Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/111 E. 2023/228 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/40 Esas – 2023/202
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/40 Esas
KARAR NO : 2023/202

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü / Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 04/02/2022
KARAR TARİHİ : 17/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/05/2023
Mahkememizde görülmekte bulunan Markanın Hükümsüzlüğü / Marka Hakkının İhlâli / Haksız Rekabet davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 04/02/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacının 21, 30, 35 ve 43. Sınıflarda tescilli … başvuru nolu “…” ve 21, 29, 30, 32, 33, 34, 35, 43. sınıflarda tescilli … başvuru nolu “…” markalarının sahibi olduğunu, davacıya ait “… … …” markasının hem … genelinde hem de yurt dışında olmak üzere toplamda 70’in üzerinde şubesi bulunduğunu ve bu markanın 2014 yılından bu yana ülke genelinde çok ciddi tanınmışlık düzeyine ulaştığını, davalılar adına 30 ve 43. Sınıflar bakımından … başvuru nolu “… … …” ve … başvuru nolu “… …” tescilli markaların tespit edildiğini, davacı yana ait “…” markası ile davalıların kullanmakta olduğu “… … …” ve “… …” markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, söz konusu markaların birbiri ile karıştırma ihtimalinin son derece yüksek olduğunu, davalıların haksız ve kötü niyetli olarak davacı yana ait markanın ülke genelinde sahip olduğu itibar ve tanınmışlık düzeyinden faydalanmak suretiyle haksız kazanç elde etme amacı taşıdıklarını, davacıya ait marka adını meyvesinden … çekirdeği elde edilen ve çiçekli bir bitki türü olan … …’dan aldığını, davalıların ise davacıya ait markaların yalnızca iki harfi değiştirilerek “…” olarak birebir taklit edildiğini, bu ibarenin hiçbir anlamı bulunmadığını, markada yer alan tatlı anlamına gelen “…” ve market, alışveriş anlamına gelen “…” ibarelerinin markaya ayırt edicilik katmadığını, davacıya ait markanın esas unsurunun marka logosunda da büyük puntolarla yer alan “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinden sonra gelen “…” ibaresinin …, “…” ibaresinin de ev kelimesinin … karşılığı olduğunu, bu kapsamda “…” ve “…” ibareleri yalnızca tanımlayıcı ve vasıf bildirir nitelikte olduğunu, markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davacı yana ait “…” markası ile davalıların tescil ettirdiği “…” markasının görsel, işitsel, anlamsal olarak neredeyse birebir aynı olduğunu ve markaların tüketici nezdinde karıştırılma ihtimallerinin çok kuvvetli olduğunu, SMK m.6/1 şartlarının oluştuğunu, davalı marka başvurusu ve kullanımlarının davacı marka haklarına tecavüz etmekte olduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, davalıların kötü niyetli olduklarını öne sürerek; öncelikle tedbiren davalıların marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin önlenmesi ve durdurulmasına, masrafları davalılara ait olmak üzere davalılar tarafından kullanılan ve marka hakkına tecavüz teşkil eden ürünlere ve bu ürünlerin üretiminde kullanılan araçlara el konulmasına ve saklanmasına, neticeten; davalıların marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespiti ile önlenmesi ve durdurulmasına, davalılar adına tescilli … ve … sayılı markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, kararın masrafları davalılara ait olmak üzere tirajı ülke çapında yüksek bir gazetede yayımlanmasına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili 18/04/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … ve … sayılı markalar üzerinde hak sahibi olduğunu, marka başvurusuna itirazın iki aylık hak düşürücü süre içinde yapılmadığını, davacı yanın müvekkili marka tescil başvurularına itiraz etmediğini, eldeki dava bakımından bu nedenle hukuki menfaati bulunmadığını, davacı yan, müvekkili markalarının tanınmışlığından yararlanma maksadıyla hareket edildiğini ileri sürse de, bu hususun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davaya gerekçe gösterilen markalar ile müvekkili markaları mukayese edildiğinde, herhangi bir iltibasın mevcut olmadığının açıkça görülebileceğini, müvekkillerinin kötü niyetli olmadığını belirterek; öncelikle hak düşürücü süre sebebiyle davanın usulden reddine, aksi halde; esas bakımından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.25, 6769 sayılı SMK m.29, m.149 ile 6102 sayılı TTK 54 vd göre açılan; markaların hükümsüzlüğü, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddialarından kaynaklı hukuki korunma istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Eldeki davanın açılmasında davacının menfaatinin bulunup bulunmadığı, hak düşürücü süre noksanlığının mevcut olup olmadığı, davalılara ait … sayılı “… … …” ve … sayılı “…+… …” ibareli markalar ile davacıya ait … ve … sayılı markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalıların marka tescil başvurularında kötü niyetli olup olmadıkları, bunlara bağlı olarak; davalı markalarının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, davalıların, davacıya ait marka haklarını ihlal eden ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturan eylemlerinin bulunup bulunmadığı, buna bağlı olarak; marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin tespiti, bu eylemlerin önlenmesi, durdurulması, hükmün ilanı istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ edilmiş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgeleri getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, talimat mahkemesi aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mahkememizce bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış ve 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren …. Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
I-Markaların Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından Yapılan Değerlendirme:
6769 sayılı SMK m.25/1 hükmüne göre; 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.
SMK m.25/2 hükmüne göre; Menfaati olanlar, …. veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir.
SMK m.25/6 hükmüne göre; Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka tescil belgeleri, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalılara ait … ve … sayılı markaların tescil tarihleri ile dava tarihi arasında beş yılı aşkın süre bulunmadığından iş bu dava hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Davacıya ait önceki tarihli … ve … sayılı markaların bulunduğu, davacı yanın, önceki tarihli markaları ile davalılara ait markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğunu ileri sürdüğü, buna göre; davacı yanın, iş bu davayı ikame etmesinde SMK m.25/2 hükmü uyarınca menfaatinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu markaların kapsamında yer alan 30. Sınıf malların “…, kakao; … veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” dışında tamamı ve 43. sınıftaki hizmetlerin tamamı, davacının önceki tarihli ve tescilli markaları kapsamı ile aynı/aynı tür ya da benzer bulunmuştur. Bununla birlikte; her ne kadar bilirkişi raporunda benzer olduğu belirtilmese de, dava konusu markaların kapsamlarında yer alan “…, kakao; … veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler” emtiaları ile davacıya ait önceki tarihli markaların kapsamlarında yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.” de benzerdir. … , 14.01.2015 tarih … sayılı kararları da bu yöndedir.
Sonuç olarak; dava konusu markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin tamamı ile davacıya ait markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin tamamı aynı veya benzerdir.
Davalılar markalarından … başvuru nolu markanın; başlangıç harfi büyük devam harfleri küçük siyah renkte standart yazı karakteri ile yazılmış “… ” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarelerin tamamının biri diğerine göre vurgulanmaksızın eşit şekilde ve yan yana yazıldığı, düz sözcük markası niteliğinde olduğu, başkaca ilave … unsuru içermediği görülmektedir. Markada yer alan … bir ibare olan “…” ibaresinin … “…” anlamına geldiği, “…” ibaresinin ise “tatlı, şekerleme” anlamına geldiği, bu ibarelerin uyuşmazlık konusu emtialar bakımından ayırt edici niteliği olmayan, ticaret hayatında herkesin kullanımına açık hale gelmiş ibareler olduğu ve markada tali/jenerik unsur olarak yer aldığı görülmektedir. Buna göre, söz konusu markanın tescilli olduğu mal ve hizmet sınıfları da göz önüne alındığında, esas unsurunun yalnızca “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmaktadır.
Davalılar yana ait … başvuru nolu markanın ise; siyah zemin üzerine sarı renk harflerle yazılmış “… …” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarelerden “…” ibaresinin daha büyük ve kalın puntoyla yazılarak markanın esas unsuru olarak korunacak şekilde vurgulandığı ve ön plana çıkarıldığı, işbu ibarenin hemen alt kısmında … “…” anlamına gelen ve tali/jenerik nitelikteki “…” ibaresinin çok daha küçük puntoyla ve geri planda olacak şekilde yazıldığı, bu ibarelerin üst kısmında ise oldukça büyük ve ön planda olacak şekilde stilize şekilde yazılmış “a” harfi logosunun görseli ile yer aldığı görülmektedir. Buna göre, davaya konu markanın tescilli olduğu mal ve hizmet sınıfları da göz önüne alındığında, esas unsurunun yalnızca “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmaktadır.
