Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/58 E. 2021/210 K. 04.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/58 Esas
KARAR NO : 2021/210

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 02/03/2021
KARAR TARİHİ : 04/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/06/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 02/03/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; 04.07.2020 tarih ve 2020/74996 No.lu başvuru ile müvekkiline ait “…” ibareli markasının 35, 36. ve 39. sınıflarda tescili için TÜRKPATENT nezdinde tescil başvurusunda bulunduklarını, başvurunun Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 09.10.2020 tarihli kararı ile kısmen reddedildiğini, söz konusu kararda, “Başvurunun incelenmesi sonucu 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-ç maddesi hükmü gereğince kısmen reddedildiği, başvurunun kalan mal ve hizmetler için Resmi Marka Bülteninde yayımlanacağı” bildirildiğini, ret kararına karşı sundukları itirazın, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 25.12.2020 tarihli kararı ile; “Başvurunun kısmen reddine gerekçe olarak gösterilen 2002/10896 sayılı “…”, 2010/60770 sayılı “… şekil” ibareli markaların redde konu mallar/hizmetler için aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu kanaatine varılmış, ayrıca kısmi ret kararına konu mal/hizmetlerle aynı veya aynı türdeki mal/hizmetlerin kısmi ret gerekçesi markaların kapsamında bulunduğu gerekçesiyle başvuru hakkında 6769 s. SMK’nın 5/1-(ç) bendi uyarınca verilen kısmi ret kararı yerinde görülerek” itirazlarının reddedildiğini beyan ederek; ret kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 12/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “…” ibaresinin redde mesnet markalarda birebir yer almakta olduğunu, esas unsur olarak kullanıldığını, bu benzer durumun yanı sıra, davacı markasının redde mesnet markaların tescilli olduğu mal/hizmetlerde aynı/aynı türden ilişkili bir kısım mal/hizmetlerde tescil edilmek istendiğini, redde dayanak olan markaların kapsamında yer aldığını ve doğası gereği bunun da iltibasa neden olacağını, dava konusu YİDK kararının hukuka uygun olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait 2020/74996 sayılı “…+ŞEKİL” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet alınan 2002/10896 sayılı “…” ve 2010/60770 sayılı “Şekil+…” ibareli markalar arasında kısmen reddedilen hizmetler bakımından SMK m.5/1-ç anlamında iltibas bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 04/07/2020 tarihinde “…+ŞEKİL” ibareli markanın 35, 36 ve 39. sınıflardaki hizmetler için tescil başvurusunda bulunduğu, 2020/74996 sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında Markalar Dairesi Başkanlığı’nca SMK m.5/1-ç bendi uyarınca marka başvurusunun kısmen reddi ile “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. Deniz taşıtları ve parçaları (motorları hariç). Hava taşıtları ve parçaları (motorları hariç). Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerin başvurudan çıkarıltıldığı, redde mesnet olarak; 2002/10896 ve 2010/60770 sayılı markaların gösterildiği, davacının 09.12.2020 tarihli dilekçe ile karara itiraz ettiği, ancak söz konusu itirazın … sayılı YİDK kararı ile reddedildiği, bu kararın davacı marka vekiline 05.01.2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir. (6769 sayılı SMK m.4)
Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler marka olarak tescil edilmezler. (6769 sayılı SMK m.5/1-ç)
Mutlak red nedenleri, marka olarak seçilmiş bulunan işaretin niteliğinden kaynaklı, yetkili mercilerce re’sen incelenmesi gereken tescil engelleridir. Söz konusu engellerin dayanağı kamu menfaati ve kamu düzenidir. Bu kategori içerisine giren işaretlerin, başka bir kişiye ait oldukları veya üzerlerinde üçüncü kişilerin hakları bulunduğu için değil, aksine herkesin kullanımına açık tutulmaları gerektiğinden üzerlerinde hiç kimsenin hak iddia edemeyeceği mülahazasıyla marka olarak tescilleri reddedilmektedir. Bunun tek istisnasını, daha önce, aynı türdeki mal ya da hizmetler için tescil olunmuş veya tescili için müracaat edilmiş bulunan bir markanın aynısı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzeyen marka başvuruları oluşturmaktadır. Bu olasılık, üçüncü bir kişinin marka hakkı temeline dayanmakla birlikte mutlak red nedenleri arasında sayılmıştır. (Ünal Tekinalp;Fikri Mülkiyet Hukuku; Dördüncü Bası; İstanbul 2005; sh.376) Marka hukukunda öncelik ilkesi hakimdir. Bu ilkeye göre, marka olarak tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir işaret, aynı mal ya da hizmetler için başkası tarafından tescil ettirilemez. Bu ilkenin görünümlerinden birini 6769 sayılı SMK m.5/1-ç bendinde düzenlenen mutlak red nedeni oluşturur.
