Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/45 E. 2021/411 K. 12.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/45 Esas – 2021/411
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/45 Esas
KARAR NO : 2021/411

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü)
DAVA TARİHİ : 17/02/2021
KARAR TARİHİ : 12/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/12/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali – Markanın Hükümsüzlüğü) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 17/02/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça gerçekleştirilen marka başvurusuna yönelik itirazlarının reddine karar verildiğini, müvekkilinin dünya çapında tanınmış markalarının bulunduğunu, “…” markasının da dünyaca bilinen bir çikolata markası olduğunu, 1899 yılından beri “…” markasının “…” markası ile birlikte kullanıldığını, bu sayede sektörün önde gelen çikolata markalarından biri haline geldiğini, “…” markasını taşıyan çikolataların geleneksel satış kanalları dışında … gibi farklı mahiyetteki mağazalarda da satışa sunulduğunu, yoğun reklam ve tanıtım kampanyaları yapıldığını, “…” ve “…” markalarına ait reklamların birçok dergi, gazete ve başkaca mecralarda tanıtımlarının yapıldığını, dava konusu markanın “… MOMENTS” şeklinde olduğunu, müvekkilinin tanınmış markaları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olan bu işaretin aynı mal ve hizmet sınıflarını kapsadığını, müvekkilinin münhasıran “…” ibaresinin tesciline 2013/81974 sayılı markası ile sahip olduğunu, müvekkili markalarında esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin müvekkilinin çatı markası olduğunu, bu marka altında pek çok marka ile çikolata üretimi yapıldığını, “…” ibaresi ile gıda sektöründe yapılan aramalarda yalnızca müvekkiline ait sonuçların çıkmakta olduğunu, taraf markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, dava konusu markada ön plana çıkartılan unsurun “…” ibaresi olduğunu, sair unsurların tali olarak kullanıldığını, Ankara 1. FSHHM’nin 2015/415E – 2017/134K sayılı kararında “…” markası ile müvekkili markalarının benzer görüldüğünü, bu kararın Yargıtay 11. HD’nin 2018/2692E ve 2019/4233K sayılı ilamı ile de onanarak kesinleştiğini, yine kurum nezdinde daha önce 2016/52099 sayılı “exellent” ibareli başvuru ile müvekkili markasının benzer görüldüğünü, Bakırköy 1. FSHHM’nin 2015/262E, 2017/24K sayılı ilamında “BALİN EXXELLENCE” ibaresini taşıyan marka ile görülen davada müvekkili markalarının tanınmışlığına karar verildiğini ve taraf markalarının benzer görüldüklerini, bir başka kararda ise “… ÇİKOLATA …” markasının hükümsüzlüğü talepli davada Eskişehir 3. AHM’nin 2016/15E – 2017/468K sayılı ilamı ile taraf markalarının 30. Sınıfta yer alan mallar bakımından benzer görüldüklerini, benzer şekilde yapılan bir başka başvuruda ise “KARAM …” markası ile müvekkili markalarının Ankara 1. FSHHM’nin 2016/191E – 2018/88K sayılı ilamı neticesinde yine 30. Sınıf mallar bakımından benzer görüldüklerini, somut olayda da dava konusu marka açısından tüketicilerin taraf markaları arasında benzerlik kurmalarının kaçınılmaz olacağını, davalının markası kapsamında yer alan “şekerlemeler, çikolata, bisküviler, krakerler, gofretler” malları ile 35. Sınıfta bu malların satışı hizmetlerinin müvekkili markalarının kapsamları ile benzer olduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olması nedeniyle de dava konusu markanın reddinin gerektiğini, dava konusu markanın tescilinin, müvekkili markalarının tanınırlığından haksız yarar sağlayabileceğini, dava konusu markanın akıllara direkt olarak müvekkili markalarını getireceğini beyan ederek; … sayılı YİDK kararının 30. Sınıfta yer alan “şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler” ve 35. Sınıfta yer alan bu malların satışına ilişkin hizmetler açısından iptali ve … sayılı markanın aynı mal ve hizmetler açısından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 06/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu marka başvurusuna ilişkin gerekçeli YİDK kararının usul ve hukuka tamamen uygun olduğunu, taraf markalarının genel izleniminin oldukça farklı olduğunu, ayrıca taraf markalarının birbirine benzemediğinden itiraza mesnet markaların tanınmış olduğu, haksız rekabet oluşturacağı yönündeki iddiaların da yersiz olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … Gıda İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili 17/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2009 yılında kurulmuş bir şirket olduğunu ve bizzat kendisi tarafından üretilen ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, müvekkili markası ile davacı yanın dayanak markalarının birbirlerinden farklı olduklarını, davacının markasının ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, şekil unsuruna sahip müvekkil markası ile benzer olmadığını, Türkçe’de “mükemmel” anlamına gelen kelimenin kökeni dışında davacı markaları ile bir ilişkisi bulunmadığını, markaların işitsel, görsel ve kavramsal olarak farklı olduklarını, “…” ibaresinin davacının tekeline bırakılamayacağını, davacının markasının da “mükemmellik” anlamına gelen zayıf bir sözcük olduğunu, kaldı ki davacı markalarında “…” ibaresinin de yer almakta olduğunu, davacının bu ibareden bağımsız bir tanınırlığının söz konusu olmadığını, bu nedenle davacı yanın benzerlik ve haksız rekabete ilişkin itirazlarının dikkate alınmaması gerektiğini, davacının markasının ancak “… chocolate” şeklinde aranıldığında arama motorlarında çıktığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK kararının iptali ve 6769 sayılı SMK m.25 hükmüne göre markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının “30.SINIF:Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. 35/5.Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” mal ve hizmetleri bakımından hukuka uygun olup olmadığı, davalıya ait … sayılı “Şekil+… moments” ibareli marka ile davacıya ait “2000/00764, 2000/03491, 2006/56436, 2013/81974, 2012/65325” sayılı markalar arasında SMK m.6/1 hükmü uyarınca ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, tescili halinde davalı markasının yukarıda belirtilen mal ve hizmetler bakımından hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alakalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
İşlem dosyasının tetkikinde; Davalı şirket tarafından 30, 35 ve 43.sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin tescili amacıyla 24/06/2019 tarihinde gerçekleştirilen … sayılı “Şekil+… moments” ibareli marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında Markalar Dairesi Başkanlığınca 28.10.2019 tarih ve 335 sayılı Bülten’de ilan edildiği, söz konusu ilana karşı davacı şirket tarafından 06.12.2019 tarihinde SMK m.6/1, m.6/4 ve m.6/5 hükümleri kapsamında 2013/81974, 2006/56436, 2012/65325, 2000/03491, 2000/00764 sayılı markalar itiraza mesnet gösterilerek yayına itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 02.04.2020 tarihli kararı ile itirazın reddine karar verildiği, davacı şirketin bu karara karşı 14.08.2020 tarihinde yeniden itirazda bulunduğu, itirazı değerlendiren Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 16.12.2020 tarih ve … sayılı kararı ile itirazın reddine karar verdiği, bu kararın davacı marka vekiline 17.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu marka başvurusu, 08.03.2021 tarihinde tescil edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6.maddesinin 1.fıkrasına göre; Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırma ihtimali, ortalama tüketicilerin, her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Bu durum, bir mal veya hizmetin alıcısının bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını ya da hizmetini alma ihtimali biçiminde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali, iltibas kavramından daha geniş bir kavram olup, doğrudan ve dolaylı karıştırılma ihtimali olarak ikiye ayrılır. Bu ayrıma göre eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet, başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyorsa doğrudan karıştırılma ihtimali söz konusudur. Buna karşın, eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırt ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik veya idari bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırılma ihtimalinden söz edilir.
Karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesi için öncelikle önceki ve sonraki markalar arasındaki mal veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının belirlenmesinde, karşılaştırılacak mal veya hizmetlerin benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, aralarında hammadde-yarı mamül-mamül ürün ilişkisi bulunup bulunmadığı, birbirleri yerine ikame ya da tamamlayıcı ürün ya da hizmet olup olmadıkları, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, marketlerde aynı reyon ya da raflarda satılıp satılmadıkları, aynı toptancılarda satılıp satılmadıkları gibi kriterler göz önünde tutulmalıdır. Sınıfsal benzerlik karşılaştırmasında gerek Nice sınıflandırması gerekse de TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğleri mahkemeler bakımından bağlayıcı değildir. Somut olayın özelliklerine göre TÜRKPATENT tarafından çıkartılan sınıflandırma tebliğinde farklı sınıflarda yer almalarına rağmen ilgili alıcısı nezdinde karıştırmaya yol açacak nitelikteki ürün ve hizmet markalarının kapsadıkları mal ve hizmet sınıflarının benzer olarak değerlendirilmesi de mümkündür.
Karıştırılma ihtimali bakımından sınıfsal benzerliğin söz konusu olması halinde önceki ve sonraki markanın aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekir. Markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken markayı oluşturan her bir unsura göre değil, bir bütün olarak karşılaştırılan markaların bıraktığı genel, … izlenim, markaların bütünü ile bıraktığı etki dikkate alınacaktır. Markalarda eğer tanımlayıcı unsurlar var ise bu unsurlar değerlendirme dışı bırakılacaktır. … değerlendirmeye göre, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenirken, ilgili alıcısı nezdinde bıraktıkları genel intibaya göre markaların benzer olup olmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı, ortalama alıcısının algısının ve satın alma kararı verirken göstereceği özen ve dikkat derecesinin ne olduğu, markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmalıdır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının neler olduğu, markanın hitap ettiği ürün ya da hizmetin tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu, seri marka algılamasına yol açıp açmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında, tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, itiraza mesnet markalar, hukuki nitelendirme hali hariç olmak üzere maddi vakıalara ilişkin tespitler barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan ve yine dava konusu edilen malların tamamı çikolata, şekerleme, bisküvi gibi gıda ürünleri olup başvuruda aynı zamanda bu ürünlerin satımı hizmeti de yer almaktadır. Davacı yanın önceki tarihli markalarında da yine spesifik olarak çikolata ve çikolata temelli ürünler (kekler, bisküviler gibi) yer almaktadır. Dolayısıyla taraf markaları kapsamlarının ayrıntılı ve teknik bir inceleme konusu edilmesine gerek duyulmayacak şekilde aynı türdeki malları kapsadıkları görülmektedir. Her ne kadar davacı markaları kapsamında 35. Sınıftaki satış hizmetleri yer almamakta ise de mal üreten işletmenin kendi ürettiği malı da satacağı karineten kabul edildiğinden ilgili mal ve hizmetler arasında da bir benzerlik bulunmaktadır. Hal böyleyken mal ile o malın satışına özgülenmiş satış hizmetlerinin benzer oldukları, benzer tüketici kitlelerine hitap ettikleri, benzer ihtiyaçları karşıladıkları, benzer satış, sunum ve dağıtım kanalları bulunduğu, birbirleri ile rekabet içerisinde olan mal ve hizmetleri kapsadıkları değerlendirilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; dava konusu marka kapsamında yer alan ve davaya konu edilen mal ve hizmetlerle, davacıya ait 2006/56436, 2012/65325, 2013/81974, 2000/03491 ve 2000/00764 sayılı markaların kapsamlarında yer alan ve bilirkişi raporunda koyu renk ve altı çizgili olarak gösterilen emtialar arasında benzerlik bulunmaktadır.
Davaya konu gıda ürünleri ve bu gıda ürünlerinin satışı hizmetlerinin hitap ettiği ilgili tüketicilerinin hemen her yaş, kesim, meslek ve gelir grubundan kimseler olabilecekleri, bu ürünlerin market, bakkal, büfe gibi satış noktalarında satışlarının yapıldığı gibi aynı zamanda butik olarak da çikolata dükkanlarından da bu ürünlerin temin edilebildiği, market-bakkal gibi noktalarda satışa konu edilen ürünlerin daha ziyade fabrikasyon ürünü ambalajlı çikolatalar oldukları, bu ürünlerin görece düşük fiyatlar altında tüketiciye sunuldukları, butik çikolatacılarda ise tam tersi el yapımı ve yüksek fiyatlı ürünlerin satışının gerçekleştirildiği, dolayısıyla ürünlerin fiyat aralığı geniş olmakla birlikte halk nezdinde teamülen düşük fiyatlı ürünler olarak algılandıkları, bu anlamda aynı satış noktalarında ve hatta çoğu zaman aynı standlarda/raflarda satışı yapılan bu ürünleri, tüketicilerin çok da yüksek dikkat sarf etmeksizin anlık kararlar ile satın aldıkları, bu nedenle ilgili tüketici kitlesinin ortalama dikkat, özen ve seçicilik seviyesine sahip kimseler olarak belirlenmesinin isabetli olacağı değerlendirilmektedir.
Davaya konu marka başvurusunun; bir şekil ve sözcük markası olduğu, markanın merkez noktasında ve marka içerisinde hakim unsur olarak kullanılan ibarenin “…” sözcüğü olduğu, bu sözcüğün altında daha küçük harf karakterleri ile yazılmış “moments” ibaresinin bulunduğu, markanın üst kısmında ise geometrik şekillerin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş “bıyık” biçiminde bir figürün konumlandırıldığı görülmektedir. “…” ibaresi İngilizce bir sözcük olup “Mükemmel” anlamına gelmektedir. “moments” ibaresi ise “anlar, zamanlar” anlamına gelen bir kelimedir. Markanın genel kompozisyonu gözetildiğinde, tüketici nezdinde ilk algılanacak unsurun “…” ibaresi olduğu, dolayısıyla markanın hakim ve esas unsurunun da bu ibare olduğuna kanaat getirilmiştir.
Davacıya ait itiraza mesnet markalar incelendiğinde; davacı yanın tek başına “…” şeklinde markası mevcut olduğu gibi bu ibareyi “… …” şeklinde “…” üst markası ile birlikte ya da bilirkişi raporunda yer verilen tabloda gösterilen sair şekillerde bir ambalaj görseli içerisinde de içerdiği görülmektedir. “…” ibaresi de yine İngilizce bir kelime olup “Mükemmelliyet” anlamına gelen bir kelimedir. Davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin ise davacının gerek ticaret unvanında da yer alan bir ibare olması gerekse de davacının bu ibare üzerinde evvelden beri tescil ve kullanıma dayalı hak sahibi olarak asli/lokomotif marka olarak kullandığı markası olduğu görülmektedir. “Çatı” marka olarak da kabul edilen firmaların lokomotif markalarının (ülker, …, turkcell, vodafone vs) işaretin (somut uyuşmazlıkta “…”) kaynak bildirme fonksiyonuna katkı yapan unsurlar oldukları, ancak bu şekilde yapılan başvurularda genelde marka ile koruma altına alınmak istenilen unsurun “çatı” marka değil bu markanın yanına eklenen ayırt edici sözcük ya da şekil unsurları olduğu, bu bakımdan çatı markanın ve bu marka yanında yer alan işaretin, bütün içerisindeki konumu, ek ibarenin ayırt edici olup olmadığı gibi unsurların her somut olayda ayrı ayrı ele alınarak değerlendirmede bulunulması gerektiği aşikardır. Zira kimi zaman çatı markaların bütün içerisindeki konumları veya nitelikleri nedeniyle arka planda kalıp benzerlik değerlendirmesinde ikincil önem gösterdiği, kimi zaman ise diğer tüm unsurlarla aynı öneme sahip oldukları yönünde değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Bu anlamda çatı marka ile birlikte yapılan başvurularda, başvuruda yer alan çatı markanın haricinde kalan unsurların ayırt edici niteliğinin bulunması durumunda markada aslen korunmak istenilen ibarelerin çatı marka değil bu ek unsurlar olacağı aşikardır. Dolayısıyla bu ek unsurların, daha önceki tarihli bir markanın da asıl unsuru konumunda bulunması halinde, çatı marka tanınmış dahi olsa, tüketicinin karşılaştırılan işaretler arasında iktisadi – idari anlamda bir ilişki kurmasının kaçınılmaz olacağı kabul edilmektedir.
Taraf markaları … olarak karşılaştırıldığında; her iki taraf markasının hakim unsuru konumunda olan “…” ve “…” ibarelerinin kelime anlamı olarak “mükemmel” sözcüğünün isim (mükemmeliyet) ve sıfat (mükemmel) olarak temel karşılığı taşıdığı noktasında herhangi bir tereddüt bulunmadığı, gıda ürünleri açısından, gıda ürünlerinin niteliğini tanımlayan çok sayıda ibarenin varlığından bahsedilmesinin mümkün olduğu, İngilizce olmakla birlikte en iyi kalite anlamına gelen “best quality”, lezzetli anlamına gelen “delicious”, çikolata içerikli ürünlerde ürünün bitter olduğunu belirtir mahiyetteki “dark” gibi sıfatlar gıda sektöründe yaygın kullanımı bulunan ibarelere örnek verilebilirken yine ürünlerin doğrudan cinsini, sıfatını, çeşidini, niteliğini tanımlayan bu gibi ibarelerin başlangıçtan itibaren oldukça düşük düzeyli ayırt edicilikler taşıdığı, ancak bir gıda ürünü için seçilen bu nitelikteki ifadeler arasında dava konusu “…” ya da “…” kelimeleri gibi günlük hayatta gıda ürünlerini tanıtırken, bu ürünlerin kalitesinden bahsederken, bu ürünlerin niteliğini anlatırken olağan/yaygın kullanımı olmayan ve fakat tüketiciye ancak dolaylı yoldan algısal bir mesaj verebilecek (ürünün kalitesine yönelik) ibareler açısından bir tanımlayıcılıktan ya da bu ibarelerin ayırt ediciliklerinin zayıf olduğundan bahsedilmesnin mümkün olmayacağı, taraf markalarının hakim unsurları olarak “…” ve “…” ibarelerinin de uyuşmazlık konusu gıda ürünleri açısından başlangıçtaki ayırt ediciliği düşük, zayıf ibareler olarak değerlendirilmelerinin isabetli olmayacağı, sözcüklerin kelime anlamının verdiği mesajın tek başına bu yönde bir algı oluşturmak için yeterli olmayacağı, zira bu algının gıda sektörü açısından somut ve yaygın bir karşılığının mevcut olmadığı, her iki taraf markasında da hakim unsur konumundaki sözcüklerin ilk sekiz harflerinin birebir aynı olduğu …yalnızca son seslerinde bir farklılığın mevcut olduğu (T ve CE), bu farklılığın markaların telaffuzları esnasında… şeklinde bir farklılığa sebebiyet verdiği, ancak başlangıç ve devam sesleri itibariyle her iki taraf markasının da birbiri ile güçlü bir benzerlik taşıdığı, bu anlamda taraf markalarının kavramsal olarak zaten aynı kökeni işaret etmelerinin yanı sıra görsel, harf dizilimsel ve fonetik olarak da bir benzerlik taşıdıkları, dava konusu markadaki “moments” ek unsurunun gerek yazım biçimi, gerek yazım konumu, gerekse de marka içerisindeki ikincil unsur olması nedeniyle taraf markalarının birbirlerinden somut bir biçimde uzaklaşmaları ve bağımsız algılar yaratmaları için yeterli bir ek unsur olmadığı, davacı yanın ilk tescillerinin 2000 yılına dayandığı, uzun yıllardır “…” ibaresi ile çikolata ürünlerinde aktif faaliyetlerinin bulunduğu, dosya kapsamına sunulan delillerden 2007, 2008, 2009 ve 2010 tarihli promosyon ve reklam dokümanları,… Market, petrol istasyonları gibi market ya da süpermarketler dışında pek çok noktada da satışa konu edildiğini gösterir tarihli (bir kısmı tarihsiz) dokümanlar, davacının distribütörü olduğu belirtilen… DIŞ TİC. A.Ş. tarafından gerçekleştirilen 2015, 2016, 2017, 2018 tarihli satış faturaları (… markalı ürünlerin satışa konu edildiği görülen faturalar dikkate alınmıştır),1999 yılından başlayarak 2014 yılına gelen yabancı dilde çok sayıda fatura gibi delillerden de davacı yanın aktif ve uzun yıllardır ülkemizde de “…” markalı çikolata ürünlerinin ticaretini gerçekleştirmekte olduğunun görülebildiği, dolayısıyla uzun yıllara sair kullanım ile “çikolata” ürünlerinde ilgili markanın sahip olduğu ayırt edicilik ve bilinirliğin de yükselmiş olduğundan bahsedilebileceği, tüketicilerin daha önce gördükleri, satın aldıkları mal veya hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildikleri kadarıyla hafızalarında kalan özelliklerine dayanarak sonraki alışverişlerinde aynı veya benzer markayı taşıyan malı/hizmeti satın almayı tercih edecekleri, tüketicinin daha önce satın aldığı bir mal veya hizmetin göz ve kulağında kalan izine, hatırlayabildiği kadar hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal/hizmetten yararlanmak isterken önceki markanın kendisinde yarattığı garanti fonksiyonundan yararlanmayı düşünerek hareket edeceği, dolayısıyla önceki markanın zihninde bıraktığı algıyı uyarabilecek düzeyde benzer sonraki bir marka ile karşı karşıya kalan tüketicinin, sonraki markayı da bu güven duygusuna dayanarak tercih etme eğilimi ile hareket edebileceği, dolayısıyla, benzer işareti gören ve duyan tüketicilerin daha önce tanıdıkları markaların bıraktığı intibaı hatırlayarak, yeni markanın daha önce görmüş oldukları markanın bir başka versiyonu, serisi, uzantısı olduğunu veyahut da bildikleri marka sahibi tarafından verilmiş bir lisans ile söz konusu ürünün üretildiğini, marka hukuku anlamında “imaj transferi” kavramının karşılığı olan bu durumun sonraki markanın, önceki markanın ticaret sahasında sahip olduğu avantajdan yararlanması sonucunu da beraberinde getirmekte olduğu, neticesinde taraf markaları kapsamında birebir aynı emtiaların yer aldığı, “…” ya da “…” ibarelerinin, gıda sektörü açısından öncül olarak akla gelecek ve kullanılacak sıfatlar arasında olmadığı, kaldı ki dava konusu marka içerisinde “…” ibaresinin kullanım biçiminin de tali nitelikte değil doğrudan esaslı unsur olduğu, bir an için davacı yanın, tali nitelikteki bu gibi ibarelerin kullanımlarının engelleyebilmesi veyahut tali nitelikteki kullanımların, davacı markaları ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmayacağı varsayımında dahi, somut uyuşmazlıkta bu kriterin gerçekleşmediği, davacı yanın gerek “lindt …” gerekse de tek başına “…” şeklindeki markalarında, tüketicinin aklında kalan ayırt edici ibarenin “…” sözcüğü olacağı, benzer şekilde dava konusu markada da tüketicinin ilgili mal ve hizmetleri tanıtırken kullanacağı ilk sözcüğün “…” ibaresi olacağı, bu ibarenin marka içerisindeki sair unsurlara nazaran büyük bir şekilde yazıldığı ve markanın tam merkezinde konumlandırılarak tüketiciye karşı bu yönde bir pazarlama stratejisi izlenerek tüketicinin markayı gördüğünde algılayacağı ilk ibarenin bu unsur olmasının istenildiği, hal böyleyken tüketicinin dava konusu edilen mal ve hizmetlerde, daha evvel davacı markalarını gördüğü, deneyimlediği bir durumda, dava konusu marka ile karşı karşıya kalması halinde, bu markayı daha önceki deneyimlediği marka ile karıştırarak tercih etme ihtimali mevcut olabileceği gibi iki ayrı marka karşısında olduğunu algılayabilse dahi bu durumda aynı iktisadi kaynağın markaları ile karşı karşıya olduğu zannına kapılabileceği, nitekim uyuşmazlık konusu çikolata, şekerleme, bisküvi vs. gibi ürünlerin, tüketicilerin genellikle çok dikkat sarf etmeksizin satın aldığı ürünler oldukları, yan yana ve birbirine benzer şekilde ambalajlı olarak satışa konu edildiği gözetildiğinde, işaretler arasındaki farklılık düzeyinin çok daha belirgin olması gerektiği, dava konusu markada ise başkaca ek ve güçlü bir ayırt edici unsurun ön plana çıkartılmadığı, dolayısıyla taraf markaları arasındaki farklılıkların işaretlerin somut olarak birbirlerinden ayrılmaları için yeterli olmayacağı, bu durumun ise taraf markalarını taşıyan işaretlerin karıştırılması sonucunu doğurabileceği kanaatlerine varılmış olup uyuşmazlık konusu edilen tüm mal ve hizmetler açısından bu ihtimalin mevcut olduğu, SMK m.6/1 hükmü koşulunun dava konusu mal ve hizmetler bakımından oluştuğu tespit edilmiştir.
Nitekim eldeki uyuşmazlığa emsal teşkil edecek nitelikte olan;
1-Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10.06.2019 tarih 2018/2692 E 2019/4233 K sayılı kararında; davacıya ait “… …” ibareli marka ile “…” ibareli marka arasında 29 ve 30.sınıfta yer alan bir kısım emtialar bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğunun kabul edildiği,
2-Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 21.04.2021 tarih 2020/2342 E 2021/3915 K sayılı kararında; davacıya ait “… …” ibareli marka ile “… …” ibareli marka arasında 30.sınıfta yer alan bir kısım emtialar bakımından iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik bulunduğunun kabul edildiği, anlaşılmıştır.
SMK m.6/4 hükmüne göre; Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
SMK m.6/5 hükmüne göre; Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
SMK m.6/4 hükmü bağlamında tanınmış marka koruması için; toplumun her kesimince bilinme gerekli olmayıp, toplumun ilgili kesimindeki bilinilirlik düzeyi dikkate alınacaktır. Toplumun ilgili kesimi; markanın tanındığı iddia edilen ve kaynak ülkede markanın tescilli olduğu ve kullanıldığı sektörü ifade eder. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, İstanbul 2018, s.344-345) Bir markanın Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olarak kabul edilebilmesi için, bu markanın Türkiye’de tanınmış olmasının ya da kullanılmasının gerekip gerekmediği hususu bakımından; Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.02.2019 tarih 2017/3943 Esas 2019/1154 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, Türkiye’de tescilli olmayan markalara tanınmış marka koruması sağlanabilmesi için, söz konusu markanın, itiraza konu marka başvuru tarihinden önce Türkiye’de ilgili sektörde tanınmış marka olduğunun dosyaya sunulan objektif delillerle ispat edilmesi gerekir. (Aynı yönde Y11HD; 18.09.2019 tarih, 2018/790 E 2019/5512 K; Y11HD; 20.11.2018 tarih, 2017/1345 E 2018/7216 K)
SMK m.6/5 hükmü uyarınca; önceki tarihli tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış olan bir marka, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi sebebiyle, aynı veya benzeri sonraki tarihli marka başvurusunun, aynı veya farklı nitelikteki mal ya da hizmetlere ilişkin tescil talebinin reddini talep edebilir. Bir markanın sadece tanınmış marka niteliğini haiz olması, otomatik olarak o markanın farklı türdeki mal veya hizmetlere ilişkin olarak sonraki tarihli marka başvurusunu engelleme hakkı bahşetmez. Tanınmış marka hakkı sahibinin genişletilmiş korumadan yararlanabilmesi için;
A) Tanınmış markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi,
B) Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi,
C) Tanınmış markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, olasılıklarından en az birinin gerçekleşmesi veya gerçekleşme ihtimalinin bulunması gereklidir. Ayrıca, sonraki tarihli marka başvuru sahibinin, marka başvurusunda haklı bir nedeninin de bulunmaması gerekir.
Tanınmışlık, statik ve dogmatik bir durum değildir. Aksine; sürekli güncellenen, dalgalanabilen, bir çok değişkene bağlı dinamik bir süreci içinde barındırır. Bir markanın tanınmış marka niteliğinde olup olmadığı; a)Toplumun ilgili kesimince markanın tanınma düzeyi, b) Markanın kullanıldığı coğrafi alan, kullanım süresi ve yoğunluğu, c)Marka promosyonlarının ve reklamlarının süresi, yoğunluğu, hedef aldığı alan, d)Markanın tesciller veya tescil başvuruları ile korunduğu coğrafi alanın büyüklüğü, e) Markanın resmi mercilerce tanınmışlığına delalet eden karar ve uygulamaları, f) Markanın ekonomik değeri, g) Markanın hitap ettiği mal veya hizmetlerin pazar payı, gibi tahdidi olmayan kriterler dikkate alınmak suretiyle, yapılacak … bir değerlendirme neticesinde her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Hemen belirtilmelidir ki; bir markanın tanınmış marka niteliğini haiz olmasının; yukarıda yer verilen tüm kıstasların sağlanması gerektiğini şart koşmadığı gibi, yukarıda yer verilen kıstaslardan yalnızca birinin gerçekleşmesinin mutlak anlamda ilgili markayı tanınmışlık seviyesine çıkaracağını da göstermez. Burada önemli olan husus; her somut olayda, yukarıda yer verilen kıstaslardan da yararlanarak, … bir değerlendirme yapılması, bunun sonucunda tanınmışlık vasfı ve varsa bu tanınmışlığın etki alanının belirlenmesidir.
Tanınmış markanın itibarından haksız yararlanılmasından söz edilebilmesi için; tanınmış markanın iyi şöhret ve itibar sahibi olması, ilgili tüketici kesimi nezdinde markanın olumlu bir imajının olması gerekir. Bu nedenle imaj transferine konu olabilecek sonraki tarihli marka başvurusunun, tanınmış markanın itibarından haksız yararlanma tehlikesi doğurabileceği söylenebilir. Burada önemli olan, sonraki tarihli markayı gören tüketicinin, önceki tarihli tanınmış markanın kendi zihninde oluşturduğu olumlu imaj ile sonraki tarihli marka arasında bir bağlantı (link) kurması, imaj transferi ihtimalinin bulunması, böylece tanınmış markanın olumlu imajının sağladığı kolaylıktan yararlanarak sonraki tarihli marka başvuru sahibinin ticari avantaj sağlama ihtimalinin bulunmasıdır. Böylece, sonraki tarihli marka başvuru sahibi, tanınmış marka sahibinin uzun uğraşlar sonucu oluşturduğu kalite ve güven birikiminden parazitvari yararlanarak, kendi lehine haksız bir avantaj sağlayacaktır.
Tanınmış markanın itibarına zarar verilebilmesi için; Tanınmış markanın, arzu edilmeyen olumsuz imaj tehlikesine maruz kalacağı bir hal olasılığı içerisinde bulunması gerekmektedir. Tanınmış markanın itibarının zarar görme tehlikesi altında bulunup bulunmadığı incelenirken, tescile konu mal ve hizmetlerin kapsamı dikkate alınmalıdır. Örneğin; tanınmış bir içecek markasının, aynı veya benzerinin tuvalet temizliği emtialarında marka olarak kullanılması halinde, böyle bir olumsuz imaj tehlikesi söz konusu olabilir.
Tanınmış markanın ayırt etme gücünün zedelenmesi için; Sonraki tarihli marka başvurusu nedeniyle, tanınmış markanın ayırt etme gücünün zayıflaması ve bu suretle markanın reklam değerinin düşme ihtimali bulunmalıdır. Tanınmışlık derecesi ve karşılaştırılan markaların hitap ettiği mal veya hizmetlerin birbirleri ile yakınlığı arttıkça, markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimali de artmaktadır. Bu durumda, markanın muhatap çevresi, sonraki tarihli marka nedeniyle, önceki markanın artık sadece tanınmış marka sahibine ve onun ürünlerine ait olmadığı kanısına varmaktadır.
Somut olayda yapılan değerlendirmede; davacı yanın işlem ve dava dosyasına sunduğu benzer içerikteki delillerden (işlem dosyasında, dava dosyası içerisine sunulan faturaların varlığı tespit olunamamıştır) davacının uzun yıllardır “…” markası ile “çikolata” ürünlerinde ciddi bir pazar payına sahip olduğu, bu markayı taşıyan ürünlerin satışını, reklam ve tanıtım çalışmalarını yoğun olarak gerçekleştirdiği, bu sayede ilgili pazarda bilinmesinin yanı sıra geniş tüketici kitlelerine de ulaştığı, uzun yıllardan beri bu markayı taşıyan ürün satışlarını gerçekleştirdiği, markasını korumak adına ciddi yatırımlarda bulunduğu gibi hukuki süreçler de gerçekleştirdiği, söz konusu mahkeme kararları arasında davacı markalarının tanınmışlığına dair bir karar mevcut değil ise de sunulan bu deliller bütün olarak incelendiklerinde “çikolata” ürünleri açısından davacı markalarının yoğun kullanım sonucunda “…” markasını, “…” çatı markası ile birlikte ve bu markadan bağımsız olarak da belli bir bilinirlik elde etmesini sağladığı, dolayısıyla ilgili ürünler açısından da taraf markaları arasındaki benzerlikte davacı markalarının bu bilinirliğinin karıştırılma ihtimalini kuvvetlendirecek bir sonuç meydana getirebileceği, dava konusu markanın tescilinin, davacı markalarının elde ettiği bu bilinilirliği zayıflatabileceği ve haksız menfaat temini sonucu doğurabileceği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; “30.SINIF:Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. 35/5.Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” mal ve hizmetleri bakımından … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Dava konusu … sayılı markanın “30.SINIF:Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. 35/5.Sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” mal ve hizmetleri bakımından HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
3-6769 sayılı SMK m.27/6 hükmü gereği hükümsüzlük kararı kesinleştiğinde bir örneğinin re’sen TÜRKPATENT’e gönderilmesine,

4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 17,00 TL vekalet harcı, 126,50 TL posta, tebligat masrafı, 1.750,00 TL bilirkişi ücretine esas olmak üzere toplam 2.012,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … … Gıda İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından yapılan 25,50 TL vekalet harç sarfiyatına ilişkin yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı kurum vekili, davalı şirket vekilinin yüzüne karşı HMK m. 341 hükmü gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk Dairesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/11/2021