Davacının hükümsüzlük talebine mesnet gösterilen … başvuru nolu markanın; kırmızı zemin üzerinde tamamı büyük stilize yazı karakteri ile beyaz renkte yazılmış “… …” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarelerden “…” ibaresinin daha büyük ve kalın puntoyla yazılarak markanın esas unsuru olarak korunacak şekilde vurgulandığı ve ön plana çıkarıldığı, iş bu ibarenin hemen alt kısmında … “…” anlamına gelen ve tali/jenerik nitelikteki “…” ve “…” ibaresinin çok daha küçük puntoyla ve geri planda olacak şekilde yazıldığı görülmektedir. Buna göre, ilgili markanın tescilli olduğu mal ve hizmet sınıfları da göz önüne alındığında, esas unsurunun yalnızca “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmaktadır.
Davacının hükümsüzlük talebine mesnet gösterilen … başvuru nolu markanın ise; siyah zemin üzerinde tamamı büyük stilize yazı karakteri ile beyaz renkte yazılmış “…” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarelerden “…” ibaresinin daha büyük ve kalın puntoyla yazılarak markanın esas unsuru olarak korunacak şekilde vurgulandığı ve ön plana çıkarıldığı, iş bu ibarenin hemen alt kısmında …’de “…” anlamına gelen ve tali/jenerik nitelikteki “…” ibaresinin çok daha küçük puntoyla ve geri planda olacak şekilde yazıldığı görülmektedir. Buna göre, ilgili markanın tescilli olduğu mal ve hizmet sınıfları da göz önüne alındığında, esas unsurunun yalnızca “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmaktadır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markaların kapsamlarında yer alan mal ve hizmetlerin aynı veya benzer oldukları, davacı markalarının esas unsurunun “…”, davalılar markalarının esas unsurunun ise “…” ibaresinden oluştuğu, davacı markalarının “…”, davalılar markalarının “…” şeklinde telaffuz edilecekleri, aynı seslerin aynı dizilimle telaffuz edilmesinden kaynaklı olarak işitsel olarak markalar arasında yüksek düzeyli benzerlik bulunduğu, farklı olan “…” ve “…” seslerinin de telaffuz bağlamında benzer sesler oldukları, görsel olarak da; markaların müşterek harf mevcudiyetinden kaynaklı olarak benzer oldukları, markaların davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesimi nezdinde farklı nesnelere çağrışım oluşturduğunun söylenemeyeceği, ortalama tüketici kesiminin söz konusu markaları kavramsal olarak farklı sözcükler olarak algılamayacağı, bu nedenle, daha önce davacıya ait markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu markalar ile karşılaştığında, davaya konu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markaları, davacıya ait markalar ile ilişkilendireceği, markaların aynı ticari kökenden geldiği hususunda yanılsamaya düşerek tüketim tercihinde bulunacağı, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşeceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, …’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yan tarafından dava dosyasında sunulan deliller incelendiğinde, davacı ve davalı yana ait markaların … görselleri ile davalı yana internet sitesinin görsellerine yer verdiği görülmektedir. Sunulan bu deliller bir bütün olarak incelendiğinde, tanınmışlık iddialarını somutlaştırır yeterlilikte deliller olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenle sunulan bu delillerin davacı yanın markalarının tanınmışlığını ispat bakımından yeterli deliller olarak değerlendirilemeyeceği, tüm bu nedenlerle SMK m.6/5 düzenlemesindeki koşulların somut olayda meydana gelmeyeceği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (….)
Somut olayda; davaya konu markalar ile hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalıların kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Sonuç olarak; davacıya ait markalar ile davalıya ait markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu tespit edildiğinden; SMK m.25 hükmü uyarınca davalılara ait … ve … sayılı markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, 6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen …’e gönderilmesine karar verilmiştir.
II-Marka Hakkının İhlali ve Haksız Rekabet Bakımından Yapılan Değerlendirme:
Davalılar tarafından gerçekleştirildiği ileri sürülen eylemlerin tespiti bakımından talimat mahkemesi aracılığıyla “…” adresinde bulunan “…” isimli işyerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Keşif tutanağı incelendiğinde; keşif esnasında hazır bulunan …’nın; işyerinin muhasebecisi olduğunu, bu işyerinin ortaklarının … olduğunu belirttiği müşahede edilmiştir.
Keşif tutanağında yer alan mahkeme gözleminde; keşif yapılan işyerinde …, çay satışı yapıldığı, dondurma, waffle ve yaş pastanın da menüde bulunduğu belirtilmiştir.
Yerinde yapılan inceleme sonucu tanzim edilen 19/10/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda yer verilen maddi tespitlere göre; işyerinin vergi levhasının dava dışı “… …” adına kayıtlı olduğu, ancak işyerinde yer alan duvarda asılı belgelerden marka tescil belgesinde, davalıların isimlerinin bulunduğu, bu işyerinde “…” ibaresinin esas unsur olarak ve markasal fonksiyon icra edecek şekilde kullanıldığı, işyerinin “…” mahiyetinde hizmet verdiği, buna göre; işyerinde yapılan ticari faaliyetlerin davacıya ait markaların kapsamlarında yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması” hizmetleri ile aynı olduğu tespit edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; her ne kadar yukarıda yer verilen işyerinin vergi levha kaydı dava dışı bir şirket adına kayıtlı olsa da, gerek keşif esnasında işyerinde bulunan …’nın beyanları, gerekse söz konusu işyerinde bulunan marka tescil belgesinden, davalıların, bu işyerinin ortaklarından oldukları, bu nedenle; davalıların, tespite konu işyerinde bulunan markasal kullanımlar bakımından hukuki sorumluluklarının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davaya konu işyerinde tespit edilen “…” ibareli markasal kullanımlar ile davacıya ait “…” esas unsurlu markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunduğu, davalıların faaliyette bulunduğu “…” hizmeti ile davacıya ait markaların kapsamlarında yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nin aynı olduğu, buna göre; davalıların “…” ibareli markasal kullanımlarının davacıya ait marka haklarına tecavüz ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğu, 6769 sayılı SMK m.155 hükmü uyarınca davalılara ait sonraki tarihli marka tescil belgelerinin iş bu uyuşmazlık özelinde hukuka uygunluk sebebi olarak ileri sürülemeyeceği, kaldı ki; davalılara ait markaların hükümsüz kılınması gerektiğine yönelik yukarıda değerlendirme yapıldığı, markaların hükümsüz kılınması ile kendilerine tanınan korumanın geçmişe etkili olarak ortadan kalkacağı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; davalıların, davacıya ait … ve … sayılı markalara tecavüz ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturan eylemlerinin tespiti ile bu eylemlerin önlenmesine ve durdurulmasına, karar kesinleştiğinde masrafı davalılara ait olmak kaydıyla hükmün ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede ilan edilmesine karar verilmiştir.
Bir bütün halinde davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalıların, davacıya ait … ve … sayılı markalara tecavüz ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturan eylemlerinin TESPİTİ ile bu eylemlerin ÖNLENMESİNE ve DURDURULMASINA,
Davalılara ait …. sayılı markaların HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, 6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen …’e gönderilmesine,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalılara ait olmak kaydıyla hükmün ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede İLAN EDİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 99,20 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı markaların hükümsüzlüğü istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı marka hakkı ihlali ve haksız rekabet iddialarından kaynaklı istemler bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 48,60 TL vekalet harcı, 900,00 TL talimat bilirkişi ücreti, 45,42 TL dosya kapağı masrafı, 215,50 TL posta-tebligat masrafı, 150,00 TL ATGV araç ücreti, 35,00 TL talimat masrafı olmak üzere toplam 1.555,92 TL yargılama giderinin müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan 2.700,00 TL bilirkişi ücreti, 37,10 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin olmak üzere toplam 2.737,10 TL yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
7-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalılar vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde …. Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/04/2023

Katip …
E-imza

Hakim ….
E-imza