Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/80 E. 2022/121 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.

5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/80 Esas
KARAR NO : 2022/121

DAVA : Marka Hakkı İhlâli / Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 19/03/2021
KARAR TARİHİ : 13/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hakkı İhlâli / Haksız Rekabet davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 19/03/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … “En İyi Eğitim Binası/Kampüsü” kategorisinde premium proje ödülüne layık görülmüş, anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde yaklaşık 1.500 öğrenci kapasitesine sahip … Bilim Koleji’nde eğitim-öğretim hizmeti verdiğini, müvekkilinin tescilli 17, başvuru halinde ise 11 markasının bulunduğunu, 2018 62233 sayılı “… BİLİM KOLEJİ”, 2020 15622 sayılı “… AKADEMİ”, 2020 15623 sayılı “… BİLİM”, 2020 40595 sayılı “… EĞİTİM”, 2020 40592 sayılı “… FEN”, 2020 40593 sayılı “… KURS”, 2020 40587 sayılı “… SANAT”, 2020 40594 sayılı “… YAYINCILIK”, 2020 15624 sayılı “… … KOLEJİ”, 2020 40597 sayılı “… … BİLİM KOLEJİ”, 2020 40586 sayılı “… BİLİM AKADEMİ”, 2020 40588 sayılı “… BİLİM SPOR”, VAKFI”, 2020 15618 sayılı “…” markalarına ilişkin tescil belgelerinin ellerinde bulunduğunu, “…” ibareli markaların 09, 16, 35, 41 ve 43. Sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkilinin ayrıca https://….k12.tr/ sitesinin de sahibi olduğunu, davalı tarafından yapılan 2019/130620 nolu “özel … … anadolu lisesi” ibareli marka başvurusuna müvekkili tarafından yapılan itirazların kabul edildiğini ve 2019/130620 nolu davalı başvurusunun reddine karar verildiğini, bununla birlikte davalı yanın faaliyetlerinde “…” ibaresini kullanmaya devam ettiğini, davalının http://….com/index.php ve http://www…com/ internet sitelerinde de “…” markasını kullandığını, yine sosyal medya hesapları üzerinden de kullanımlarının bulunduğunu, davalı eylemlerinin müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarını ihlal ettiğini, davalının markayı bir lisans sözleşmesi çerçevesinde kullanıyor olması durumunda dahi lisans sözleşmesinin davalıya müvekkilinin tescilli markasını ihlal hakkı vermediğini, kaldı ki dosya içerisinde sunulmuş bir lisans sözleşmesinin dahi mevcut olmadığını iddia ederek; davanın niteliği bakımından verilecek hükmün etkinliğini
sağlamak üzere öncelikle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159 ve HMK 389 ve diğer
maddeleri gereğince ihtiyati tedbir kararı verilerek, davalının marka hakkına tecavüz teşkil eden
ve haksız rekabet fiillerini oluşturan eylemlerin ortadan kaldırılmasına, davalının ticaret
unvanında, tabelalarında, web sitesinde, sosyal medya hesaplarında, kataloglarında,
reklamlarında müvekkilinin “…” ibareli markasının kullanılmasının önlenmesine,
kullanıldığı yerlerden kaldırılmasına, tabelalardan silinmesine, tanıtım malzemelerine el
konulmasına, davalının tüm internet siteleri ve sosyal medya hesaplarına erişimin
engellenmesine, davalının fiillerinin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin hükmen tespitine
(TTK. 56), haksız rekabetin men’ine (TTK. 56), fiilin marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediğinin tespitine, marka hakkına tecavüz fiillerinin önlenmesi, durdurulması ve kaldırılmasına, tecavüzü oluşturan veya cezayı gerektiren tabela, katalog vs. tanıtım malzemeleri gibi
ürünlere el konulmasına, davalının tecavüz oluşturan tüm internet sitelerine ve sosyal medya hesaplarına
erişimin engellenmesine, müvekkil firmanın tescilli markasının taklit edilmesinden dolayı uğramış olduğu zararlar
için dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte şimdilik -fazlaya
ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla- 1.000 TL maddi tazminat ve yoksun kalınan
kazancın davalıdan tahsiline hükmedilmesine (6769 sayılı SMK 149-150-151
maddeleri gereğince) , kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak
ilan edilmesine veya ilgililere tebliğ edilmesine (149/g maddesi gereğince) karar
verilmesini talep ve dava etmiştir.
C E V A P :
Davalı vekili 22/04/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili kurumun 26/07/2019 tarihinde …’da Yakınca mah. Alparslan Türkeş Bulvarında eğitim öğretim hizmeti için faaliyete başladığını, Sakarya ilinde faaliyet gösteren … EĞİTİM KURUMLARI ile franchise sözleşmesi yaparak bu faaliyetlerini gerçekleştirdiğini, sözleşmenin … markasının patenti kendisinde bulunan … EĞİTİM KURUMLARI kurucusu Prof. Dr… ile imzalanmış olduğunu, müvekkilinin kullanımlarının hukuka uygun bir sözleşme çerçevesinde gerçekleştirildiğini, dolayısıyla davacı marka hakkına tecavüz teşkil eden kullanımlarının bulunmadığını, davacının kötü niyetle işbu davayı açtığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6769 sayılı SMK m.29 ve m.149 vd hükümleri ile 6102 sayılı TTK m.54 vd hükümlerden kaynaklı Marka Hakkının İhlali ve Haksız Rekabet’in tespiti, bunların önlenmesi, durdurulması, kaldırılmasın, tecavüze konu araçlara el konması, internet sitelerine erişimin engellenmesi, maddi tazminat ve hükmün ilanı istemlerine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Davalının, davacıya ait marka hakkı ihlali ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin bulunup bulunmadığı, varsa bu eylemlerin tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması, el koyma, erişimin engellenmesi, maddi tazminat ve hükmün ilanı istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil belgeleri, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden taraflara ait ticari kayıtlar da incelenmek suretiyle maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Haksız rekabet; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar olarak tanımlanmıştır. (TTK m.54)
TTK m.55/1-a-4 hükmüne göre; Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak, haksız rekabet hallerinden biri olarak düzenlenmiştir.
TTK m.56/1hükmü uyarınca; haksız rekabet nedeniyle menfaatleri zarar gören veya zarar görme tehlikesi ile karşılaşabilecek kimsenin, fiilin haksız olduğunun tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabetin oluşturduğu maddi durumun ortadan kaldırılmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun (SMK) 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.maddesinde düzenlenmiştir. SMK m.29/1-a yollaması ile uygulanması gereken;
SMK m.7/2-b hükmüne göre;Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, marka hakkını ihlal eylemi niteliğindedir.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, ibraz edilen deliller, marka tescil belgeleri, maddi vakıalar barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Davalı yanın TÜRKPATENT kurumu nezdinde 2019/130620 sayısı ile gerçekleştirdiği “Şekil+ÖZEL … … ANADOLU LİSESİ” ibareli ve 41. sınıftaki hizmetleri kapsayan başvurusuna karşı, davacı yanca gerçekleştirilen itirazlar sonucunda başvurunun reddine karar verildiği görülmüştür.
Dosya kapsamına davalı tarafça sunulan ve 01.09.2019 tarihli olarak imzalandığı görülen marka lisans sözleşmesinin konusunun dava dışı … Başarı Eğitim Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi adına 27.11.2018 başvuru tarihli, 41 sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri”ni kapsayacak şekilde ve 2018/107126 sayısı ile tescilli “Şekil+… KOLEJİ” ibareli markanın kullanımına ilişkin olduğu, anılan sözleşme uyarınca davalının bahsi geçen markayı 4 yıl süre ile yalnızca … ilinde kullanabileceği, yıllık kullanım bedelinin 12.000,00 TL olduğu, ilk iki yıl için bu kullanım bedelinin ödenmeyeceğinin kararlaştırılmış olunduğu anlaşılmaktadır. Anılan lisans sözleşmesinin 2021-GE-328929 evrak sayı ve 12.05.2021 tarihli form ile sicile kaydedildiği görülmektedir. Söz konusu lisans sözleşmesinin sicile kayıt tarihi, işbu davanın açılış tarihi olduğu görülen 19.03.2021 tarihinde sonraki tarihlidir. 6769 sayılı SMK m.148/5 hükmü uyarınca “Hukuki işlemler taraflardan birinin talebi, ücretin ödenmesi ve yönetmelikle belirlenen diğer şartların yerine getirilmesi hâlinde sicile kaydedilir ve Bültende yayımlanır. 115 inci madde hükümleri saklı kalmak üzere, sicile kaydedilmeyen hukuki işlemlerden doğan haklar iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.” denilmektedir. Bu düzenlemeden de görülebileceği üzere lisansın sicile kaydı kurucu değil açıklayıcı bir işlem olsa da, marka lisansı, sicile kaydedilmediği sürece iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; davalı yanın 41. Sınıftaki “eğitim – öğretim hizmetleri” alanında faaliyetinin bulunduğu görülebilmektedir. Nitekim davalı yanın … ilinde “… Koleji – … Anadolu Lisesi” adıyla bu faaliyetlerini yürüttüğü, davalı taraf beyanlarından mezkur faaliyetlerin 26.07.2019 tarihinde başladığının beyan olunduğu görülmektedir. Bununla birlikte davacı yanın iddiaları doğrultusunda davalıya ait “https://www.facebook.com/…/?ref=page_internal” facebook sosyal medya hesabı incelendiğinde; anılan sayfanın 31.05.2019 tarihinde oluşturulduğu, 11.06.2019 tarihli paylaşımda da faaliyetinin başladığına yönelik paylaşımın mevcut olduğu, 21.06.2019 tarihli paylaşımda ise davalı işletmenin öğrenci kaydı almaya başladığı görülmektedir.
Buna göre; davalının, “…” ibaresini markasal olarak ve ticari etki doğuracak şekilde ilk olarak 31.05.2019 tarihinde açtığı facebook sosyal medya hesabı üzerinden kullanmaya başladığı tespit edilmiştir. Mezkur kullanımlarının, davalı yanın eğitim – öğretim hizmetlerinde başlayacağı faaliyetlerinin tanıtımına yönelik şekilde gerçekleştirildiği anlaşılan paylaşımlar olduğu görülmektedir. Mezkur kullanımların bilirkişi heyetinin yapmış olduğu inceleme tarihi itibariyle de halen anılan sosyal medya hesabında, “http://www….com/” web sitesinde, “https://www.instagram.com/p… instagram hesabında devam etmekte olduğu tespit edilmiştir.
Davacı yanın en eskisi 02.07.2018 tarihli olduğu görülen “… BİLİM KOLEJİ” markası başta olmak üzere “…” esas unsurunu içerir sair markaları kapsamında da 41.sınıftaki “eğitim ve öğretim hizmetleri” yer aldığı gibi, davacı yanın da fiili faaliyet alanının eğitim – öğretim hizmetleri alanında olduğu görülmekte olup davalı taraf kullanımlarının, davacı taraf tescilli markaları kapsamında kaldığı noktasında bir tereddüt bulunmamaktadır.
Dosya kapsamında mevcut delillerden davalı yanın “… KOLEJİ”, “… ANADOLU LİSESİ”, “… KURS” gibi çeşitli biçimlerde “…” ibaresini kullanmakta olduğu görülmektedir.
Davacı yanın tescilli markaları ise “…” ibaresini kök olarak korumak ve “bilim, fen, kolej, üniversite, yayıncılık” vb şekillerdeki ek sözcük unsurları ile oluşturulmuş markalardır.
Davacıya ait tescilli markaların esas unsuru “…” olup, davalı yanın markasal kullanımlarının esas unsuru da “…” ibaresidir. Bu kelime; “Masallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş, Simurg, Zümrüdüanka” anlamlarına gelen bir sözcüktür. Dolayısıyla daha önce davacıya ait “…” esas unsurlu markalar ile “eğitim ve öğretim hizmetleri”nden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davalıya ait “… KOLEJİ”, “… ANADOLU LİSESİ”, “… KURS” gibi markasal kullanımları aynı hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davalı ile davacı arasında ilişki kurması, davalının markasal kullanımları ile davacıya ait markalar arasında ilişki kurması, bu surette, davalının, davacıya ait ya da onunla idari veya ekonomik bir bağlantısı bulunan işletme olarak faaliyet gösterdiği hususunda yanılgı yaşaması kaçınılmazdır.
Her ne kadar davalı taraf mezkur kullanımlarının dava dışı 3. kişiye ait 2018/107126 sayılı ve “Şekil+… KOLEJİ” ibareli markaya dayalı olarak imzaladığını belirttiği 01.09.2019 tarihli Marka Lisans Sözleşmesi’ne dayandırmakta ve anılan sözleşme gereği kullanımlarının hukuki bir dayanağının bulunduğunu ileri sürmekte ise de anılan lisans sözleşmesinin, iş bu dava tarihinden sonraki bir tarihte sicile kaydedilmiş olunduğu, SMK m.148/5 düzenlemesi uyarınca sicile kaydedilmeyen lisans sözleşmelerinin iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği, kaldı ki bu lisans sözleşmesine mesnet markanın, davacıya ait 2018/62233 sayılı markadan sonraki tarihli olduğu, dolayısıyla SMK m.155 hükmü uyarınca hukuka uygunluk sebebi oluşturan bir marka olduğunun ileri sürülemeyeceği, yine davalı yanın mezkur kullanımlarının, anılan lisans sözleşmesine konu marka örneğinin kullanımını da ihtiva etmediğinin görüldüğü (davalının markasal kullanımları içerdikleri logo itibariyle 2018/107126 sayılı markada yer alan logodan farklıdır), lisans sözleşmesinin 4. maddesinde “Lisans alan, lisans aldığı markayı aynen kullanacaktır. Lisans konusu markada değişiklik yapma hakkı lisans verene ait olacaktır.” şeklindeki maddeden dahi davalı kullanımlarının anılan lisans sözleşmesi kapsamında kalan bir kullanımı da ihtiva etmediği kanaatine varılmakla, sonuç olarak; davalı yanın, lisans sözleşmesine dayalı olarak hukuka uygun bir şekilde markasal kullanımda bulunulduğu savunmasına itibar edilmemiştir.
Yukarıda yer verilen tespitlere göre; davalı tarafça gerçekleştirilen kullanımların, davacı adına tescilli markalardan doğan hakları ihlal ettiği kanaatine varıldığı gibi davalı tarafça gerçekleştirilen mezkur kullanım biçiminin davacının ticari faaliyetleri ile karıştırılabilecek sonuçlara sebep olma, ticari çevresini doğrudan etkileme, ticari itibarından ve müşteri çevresinden faydalanma gibi haksız rekabete sebebiyet verecek nitelikte sonuçlar doğuracağı da kanaatine varılmıştır.
Marka sicilinin aleniliği ve sicilin olumsuz etkisi uyarınca, kimse, sicilde kayıtlı olup ilan edilen bir olguyu bilmediğini iddia edemez. Bu nedenle, davalının, davacıya ait “…” esas unsurlu tescilli markalarının bulunduğunu, basiretli bir tacir olarak davranma yükümlülüğü ve yukarıda yer verilen marka sicilinin aleniliği ve sicilin olumsuz etkisi ilkeleri uyarınca bilmesi gerekmekte olduğundan, davalı yanın “…” esas unsurlu markasal kullanımlarda bulunmasında “kusurlu” olarak hareket ettiği kabul edilmiştir.
Davalı yanın kusurlu eylemleri ile davacıya ait marka haklarına tecavüz ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturan eylemlerde bulunduğu sabit olduğundan, davacı lehine maddi tazminat koşulunun oluştuğu da sabittir.
Davacı vekili 28/07/2021 tarihli somutlaştırma dilekçesi ile 6769 sayılı SMK m.151/2-b hükmü uyarınca maddi tazminat isteminin hesaplanmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin maddi tazminat isteminin hesaplanması bakımından tarafların ticari kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmış olup, bilirkişi heyeti marifetiyle aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir:
Davalı … Özel Öğretim Kurumları Sanayi ve Tic.Ltd.Şti unvanı ve 853114 nace kodu ile “….Yeşilyurt/…” adresinde faaliyet gösterdiği gerek vergi levhası gerekse MEB ruhsatından anlaşıldığı üzere okulun öğrenci kapasitesinin 240 olduğu, ancak 29 ile 82 arasında değişkenlik gösteren öğrenci sayısında faaliyet gösterdikleri anlaşılmaktadır.
Davalı … Özel Öğretim Kurumları Sanayi ve Tic.Ltd.Şti defter ve belgelerinde üzerinde yapılan incelemede;
1-Muhasebe defterlerinin zamanında tastik ettirildiği,
2-Kurumlar Vergisi ve Geçici Vergi Beyannamelerinin zamanında verildiği tespit edilmiş olup,
26.07.2019 ve 31.12.2019 tarihleri arası cirosunun 130.153,28 TL olduğu,
01.012020 ve 31.12.2020 tarihleri arası cirosunun 461.728,88 TL olduğu,
01.012021 ve 19.03.2021 tarihleri arası cirosunun 171.205,15 TL olduğu,
26.07.2019 ve 19.03.2021 tarihleri arası cirosunun toplam 763.087,31 TL olduğu,
Davalı kurum … Özel Öğretim Kurumları Sanayi ve Tic.Ltd.Şti’ nin
2019 yılında 103.202.83 TL zarar ettiği,
2020 yılında 59.406.7 TL zarar ettiği,
2021 yılında 146.173.70 TL kar ettiği (01.01.2021 ve 19.03.2021 ) tarihleri arası,
Sonuç olarak; 26.07.2019 – 19.03.2021 arası toplam zararının 16.435.83 TL olduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyetinin tespit ettiği üzere, davaya konu zaman aralılığı dikkate alındığında, davalı yanın markasal kullanımları nedeniyle elde ettiği net kazancın bulunmadığı, tam aksine 16.435,83 TL zarar ettiği anlaşıldığından, davacı yanın SMK m.151/2-b hükmü uyarınca seçimlik hakkını kullandığı maddi tazminat bedeli hesaplanamamıştır.
Ancak, davalının SMK m.151/2-b hükmü uyarınca maddi tazminat sorumluluğunun hesaplanamaması, davacının, davalıdan maddi tazminat isteminde bulunamayacağı anlamına da gelmemektedir. Zira; davalı yanın, davacıya ait marka haklarını ihlal eyleminde bulunduğu sabit olduğundan, davacının tescilli markalarının oluşturduğu ekonomik değerden haksız şekilde istifade ederek gelir elde ettiği de sabittir. Buna göre davacının davalı yandan talep ettiği maddi tazminat istemi 6098 sayılı TBK m.50/2 hükmüne göre; “Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmüne göre hesaplanacaktır.
Buna göre; somut olayda; davacıya ait “…” esas unsurlu markaların ekonomik önemi, davacının “…” ibareli markasal kullanımı ile yapmış olduğu ticaret hacmi, davalının “…” ibareli markasal kullanımları nedeniyle elde ettiği ciro, davaya konu ihlalin süresi, niteliği ve boyutu gibi etkenler dikkate alındığında, davacının, davalı yandan marka hakkı ihlali nedeniyle 6098 sayılı TBK m.50/2 hükmü uyarınca 76.308,70 TL maddi tazminat isteminde bulunabileceği kanaatine varılmıştır. Ancak davacı yan maddi tazminat istemini 1.000,00 TL ile sınırladığından taleple bağlılık ilkesi uyarınca davacı yanın talebi dikkate alınarak yargılama sonuçlandırılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kabulü ile; davalının, davacıya ait “…” esas unsurlu marka haklarına tecavüz teşkil eden eylemlerde bulunduğunun ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, haksız rekabetin men’ine, marka hakkına tecavüz eylemlerinin önlenmesine, durdurulmasına, kaldırılmasına, davalıya ait olup üzerinde “…” ibaresini taşıyarak tecavüz oluşturan tabela, katalog vb tanıtım malzemelerine el konmasına, davalıya ait “https://www.facebook.com/…/?ref=page_internal”, “http://www….com/” ve “https://www.instagram.com/p/ByitOfuFb2O/” ibareli internet sitelerine erişimin engellenmesine, 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişir oranlardaki reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan karşılanmak kaydıyla hükmün hülasasının ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede ilan edilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalının, davacıya ait “…” esas unsurlu marka haklarına tecavüz teşkil eden eylemlerde bulunduğunun ve davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğunun TESPİTİNE, haksız rekabetin MEN’ine, marka hakkına tecavüz eylemlerinin ÖNLENMESİNE, DURDURULMASINA, KALDIRILMASINA,
Davalıya ait olup üzerinde “…” ibaresini taşıyarak tecavüz oluşturan tabela, katalog vb tanıtım malzemelerine EL KONMASINA, davalıya ait “https://…. ibareli internet sitelerine ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE,
1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişir oranlardaki reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan karşılanmak kaydıyla hükmün hülasasının ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede İLAN EDİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

3-Davacı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması, hükmün ilanı istemleri bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı maddi tazminat istemi bakımından kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 ve m.13 hükmü gereği hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 3.250,00 TL bilirkişi ücreti, 70,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.447,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan 17,00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.18/A-13 ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/04/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza