Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/56 E. 2021/452 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/56 Esas – 2021/452
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/56 Esas
KARAR NO : 2021/452
DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 01/03/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/01/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
D A V A :
Davacı vekili 01/03/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin değerli araziler üzerinde dünya standartlarında nitelikli konut, ofis, iş merkezi, alışveriş merkezi, otel, vb. projeler geliştirmek amacıyla kurulduğunu, Türkiye’nin ilk kez beş ayrı fonksiyon alanı içeren, karma kullanımlı (mixed use) projesi olan … Center’ın yapı maliki olduğunu, anılan projenin bünyesinde Alışveriş Merkezi, Otel, …, Ofis ve Rezidans fonksiyonlarını barındırdığını, … … olarak adlandırılan, … Performans Sanatları Merkezinin, kurulu bulunduğu 2013 yılından bu yana, dünyaca ünlü gösteriler, müzikaller, sanatçı ve toplulukların da konuk olduğu, bünyesinde bulunan çeşitli amaçlara yönelik birden fazla sahne ve alanda konser, tiyatro, sergi, gösteri, eğitim, konferans, davet ve daha birçok yenilikçi etkinliğe ev sahipliği yapan ve İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye’den ve hatta yurt dışından gelen misafirlerine hizmet veren bir kültür ve sanat mekânı olduğunu, müvekkilinin 2018 54540 sayılı “… … Caz Festivali”, 2018 39305 sayılı “…”, 2010 75036 sayılı “… Center … Şekil”, 2010 75045 sayılı “… Center … Şekil”, 2018 65166 sayılı “… …”, 2017 114824 sayılı “… … Drama Sahnesi”, 2017 114827 sayılı “… … Studio” ve 2018/88060 numaralı “… … Touche” ibareli markaların sahibi olduğunu, markaların ve özellikle “…”, “…” ibarelerinin tanınmış markalar olduğunu ve refleks olarak müvekkilinin akıllara geldiğini, davalı şirket tarafından … sayılı “… ANKARA” ibareli marka tescil başvurusunda bulunulduğunu, yapılan itiraz üzerine davalı firma tarafından “kullanım ispatı” talebinde bulunulduğunu, yapılan inceleme sonucunda başvurudan 41 ve 43. sınıfların çıkartıldığını, markanın seri marka algısı yaratması karşısında tüm sınıflar bakımından reddinin gerektiğini, markalar arasında iltibas ihtimali bulunduğunu, davaya konu markanın 41.sınıfta “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” bakımından tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, ancak müvekkiline ait markaların tescil sınıflarının aynı/benzer olduğunu, markaların benzer olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresini her zaman “…” ibaresi ile birlikte kullandığını, bu sebeple “…” ibaresinin de “…” ibaresi ile benzer olduğunun kabulünün gerektiğini, etkinlik sayısı, sosyal medya hesaplarının takipçi sayısı, internet arama motorları sonuçları, gazete haberleri dikkate alındığında müvekkiline ait markaların tanınmış markalar olduğunu, hedef tüketici kitlesinin aynı olduğunu, şube açıldığı algısının yaratılacağını, haksız bir yarar sağlanılacağını beyanla, Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın … sayılı kararının iptaline ve davaya konu … başvuru sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 18/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; YİDK kararının hukuka uygun olduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca bir tescil engelinin mevcut olduğundan söz edebilmek için, markaların benzer olması, kapsadıkları mal/hizmetlerin aynı/benzer olması ve iltibas yaratması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, somut olayda dava konusu markanın yayınına davacı tarafından 2018 54540, 2018 39305, 2010 75036, 2010 75045, 2018 65166, 2017 114824, 2017 114827 sayılı markalar mesnet gösterilerek itiraz edildiğini, 2018 54540, 2018 65166, 2017 114824, 2017 114827 sayılı markalar ile başvuru konusu marka arasında işaret benzerliği bulunmadığını, söz konusu markalarda esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresi yer almamakla birlikte markalarda yer alan “…” ibaresinin de başvuru konusu marka ile karıştırılabilecek derecede benzer olmadığını, söz konusu markaların genel izleniminin başvuru konusu markadan oldukça farklı olduğunu, 2018 39305 sayılı markanın benzer görülmesi sonucunda davaya konu başvurudan 43. sınıftaki hizmetlerin çıkartıldığını, 2010 75036 sayılı “… CENTER …” markasının kullanımı ispatlanan “kültür, eğlence faaliyetleri düzenleme ve idare hizmetleri” kapsamında davaya konu markadan çıkartılan hizmetlerden sonra kalan hizmetlerin benzer olmadığını, dava aşamasında ileri sürülen 2018/88060 sayılı markanın itiraz aşamasında ileri sürülmediğini, SMK 6/5. maddenin uygulanması için bulunması gereken şartların davacı tarafından ispatlanamadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … YAPIM ORGANİZASYON LİMİTED ŞİRKETİ, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının hukuka uygun olup olmadığı, davalı şirkete ait … nolu “… ANKARA” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı şirket markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirketin 27.08.2019 tarihinde “… ANKARA” ibareli 41 / 43. sınıflarda bulunan “41.SINIF:Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri. 43. SINIF: Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” hizmetleri bakımından marka tescil başvurusunda bulunduğu, … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında başvurunun 27.09.2019 tarih ve 333 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı yanın 22.11.2019 tarihinde 2018/54540, 2018/39305, 2010/75045, 2010/75036, 2018/65166, 2017/11424, 2017/11427 sayılı markaları mesnet göstererek SMK m.6/1 ve m.6/5 hükümleri bağlamında itirazda bulunduğu, davalı şirketin 20.12.2019 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, karşı görüş dilekçesinde 2010/75036, 2010/75045 sayılı markalara ilişkin olarak 41 ve 43.sınıflarda yer alan hizmetler bakımından kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacı şirketin 09.03.2020 tarihli kullanım ispat formu ibraz ettiği, yayıma yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı’nca incelenmesi sonucunda marka tescil başvurusundan “41 Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil).43 Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” nin çıkarılmasına, tescil işlemlerinin kalan hizmetler için devam ettirilmesine karar verildiği, bu karara karşı davacı şirket tarafından 20.05.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunulduğu, yeniden yapılan itirazı değerlendiren Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı YİDK kararı ile itirazın kısmen kabulüne karar verdiği, başvurudan “41 Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.” nin çıkartılmasına karar verdiği, kararın davacı marka vekiline 29.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, dava konusu marka başvurusunun yargılama safahati içinde tescil edilmediği tespit edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; dava konusu … sayılı marka başvurusu tescil edilmediğinden markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki davada, YİDK kararının iptali istemi bakımından, YİDK karar tarihi olan 24.12.2020 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Davalı şirket tarafından marka işlem dosyası aşamasında itiraza mesnet markalardan 2010/75036 ve 2010/75045 tescil numaralı markaların 41. ve 43. Sınıfta yer alan hizmetler bakımından kullanıldığının ispatlanmasına yönelik olarak def’i ileri sürüldüğü, davaya konu YİDK kararında, 2010/75045 numaralı markanın tescil sınıflarında 41. ve 43. sınıf bulunmadığı için, söz konusu marka bakımından kullanım def’inin dikkate alınamayacağı, 2010/75036 numaralı marka yönünden ise “kültür, eğlence faaliyetleri düzenleme ve idare hizmetleri” bakımından söz konusu markanın kullanımının ispatlandığı, yönünde değerlendirmede bulunulmuştur. YİDK kararında yer verilen kullanmama def’ine yönelik bu değerlendirmelere taraflarca itiraz ileri sürülmediğinden ve YİDK’nın söz konusu değerlendirmeleri dava konusu yapılmadığından, YİDK kararında kullanmama def’ine yönelik yer verilen değerlendirmeler nazara alınarak SMK m.6/1 incelemesi yapılmıştır.
Dava konusu … sayılı marka başvurusu kapsamında kalan ve eldeki davaya konu olan hizmetler; “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” şeklindedir.
Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan ve davaya konu olan hizmetlerle, davacıya ait 2018/54540 sayılı marka kapsamında yer alan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.”, 2010/75036 sayılı marka kapsamında yer alan “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri.”, 2018/65166 sayılı marka kapsamında yer alan “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri. Eğitim ve öğretim hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.”, 2017/114824 sayılı marka kapsamında yer alan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” ve 2017/114827 sayılı marka kapsamında yer alan “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetleri, birbiri ile ilişkili, aynı veya benzer hizmetlerdir.
Dava konusu … sayılı marka başvurusu incelendiğinde; beyaz zemin üzerine üstte büyük punto ve koyu renkle yazılmış “…” ibaresi ile altında açık renkle yazılmış “ANKARA” ibaresinden oluşan kelime markası olduğu, markada bulunan “ANKARA” ibaresi coğrafi bir alan adı olup herhangi bir ayırt ediciliği bulunmadığından, dava konusu marka başvurusunun esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu tespit edilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar incelendiğinde; 2018/54540 tescil numaralı markanın belirli bir tasarım özelliğinde kompoze edilmiş iç içe gelmiş dikdörtgen ve küp şekilleri içerisinde üstte küçük puntoyla yazılmış “… …” ve altta “CAZ FESTİVALİ” ibarelerinden oluşan kompozisyon bir marka olduğu görülmektedir. Markada bulunan “CAZ FESTİVALİ”, düzenlenen etkinliğin adı olmakla yüksek ayırt edici olduğunun söylenmesi güçtür. Markada bulunan “… …” ibaresi her ne kadar davacı adına başkaca marka tescillerine konu olsa da anılan ibarenin sicilde başkaca kişiler adına marka olarak tescil edilmemiş olması yani ayırt edici gücü de göz önünde bulundurulduğunda ve yine markada “…” ibaresinin koyu renkle yazılmış olması karşısında markanın esaslı unsurlarında birisi olarak kabul edilmesi gerekmiştir. Yine davacıya ait 2018/39305 tescil numaralı marka ile 2010/75036 ve 2010/75045 tescil sayılı markaların şekil, özel yazı ve kompoze tarzı itibariyle kompozisyon markalar oldukları, 2018/39305 sayılı markanın başkaca bir unsuru bulunmaması karşısında “…” ibaresinin tek esaslı unsur olduğu ve 2010/75036 sayılı markanın ve 2010/75045 sayılı markanın esaslı unsurlarından birisinin “…” ibaresi olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı tarafından itiraz sebebi yapılan sair markalarda ise “…” ibaresinin bulunmadığı görülmüştür.
Taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında; davaya konu marka başvurusunda ön plana çıkan unsurun “…” ibaresi olduğu, 2010/75036 ve 2018/54540 sayılı markaların tescil sınıflarının aynı/benzer/ilişkili olduğu, davacıya ait bu markalarda da “…” ibaresinin davacı markalarının esaslı unsurlarından biri olduğu, “…” ibaresinin bilinen bir anlamının bulunmadığı, buna göre; daha önce davacıya ait 2010/75036 sayılı markayı kullanmama def’ine tabi olmayan “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri.”, davacıya ait 2018/54540 sayılı markayı “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” üzerinde gören veya işiten, davaya konu hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu … sayılı marka başvurusunu, davaya konu hizmetler üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, bu hizmetler ile davacıya ait markalar kapsamlarında yukarıda yer verilen hizmetlerin aynı veya benzer olması, markalar arasında “…” ibaresinin müşterek olarak bulunması ve bu ibarenin söz konusu markaların esaslı unsurlarından biri olması nedenleriyle, ilgili tüketici kesiminin dava konusu marka başvurusunu davacıya ait bu markalar ile ilişkilendirebileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılaması ihtimalinde dahi bu kez marka sahipleri arasında idari ya da ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; mezkûr markanın geniş çerçevede “kültür ve eğlence etkinlikleri düzenlenmesi” bakımından sektörde belirli bir bilinirliğe ulaştığı söylenebilirse de çekişme konusu hizmetler açısından tanınmışlığından bahsedilemeyeceği, davaya konu hizmetlerin, davacı markasının bilinirlik sağladığı hizmetler ile bağlantısının bulunmadığı, dolayısıyla somut olayda SMK m.6/5 hükmü koşulunun oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının iptaline, dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M :
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının davacının itirazlarının reddine ilişkin kısmının İPTALİNE,
2-Dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 17,00 TL vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 188,50 TL posta-tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 2.074,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketin yokluğunda, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
15/12/2021