Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/52 E. 2021/359 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/52 Esas
KARAR NO : 2021/359

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 24/02/2021
KARAR TARİHİ : 15/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 24/02/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket … … KELEPÇE, 2005 yılında kurulan … Mühendislik firmasının üretim iştiraki olarak sektöre 2015 yılında girmiş, kısa süre içinde hem yurt içi hem de yurt dışında kalitesi ve müşteri memnuniyetiyle bilinen ve aranan marka haline geldiğini, ürünleri, boru kelepçesi ve sabitleme-bağlantı parçaları; inşaat, ısıtma – havalandırma ve sıhhi tesisat uygulamalarının standart girdisi olduğunu, AR-GE ve kalite standartlarına önem vererek üretim yapan müvekkili şirket ISO 9001-2015, Gost-R, CE, TSEK kalite belgelerine ve test raporuna sahip olduğunu, 4 kıtadaki 45’e yakın ülkeye ürün ihraç ettiğini, davalı şirketin müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği sektörden çok daha başka bir kulvar olan döküm sektöründe faaliyet göstermekte olan çelik döküm sektöründe faaliyet göstermekte olan bir şirket olduğunu, internet adresinden de anlaşılabileceği üzere tüm faaliyetleri kırıcı maden, tren yolları, çimento ve enerji sektörüne çelik döküm malzemeler üretmek üzerine olduğunu ve kelepçe de üretmediğini, bu iki şirketin faaliyet alanları ve ürünleri arasında birbiriyle iltibas oluşturabilecek herhangi bir bağlantı ya da tüketiciler nazarında karışıklığa neden olabilecek herhangi bir ortak ürün bulunmadığının açıkça ortada olduğunu, redde mesnet gösterilen markaların SMK m.19/2 hükmü uyarınca kullanımının ispatlanması gerektiğini, müvekkili şirketin TR … Başvuru No’lu “… …” markası aleyhine davalı … tarafından yapılan itiraz neticesinde verilen Markalar Dairesi Başkanlığı Kararına karşı müvekkili şirket tarafından yapılan itirazın reddine yönelik 25.12.2020 tarihli … YİDK Karar Numaralı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının hukuka ve usule aykırı olduğunu beyan ederek; YİDK kararının iptaliyle müvekkili marka başvurusunun tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 11/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka ile redde mesnet markaların aynı/aynı türden emtiaları içerdiklerini, markaların iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğunu, davacının kötü niyete ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek; Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun … sayılı kararının iptaline karar
verilmesi isteminin ve … sayılı marka başvurusunun tüm sınıf ve alt sınıflar yönünden tesciline
karar verilmesi isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 30/03/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkile ait marka ile tescili talep edilen ASÇELIK ibareli markanın, aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu ve aralarında ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali olduğunu, söz konusu YİDK kararının yerinde olduğunu, başvuru markası ile müvekkili markalarının tescilli olduğu sınıflar ve kapsadıkları eşyaların aynı olduğunu ve müvekkilinin tescilli markalarını çok uzun yıllardır aralıksız kullanmakta olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … nolu “… …” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait redde mesnet markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmuş, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacı şirketin “Metal boru kelepçeleri” emtialarınır tescili amacıyla 20.11.2019 tarihinde gerçekleştirdiği … sayılı “… …” ibareli marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında 12.12.2019 tarih ve 338 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davalı şirket tarafından 06.01.2020 tarihinde SMK m.6/1, m.6/3 ve m.6/9 hükümleri kapsamında … sayılı markalar itiraza mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, davacı tarafından 18.03.2020 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 16.07.2020 tarihli kararı ile marka tescil başvurusunun reddine karar verildiği, redde mesnet olarak; SMK m.6/1 hükmü kapsamında … sayılı markaların gösterildiği, davacı şirketin 16.09.2020 tarihinde karara itirazda bulunduğu, davalı şirketin 12.10.2020 tarihinde itiraza karşı görüş bildirme dilekçesi ibraz ettiği, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 25.12.2020 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 28.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı vekili, dava aşamasında her ne kadar, davalı şirkete ait redde mesnet markaların kullanıldığının ispat edilmesine ilişkin kullanmama def’i ileri sürmüşse de, eldeki davanın salt YİDK kararının iptaline ilişkin olduğu, marka işlem dosyasında davacı marka başvuru sahibinin redde mesnet markalara ilişkin olarak kullanmama def’i ileri sürmediği, marka işlem dosyasında ileri sürülmeyen kullanmama def’inin, YİDK kararının iptali davasında ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından; davacı tarafın, dava aşamasında ileri sürdüğü kullanmama def’ine itibar edilmeksizin yargılama yürütülmüştür.
Dava konusu … sayılı marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “Metal boru kelepçeleri.” malları ile redde mesnet … sayılı marka kapsamında yer alan “Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamulleri. Hırdavatçı (nalburiye) eşyası.”, redde mesnet … sayılı marka kapsamında yer alan “Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamülleri. Hırdavatçı (nalburiye) eşyası. Borular.” ve redde mesnet .. sayılı marka kapsamında yer alan “Adi metaller ile bunların alaşımları ve yarı mamülleri. Borular.” malları; aynı, aynı tür ve benzerdir.
Şöyle ki; metal boru kelepçeleri, aynı zamanda adi metaller kapsamında olup, bu emtialar nalburiyede satılabilen eşyalardandır. Yine bu emtialar ile boru emtiaları; birlikte kullanılan, benzer tüketici kesimine hitap eden, aralarında tamamlayıcılık ilişkisi bulunan emtialardır. Belirtilen nedenlerle, bir bütün olarak, dava konusu marka kapsamındaki emtialar ile yukarıda yer verilen redde mesnet markalar kapsamındaki emtialar; benzer tüketici kesimine hitap ederler, benzer ihtiyaçları giderirler, aralarında rekabet veya birbiri yerine ikame ilişkisi bulunur, benzer yerlerde satılırlar, bazılarının arasında tamamlayıcılık ilişkisi bulunur.
Dava konusu … sayılı marka başvurusu incelendiğinde; stadyum şeklini andırır mavi bir şeritsel düzlem içinde “…” ibaresi ve bu ibareden sonra gelecek şekilde “…” ibaresinden oluştuğu, markanın genel görünümü içinde mavi renkli stadyum şeklini andırır düzlem içinde kalan “…” ibaresinin markada göze çarpan, markanın esaslı unsurunu oluşturan unsurlardan biri olduğu, markada yer alan “…” ibaresinin, markanın genel görünümüne ayırt edici katkısı bulunsa bile markanın genel görünümü içinde; “…” ibaresinin, “…” ibaresinden ayrı ve bağımsız olarak ayırt edici gücünü koruduğu, bu nedenle dava konusu marka başvurusunun esaslı unsurlarından biri olduğu tespit edilmiştir.
Redde mesnet … sayılı marka incelendiğinde; “Şekil+…” ibaresinden oluştuğu, markada yer alan kırmızı renkli yuvarlak ve yuvarlağın sağ alt köşesinin aşağı doğru çıkıntı yaptığı şekil unsurunun markanın genel görünümü içinde ayırt edici etkisi bulunduğu, ancak markada yer alan “…” ibareli kelime unsurunun; “Söz görünümden yüksek sesle konuşur.” ilkesi uyarınca markanın esaslı unsurlarından birini oluşturduğu, redde mesnet 2003/05859 sayılı markanın tek ve esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu, redde mesnet … sayılı markanın “…” ibaresinden oluştuğu, markanın genel görünümü içinde esaslı unsurun bir bütün halinde bu ibare olduğu tespit edilmiştir.
Taraf markaları global olarak karşılaştırıldığında; Dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet markaların müşterek olarak “…” ibaresini içerdikleri, bu ibarenin gerek dava konusu marka başvurusunda, gerekse redde mesnet markalarda esaslı unsurlardan biri olduğu, ayrıca; dava konusu marka başvurusu ile redde mesnet … sayılı markada müşterek olarak ayrıca “…” ibaresinden kaynaklı benzerlik bulunduğu, dolayısıyla bu markalar arasındaki benzerlik düzeyinin diğerlerine oranla daha yüksek olduğu, markalar kapsamındaki emtiaların da; aynı, aynı tür ve benzer oldukları, bu hale göre; daha önce redde mesnet markaları bilen, gören, bu markalı emtialardan yararlanan, davaya konu emtiaların hitap ettiği görece dikkatli tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu marka başvurusunu, davaya konu emtialar üzerinde gördüğünde ya da işittiğinde, davaya konu emtialardan faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı redde mesnet markalardan biri zannedebileceği, ya da onların serisi niteliğinde varsayabileceği, bir kısım tüketici kesiminin markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, belirtilen nedenlerle karşılaştırılan markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf her ne kadar davaya konu marka başvurusunu kullandığını ileri sürse de, markalar arasındaki iltibas tehlikesini bertaraf edecek “birlikte varolma” şartlarının somut olayda mevcut olmadığı, davacının ibraz ettiği evrak içeriğine göre; boru kelepçelerinin dava konusu marka başvurusu ile uzun yıllardır kullanıldığı ve bu kullanım neticesinde ilgili piyasada belli bir ayırt edicilik kazandığının tarihsel olarak ispatlanamadığı, davacı tarafından ibraz edilen görsellerin tarihsiz olduğu, ticari unvanının yer aldığı sertifika, uygunluk belgesi, sanayi sicil belgesi gibi evrakın dava konusu markanın tescilsiz kullanımına dayanak oluşturamayacağı, yine dava dilekçesi ekinde ibraz edilen kelepçe çeşitleri, stok kodu, mm, inç, fiyat, adet ve kg. ları belirten broşürün Ocak 2021 tarihine ait olduğu, bu evrakın da dava konusu marka başvuru tarihinden sonra oluşturulduğu düşünüldüğünde, bu evrakın da birlikte var olma şartlarını sağlamadığı, davacıya ait …sayılı markanın 23/02/2017 tarihinde tescil edildiği, bu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, dava konusu markanın davacıya ait önceki tarihli… sayılı markanın asli unsuru korunarak oluşturulduğunun söylenemeyeceği, kaldı ki önceki tarihli marka kapsamındaki emtiaların dava konusu marka kapsamındaki emtiaları kapsamadığı, yine önceki tarihli markanın tescil tarihi ile dava konusu marka başvuru tarihi arasındaki süre nazara alındığında, önceki tarihli markanın hali hazırda hükümsüzlük tehdidi altında olduğu, bu nedenle önceki tarihli markanın iş bu davaya konu marka başvurusu bakımından müktesep hak oluşturacak nitelikte de bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle davaya konu … sayılı YİDK kararının iptalini gerektirir hukuka aykırı bir yön bulunmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 17,00 TL vekalet harcı, 98,00 TL posta, tebligat masrafı olmak üzere toplam 233,60 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …’nin yapmış olduğu 8,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine,
6-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iadesine,
Dair, Davacı vekilinin, Davalı Kurum vekilinin ve Davalı şirket vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/10/2021

Katip 238078
E-imza

Hakim …
E-imza