Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/95 E. 2021/382 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/97 Esas
KARAR NO : 2021/377

DAVA : Faydalı Model Belgesi (Faydalı Model Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/04/2021
KARAR TARİHİ : 22/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/11/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Faydalı Model Belgesi (Faydalı Model Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 01/04/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait Türk Patent ve Marka Kurumunda 18/11/2016 tarih ve … sayı ile ”…” konulu faydalı model tescili bulunduğunu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca koruma kapsamına girmiş olan dava konusu makine üretimi satışının müvekkiline ait olduğunu, başvuru veya tescil sahibinin izni olmadan patent konusu ürünün üretilmesi veya her ne suretle olursa olsun satışının yasak olduğunu, davalı yana bu konuda ….yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tecavüzün durdurulması, aksi halde hukuki yollara başvuru yapılacağının bildirilmiş olmasına rağmen halen müvekkiline ait dava konusu faydalı modelin, davalı tarafından müvekkilinin izni olmaksızın piyasaya sürüldüğünü ve müvekkili zararına işlemler yapıldığını, müvekkilinin, tecavüz nedeniyle üretiminin ve satışının azalması hatta durma noktasına gelmesi nedeniyle müvekkilinin faydalı modelini davalının izinsiz kullanarak, üreterek, satışa sunarak vb. şekillerde elde ettiği gelirin müvekkiline ödenmesini talep ettiklerini, bu nedenle de davalının ticari defterlerinin incelenerek müvekkili faydalı modelinden elde ettiği gelirin tespit edilmesini talep ettiklerini, bu nedenle müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararlar nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin bulunduğunu belirterek; müvekkiline ait … sayılı faydalı model hakkına ilişkin olarak davalının tecavüzünün durdurulmasını, müvekkilinin uğramış olduğu manevi zarara istinaden 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini, davalının tecavüz nedeniyle elde ettiği gelirin müvekkiline yasal faizi ile birlikte ödenmesini, talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 21/10/2021 tarihli dilekçesi ile; Maddi tazminata ilişkin olarak şimdilik 1.000,00 TL talep ettiklerini beyan etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Sondaj Makina İnş Tur. Hurd. San. Tic. Ltd, Şti, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen, yasal süre içinde cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, Faydalı Model Hakkına Tecavüz iddiasından kaynaklı; tecavüzün durdurulması, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacıya ait TR … Y sayılı faydalı model hakkına tecavüz eylemlerinin bulunup bulunmadığı, varsa bu tecavüz eylemlerinin durdurulması, manevi tazminat ve maddi tazminat istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, faydalı model ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, noter ihtarnamesi sureti celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, celp edilen faydalı model tescil evrakı, noter ihtarname örneği, davacı vekilinin üzerine düşen somutlaştırma külfetinin gereğini kendisine verilen kesin süre içinde yerine getirmemesi ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; davalı vekili, her ne kadar mahkememizin 16/07/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında, eldeki davanın zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olduğu yönünde usuli itirazda bulunmuşsa da söz konusu itiraza itibar edilmemiştir. Şöyle ki; eldeki dava, faydalı model hakkına tecavüzün durdurulması, maddi ve manevi tazminat istemli olarak açılmıştır.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 04.11.2020 tarih 2019/3611 E 2020/4734 K sayılı kararında da belirtildiği üzere; Davanın konusunun birden fazla olması ve bunlardan bir kısmının bir miktar para alacağına, bir kısmının ise miktara tabi olmaması halinde, yani HMK 110. maddesi anlamında bir dava yığılması ve talepler arasında da HMK 166. maddesi anlamında bağlantı bulunması halinde, uyuşmazlığın ne şekilde çözümleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, Anayasamız uyarınca, uyuşmazlığın çözümünde asıl olanın mahkeme yargısı olduğu dikkate alındığında, aralarında bağlantı bulunan ve miktara tabi olan ve olmayan talepleri bir arada içeren, talep yığılmasının söz konusu olduğu davaların ticari arabuluculuğa tabi olmaksızın mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiği, (aynı yönde bkz. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi, 10.02.2020 tarih ve 2019/3048 – 2020/1093; 17.02.2020 T. ve 2020/197-2020/1578), somut olayda; faydalı model hakkına tecavüzün durdurulması isteminin miktara tabi olmadığı, bu istemle birlikte miktara tabi maddi ve manevi tazminat istemlerinin davaların yığılması şeklinde birlikte ileri sürüldüğü, bu istemler arasında bağlantı bulunduğu, eldeki davanın bir bütün halinde ticari arabuluculuğa tabi zorunlu dava şartını içinde barındırmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin usuli itirazlarına itibar edilmeksizin yargılama yürütülmüştür.
Dava dilekçesi incelendiğinde; davalının, davacıya ait … sayılı faydalı model hakkına tecavüz ettiğine ilişkin soyut beyanlarda bulunulmuş olup, iddia edilen davalı eyleminin; ne zaman, nerede, ne şekilde, ne süreyle geliştiğine ilişkin somut bir olgu isnat ettirilmemiştir.
Dava dilekçesinde bahsi geçen …. numaralı ihtarname sureti incelendiğinde de; Davalıya isnat edilen tecavüz eylemleri, yukarıda yer verilen şekli ile somutlaştırılmamış, sadece davalıya hitaben, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde tecavüz fiilinden vazgeçilmemesi ve taklit malların piyasaya sürülmesi halinde yasal tüm yollara başvurulacağı ihtar edilmiştir.
HMK m.194 hükmüne göre; davacı veya davalı, dayandıkları vakıaları ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdır. Bir davada ispat faaliyetinin tam olarak yürütülebilmesi, mahkemenin uyuşmazlığı doğru tespit ederek yargılama yapabilmesi, karşı tarafın ileri sürülen vakıalara karşı kendini savunabilmesi için, iddia edilen vakıaların açık ve somut olarak ortaya konulması gerekir. Somut bir şekilde ortaya konulmadan iddia veya savunma amacıyla vakıaların ileri sürülmesi durumunda, yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olmayacağı gibi, vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ve zaman kaybedilmesi söz konusu olacaktır. Taraflar, haklarını dayandırdıkları hukuk kuralının aradığı koşul vakıalara uygun, somut vakıaları açıkça ortaya koymalıdırlar. Bu vakıaların somut olarak ileri sürülmesi, ilgili taraf için bir yüktür; bu yükü yerine getirmeyen taraf sonuçlarına katlanmak durumundadır.(Kuru, Baki&Arslan, Ramazan&Yılmaz, Ejder (2013) Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 24.Baskı, Ankara, Yetkin, s.279)
Bir davada haklı çıkmak için yalın bir şekilde genel hatlarıyla bir iddiayı veya savunmayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların ispata elverişli hale getirilecek zaman, mekan ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. (HMK m.194/1) Bir vakıa somutlaştırılmadan, o vakıa hakkında ispat faaliyetine girişilmesi, savunma yapılması veya mahkemece değerlendirme yapılması mümkün değildir. Genel bir iddia yeterli değildir. İddia hakkında yeterli somutlaştırma yapılmadan ispat yükünü taşımayan tarafın savunması için, karşı ispat faaliyetine girişilip girişilemeyeceği hakkında da karar verilemeyecektir.
Somutlaştırma yükümünün yerine getirilmemesi, adeta ispat yükünün yerine getirilmemesi ile benzer sonucu doğurur. Somutlaştırma yükü altında bulunup iddia veya savunmasını somutlaştırmak durumunda olan, bu yükü yerine getirmezse talebi esastan reddedilecektir. Çünkü, taraf ortaya koyduğu iddia ya da savunmayı ispata elverişli şekilde ortaya koyamamış demektir. İspat edilemeyen bu iddia ya da savunma hakkında ise esastan aleyhe karar verilecektir. Bu bağlamda iddiayı somutlaştırma yükünün yerine getirilmemesinin sonucu, iddianın somutlaştırılmaması durumunda, iddia olunan vakıanın ispata elverişli kabul edilmemesi ve dolayısıyla belirsiz kalarak ispat yükü kuralları gereği talebin reddedilmesi olacaktır. (Pekcanıtez H., Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, 15.Bası, İstanbul 2017, s.1673-1691)
Yukarıda izah edilen açıklamalar ışığında somut olayda yapılan yargılamada; mahkememizin 16/07/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında verilen 6 nolu ara karar uyarınca; HMK m.194/1 hükmü uyarınca davacı vekiline, davalının faydalı model hakkına tecavüz ettiği iddiasına ilişkin ürünlerin bulunduğu yer bilgisini mahkememize ibraz etmek üzere 2 hafta kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde tecavüz iddiasına konu ürünlerin bulunduğu yer bilgisinin mahkememize beyan edilmemesi halinde HMK m.94 hükmü uyarınca davalının, davacıya ait faydalı model hakkına tecavüz ettiğine ilişkin iddianın ispatlanamadığı kabulü ile yargılamaya devam olunacağının davacı vekiline ihtarına karar verilmiş olup, bu ihtarat duruşmada hazır davacı vekiline tefhim edilmiştir.
Mahkememizce davacı vekiline verilen kesin süreye rağmen, davacı vekili, kendisine verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde, HMK m.194/1 hükmü uyarınca üzerine düşen somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirecek nitelikte herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
Davacı vekili, kendisine verilen kesin süre sona erdikten sonra, 21/10/2021 tarihli beyan dilekçesi ibraz etmiş olup, bu beyan dilekçesi ile; tecavüz konusu ürünlerin nerelerde olduğu bilgisinin ancak davalının ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde ortaya çıkacağını, müvekkiline ait faydalı modelin izinsiz bir şekilde davalı tarafından yapılan sondaj makinelerinin hemen hemen hepsinde kullanıldığını tahmin ettiklerini, buna ilişkin internet sitesinde müvekkili faydalı modelinin kullanıldığına ilişkin görüntülerin mevcut olduğunu beyan ederek, dilekçe ekinde üç sayfalık bir görsel çıktı ibraz etmiştir.
Mahkememizin 22/10/2021 tarihli duruşmasına katılan davalı vekili vermiş olduğu sözlü beyanı ile; Davacı tarafa verilen kesin süre içinde davacı tarafın iddialarını somutlaştırmadığını, kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının uygulanması gerektiğini, davacı tarafın süresi geçtikten sonra ibraz ettiği dilekçe içeriğine muvafakatinin bulunmadığını ifade etmiştir.
22/07/2020 tarih 7251 sayılı Kanunun 6.maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK m.94/2 hükmüne göre; Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.
HMK m.94/3 hükmüne göre; Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Söz konusu hükme göre; kesin sürenin kaçırılması halinde, bundan böyle o usûl işleminin yapılması mümkün değildir. Kesin sürenin üzerinden az veya çok süre geçmesi, sonucu değiştirmez. Aksi takdirde, kesin süre ile kesin olmayan süre arasındaki ayrım ortadan kalkar. Meğerki; usûl işlemi kesin süre geçtikten sonra yapılır ve karşı taraf da bu işleme muvafakat etmiş olsun (Pekcanıtez H., Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, 15.Bası, İstanbul 2017, s.467.).
Somut olayda yapılan incelemede; mahkememizce davacı vekiline verilen iki haftalık kesin süre içinde, somutlaştırma külfetinin yerine getirilmemesi halinde, davalının, davacıya ait faydalı model hakkına tecavüz ettiğine ilişkin iddianın ispatlanamadığı kabulü ile yargılamaya devam olunacağı hususunun açıkça ihtar edildiği, yine somutlaştırma külfeti bağlamında, davalının, faydalı model hakkına tecavüz ettiği iddiasına ilişkin, ürünlerin bulunduğu yer bilgisini mahkememize ibraz etmesi gerektiği hususunda, somutlaştırma külfeti bağlamında davacı tarafın üzerine düşen maddi olgunun da sarahatle belirtildiği, buna rağmen, davacı vekilinin, kendisine verilen iki haftalık kesin süre içinde, üzerine düşen somutlaştırma külfetine ilişkin olarak herhangi bir beyanda bulunmayarak HMK m.94/3 hükmü uyarınca, daha sonra bu konuda tekrar beyanda bulunma hakkının ortadan kalktığı, bu nedenle 21/10/2021 tarihli beyan dilekçesinin üzerine düşen somutlaştırma külfetini ikmal eden bir dilekçe olarak dikkate alınamayacağı, zira, davalı tarafın bu dilekçe içeriğine muvafakatinin de bulunmadığı, belirtilen nedenlerle; davacı vekilinin üzerine düşen somutlaştırma külfetini yerine getirmemesi nedeniyle, davalı tarafın, davacıya ait faydalı model hakkına tecavüz eylemlerinde bulunduğu iddiası ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.01.2016 tarih 2014/11-253 Esas 2016/75 Karar sayılı kararı da dikkate alındığında; dava, faydalı model hakkına tecavüzün durdurulması, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olmak üzere üç ayrı bağımsız istemi barındırmaktadır. Söz konusu davada, objektif dava birleşmesi müessesesi mevcuttur. Bu durumda, her bir dava türü için ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-İSPATLANAMAYAN DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 177,90 TL maktu karar ve ilam harcının ( 59,30 TL X 3 = 177,90 TL) peşin ve tamamlama ile yatan harçtan mahsubu ile arta kalan 794,58 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine, aksi halde hazineye gelir kaydına,
3-Davalı faydalı model hakkına tecavüzün durdurulması istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı maddi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı manevi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3, m.10 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 177,90 TL karar ve ilam harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 52,60 TL posta tebligat masrafı olmak üzere toplam 298,30 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin ve Davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/10/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza