Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/92 E. 2022/102 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/92 Esas – 2022/102
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/92 Esas
KARAR NO : 2022/102

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 29/03/2021
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/04/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 29/03/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1992 yılından bu yana süpermarket ve hipermarketlerde yapılan perakende ticari faaliyeti ile iştigal ettiğini, … markasını 1999 öncesinde tescilsiz kullandığını, 01.07.1999 tarihinde TPMK nezdinde 35.sınıf emtia sınıfında kullanmak üzere tescil ettirdiğini, şube tabelalarında 2006 yılından bu yana tescilli … Center markasını kullandığını, 5 ilde 197 şubesi bulunduğunu, Türkiye’de ilk 10 zincir içerisinde yıllık 40.000.000 üzerinde fiş sayısıyla aylık ortalama 4.500.000 ziyaretçi sayısıyla bilinen bir hizmet markası olduğunu, müvekkilinin ayırt edici ve esas unsur olan … ibaresini kullanarak ve bu unsuru değiştirmeden seri markalar yarattığını, geniş kitlelerce tanınmayı her yerde her kesime hizmet sunmayı amaçlayarak happycenter.com.tr, ….com.tr adresi üzerinden alınan siparişlerin Türkiye’nin her yerine ulaştırıldığını, ayrıca online alışveriş sitelerinden müşterilerine siparişlerinin ulaştırıldığını, müvekkilinin süpermarket konseptini e-ticaret platformunda sürdürdüğünü, dijital ve sosyal iletişim alanlarında perakendecilik faaliyeti ile tanındığını ve takip edildiğini, müvekkiline ait … markası ve … ibaresini taşıyan diğer seri markaların davalının başvurusu için mutlak ret nedeni teşkil ettiğini, davalı başvurusu ile müvekkil şirketin markalarının aynı veya benzer mallar üzerinde aynı yerlerde ve aynı satış noktalarında kullanılacağını, aynı tüketici kesimine hitap edeceğini, yaygın ve yoğun kullanım sonucu özellikle mağazacılık faaliyetleri kapsamında … ibaresine ayırt edici nitelik kazandırdığını, davalı markasının 29 ve 30. sınıfta tescil ettirmek suretiyle müvekkil ile aynı sektörde satışa sunulacak ürünlerde kullanılacağını, davalı başvurusundan 35. sınıfın çıkartılmasının sonuca etki etmeyeceğini, başvurunun müvekkilinin ekonomik değerini ihlal edici nitelikte olduğunu, emsal teşkil edecek 30. sınıfta … Toys markası ile ilgili açılan iptal ve hükümsüzlük davasında bilirkişi raporunun ilgili bölümlerinin sunulduğunu, müvekkilinin seri markalarının öncelik hakkını ve aynı sektörde kullanılacak olan müvekkil markalarına karşı haksız rekabette bulunulmasını önlemeye çalıştığını, genel adı …olan … markalı ürünlerin farklı kategorilerde … … markaları altında satışa sunduğunu, müvekkilinin ülke içi ticaret hacmi yanında ihracat alanında da önemli bir ticaret hacmine sahip olduğunu, başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere pek çok ülkeye ürün ihraç ettiğini, davalı markasının müvekkil markalarına görsel, işitsel ve kavramsal olarak karıştırılmaya sebebiyet verecek derecede benzediğini, davalı markasının müvekkil adına aynı sınıfta tescilli … ibaresini içerdiğini, müvekkilin seri markalarından biri olduğu algısı yaratacağını, … ibaresinin müvekkil markalarından ayrılmasını sağlamadığını, davalı markasının müvekkilinin …. olarak adlandırılan ürünlerden biri olduğunu akla getireceğini, müvekkilinin sektörde hitap ettiği tüketici kitlesinin bu tüketicilere ulaşım ve markalı ürünleri dağıtım kanallarının davalı markasının yer alacağı ürünlerle aynı olacağını, davalı markasında vurgulanmak istenenin … ibaresi olduğunu, … ibaresinin asli unsur kullanma niyetiyle hareket edildiğini, müvekkilinin tanınmışlığı ve benzer başvurulara itirazlar üzerine yapılan bilirkişi incelemeleri ve verilen iptal kararlarının emsal teşkil ettiğini, ….E sayılı dosyalarında bilirkişi heyetlerinin müvekkilinin sektörel tanınmışlığını tespit ettiğini ve bir kısım sonuçlanan davalarda davalarını kabulüne karar verildiğini ifade ederek; … … markasının dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere devrini ve lisans sözleşmesine konu edilmesini önleyecek şekilde teminatsız olarak tedbir konulmasına, YİDK’ nın … sayılı kararının iptaline, markanın sicile tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 09/04/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalının başvuru markasının … … ibaresinden oluştuğunu, davacının itiraz markalarının ise … ibaresi ya da … ibaresi ile birlikte başvuru markasında yer almayan renklerden, ibarelerden ya da şekil unsurlarından oluştuğunu, itiraz konusu 2006/41398, 2007/54014, 2007/54015, 2009/26471, 2009/30731, 2010/46486, 2010/70138, 2011/57602, 2013/98005, 2014/71536, 2014/75161, 2017/05183, 2018/99521, 2019/113713, 210736 sayılı markaların görsel, işitsel, kavramsal olarak ve bütünü itibariyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığını, 210736 sayılı … ibareli itiraz markasının ise dava konusu marka başvurusundan farklı mal/hizmetleri içerdiğinden bu marka bakımından da SMK 6/1’deki koşulların gerçekleşmediğini, Mutlu anlamına gelen … ibaresinin ticari hayatta Türkiye’de sıklıkla kullanılan ayırt edici gücü nispeten zayıf bir adlandırma olduğunu, davacı tarafın itiraz markalarında yer almayan … ibaresi ile birlikte bir bütün olarak apayrı bir marka kombinasyonu olan … … ibareli başvuru markasının bütününden bir kısmını alarak … ibaresini içeren itiraz markaları ile karıştırılma ihtimalinden bahisle benzerlik iddiasında bulunduğunu, bu durumun bütünsel yaklaşıma, dolayısı ile marka hukuku ilkelerine aykırı olduğunu, dava konusu başvuru markasını görenlerin markayı davacının itiraz markaları olarak algılamayacağını, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu ifade ederek; haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Kuruyemiş Gıda Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili 24/06/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1958 yılından bu yana kuruyemiş alanında faaliyet gösterdiğini, son 10 senedir soslu mısır çerezi üretimi yaptığını, gerek ulusal gerekse de uluslararası pazarda sektöründe tanınmış bir şirket olduğunu, 6 farklı ülkeye ihracat yaptığını, gıda sertifikalarının bulunduğunu, Türkçe’de Mutlu anlamına gelen … ibaresinin ticari hayatta sıklıkla kullanılan ayırt edici gücü düşük bir adlandırma olduğunu, TPMK marka arama sonuç listesinde çok sayıda kayıt olduğunu, bu kapsamda … ibaresinin zayıf nitelikte olduğunu, davacıya tüm mal veya hizmetleri kapsayacak şekilde inhisari hak tanımayacağını, davacının … isimli markadan yalnızca … ibaresini alarak … ibaresini taşıyan markalar ile iltibas yaratacağını iddia etse de bu iddianın bütünsel yaklaşıma aykırı olduğunu, taraf markalarının görsel, işitsel, kavramsal olarak herhangi bir benzerliğinin olmadığını, başvuru markasını gören tüketicinin davacının markaları olarak algılamayacağını, vekil eden şirketlerinden … Kuruyemiş’e ait … Corn isimli 2016 81159 sayılı markalar da bulunduğunu ve aktif olarak kullanıldığını, mahkeme tarafından 30.03.2021 tarihli ara karar ile davacının ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulü ile … markasının 3.kişilere devrinin ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesine karar verildiğini, ancak bu kararın hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir konulabilmesi için Türkiye sınırları içerisinde dava konusu markanın marka hakkını ihlal edecek şekilde kullanıldığının ya da kullanılması için ciddi ve etkin çalışmaların yapıldığının ispat edilmesi gerektiğini, verilen bu kararın hukuka uygun olarak verilmediğini, taraf markalarının benzer olmadığını, davacının 210736 sayılı markasının dava konusu markadan farklı mal/hizmetleri içerdiğini, SMK m.6/1’deki koşulların gerçekleşmediğinden davacının talebinin kabul görmesinin mümkün olmadığını ifade ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2019/131375 nolu “… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında SMK m.5/1-ç gereğince iltibas ve SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “… …” ibaresinin 29 / 30 / 35. sınıflarda bulunan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 24.12.2019 tarihinde gerçekleştirdiği 2019/131375 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.03.2020 tarih ve 345 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 21.05.2020 tarihinde 2006/41398, 2007/54014, 2007/54015, 2009/26471, 2009/30731, 2010/46486, 2010/70138, 2011/57602, 2011/93850, 2013/98005, 2014/71536, 2014/75161, 2017/05183, 2018/99521, 2019/113713, 99/010604 sayılı markalarını mesnet göstererek 6769 sayılı SMK’nın 6/1, 6/5, 6/6 hükümleri kapsamında itirazda bulunduğu, yayına yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca reddedildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 09.11.2020 tarihinde yayına yeniden itiraz formu sunulduğu, davalı şirketin 02.12.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; “İtirazın kısmen kabulüne ve başvurunun Sınıf 35: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler, bitkisel kaynaklı sütler, Süt ürünleri (tereyağı dahil).Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” bakımından başvurunun kısmen reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 05.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu 15.11.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi kök raporunda tablolaştırıldığı üzere; Dava konusu 2019/131375 sayılı marka kapsamındaki 29 ve 30. Sınıfa ait malların tümünün bilirkişi kök raporunda koyu renk ile işaretlenen 2010/46486, 2010/70138, 2011/57602, 2018/99521 sayılı davacı markaları kapsamındaki emtialarla aynı/aynı tür olduğu, 2011/93850, 2014/71536, 2014/75161, 2019/113713 sayılı markaların bilirkişi kök raporunda altı çizili olarak gösterilen malları açısından ise 35.sınıf mağazacılık hizmetinde malların satışı hizmetlerini kapsadığından benzer emtialar olduğu değerlendirilmektedir. 2011 yılında yapılan ve sonraki yıllarda süren Tebliğ ve uygulama değişikliği gereği, satış hizmetine konu olan mallar tek tek sayılarak düzenlenmiştir. 35. sınıfta sayma yapılmaksızın genel olarak belirtilmiş malların bir araya getirilmesi şeklinde belirtilen davacıya ait markalar kapsamındaki bu hizmet çeşidinin dava konusu markanın kapsadığı emtialar açısından benzer olmadığı değerlendirilmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi15.03.2015 tarihli, 2014/15954 E. ve 2015/2967 K. sayılı)
Dava konusu marka incelendiğinde; beyaz zemin üzerine hardal rengi ile yazılan “… …” ibarelerinden oluşturulduğu görülmektedir.
Davacı markaları ise; “… …”, “…” ibarelerinden oluşmaktadır.
Dava konusu marka başvurusunu oluşturan; “…” ve “…” kelimeleri, yaratılmış ve özgün kelimeler olmayıp “Nohut” kelimesi; sadece bir yıl büyüyen, tohumla çoğalan, Türkiye’de boyu 50 santimetreye varan kültür bitkilerinin kurutulmuş tanelerine verilen bir addır. Kurubakliyat ürünlerine dahildir.
Davalı başvurusunun bulunduğu 29.sınıf “Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri.” ve 30.sınıf “Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez.” görüldüğü üzere gıda tüketim grubunu tanımlamaktadır. Bu sınıftaki ürünleri tercih eden tüketici grubunun ortalama tüketici olduğu ve bu grupta yer alan ürünlerin satın alım sürelerinin de oldukça hızlı düşünülerek satın alındığı değerlendirilmektedir. “Nohut” kelimesi doğrudan 29.sınıfta yer alan kuru bakliyat emtiasını tanımlamakla birlikte, bu ürünlerin tüketicinin erişebileceği aynı veya yakın raflarda sunulmasından ötürü 30.sınıfta yer alan “Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.” emtiaları ile benzer olduğu düşünülmektedir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; markaların aynı veya aynı tür olmamaları nedeniyle SMK m.5/1-ç hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; “29.SINIF: Kuru Bakliyat. 30.SINIF: Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.” emtiaları bakımından dava konusu “… …” ibareli marka ile davacıya ait “… , “…” ibareli markalar arasında, bu emtiaların hitap ettiği makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesimi nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu, zira bu emtialar bakımından “… …” ibaresini gören tüketici kesiminin “…” ibaresini marka olarak algılamayacağı, zira bu ibareyi “Nohutlar” olarak algılayacağı ve bunları belirten, bunlarla yakın ilişkili emtialar bakımından bu ibareye markasal ayırt edici etki izafe etmeyeceği, bu durumda, söz konusu emtialar bakımından dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, davacıya ait yukarıda belirtilen markaların esaslı unsurunun da, yukarıda belirtilen emtiaların niteliği de gözetildiğinde “…” ibaresi üzerinde toplandığı, buna göre, daha önce davacıya ait yukarıda belirtilen markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “… …” markasını, yukarıda belirtilen emtialar üzerinde gördüğünde veya işittiğindi, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı sınırlı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait sözü edilen markalarla ilişkilendireceği, sözü edilen markaların serisi niteliğinde bir marka zannederek tüketim tercihinde bulunacağı, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı kuracağı, dolayısıyla yukarıda belirtilen emtialar bakımından, belirtilen markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıdaki paragrafta belirtilen emtialar haricinde kalan diğer davaya konu emtialar bakımından; dava konusu marka ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığı, zira; karşılaştırılan markalarda müşterek olarak bulunan “…” ibaresinin “Mutlu” anlamına gelen, anlamı ülkemizde yaygın olarak bilinen İngilizce bir kelime olduğu, tek başına “Mutlu” anlamına gelen bu kelimenin, davaya konu sair emtialar bakımından somut ayırt edici niteliğinin düşük olduğu, nitekim bu ibarenin ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu hususunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 30/01/2020 tarih 2018/1931 E 2020/132 K sayılı kararında da belirtildiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 12.10.2020 tarih 2020/92 E 2020/3984 K sayılı kararında belirtildiği üzere; zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği, somut olayda; “… …” ibaresinin sair davaya konu emtialar bakımından bir bütün halinde somut ayırt edici niteliğinin bulunduğu, başka bir deyişle, sair davaya konu emtialar bakımından “…” kelimesinin bu emtiaları doğrudan tanımlamadığı, dolayısıyla somut ayırt edici niteliğinin bulunduğu, bu hale göre; daha önce davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu sair emtialar üzerinde “… …” markasını gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu bu sair emtialardan faydalanmak üzere ayıracağı zaman dilimi içerisinde, bu markayı, davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, dolayısıyla sair emtialar bakımından karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih 2014/11-696 Esas 2016/778 Karar sayılı kararı uyarınca; iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, bu yönden dosya içerisinde mevcut bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki kanaatlerine itibar edilmemiştir.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; Davacı yanın ibraz ettiği delillere göre, salt “…” ibaresi üzerinde yoğun kullanımda bulunmadığı, salt bu ibareyi yoğun kullanım ve tanıtımla tanınmışlık düzeyine yükseltmediği, davacı yanın perakende sektöründe yoğun kullanım ve tanıtımda bulunduğu ibarenin “… Center” şeklinde olduğu, dava konusu markanın “… …” şeklinden ibaret olduğu, markalarda müşterek olarak bulunan ve tek başına zayıf karakterli “…” ibaresinden dolayı, davacı yanın tanınmışlık iddiasından kaynaklı nispi tescil engelinden faydalanamayacağı, başka bir deyişle yukarıda ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu belirtilen emtialar haricinde kalan sair emtialar bakımından, dava konusu markanın esaslı unsurunun bir bütün halinde “… …” ibaresinden oluşması nedeniyle, sair emtialar bakımından, dava konusu marka ile davacıya ait markaların birbirlerine benzemediği anlaşılmakla; davacı yanın tanınmışlık iddiasından kaynaklı istemler yerinde görülmemiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M :
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “29.SINIF: Kuru Bakliyat. 30.SINIF: Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.” emtiaları bakımından … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu 2019/131375 sayılı markanın “29.SINIF: Kuru Bakliyat. 30.SINIF: Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç.” emtiaları bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin müteselsilen davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğihreh karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/4 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 17,00 TL vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 156,00 TL tebligat-posta masrafı olmak üzere toplam 1.982,30 TL yargılama giderinin 1/4’ü olan 495,58 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 1.486,72 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … Kuruyemiş Gıda Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılan 20,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin 3/4’ü olan 15,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalı … Kuruyemiş Gıda Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne verilmesine, bakiye 5,00 TL yargılama giderinin davalı … Kuruyemiş Gıda Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi üzerinde bırakılmasına,
11-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekili ve davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/03/2022