Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/85 E. 2021/390 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/85 Esas
KARAR NO : 2021/390

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 24/03/2021
KARAR TARİHİ : 27/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
D A V A :
Davacı vekili 24/03/2021 tarihli dava, 21/04/2021 ve 24/05/2021 tarihli replik dilekçelerinde özetle; Müvekkili şirketin birçok ulusal gazete, televizyon, dergi ve radyo kanallarını bünyesinde barındıran, Türkiye’nin önde gelen medya kuruluşlarından … Medya Grubu’nun şirketlerinden biri olduğunu, müvekkili markasında “…” ibaresinin yer aldığını, “S” harfinin üzerinde şekil unsuru bulunduğunu, müvekkili markasında en dikkat çeken unsurların “…” ibaresi ve irili ufaklı birçok yıldız şekli olduğunu, “…” ibaresi ve ibarenin etrafında yer alan yıldızların pembe, arka plandaki yıldızların beyaz renkte konumlandırıldığını, davalı markasında “…” ibaresinin yer aldığını ve ibarenin etrafında büyüklükleri değişken yıldızlar bulunduğunu, davalı markasında bulunan bebek resminin ise müvekkiline ait dizinin baş kahramanını çağrıştırdığını, davalı markasında “…” ibaresinin pembe renk ile yazıldığını, iç bölümün beyaz renkte bırakıldığını, yıldızların da aynı şekilde pembe renkli tercih edildiğini, taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açıdan ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davalı markasında 28. Sınıfta bulunan emtiaların yer aldığını, müvekkiline ait markaların da söz konusu mal ve hizmetler ile bağlantılı sınıflarda tescil edildiğini, markaların benzer/ilişkili emtialar için kullanılacağını ve tüketici nezdinde ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar olarak görüleceğini, markaların sıklıkla bir arada, benzer şekilde, aynı veya benzer yerlerde tüketiciye sunulacağını, ortalama tüketici nezdinde markaların karıştırılması sonucunda iltibas ihtimali ortaya çıkacağını, müvekkiline ait “…” esas ibareli tescilli markanın özellikle çocuk izleyici kitlesine hitap ettiğini, tüm Türkiye’de bilinen bir dizi olduğu, her iki markanın da aynı tüketici kitlesine hitap ettiğini, örnek olarak davalı tarafından yapılacak oyuncak satışında davalı firmanın müvekkili şirketin yan kuruluşu olarak algılanabileceğini, satılan oyuncakların müvekkili dizisindeki karakterlerin oyuncakları olduğunun düşünülebileceğini, dava konusu markadaki sarı saçlı kız figürünün müvekkili dizisinin başrol oyuncusunu çağrıştırdığını, söz konusu markalar çocuklara yöneldiğinden çocukların aradaki bağlantıyı hemen kuracaklarını ve markaların aynı kaynaktan geldiğini düşüneceklerini, müvekkili markasının tanınmış olduğunu, markanın üzerinde kullanıldığı dizinin Türkiye nezdinde bilinir ve tanınır olduğunu, dizinin yayınlandığı 2006-2009 yılları arasında oldukça popüler olduğunu ve günümüzde de tekrarları yayınlanarak güncelliğini koruduğunu, müvekkilinin diziyi aynı zamanda Youtube kanalı üzerinden de yayınladığını ve yayınların yüksek izlenme rakamlarına ulaştığını, “…” ibareli markanın müvekkili ile özdeşleştiğini ve tanınmış bir marka haline geldiğini, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olduğunu, davalı başvurusunun haksız rekabete sebebiyet verdiğini, davalıların iddiasının aksine davanın süresinde ikame edildiğini, mahkemenin yetkili olduğunu, markalar arasında sınıfsal benzerlik bulunduğunu, Google üzerinde “… oyuncak” ibaresi ile arama yapıldığında ilk çıkan sonuçların müvekkili şirkete ait dizi bölümleri olduğunu, aramada daha sonra davalı ürünlerinin çıkması sebebiyle markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davalının müvekkili şirket markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını beyanla; Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline, tescili halinde … sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 07/04/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın iki aylık süre içerisinde açılmadığını, itiraza mesnet … sayılı markanın kullanım ispatının davacı taraftan istendiğini, davacının “…” ibareli markanın kullanımını davalı markasının bulunduğu 28. sınıf mal ve hizmetler bakımından kullandığını ispatlayamadığını, davacının itiraz aşamasında kurula sunduğu belgelerin markanın 41. sınıf hizmetler bakımından kullanıldığının göstergesi olduğunu, taraf markaları arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin mevcut olmadığını, markasal kullanımı ispat edilen 41. sınıf ile davalı markanın başvurmuş olduğu 28. sınıf arasında benzerlik bulunmadığını, mesnet marka ile davalı marka arasında işaret benzerliği de olmadığından iltibas ihtimalinin bulunmadığını, dava konusu markanın kelime, şekil ve renk unsurundan oluştuğunu, davalı markasındaki yazı ibaresinin üstünde bulunan elinde gül tutan bebek figürünün TV’de yayınlanan dizideki karaktere benzemediğini, davacının markasının tanınmış olduğu yönündeki iddiasının mesnetsiz olduğunu, davalı tarafın kötü niyetli olduğuna dair davacı iddiasının yeterli somut delile dayanmaması nedeniyle reddi gerektiğini, YİDK kararının usul ve hukuka uygun olduğunu beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 04/05/2021 havale tarihli cevap ve 10/06/2021 havale tarihli düplik dilekçelerinde özetle; Davanın hak düşürücü süreden sonra ikame edildiğini, davacı tarafça yetkisiz mahkemede dava ikame edildiğini, yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olduğunu, davacı markası ile müvekkili şirket markasının farklı sınıflarda yer aldığını, markaların benzer olmadığını ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davacı markasının eflatun dikdörtgen fon üzerine “S, L, N” harfleri büyük, “e, e, a” harfleri küçük olacak şekilde yazıldığını, harflerin açık pembe ve içi boyalı olduğunu, yazının altında yay ve irili ufaklı bazısının içi boş, bazısının dolu pembe yıldızlar ve irili ufaklı beyaz yıldızlar bulunduğunu, “S” harfinin üzerinde dekoratif işleme unsuru bulunduğunu, müvekkili markasında fonun kare ve beyaz olduğunu, “S” harfi büyük, diğer harfler küçük olacak şekilde “…” ibaresinin yazıldığını, yazının sadece dış hattının koyu pembe, içinin beyaz olduğunu, çevresindeki yıldızların hepsinin içi dolu ve davacınınkinden farklı konumlarda olduğunu, müvekkili markasında elinde gül tutan prenses bulunduğunu, yazı karakterlerinin farklı olduğunu, müvekkili markasındaki prenses figürü ile davacının dizi karakterine benzediği iddiasının mesnetsiz olduğunu, davacı markasında prenses figürü bulunmadığını, müvekkili şirketin oyuncak sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacının ise medya kuruluşu olduğunu, tarafların sektörlerinin farklı olduğunu, markalar arasında sınıfsal benzerlik bulunmadığını, davacı tarafın iddialarında yer alan televizyon dizisinin gençlik dizisi olduğunu, gençler ve ebeveynlerinin hedef kitle olduğunu, müvekkili şirket markasının kullanılacağı oyuncakların küçük çocuklara hitap ettiğini, ortalama tüketici nezdinde markaların karıştırılması ihtimali bulunmadığını, müvekkili şirkete yöneltilen kötü niyet ve haksız rekabet iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacının iddiasındaki Google araştırması sonucunun özel bir algoritmaya göre sıralandığını, davacının tanınmışlık iddiasını ispatlayamadığını, davacının bahsettiği dizinin 13 yıl önce yayından kaldırıldığını, diziyi izleyen bireylerin yaş haddi yirmileri geçmiş olduğundan müvekkili şirket oyuncakları ile dizi arasında bağ kurmalarının mümkün olmadığını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan markanın tescili halinde hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “Şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait … sayılı “…” ibareli marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı (marka işlem dosyasında ileri sürülen kullanmama def’i ile dava aşamasında bu yönde bir def’i ileri sürülmediğinden YİDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü istemleri bakımınından ayrı ayrı değerlendirme yapmak kaydıyla), davacı markasının tanınmış olup olmadığı, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetlerinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 22.11.2019 tarihinde … nolu “Şekil+…” ibareli 28.sınıfta yer alan “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler vecihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar. Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları.” emtiaları bakımından marka tescil başvurusunda bulunduğu, başvurunun 27.12.2019 tarih ve 339 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlandığı, davacının 27.02.2020 tarihinde … sayılı markayı itiraza mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/3, m.6/5 ve m.6/9 hükümleri uyarınca yayına itiraz ettiği, davalı şirketin 14.04.2020 tarihli itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, karşı görüş dilekçesinde … sayılı markaya ilişkin kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacı şirketin kullanım ispatına ilişkin olarak 01.07.2020 tarihli kullanım ispatı formu ibraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca itirazların incelenmesi sonucunda haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, davacının bu karara karşı 16.09.2020 tarihinde yeniden itiraz ettiği, davalı şirketin bu itiraza karşı 02.10.2020 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz ettiği, YİDK nezdinde gerçekleştirilen itirazlar üzerine yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda 20.01.2021 tarih ve … sayılı karar ile itirazın reddine karar verildiği, bu kararın davacı marka vekiline 25.01.2021 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 29.09.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet marka, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı marka başvuru sahibi, marka işlem dosyasında kullanmama def’inde bulunmuş, ancak dava aşamasında davalı tescilli marka sahibi bu yönde herhangi bir def’i ileri sürmemiştir. Bu nedenle; YİDK kararının iptali istemi bakımından ileri sürülen kullanmama def’i nazara alınarak, ancak markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından bu yönde bir def’i ileri sürülmediğinden itiraza mesnet marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin fiilen kullanılıp kullanılmadıkları dikkate alınmaksızın iltibas değerlendirmesi yapılacaktır.
Dava konusu … sayılı marka kapsamında davaya konu olan emtialar; “Oyunlar ve oyuncaklar. Salonda oynanan oyunlar; harici ekran ya da monitör ile bağlanıp oynanabilen oyunlar için aletler, makineler vecihazlar (jetonla çalışanlar dahil). Hayvanlar için oyuncaklar. Çocuk bahçeleri, parklar ve oyun parkları için oyuncaklar. Bu sınıfa dahil jimnastik ve spor aletleri; olta takımları, yapay balık yemleri, avcılık ve balıkçılık için tuzaklar. Suni yılbaşı ağaçları ve bunlar için süsler, suni karlar, çıngıraklar, parti ve benzeri eğlenceler için malzemeler, kağıttan parti şapkaları.” şeklindedir.
YİDK Kararının İptali Davası Bakımından Mal ve Hizmet Benzerliği Karşılaştırması Yapıldığında;
İlk olarak davalı marka başvuru sahibinin ileri sürdüğü kullanmama def’inin irdelenmesi gerekmektedir. Zira; 6769 sayılı SMK m.19/2 hükmüne göre; 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir.
Somut olayda; davalı şirket, davacı şirket itirazı üzerine karşı görüş dilekçesi sunarak, davacının markasını kullandığına dair “kullanım ispatı” talebinde bulunmuş, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararında ise, davacının gerekçe markasını “Sınıf 41: Film ve televizyon programları yapım hizmetleri, video filmleri yapım hizmetleri” bakımından kullandığı kabul edilmiştir. Gerçekten de; davacı yanın marka işlem dosyasına ibraz ettiği 01/07/2020 tarihli marka kullanım ispat formu içeriği incelendiğinde; “…” ibareli markanın dava konusu marka başvuru tarihinden önceki son 5 yıl içinde “TV Dizi” adı olarak ciddi surette kullanıldığı, ulusal tv ve youtube gibi platformlarda adı geçen dizinin “…” ismi ile yayınlandığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla YİDK karar iptali davası bakımından, davacı markası kapsamında yer alan tüm mal ve hizmetler değil, sadece “kullanımı ispatlanan” “Sınıf 41: Film ve televizyon programları yapım hizmetleri, video filmleri yapım hizmetleri” ile dava konusu markanın kapsamında yer alan mal ve hizmetler karşılaştırılmalıdır.
Buna göre; davacıya ait marka kapsamı 41. sınıf hizmetlerden oluşmakta iken, dava konusu marka başvurusu 28. sınıf emtialardan oluşmaktadır. Taraf markaları aynı sınıf bakımından tescilli değildir. Bununla birlikte, 41. sınıf hizmetler ile dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “oyunlar ve oyuncaklar” emtiasının ilişkili mal ve hizmetler olduğu tespit edilmiştir. Şöyle ki; televizyon dizileri geniş kitlelere ulaşabilmekte olup, somut olay özelinde “…” dizisinin yayınlandığı tarihte milyonlarca kişinin evine ulaştığını söylemek mümkündür. Bu diziyi genel olarak çocukların ve çoğu gencin izlediği, ailelerin de reklamlar üzerinden haberdar olduğu bir gerçektir. Film karakterlerinin filmdeki isimleri, tasvirleri ve karakteristik özelliklerinden faydalanılmak suretiyle üretilen ürünlerin veya filmde görülen/kullanılan materyallerin satışa sunulması, günümüzde yaygın bir ticari uygulamadır. Bu yolla satışa sunulan ürünler özellikle oyun-oyuncak, tekstil ürünü veya posterler olabilmektedir. Dava konusu marka başvurusu da bu ürünler arasında yer alan “oyunlar ve oyuncaklar” emtiaları bakımından tescil edilmek istenmektedir. Sonuç olarak; somut olay bakımından, dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “oyunlar ve oyuncaklar” emtiası ile davacıya ait marka kapsamında yer alan ve kullanımı ispatlanan 41. sınıf hizmetler, ilişkili mal ve hizmetler olup, YİDK kararının iptali davası bakımından, “28. Sınıf: “oyunlar ve oyuncaklar” emtiaları yönünden “emtiaların benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Markanın Hükümsüzlüğü İstemi Bakımından Mal ve Hizmet Benzerliği Karşılaştırması Yapıldığında;
Markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından davalı şirket cevap dilekçesi ile birlikte kullanmama def’i ileri sürmediğinden, itiraza mesnet … sayılı markanın tescil kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler ile dava konusu marka kapsamındaki tüm emtiaların aynı veya benzer olup olmadığı, kullanım koşulu aranmaksızın karşılaştırılmıştır.
Buna göre; ilk olarak belirtilmelidir ki; yukarıda izah edildiği üzere, dava konusu marka kapsamında yer alan “28. Sınıf: Oyunlar ve oyuncaklar” emtiaları ile 41. sınıfta yer alan “Sınıf 41: Film ve televizyon programları yapım hizmetleri, video filmleri yapım hizmetleri” hizmetlerinin benzer olduğu hususu, hükümsüzlük davası bakımından da geçerlidir. Bu mal ve hizmetler haricinde, taraf markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler, benzer/ilişkili olarak değerlendirilmemiştir. Davacı taraf, bir kısım mal ve hizmetlerin benzer/ilişkili olduğunu iddia etmişse de, örneğin “hayvan terbiyesi hizmetleri” ile “hayvanlar için oyuncaklar”, birbiri ile ilişkili mal ve hizmetler değildir. Bahsi geçen mal ve hizmetler, aynı satıcılar tarafından tüketicilere sunulmamaktadır, aynı dağıtım kanallarına sahip değildir, birbirlerinin ikamesi niteliği de taşımamaktadır. Davacı şirket, “Eğitim ve öğretim hizmetleri” ile 28. sınıfta yer alan ve oyunlar ile ilgili tüm malların benzer olduğunu iddia etmişse de, bu mal ve hizmetler, rekabet halinde olan ya da aynı dağıtım kanalına sahip mal ve hizmetler değildir, birbirlerinin ikamesi niteliğinde mal ve hizmetler de değildir.
Sonuç olarak; davaya konu YİDK Kararı ile başvuru markasının tesciline karar verilen 28. sınıfa konu mallar (oyunlar ve oyuncaklar hariç), davacı markası kapsamındaki 38 ve 41. sınıflara konu hizmetler ile farklı mal niteliği taşırken; başvuru markasının tesciline karar verilen “28.Sınıf: Oyunlar ve oyuncaklar” emtiaları yönünden “emtiaların benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu … sayılı marka başvurusu incelendiğinde; pembe ve beyaz renkler ile yazılmış “…” ibaresi ile sarı saçlı bir bebek karakterinden müteşekkil olduğu tespit edilmiştir. “…” ibaresinin sadece baş harfi büyük harf ile yazılmış, diğer harfler için küçük harf kullanılmıştır. “…” kelimesinin etrafında büyük-küçük birçok yıldız sembolüne yer verilmiştir. “…” ibaresi yazıldığı gibi okunmakta olup, herhangi bir anlamı tespit edilememiştir. Dava konusu markanın tüketici nezdinde marka algısı yaratan esaslı unsuru, “…” ibaresidir.
Davacıya ait itiraza mesnet … sayılı marka incelendiğinde; mavi renkli dikdörtgen bir arka plan üzerine pembe renk ile yazılmış “…” ibaresinden oluştuğu, “…” ibaresinin, tüm sesli harfleri küçük, tüm sessiz harfleri ise büyük harf ile oluşturulmuştur. Marka kapsamında, dava konusu marka başvurusunda olduğu gibi büyük-küçük birçok yıldız şekli yer almaktadır. Davacıya ait markanın esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “28. sınıf: oyunlar ve oyuncaklar” emtiaları ile davacıya ait marka kapsamında yer alan “Sınıf 41: Film ve televizyon programları yapım hizmetleri, video filmleri yapım hizmetleri” hizmetlerinin benzer olduğu, davaya konu diğer emtialar yönünden taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun ve davacıya ait markanın kelime unsurunun müşterek olarak “…” ibaresinden oluştuğu, taraf markalarının pembe renk ile oluşturulduğu ve benzer şekilde irili ufaklı çok sayıda yıldız şeklini müşterek olarak ihtiva ettikleri, bu yıldız şeklinin de taraf markalarında aynı şekilde pembe renk ile oluşturulduğu, dava konusu markanın sadece “…” ibareli kelime unsuru bakımından değil, bir kısım tali unsurlar bakımından da görsel olarak benzerlik taşıdığı, kelime unsurlarının ayniyet taşıması nedeniyle taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik oluştuğu, bu hale göre; daha önce davacıya ait “…” esas unsurlu markayı “Sınıf 41: Film ve televizyon programları yapım hizmetleri, video filmleri yapım hizmetleri” hizmetleri üzerinde gören ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” esas unsurlu markayı “28. sınıf: oyunlar ve oyuncaklar” emtiaları üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, karşılaştırılan mal-hizmetler arasında bulunan benzerlik ve markaları oluşturan esas unsurların yüksek düzeyli benzerliği nedeniyle, davaya konu markayı, davacıya ait bir marka zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, söz gelimi; davacının “…” markasının kullanılmasına verdiği cevaz üzerine davalı şirketin “…” markalı “Oyun ve oyuncuklar.” emtialarının ticaretini yaptığını düşünebileceği, bu durumun davalı şirket lehine haksız avantaj riski doğurduğu, dolayısıyla, davaya konu “Oyun ve oyuncaklar.” emtiaları bakımından, davacıya ait marka ile davalı şirkete ait marka arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.

Somut olayda yapılan değerlendirmede; Davacının dava aşamasında dosyaya tanınmışlık iddiasını ispatlamaya yönelik aşağıdaki belgeleri sunduğu tespit edilmiştir:
● “…” ibareli diziye ait Vimeo uygulamasında bulunan videonun görseli (Yüklenme tarihi 10-04-2017),
● “…” isimli diziye ait 26.04.2021 ve 02.05.2021 tarihleri arasında A2 TV kanalına ait haftalık prototip ve yine aynı kanala ilişkin yayın akışını gösterir belgeler,
● … dizisi ile ilgili www.onedio.com’da yer alan “… Dizisi Oyuncularının Dizinin Yayınlandığı Günden Bugüne Görenleri Şok Eden Değişimi” başlıklı haber (07.08.2019 tarihli),
● www.sabah.com.tr de yer alan “… yeniden a2’de” başlıklı 07.11.2019 tarihli haber,
● “… Youtube’da rekor kırıyor” haber,
● Youtube kanalına yüklenen dizi videolarına ilişkin görseller,
● 2006 tarihinde Atv kanalında yayınlandığına dair web arşiv görüntüleri.
10 Eylül 2006- 19 Nisan 2009 tarihleri arasında 3 sezon yayınlanan dizideki … karakteri, Ütopya gezegeninde insanlara iyilik yapan ve yaptıran bir iyilik perisi rolündedir. … dizisi yayınlandığı yıllarda gençlerin yanı sıra ağırlıklı olarak çocuklar tarafından ilgiyle izlenmiştir. 2008 yılının Mart ayında düzenlenen Jetix Çocuk Ödülleri töreninde, “En Sevilen Yerli Televizyon Dizisi” seçilmesi, hedef kitlesinde çocukların da bulunduğunu ortaya koymaktadır.
Davacının sunduğu deliller incelendiğinde, sunulan belgelerin “…” ibareli markanın kullanımına ilişkin olduğu, “…” isimli markanın dizi adı olarak kullanıldığı ve dizi adı olarak özellikle çocuk ve gençler bakımından ilgi görerek belli bir düzeyde bilinirlik elde ettiği, bu markanın, dizi adı haricinde, davacıya ait marka kapsamında yer alan sair hizmetler bakımından herhangi bir tanınırlığının bulunmadığı, davacının markasını kullandığı ve belli bir bilinirlik elde ettiği “Sınıf 41: Film ve televizyon programları yapım hizmetleri, video filmleri yapım hizmetleri” hizmetleri bakımından, dava konusu marka kapsamında yer alan “Oyunlar ve oyuncaklar.” emtiaları arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu hususunun yukarıda yer verilen paragraflarda zaten belirtildiği, dava konusu marka kapsamında yer alan sair emtialar bakımından ise, dava konusu marka başvuru tarihi itibariyle, davalı şirketin “…” ibareli marka tescil başvurusundan kaynaklı olarak, davacıya ait “…” ibareli markanın tanınmışlığından haksız yere istifade edilmesi, itibarının lekelenmesi veya ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimallerinden birinin ortaya çıkma riskine ilişkin olarak mantıki argümanların dosya kapsamında mevcut olmadığı kanaatiyle, SMK m.6/5 hükmü koşulunun somut olayda oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markanın bir kısım emtialar bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu bulunmadığı, dolayısıyla davaya konu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M :
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile; “Oyunlar ve oyuncaklar.” emtiaları bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın “Oyunlar ve oyuncaklar.” emtiaları bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde kararın bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davanın kısmen reddolunması ve davalıların kendilerini vekil ile temsil ettirmesi sebebiyle AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/6 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 17,00 TL vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 129,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.955,80 TL yargılama giderinin 1/6 sı olan 325,97 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan 1.629,83 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … tarafından yapılan 8,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin 5/6’sı olan 7,08 TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine, bakiye 1,42 TL yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
11-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı kurum vekilinin ve davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/10/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza