Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/50 E. 2022/16 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/50 Esas – 2022/16
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/50 Esas
KARAR NO : 2022/16

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 23/02/2021
KARAR TARİHİ : 19/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/02/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
D A V A :
Davacı vekili 23/02/2021 tarihli dava dilekçesinde ve 14/06/2021 tarihli açıklığa kavuşturma dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1961 yılında kurulduğunu ve tanınmış … markalarının sahibi olduğunu, dava konusu … sayıl marka başvurusuna karşı “…” esas unsurlu markalarına dayalı olarak itirazda bulunduklarını, itirazlarının kurum tarafından reddedildiğini, müvekkilinin 1986 yılında beri tescilli “…” markalarının sahibi olduğunu, “… …” markasının ise T/02474 sayısı ile tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, müvekkili markalarının tanınmış marka olduğunu, bu tanınmışlığın pek çok araştırma ve anket sonuçları da ile de tüketiciler nezdinde mevcut olduğunun tespit edilmiş olduğunu, yine muhtelif yargı kararlarında müvekkili markalarının kullanım sonucu elde ettiği ayırt ediciliğin kabul edildiğini, “…” markasının cins bildiren bir ibare olmadığı ve ayırt edicilik kazanmış olduğunu, bu durumun mahkemelerce de kabul edildiğini, somut olayda da taraf markaları arasında benzerlik bulunduğunu, bu benzerliğin karıştırılma ihtimaline neden olabilecek düzeyde olduğunu, dava konusu markada “…” ibaresinin aynen kullanıldığını, davalının “…” ibaresini çatı marka olarak kullandığını, bu ibare ile gerçekleştirdiği çok sayıda başvurunun bulunduğunu, bu nedenle dava konusu markanın esas unsurunun “…” olduğunu, tüketicinin taraf markaları arasında bu ibare nedeniyle iktisadi veya idari bir bağlantı bulunduğu yanılgısına düşebileceğini, kaldı ki markaların kapsamlarının da aynı veya benzer olduklarını, başvurunun kötü niyetli olduğunu, YİDK tarafından verilen kararın kurumun önceki kararları ile çelişkili nitelikte olduğunu, dahası mahkeme kararları ile çelişmekte olduğunu iddia ederek; … sayılı YİDK kararının ve dava konusu … sayılı markanın tescil edilmiş olunması halinde 30. Sınıfta yer alan malların tamamı ve 35. Sınıf altında 30. Sınıf mal ve hizmetler açısından tescili halinde hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı TÜRKPATENT vekili 12/03/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından yaratılmamış “…” ibaresinin bilinen anlamından ve çağrışımından bağımsızlaşarak doğrudan davacı firmayı akla getireceği düşüncesinin gerçekten uzak olduğunu, bu ibarelerin her görüldüğünde veya duyulduğunda belirli bir firma ile ilişkilendirilmesinin olanaksız olduğunu, özgün niteliği düşük olan markalar ile ilgili yeni markada ufak bazı değişikliklerin bile karıştırılma tehlikesini ortadan kaldırmak için yeterli olduğunu, ortalama tüketicinin … kelimesini belirli bir işletme ile bağlantılı şekilde algılayacağının düşünülmesinin gerçeğe uygun düşmediğini, başvuruda yer alan farklılıklarla birlikte dava konusu markanın genel izleniminin kolaylıkla farklılaşmış olduğunu, markalarda örtüşmeyen unsurların tamamen farklı olduklarından karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimali olmayacağını, var olan farklılıkların markaları farklılaştırmak için yeterli kabul edilmesi gerektiğini, başvuru markasına yeterli ayırt edicilik katılmış olduğunu beyan ederek; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili 24/03/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; … markasının, 1900’lü yılların başında kurulmuş olduğunu, ülkemizde de ilk olarak 2016 yılında İzmir fabrikasının açıldığını, müvekkilinin kişiye özel tatlılar ürettiğini, taraf markaları arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, “…” ibaresinin bir tür ıslak kek adı olduğunu, kek cinsi ve türünü bildirdiğini, bu anlamda ilgili mallar açısından tanımlayıcı olduğunu, bu ibarenin tek başına ayırt edici niteliğinin bulunmadığını, asli unsur olarak korunamayacağını, Yargıtay’ın bu hususta verdiği güncel kararlarının bulunduğunu, müvekkili markalarının bir bütün olarak …’nın brovnisi anlamına geldiğini, davacı markaları ile müvekkili markaları arasında sınıfsal benzerlik bulunmadığını, 35. Sınıfa ilişkin davacının bir tescilinin olmadığını, davacı markalarının tanınmış olmadığını, “…” ibaresinin bu davada konu olmadığını, tanınmışlığın “…” ibaresi üzerinde olduğunu, 6/5 şartlarının somut olayda zaten oluşamayacağını savunarak; davanın reddini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre açılan davalı şahsa ait markanın tescili halinde hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının 30, 35/5(30.sınıftaki emtiaların perakendeciliği) mal ve hizmetleri bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalı …’a ait … nolu “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…, ……” ibareli markalar arasında 30, 35/5(30.sınıftaki emtiaların perakendeciliği) mal ve hizmetleri için ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, hükümsüzlük istemi bakımından davalının kötü niyetli olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin hususlar bakımından bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı …’ın 26.11.2019 tarihinde “…” ibareli 30 / 35.sınıflarda bulunan “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri ( internet sitesi) sağlama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından marka tescil başvurusunda bulunduğu, … sayılı başvurunun 27.12.2019 tarih ve 339 sayılı Resmi Marka Bülteni’nde yayımlandığı, davacının 18.02.2020 tarihinde 2000 03884, 2006 16359, 2006 16358, 2006 16357, 2003 28433, 2003 28435, 2004 20611, 2004 20975, 2009 57702, 2010 06935, 2009 57703, 2010 06938, 2010 57299, 2011 16929, 2011 16931, 2011 16920, 2011 78316, 2011 89765, 2011 89787, 2012 68420, 2012 27683, 2012 27666, 2013 15179, 2013 15189, 2013 15172, 2013 15166, 2012 63053, 2013 19424, 2013 19485, 2013 19438, 2013 19477, 2013 19431, 2013 70503, 2013 70498, 2015 48377, 2006 11045, 93674, 2003 04365, 2017/26226, 2018 111979, 2018 92171, 2018 92166, 2018 27960, 2019 04811, 2019/04667 sayılı markaları itiraza mesnet göstererek SMK m.6/1, 6/4, 6/5 hükümleri uyarınca yayına itiraz ettiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca itirazların incelenmesi sonucunda haklı bulunmayarak reddine karar verildiği, davacının bu karara karşı 03.11.2020 tarihinde yeniden itiraz ettiği, YİDK nezdinde gerçekleştirilen itirazlar üzerine yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda 28.12.2020 tarih ve … sayılı karar ile itirazın reddine karar verildiği, bu kararın davacı marka vekiline 30.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, yasal iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka 01.12.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. Global değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
İlk olarak belirtilmelidir ki; dava konusu yapılan mal ve hizmetler, … sayılı marka kapsamında yer alan bir kısım mal ve hizmetlere ilişkin olup, bunlar; “30.SINIF: Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” dir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu … sayılı marka kapsamındaki; “30.SINIF: Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. 35.SINIF: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri.Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetlerinden 30.sınıfta yer alanlar, davacı yanın önceki tarihli markaları kapsamında da birebir yer almaktadır. Davacıya ait bu emtialar, bilirkişi raporunda koyulaştırılarak ön plana çıkartılmıştır. Her ne kadar davacı yanın markaları kapsamında 35. sınıf hizmetler doğrudan yer almamakta ise de mal üreten işletmenin karineten ürettiği malı da satışa konu ettiği kabul edilmekte olduğundan mal ile o malın satışına özgülenmiş satış hizmetlerinin benzer oldukları, benzer tüketici kitlelerine hitap ettikleri, benzer ihtiyaçları karşıladıkları, benzer satış, sunum ve dağıtım kanalları bulunduğu, birbirleri ile rekabet içerisinde olan mal ve hizmetleri kapsadıkları değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak; dava konusu marka kapsamında yer alıp dava konusu yapılan mal ve hizmetler ile davacıya ait itiraza/hükümsüzlüğe mesnet markaların kapsamlarında yer alan 30.sınıftaki emtialar arasında, emtia ayniyeti/benzerliği şartının gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Dava konusu … sayılı marka incelendiğinde; siyah bir fon üzerine mat sarı renklerle yazılmış, üstte “…” kelimesi, alta “…” kelimesi olan ve yine kurdele benzeri bir figüratif unsurun kullanımı ile oluşturulmuş bir marka olduğu görülmektedir. Davalı taraf beyanlarından “…” ibaresinin Hollanda’nın “…” kentinden gelen ve oraya aidiyeti ifade eden bir kavram olduğu, “…” ibaresinin ise aşağıda ayrıntılı olarak ele alınacağı üzere bir kek türünün adı olduğu, her iki ibarenin birbirine nazaran daha ön plana çıkacak şekilde konumlandırılmadığı, ancak üstte ve okuma sırasında öncelikli olarak yer alan ibarenin … ibaresi olduğu, bu ibarenin ülkemiz tüketicisi açısından coğrafi bir yer adı olarak bilinemeyeceği ve yabancı bir sözcük markası olarak markanın esaslı unsuru konumunda algılanacağı değerlendirilmektedir.
Davacı tarafa ait itiraza mesnet markalar incelendiğinde; …, … Extreme, Şekil+… …, … …, … …, … … Intense vb. muhtelif sözcük ve ambalaj görselleri ile oluşturulmuş çok sayıda tescilli markasının mevcut olduğu görülmektedir. Görülebileceği üzere davacı yanın tek başına “…” ibaresi ile tescilli markaları da bulunmaktayken, yakın tarihli olarak bu ibare ile gerçekleştirdiği başvurularda, kurum tarafından başvurunun bir kısım mallar açısından reddine karar verilmiş olduğu ilgili sicil kayıtlarından gözlemlenmiştir. Davacı yanın bir kısım markasındaki “…” ibaresi davacı yanın çatı/lider markasıdır. Bu tür “çatı” marka olarak kabul edilen unsurların, işaretin kaynak bildirme fonksiyonuna katkı yapan unsurlar oldukları kabul edilmekle birlikte genelde bu şekildeki markalarda koruma altına alınmak istenilen unsurun “çatı” marka değil bu markanın yanına eklenen sözcük/şekil unsuru olduğu kabul edilmektedir.
Başka bir kaynakta ise “…” ile ilgili; “…’nin ortaya çıkış hikayesi oldukça ilginç… Söylentilere göre, her şey evinde kurabiye yapmaya çalışan bir ev hanımının karbonatı tarife eklemeyi unutmasıyla başlıyor. Bu teoriye göre fırından çıkan karbonatsız kurabiyeler, yiyenler tarafından çok seviliyor ve yapılmaya devam ediliyor. Böylece ortaya çıkan eşsiz lezzete … adı veriliyor. Günümüzde … denince ilk akla gelen bol çikolatalı zengin lezzeti olan biraz da yapışkan bir tatlıdır. Peki ilk …’nin içinde hiç çikolata olmadığını biliyor muydunuz? Kısaca tereyağı, yumurta, şeker ve unun basit bir karışımıydı. Ve aslında buna … değil ‘‘Blondie” diyorlardı. 1905‘te ise tarif çikolatalı olarak değiştirildi. Ve o günden beri … çok daha popüler oldu…Dünya’da 8 Aralık tarihi Milli … Günü olarak geçmektedir.” şeklinde açıklamalar yer almaktadır.
Yukarıdaki açıklamalara ek olarak, “…” kelimesi, İngilizcede “izci küçük kız, genellikle ceviz, fındık gibi kabuklu yemişler içeren çikolatalı küçük bisküvi veya kek, çikolatalı kek” gibi anlamlara gelmektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde, Porto Riko Melası/Pekmezi kullanılarak küçük kaplarda yapılan bir kek anlamı olan “…” kelimesine konu olan ulaşılabilen ilgili literatürler baz alındığında, … kelimesinin ilk basılı kullanımına ….tarafından 1896 yılında yazılan “Boston Aşcılık Okulunun Yemek Kitabı”nda yer verildiği anlaşılmıştır. Porto Riko Melasının/Pekmezinin keke verdiği kahverenginden esinlenerek, İngilizce’de kahverengi anlamına gelen “brown” kelimesine “ie” harfi getirilerek “…” kelimesi oluşturulmuştur.
Hububat ve hububat ürünleri ana grubunda yer alan fırıncılık ürünleri kendi arasında alt ürünlere ayrılır ve bu ürünler İngilizcede ‘finishedcakes, cookies, muffins, pies and piecrusts, brownies, cheesecake’ gibi adlar ile tanımlanırlar. Bu adların çoğu, ülkemizde olduğu gibi birçok ülkede o ürünün özel adı olması nedeniyle İngilizce adları veya okunuşları ile bilinirler ve tüketiciler bu ürünleri sahip oldukları özel adlarla talep ederler. Bunun yanı sıra, çikolatalı …; Avrupa Birliği tarafından da 07 kodu ile “Tahıl ürünleri ve Fırıncılık ürünleri” kategorisinde örnek ürün olarak yer almaktadır.
Netice itibariyle, “…” ibaresinin özellikle başta ABD’de olmak üzere İngilizce konuşulan ülkelerde kahverengi, küçük kek anlamında vasıf bildiren bir ibare olarak 1896 yılından bu yana kullanıldığı görüldüğü gibi ülkemizde de gıda üretimi yapanlar ve özellikle de pastacılık işi ile uğraşanlar tarafından en azından 30 yıldan bu yana kakaolu/çikolatalı kek olarak bilinen bir ürünün adıdır. Bu nedenle davacı yanın “…” markası altında piyasaya sunmak istediği ürünlerin hitap ettiği nihai tüketiciler açısından da anılan ibarenin öncül olarak bu anlamı ile algılanacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda bir kek, kurabiye, çikolatalı tatlı türü olarak tanımlanabilen ve çok sayıda alternatif versiyonu bulunduğu bilinen böylesi bir ibare ile ticaret hayatında, ambalajlı bir ürün üzerinde karşı karşıya kalan tüketicinin, günümüz şartlarında zihninde oluşan ilk algının doğrudan ürünün kavramsal karşılığındaki “kek” ürününe ilişkin olacağı, zira yukarıda da değinildiği üzere özellikle 2000’li yıllarla birlikte ülkemizde de yaygınlaşan kahve kültürü ve buna ilişkin açılan kahve zincirleri/butik kafeler/yeni nesil kahveciler gibi işletmeler sayesinde “…” isimli bu tatlının yaygın kullanımının, sadece konuyla ilgilenenlere değil hemen her kesimden tüketiciye ulaştığı, yine pek çok yemek kitabında, internette yer alan tariflerde anılan ibarenin bir kek türü olarak tarifinin kamuya açık sitelerde yer aldığı görülmektedir. Dolayısıyla “…” ibaresinin öncül anlamının bir kek, kurabiye, çikolatalı tatlı türü olduğu değerlendirilmiştir.
Bu çerçevede “…” ibaresinin dava konusu markada yer alan 30. Sınıftaki “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül.” emtia grubunda yer alan her çeşit tatlı ürünü ya da tuzlu ürünler açısından, sahip olduğu kavramsal karşılık ile örtüşür bir algı oluşturmayacağı düşünülmektedir. İlgili mal grubunda açıkça tanımlanan tatlı ürünlerinin bir çoğu “…” ürününden farklı nitelikte/… ürünü ile birlikte tüketimi yaygın olmayan ürünler olup bu grupta yalnızca “pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar” üst başlığı ile “yaş pasta” ürünleri açısından ve yine yukarıda da belirtildiği üzere “…” ibaresinin “kakaolu/çikolatalı” bir kek cinsi olmasından kaynaklı “çikolatalar, bisküviler, gofretler” gibi gıda ürünleri bakımından tüketici tarafından tanımlayıcı/tanımlayıcılığa yakın bir ibare olarak algılanabileceği düşünülmektedir. Buna bağlı olarak ise “…” ibaresinin tüketici nezdinde bu yönde bir algı yarattığı durumlarda, dava konusu markanın tek ve asli unsurunun “…” ibaresi olarak algılanacağı, bu ibare ile davacı markaları arasında ise hiçbir benzerliğin mevcut olmadığı, tüketicinin böyle bir durumda taraf markaları arasında yanılgı yaşabileceği bir benzerlik kurmayacağı değerlendirilmektedir.
Nihai olarak; dava konusu marka kapsamında yer alan 30. Sınıftaki “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar:, yaş pasta, Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, gofretler.” İle 35. Sınıfta aynı ürünlerin satışına yönelik “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar:, yaş pasta, Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, gofretler.” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” malları açısından, taraf markalarını oluşturan ibarelerin bütünsel anlamda yarattıkları algılar ile birlikte “…” kelimesinin, bu emtialar açısından sahip olduğu kavramsal karşılık/ilişkilendirilebilirlik durumu açısından, tüketicinin, salt “…” kelimesi nedeniyle taraf markalarının aynı iktisadi kaynağa ait olduklarını düşünmesinin mümkün olmadığı, günümüz koşullarında tüketicinin bu ibareyi taşıyan kek, çikolatalı kek/pasta vb. nitelikteki ürünler ile hemen her yerde karşı karşıya kalmakta olduğu, dolayısıyla anılan ibareye, bu ürünler bazında markasal bir karşılık yüklemeyeceği, hal böyleyken ilgili mallar açısından taraf markaları arasında herhangi bir karıştırılma ihtimalinin bulunmayacağı kanaatine varılmıştır.
Ancak “…” ibaresinin, yukarıda bahsedilen anlamından uzaklaştığı/ bu anlamıyla ilişkilendirilmesi mümkün olmayan nitelikteki 30. sınıf “Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül., krakerler” ile 35. Sınıfta aynı ürünlerin satışına yönelik “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül., krakerler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri açısından ise “…” ibaresinin artık ayırt edici bir işaret olarak algılanması gerektiği, bu nedenle her ne kadar dava konusu marka “…” şeklinde olsa da, “…” ibaresinin somut ayırt ediciliğinin mevcut olduğu bu mal ve hizmetler açısından, markanın bütünsel kompozisyonunda “…” ibaresinin tamamen geri planda kaldığından bahsedilemeyeceği için, böyle bir durumda davacı yanın önceki tarihli “…, …, …, … …” gibi markalarının varlığı karşısında, taraf markaları arasında, “…” ibaresinin varlığına rağmen tüketicinin yanılgıya düşebileceği bir benzerliğin mevcut olabileceği, zira artık önceki ayırt edici bir işaretin, sonraki marka içerisinde bağımsız karakterini koruyacak şekilde kullanılmakta olduğu, hal böyleyken tüketicinin bu mallarda, sonraki tarihli dava konusu markayı da davacı yanın önceki tarihlerinin bir serisi olarak algılayabileceği kanaatine varılmıştır.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak global bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, global bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; Dosya kapsamına davacı yan tarafından sunulan/değinilen birçok yargı kararında, davacı yanın “… …” markalarının “kek, çikolata, bisküvi” gibi mallarda kullanım sonucunda ayırt edicilik kazandığı yönünde bir kabulün mevcut olduğu, bununla birlikte mahkemelerce verilmiş muhtelif tarihli kararlarda aksi yönlü değerlendirmelerin de mevcut olduğu, dolayısıyla temelde yargı makamları nezdinde dahi uyuşmazlık konusu marka ile ilgili net bir kanaatin mevcut olmadığı, bu nitelikte doğrudan bir ürün cinsini, türünü ifade eden işaretlerin, kullanım sonucunda dahi elde edebilecekleri ayırt ediciliğin anılan ibare üzerinde değil ibare ile birlikte sahip olunan sair ayırt edicilikler (şekil unsuru vs) üzerinde olacağı, aksi yöndeki kabulün cins bir ibarenin tek bir kimsenin tekeline bırakılması sonucunu meydana getireceği, mahkememizce oluşturulan sektörden kimselerin de yer aldığı bilirkişi heyetinin “…” ibaresinin yalnızca davacı yan ile ilişkilendirilebilir bir kavram olduğu yönünde bir kanaate varmadığı da dikkate alındığında, SMK 6/5 maddesinin koşullarının somut olayda oluştuğunun söylenemeyeceği kanaatine varılmıştır.
YİDK kararının iptali istemi bakımından dikkate alınamasa da, dava aşamasında ileri sürülen kötü niyet iddiası aşağıdaki şekilde irdelenmiştir:
SMK m.6/9 hükmüne göre; Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Kötüniyetli marka başvurusu; Kişiyi, hukuk düzeninin tescil ile elde edilecek hakları kullanması amacı taşımaksızın, hukuka ve ahlaka aykırı olarak, bu hakların hukuk düzenince tasvip edilemeyecek şekilde başka amaçlarla kullanılması olarak tanımlanabilir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru görülmemektedir.
Somut olayda; davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların bir kısım mal ve hizmetler yönünden iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şahsın kötü niyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötü niyet iddiasına dayalı istemler yerinde bulunmamıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kısmen kabulü ile; “30.SINIF:Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Krakerler. 35.SINIF:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Krakerler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin reddine, dava konusu … sayılı markanın “30.SINIF:Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Krakerler. 35.SINIF:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Krakerler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M :
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; “30.SINIF:Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Krakerler. 35.SINIF:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Krakerler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın “30.SINIF:Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Krakerler. 35.SINIF:Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Krakerler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye kalan 21,40 TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Davanın kabul ret oranının takdiren 1/2 olarak kabulüne,
8-Karar ve ilam harcının davanın yalnızca kabul edilen kesimi üzerinden alınması sebebi ile davacının peşin yatırdığı 59,30 TL peşin karar ve ilam harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 17,00 TL vekalet harcı, 345,00 TL tebligat, posta masrafı, 1.750,00 TL olmak üzere toplam 2.171,30 TL yargılama giderinin 1/2’si olan 1.085,65 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 1.085,65 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı … tarafından yapılan 17,00 TL vekalet harcına ilişkin yargılama giderinin 1/2 si olan 8,50 TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, bakiye 8,50 TL yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
11-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa re’sen iade edilmesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı kurum vekilinin ve davalı şahıs vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/01/2022