Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/9 E. 2021/424 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/9 Esas – 2021/424
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/9 Esas
KARAR NO : 2021/424

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 12/01/2021
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 12/01/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Elektronik, beyaz eşya ve bilgi teknolojisi alanlarında faaliyet gösteren davacının Avrupa’nın en büyük televizyon üreticisi unvanını kazandığını, 127 ülkeye ihracat yaptığını, 16.000’e yakın çalışanı ve 17’si yurtdışında olmak üzere toplam 23 şirketiyle Avrupa LCD TV, beyaz eşya ve dijital ürünler pazarlarının önde gelen oyuncularından biri olduğunu, davacının “…” ibareli markasının uzun yıllardır hem ticaret unvanının esaslı unsuru olarak hem de markasal anlamda nizasız ve fasılasız bir şekilde kullanım suretiyle tanınmış bir marka haline geldiğini, TÜRKPATENT nezdinde T/00102 ve T/02680 sayı markalar ile tanınmış marka olarak sicile kaydedildiğini, davacının 88/107900 başvuru numaralı “…” ve 88/107901 başvuru numaralı “… MULTIVISION” ibareli markaları 32 senedir “…” harfi ile marka yarattığını ve kullandığını, 2012/09082, 2012/09081, 2012/09083, 2012/09084, 2012/35337, 2012/46938, 2012/46939, 2012/83100, 2013/19032, 2013/19035, 2014/14721, 2014/14730, 2014/54235, 2014/72199, 2014/84963, 2014/87105, 2015/16532, 2015/16538, 2016/60092, 2016/93409, 2017/115742, 2017/21274, 2018/41005, 2019/67122, 2019/73704, 2019/73730, 2019/107361 ve 2019/107366 sayılı “…” ibareli seri markaların sahibi olduğunu, davacıya ait markalar içerisinde “…”, “… BY …”, “… …”, “…-….’’ gibi markaların yer aldığını, davalı bankanın 03.10.2019 başvuru tarihli ve … sayılı “…” ibareli 09 ve 36. sınıfları kapsayan marka başvurusunun, davacının tamamı tanınmışlığı edindiği 9. sınıf emtialar bakımından tescilli “…” esas unsurlu seri markalarıyla ve 36. sınıfta tescilli 2016/60092 sayılı “… taksit” ibareli, 2014/87105 sayılı “… serisi by …” ibareli ve 2014/54235 sayılı “…” ibareli markalarıyla iltibasa neden olacak derecede benzer olmasına rağmen, davacının itirazlarının 13.11.2020 tarihli YİDK kararı ile reddedildiğini, oysa, dava konusu markanın esas ve asıl tescil edilmek istenen unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davacı markalarında … ibaresi … markası konumunda olup, … markanın değerlendirme dışı bırakılması gerektiğini, dava konusu kırmızı renkli “…” ibareli marka başvurusunun tescili halinde, davacıya ait esas unsuru “…” ibaresi olan tanınmış seri markaların devamı olduğu yönünde intiba oluşturacağını, dava konusu markanın tüketicisinin bilinçli değil, ortalama ve hatta düşük seviyede dikkat ve özene sahip tüketiciler olduğunu ve dava konusu genel itibariyle düşük fiyatlı emtiaların tüketiciler tarafından üzerinde çok fazla düşünmeden satın alındığını, mal ve hizmetlerin sınıfsal ayniyeti, taraf markalarının düşük seviyedeki benzerliğini dengeleyeceğini ve taraf markaları arasındaki ortalama bir benzerliğin dahi iltibasa neden olacağını, davaya konu YİDK Kararının davacının “…” ibareli markalarına dayalı itirazlarına ilişkin kurumun önceki kararlarıyla çeliştiğini, davalının haksız yarar sağlayacağını, davalının davacının tanınmış markasının benzerlerini kullanarak ve tüketicinin zihninde kalan algıdan faydalanarak kötü niyetle piyasada yer etmeye çalıştığını beyan ederek; … sayılı YİDK Kararının iptali ile tescili halinde … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 27/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markanın; düz ve siyah harflerle yazılmış “Şube … 2” ibaresinden müteşekkil iken davacının itiraz konusu markaları ise, kırmızı/beyaz büyük harfle yazılmış “…” harfi ile “…” ve “fit, taksit, vled, kart, sağlık” gibi başkaca kelime unsurlarından oluştuğunu, davaya konu markada “…” harfi ön planda olmayıp “ŞUBE … 2” ibaresinin bütüncül olarak akılda kalıcı unsur olduğunu, “…” ibarelerinin yazılışının birbirine benzemediği, davalı başvurusunun ihtiva ettiği çeşitli renk/kelime unsurları sebebiyle, bütünsel izlenim açısından markalar arasında yakınlaşma bulunmadığını, başvuru markasının bıraktığı izlenimle davacı markalarıyla iltibasa yol açacak derecede görsel, sesçil ve kavramsal bir benzerlik bulunmadığını, başvuru konusu markanın, davacı markalarına benzer olmadığı gibi davacının tanınmışlığını ileri sürdüğü markasına verilecek zararın ya da markasının ününden sağlanacak yararın nelerden oluşacağını ve nasıl ortaya çıkacağını gösterir ve olayların olağan akışı içinde belirtilen durumların gerçekten olası olduğuna dair yeterli kanaat oluşturacak deliller, argüman ve savlar sunulmadığından SMK’nın 6/5 maddesinde belirtilen risklerin oluşacağının ispatlanamadığını, dava konusu başvurunun markanın yasada öngörülen amacına ve kendisinden beklenen iktisadi işlevlerine aykırı amaçlarla yapıldığını ve davalının marka ticareti yapmak, yedekleme veya şantaj yahut davacıyı engelleme, pazara girişini güçleştirmek veya davacıya zarar verme kastıyla hareket ettiğinin ve SMK’nın 6/9 maddesi anlamında kötü niyetli bir başvuru olduğunun ispat edilemediğini beyanla; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …. Türk Anonim Ortaklığı vekili 06/02/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Eldeki davayı görmeye Ankara Mahkemeleri’nin değil, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin yetkili olduğunu, davalı bankanın 15/1/1954 tarihli ve 8608 sayılı RG’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6219 sayılı ….Türk Anonim Ortaklığı Kanunu ile kurulduğunu, “…” markasının TPMK nezdinde T/01859 sayıyla tanınmış marka olarak tescil edildiğini, davalı Bankanın “…” harfini içeren 2020/08100 sayılı “…” şekil, 2019/94908 sayılı “…-…..com.tr olmasının … harfli marka seçimi için haklı bir sebep teşkil ettiğini, davacının Türkçe 29 harften biri olan “…” harfinin tek hak sahibi olduğunu ve davalı bankanın unvanı, tanınmış markası da “…” harfi ile başlamıyormuş gibi başvurunun kötü niyetli olduğunu iddia ettiği, davacının markalarının, birtakım renk ve şekil unsurları ile farklılaştırılmış olduğundan ve markaların kapsadığı mal veya hizmetlerin de birbiri ile herhangi bir “aynılığı” veya “benzerliği” bulunmadığından taraf markalarının karıştırılmayacağını, iddia edilenin aksine, davalı banka adına kayıtlı markada yer alan “…” harfinde kırmızı renk kullanılmadığını, davalı bankanın finans alanında faaliyet yürütmekte iken davacının “elektrikli ev aletleri” alanında faaliyet gösterdiğinden faaliyet alanlarının farklı olduğunu ve markaların farklı kesimlere hitap ettiğini, mal ve hizmetlerin salt aynı sınıfta yer almasının, bunların benzer olduklarına karine teşkil etmeyeceğini, markaların aynı mal ve hizmetleri kapsadığının ayrıca ispatının gerektiğini, taraf markalarının bilinçli tüketiciye hitap ettiğini ve davalı bankanın sunduğu mal ve hizmetlerin kanunen bankalara özgülendiğini, dava konusu edilen markanın davalı bankaya haksız bir yarar sağlamasının, davacı markasına zarar vermesinin veya ayırt edici karakterini zedelemesinin mümkün olmadığını beyan ederek; davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davalı şirketin marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı şirket markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin kök ve ek rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “…” ibaresinin 9 ve 36. sınıfta yer alan “09/Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cddvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar. 36/Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” mal ve hizmetlerinin tescili amacıyla 03.10.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 28.10.2019 tarih ve 335 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 27.12.2019 tarihinde 2019/64177, 2019/47836, 2019/73730, 2019/73704, 2018/41005, 2017/07994, 2017/21274, 2017/115742, 2016/94309, 2016/60092, 2014/84936, 2014/87105, 2014/54235, 2012/46938, 2012/83100 sayılı markalarını mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri bağlamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 06.02.2020 tarihli itiraza karşı görüş dilekçesi sunduğu, karşı görüş dilekçesinde kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacının 19.03.2020 tarihli kullanım ispat formu sunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 20.07.2020 tarihli kararı ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 18 inci maddesine dayanılarak yapılan itirazın incelenmesi sonucunda haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, itirazlar yerinde görülmediğinden kullanmama def’inin değerlendirilmediğinin belirtildiği, bu karara karşı davacı tarafından 21.08.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, davalı şirketin bu itiraza karşı 18.09.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi sunduğu, kullanmama def’ini yinelemediği, karara yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; itirazın reddine karar verildiği, bu kararın davacı marka vekiline 16.11.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 04.02.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi kök raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında 9. sınıfa konu “Bilim, denizcilik, topoğrafya, meteoroloji, sanayide ve laboratuvarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları: tıbbi amaçlı olmayan termometreler, barometreler, ampermetreler, voltmetreler, nem ölçerler, test cihazları, teleskoplar, periskoplar, pusulalar; taşıt göstergeleri; laboratuvarlarda kullanılan malzemeler: mikroskoplar, büyüteçler, dürbünler, deney malzeme ve cihazları. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar: kameralar, fotoğraf makineleri, televizyonlar, videolar, cd-dvd kayıt ve oynatıcı cihazlar, mp3 çalar, bilgisayarlar, masa üstü-tablet bilgisayarlar, giyilebilir teknolojik cihazlar (akıllı saatler, bileklikler, başa takılan cihazlar), mikrofonlar, hoparlörler, kulaklıklar; haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar ve bilgisayar çevre donanımları: cep telefonları ve bunların kılıfları, sabit telefonlar, telefon santralleri, bilgisayar yazıcıları, tarayıcılar, fotokopi makineleri. Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazların elektroniğinde kullanılan elemanlar: yarı iletkenler, elektronik devreler, entegreler, yongalar (çipler), diyotlar, transistörler, manyetik kafalar, saptırıcılar; elektronik kilitler, fotoseller, elektronik açma kapama mekanizmaları, algılayıcılar (sensörler). Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler, elektrik enerjisi üretimi için güneş panelleri. Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil yangın söndürme aletleri ve cihazları (yangın söndürme hortumları ve yangın söndürme vanaları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Dekoratif mıknatıslar. Metronomlar” malları, davacının itiraza mesnet 2018/41005, 2017/07994, 2017/21274, 2017/115742, 2016/93409, 2016/60092, 2014/84963, 2014/87105, 2014/54235, 2012/46938, 2012/83100, 2019/64177, 2019/47836, 2019/73730 ve 2019/73704 sayılı markalarının tescili kapsamında olan birebir aynı mal niteliğindedir.
Tesciline karar verilen 9. sınıfa konu mallar, davacının 2017/21274, 2017/115742, 2016/93409, 2014/84963, 2014/87105 ve 2014/54235 sayılı markalarının kapsamındaki 42. sınıfa konu “Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri, mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri, kalite ve standart belgelendirme amaçlı mal/hizmetlerin test edilmesi. Bilgisayar hizmetleri; bilgisayar programlama, bilgisayarı virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık ve kiralanması hizmetleri. Bu sınıfa dahil olup mühendislik, mimarlık, bilgisayar hizmetleri kapsamına girmeyen her türlü tasarım hizmetleri; grafik sanat tasarım hizmetleri. Sanat eserleri orijinallik onay hizmetleri”nin sunumunda kullanılan, bağlantılı, ilişkili ve benzer mal niteliği de taşımaktadır.
Davaya konu YİDK kararı ile başvuru markasının tesciline karar verilen 36. sınıfa konu “36/Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri”, davacının itiraza mesnet 2017/21274, 2017/115742, 2016/93409, 2016/60092, 2014/84963, 2014/87105, 2014/54235 ve 2012/83100 sayılı markalarının tescili kapsamında olan birebir aynı hizmet niteliğindedir. Yine, davaya konu YİDK kararı ile başvuru markasının tesciline karar verilen 9. sınıfa konu mallar, davacının ilk kez huzurdaki karar iptal ve hükümsüzlük davasında dayandığı 2012/09084, 2012/46939, 2012/35337, 2014/14721, 2014/14724, 2014/14730, 2014/72199, 2015/16532, 2015/16538 ve 2019/67122 sayılı markalarının da kapsamında olan birebir aynı mal niteliği taşımaktadır.
Diğer yandan, başvuru markasının tesciline karar verilen 09. sınıfa konu mallar ve 36. sınıfa konu hizmetler, davacının ilk kez huzurdaki hükümsüzlük davasında dayanak gösterdiği, 2012/09081, 2012/09082, 2012/09083, 2013/19032 ve 2013/19035 sayılı markalarının kapsadığı 07. ve 11. sınıflara konu malları ile karakteristik özellikleri itibarıyla ilgisiz farklı mal ve hizmet niteliğindedir.
Bu çerçevede, başvuru markasının kapsadığı 9. sınıfa konu malların, davacının itiraz aşamasında dayandığı 2018/41005, 2017/07994, 2017/21274, 2017/115742, 2016/93409, 2016/60092, 2014/84963, 2014/87105, 2014/54235, 2012/46938, 2012/83100, 2019/64177, 2019/47836, 2019/73730 ve 2019/73704 sayılı markalarının ve dava aşamasında dayanak olarak eklediği 2012/09084, 2012/46939, 2012/35337, 2014/14721, 2014/14724, 2014/14730, 2014/72199, 2015/16532, 2015/16538 ve 2019/67122 sayılı markalarının tescili kapsamında olan birebir aynı mal olduğu gibi, başvuru markasının kapsadığı 36. sınıfa konu hizmetlerin davacının itiraza mesnet 2017/21274, 2017/115742, 2016/93409, 2016/60092, 2014/84963, 2014/87105, 2014/54235 ve 2012/83100 sayılı markalarının kapsamında olan birebir aynı hizmet niteliğindedir.
Dava konusu … sayılı marka; “…” ibaresinden oluşmaktadır. Başvuru markasındaki “ŞUBE” ibaresinin, markanın tesciline karar verilen 9. sınıfa konu mallar ile tamamen ilgisiz, bu mallardan herhangi birine doğrudan çağrışımda dahi bulunmayan, bu nedenle söz konusu emtialar bakımından somut ayırt edici niteliği haiz bir ibare olduğu, ancak bu ibarenin; banka şubesini çağrıştırdığı dikkate alındığında; başvuru markasının tescil edildiği “36/Sigorta hizmetleri. Finansal ve parasal hizmetler. Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri”nden “Finansal ve parasal hizmetler” bakımından ayırt ediciliğinin oldukça düşük olduğu, tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet 2017/07994, 2019/64177 ve 2019/47836 sayılı markalarda ve davada dayandığı 2012/09084 sayılı markalarında; markanın başlangıcına yerleştirilerek ön planda ilk dikkati çeken ve özel vurgu yapılan ibarenin “…” kelimesi olduğu; … ibaresinin davacıya ait “” vasfının bulunması nedeniyle markasal ayırt edicilik incelemesinde arka planda tutulması gerektiği, zira; “…” ibaresinin yanına eklenen “…..” ibarelerinin söz konusu markaların esaslı unsuru olduğu, bu markalarda “…” harfinin tek başına markaların esaslı unsurunu oluşturmadığı, yanına ekli diğer harflerle bir bütün halinde davaya konu mal ve hizmetler bakımından marka olarak algılandığı kanaatine varılmıştır.
Davacının itiraza mesnet 2012/46938 sayılı markası ile huzurdaki davada dayandığı 2014/14730, 2014/14724 ve 2014/14721 markalarında da “…” ibaresinin “… Marka” vasfının bulunması nedeniyle markasal ayırt edicilik incelemesinde arka planda tutulması gerektiği, bu markalarda, kırmızı ve beyaz renklerle üç boyutlu görünüm kazandırılan “…” ibaresi (2012/46938 sayılı marka), klasik “…” harfine göre sağ üst ve sol üste uçları uzanan açısı daha geniş niteliği haiz “…” ibarelerinin (2014/14730, 2014/14724, 2014/14721 sayılı markalar) markaların esaslı unsurunu oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının itiraza mesnet 2014/84963 sayılı “… … serisi”, 2014/87105 sayılı “… serisi …” ve 2016/93409 sayılı “…- serisi …” ibareli markalarında “… SERİSİ” ibaresinin ön plana çıkartıldığı ve … marka “…” ibaresinin göreceli sönük bırakıldığı, bu markalarda yer alan “…” harfinin gri renk ile üç boyutlu algılanacak şekilde tertip edildiği (2016/93409 sayılı marka hariç), 2016/93409 sayılı markada “…” harfinin, kırmızı zemin üzerine beyaz renk ile yazıldığı, standart olarak değil, stilize yazım karakteri ile oluşturulduğu, markaların esaslı unsurlarının, belirtilen karakteristik mizanpajlı “…” harfleri olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının 2019/73704 ve 2019/73730 markalarının “…” harfine eklenen, … harfi ile aynı ebat, boyut ve yazı karakteriyle yazılmak suretiyle eş düzeyde esas unsur niteliği taşıyan “sağlık” ve aynı anlama gelen “health” ibarelerinin biraraya getirilmesiyle oluşturulmuş seri markalar olduğu; 2016/60092 ve 2012/83100 sayılı markaların da halihazırda tescilli stilize bir tarzda yazılmış “…” harfine eklenen, sönük renkli harflerle göreceli geri plana atılmakla birlikte asıl koruma talep edilen ve marka kompozisyonunda bağımsız rolü olan “taksit”, “dost kart” ibarelerinin biraraya getirilmesiyle oluşturulmuş seri markalar olduğu; bu markaların esaslı unsurlarının tek başlarına “…” harfinden oluşmadığı, davaya konu mal ve hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliği haiz sair unsurlarla birlikte ve bir bütün olarak algılandıkları kanaatine varılmıştır.
Davacının 2017/21274, 2017/115742 ve 2018/41005 sayılı ve huzurdaki davada dayandığı 2019/67122 sayılı markalarının da, halihazırda tescilli sitilize “…” harfine eklenen, asıl koruma talep edilen, marka kompozisyonunda bağımsız rolü olan ve baskın koyu renkli büyük harflerle yazılmak suretiyle özel vurgu yapılan “HEP YENİ”, “BOT” ve “HAYAL FABRİKASI” ibareleri ile ebat ve boyutları itibarıyla oldukça geri planda sönük bırakılarak tali unsur olarak “Vestelleşmenin yeni yolu” ve “Teknolojin hep yeni” ibarelerini ihtiva eden seri markalar olduğu; bütünsel izlenim yönünden markalarda yer alan “…” harfinin markaların tek başına esaslı unsurunu oluşturmadığı, bir bütün halinde genel görünüm içinde sair kelime unsurları ile birlikte bütünlük arz ettiği kanaatine varılmıştır.
Davacının itiraza mesnet 2012/46939 sayılı markasında “…” ibaresinin … marka olması nedeniyle markasal ayırt edicilik incelemesinde arka planda kaldığı, markada yer alan beyaz ve kırmızı renklerle üç boyutlu görünüm kazandırılan “…” harfinin markanın esaslı unsuru olduğunun söylenebileceği, huzurdaki davada dayanak gösterilen 2015/16532 ve 2015/16538 markalarda, asıl vurguyu yapıp dikkat çeken unsurların “…” harfini andıran şekil unsuru ve “venus” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının itiraza mesnet 2014/54235 ve huzurdaki davada dayandığı 2012/35337 sayılı markaların, stilize edilmiş/özel bir tarzda biçimlendirilmiş “…” harfinden oluşan şekil markaları oldukları ve yine huzurdaki davada dayanılan 2014/72199 sayılı markanın “…” harfini andıran bir şekil unsurundan ibaret olduğu, markaların esaslı unsurlarının karakteristik şekilde dizayn edilmiş “…” harfini andıran bu şekil unsurları oldukları kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak markalar arasında ve ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunmadığı, markalar arasında müşterek olarak “…” harfinin bulunmuş olmasının markaları birbirine benzer kılmaya yetmediği, zira; ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi ihtimalinin değerlendirilmesinde, markanın ayırt edicilik gücünün dikkate alınması gerektiği, ayırt ediciliği zayıf olan markalar bakımından karıştırılma ihtimalinin mevcudiyetinin daha az olacağı (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.247), tek başına harflerin ayırt edicilik taşımaları mümkün olmadığı gibi bunların tek başına harf olarak herhangi bir kimsenin tekeline de bırakılamayacağı düşünülemeyeceğinden (Bkz; Ankara BAM 20.Hukuk Dairesi, 19/03/2021 tarih 2019/1182 Esas 2021/393 Karar), biçim, renk, kaligrafi, tertip tarzı gibi unsurlarla ayırt edicilik kazandırılan harflerin marka olarak tescil edilebileceğinin değerlendirilmesi gerektiği, davacı markalarının bir kısmında stilize edilmiş ve karakteristikleştirilmiş “…” harflerinin markaların esaslı unsurunu oluşturduğu, davacıya ait markaların bir kısmında ise “…” harflerinin yanına eklenmiş diğer kelime unsurlarının bir bütün olarak markaların genel görünümlerini oluşturduğu, dava konusu markanın ise “…” ibaresinden oluştuğu, davaya konu bir kısım hizmetler bakımından “Şube” ibaresinin markasal fonksiyonunun bulunmadığı kabul edilse bile “…” ibaresinin; biçim, kaligrafi ve tertip tarzı itibariyle davacı markaları ile benzeşmediği ve onlardan farklılaştığı, bu nedenle daha önce davacıya ait markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” ibareli markayı gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu mal ve hizmetlerden yararlanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı davacıya ait markalardan farklı bir marka olarak algılayacağı gibi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı da kurmayacağı, bu nedenle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; Davacı vekili dilekçesinde, “…” markası ile birlikte kullandığı için “…” ibaresinin de tanınmış bir marka haline geldiğini ileri sürmüştür. Davacının “…” ibareli markasının 10.07.2017 tarihinde T/02680 sayı ile tanınmış marka statüsüne alındığı görülmektedir.
Davacı vekilinin 03/03/2021 havale tarihli delil dilekçesine ekli CD mahkememizce re’sen bilgisayar CD-ROM’una takıldığında açıldığı, içeriğindeki dokümanlara ulaşılabildiği görülmiştür.
Buna göre örnekseme kabilinden ifade etmek gerekirse, CD içeriğinde;
“… OCAK 2019 ANKASTRE FİYAT LİSTESİ” isimli 16 sayfalık broşür bulunduğu, “… ANKASTRE SETLER” başlığı ile çeşitli ankastre setlere ilişkin görsel ve fiyatlandırmaların bulunduğu, bu broşürde “…” ibaresinin kırmızı renk ile üç boyutlu algı oluşturacak şekilde stilize bir şekilde konumlandırıldığı,
15 saniyelik bir reklam videosunun bulunduğu, videoda “… 122 Ekran Dahili Uydu Alıcılı LED TV” ürününün tanıtımının yapıldığı, video altında geçen alt yazıda “1-30 Nisan 2017” tarihleri arasında reklamda belirtilen fiyatın geçerli olduğu belirtildiğinden, söz konusu reklam videosunun 2017 yılına ilişkin olduğu, reklam videosunda görsel olarak; “…” ibaresinin kırmızı renk ile üç boyutlu algı oluşturacak şekilde stilize haline yer verildiği de gözlemlenmiş olup, ancak; reklamı seslendiren sunucunun, fonetik olarak, reklama konu “LED TV” nin “…” marka olduğuna dair herhangi bir açıklamada bulunmadığı,
“… …” ibareli 4 sayfalık tarihsiz buzdolabı ürününe dair ambalaj örneği bulunduğu, tarihsiz olmaları nedeniyle dava konusu marka başvuru tarihinden öncesine ait olup olmadığının denetlenemediği, “…” ibaresinin ambalajların sol üst köşesinde bulunduğu, kırmızı renkli olduğu, “…” ibaresinin ambalajların sol alt köşesinde bulunduğu, kırmızı renkli olduğu,
Kullanım Kanıtı isimli klasör içeriği incelendiğinde; 9 adet içerik bulunduğu,
İlk içerikte; 29 sayfalık televizyon ürünlerine ilişkin broşür bulunduğu, bu broşürde “…” ibaresinin kırmızı renk ile üç boyutlu algı oluşturacak şekilde stilize bir şekilde konumlandırıldığı, 2018 yılına ait olduğuna ilişkin tarih ibarelerinin bulunduğu, “… HEPYENİ” ibareli TV örneklerine de yer verildiği, aynı şekilde “… …-UHD 4K TV” tanıtımının da yapıldığı, “…” ibareli kulaklık ve bluetooth ürünlerinin tanıtımın da yapıldığı,
İkinci içerikte; 37 sayfalık evrak bulunduğu, 29 sayfanın yukarıda belirtilen ilk içerik ile aynı evrakı barındırdığı, 30 ile 37.sayfa arasında yer alan evrak incelendiğinde, “… HEPYENİ” aboneliği hakkında bilgilendirmede bulunulduğu,
Üçüncü içerikte; “… HEPYENİ” ibareli tarihsiz not defteri fotoğrafı ile “… HEPYENİ” aboneliğine dair … Ticaret A.Ş Genel Müdürü tarafından imzalı, tarihsiz bir adet yazı fotoğrafı bulunduğu,
Dördüncü içerikte; Üçüncü içerikle aynı olacak şekilde “… HEPYENİ” ibareli tarihsiz not defterinin PDF formatında bulunduğu,
Beşinci içerikte; “… HEPYENİ” ibareli tarihsiz “… HEPYENİ SIKÇA SORULAN SORULAR” başlıklı soru-cevap metnine yer verildiği,
Altıncı içerikte; 2 sayfalık tarihsiz bir broşüre yer verildiği, broşürde “… HEPYENİ” aboneliğine ilişkin tanıtıcı bilgilere yer verildiği,
Yedinci içerikte; 2 sayfalık tarihsiz bir broşüre yer verildiği, broşürde “… HEPYENİ” aboneliğine ilişkin tanıtıcı bilgilere yer verildiği,
Sekizinci içerikte; “… HEPYENİ” ibareli tarihsiz not defteri fotoğrafı ile “… HEPYENİ” aboneliğine dair … Ticaret A.Ş Genel Müdürü tarafından imzalı, tarihsiz bir adet yazı fotoğrafı bulunduğu,
Dokuzuncu içerikte; “… HEPYENİ” aboneliğine dair … Ticaret A.Ş Genel Müdürü tarafından imzalı, tarihsiz bir adet yazı bulunduğu, tespit edilmiş olup, yukarıda örnekseme yolu ile belirtilen bu delillerin yanı sıra davacı yanın CD içeriğinde yer alan sair delilleri incelendiğinde, dava konusu marka ile işaret benzerliği oluşturan markasal kullanımların yer almadığı, yukarıda izah edildiği üzere, dava konusu marka ile davacı markalarında yer alan ancak tertip tarzı, biçim ve kaligrafik bakımdan farklılık arz eden “…” harflerinin müşterek bulunmasının markalar arasında işaret benzerliği oluşturmayacağı kanaatine varıldığından SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 173,50 TL posta, tebligat masrafı, 1.750,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 2.050,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Bankası Türk Anonim Ortaklığı tarafından yapılan 42,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Bankası Türk Anonim Ortaklığı’na verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı kurum vekilinin ve davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/11/2021