Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/44 E. 2021/395 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/44 Esas
KARAR NO : 2021/395
DAVA : Ticaret Unvanının Korunması / Marka Hakkının İhlâli
DAVA TARİHİ : 16/02/2021
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/11/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Ticaret Unvanının Korunması / Marka Hakkının İhlâli davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili 16/02/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; “…” ibaresinin 1969 yılından bu yana faaliyette bulunan … MESKEN SANAYİİ A.Ş. ve daha sonra kurulmuş şirketler topluluğundaki şirketlerin ticaret unvanında kullanıldığını, “…” ibareli markanın müvekkilleri adına tescil edildiğini, şirketler topluluğundaki diğer şirketlere de lisans sözleşmeleri ile markanın kullandırıldığını, yurt içinde ve yurt dışında faaliyet gösteren şirketler topluluğuna dahil tüm şirketlerin “…” markası ile tanındığını, davalı şirketin “…” ibaresini kullanarak müvekkillerinin markasına tecavüz ettiğini beyanla; müvekkillerinin ticaret unvanı ve marka haklarına tecavüzün tespiti ve men’ine, “…” ibaresinin davalının ticaret unvanından terkinine, her türlü kullanımına son verilmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
C E V A P :
Davalı …, dava dilekçesinin kendisine tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediğinden, HMK m.128 hükmü gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 6102 sayılı TTK m.50 vd ile 6769 sayılı SMK m.29 ve m.149 hükümlerine göre açılan marka hakkına ve ticaret unvanına tecavüzün tespiti, önlenmesi, tecavüz eylemlerine son verilmesi, ticaret unvanından terkin, hükmün ilanı istemlerine yöneliktir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalının, davacılara ait ticaret unvanları ve marka haklarını ihlal eden eylemlerinin bulunup bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmadığı, varsa bu ihlal eylemlerinin tespiti, men-i, davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin terkini, davalının “…” ibaresini her türlü kullanımına son verilmesi, hükmün ilanı istemlerinin yerinde olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı cevap dilekçesi ibraz etmediğinden dilekçe teatisi tamamlanmış, davacı tarafın sunduğu deliller alınmış, marka tescil belgeleri getirtilmiş, taraflara ait ticari sicil kayıt bilgileri temin edilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, maddi vakıalara ilişkin olarak bilirkişi raporu aldırılmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Ticaret unvanı, tacirin, ticari işletmesine ilişkin işlemleri yaparken kullandığı isim olup, taciri tanıtmaya ve onu diğer tacirlerden ayırt etmeye yaran işlevi bulunmaktadır. Ticaret unvanı; çekirdek ve ek olarak iki kısımdan oluşur. Çekirdek; tüzel kişi tacirlerde, işletme konusu ile şirketin türünü gösteren kelimelerden oluşur. (Örneğin; “İthalat İhracat Limited Şirketi” ibaresi bir ticari unvanın çekirdeğidir.) Ek; ticaret unvanının kural olarak zorunlu unsuru olmayıp, ticaret unvanına, işletmenin niteliğini gösteren veya unvanda zikredilen kişilerin hüviyetlerini belirten ya da hayali adlardan oluşan sözcüklerdir. Kullanılan ekin; tacirin hüviyeti, mali durumu veya işletmesinin büyüklüğü, önemi bakımından üçüncü kişilerde yanlış bir izlenim yaratmaması, gerçeğe ya da kamu düzenine aykırı olmaması gerekir. (TTK m.46/1) Bir ticaret unvanının, Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş olan bir unvandan ayırt edilebilmesini sağlamak için ek yapılması gerekir. (TTK m.45)
Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir. (TTK m.50) Tescil olunmuş ticaret unvanlar TTK m.52 hükmüne göre korunur. Bu hükme göre; Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
TTK m.52 hükmü bağlamında; unvanlar arasında iltibas tehlikesi bulunması ya da o biçimde kullanma zorunluluğu olmadığı halde, sırf hak sahibinin ticaret unvanından yararlanmak amacıyla ticaret unvanı tescili yaptırılması durumunda, önceki tarihli ticaret unvanı sahibi, sonraki tarihli ticaret unvanının kullanılmasını men edebilir. Bu hususta TTK m.52 hükmü uyarınca ve öncelik ilkesi bağlamında, önceki ticaret unvanı sahibinin sonraki tarihli ticaret unvanını yasaklama yetkisi bulunmaktadır.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun (SMK) 7.maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29.maddesinde düzenlenmiştir. SMK m.29/1-a yollaması ile uygulanması gereken;
SMK m.7/2-b hükmüne göre;Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,
SMK m.7/3-e hükmüne göre; İkinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilecek bir işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması, marka hakkını ihlal eylemi niteliğindedir.
SMK m.7/3-e düzenlemesi, 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi’nin 10/3-d (aynı hükmün eşdeğeri Topluluk Tüzüğü m.9/3-d) maddesinin iç hukuka aktarılması ile ihdas edilmiştir. Burada tartışılması gereken husus, markanın veya benzerinin ticaret unvanında yer almasının mutlaka marka hakkı ihlali olarak görülüp görülmeyeceğidir. AB Marka Direktifi’nin 19.resitalinde böyle bir kullanımın marka hakkı kapsamında görülebilmesi için işaretin mal veya hizmetleri ayırt edecek biçimde kullanılması gerektiği belirtilmektedir. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, 2018, İstanbul, s.554-555) Nitekim, marka bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme işlevini görürken ticaret unvanı tacirleri ayırt etmeye yarayan işarettir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun ticaret unvanına ilişkin 39’uncu maddesine göre her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır. Marka bir işletmenin mal ve hizmetlerini diğerlerinden ayırt etme işlevini görürken, ticaret unvanın tacirleri birbirinden ayırt etmeye yarar. Esasen bu iki ayırt edici işaretin işlevleri birbirinden farklıdır. Bu kapsamda belirtmek gerekir ki işaretin ticaret unvanı olarak tescil ettirilmesi başlı başına marka hakkı ihlali oluşturmamaktadır. Şöyle ki; marka hakkı kapsamında yasaklanabilecek haksız kullanım şekilleri SMK madde 7/3 hükmünde düzenlenmiş, ancak SMK’nın 7’nci maddesinin üçüncü fıkrasında; “Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması halinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir.” denilmiştir. Dolayısı ile üçüncü fıkra kapsamında yasaklanabilecek durumlar 7’nci maddenin ikinci fıkrasından bağımsız şekilde düşünülmemelidir. Çünkü fıkrada, ikinci fıkra kapsamına giren işaretlerin ticaret alanında kullanılması halinde yasaklanabileceğinden bahsedilmektedir. Maddenin 2’nci fıkrası ise karıştırılma ihtimali bulunmasını şart koşmaktadır. Bu durumda da kullanılan işaretlerin benzer olması yanında, davalı kullanımlarının markanın fonksiyonlarını etkilemeye müsait olması ve kullanımın ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali yaratması gerekmektedir.
Bununla birlikte; 6769 sayılı SMK, marka tescilinden doğan hakların kapsamını biraz daha belirginleştirmiştir. Tescilli bir markanın sahibinden izinsiz biçimde SMK 7/2. maddesinin a, b, c hükümlerinde öngörülen model ve 7/3. Maddesinde belirtilen şekilde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak ifade edilmiş ve 7/3-e hükmüyle markanın ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması açık biçimde marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmiştir.(Merdivan, Fethi (2020) ‘6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu-Sistem, İlkeler ve 556 Sayılı KHK Dönemindeki Yargıtay Kararlarının Yeni Dönemde Uygulanabilirliği (Marka)’ Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, C:22, S:21, s.30)
Bir ticari unvanın, salt ticari unvan olarak kullanılması, her zaman markasal fonksiyon icra etmeyeceği anlamına da gelmez. Ticari unvanını, salt ticari unvan olarak kullanan kimsenin, bu ticari unvanı altında yaptığı ticari faaliyetin türü ve piyasanın algısına göre, markasal etki oluşturduğundan da söz edilebilir. Bu durumda, önemli olan husus; sonraki tarihli ticaret unvanının tescilli olduğu faaliyet alanları ile önceki tarihli markanın tescili kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olup olmadığı, ticaret unvanı ile markayı oluşturan işaretlerin aynı veya benzer olup olmadığı, bu benzerliklerin ilgili tüketici kesimi nezdinde önceki tarihli marka ile ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimaline yol açacak nitelikte olup olmadığıdır. Bu ise; ticaret unvanının markasal fonksiyon icra etme kabiliyetinin her somut olayda bulunup bulunmadığını irdelemeyi gerektirir. Hemen belirtmek gerekir ki; karşılaştırılan faaliyet alanları içinde müşterek olarak hizmet sunumlarının bulunması halinde; tüketicinin tacirle daha yakın bir ilişki içerisine girmesi, hizmetlerin çoğunlukla bizzat tacirin işletmesi içerisinde sunulması, hizmetlerde markalanacak bir ürün olmayıp, markanın işletme tabelası olarak kullanımı, unvanın da işletmeye asılma zorunluluğu gibi hususlar dikkate alındığında, hizmetlerde ilgili tüketici kesiminin marka ve unvan ayrımı yapmasının zorlaşacağı, dolayısıyla hizmet faaliyet alanına ilişkin ticaret unvanlarında, bu unvanın markasal ayırt edici etkisinin bulunduğunun da göz ardı edilemeyeceği düşünülmektedir. (Bilge, Mehmet Emin (2015) ‘Marka ve Ticaret Unvanı Arasında İltibas’ Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, C:1, S:2, s.13)
Belirtilen açıklamalar ışığında; davacılar vekilinin iddiaları, ibraz ettiği deliller, davacılara ait marka tescil belgeleri, davacılara ve davalıya ait ticari sicil kayıt bilgileri, hukuki çıkarımları hariç olmak üzere maddi vakıa tespitleri barındıran bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı şirketin ticaret unvanı; “…” olup, 18.02.2020 tarihinde Ticaret Sicili’ne tescil edilmiştir.
Davacılara ait ticaret unvanları ve kuruluş tarihleri incelendiğinde; “…” unvanlı şirketin 01.10.2013 tarihinde kurulduğu, “… İMALAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ” unvanlı şirketin 25.04.1978 tarihinde kurulduğu, “…” unvanlı şirketin 15.09.2014 tarihinde kurulduğu tespit edilmiştir.
Sonuç olarak; öncelik-sonralık ilişkisi bağlamında, davacıların tamamının, davalıdan daha önce kuruldukları tespit edilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda renklendirildiği üzere;
Davacı … İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin ticari sicil kayıt bilgilerinde yer alan ” Yapı malzemesi sanayii ile ilgili olarak perlit ve benzeri işlerde madencilik, maden ve taş ocağı ürünleri sanayini kurmak ve işletmek bu konuda a. Maden kanunu ve taş ocağı mevzuatına giren maden ve madenleri aramak, bulmak bu iş için kendisine veya başkalarına ait sahalarda etütler, sondajlar, aramalar yapmak madenciliği geliştirme etüt proje ve programlarını hazırlamak maden tahlillerini yapmak, b. Madenleri ve taş ocağı madenlerini ihraç ve istihsal etmek zenginleştirmek ve izabe tesisleri ile hammaddeleri maden ve taş ocağı ürünü olan sanayi tesisleri ve ilgili laboratuarlarını kurmak, c. Şirket bu gayelerle ilgili olarak maden kanunu ve taş ocağı nizamnamesine göre talepleri de dahil olmak üzere arama ve işletme ruhsatnameleri talep ve resen veya devren ve taş ocağı küşadına mahsus ruhsatnameleri talep ve resen veya devren iktisap edebilir. Her türlü mimarlık mühendislik müşavirlik etüt ve proje hizmetlerini yapmak.”,
Davacı … Mesken Sanayi A.Ş’nin ticari sicil kayıt bilgilerinde yer alan “Her türlü mimarlık mühendislik müşavirlik etüt ve proje hizmetlerini yapmak. Maden kanunu ve taş ocağı mevzuatına giren maden ve madenleri almak, bulmak bu iş için kendisine veya başkalarına ait sahalarda etütler, sondajlar, aramalar yapmak, madenciliği geliştirme etüt, proje ve programlarını hazırlamak ve maden tahlillerini yapmak şeklindeki gayelerle ilgili olarak maden kanunu ve taş ocağı nizamnamesine göre talepleri de dahil olmak üzere arama ve işletme ruhsatnamelerini, işletme imtiyazlarını, taş ocağı küşadına mahsus ruhsatnameleri talep ve resen veya devren iktisap etmek. Her türlü yol, köprü, baraj, liman, okul, hastane gibi bayındırlık tesisleri ile turistik tesislerin inşaat taahhüt işlerini yapmak.” faaliyet alanları ile,
Davalıya ait ticari sicil kayıt bilgilerinde yer alan “Yukarıda yazılı işler için lüzumlu maden cevherlerini ve yardımcı maddeleri aramak, bunları istihraç etmek veya ettirmek ve işletmek. Faaliyet alanları ile ilgili tesisleri kurmak ve işletmek, gerektiği hallerde rıhtım, iskele ve liman tesis etmek ve işletmek, iskele ve limanı gerektiği hallerde yap-işlet-devret yöntemi ile tesis etmek, konu ile ilgili şirket kurmak veya iştirak etmek. Faaliyet konuları ile ilgili olarak mühendislik ve müşavirlik hizmeti yapmak, yurt içi ve yurt dışındaki ilgili kurum ve kuruluşlara iştirak etmek veya iş birliği yapmak. Şirket amaç ve konusu ile ilgili her nevi tesis ve gayrimenkul almak, satmak, inşa etmek, ettirmek, kiralamak, kiraya vermek, bunlar üzerinde ipotek, rehin ve ayni haklar tesis etmek veya ettirmek.” faaliyet alanları arasında benzerlik bulunmaktadır.
Davacıların ticaret unvanlarının ek unsuru “…” ibaresi olup, ticaret unvanlarında yer alan sair unsurlar; şirketlerin türü ve faaliyet alanlarına ilişkin ayırt ediciliği bulunmayan ibarelerdir.
Davalının ticaret unvanının ek unsuru “…” ibaresi olup, ticaret unvanında yer alan sair unsurlar; şirketlerin türü ve faaliyet alanlarına ilişkin ayırt ediciliği bulunmayan ibarelerdir.
Davacılara ait ticaret unvanları ile davalıya ait ticaret unvanı global olarak karşılaştırıldığında; tarafların ticaret unvanları altında yer alan iştigal alanları arasında benzerlik oluşturan faaliyetlerin bulunduğu, davacılara ait ticaret unvanlarının ayırt edici unsuru ile davalıya ait ticaret unvanının ayırt edici unsurunun müşterek olarak “…” ibaresinden oluştuğu, ticaret unvanlarının ayırt edici unsurunun ortak olarak “…” ibaresinden oluşmasından kaynaklı olarak ticaret unvanları arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu, bu hale göre; daha önce davacılara ait ticaret unvanlarını gören, işiten ilgili tüketici kesiminin, daha sonra davalıya ait ticaret unvanını gördüğünde, davalı ile davacılar arasında idari veya ekonomik anlamda bir bağlantı bulunduğu yönünde yanılsamaya düşebileceği, dolayısıyla karşılaştırılan ticaret unvanları arasında iltibas tehlikesi bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak; davacılar … İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş ile … Mesken Sanayi A.Ş’ye ait önceki tarihli ticaret unvanlarının varlığı, bu davacılara ait ticari sicil kayıt bilgilerinde yer alan bir kısım faaliyet alanları ile davalıya ait ticari sicil kayıt bilgilerinde yer alan bir kısım faaliyet alanları arasında benzerlik bulunduğu hususları dikkate alındığında, davacılar tarafın 6102 sayılı TTK m.52 hükmünden kaynaklı olarak, davalı tarafın sonraki tarihli ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin kullanımını men edebileceği kanaatine varılmıştır.

Davacı şirketler dilekçelerinde, … ibareli …. sayılı markaları gerekçe olarak göstermiştir. Davalı şirket 18.02.2020 tarihinde tescil edilerek ilan olunmuştur. Davalı şirketin kuruluş tarihi gözetilerek, davacı şirketler tarafından gerekçe olarak gösterilen ve sonraki tarihte başvurusu yapıldığı tespit olunan … sayılı markalar, marka hakkı ihlaline mesnet oluşturamazlar. Bu nedenle söz konusu markalar aşağıda yapılacak incelemede değerlendirme dışı tutulmuştur.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; davalıya ait ticari sicil kayıt bilgilerinde yer alan ve bilirkişi raporunda yeşil, kırmızı ve mavi ile renklendirilen faaliyet alanları ile davacılara ait … sayılı markaların kapsamlarında yer alan, yeşil, kırmızı ve mavi ile renklendirilen mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmaktadır.
Davalı ticaret unvanı; … şeklinde olup, unvanda “…” ibaresi ayırt edici ek olarak kullanılmıştır. Unvanda yer alan “DENİZCİLİK SANAYİ VE TİCARET” ibaresi şirketin faaliyet alanını belirleyen ibaredir. LİMİTED ŞİRKET ibaresi ise şirketin türünü göstermektedir. GROUP ibaresi de ticaret unvanlarında herkesçe kullanılabilecek ayırt ediciliği bulunmayan tali bir unsurdur. Buradan hareketle unvanda yer alan “…” ibaresinin ayırt edici unsur olarak ön plana çıktığı değerlendirilmiştir.
Davacıların markaları incelendiğinde ise; “…” ibaresinin tüm markalarda münhasır ve/veya baskın unsur olarak yer aldığı, davacılar markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu değerlendirilmiştir.
Davacılara ait, davalıya ait ticaret unvanında yer alan faaliyet alanları ile benzerlik oluşturduğu yukarıda tespit edilen markalarla, davalıya ait ticaret unvanı bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer oldukları, yukarıda izah edildiği üzere davacılar markaları kapsamlarında yer alan bir kısım mal ve hizmetler ile davalıya ait ticaret unvanının tescil edildiği faaliyet alanları arasında benzerlik bulunduğu, bu benzerliğin bir kısmının hizmet sektörüne ilişkin olduğu, davacılara ait markaların esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalı ticaret unvanının ayırt edici esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, ayırt edici unsurların birebir aynı olduğu, bu hale göre özellikle benzerlik bulunduğu tespit edilen hizmet sektöründe; daha önce davacılara ait “…” markalarını gören, bu markalı hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davalı şirkete ait ticaret unvanını gördüğünde veya işittiğinde, davalı … davacılara ait markaların sahibi zannedebileceği, bir kısım tüketici kesiminin davacılara ait markaların farklı ticari kökeni işaret ettiğini algılama ihtimalinde dahi davacılar ile davalı arasında idari veya ekonomik bir bağlantı bulunduğu hususunda yanılsamaya düşebileceği, bu nedenle SMK m.29/1-a ve SMK m.7/3-e hükümleri uyarınca somut olay özelinde davalının salt ticari unvanını tescil ettirmesi eyleminin yukarıda mal veya hizmet benzerliği olduğu belirtilen davacılara ait marka haklarını ihlal eylemi niteliğinde olduğu tespit edilmiştir.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davanın kabulü ile; davalının, davacılara ait ticaret unvanı ve marka haklarına tecavüz eyleminde bulunduğunun tespitine, bu eylemin men’ine, … ibaresinin davalının ticaret unvanından terkinine, her türlü kullanımına son verilmesine, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan karşılanmak kaydıyla hükmün ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede ilan edilmesine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; Davalının, davacılara ait ticaret unvanı ve marka haklarına tecavüz eyleminde bulunduğunun TESPİTİNE, bu eylemin MEN’İNE, … ibaresinin davalının ticaret unvanından TERKİNİNE, her türlü kullanımına SON VERİLMESİNE, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan karşılanmak kaydıyla hükmün ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetede İLAN EDİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 17,00 TL vekalet harcı, 176,00 TL posta-tebligat masrafı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.311,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
03/11/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza