Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/7 E. 2021/354 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/7 Esas – 2021/354
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/7 Esas
KARAR NO : 2021/354

DAVA : Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımla İlgili Kurum Kararlarının İptali – Tasarımın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 08/01/2021
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımla İlgili Kurum Kararlarının İptali – Tasarımın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 08/01/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin … sayılı tasarımlarına yönelik itirazlarının reddolunduğunu, müvekkilinin tanınmış … markalarının sahibi olduğu gibi aynı zamanda … markasının da sahibi olduğunu, bu markayı 1979 yılından beri kullanmakta olduğunu, bu markayı içerir çok sayıda tescilinin bulunduğunu, uluslararası ofislerde de çok sayıda korumasının mevcut olduğunu, müvekkili markalarının başka ambalajlar içerisinde tescil edilemeyeceğini, müvekkilinin “…” markalarının tanınmış ve yüksek ayırt ediciliği bulunan markalar olarak kabul edildiklerini, “…” markasının kurum nezdinde de tanınmış markalar sicilinde kaydının bulunduğunu, müvekkilinin “…” markalarının ülke genelinde bilinir olduğunu, müvekkili markalarının uzun süredir kullanımı nedeniyle bilinir hale geldiğine ilişkin mahkeme kararlarının da bulunduğunu, dava konusu tasarımın nihai kullanıcılarının ortalama tüketiciler olduğunu, dava konusu tasarımın, nihai tüketiciler nezdinde müvekkilinin “…” markaları ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğunu, dava konusu tasarımda “…” ibaresi ile oldukça benzer şekilde “…” ibaresinin yer aldığını, benzer bir uyuşmazlıkta “…” markasının, müvekkili markaları ile benzer görüldüğünü, yine “…”, “…” gibi ibarelerin müvekkili markaları ile benzer görüldüğünü iddia ederek; … sayılı YİDK kararının iptali ve … sayılı tasarımların hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 26/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu … sıra numaralı tasarımlarla, itiraz gerekçesi yapılan ve davaya konu edilen … sayılı markaların genel izlenim itibariyle farklı olduğunu, bu farkılık nedeniyle, … sıra numaralı tasarımların yenilik ve ayırt edicilik vasfına sahip olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Bisküvi Ve Gıda Sanayi Anonim Şirketi vekili 19/01/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1996 yılından beri bisküvi, gofret, kek ve kraker gibi ürünleri ürettiğini, dava konusu tasarımın müvekkili tarafından üretilen özgün ve yeni bir tasarım olduğunu, bu nedenle, yenilik şartını karşıladığını, müvekkili tasarımındaki herhangi bir öğenin, davacı markaları ile benzerlik ihtiva etmediğini, tasarıma ilişkin renkler, tertip ve tarzların davaya dayanak gösterilen markalara göre çok farklı olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacının tanınmışlığının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.77 hükmüne göre açılan Tasarımın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait 2020 01894/1, 2 ve 3 nolu çoklu tasarımın başvuru tarihi itibari ile mutlak anlamda yeni ve ayırt edici olup olmadığı, tasarım koruması kapsamında kalıp kalmadığı, dava konusu tasarımda, davacının fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımının bulunup bulunmadığı, davalı tasarımının tescili halinde hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, tasarım tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, davacıya ait marka tescil belgeleri celp edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 06.03.2020 tarihinde …nolu çoklu tasarım başvurusunda bulunduğu, başvurunun Tasarımlar Dairesi Başkanlığı’nın 24.04.2020 tarihli 339 sayılı Resmi Tasarım Bülteni’nde yayımlandığı, davacının 17.07.2020 tarihli dilekçesi ile yayına itiraz ettiği, davalı şirket tarafından 18.09.2020 tarihli karşı görüş dilekçesi ibraz edildiği, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun … sayılı kararı ile; “itirazın reddine ve …sıra numaralı tasarımların tescilinin devamına oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde oybirliği ile karar verdiği, verilen kararın davacı marka vekiline 09.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
SMK m.55’e göre tasarım “ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünüm” olarak tanımlanmış olup SMK m. 56/1’de ise “Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.” denilmiştir.
Yenilik kavramı yine SMK m.56/4 maddesinde tanımlanmış olup buna göre; “Bir tasarımın aynısı; başvuru veya rüçhan tarihinden önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir.” denilmiştir. Ayır edicilik kavramı da aynı maddenin devamında “Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim; Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.” denilmek suretiyle tanımlanmıştır.
Ayırt edici nitelik belirlemesi yapılırken, koruma talep edilen tasarımın, önceki tasarımlarla karşılaştırması sırasında, tasarımcının bu sınıftaki ürünler yönünden sahip olduğu seçenek özgürlüğü de dikkate alınarak, bilgilenmiş kullanıcının genel izlenimi itibariyle, ortaya çıkan farklılıkların, tasarımı önceki tasarımlara nazaran ayırt edici kılıp kılmadığının belirlenmesi gerekir. Tasarım görünümü koruduğuna göre; karşılaştırılan ürünlerin teknik ve işlevsel özellikleri dikkate alınmaz.
Belirtilen açıklamalar ışığında tarafların iddia ve savunmaları, tasarım işlem dosyası, itiraza mesnet gösterilen tasarımlar ve markalar, hukuki nitelendirme hariç maddi tespitler barındıran bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre;
Somut olaya konu olan tasarımların davalı yanın temel faaliyet alanı olduğu görülen bisküvi, kek, kraker, gofret ve benzeri nitelikteki atıştırmalık ürünler için meydana getirilen bir ambalaj tasarımı olduğu görülmektedir. Ürün görseli dikkatlice incelendiğinde de ürünün çikolata dolgulu kek ürünü olduğu zaten görülebilmektedir. Bu tür tasarımlar için teknik zorunluluk olarak değerlendirilebilecek yegane özellik ambalajın, kapladığı ürünün formu ile uyumlu olacak bir şekle sahip olması olup bunun dışında ambalajda kullanılan desen, şekil, motif, renk, kurgu, kompozisyon itibariyle hiçbir teknik zorunluluğun var olduğundan bahsedilmesi mümkün değildir. Ancak özellikle gıda sektöründe kimi ürün türleri açısından mutat olarak kullanılan renk unsurlarının var olduğu (örneğin karamelli bir ürünün karamel renkli ambalaja sahip olması gibi) yine ambalajlarda ürün içeriğinde kullanılan meyve, kuruyemiş vb. ürünlere atfen ambalajların şekillendirilmesi de mutat bir uygulamadır (örneğin Antep fıstıklı bir üründe ambalaj üzerine Antep fıstığı görsellerine yer verilmesi, yeşil rengin kullanımı gibi)
Somut olayda davaya konu tasarımların bilgilenmiş kullanıcısının, bu tür ürünlerin satışının gerçekleştirildiği herhangi bir bakkal, market, çikolata dükkanında çalışan bir satış görevlisi olabileceği gibi, bu ürün satın almak adına araştıran, okuyan, dükkanları ve internet satış mağazalarını ziyaret eden kimseler oldukları kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırılıp görselleştirildiği üzere; davacı yanın önceki tarihli figüratif unsurlar taşıyan markaları ve yine tasarımları ile dava konusu ambalaj tasarımı arasında, tasarımsal unsurlar açısından karşılaştırılabilir hiçbir ortak özellik bulunmamaktadır. Dava konusu tasarımlarda ana karakter olarak kahverengi bir ayı figürü, bu figürün yanında sair hayvan görselleri, çikolata dolgulu bir kek görseli kesiti, altın sandığı, arı kovanı, ağaçlar, gökyüzü vb. figüratif unsurlar yer almaktadır. Söz konusu unsurların hiçbirisi, davacı yana ait önceki tarihli dokümanlarda yer almamaktadır.
Bununla birlikte; taraflar arasındaki temel çekişme noktası da karşılaştırma konusu görsellerin birbirinden farklı ve ayırt edici olup olmadığı değil, dava konusu tasarımlarda davacı adına tescilli “…” markaları ile iltibas yarattığı iddia olunan “…” ibaresinin kullanılmış olması noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Tasarım görsel anlatımı içerisinde başkasına ait bir marka bulunması, başka bir ifadeyle; bir fikri mülkiyet hakının izinsiz kullanımı gibi bir nedenle tasarımın kısmen veya tamamen iptali mümkündür. Zira; SMK m.68/5 hükmü uyarınca; fikri mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımı gerekçesiyle tasarımın bir kısmına yapılan itirazın kabul edilmesi halinde sadece o kısmın tescili hükümsüz kılınması mümkün olup kısmi hükümsüzlük sonucunda tescilin devamı için, kalan kısmın koruma şartlarını sağlaması ve tasarım kimliğini muhafaza etmesi gerekmektedir.
Belirtilen açıklamalara göre somut olayda yapılan değerlendirmede; “…” ibaresi dilimizde bilinen ve kavramsal karşılığı itibariyle “kabarık – şiş” anlamına gelen ve özellik ifade eden bir kelimedir. Örneğin “… koltuk” denildiğinde o koltuğun yumuşaklığı anlaşılabileceği gibi “… börek”, “… kek”, “… pasta” gibi tanımlamalardan da aşina olunduğu üzere özellikle hamur işi olarak tabir edilen kek, börek, pasta gibi ürünlerde … ibaresi kabarık, içi boş, yumuşak nitelikte başka bir ifadeyle, pufun şekilsel özellikleri ile yaratılan benzeşme ile oluşturulmuş bir sıfat olarak da halk arasında yaygın olarak kullanılan bir ibaredir. Ancak, bu ürünlerin ticarileştirilmiş biçimleri bakımından anılan ibarenin markasal etki doğuracak şekilde kullanımında, aşağıda bilahare değinileceği üzere davacı yan ile özdeşleşmiş, çok uzun yıllardır davacı adına gerek “…” lider markası ile gerek tek başına tescil edilmek suretiyle kullanılmış bir marka olduğu tereddütsüzdür.
Ancak dava konusu çoklu tasarımlar bütün olarak incelendiğinde “…” ya da “…” ibaresini herhangi bir şekilde içermemektedir. Dava konusu çoklu tasarımlar “… …” şeklinde yaratılmış marka içerisinde ön plana çıkartıldığı görülen “…” ibaresinin de beş harften meydana gelen, somut bir anlamı bulunmayan, “…” olarak telaffuz edilecek bir ibare olduğu değerlendirilmektedir. Dava konusu ambalajlar üzerinde karakter olarak kahverengi bir ayı figürünün ana karakter olarak kullanıldığı, böyle bir kullanım biçiminde, gıda ürünlerinin ilgili tüketicisi olan ortalama dikkat, özen ve algı seviyesine sahip herhangi bir tüketicinin “…” ibaresini de ilgili karaktere verilmiş bir isim olarak algılama ihtimali kuvvetle muhtemel olacaktır. Bu anlamda tüketicinin, dava konusu ambalajlar üzerinde yer alan bu ibareyi, davacı yana ait “…” ya da “…” markaları ile bir şekilde ilişkilendirmesine yol açayacak hiçbir benzerliğinin bulunmadığını, davalı çoklu tasarımları ile davacı markalarındaki sözcüklerin yazımlarının birbirinden somut bir şekilde farklı olduğu, nihai tüketicinin dava konusu ambalajları, davacı tarafa ait markalar ile karşılaştırması dahi mümkün değilken bu ambalajlar üzerinde kullanılan “…” şeklinde yaratılmış ve ilgili nihai tüketici/kullanıcı nezdinde somut bir anlam yaratmayan bir ibareyi de davacı markaları ile ilişkilendirmesi de yine mümkün görülmemiştir. Bu çerçevede dava konusu ambalaj görsellerinde yer alan “…” ibaresinin gerek harf dizilimi, gerek harf sayısı, gerekse de bütünsel olarak bıraktığı algı itibariyle davacı yana ait “…” veya “…” markalarından derhal ve somut olarak farklılaştığı, tüketicinin dava konusu ambalajlarda yer alan bu markayı gördüğünde, davacı markalarından farklı bir marka olduğu algısını derhal edinebileceği, her iki kullanımı birbiri ile ilişkilendirecek hiçbir benzerlik kurmayacakları, “…” ibaresinin dilimizdeki somut karşılığına rağmen, dava konusu tasarımdaki ibareyi yaratılmış/uydurulmuş bir kelime ya da doğrudan yabancı bir kelime olarak algılayacğaı düşünülmekte ve değerlendirilmektedir. Dolayısıyla dava konusu çoklu tasarımların kullanılacağı ambalajların gıda sektöründe yer alan paketli kek ürünleri için tasarlandığının anlaşılabildiği, başka bir ifadeyle tarafların ortak sektörde faaliyet gösterdiklerinin tespitinde dahi gerek salt tasarımsal unsurlar itibariyle gerekse de “…-…” ve “…” ibareleri arasındaki somut görsel, kavramsal ve hatta işitsel açıdan oluşan farklılık itibariyle, ilgili tasarımların nihai kullanıcısı olarak kabul edilebilecek tüketiciler nezdinde, bu ibarelerin birbirleri ile ilişkilendirilme ihtimallerinin de bulunmayacağına kanaatine varılmıştır.
Dava konusu çoklu tasarımların mutlak anlamda yeni olup olmadığı, mahkememizce re’sen araştırılmış olup, mahkememize ibraz edilen bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; dava konusu çoklu tasarımların mutlak anlamda yeniliğini kırıcı nitelikte önceki tarihli kamuya sunulmuş herhangi bir görünüm tespit edilememiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 115,50 TL posta, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.342,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Bisküvi Ve Gıda Sanayi Anonim Şirketi tarafından yapılan 17.00 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Bisküvi Ve Gıda Sanayi Anonim Şirketi ‘ye verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/10/2021