarafından davacı firma adına düzenlenmiş marka bilgisi içermeyen cep telefonu parçaları satışını gösterir faturalar,
– Tamamı 2014 – 2015 yılına ait yorumlar içerir ekşisözlükten alınan ekran görüntüleri (… … ibaresine yönelik cep telefonu ürününe ilişkin yorumlar),
– Tarih bilgisi içermeyen pano ve duvar fotoğrafları (cep telefonu görselleri),
– Tarih (yıl) bilgisi içermeyen 3. Kişilere ait … paylaşım görselleri,
– Tarih bilgisi içermeyen dergi ilanı görselleri (cep telefonu görselleri),
– …, … gibi e-ticaret satış platformları ve …, … online satış sayfalarında yapılan satışları gösterir tarih bilgisi içermeyen ekran görüntüleri (cep telefonu ürünü),
– 2021 tarihli … haber görseli,
– 2014 yılına ait … … cep telefonu lansman videosu,
– 2016 yılına ait Vatan bilgisayar online satış sayfasından … … cep telefonu satış görselleri,
– 2014-2015-2016-2017-2018-2019-2020 yıllarına ait … cep telefonu … tanıtım videolarının yer aldığı … sayfalarına ilişkin ekran görüntüleri/bilgiler,
– 2016-2017-2018-2019-2020 yıllarına ait … cep telefonu kampanya ilan görselleri ve kampanya tanıtım videoları,
– 26.11.2019 tarihli cnnturk.com internet sitesinde … telefonları ile ilgili yapılan haber.
Sunulan iş bu delillerin değerlendirmesinde, özellikle … cep telefonu kampanya ilan görselleri ve kampanya tanıtım videoları ile … cep telefonu … tanıtım videolarının, davacıya ait “…” markasının “cep telefonu” emtiaları açısından ciddi, devamlılık arz eden ve markasal etki doğurur şekilde kullanıldığı kanaate varılmış olup, anılan emtialar ile dava konusu marka kapsamında yer alan ve davaya konu edilen 37. Sınıf hizmetlerden “haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri” açısından taraf markalarının aynı ya da benzer kapsamlı oldukları kanaatine varılmıştır.
Bununla birlikte davacıya ait hükümsüzlük talebine dayanak gösterilen “…” ibareli seri markaları …. , bütünsel algıları itibariyle de benzer görülmediklerinden yine kullanım ispatı açısından yapılacak bir değerlendirme sonucu değiştirmeyecektir.
Sonuç olarak;
I-… Kararının İptali İstemi Bakımından; “Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri.” bakımından davaya konu marka ile itiraza mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu,
II-Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından; “Haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri.” bakımından davaya konu marka ile hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacı tarafından öne sürülen “…” markalarına yönelik sunulan delillerin tamamı yukarıda kullanmama def’i kapsamında değerlendirilmiş olup, sunulan bu delillerin ulusal ve uluslararası faaliyet gösteren firmaların olağan markasal kullanımlarına yönelik olduğu, sunulan bu delillerin tanınmışlığı ispat bakımından yeterli deliller olarak değerlendirilemeyeceği, somut uyuşmazlıkta dava konusu markanın tescilinin, davacı markalarının ayırt edici karakterine zarar vermesi, itibarına zarar vermesi, ayırt edici gücü ve etkileme alanının zayıflamasına, tanınmışlığından haksız yarar sağlanması sonuçlarına yol açacağını ispatlayacak dosyada başkaca delil bulunmadığından SMK m.6/5 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Ayrıca; davacıya ait hükümsüzlük talebine dayanak gösterilen “…” ibareli seri markaları ile dava konusu marka arasında belirgin farklılık olduğu marka işaretleri arasında bir benzerlik bulunmadığından 6769 sayılı SMK’nın 6/5. maddesinin somut vakada bu mesnet markalar bakımından da uygulama koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (…)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların bir kısım hizmetler bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “Sınai makinelerin ve cihazların, büro makinelerinin ve cihazlarının, haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri.” bakımından … sayılı … kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu …sayılı markanın “Haberleşme cihazlarının, elektrikli ve elektronik cihazların tesisi, bakımı ve tamiri hizmetleri.” bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen …’e gönderilmesine,

4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile alınması gereken 99,20 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 80,70 TL peşin karar ve ilam harcının tamamının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 184,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.976,70 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 1.488,35 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan 1.488,35 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … tarafından yapılan 23,00 TL vekalet harcına ilişkin yargılama giderinin 1/2’si olan 11,50 TL’nin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, bakiye 11,50 TL yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
11-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/03/2023

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza