Emsal Mahkeme Kararı Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/36 E. 2021/393 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/36 Esas
KARAR NO : 2021/393

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 09/02/2021
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili 09/02/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın, “….com, Inc.” şirketinin bağlı kuruluşu olduğunu, Seattle, Washington’da kurulmuş bir e-ticaret ve bulut bilişim şirketi olduğunu, internetin ticari amaçlarla kullanılmasının öncülerinden biri olan müvekkili şirketin, 1995 yılından bu yana “…” ticari markasını ve ticaret adını sürekli olarak birçok ürün ve hizmet ile bağlantılı olarak kullandığını, 100’den fazla ülkeye ürün sunan müvekkilinin Türkiye sitesinin “www…com” olarak 19 Eylül 2018 tarihi itibariyle Türkiye pazarına girmiş bulunduğunu ve online alışveriş, e-ticaret sektörü üzerinde büyük etki yarattığını, gün itibariyle en çok tercih edilen online pazaryerlerinin başında geldiğini, müvekkili …’un Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onaylı çeşitli ilaçların üretim ve satışını üstlendiğini ve “basic+care” markalı ilaçları yalnızca www…com internet sitesi üzerinden satışa sunduğunu, “basic+care” markalı ilaçların, herkesin uygun fiyatlı ilaç ve tedaviye ulaşabilmesi amacıyla yaratıldığını, muadillerinden bu nedenle ayrıldığını, soğuk algınlığı, öksürük, alerji, sindirim rahatsızlıkları ve sigara bağımlılığına karşı ilaçların yanında besleyici içecekler ve hijyen amaçlı ürünlerin de “basic+care” markası altında satışa sunulduğunu, müvekkilinin “BASİC CARE” ve türevi markalarının EUIPO’nun yanı sıra pek çok ulusal marka ofisi nezdinde de tescilli olduğunu, YİDK kararının aksine “basic+care” markasının SMK’nın 5/1-b ve 5/1-c maddeleri uyarınca ayırt edici niteliğinin bulunduğunu, cins, kalite, vasıf bildirmeyen ve tanımlayıcı olmayan bir marka olduğunu, 05.sınıfta bulunan ilgili malların herhangi bir özelliğini tanımlamadığını, bu malların hedef tüketici kitlesinde kaynak gösterme fonksiyonuna sahip olduğunu, müvekkili markasının bir bütün olarak “basic+care” biçiminden oluştuğunu, İngilizce olan “BASIC” ve “CARE” ibarelerinin birlikte bir anlam içerecek şekilde kullanılmadığını, yüksek ayırt ediciliği bulunan şekil unsuruyla birbirlerinden ayrıldığını, markanın ilk bakışta şekil unsurunun dikkati çektiğini, bu şekil unsurunun basit bir “+” işaretinden ibaret olmadığını, TÜRKPATENT nezdinde 05.sınıfta “+” işaretinin stilize edilmiş halini içeren marka tescillerinin de bulunduğunu, BASIC kelimesinin Cambridge Sözlüğü’nde yer alan Türkçe karşılığının “esas, ana, gerekli, basit, hiçbir özelliği olmayan” gibi anlamlara geldiğini, CARE kelimesinin ise fiil ya da isim olarak kullanılabildiğini ve fiil olarak “ilgilenmek, sevmek”, isim olarak ise “ilgi, bakım, dikkat, endişe” gibi anlamlarının bulunduğunu, müvekkili şirket markası ile ilgili değerlendirme yapılırken “basic+care” ibaresinin ortalama Türk tüketicisinde oluşturduğu algıya göre karar verilmesi gerektiğini, bu nitelikteki bir kelime öbeğinin Türkiye’de tescil edilmemesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, “bakım” kelimesinin ilk bakışta kozmetik ürünleri akla getirdiğini, ancak bir alerji ilacının ya da öksürük şurubunun “temel bakım” olarak değerlendirilemeyeceğini, davalı TÜRKPATENT’in emsal kararlarının da direkt tanımlayıcı olmayan markaların reddine karar verilemeyeceği yönünde olduğunu, müvekkilinin “basic + care” markasının ABD ve Kanada gibi İngilizce’nin ana dil olduğu ülkelerde tescil edildiğini, markanın Türkiye’de tescil edilmemesi için hiçbir engelin bulunmadığını iddia ederek; müvekkili adına 10.06.2020 tarihinde, … başvuru numarası ile 05.sınıftaki mallar için yapılan “basic+care” ibareli marka başvurusunun reddi kararına yapılan itirazın reddine ilişkin … sayılı YİDK kararının iptaline ve başvurunun tescili istenen tüm mallar bakımından tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı TÜRKPATENT vekili 21/02/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Başvuru markasının, aralarında “+” işareti ile ayrılmış “basic care” şeklindeki kelime kombinasyonundan oluştuğunu, “basic” ibaresinin “temel, esas, esaslı” gibi anlamlarının bulunduğunu, “care” ibaresinin ise başvuruya konu malların ilgili olduğu alanda “bakım, tedavi” gibi anlamlara geldiğini, İngilizce bu kelimelerin anlamlarının başvuruya konu malların hitap ettiği tüketicilerin büyük bölümü tarafından bilineceğini, “basic care” kelime kombinasyonunun İngilizce anlam, söz dizimi ve dil bilgisi kurallarına uygun olarak, her birinin ayrı ayrı tanımlayıcı nitelikteki “basic” ve “care” kelimelerinin basit ve sıradan şekilde bir araya getirilmesi suretiyle oluşturulduğunu, bu kombinasyonun, kendisini oluşturan unsurların genel toplamından daha öteye varan bir anlam ve algı yaratmadığını, “+” işaretinin, ibarenin ihtiva ettiği anlamı değiştimediğini ve işarete yeterli ayırt edici nitelik katmadığını, markanın yurtdışında bir veya birden fazla sayıda ülkede tescilli olmasının, marka haklarının ülkesel niteliği karşısında, söz konusu markanın Türkiye’de de tescil edilmesi zorunluluğunu getirmediğini, başvuru sahibinin bağlı olduğu ….Com, Inc. şirketinin “…” ibareli markanın tanınmışlığı iddiasının ise somut olayla alakalı olmadığını, müvekkili Kurum Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından alınan kararın usule ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK:
Dava, 5000 sayılı Patent ve Marka Vekilliği ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun m.15/C hükmüne göre açılan YİDK Kararının İptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı kurumun tesis ettiği … sayılı YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığı, davacıya ait … sayılı “basic + care” ibareli marka başvurusunun somut ayırt edici niteliğinin bulunup bulunmadığı, tescil talebine konu emtiaları doğrudan tanımlayıp tanımlamadığı, genel ve re’sen gözetilmesi gereken mutlak tescil engelleri içerip içermediği hususlarına ilişkin olduğu tespit edilmiştir.

Davanın açılmasını müteakip tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, hak düşürücü süre bakımından eksiklik bulunmadığı tespit edilmiş, taraflar sulhe teşvik olunmuş, arabulucuya gitme hakları hatırlatılmış, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını müteakip, bilirkişi heyetinden maddi vakıalara ilişkin rapor alınmış, 06/08/2015 tarih 29437 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 201/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraflara tahkikat ve yargılamanın geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İşlem dosyasının tetkikinde; Davacının 10.06.2020 tarihinde “basic + care” ibareli markanın 05.sınıfta bulunan “Alerji hafifletici ilaçlar; analjezikler; antasitler; antihistaminler; antitüssif soğuk algınlığı müstahzarları; antidiyareik müstahzarlar; öksürük şurupları; balgam söktürücüler; dekonjestan kapsüller ve tabletler; dekonjestan burun spreyleri; laksatifler; tıbbi gastrointestinal müstahzarlar; şişkinlik tedavisi için farmasötik müstahzarlar; uyku hapları; ilaçlı sigara bırakma sakızları ve pastiller.” emtiaları için tescil başvurusunda bulunduğu, … sayılı marka başvurusunun yapılan ilk incelemeler sonrasında Markalar Dairesi Başkanlığı’nca SMK m.5/1-b m.5/1-c hükümleri uyarınca reddine karar verildiği, davacının 14.10.2020 tarihli dilekçe ile bu karara itiraz ettiği, 19.10.2020 tarihli dilekçesi ile ek belge sunduğu, ancak söz konusu itirazın … sayılı YİDK kararı ile reddedildiği, bu kararın davacı marka vekiline 09.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, iki aylık hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6769 sayılı Kanun m.4 hükmüne göre; Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.
Markanın; ayırt etme, mal veya hizmetin işletmesel kökenini gösterme, mal veya hizmetin niteliklerini garanti etme, reklam, tekelleştirme ve koruma işlevleri bulunduğu kabul edilir. (Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.356) Ayırt etme işlevi, marka kavramına dahil olan, piyasada bir mal ya da hizmeti diğerlerinden farklılaştırmaya hizmet eden, mal ya da hizmete adeta kişilik kazandıran, o mal ya da hizmete bir ad veren temel unsuru ifade eder. Köken işlevi, malın ya da hizmetin hangi işletmeye ait olduğunun marka ile gösterildiği anlamına gelip, bu işlevin bugün anlamını yitirdiği, globalleşen ekonomi ve piyasada bulunan aktörlerin ve ürünlerin çeşitliliği ile dinamizmi karşısında alıcılardan pek azının piyasadaki mal ya da hizmetlerin hangi işletmeye ait olduğunu markadan anladıkları söylenebilir. Garanti işlevi, bir marka altında pazarlanan mal ya hizmetin kalitesi ile ilgili olup, bu işlev sayesinde alıcı, piyasada bulunan ve deneyimlediği mal ya da hizmetleri nitelik olarak değerlendirme imkanına sahip olmakta, buna bağlı olarak bazı mal ya da hizmetlerin imajında değer artışı, bazılarında ise değer azalışı meydana gelebilmektedir. Reklam işlevi, markanın, ait olduğu mal ya da hizmetin ayırt ediciliğini sağlayan işaret olduğuna göre, bu işaretin mal ya da emek sarfedilerek geniş halk kitlesine ulaştırılmasını, böylece ilgili markaya konu mal ya da hizmetin pazar payının arttırılmasını ifade eder. Bununla bağlantılı olarak ilgili mal ya da hizmetin piyasada gördüğü rağbetin hakim duruma gelmesi söz konusu olabilecek, bu da markanın tekelleştirme işlevine hizmet edecektir.
Markanın en önemli fonksiyonu ayırt edici bir işaret olmasıdır. Markaya bu fonksiyonu kazandıran, soyut ayırt ediciliğidir. Soyut ayırt edicilik; bir işaretin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Bir işaret soyut ayırt edici niteliğe sahip değilse, ayırt edicilik fonksiyonuna da sahip olmayacaktır. Marka, ayırt edicilik fonksiyonunun gereği olarak, mal ve hizmetleri ferdileştirmekte ve bunları tüketiciler için piyasada teşhis edilebilir hale getirmektedir. Bu yolla tüketiciler, almak istedikleri mal ve hizmetleri başka teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edebilmektedirler. Ayrıca, mal ve hizmetlerin piyasada teşhis edilebilir hale getirilmesi ile, farklı teşebbüslerin mal ve hizmetleri için piyasa şeffaflığı sağlanmaktadır. Piyasa şeffaflığının yerine getirilebilmesi, markanın iletişim fonksiyonu ile kolaylaşır. Markanın iletişim fonksiyonu, piyasada mal ve hizmet arz edenlerle talep edenlerin aralarında iletişim kurmalarını sağlamaktadır. Bu yolla marka, teşebbüslerin mal ve hizmetlerini kolayca pazarlamalarına, tüketicilerin malın imajı hakkında bilgilendirilmelerine hizmet etmektedir. Markanın çok fonksiyonluluğu, marka hukukuna ilişkin düzenlemelerin uygulama alanının tayininde ve problemlerin çözümünde büyük önem arz etmekte ve dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle, bir işaretin soyut ayırt ediciliğe sahip olup olmadığının belirlenmesinde markanın belirtilen bu fonksiyonlarının göz önünde bulundurulması gerekir. (Beşir Fatih Doğan; Türk, Alman ve AB Hukuku’na Göre Marka Olamayacak İşaretlerin Kullanım Sonucu Ayırt Edici Nitelik Kazanarak Tescil Edilebilirliği Sorunu; FMR; Y.6; C.6; S.2006/3)
Soyut ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının tespiti ile tescil kapsamında bulunan mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının bir ilgisi yoktur; bu ayırt edicilik türünde marka olacak işaretin bütünlük arz etmesi, kolayca algılanabilir ve sınırlarının tespit edilebilir olması, ayırt edicilik fonksiyonunu haiz olması aranır.
6769 sayılı Kanun m.5/1-b bendinde belirtilen “Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” somut ayırt edici güçten yoksun işaretlerdir. Bu işaretler, hiçbir ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla ilgili tüketici kesimi tarafından marka olarak algılanmayacak işaretler olarak madde gerekçesinde açıklanmıştır.
Somut ayırt edicilik, marka olarak tescili talep edilen işaretin, tescile konu mal veya hizmetleri diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Soyut ayırt edici gücü haiz bir işaretin somut ayırt edici güce sahip olup olmadığının tespitinde, işaretin tescil başvurusuna konu olan mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olup olmadığının dikkate alınması gerekmektedir. İşaretin, somut ayırt edici güce sahip olup olmadığı, piyasada oluşan kanaate göre tespit edilmektedir. Bu kanaatin oluşmasında değişik faktörler etkili olmaktadır. İşaretin orijinalliği, tanınmışlığı, piyasada genel olarak kullanılırlığı, kullanımın süresi ve yoğunluğu gibi kıstaslar, bu ayırt ediciliğin bulunup bulunmadığının belirlenmesinde dikkate alınmalıdır. Eğer bir işaret, piyasada oluşan kanaate göre tescili talep edilen mal veya hizmetler bakımından ayırt edicilik fonksiyonuna sahipse, kullanım sonucu ayırt edici güç kazanmasına gerek kalmaksızın marka olarak tescil edilebilecektir. O an için işaretin ayırt ediciliğinin bulunmadığı kabul ediliyorsa, işaret ancak kullanım neticesi bu gücü kazanabilir veya zaman içerisinde piyasadaki kanaatin değişmesi neticesi bu güç kazanılabilir.
6769 sayılı SMK m.5/1-c bendinde; Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Hüküm uyarınca, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten, üretim hizmetlerinin yapıldığı zamanı gösteren, malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini ifade eden sözcükleri münhasıran veya esas unsur olarak içeren işaretler marka olarak alınamazlar. Bu mutlak red nedeninin kabulünün birinci sebebi; marka olarak tescili istenen işaretin, ilgili mal veya hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini belirten ad veya işaretlerden oluşması halinde, sözkonusu işaretin o mal ve hizmetin karşılığı olan kavram ile özdeşleşecek olması, bu sebeple mezkûr işaretin ayırt edici nitelik unsurundan yoksun bulunmasıdır. İkinci sebep ise; malın ve hizmetin kendisini veya onun bazı karakteristik özelliklerini ifade eden bir işaretin marka olarak tescili suretiyle, herkesin kullandığı bir işareti bir şahsın inhisarına vermemek düşüncesidir.(Ünal Tekinalp; Fikri Mülkiyet Hukuku; Aralık 2005; 4.Bası; sh.381)
Belirtilen açıklamalar ışığında; tarafların iddia ve savunmaları, marka işlem dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin ve Hukuk Genel Kurulu’ nun yerleşmiş uygulamasına göre (HGK. 19.11.2003 T, E. 2003/11-578, K. 2003/703) YİDK kararının yerinde olup olmadığı, kararın alındığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmelidir. (Y11HD, 21.01.2010 T, 2008/4266 E 2010/586 K) Eldeki dava da salt YİDK kararının iptali istemini barındırdığından YİDK karar tarihi olan 07.12.2020 tarihindeki marka işlem dosyasında mevcut maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve salt marka işlem dosyası ile sınırlı olarak değerlendirme yapılmıştır. Bu nedenle marka işlem dosyasına sunulmayan, ancak dava aşamasında ibraz edilen bilgi ve belgeler değerlendirme dışı bırakılmıştır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda tablolaştırıldığı üzere; dava konusu marka başvurusu kapsamında yer aldığı halde SMK m.5/1-b ve m.5/1-c hükmü uyarınca davalı kurum tarafından başvurudan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan emtialar; “Alerji hafifletici ilaçlar; analjezikler; antasitler; antihistaminler; antitüssif soğuk algınlığı müstahzarları; antidiyareik müstahzarlar; öksürük şurupları; balgam söktürücüler; dekonjestan kapsüller ve tabletler; dekonjestan burun spreyleri; laksatifler; tıbbi gastrointestinal müstahzarlar; şişkinlik tedavisi için farmasötik müstahzarlar; uyku hapları; ilaçlı sigara bırakma sakızları ve pastiller.” mallarına ilişkindir.
Dava konusu “basic + care” ibaresinde yer alan “basic” kelimesi “1-Temel(li), esas(lı), ana. 2-Basit, başlıca, bellibaşlı.”; “care” kelimesi ise “Dikkat, ihtimam, ilgi, bakım, tedavi, sorumluluk.” anlamlarını haizdir. Marka “temel bakım, basit tedavi” gibi anlamlara gelen BASIC CARE ibaresinin yanı sıra; sağlık sembolü olarak bilinen “+” işaretinin, kare biçimindeki bir konuşma baloncuğunun içine yerleştirilmesi ile oluşturulmuş bir şekil unsurundan oluşmaktadır. Bu şekil unsuru iki sözcüğün arasında konumlandırılmış olup, kelime unsurları ile eşit vurguyu haizdir. Bu kapsamda, dava konusu markanın kelime ve şekilden oluşan bütünsel kompozisyonu itibariyle umumi intiba olarak; çekişme konusu 05. Sınıftaki mallar bakımından somut ayırt edici niteliği bulunduğu kanaatine ulaşmıştır. Zira 05. Sınıftaki malların ortalama tüketici olan kişiler, BASIC CARE ibaresini duyduklarında, markanın üzerinde kullanıldığı ürünün sağlayacağı faydanın kolay iyileşme olacağı yönünde bir telmih, dolaylı bir mesaj almakla birlikte; bu ibareyi söz konusu mallar üzerinde, şekil unsuru ile birlikte gördüklerinde, bir marka işareti olarak algılayacaklar, bu işareti taşıyan ürünleri başka firmaların markalarından ayırt edecekler ve marka işaretini ürünün adı gibi değerlendirmeyeceklerdir. Başka bir deyişle; davaya konu marka başvurusu, davaya konu emtialar bakımından telmih fonksiyonu icra etse de, hemen ve ilk bakışta, bu emtiaların herhangi birini ya da karakteristik özelliğini, davaya konu emtiaların hitap ettiği ortalama tüketici nezdinde akla getirmezler. Bu bağlamda “basic + care” şeklindeki marka işaretinin, bütünsel açıdan 05. Sınıftaki çekişme konusu mallar bakımından SMK m.5/1-b bendi kapsamında tescil engeli içermediği kanaatine varılmıştır.
Dava konusu marka başvurusunun SMK m.5/1-c hükmü bakımından reddi gereken bir işaret olup olmadığı hususu irdelendiğinde; Başvurusu yapılan markada yer alan CARE kelimesi, 05. Sınıftaki mallarda yaygın kullanımı olan bir ibaredir. … Görüldüğü üzere zayıf markasal unsur olan CARE kelimesinin farklı sözcüklerle ve hatta “bio, well, up, plus, magic” gibi herkesin kullanımına açık ibarelerle tesciline cevaz verilmiştir. Bu kapsamda davacı markasındaki BASIC kelimesi ile şekil unsurunun markaya yeterli ayırt ediciliği sağladığı görülmektedir. Kaldı ki dava konusu marka sadece BASIC CARE ibaresinden oluşmamaktadır. Markanın bütünsel imajı “BASIC + şekil + CARE” şeklindedir. Bu açıdan da marka şekil unsuru ile birlikte bütünsel bir marka işareti olarak algılanacaktır. Bu kapsamda; BASIC CARE ibaresinin, dava konusu mallar açısından yoğun telmih etkisi olsa da, marka bütünü itibariyle ayırt ediciliği haiz bir işaret görünümündedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, dava konusu “BASIC + şekil + CARE” markasının, kendisini oluşturan sözcüklerin ve logonun ayrı ayrı anlamlarının ötesinde; bütünsel imaj olarak, çekişme konusu mallar yönünden doğrudan tanımlayıcılık içermeyen, ancak çağrışım yaratarak zihinsel bir çabaya imkan veren, yeni bir kombinasyon olduğu değerlendirilmektedir. Zira işbu markayı yeni ve farklı bir işaret olarak, şekil ile birlikte yaratan ve ilk kez kullanan davacıdır. Markanın, yabancı dilin İngilizce olduğu menşe ülke dahil, pek çok ülkede tescilli olduğu ve kullanıldığı da dikkate alındığında, tüketicilerce ayırt edici bir marka işareti olarak algılanmaya elverişli olduğu değerlendirilmektedir.
Tüm bunların yanı sıra; “BASIC + şekil + CARE” markasının SMK m.5 hükmünde düzenlenen genel ve re’sen gözetilmesi gereken sair mutlak tescil engellerinden herhangi birini içermediği de tespit edilmiştir.
Son olarak belirtilmelidir ki; Markanın tescil edilebilirliği ile koruma kapsamının gücü farklı kavramlar olup, somut ayırt edici olup marka olabilme ehliyeti taşıyan işaretlerin, ayırt etme güçlerinin düşük olması nedeni ile zayıf karakterli marka olabilecekleri, ancak bu durum; zayıf markanın koruma kapsamının tayinininde önem taşıyan bir husus olup, marka olarak ayırt etme gücü yeterince yüksek olmayan bir işareti kendisine seçen kimsenin, seçmiş olduğu markayı oluşturan işarette küçük ölçekte olsa da ayırt edici birtakım değişiklikler ile birlikte oluşturulan başka kimselere ait markaların kullanımına rıza göstermiş sayılacağı, eldeki davada da davacının seçmiş olduğu marka başvurusunu oluşturan işaretin, ayırt etme gücü düşük ancak tescil edilmek istendiği emtiaların ortalama tüketicisi nezdinde marka algısı oluşturan ve dolayısıyla somut ayırt etme gücünü haiz bir işaret olduğu, “Vasıf belirten ibare” ile “zayıf marka” olgusunun birbirinden farklı kavramlar olduğu, zayıf markaların vasıf belirtmediği, ancak koruma kapsamlarının sınırlı olduğu hususunun öğretide de savunulduğu (Bozgeyik, Hayri (2016) ‘Vasıf Belirten İbarelerin Marka Olarak Tescili’ TFM, C:1, S:1, s.95), bu hale göre somut olayda davaya konu marka başvurusunun tescil başvurusuna konu edildiği tüm emtialar bakımından somut ayırt edici niteliği haiz olduğu, ayrıca davaya konu emtiaları doğrudan tanımlamadığı, bu nedenle tasviri niteliğinin de bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kabulü ile; … sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından bu hususta ayrıca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT m.3 hükmü gereği hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 1.750,00 TL bilirkişi ücreti, 49,50 TL posta-tebligat masrafına esas olmak üzere toplam 1.926,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK m.333 hükmü gereği karar kesinleştiğinde artan avansın yatıran tarafa resen iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, HMK m.341 ve m.345 hükümleri gereği kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
03/11/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza