Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/106 E. 2022/282 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/106 Esas
KARAR NO : 2022/282

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)

DAVA TARİHİ : 29/03/2022
KARAR TARİHİ : 02/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 29/03/2022 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı yanın 2020/109910 sayısı ile 09 ve 11. Sınıflarda tescili talep edilen “… … electric” ibareli markasına yönelik itirazlarının, yapılan ilk incelemeler sonrasında kısmen kabul edildiğini, ancak sonrasında davalı firmaca yapılan itiraz sonucunda taraf markaları arasında bir benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle haksız bir karar ihdas edildiğini, “…” markasının müvekkili şirket tarafından uzun yıllardır kullanıldığını, müvekkilinin “…” markasını tanınır hale getirdiğini ve kendisi ile özdeşleştirdiğini, T/03067 sayısı ile “…” markasının tanınmış markalar sicilinde de kayıtlı olduğunu, müvekkilinin markasını savunmaya çalıştığını, böylece tanınmış markasının sulandırılmasının önüne geçmek istediğini, müvekkilinin bu ibareyi aynı zamanda ticaret unvanı olarak da 60 yılı aşkın bir süredir kullandığını, müvekkilinin 100’e yakın tescilli markası ve başvurusunun bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkili markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, dava konusu … … electric” ibaresinde, müvekkili markası olan “…” ibaresinin aynen kullanıldığını, “ELECTRİC” ve “…” kelimelerinin, itiraza konu markanın esaslı unsurunu oluşturan … kelimesini tanımlamak/vurgulamak amaçlı kullanıldığını, bu haliyle markaya bir ayırt edicilik de katmadığını, dava konusu markada “…” ibaresinin ön plana çıkartıldığını, “… … ELECTRİC” markası görsel olarak müvekkili markası olan “…” markasından herhangi bir ayırt edici vasfa sahip olmadığı gibi işitsel olarak da farklılık içermediğini, müvekkili markalarının tescili kapsamında da 09 ve 11. Sınıf malların yer aldığını, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetle yapılmış bir başvuru olduğunu, dava konusu markanın, müvekkili markalarının serisi gibi algılanacak olduğunu iddia ederek; … sayılı YİDK kararını iptali ve dava konusu 2020/109910 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 18/04/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu somut olayda; diğer davalı şirkete ait “… … electric” ibareli başvuru markası ile davacı şirkete ait ret gerekçesi markalardan 2017/45451, 2017 74796 sayılı “… tea collectıon”, “… tea club” ibareli markalar arasında 6/1 bendi kapsamında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, kurumları YİDK tarafından söz konusu markaların kapsamında yer alan ve başvurudan çıkartılan aynı/aynı türdeki mallar açısından değerlendirme yapılmış olup ve başvuru ile söz konusu markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerin farklı olduğunu ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı tespit edildiğinden davacı vekilinin aksi yöndeki iddialarının mesnetsiz olduğunu, davanın, öncelikle bu açıdan reddedilmesi gerektiğini beyanla; 21/02/2022 tarih ve … sayılı YİDK kararı iptali isteminin reddine, davacı vekilinin aleyhlerine olan sâir istemlerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 04/05/2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın kurulduğu günden bu yana elektrik devrelerinin anahtarlanması, korunması ve elektriğin kontrol ve dağıtımına özgü cihazların imalatı (sigorta, otomatik devre kesici, röle, yalıtım, devre ve yük ayırıcı anahtarlar, voltaj sınırlayıcı, dalga bastırıcı vb.) konularında hizmet vermekte olduğunu, müvekkilinin faaliyet alanının elektrik işleri ile sınırlı olduğunu, taraf markaları arasında bir benzerliğin bulunmadığını, “…” kelimesi itiraza dayanak olarak gösterilen markalar ile müvekkil markası arasında ortak olsa da müvekkil markasında ayrıca yer almakta olan “…” ve “ELECTRIC” ibarelerinin markaya ayırt edicilik katan esaslı unsurlar olduğunu, müvekkili markasında gri zemine mavi harflerle yazılmış, markadaki “…” ve “electric” kelimelerinde kullanılan harfler farklı kalınlıklarda yazılmış, “…” kelimesindeki “A” harfi ortasından yatay geçen çizgi kullanılmadan yazılarak markaya farklılık, görsel zenginlik ve yüksek ayırt edicilik kazandırıldığını, markaların bütüncül olarak bıraktıkları izlenimlerin yeterince farklılaştığını, “…” ibaresinin pek çok dilde aynı şekilde yazılıp okunan ve birden çok anlamı olan, yaygın olarak kullanılan evrensel yerleşmiş bir kelime olduğunu, dilimizde de karşılığı bulunduğunu, pek çok farklı anlamı olan ve yaygın olarak kullanılan bir ibare olan “…” nın tek bir kimsenin tekeline bırakılmasının mümkün olamayacağını, davacı yanın kötü niyet iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacının esas iştigal alanı gıda sektörü olup markaları genellikle çay, kahve, kahvaltı vb. ürünlere özgülenmiş durumda olduğunu, bu anlamda müvekkili şirketten tamamen farklı bir iş kolunda olduklarını, müvekkili markalarının kendi sektöründe bilinir olduğunu, bu haliyle davacı markalarının sektöründeki tanınırlığını sulandırmayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
I-YİDK Kararının İptali İstemi Bakımından; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının aleyhine olan kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2020/109910 sayılı “… … ELECTRIC” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait redde mesnet alınan 2017/45451 sayılı “… ” ibareli markalar arasında YİDK kararında belirtilen emtialar bakımından SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı,
II-Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından; Davalı şirkete ait 2020/109910 sayılı “… … ELECTRIC” ibareli marka ile ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait ticaret unvanı ile davalı şirkete ait marka arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalı şirketin marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, davalı şirket markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait ticari sicil kayıt bilgileri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “… … ELECTRIC” ibareli 09 ve 11. sınıfta bulunan bir kısım emtiaların tescili amacıyla 17.09.2020 tarihinde gerçekleştirdiği 2020/109910 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.11.2020 tarih ve 360 sayılı Bülten’de ilan edildiği, anılan ilana karşı davacı yanca ve dava dışı 3. birtakım firmalarca itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 11.06.2021 tarihli kararı neticesinde başvurunun davacı yana ait 2017/45451 ve 2017/74796 sayılı markalar ile benzer görüldüğü ve başvurunun 09 ve 11. Sınıftaki bir kısım emtialar bakımından reddolunduğu, söz konusu karara karşı bu defa davalı başvuru sahibi tarafından itiraz edildiği,
itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; başvurudan çıkartılan “9.SINIF: Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler).Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar. 11.SINIF: Aydınlatma cihazları (taşıtlar, iç ve dış mekanlar için aydınlatma armatürleri). Katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli ısıtma amaçlı cihazlar: kombiler, boylerler, kaloriferler petekleri, eşanjörler, sobalar, kuzineler; güneş enerjisi kollektörleri. Buhar, gaz ve sis (duman) üreteçleri (jeneratörleri): buhar jeneratörleri (kazanları), asetilen jeneratörleri, oksijen jeneratörleri, nitrojen jeneratörleri. İklimlendirme ve havalandırma cihazları. Soğutucular ve dondurucular. Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar: fırınlar, elektrikli tencereler, elektrikli su kaynatıcıları, mangallar, barbeküler, elektrikli çamaşır kurutucuları, saç kurutucuları ve el kurutma cihazları. Sıhhi tesisat ürünleri: musluklar, duş takımları, klozet iç takımları, banyo-duş kabinleri, küvetler, klozetler, evyeler, lavabolar, musluklar için contalar, salmastralar (musluk iç takımı).Su yumuşatma cihazları, su arıtma cihazları, su arıtma tesisatı, atık arıtma tesisatı. Tıbbi amaçlı olmayan elektrikli ve elektrikli battaniyeler, ısıtıcı yastıklar, elektrikli veya elektriksiz ayak ısıtıcıları, sıcak su torbaları (termoforlar), elektrik ısıtmalı çoraplar. Akvaryumlar için filtreler ve filtremotor kombinasyonları. Sanayi tipi pişirme, kurutma ve soğutma tesisatı.Pastörize ve sterilize edici makineler.” mallarının iadesine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 22.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 26.05.2022 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan 09 ve 11. Sınıf emtiaları doğrudan içerir şekildeki davacı yanın tescilli markaları Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından verilen ilk karara da dayanak teşkil eden 2017/74796 ve 2017/45451 sayılı markalardır. 2017/74796 sayılı marka 09. Sınıf malları, 2017/45451 sayılı marka ise 09 ve 11. Sınıf malları doğrudan kapsamakta olup bu mallar bakımından taraf markalarının kapsamlarının birebir aynı olduğu, dolayısıyla taraf markalarının benzer ihtiyaçları karşılayan, tüketiciye aynı kanaldan ve aynı tür satış yöntemi ile ulaştırılan, birbirleri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde bulunan, hedef tüketici kitleleri benzer olan, birbirlerini tamamlayan ya da birbirleri yerine ikame edilebilirliği bulunan mal ve hizmetleri kapsadıkları değerlendirilmiştir. Keza yine davacı yanın önceki tarihli olup bilirkişi raporunda gösterilen tabloda yer verilen sair markaları kapsamında 35.05 alt grubundaki satış hizmetlerinde 09. ve 11.sınıf malların satışına özgülenmiş hizmetler yer almaktadır. Uygulamada da kabul edildiği üzere mal üreten işletmenin ürettiği malı satışa konu edeceği de karineten kabul edilmekte olunduğundan, üretilen mal ve aynı malların satışı hizmetleri arasında da (1-34 mal grubu ile 35.05 alt grubunda aynı malların satışına yönelik hizmetler) benzerlik ilişkisi bulunduğu kabul edilmektedir. Bu halde davacı yanın bir kısım markası kapsamında 35. Sınıf 05. Alt grubundaki satış hizmetlerinde 09 ve 11. Sınıfta yer alan bazı malların satışına özgülenmiş emtialar ile dava konusu markadaki sınıflarda yer alan emtiaların aynı olmasından ötürü, mal ve malın satışına yönelik bu hizmet bakımından taraf markalarının benzer ihtiyaçları karşılayan, tüketiciye aynı kanaldan ve aynı tür satış yöntemi ile ulaştırılan, birbirleri ile doğrudan rekabet ilişkisi içerisinde bulunan, hedef tüketici kitleleri benzer olan, birbirlerini tamamlayan ya da birbirleri yerine ikame edilebilirliği bulunan benzer nitelikteki mal ve aynı malların satışına yönelik hizmetler oldukları değerlendirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta benzerliği tespit olunan ve başvuru konusu marka kapsamında yer alan 09. ve 11. Sınıf malların ilgili tüketicilerinin ise genel olarak yetişkinlerden meydana geldiği, bu ürünlerin tüketicilerin günlük tüketim rutininde yer almayan, ev içi kullanıma uygun elektrikli – elektronik ürünler başta olmak üzere endüstriyel ve sanayide kullanılabilir ürünleri de kapsadığı, keza yine birçok farklı sektörden ürün gamını barındıran bu iki sınıfta esasen tüketici grubunun niteliğinin ürünlere göre değişkenlik gösterebileceği (söz gelimi 09. Sınıftaki cep telefonu kılıfları ürünlerinin ilgili tüketicisi ile laboratuar ürünlerinin/ radarların / bilgisayar çevre donanımları emtialarının ilgili tüketicilerinin dikkat ve bilinç düzeyinin pek tabi bir tutulmasının mümkün olmadığı), bununla birlikte genel olarak her iki sınıf tüketicisinin de bilinç, özen ve seçicilik düzeyinin marketten bir gıda ürünü satın alan veyahut bir giyim mağazasından hazır giyim ürünü satın alan tüketici ile eş tutulmasının mümkün olmayacağı, bu emtiaların ilgili tüketicilerinin emtiaları satın alma öncesi alışkanlıkları (ön araştırma yapıp internet üzerinden yorum/değerlendirme incelemesinde bulunma gibi), anılan mal ve hizmetlerin üretim ve dağıtım kanalları ve satış noktaları (çoğu zaman profesyonel satış noktalarında ve satış danışmanları eşliğinde), satın almaya ayrılan süre, alım sıklığı vb. hususlar itibariyle ilgili tüketici grubunun makul seviyede özenli ve seçici kimselerden oluştuğunun kabulü gerekecektir. Bununla birlikte bahsi geçen tüketici kitlesinin niteliğinden kaynaklı olarak hiçbir hal ve koşulda yanılgı yaşamayacağı gibi bir sonuca varılması ise mümkün olmayıp, bu nitelikteki tüketicinin işaretler arasında özellikle iktisadi kaynak açısından bir bağlantı bulunup bulunmadığını düşünme eğilimi ve önceki markaya ilişkin hafıza birikiminin sonraki karşılaştığı markaya yansıma ihtimalinin daha yüksek olacağı düşünülmektedir.
Dava konusu “… … ELECTRIC” şeklindeki başvurunun gri fon üzerine mavi renklerde oluşturulmuş bir şekil ve sözcük markası olduğu, markanın sol kısmında kare bir form içerisinde “B” ve “E” harflerinin yazımı ile oluşturulmuş bir logo, bu logonun hemen yanında üst kısımda “…” kelimesi alt kısımda ise “ELECTRIC” sözcükleri yer almaktadır. “ELECTRIC” kelimesi daha kalın harf karakterleri ile yazılmış olsa da uyuşmazlık kapsamındaki ürünlerin genel anlamda elektrikli – elektronik, teknolojik ürünler oluşlarından kaynaklı tüketicinin bu ibareye marka içerisinde markasal bir vasıf yüklemeyeceği, keza “…” harflerini içerir logonun da bütüne olan etkisinin güçlü olmayan, ayırt edici niteliği ve akılda kalıcılığı yüksek olmayan nitelikte bir logo olduğu, “…” harflerinin doğrudan “… ELECTRIC” kelimeleri ile ilişkilendirilemeye uygun olduğu, hal böyleyken ilgili tüketici açısından dava konusu markanın esas unsurunun “…” sözcüğü olarak algılanacağı ve değerlendirileceği tespit edilmiştir.
Davacı yanın önceki tarihli markaları ise başta “… Tea Club” ve “… TEA COLLECTION” olmak üzere “Logo+… TEA”, “… YENİ HAN”, “… HAN”, “… HAN KAHVESİ”, “Şekil+… tea academy”, “… Tea House” ve “… Tea Corner” şeklindeki markalar olup davacı markalarının her birinde “…” sözcüğünün markanın ön sesi olarak ve ilk göze çarpan/baskın unsuru şeklinde kullanıldığı, anılan markalardaki “tea, tea club, yeni han, han, han kahvesi, tea house, tea corner, tea academy” şeklindeki ibarelerin uyuşmazlık konusu 09. ve 11. Sınıf emtialar bakımından kavramsal bir ilişkisi bulunmamakla birlikte bu ibarelerin hiçbirinin “…” sözcüğünü geri plana iter bir niteliğinin bulunmadığı, tam tersi “…” kelimesinin sabit tutulması ile farklı ek ibarelerle oluşturulmuş bir marka grubunun ortaya çıkmasına yol açtıkları değerlendirilmiştir. Hal böyleyken davacı yan markalarının esas unsurunun da “…” kelimesi olduğu değerlendirilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; dava konusu markadaki emtiaların tamamının, davacı yanın önceki tarihli birden fazla markasında aynı ya da benzer mal ve hizmet sınıfları altında tescilli olduğu, bu haliyle markalar arasında güçlü bir emtia benzerliğinin bulunduğu bir durumda, karşılaştırılan işaretlerin, “…” kelimesinin ayırt edici gücünün sınırlarına rağmen, birbirlerinden yeterli düzeyde ve somut olarak uzaklaşmayı başaramadığı, bu haliyle taraf markalarının iktisadi – idari anlamda aynı kaynakça piyasaya sürülmüş markalar gibi algılanabilecek oldukları, karıştırılma ihtimalinin temelinde, makul orandaki ortalama tüketicilerin, bu iki işaret arasında bir sebeple bir bağlantı kurmasının yer aldığı, taraf markaları arasındaki benzerliğin tüketicinin bu bağlantıyı kurmasına neden olacak düzeyde olduğu, başka bir deyişle; daha önce davacıya ait “…” esas unsurlu markaları gören, işiten, bu markalı mal veya hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “… … ELECTRIC” markasını davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markaların serisi zannederek tüketim tercihinde bulunabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yan tarafından işlem ve dava dosya kapsamına sunulan delillerden davacı yanın gerek yurtiçi gerekse de yurtdışında çok sayıda tescili markası bulunduğu gibi “…” markaları ile oldukça uzun yıllardır mevcut olduğu görülen sektörel kullanımları göz önüne alındığında davacı markalarının özellikle “çay, meyve çayı, bitkisel çay” gibi içecek ürünlerinde, ilgili tüketici kitlesi nezdinde belli bir tanınmışlığa eriştiğinin kabulünün gerekeceği, nitekim bu hususta daha evvel verilmiş emsal yargı kararları bulunduğu gibi davacı yana ait “…” markasının TÜRKPATENT sicil kayıtlarında da T/03067 sayısı ile tanınmış markalar sicilinde 2016 yılından bu yana kaydının bulunduğu, dolayısıyla davacı yanın “…” markalarının yoğun ve uzun yıllara sari kullanım neticesinde bahsi geçen emtialarda ciddi bir ayırt edicilik elde ettiğinin kabul edilebileceği, bununla birlikte dava konusu markanın tescili kapsamındaki 09 ve 11. Sınıftaki emtiaların bahsi geçen emtialardan tamamen farklı nitelikte sektörlere yönelik oluşu, “…” ibaresinin yaratım bir sözcük olmaması nedeniyle farklı mal ve hizmetlerde de kullanılabilecek/akla gelebilecek niteliği gözetildiğinde dava konusu markanın tescilinin davacı yanın SMK m.6/5 kapsamında elde ettiği tanınırlığı sulandırabilecek, davacı markalarının ayırt ediciliğini zayıflatabilecek sonuçlar doğurma riskinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Ticaret unvanı, bir tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemlerinde kullandığı addır. Markalar, eşya ile işletme arasındaki ilişkiyi kurar ve farklı işletmelerin ürettiği benzer emtiayı birbirinden ayırt etmeye yarar. Buna karşılık, ticaret unvanları ise işletmenin kendisini tanımlar. Şirketlerin ticaret unvanları tescil edilirken, faaliyet alanına her türlü mal ve hizmetin yazılması mümkün olduğundan ve ticaret unvanının bu alanların hepsinde kullanma gibi bir yükümlülük bulunmadığından, ticaret unvanının fiilen kullanıldığı mal ve hizmetler bakımından, 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi anlamında sahibine öncelik hakkı sağladığının kabulü gerekmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.03.2019 tarih 2017/5439 Esas 2019/2119 Karar sayılı kararında da, önceki tarihli ticaret unvanı nedeniyle sonraki tarihli aynı/benzer markanın başvurusunun engellenebilmesi için, salt ticaret unvanına ilişkin ticari sicil kayıtlarında yer alan iştigal alanlarına bakılmaması gerektiği, ticaret unvanının fiili olarak kullanıldığı mal ve hizmetler dikkate alınmak suretiyle iltibas değerlendirmesi yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yanın ticaret unvanının kılavuz unsuru da “…” ibaresi olup anılan ibare aynı zamanda davacı yanın markalarının kendisidir. Davacı yanın ticaret unvanının kılavuz unsurunun, uyuşmazlık konusu 09 ve 11. sınıf mallarda, markasal etki yaratacak şekilde aktif ve fiili kullandığını gösterir herhangi bir delil dosya içerisinde mevcut olmayıp mezkur kullanımlarının daha ziyade çay – bitki çayı, meyve çayı ürünlerinde olduğu görülmektedir. Bu bağlamda davacı yanın SMK m.6/6 uyarınca ticaret unvanına dayalı daha geniş bir koruma elde etmeyeceği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 12.06.2019, E:2018/2285 K:2019/4361)
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet bir kısım markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle 6769 sayılı SMK m.6/1 hükmü koşulu somut olayda oluştuğundan davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının davacının aleyhine olan kısmının İPTALİNE,
2-Dava konusu 2020/109910 sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,

4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,

5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 11,50 TL vekalet harcı, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 244,75 TL posta, tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.817,65 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan 34,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/11/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza