Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/62 E. 2021/361 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/62 Esas – 2021/361
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/62 Esas
KARAR NO : 2021/361

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2021
KARAR TARİHİ : 15/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali), Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 05/03/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; “…” ibaresinin müvekkilinin seri markalarının çatı markası olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli … sayılı markalarının bulunduğunu, markaların seri markalar olduğunu, davalının … sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvuruya karşı yapılan itiraz üzerine 35. sınıfta yer alan bir kısım hizmetlerin çıkartılmasına karar verildiğini, markanın tüm mal ve hizmetler yönünden terkininin gerektiğini, markalar arasında iltibasa sebebiyet verecek ölçüde benzerlik bulunduğunu, davalı başvuru sahibinin verilen YİDK kararına karşı bir dava açmayarak markaların benzer olduğu yönündeki kararın kesinleştiğini, markaların ortak “…” ibaresini içerdiğini, “…” ibaresinin İngilizcede “Kurum İçi” anlamına geldiğini ve markaya ayırt edicilik kazandırmadığını, “…” ibareli markalar ile ilgili verilen emsal kararlarda markaların hükümsüzlüğüne karar verildiğini, tescil/başvuru sınıfları arasında benzerlik veya ilişki bulunduğunu, müvekkili şirketin markalarının 07, 08, 09, 11, 21, 35, 36, 37, 38, 42. Sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkili şirkete ait markalar kapsamında 7. Sınıfta yer alan “tekstil makineleri, dikiş makineleri ve bunlarla aynı işleve sahip endüstriyel robotlar” emtialarının davalıya ait marka kapsamında yer alan emtialar ile ilişkilendirilmesinin muhtemel olduğunu, markaların aynı işletmeye ait olduğunun düşünüleceğini, iltibas ihtimali bulunduğunu, markaların ayırt edilemeyecek ölçüde benzer olduğunu, müvekkiline ait markanın tanınmış marka olduğunu, markanın tanınmış olduğunun Yargıtay tarafından da kabul edildiğini, müvekkilinin tanınmış markalarından birinin itibarının erozyona uğramasının ciddi zararlar verebileceğini, “…” markalarının OHIM nezdinde tescilli olduğunu, Türkiye genelinde 1400 … bayii ve 350 servis bulunduğunu, müvekkiline ait www….-tr.com alan adı sebebiyle SMK 6/6. madde uyarınca da tescil engeli bulunduğunu, davalının sonsuz seçeneği varken “…” ibaresini seçmesinin kötü niyetli bir yaklaşım olduğunu ve SMK 6/9. madde uyarınca da tescil engeli bulunduğunu beyanla; Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline ve davaya konu … başvuru sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 25/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, davacı muterizin itirazının kısmen kabul edildiğini, kalan hizmetler bakımından iltibas ihtimali bulunmadığını, SMK 6/5. maddedeki şartların gerçekleşmemesi sebebiyle uygulanma şartlarının oluşmadığını, davacının 6/9. madde uyarınca başvurunun kötü niyetli olduğunu ispat edemediğini beyanla; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Home Ev Tekstili Ürünleri Sanayi Ve Ticaret İthalat İhracat Limited Şirketi, davaya cevap dilekçesi ibraz etmediğinden 6100 sayılı HMK m.128 hükmü gereği, dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan Markanın Hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “Şekil+… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, davacıya ait alan adı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı, davalının marka başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin “Şekil+… …” ibaresinin 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular.Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri.Kampçılar için uyku tulumları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) ” hizmetlerinin tescili amacıyla 24.09.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 27.02.2020 tarih ve 343 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 20.04.2020 tarihinde … sayılı markalarını mesnet göstererek SMK m.6/1, m.6/5, m.6/6 ve m.6/9 hükümleri bağlamında itirazda bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 07.10.2020 tarihli kararı ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 18 inci maddesine dayanılarak yapılan itirazın incelenmesi sonucunda marka tescil başvurusundan “Büro hizmetleri: sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” nin çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan hizmetler için devam ettirilmesine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından 06.11.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, karara yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile; itirazın kısmen kabulüne ve başvurunun “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri.” bakımından da reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 11.01.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu yargılama safahati içerisinde tescil edilmemiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında kalan ve eldeki davaya konu olan mal ve hizmetler; “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular.Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri.Kampçılar için uyku tulumları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) ” şeklindedir.
Davaya konu marka başvurusunun başvuru sınıfı, NICE sınıflandırma sisteminin 24. Sınıfında bulunan malların perakendeciliğine ilişkin hizmetlerdir. Öte yandan davacıya ait itiraza mesnet markaların tescil sınıfları ise NICE sınıflandırma sisteminin 07, 08, 09, 11, 21 ve bu sınıflardaki malların perakendeciliğine ilişkin 35. Sınıftaki hizmetler ile birlikte 35, 36, 38, 41 ve 42.sınıfta yer alan sair hizmetlerdir. Mahkememizce oluşturulan bilirkişi heyetinde tekstil ve elektrikli ev aletleri sektöründen kimselerin bulunduğu, bu kişilerin oluşturduğu heyet tarafından tanzim edilen raporda belirtildiği üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan hizmetlerle, davacıya ait itiraza mesnet markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmamaktadır.
Davacı tarafın dava dilekçesinde somutlaştırdığı; müvekkiline ait markaların kapsamındaki 07. sınıf malların, davalı marka başvurusundaki hizmetlerle ilişkili olduğu beyanları aşağıdaki şekilde ele alınmıştır:
Dava konusu marka başvurusu kapsamındaki hizmetler; 24.sınıfta yer alan emtiaların perakendeciliğine ilişkindir. Bir emtia grubu ile bu emtia grubunu içerir perakendecilik/mağazacılık hizmeti arasında, birbirlerini tamamlamaları nedeniyle düşük düzeyde bir benzerlik bulunduğu kabul edilebilirse de; somut olayda, davacı markaları kapsamında 24.sınıfta yer alan herhangi bir emtia grubu bulunmamaktadır. Bir emtia grubu ile bu emtia grubunun perakendecilik/mağazacılık hizmeti arasında düşük düzeyde benzerlik bulunması (Bkz; Adalet Divanı Genel Mahkemesi, “Rosalio de Castro Kararı, T-421/10, 05/10/2011, pr.33), başka bir emtia ile davaya konu perakendecilik/mağazacılık hizmeti arasında benzerlik bulunduğu şeklinde genişletilemez. Buna göre; davacı markalarının tescil sınıfları arasında 24. Sınıftaki emtiaların bulunmaması, bu kapsamdaki benzerlik/ ilişki müessesesinin başka sınıflardaki emtialara teşmil edilmesinin mümkün görülmemesi karşısında davacı tarafın mal ve hizmet benzerliği bulunduğu iddiaları mahkememizce kabul edilebilir bulunmamıştır. Kaldı ki davacı tarafından benzer olduğu belirtilen 07. sınıfta bulunan emtialar “tekstil makineleri, dikiş makineleri ve bunlarla aynı işleve sahip endüstriyel robotlar” olup “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular. Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri. Kampçılar için uyku tulumları” emtiaları ile aynı dağıtım kanallarıyla, aynı ihtiyaçlar için aynı tüketicilere satılan, derhal/araştırmadan alınacak ürünler olarak değerlendirilmesi de mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan hizmetlerle, davacıya ait itiraza mesnet markaların kapsamındaki mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava konusu … sayılı “Şekil+… …” ibareli marka; ev şekli içerisinde ortada büyük punto ile yazılmış “IN” ibaresi ve altında “… …” ibaresinden oluşan kompozisyon marka niteliğindedir. “…” kelimesinin İngilizce’de “Kurum İçi/Evde” anlamına geldiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte, “house” kelimesi İngilizcede “ev” anlamına gelmekte olup Türkçe’de yaygın olarak bilinen kelimelerdendir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde tüketiciye markasal algı ileten unsurun yani esaslı unsurun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
Davacıya ait itiraza mesnet markaların; renk, şekil ve kelime unsurundan oluşan kompozisyon markalar oldukları, davacı markalarının “…” ibaresi çerçevesinde yaratılan seri markalar olduğu görülmekle, markaların esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; markalar arasında “…” ibaresinden kaynaklı işaret benzerliği bulunsa da, ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin öncelikli şartının, taraf markaları kapsamında yer alan mal ve hizmetler açısından benzerlik ilişkisi olduğu gözetildiğinde, bu çerçevede herhangi bir benzerlik taşımayan markalar açısından karıştırılma ihtimalinin de ortaya çıkmayacağı açık olup SMK m.6/1 kapsamında aranılan şartların somut uyuşmazlıkta oluşmadığı, bu nedenle de işaretler arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin meydana gelmeyeceği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan incelemede; Davacı yanın işlem dosyası kapsamına tanınmışlık iddialarını somutlaştırır mahiyette yeterli ve iddialarını destekler delili sunmadığı, bu anlamda işlem dosyasındaki deliller itibariyle davacı markalarının tanınmışlığı konusunda bir değerlendirme yapılamadığı, bununla birlikte dava dilekçesi içerisinde sunulan güncel tarihli Yargıtay kararı da dikkate alındığında, davacının “…” markalarının hususiyetle “beyaz eşya” sektöründe tanınmış olduğu yönünde hükme varıldığı görülmüş olup, bunun dışında yine davacı tarafça 27.01.2021 tarihli delil dilekçesi ile birlikte “…” markalarının kullanımlarını, tanıtım ve reklam çalışmalarını, yazılı – görsel medyada yer alan haberleri, alan adı bilgilerini gösterir çeşitli delillere yer verildiği görülmüştür. Emsal nitelikteki Yargıtay kararı kapsamında davacı yan markasının tanınmışlığının kabul edilmesi halinde dahi, bu tanınmışlığın uyuşmazlık konusu mallar bakımından mevcut olmadığı, dava konusu markanın tescilinin davacı yanın tanınmışlığından haksız yarar sağlama, tanınmışlığından faydalanma veya tanınmışlığından kaynaklı ayırt edici karakterini sulandırma gibi sonuçlar doğurmayacağı, dava konusu markanın davacı yan markasının reklam değeri ve piyasa gücünün azalması veya itibarının zarar görmesi sonuçlarını doğurabileceğine dair de dosyada hiçbir delilin mevcut olmadığı değerlendirilmiştir. Bu çerçevede “…” ibaresinin başvuru konusu markada bulunan “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar. Ev tekstil ürünleri: perdeler, yatak örtüleri, nevresimler, çarşaflar, yastık kılıfları, battaniyeler, yorganlar, havlular.Tekstilden bayraklar, flamalar, etiketler. Bebekler için kundak örtüleri.Kampçılar için uyku tulumları.” mallarının perakendeciliği, doğrudan bu emtialar yahut genel olarak mağazacılık sektöründe tanınmışlığından bahsedilemeyeceği, bu emtialar ile “beyaz eşya” emtiaları arasında bir ilişkinin bulunmaması, farklı tüketicilere hitap etmesi, farklı dağıtım kanallarına sahip olması, farklı ihtiyaçlara ilişkin olması, TÜRKPATENT Marka Sicili’nde “…” ibareli başka tescillerin de bulunması yani tek bir firmaya aidiyetinden de bahsedilemeyecek olması karşısında davacı markalarının ayırt ediciliğinin düşebileceğinin davalı markası nedeniyle söylenemeyeceği, davalı marka başvurusunun davacı marka itibarından haksız şekilde yararlanmasının mümkün olmadığı, dolayısı ile tanınmışlık temelli bir tescil engelinin somut olayda mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır.
SMK’nın 6/6 maddesine göre; “tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.”
Bu hüküm kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı ve alan adı girer. Bir alan adının SMK m. 6/6 hükmü uyarınca korunmasının istenebilmesi için, o alan adının fiilen kullanıldığı faaliyet konuları kapsamı ile aynı/benzer konularda bir marka kullanımının söz konusu olması gerekir.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; “www….-tr.com” alan adının 02/01/2004 tarihinde tescil edilmiş olduğu, alan adının hali hazırdaki sahibinin … Holding A.Ş. olduğu tespit edilmiştir. Anılan şirketin, davacının da içinde bulunduğu şirketler birliği olduğu görülmüştür. Anılan internet sitesi içeriği incelendiğinde; “…” ibaresinin markasal olarak “beyaz eşya”, “televizyon”, “tablet bilgisayar” ve “küçük ev aletleri” üzerinde kullanılmakta olduğu tespit edilmiştir. Dava konusu marka başvuru tarihinden önceki alan adı içerikleri incelendiğinde; bilirkişi raporunda görselleştirildiği üzere, www….-tr.com alan adlı internet sitesinde 2004-2021 yılları arasında “…” ve “Şekil+…” ibarelerinin, sitenin sol üst kısmında ve sair kısımlarda markasal olarak kullanıldığı, 2004 yılından bu yana “beyaz eşya”, “tv”, “klima”, “elektrikli süpürge”, “tablet bilgisayar”, “termosifon”, “ses ve görüntü sistemleri” ürünleri üzerinde markasal kullanımdan bahsedilebileceği tespit edilmiştir. Davacının itirazına mesnet gösterdiği alan adının kullanıldığı mal ve hizmetlerle dava konusu marka başvuru kapsamındaki hizmetler arasında benzerlik bulunmadığı tespit edildiğinden, davacının SMK m.6/6 hükmünden kaynaklı nispi tescil engelini ileri süremeyeceği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötü niyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, bunun haricinde davalı şirketin kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiası yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; YİDK kararının iptali isteminin reddine, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-YİDK kararının iptali isteminin REDDİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
4-Davalı TÜRKPATENT kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TÜRKPATENT’e verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 169,50 TL posta, tebligat masrafı, 1.750,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 2.046,60 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/10/2021