SMK’nin 5.maddesi mutlak red nedenlerini düzenlemiş olup, bu maddede sayılan hususlar gerek TÜRKPATENT, gerekse mahkemelerce resen gözetilmesi gerekir. SMK’nin 6.maddesi ise, nisbi red sebeplerini düzenlemiş olup, bu maddede düzenlenen hususlar resen gözetilemez, ancak ilgili kişiler tarafından ileri sürülebilir.
SMK’nin 5/1-ç bendinde belirtilen “aynı” olma; karşılaştırılan işaretlerin özdeş, birbirinden farksız, birebir aynı, taklit v.b. olmalarını ifade eder. Bunun yanında, işaretlerin örneğin farklı renk veya büyüklükte olması, yazı karakteri ya da tipinin farklılaştırılması gibi değişiklikler de “aynı” olma durumunu etkilemez. “Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” ise, karşılaştırılan işaretler arasındaki farklılıkların markanın kapsadığı mal ve hizmetin orta düzeydeki alıcı kitlesi üzerinde bıraktığı genel izlenim itibariyle önemsenmeyecek derecede düşük olması nedeniyle aynı işaret gibi algılanmasıdır. Bu durumda, karşılaştırılan işaretlerin “aynı” ya da “ayırtedilemeyecek kadar benzer” olması halinde, markayı oluşturan işaretler arasında iltibasın varlığı ayrıca bir inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olduğu peşinen kabul edileceğinden; anılan Kanunun 5/1-ç bendinde ayrıca iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarının da araştırılması gibi bir koşul yer almamıştır. Bu bakımdan, yukarıda da ifade edildiği gibi bir ayniyet veya ayırtedilemeyecek derecede benzerlik mevcut ise TÜRKPATENT tarafından re’sen başvurunun 6769 sayılı SMK 5/1-ç bendi uyarınca reddine karar verilebilecektir. Ancak, marka tescilinde nispi ret nedeninin düzenlendiği 6769 sayılı SMK 6/1 fıkrasına göre başvurunun reddedilebilmesi için, başvurunun bültende ilanı üzerine yasal sürede ilgililerin itirazı halinde Kurumca işaretler arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil halk tarafından karıştırılma ihtimaline neden olacak derecede benzerlik bulunup bulunmadığı hususu incelenecektir. Bir başka deyişle, anılan madde hükmüne göre yapılacak benzerlik incelenmesinde asıl olan karıştırılma ihtimalidir. Bu nedenle, 6769 sayılı SMK m.18. maddesi uyarınca Kurum tarafından 6. madde yönünden inceleme yapılırken, başvuru konusu işaretin üzerinde kullanılacağı mal veya hizmetlerin ortalama tüketicileri nezdinde sicilde daha önce tescilli bir marka veya marka başvurusu ile karıştırılma ihtimaline yol açılıp açılmayacağının da değerlendirilmesini gerektiren derecede, yani Kurumca takdir yetkisinin kullanılacağı bir benzerlik mevcut ise, bu takdirde işaretler arasında güçlü ve açık bir iltibasın varlığı peşinen kabul edilmiş sayılamayacağından “ayırt edilemeyecek kadar benzerlik” bulunduğundan bahisle re’sen, başvurunun reddine karar verilemez. Çünkü, böyle bir durumda işaretlerin 6769 sayılı SMK m.6/1 fıkrası anlamında bir “benzer”liği söz konusu olacağından, artık bu husus nispi ret nedeni olarak ve ancak başvuruya itiraz halinde Kurumca değerlendirilebilecektir. Zira, nispi red sebepleri kamu menfaati ile ilgili olmadığından, mahkeme veya TÜRKPATENT tarafından re’sen dikkate alınması mümkün değildir. Bunların mutlaka 6769 sayılı SMK’nin düzenlediği prosedür çerçevesinde ilgili kişiler tarafından itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. SMK’nin 6/1 fıkrası kapsamında karıştırılma tehlikesine yol açıp açmadığının değerlendirilebilmesi ise ancak ilgililer tarafından anılan Kanun çerçevesinde itirazda bulunulmasına bağlıdır. Böyle bir değerlendirme yapılırken her tescil başvurusunun somut koşullarının gözetilmesi gerekliliği de göz ardı edilmemelidir. (Mülga KHK dönemine ilişkin değerlendirme; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 05/10/2012 tarih 2012/11-154 E 2012/659 K)
Ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde, markaların kapsadıkları mal veya hizmet gruplarına göre belirlenecek olan ortalama tüketiciler esas alınacak ve yapılacak karşılaştırma sırasında markalardaki ayırt edici özellik taşımayan tali ve jenerik unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Ortalama tüketicinin dikkat ve algı düzeyi, mal veya hizmetin niteliğine, türüne ve fiyatına göre değişebilmektedir. Markaların ortalama tüketici tarafından ne şekilde algılandıkları, ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesinde yapılacak global değerlendirme bakımından belirleyici role sahiptir. Ortalama tüketici; “İyi bilgilenmiş, makul derecede gözlem yapan, makul derecede dikkatli, makul derecede tecrübeli ve makul derecede ihtiyatlı kimse”dir. Bu farazi kişi, markayı bir bütün olarak algılar, değişik markalar arasında karşılaştırma imkanını nadiren bulabilir. Daha çok, markaları, hafızasında tutabildiği kadar görüntüsüne göre değerlendirme yapar, detayların analizine girmez. (Uğur Çolak;Türk Marka Hukuku;4.Baskı;İstanbul; sh.134 vd)
Toplanan delillere, yukarıda yer verilen açıklamalara ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacıya ait 2020/74996 sayılı marka başvurusundan çıkartılan “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. ” ile redde mesnet 2002/10896 sayılı marka kapsamında yer alan “Kara taşıtlarının kiralanması hizmetleri; araba, kamyon, yolcu otobüsü kiralanması hizmetleri, yarış arabalarının kiralanması hizmetleri. Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri.” aynı/aynı tür hizmetlerdir. Zira bu hizmetler; aynı sınıfta yer almakta olup, benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, birbirleri yerine ikame ya da rekabet ilişkisi bulunur, bir kısmının arasında tamamlayıcılık ilişkisi bulunur.
Davacıya ait 2020/74996 sayılı marka başvurusundan çıkartılan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. Deniz taşıtları ve parçaları (motorları hariç). Hava taşıtları ve parçaları (motorları hariç). Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” ile redde mesnet 2010/60770 sayılı marka kapsamındaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” SMK m.5/1-ç hükmü bağlamında aynı veya aynı tür hizmetler olarak tanımlanamaz. Zira; dava konusu marka başvurusundan çıkartılan 35/5.sınıftaki emtialar açıkça somutlaştırıldığı halde, redde mesnet marka kapsamındaki 35.sınıf hizmetler genel olarak düzenlenmiş, bu hizmet alt sınıfı kapsamında hangi emtiaların satışının yapılabileceği açıkça somutlaştırılmamıştır. 6769 sayılı SMK m.5/1-ç bendi anlamında 35. sınıftaki “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri” alt grubu bakımından redde mesnet bu marka ile dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve 35.sınıfta açıkça somutlaştırılan hizmetlerin aynı ya da aynı tür hizmetler olup olmadıkları hususu, ancak başvurunun ilanı üzerine dava dışı marka sahibinin itirazı halinde ve 6769 sayılı SMK m.6/1 fıkrası kapsamında tartışılması gerekmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de söz konusu 35/5 alt sınıfa ilişkin hizmetlerin mutlak tescil engeli bakımından aynı/benzer hizmetler olup olmadığı değerlendirmesini bu şekilde yapmaktadır. (Yargıtay 11.HD; 19/09/2019 tarih 2018/1192 E 2019/5620 K) Dolayısıyla; dava konusu marka başvurusundan çıkartılan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. Deniz taşıtları ve parçaları (motorları hariç). Hava taşıtları ve parçaları (motorları hariç). Mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” ile redde mesnet 2010/60770 sayılı marka kapsamındaki 35.sınıf hizmetlerin SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca aynı/aynı tür hizmetler olduklarından söz edilemez.
Dava konusu marka başvurusu incelendiğinde; şekil ve kelime unsurundan oluştuğu, “…” kelimesinin altında, kırmızı zemin üzerine siyah renklerle kanatlı bir hayvan figürüne yer verildiği, bu hayvan figürünün davaya konu hizmetleri hemen ve ilk bakışta tanımlamadığı, bu nedenle markanın genel görünümünü “…” kelimesi ile birlikte bu orijinal hayvan figürünün oluşturduğu tespit edilmiştir.
Redde mesnet markalar incelendiğinde; 2002/10896 sayılı markanın salt mavi renkli “…” kelimesinden oluştuğu, 2010/60770 sayılı markanın siyah zemin üzerine sarı renkli çizimlerden oluşan bir şekil unsuru ile “…” kelimesinden oluştuğu tespit edilmiştir.
Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markalar karşılaştırıldığında; “…” ibaresinin müşterek bulunmasından kaynaklı yüksek düzeyde benzerlik bulunsa da, karşılaştırılan markalar tıpa tıp aynı değildir. Redde mesnet markalar sırasıyla kelime markası, şekil+kelime markası iken, dava konusu marka başvurusu ise renk ve şekil unsurlarını da içinde barındıran karma marka niteliğini haizdir. Başvuru markasında “…” ibaresinin altında yer alan ve yukarıda tasvir edilen şekil unsuru da markaya belli bir düzeyde ayırt edicilik katmaktadır. Ayrıca redde mesnet 2010/60770 sayılı marka kapsamındaki hizmetlerle dava konusu marka başvurusu kapsamından çıkartılan hizmetler; aynı/aynı tür olmadıklarından başkaca bir inceleme yapmaksızın, redde mesnet bu markanın SMK m.5/1-ç hükmü uyarınca mutlak tescil engeline mesnet olamayacağı değerlendirilmiştir. Redde mesnet 2002/10896 sayılı marka bakımından ise; bu marka ile dava konusu marka başvurusu arasında, özgün şekil unsurundan kaynaklı farklılığın, işaretlerin aynı olmasını engellediği gibi, ayırt edilemeyecek derecede benzer olmalarını da engellediği tespit edilmiştir. Kelime ibaresinden kaynaklı benzerliğin ilgili tüketiciler nezdinde bağlantı kurma ihtimali dahil karıştırılma tehlikesine yol açabileceği düşünülse bile, bu husus SMK m.6/1 hükmü bağlamında ancak nispi tescil engeli oluşturabilecektir. Bu durumda, davalı TÜRKPATENT’in SMK m.6/1 hükmü kapsamı içerisine girecek şekilde benzerlik değerlendirmesi yapması, gerek SMK m.5/1-ç bendinde belirtilen düzenlemeye, gerekse SMK m.5/1-ç bendinin uygulanmasını gösterir yerleşik yargı içtihatlarına aykırılık teşkil etmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki; SMK m.5/1-ç bendinde belirtilen mutlak tescil engeline ilişkin düzenleme, SMK’nin genel gerekçesinde AB mevzuatıyla uyumunun arttırılmasını amaçladığını belirten açıklama karşısında, AB’nin 2015/2436 sayılı topluluk marka direktifi ile 2017/1001 sayılı topluluk marka tüzüğünde mutlak tescil engeli olarak değil, nispi tescil engeli olarak düzenlenmiştir. SMK’nin AB mevzuatıyla uyumunun arttırılmasına ilişkin Kanun Koyucunun amacı doğrultusunda SMK m.5/1-ç bendinin dar yorumlanması, Kanun Koyucunun amacına uygundur. Esasında markaların benzerliği problemi, içerisinde subjektif unsurları barındırdığından SMK m.5/1-ç bendi kapsamında yapılacak değerlendirmede ilk bakışta ve hemen aynılık veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olgularının mevcudiyetinin aranması elzemdir. Somut olayda, yukarıda yer verilen maddi tespitler karşısında, ilk bakışta ve hemen markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunmadıkları, markalar arasında bulunan ve yukarıda açıklanan farklılıkların, marka başvurusunun yayıma çıkartılmasını zaruri kıldığı, davalı TÜRKPATENT’ce SMK m.5/1-ç bendi dayanak gösterilerek yapılan değerlendirmenin belirtilen gerekçelerle hatalı olduğu kabul edilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet alınan markalar arasında SMK m.5/1-ç hükmü anlamında iltibas bulunmadığı anlaşıldığından, davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,

2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 4,90 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 152,60 TL harç, 57,50 TL posta, tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 210,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
04/06/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza